text
stringlengths 276
301k
|
---|
# CHP'li Musa Çam, PKK'nın "2 üst düzey MİT mensubu dahil 20 kişi elimizde" iddiasını Meclise taşıdı
## Çam, Başbakan Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi
PKK Yürütme Komitesi Üyesi **Mustafa Karasu ** ANF'ye yaptığı açıklamada; "MİT elemanları belirtildiği gibi elimizde. Ancak sadece 2 devlet görevlisi değil, 20 kadar devlet görevlisi elimizde esirdir" açıklamasında bulundu. CHP'li Musa Çam, PKK'nın "2 üst düzey MİT mensubu dahil 20 kişi elimizde" iddiasını Meclise taşıdı.
CHP İzmir Milletvekili **Musa Çam**, bu iddiaların doğru olup olmadığını bir soru önergesi ile Başbakan **Binali Yıldırım** ’a sordu.
Milletvekili Musa Çam, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Çam, önergesinde yabancı basında MİT mensuplarının PKK tarafından Süleymaniye’den kaçırıldığı iddiaları yer aldığını belirterek, "MİT’in kanunsuz ve Anayasaya aykırı şekilde Cumhurbaşkanı **Recep Tayyip Erdoğan** ’a bağlanmasını iyi bir şeymiş gibi göstermek için adeta bir operasyon gerçekleştirilmek isteniyor. Ve maalesef ülkemiz adına, istihbarat örgütümüz adına ciddi bir başarısızlık, bir kriz yarattılar" dedi.
**CHP’li Çam, verdiği önergede şu soruları sordu:**
"Teşkilatın AKP Genel Başkanına bağlanmasının ardından yaşanan bu gelişmeler ve ortaya atılan iddialar, teşkilatın yapılanmasında ve politikasında değişikliğe mi işaret etmektedir? Bu iddialar MİT’in AKP Genel Başkanına bağlanmasının gerekçesini mi oluşturmaktadır?
-MİT personellerinin kaçırıldığı iddialarının ardından Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile temasa geçildiği, MİT personellerinin iadesinin istendiği, ancak sonuç alınamaması nedeniyle KYB’nin Ankara’da bulunan ofisinin kapatıldığı ve KYB Ankara temsilcisinin geri gönderildiği iddia ediliyor. Neden sınır dışı edildiğine dair tek bir satır açıklama yok?
-Kamuoyu olayı dış basında çıkan haberlerden, sosyal medyadan ve daha da vahimi terör örgütünün açıklamalarından öğreniyor. MİT, PKK’ya karşı bir operasyon düzenleyecekse bunun mutlak gizlilik içinde yapılması gerekmez mi?
-KYB’ye haber vererek yapıldıysa bu tam bir skandaldır. Yok KYB’nin haberi olmadıysa bu başarısızlığı başkalarına fatura etmenin, onları suçlamanın anlamı nedir?
-Bu haber bayramdan önceydi ve bayramı bize zehir etti, terör örgütü ise çifte bayram yapmakta, sosyal medyada dolanan açıklamaları ile açıktan Türkiye ile alay etmektedir." |
# AKP'li vekilden emeklilerin kök maaşına "düzenleme" mesajı: Kademeli artış olabilir
AKP milletvekili ve sosyal güvenlik uzmanı Resul Kurt, emekli maaş zammı tartışmalarına ilişkin, "Benim beklentim kök ücretlerde bir düzenleme ve kademeli bir artış yapılması yönünde" dedi.
Emekli maaşlarına yapılan zam ve toplu sözleşme sürecine itirazlar devam ediyor.
AKP Adıyaman Milletvekili ve sosyal güvenlik uzmanı Resul Kurt, itirazlara ilişkin açıklama yaptı. 7 bin 500 TL alan emeklinin aslında kök maaşının 5-6 bin lira olduğunu hatırlatan Kurt, A Haber yayınında şöyle konuştu.
"Bu kişiler yapılan zamdan hiç faydalanmadım diye itiraz ediyor. Ama maaşı 7 bin 500 liraya tamamlanıyor. Aradaki fark sübvanse ediliyor. Burada farklı bir yöntem bulunabilir. Bir miktar baz ücret eklenebilir. En düşük emekli maaşının 10 bin lira olması isteniyor. Bu sefer de 9 bin 500 lira maaş alan kişi 'Bana 500 lira zam geldi' diye serzenişte bulunacak. Bu nedenle bu süreçte herkesi memnun etmek mümkün olmayabiliyor. Benim beklentim kök ücretlerde bir düzenleme ve kademeli bir artış yapılması yönünde.
Dünyanın neresine giderseniz gidin sosyal güvenlik sisteminin bir dengesi var. Primlerini toplar, o primler üzerinden bir emekli aylığı bağlar. Ama biz vatandaşımızın geçim şartlarını kolaylaştırmak, serzenişlerini karşılamak için 2 yöntem uygulayabiliriz. Birincisi en düşük aylığa bir düzenleme getirilebilir, ikincisi ise bir kademeli artış yapılabilir."
2024 yılı teklifi birer puan artırıldı, 2025 değiştirilmedi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaklaşık 6,5 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde hükûmetin ikinci zam teklifini açıkladı.Hükûmet, kamu personeli için 2024'te ilk 6 ay için yüzde 15, ikinci 6 ay için yüzde 10 zam teklif etti. 2025 zam teklifi ilk 6 ay için yüzde 6, ikinci 6 ay için yüzde 5 oldu.
Hükümet, pazartesi açıkladığı ilk zam teklifine kıyasla 2024 için tekliflerini birer puan artırırken, 2025 için değişikliğe gitmedi.
İlk teklif yetersiz bulunmuştu
Hükûmet, ilk zam teklifini 14 Ağustos'ta açıklamıştı. Işıkhan, kamu personeline 2024'te ilk 6 ay için yüzde 14, ikinci 6 ay için yüzde 9 zam; 2025'de ise ilk 6 ay için yüzde 6, ikinci 6 ay için yüzde 5 zam teklif edildiğini bildirmişti.
Kamu sendikaları teklifin yetersiz bulunduğunu bildirerek "revize edilmeli" çağrısı yapmıştı.
Görüşme süreci nasıl işleyecek ?
Hükûmet ve sendikalar arasında anlaşma sağlanmaması durumunda 22 Ağustos'ta yeni teklif masaya gelecek. Tarafların bu tarihte de anlaşamaması durumunda Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na başvurulacak. 30 Ağustos'a kadar anlaşma sağlanamazsa hakem kuruluna gidilecek ve yeni zam oranı belirlenecek.
Memurların talepleri
Memur-Sen, 2024 için 3'er aylık dönemler itibarıyla refah payı dahil birinci 3 ayda yüzde 35, ikinci 3 ayda yüzde 10, üçüncü 3 ayda yüzde 15, dördüncü 3 ayda yüzde 10 artış istemişti.
Konfederasyon, 2025 için ise 6'şar aylık dönemler itibarıyla refah payı dahil birinci 6 ayda yüzde 25 ve ikinci 6 ayda yüzde 15 zam talep etmişti.
Kira desteği, bayram ikramiyesi ve memura yapılan seyyanen zammın emekliye de yansıtılması talepler arasındaydı. |
# EuroBasket'te günün programı
## Özet
Günün iki önemli karşılaşması, NTV Spor'da yayınlanacak
## İçerik
12 Dev Adam’ın da sahne aldığı turnuvanın altıncı gününde, sürprizlere, geri dönüşlere ve çekişmeye sahne olan 12 maç oynandı. Bugün ise 6 maç oynanacak.
A ve B Grubunun maçlarının olduğu yedinci günde maçlar, Helsinki ve Tel Aviv’de oynanacak.
Günün maç programı ise şöyle:
14.45 | Slovenya – Fransa | NTV Spor 14.45 | Almanya – Litvanya 17.30 | Yunanistan – Polonya 17.30 | Gürcistan – İtalya 20.45 | Finlandiya – İzlanda 20.45 | İsrail – Ukrayna | NTV Spor (Trendbasket) |
# DHA İSTANBUL - ACİL SERVİS ÖNÜNDE SİLAHLI SALDIRI: 1 YARALI
## Özet
Haber-Kamera: Hakan KAYA-Ozan URAL/İSTANBUL DHA
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisi önünde bir kişi silahlı saldırıya uğradı
## İçerik
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisi önünde bir kişi silahlı saldırıya uğradı
08 Kasım 2017 09:08
Haber-Kamera: Hakan KAYA-Ozan URAL/İSTANBUL DHA
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisi önünde bir kişi silahlı saldırıya uğradı. Saldırı sonrası bacağından yaralanan Hasan Koç tedavi altına alınırken, olayı gerçekleştiren kişi ise kaçarak uzaklaştı.
Olay, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi girişinde saat 03.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre acil servis önünde bekleyen Hasan Koç, silahlı bir kişi tarafından bacağından vuruldu. Silahlı saldırgan olay sonrası kaçarak kayıplara karışırken, bacağından yaralanan Koç ise hastanede tedavi altına alındı. Olay sonrası hastaneye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polis ekipleri olay yerinde ve çevrede delil araştırması yaptı. Hastanedeki güvenlik kameralarını inceleyen polis ekipleri kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.
Görüntü dökümü
----------------
- Hastane
- Hastanenin içindeki olay yeri
- Olay yeri inceleme polislerinin çalışmaları
- Yerdeki kan izleri
- Genel ve detaylar |
# Şamil Tayyar: AKP'den aday oldum çünkü...
## Özet
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, AKP'den milletvekili aday adayı olmak için görevinden ayrılmasını açıkladı
## İçerik
14 Mart 2011 02:00
T24- Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, AKP'den milletvekili aday adayı olmak için görevinden ayrılmasını "Seçim sonrasındaki dönemde, demokratik cumhuriyetin inşasına gazeteci olarak tanıklık yapmak yerine mimar olarak katılmayı tercih ettim" sözleriyle açıkladı.
Tayyar'ın köşesinde yayımlanan (14 Mart 2011) yazısı şöyle:
Adayım çünkü...
Dün Bursa’daydım. TÜYAP Kitap Fuarı’nda gönül dostu okurlarımla buluştum. Fuarın siyasi tercihimle ilgili kritik evrenin arifesine denk gelmesi, gündemi değiştirdi haliyle. Zaten bir süredir yoğun telefon ve mail trafiğinden bunalmış vaziyetteydim, curcunanın içine düştüm.
Gönül dostları ikiye bölünmüştü. "Kesinlikle siyasete girme, gazetecilikte zirveye koşarken siyasete atılman seni geriye götürür" diyenler bir tarafta, "Ergenekoncuların cirit atacağı mecliste sana mutlaka ihtiyaç olur, mücadeleni siyasi alanda sürdür" önerisinde bulunanlar diğer tarafta...
İki kesimin de dillendirdiği görüşlerin kendi içinde tutarlı tarafları var, haklı olduklarını düşünüyorum. Doğrunun birden fazla olduğu anlar, herhalde böyle anlar olsa gerek. Ama iki güzergahı eş zamanlı geçmeniz mümkün olmadığına göre, birini tercih etmek durumundasınız.
Allah mahcup etmesin, kararımı verdim. Bugün Gaziantep’e gidip saat 14.00’de AK Parti il binasında milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulunacağım.
Daha önce kamuoyuna açıkladığım gibi, aday listelerinin Yüksek Seçim Kurulu’na verileceği 11 Nisan’dan önce Star Gazetesi Ankara Temsilciliği görevini bırakacağım. Oktay Ekşi gibi yapmayacağım.
Bir adım daha ileri gidiyorum; aday listesinde ismim olsa da olmasa da temsilcilik görevine bir daha dönmeyeceğim. 5 Eylül 2006 günü temsilci olarak başladığım Star Gazetesi’ndeki görevimi, liste durumu ne olursa olsun sonlandırıyorum.
Biliyorsunuz; Ülke TV’de Ahmet Kekeç ve Turgay Güler’le birlikte yaptığımız En Sıra Dışı programını bitirmiştim. Mustafa Ünal ve Adem Yavuz Arslan’la katıldığım Bugün TV’deki Temsilciler Meclisi programını 15 Mart’ta, Fikri Sağlar ve Latif Şimşek’le katıldığım Beyaz TV’deki Derin Gündem programını 16 Mart’ta son kez çıkarak kapatıyorum.
Geriye sadece yazarlık şapkam kalacak. Onu da aday listelerinin açıklanacağı 11 Nisan Pazartesi günü veda yazısıyla geçici süreyle vestiyere asacağım.
Eğer listelerde yer alır siyasi yolculuğum başlarsa, seçimden sonra fırsat buldukça Star başta olmak üzere farklı gazetelerde "konuk yazar" olarak düşüncelerimi paylaşmak isterim. Kitap yazmaktan asla vazgeçmeyi düşünmüyorum. Her şey yolunda giderse 1 yıl içinde yeni bir kitapla okurların karşısına çıkmak istiyorum.
Birkaç cümle de tercihimi etkileyen sebeplere ayırmak niyetindeyim. Seçim sonrası dönemi, cumhuriyet tarihinin en hayati süreçlerinden biri olarak görüyorum. Demokratik cumhuriyetin inşasına gazeteci olarak tanıklık yapmak yerine mimar olarak katılmayı tercih ettim.
Bir de küçük latife yapalım; Ergenekon ve Balyoz taifesinin doluşacağı parlamentoda bize de hayli görev düşer sanırım. Anlaşılan orada da huzur yok.
Hakkımda açılan davaların, adaylık kararımda hiçbir etkisinin olmadığını ayrıca belirtmekte yarar var. Malum, milletvekilliği, ceza davalarını ortadan kaldırmıyor, sadece donduruyor. Milletvekilliği sona erdikten sonra davalar kaldığı yerden devam ediyor. Yani, davaları belirli süre öteliyor, o kadar.
Umarım, hakkımızda hayırlı olanı budur. En zor anlarımda desteklerini esirgemeyen gönül dostlarına müteşekkirim, hayır dualarını yine esirgemezler diye umut ediyorum. |
# Yenikapı buluntuları İstanbul'un 8 bin 500 yaşında olduğunu ortaya çıkardı
## Özet
Londra Belediye Başkanı’nın girişimiyle başlayan ‘Dünya Şehirleri Kültür Raporu 2012’ Londra’da ilan edildi
## İçerik
05 Ağustos 2012 13:24
Dünya Şehirleri Kültür Raporu, 'çanak çömlek' diye küçümsenen Yenikapı buluntularına dayanarak İstanbul'u 8500 yaşında ilan etti.
.
Dünya Şehirleri Kültür Raporu’nun ilki 2008’de Londra, Paris, New York, Tokyo ve Şanghay ile başlamıştı. Şehirlerin kültürel hayatını mercek altına alan ve bunun diğer şehirlere etkilerini irdeleyen raporda İstanbul da bulunuyor. Ve İstanbul’un tarihi ilk kez uluslararası bir raporda 8500 yıl öncesine dayandırılarak, Yenikapı kazılarında bulunan neolitik dönem buluntularının önemi vurgulanıyor. ‘Çanak çömlek parçaları’ olarak nitelendirilen buluntular şimdi dünya literatüründe. Raporda ayrıca Orhan Pamuk ’un Masumiyet Müzesi’nden 'İstanbul'un günlük hayatının belgelediği’ ifadesiyle söz ediliyor.
Ömer ERbil'in Radikal'deki haberine göre; Berlin, İstanbul, Johannesburg, Londra, Mumbai, New York, Paris, Sao Paolo, Sydney, Singapur, Şanghay ve Tokyo’dan oluşan 13 dünya şehrinin kültür temsilcisi geçen hafta Londra’da bir araya geldi. Londra’da Belediye Başkanlığı’nın (Mayor’s Office), şehrin önemli kamu çalışanları ve kültür sektörünün önde gelen temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen açılış, London Media Center’daki (Medya Merkezi) basın konferansı ile gerçekleştirildi. İlki düzenlenen çalışmalar bundan sonra her yıl bir şehrin ev sahipliği ile devam edecek. Şehirler, veri, bilgi ve etkili deneyimlerini "Dünya Şehirleri Kültür Forumu" başlığı altında tüm dünya ile paylaşacak. Forum, şehirlerin düzenli aralıklarla bir araya gelecekleri ve birbirlerini tanıyıp daha sıkı işbirlikleri kurmaya yarayacak yöntemler üretecek.
Yenikapı literatüre girdi
Dünya şehirlerini, fikir ve deneyimlerini tartışmak ve paylaşmak üzere bir araya getirecek Dünya Şehirleri Kültür Forumu, G20’nin kültürel açıdan eşdeğeri olacak. Dünya Şehirleri Kültür Raporu 2012, insan yaratıcılığının ve gayretinin zirvesi olan ve kültürün gelişip ilerlediği 13 dünya şehrinin sunduğu kültürel imkânı inceliyor. 60 kültürel göstergeye ilişkin verileri derleyen rapor, kültürü arz ve talep açısından incelemesinin yanında politika yapıcılarının yaklaşımları hakkında da bilgi veriyor.
Raporda İstanbul ’a 3 sayfa yer ayrıldı. İstanbul ’un tarihinin 8500 yıl önceye dayandığı belirtilerek ‘‘Şehirdeki ilk neolitik yerleşimler 8.500 yıl öncesine uzanmaktadır.
Bizantium şehri Yunanlılar tarafından MÖ 700’de kurulmuş, bu şehir Konstantinopol adıyla Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş ve Roma ’nın ardından neredeyse 5 asır boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştır’’ deniliyor. Diğer yanda 2010 Kültür Başkenti olan şehirde 2 yeni müze projesi yapıldığı, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk tarafından kurulan Masumiyet Müzesi’nde 1950’lerden günümüze İstanbul ’un günlük hayatını belgeleyen film, fotoğraf ve eşyalara yer verildiği belirtiliyor. Şehrin kültürel tüketiminin düşük olduğundan söz edilerek, ‘‘Müzeleri ziyaret etmek ya da kültürel etkinliklere katılmak birçok kişi için bir alışkanlık değil. Özellikle kütüphaneler çok az kullanılmakta. Şehirde kamu tiyatroları olmasına rağmen bu boyuttaki bir şehir için küçük tiyatroların ve sanat, edebiyat ve müzik gibi diğer amaçlarla inşa edilmiş yapıların sayısının oldukça az olduğuna işaret ediliyor.
'İstanbul için bir avantaj’
"Dünya Şehirleri Kültür Raporu 2012" zirvesine İstanbul İl Kültür Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili ile katıldı. Önceki gün Londra’dan dönen Bilgili ile projenin İstanbul ’a katkılarını konuştuk.
İstanbul nasıl girdi projeye?
Londra Belediyesi 2008’de Londra Şehri Kültür Raporu hazırlamış. Daha sonra, ‘Bu raporu dünyanın önemli şehirleri için yapabilir miyiz’ diye sormuşlar ve 2012’de bu doğrultuda çalışma başlatmışlar. Bundan Manchester Üniversitesi’ndeki Türk akademisyen Dr. İsmail Ertürk aracılığı ile haberdar olduk. Ve il müdürlüğü olarak çalışmalara dahil olduk. Nisan 2012’de Şanghay’da yapılan hazırlık toplantısına katılarak İstanbul ’un kültürel konumu hakkında diğer şehir katılımcılarını bilgilendirdik. Ardından yoğun bir çalışma ile İstanbul ’un raporu ile ilgili bilgileri hazırlayarak Londra’ya gönderdik. 13 şehrin raporu hazır hale gelince de bu raporu 1 Ağustos’ta Londra’da dünya kamuoyuna sunmak için üç günlük bir zirve yapmaya karar verildi ve 13 şehrin kültür direktörleri Londra’da bir araya geldik.
Bu zirvenin devamı gelecek mi?
Şimdilik bu 13 şehrin kültür direktörleri yılda bir kez dönüşümlü olarak bir araya gelecekler ve görüş alışverişinde bulunacaklar. Üç yılda bir de rapor güncellenecek ve işbirliği daha ileri noktalara çıkarılacak. Daha sonra yeni üye kriterleri belirlenerek en fazla 25 şehirle sınırlandırılacak. Seçim yapılırken hem coğrafi temsiliyet hem de küresel şehir kriterleri göz önünde tutuldu ve tutulacak. Buradan şehir ve kültür ilişkisini her şehir için geliştirecek, raporlar hazırlayacak, işbirliği zemini oluşturacak, resmi bir yapılanma da hedefleniyor.
İstanbul’un bu zirveden kazancı ne olacak?
Dünyanın en önemli şehirleri ilk defa kültür merkezli bir işbirliğine gidiyorlar. Ve bu işbirliği şehirler düzeyinde yürütülüyor. Bu işbirliği hem bütün dünya şehirleri açısından hem de kültür merkezli olma açısından büyük önem taşıyor. İstanbul ’un dünyanın küresel şehirleri ile birlikte bu tür bir yapılanma içerisine baştan itibaren girmiş olması bir başarıdır. Genellikle bu tür oluşumlara sonradan girdiğimiz için politika oluşumunda doğrudan müdahil olunamamaktadır. Bunda ise baştan bu oluşumun içerisindeyiz ve bu avantajı kullanmak istiyoruz.
En çok tescilli yapı İstanbul’da
En çok müze Londra
En çok dans gösterisi New York
En çok film festivali Paris
En çok dünya miras alanı Londra, Paris
En çok film üretimi Mumbai
En çok kitap basımı Şanghay
En çok tescilli yapı İstanbul |
# Motosiklet sürücüsü, yol kenarında ölü bulundu
## Özet
Barış GEZİCİ/AKHİSAR (Manisa), (DHA)- MANİSA'nın Akhisar ilçesinde Şadi Göral (50), yol kenarında ölü bulundu
## İçerik
19 Ağustos 2018 18:16
. Göral'ın kasksız kullandığı motosikletinin devrilmesi sonucu yaşamını yitirdiği ihtimali üzerinde duruluyor.
Akhisar'a 10 kilometre mesafedeki kırsal Beyoba Mahallesi'nde bugün saat 08.00 sıralarında, yol kenarında devrilmiş bir motosiklet ve yerde hareketsiz yatan kişiyi görenler, jandarma ve sağlık ekiplerine haber verdi. Gelen ekipler, yerde yatan kişinin evli ve 2 çocuk babası Şadi Göral olduğunu belirledi. Yapılan kontrolde, Göral'ın yaşamını yitirdiği saptandı.
Kasksız kullandığı motosikletinin devrilmesi sonucu yaşamını yitirdiği sanılan Göral'ın cesedi, olay yerinde yapılan incelemenin ardından otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.
Jandarma, Göral'ın ölümüyle ilgili soruşturma başlattı.
FOTOĞRAFLI |
# "Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!
## Özet
-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor
## İçerik
"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"
Naum Tiyatrosu olmadan kudurur musunuz? E kudurmuşlar bunlar yahu! Buraya çiçek gibi bir ‘Çiçek AVM’ ne güzel olur mesela! Olmaz mı? Olur olur! Çıtınız çıkmaz!
Kelimeler her zamankinden fazla bazı anlamlara geldikçe dilin yarattığı boşluklar, hayal kırıklıkları, mana kaymaları bu kez matruşkalar gibi kendi içinde türüyor |
# Türkiye en kanlı seçimi yaşıyor
## Özet
Adana'da, oy verme işlemi sırasında çıkan tartışma sonrasında meydana gelen kavgada, 7 kişi tüfekle yaralandı.
## İçerik
Alınan bilgiye göre, sabah saatlerinde Tepebağ Mahallesi'ndeki Tepebağ Lisesinde oy kullanan Ramazan A. ile Cengiz Ç. arasında sıra nedeniyle tartışma çıktı. Birbirleriyle küfürleştikleri belirtilen iki kişi, araya giren vatandaşların müdahalesiyle ayrıldı.
Daha sonra, Cengiz Ç, beraber alkol aldıkları Yusuf Ç, Hüseyin T, Levent P. ve Kadir S.Ş. ile Ramazan A'nın evine giderek, kendisiyle görüşmek istediler. Burada çıkan tartışma sırasında, Ramazan A'nın oğlu Cengiz A, av tüfeğiyle ateş açtı.
Olayda, Cengiz Ç. ve beraberindeki 4 kişi ile çevredeki vatandaşlardan Edibe Y. ile Suzan B. yaralandı. Yaralılar Adana Devlet ve Numune hastanelerine kaldırıldı.
Bu arada, Ramazan A. ile oğlu Cengiz A. olayda kullanılan av tüfeği ile yakalanarak polis merkezine götürüldü. |
# Liseli genç, selfie çekerken kayalıklardan düştü
## Özet
Basri Tuncay ERTAN/ERDEK (Balıkesir), (DHA)- BALIKESİR’in Erdek İlçesi’nde, dün akşam selfie çekerken kayalıklardan düşen genç, bu sabah yürüyüşe çıkan bir kişi tarafından görülüp ihbarda bulunmasıyla ekipler tarafından kurtarılarak hastaneye kaldırıldı
## İçerik
Bandırma’da bir özel lisede eğitim gören 17 yaşındaki Deniz E., Erdek İlçesi Çuğra mevkiindeki kayalıklarda dün akşam saatlerinde selfie çekerken yaparken dengesini kaybederek aşağıya düştü. Çakıl kaplı alana düşen ve hareket edemeyen Deniz E., bu sabah yürüyüş yapan bir kişi tarafından görüldü. Bu kişinin ihbari üzerine kısa sürede olay yerine gelen Balıkesir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Grup Amirliği ekipleri, yaralı genci denizde bekleyen Sahil Güvenlik ekiplerine teslim etti. Erdek İskelesi'ne getirilen yaralı genç, 112 Acil Servis ekibi tarafından ambulansla Bandırma Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Tedaviye alınan Deniz E.’nin belinde ve sol bacağında kırıklar ulunduğu, sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
FOTOĞRAFLI |
# Yeğeninin ölümüne neden olan hala, hâkim karşısına çıktı: Ne ceza verirseniz verin, ben zaten yaşamıyorum
## Özet
Eymen'in babası kardeşi için, "Duygu sömürüsü yapıyor; çocuklar karne aldığında ben çocuğumun toprağına sarıldım, o ise kahkahalar atıyordu" dedi
## İçerik
29 Ocak 2022 14:55
İzmir'deki bir rezidansın otoparkında halası Zerrin Akça'nın (42) kullandığı cipin altında kalan 8 yaşındaki Kutsal Hazar Eymen Kara'nın ölümüyle ilgili açılan davaya devam edildi. İlk duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılmayan, bu duruşmada ise salonda hazır bulunan tutuksuz sanık Zerrin Akça, "Ne ceza verirseniz verin, ben zaten yaşamıyorum. Araca bindiğimizde Eymen arkada oturuyordu. Aracın kapılarını kilitleyip kilitlemediğimi hatırlamıyorum. Nasıl indiğini fark etmedim. Araçta elektrik tesisatıyla ilgili arıza vardı" dedi. Ardından söz alan Eymen'in babası Adem Kara ise sanık Akça’nın duygu sömürüsü yaptığını söyledi.
Kaza, 1 Ağustos 2021 tarihinde, Çınarlı Mahallesi Ozan Abay Caddesi'ndeki bir alışveriş merkezinin de içinde bulunduğu rezidansın otoparkında meydana geldi. Kutsal Hazar Eymen Kara, halası Zerrin Akça'dan kendisine köpek almasını istedi. Bunun üzerine Akça, yeğeniyle rezidanstaki evine para almaya geldi. İddiaya göre rezidansın otoparkında Kutsal Hazar Eymen Kara, halası Zerrin Akça'nın kullandığı cipten indiği sırada, eli kapıya sıkıştı. Yeğenini fark etmeyen Akça, cipi hareket ettirdi. Küçük Eymen, bir süre yanında koştuğu aracın altında kalıp, yaşamını yitirdi. O anlar, otoparkın güvenlik kameralarına yansıdı. Gözaltına alınan Zerrin Akça ise ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede Zerrin Akça için 'taksirle ölüme neden olma' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianame, İzmir 14'üncü Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşmasına sağlık sorunları nedeniyle katılmayan Akça, bu duruşmada salonda hazır bulundu. Duruşmaya, Akça'nın yanı sıra Eymen'in babası Adem Kara ve avukatı Başak Atalay da katıldı.
"Arabaya götürdüm ama araba çalışmadı"
Hakim ilk olarak Zerrin Akça'ya söz verdi. Olay gününü anlatan Akça, "Yeğenimi olay tarihinde babası Adem Kara, anneannesinden alıp yanıma getirmişti, Eymen ile birlikte vakit geçirecektik. Eymen'in halasıyım ancak onu evladım gibi sevdim. Kendimi annesi gibi hissediyordum ve hayatımı Eymen'e adadım. O gün köpek almak için dışarı çıkacaktık. Beraber araca bindik. Eymen benim yanımdayken boynuma sarılır, öper ve şakalar yapardı. Varlığını hep hissettirirdi. Bir an araçta sessizlik oldu. Bu sırada aracın aynasından baktığımda Eymen'i yerde yatar vaziyette gördüm. Hemen yanına koştum. İlk olarak şaka yapıyor diye düşündüm. Yanına gittiğimde kulağından kan geldiğini gördüm ve panikledim. Bağırdım ama otoparkta kimse yoktu. Eymen'i kucağıma alarak araca taşıdım. Ancak araba bir türlü çalışmadı. Göstergede anahtar işareti yanıyordu. Ben de Eymen'i kucağıma alarak asansöre taşıdım" dedi.
"Ne ceza verirseniz verin, ben zaten yaşamıyorum"
Araçta arıza olduğunu söyleyen Zerrin Akça, "Asansörden çıktığımda doktor olduğunu söyleyen biri yardımcı oldu. Eymen'in yere düşüp kafasını çarptığını zannediyordum. Olaydan sonra psikolojik tedavi gördüm, intihara teşebbüs ettim. Ne ceza verirseniz verin, ben zaten yaşamıyorum. Araca bindiğimizde Eymen arkada oturuyordu. Aracın kapılarını kilitleyip kilitlemediğimi hatırlamıyorum. Nasıl indiğini fark etmedim. Araçta elektrik tesisatıyla ilgili arıza vardı" ifadelerini kullandı.
"Duygu sömürüsü yapıyor"
Akça'nın ardından söz alan Eymen'in babası Adem Kara ise sanığın duygu sömürüsü yaptığını savundu. Kara, "Zerrin savunma yaparken tamamen duygu sömürüsü yapmaktadır. Çocuklar karne aldığında ben çocuğumun toprağına sarıldım. O ise kahkahalar atıyordu. Olaydan sonra Türkiye'yi dolaştı. Eymen, Zerrin'in yanında kalmıyordu. Havuza girmek için o gün yanındaydı. Zerrin'in aracını tamir ettirdim ve kendisine teslim ettim. Eymen'i araçtan kendisi indirmiştir" dedi.
"İhmaller zinciri var"
Kara'nın avukatı Başak Atalay ise olayda ihmaller zinciri olduğunu söyledi. Atalay, "Kamera kayıtlarıyla oynandığını düşünüyoruz. Kamera kayıtlarının rezidans yönetiminden yeniden istenmesini talep ediyoruz. Ayrıca araçta arıza olup olmadığına dair yetkili servise götürülerek aracın arızası olup olmadığı hususunun araştırılmasını talep ediyoruz. Olayda ihmaller zinciri vardır" diye konuştu.
Olay mahallinde keşif yapılacak
Duruşmada, tanıklara da söz verildi. Olaya karışan aracın tamiratı ile ilgilendiklerini söyleyen E.K., "Zerrin Akça olaydan sonra kendi aracını bir daha görmek istemediği için galeriye vermiş. Ekspertiz tarafından gönderilen mesajı 20 Eylül'de bana gönderdi. Mesajda araçta arızaların giderildikten sonra satılabileceği belirtiliyordu. Sanayide tamiratıyla ilgilendik. Araçta kapı kilit sisteminde ve vites kolunda arıza vardı. Bu arıza aracın sürüş kısmıyla ilgilidir. Arıza giderilmezse araç hareket etmez, daha önce buradaki parça değiştirilerek arıza giderilmişti" dedi.
Konuşmaların ardından ara karar açıklandı. Hakim, yeni tanıkların dinlenmesine ve olay mahallinde keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 28 Mart 2022'ye erteledi. |
# DHA YURT BÜLTENİ-4
## Özet
1)JANDARMA GENEL KOMUTAN YARDIMCISI HATAY’DA
BÖLGEDE yer alan birlikleri denetlemek üzere Hatay’a gelen Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Ali Çardakçı Vali Erdal Ata’ya nezaket ziyaretinde bulundu
## İçerik
BÖLGEDE yer alan birlikleri denetlemek üzere Hatay’a gelen Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Ali Çardakçı Vali Erdal Ata’ya nezaket ziyaretinde bulundu.
Ziyarette Korgeneral Çardakçı’ya Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Hacı İlbaş’da eşlik etti. Valilik makamında gerçekleşen ziyarette Korgeneral Çardakçı Vali Ata’ya Hatay ziyaretiyle ilgili bilgi verdi. Bölgede yaşanan gelişmeler hakkında karşılıklı görüş alış verişinde bulunuldu. Vali Ata Korgeneral Çardakçı’yı medeniyetler şehri Hatay’da ağırlamaktan dolayı duydukları memnuniyeti belirtti ve nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti. Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Ali Çardakçı, ziyaretin sonunda Valilik Şeref Defterini imzaladı ve Vali Ata’ya gösterdikleri nezaketten dolayı teşekkür etti.
HATAY/DHA
=======================================================
2)SAHTE BELGE DÜZENLEYİP KARDEŞİNİN 280 BİN LİRASINI ALDI
ADANA'da 55 yaşındaki İnci K., işbirliği yaptığı kişilerle düzenledikleri sahte evrakla, öz kardeşinin 280 bin lirasını aldı. İnci K.,'nın kardeşi Soner Yonat'a babasından 21 dönüm tarla miras kalınca iki kardeş arasında anlaşmazlık çıktı. Tarlayının satılıp parasının kendisine verilmesini veya tapusunun kendi adına yapılmasını isteyen İnci K., iddiaya göre, kadeşi Yonat'ı tehdit etmeye başladı.
SAHTE BORÇ BELGESİ DÜZENLEDİ
Ablasının tehditlerini aldırmayan Soner Yonat, tarlanını kendisinin olduğunu söyledi. Bunun üzerine abla İnci K., Murat K., (32) Cengiz K., (28) Murat Y., (42) ve Nihat Y., (45) ile işbirliği yaparak, sahte bir borç belgesi hazırladı. Sahte mühür ve kaşelerin olduğu borç belgesini kardeşine yollayan İnci K., tehdit ettiği Soner Yonat'ın 280 bin lirasını aldı. Belgenin üzerinde imzasının olmadığını fark edip, Maliye'ye giden Yonat, evrağın sahte olduğunu, adına hiç bir borç olmadığını öğrenince ablasından şikayetçi oldu. Soruşturmayı yürüten Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Gasp Büro Amirliği ekipleri, İnci K. ile birlikte 4 kişiyi gözaltına aldı. Emniyet Müdürlüğü'ne getirilen şüpheliler, sorgularının ardından mahkemeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü
------------------------
- Zanlıların Adli Tıp Birimi'den çıkarılması
- Polis aracına bindirilmeleri
- Adli Tıp Birimi genel görüntüsü
SÜRE:38" BOYUT:38,8MB
Haber-Kamera:Çağlar ÖZTÜRK/ADANA, (DHA)
==================================================
3)HIRSIZLIK ŞÜPHELİSİ, KOVALAMACA SONUNDA YAKALANDI
KONYA'da iki evden televizyon, tablet ve 2 bin lira çaldığı iddia edilen Ramazan Ç., polisi fark edince otomobille kaçmaya çalıştı. Şüpheli, yaşanan kovalamaca sonunda yakalandı.
Merkez Meram ilçesinde farklı tarihlerde iki ayrı evden televizyon, tablet ve 2 bin lira çalınması üzerine çalışma başlatan Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, bölgedeki güvenlik kameralarını inceledi. Ekipler, kamera görüntülerinde şüphelinin poliste çeşitli suçlardan kaydı bulunan Ramazan Ç. (24), olduğunu belirledi. Polis, saat 00.30 sıralarında Ramazan Ç.'nin başkasına ait bir otomobille Meram ilçesi Büyük Aymanas Mahallesi'nde olduğunu tespit etti. Bölgede çalışma başlatan ekipleri fark eden Ramazan Ç., otomobille kaçmaya başladı. Polis ve şüpheli arasında yaşanan kısa süreli kovalamacanın ardından Ramazan Ç., yakalanarak gözaltına alındı. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirilen şüpheli ifadesi alınmak üzere Hırsızlık Büro Amirliğine götürüldü.
Görüntü Dökümü:
-----------------------------
-Şüphelinin sağlık kontrolünden geçirilmesi
Haber-Kamera:Mehmet IŞIK/KONYA,(DHA)
================================================
4)'SALDA'NIN TURİZME AÇILMASI TARAFTARIYIZ'
BURDUR Valisi Şerif Yılmaz, Yeşilova ilçesindeki Salda Gölü'yle ilgili, "Salda'nın bakir alanının, doğal güzelliğinin muhafaza edilmesi kaydıyla turizme açılması taraftarıyız. Çünkü bozulduktan sonra geri getirme imkanımız yok" dedi. Vali Şerif Yılmaz, Salda Gölü ile ilgili yürütülen çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. Salda Gölü'nün kıyı kenar çizgisi çalışmalarının tamamlandığını ve yakın zamanda koruma amaçlı imar planı yapılacağını söyleyen Vali Yılmaz, "Salda Gölü'müzde 'Türkiye'nin Maldivleri' olarak ifade ettiğimiz bölge dahil olmak üzere yapılaşmayla ilgili bir takım kısıtlamalar var. Gölün, kıyı kenar çizgisini tamamladık. Bu çok büyük bir eksiklikti. Şu an itibariyle arkadaşlarımız kurum görüşlerini alıyorlar, yakın zamanda koruma amaçlı imar planı yapacağız. Bunun ödeneği de hazır. Kıyı kenar çizgisini beklediğimiz için süreç biraz uzadı. Koruma amaçlı imar planıyla birlikte bölgede belli bir düzen içerisinde gölün korunması ve gelen misafirlerin de ihtiyaçlarının karşılanacağı bir takım sosyal donatılara da kavuşmuş olacağız. Geçen günlerde ilimize gelen Orman ve Su İşleri Bakanımıza da ilettik, kendisi de uygun gördü. Bakanlık bürokratlarına da gerekli talimatları verdi" dedi.
'BOZULDUKTAN SONRA GERİ GETİRME İMKANIMIZ YOK'
Bölgenin Salda Kayak Merkezi dahil olmak üzere havza bazlı, gerek kültür varlıkları gerekse milli park olmak üzere, hangisi uygun olacaksa çalışma yapılacağını vurgulayan Vali Yılmaz, "İnşallah o da kısa süre içerisinde sonuçlanır. Özellikle Salda'nın bakir alanının, doğal güzelliğinin muhafaza edilmesi kaydıyla turizme açılması taraftarıyız. Çünkü bozulduktan sonra geri getirme imkanımız yok. Belki hassas çalışıldığı için uzun sürüyor olabilir ama hassasiyet gösterilerek çalışma yapılmasında fayda var. Bu hassasiyetin devam etmesi gerekiyor" diye konuştu.
SAGALASSOS VE KİBYRA'DAKİ ÇALIŞMALAR
Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti ve Gölhisar ilçesindeki Kibyra Ören Yeri'nde kazı çalışmalarının devam ettiğini de aktaran Vali Yılmaz, şunları söyledi:
"Özellikle Sagalassos ve Kibyra ile birlikte diğer kazı alanlarında çalışmalar devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığımız Kibyra Antik Kenti'nde bir çalışma başlattı. İhalesini yapmıştık ama yeterli sayıda firma gelmediği için tamamlayamadık. Misafirlerimizin karşılanacağı bir alan yapılacak, gezi güzergahları yeniden oluşturulacak, bununla ilgili alt yapı tamamlanmış olacak. Bundan sonra da gelen misafirlerimiz rahatlıkla tarihi eserleri görebilecek. Bununla ilgili de kaynak gelmek üzere, Kültür ve Turizm Bakanımız Numan Kurtulmuş'un talimatıyla ödenek ayrıldı. Kazıyla ilgili yeni çalışmalar da bu yıl geçen yıllara göre daha hızlı şekilde devam edecek. Yayla turizmiyle ilgili olarak bölgesel baktığımızda gül ve lavantayı Burdur ve Isparta ile beraber değerlendiriyoruz. Her iki ilimizin doğal güzelliklerini beraber pazarlayıp, pastayı beraber paylaşmak istiyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor."
Görüntü Dökümü
--------------
- Salda Gölü'nden detay
- Kibyra detay
- Sagalassos detay
- Vali Yılmaz ile röportaj
235 MB /// 04.24"
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)
=====================================================
5)VAN'DA 1 YILDA 5.5 TON UYUŞTURUCU ELE GEÇİRİLDİ
VAN Emniyet Müdürlüğü, 2017 yılı içerisinde düzenlediği 289 operasyonda 5 ton 533 kilo 952 gram uyuşturucu ele geçirdi. Operasyonlarda gözaltına alınan 563 kişiden 252'si tutuklandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı'ndaki konuşmasında "Uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir" açıklamasıyla gözler uyuşturucu ve uyuşturucu kaçakçılarına çevrilirken, Van Emniyet Müdürlüğü, 2017 yılında da etkin bir şekilde mücedele etti. 2016'da 290 operasyon yapan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 1 ton 36 kilo 493 gram eroin, 161 kilo 663 gram esrar, 17 kilo 331 gram metamfetamin, 27 kilo 323 gram afyon sakızı olmak üzere 1 ton 242 kilo 810 gram uyuşturucu ele geçirdi. 475 şüphelinin gözaltına alındığı operasyonlarda 116 kişi ise çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
ELE GEÇEN UYUŞTURUCU 5 KATLANDI
Van Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 2017 yılında ise ele geçirilen uyuşturucu miktarını 5'e katladı. Son yılların rekoru sayılan 289 operasyonda 4 ton 880 kilo 756 gram eroin, 478 kilo 946 gram esrar, 71 kilo 378 gram metamfetamin, 102 kilo 872 gram afyon sakızı olmak üzere toplam 5 ton 533 kilo 952 gram uyuşturucu ele geçirildi. Bu operasyonlarda 563 şüpheli gözaltına alındı. 252 kişi tutuklanırken, 96 kişi de adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
İran'a sınır olan Irak topraklarına da yakın bir coğrafyada bulunan Van, uyuşturucu kaçakçıları için önemli bir geçiş güzergahında bulunuyor. Yetkililer, uyuşturucu ile mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğünü, 2018 yılı içerisinde de uyuşturucu kaçakçılarına göz açtırmayacaklarını söyledi.
Görüntü Dökümü
------------------------------
-Uyuşturucu operasyonlarından görüntüler
-Dedektör köpeklerle yapılan aramalar
-Ele geçirilen uyuşturucudan görüntüler
-Detaylar
Orhan AŞAN/VAN, (DHA)-
===================================================== |
# İkiye bölünen geminin ön bölümü battı...
## Özet
- GEMİNİN KARAYA OTURAN KISIMDAKİ 22 TON YAKITI BOŞALTMA İŞLEMİ YAPILACAK
* İkiye bölünen geminin bir parçası gece Kilyos açıklarında sulara gömüldü
## İçerik
28 Ağustos 2017 17:13
.
* Kaptan köşkü ve makina dairesinin bulunduğu kısımda yakıt boşaltma işlemi yapılacak. Yakıt boşaltıldıktan sonra da gemi parçalara ayrılarak buradan taşınacak.
Haber-Kamera: İhsan YALÇIN / İstanbul DHA
Moğolistan bayraklı 'Leanordo' isimli kuru yük gemisi Sarıyer'de Cumartesi günü gece saç atması sonucu yardım istemişti. Geminin 11 kişilik mürettebatı Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı ekipler tarafından kurtarılırken, kısa süre sonra gemi ortadan ikiye bölünmüştü. Geminin ön bölümü açıkta kalırken, arka bölümü römorkörlerin yardımıyla Kilyos sahilinde karaya oturtulmuştu.
GEMİNİN ÖN KISMI SULARA GÖMÜLDÜ
Geminin yaklaşık 1 kilometre açıkta demir attırılan ön bölümü gün boyu su aldıktan sonra gece saatlerinde battı. Geminin arka kısmı ise halen Kilyos sahilinde karaya oturmuş halde duruyor.
YAKITI BOŞALTILIP PARÇALANACAK
Kıyı Emniyeti'ne bağlı ekipler sabah saatlerinden itibaren gemi çevresinde botlarla keşif yaptı. Uygun biranda da geminin deposundaki 22 ton yakıtı boşaltma işlemi yapılacak. Yakıt boşaltıldıktan sonra geminin parçalara ayrılarak buradan kaldırılması planlanıyor. |
# BEYKOZ'DA BABASINI ÖLDÜREN GENÇ ADLİYEYE GETİRİLDİ
Beykoz Çubuk Mahallesi Şişecam Şimşek Sitesi No:16'daki evlerinde babasını silahla vurarak öldüren şüpheli Koray Adıyaman Beykoz Adliyesi'ne getirildi.
İddiaya göre, babası bina görevlisi Murat Adıyaman (45) ile evlerinde bilinmeyen bir nedenle tartışan Koray Adıyaman, tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu babasını tabancayla öldürmüştü. Dün saat 16.00'da yaşanan olayın ardından polis ekipleri, şüpheli Koray Adıyaman’ı gözaltına alarak polis merkezine götürmüştü. Gözaltındaki işlemleri biten Adıyaman bugün saat 13.00'da Beykoz Adliyesi'ne sevk edildi. |
# Kartal'da çökme riski bulunan binanın yıkımına başlandı
10 Şubat 2019 19:09
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yıkılacağını açıkladığı 8 apartmandan en riskli görülen Yunus Apartmanı’nın yıkımına başlandı. İstanbul Kartal'da çöken Yeşilyurt Apartmanı'nın yanındaki riskli Yunus Apartmanı'ndan değerli eşyalar itfaiye ve polis eşliği ile çıkarıldı. Tahliye işleminin tamamlanmasının ardından binanın yıkım işlemi başladı.
Kartal’da çöken apartmanın enkaz arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından mahallede hızlı bir kentsel dönüşüm çalışması başlatılmıştı.
Bakan Kurum konuya ilişkin şu açıklamada bulunmuştu:
"Kullanılan demirde dayanım noktasında eksiklikler var" dedi. Kurum açıklamasında, "Tüm milletimize buradan çağrı yapmak istiyorum, riskli binaları varsa bunların tespitlerini yapsınlar. Devletimiz, Bakanlığımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde gerekli her türlü desteği zaten yapıyor, yapmaya da devam edecek." |
# Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi: Türkiye, çözüm istiyorsa terörist göndermekten vazgeçsin
## Özet
Suriye muhalefeti, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile buluştu
## İçerik
31 Ocak 2016 21:14
Suriyeli muhalif gruplar, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile buluştu. Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Beşar el-Caferi toplantıda "Türkiye, Suriye’deki sorunun çözülmesini istiyorsa terörist göndermekten vazgeçsin" dedi.
Diken'de yer alan habere göre; Suudi Arabistan’ın destek verdiği Müzakere Yüksek Komitesi (MYK), sivil ölümlerin son bulmaması durumunda Cenevre görüşmelerinden ayrılacağını belirtti.
Suriye hükümetini temsilen toplantıya katılan Beşar el-Caferi ise hükümetin insani koridor, ateşkes ve tutukluların serbest bırakılması gibi hamleleri, yapılacak karşılıklı görüşmelerle değerlendirebileceğini söyledi.
Caferi sözlerine şöyle devam etti: "Terörizme destek verenlerle terörizme karşıymış gibi yapan siyasal gruplar arasında bir bağ var. Türkiye, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün Suriye’deki sorunun çözümünde yardımcı olma gibi bir niyeti varsa ülkeye terörist göndermeyi bıraksınlar." |
# Kuliste kavga!
## Özet
Pozitif'in 20. yılını kutladığı Babylon'daki davette, Doublemoon'ın iki aykırı ismi; Sultana ve Ayben kuliste kavga etti.
## İçerik
Pozitif'in 20. yılını kutladığı Babylon'daki davette, Doublemoon adlı müzik şirketinin iki aykırı ismi; Sultana ve Ayben kuliste kavga etti.
Gecede sahneye çıkması planlanan ikiliden Ayben sahneye çıkarken, Sultana mekanı terk etti. Sultana, o gece yaşananlarla ilgili şunları söyledi: "Madem yazılacak, lütfen doğru anlatılsın. O gece kuliste aramızdaki konuşma tartışmaya dönüştü. Durumu ve gidişatını sevmedim, mekanı terk etmek, bu tartışmayı durduracak tek hareketti. Odadan çıkmak için kapıya doğru ilerledim. O sırada üzerime saldırdı ve elbisemi yırttı." |
# Düşen uçaktan kurtulmanın yolları
## Özet
Ölümlü uçak kazalarını araştıran uzmanlar, düşen uçakta hayatta kalabilmenin yollarını açıkladı...
## İçerik
ABD’de yayınlanan teknoloji dergisi Wired, olası bir uçak kazasında hayatta kalmak için tüyoları derledi. İşte başarısız bir kalkış, iniş ya da pistte çarpışma durumunda hayatta kalmak için dikkat edilmesi gereken noktalar:
* Doğru koltuğu seçin. Uçağın arka koltuklarında oturun. Uçağın ön kısmı darbeden en çok etkilenen kısımdır. Arkada oturanların hayatta kalma şansı öndekilere oranla yüzde 40 daha yüksek.
* Acil çıkış kapısı yanında bir koltuğa oturun. Tercihen en arkadaki acil çıkış kapısı olabilir. Eğer bu kapıyı açmakla görevli kişi siz olursanız o kapıdan dışarı çıkacak ilk kişi de siz olabilirsiniz. Ancak acil çıkışın nasıl açılağını uçuş görevlilerinden öğrenin.
* Kapıyı açan kişi olmak istemiyorsanız, bir arka sırada oturun. Ne olursa olsun acil çıkış kapısından en fazla 7 sıra uzakta oturmaya dikkat edin.
* Kapalı ayakkabılar giyin. Topuklularla koşamayabilirsiniz, sandaletlerde ise ayaklarınızın yanma ya da cam ile metaller yüzünden kesilme tehlikesi var.
* Uzun kollu, uzun paçalı kıyafetleri seçin, yangın durumunda cildinizi kurtarabilir. Polyester ve sentetikten uzak durun. Ateşe en dayanıklı yündür.
* Yanmak yerine zehirli gazlardan ölüm riski daha yüksek. Artık bu tür maskeler satılıyor ve çok da ağır değiller. Size en az 10-15 dakika kazandırabilir.
* En yakın çıkışa kaç koltuk mesafede olduğunuzu ölçün. Böylece çıkışı karanlıkta da bulabilirsiniz.
* Riskinin en yüksek olduğu iniş-kalkışlarda kemerinizi sıkıca bağlayın. Uçuş sırasında da açmayın.
* İniş ve kalkışta bacaklarınızı ya da ayaklarınızı üst üste atmayın. Bir kaza sırasında iki ayağınızın birden kırılması uçaktan canlı çıkmak için şansınızı düşürür. |
# Görgün Taner Avrupa Kültür Vakfı Başkanı oldu
## Özet
Amsterdam Belediyesi, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner'i sanat danışmanı olarak belirledi
## İçerik
Amsterdam’ın önümüzdeki yıllarda dünyanın önde gelen kültür ve sanat odaklarından biri olması için çalışan kent yönetimi, Taner’den bu yönde çalışmalar yapmasını istedi. Hazırlanacak raporun, Amsterdam’ın gelecek on yılını yönlendirmesi hedefleniyor.
2007 yılından bu yana Avrupa Kültür Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Wolfgang Petritsch çalışmalarına Harvard Üniversitesi’nin Weatherhead Merkezi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde devam edecek. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ile birlikte yönetim kurulu üyeliğine ise Nike Jonah (İngiltere), Christophe de Voogd (Fransa) ve Maria Hlavajova (Slovakya) getirildi.
2002 yılından bu yana İKSV Genel Müdürlüğü’nü üstlenen Görgün Taner, halen İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü’nde öğretim görevlisi ve İstanbul Modern yönetim kurulu üyesidir. (ntvmsnbc) |
# Türkiye'nin Oscar adayı belli oldu
## Özet
'Ahlat Ağacı', Türkiye'nin Yabancı Dilde Oscar adayı olarak belirlendi
## İçerik
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile sinema alanındaki meslek örgütü temsilcilerinden oluşan 17 kişilik seçici kurul, ABD'de yapılacak 91. Akademi Ödülleri (OSCAR) Yabancı Dilde En İyi Film Dalı’nda Türkiye adayını belirlemek üzere değerlendirme toplantısını gerçekleştirdi.
Sanatsal Etkinlikler Komisyonu’na başvuran 12 filmin değerlendirildiği kurulda, yönetmenliğini Nuri Bilge Ceylan’ın yaptığı "Ahlat Ağacı" filmi, Türkiye’nin Yabancı Dilde Oscar adayı olarak belirlendi.
Dünyaca ünlü senarist ve yönetmen Nuri Bilge Ceylan, son olarak 24. Saraybosna Film Festivali kapsamında "Saraybosna'nın Kalbi Yaşam Boyu Başarı Ödülü"nü almıştı. |
# Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Menbiç'in içerisine de gireceğiz
## Özet
TSK, Suriye'nin Menbiç bölgesinde devriye faaliyetlerinin başladığını bildirmişti
## İçerik
18 Haziran 2018 19:26
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin Menbiç bölgesine yönelik harekatına ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD ile belirlenen yol haritasının uygulanmaya başlandığını söyleyen Çavuşoğlu, "Şu anda Menbiç içinde değiller ama Menbiç içine de gireceğiz. Bu yol haritasını burada uygularız daha sonra diğer şehirlere geçeriz. Amacımız YPG'yi bu bölgelerden çıkarmaktır. Buraları kimlerin yöneteceğine dair beraber çalışacağız. Hayırlı olsun, hareketlilik başladı. Bizim askerlerimiz yola çıktığı zaman arkası da gelir. Münbiç en kısa zamanda PKK ve YPG'den de temizlenir." ifadelerini kullandı. |
# Lezzet Festivali'nin son gününde yoğun ilgi
## Özet
Salih ÜÇTEPE/ADANA, (DHA)- ADANA'da bu yıl ilk kez düzenlenen 'Adana Lezzet Festivali'nin 3'üncü gününde ziyaretçiler açılan stantlara yoğun ilgi gösterdi
## İçerik
08 Ekim 2017 18:00
. Ziyaretçiler ünlü şeflerin gastro şovlarının yanı sına yöresel lezzetlerin tanıtıldığı stantları doldurdu.
Adana Valiliği himayesinde, kamu ve özel kurumlar ile sivil toplum kuruluşlarının ortaklığında düzenlenen festivalin son gününde sıcak havaya rağmen vatandaşların ilgisi dikkat çekti. Adana kebabı başta olmak üzere, ciğer, şırdan, bici bici, analıkızlı çorbası, mumbar ve diğer yöresel yemeklerin de tanıtıldığı festivalin son gününde de ünlü şefler gastro şovlar düzenledi.
SAHRAP SOYSAL BEĞENİ TOPLADI
Hürriyet Gazetesi yemek yazarı ve şef Sahrap Soysal, gastro şovunda kısır yaptı. Türkiye'nin en lezzetli kısırının Adanalı kadınlar tarafından yapıldığını anlatan Soysal, Adana'da olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Soysal, eğlenceli sunumu ve sürekli izleyicilerle sohbet ederek kısır hazırladı. Mutfak sanatçısı Haşim Demirtaş ise, sebze meyve dekoru atölyesinde Adanalılar'a çeşitli sebze ve meyvelerden dekorun nasıl yapıldığını anlattı. Demirtaş, turp, karpuz ve pırasa gibi sebzelerden çeşitli görseller hazırladı. Demirtaş, daha sonra izleyicilerden birisini yanına alarak püf noktaları hakkında bilgiler verdi. Festival alanında bulunan yöresel lezzetlerin satıldığı stantlar da ziyaret edildi. Özellikle Adana Kebabı'nın bulunduğu stantlar yoğun ilgi gördü. |
# "Roboski katliamının sorumluları Ankara kulislerinde dolaşıyor"
## Özet
Siyasiler, katliamın sorumlularının cezasız kaldığını vurguladılar
## İçerik
Roboski Katliamı’nın üzerinden sekiz yıl geçtiği halde hiçbir sorumlunun ne adli ne de idari bir yaptırımla karşılaşmadığını belirten Tanrıkulu, sorumluları koruyan, onları cezasızlıkla ödüllendiren elin Anayasa Mahkemesi’nde de dosyanın tamamen şekli sebeplerden ötürü reddedilmesine yol açtığını söyledi.
"Erdoğan'ın sözleri havada kaldı"
AİHM’de de benzer siyasi nedenlerle reddedilen hukuki sürecin katliamı yapanlar lehine sert bir kesintiye uğratıldığını belirten Tanrıkulu şunları söyledi:
"Roboskili ailelerin yası devam ediyorsa, bunun en büyük nedeni siyasi iktidarın katliamı yapanlar lehine gösterdiği tutumdur. Dolayısıyla Roboski Katliamı sadece 28 Aralık 2011 gecesi yapılmamıştır. Bu katliam, daha sonra Roboskili ailelere verilen sözlerin tutulmamasıyla, Erdoğan’ın "Bu olayın failleri Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak" sözlerinin havada bırakılmasıyla, yine Erdoğan’ın "yatıp kalkıp Roboski diyorsunuz" diyerek yarayı deşmesiyle derinleştirilmiştir. Roboski Katliamı, bombalamayı yapan F-16 uçaklarının pilotlarından başlayıp saatlerce köylüleri izlediği, onların köylü olduklarını bildiği halde bombalama emrini verenlere kadar, katliamın hem askeri hem de siyasi sorumlularının yargılanmamasıyla derinleştirilmiştir. Roboski Katliamı, adalet arayan Roboskili ailelere yönelik her türlü baskının uygulanmaya devam etmesiyle derinleştirilmiştir. Roboski Katliamı, katliam anıtının bulunduğu Diyarbakır’da, kayyumun emriyle geceyarısı dozerlerle sökülüp götürülülmesiyle derinleştirilmiştir. Aradan geçen sekiz yılda AKP iktidarı, yaptığı uygulamalarla, TBMM’deki Uludere Alt Komisyonu’ndaki tutumu ve komisyon raporunun içeriği itibariyle, Roboski katliamını üstlenmiştir!"
Tanrıkulu, "Roboski katliamının sorumluları, Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmayacak kadar açıktadır, belirgindir. Halen Ankara’nın siyaset ve askeri kulislerinde dolaşmaktadırlar. Aradan sekiz değil seksen yıl bile geçse, biz değil çocuklarımız, çocuklarımız değil torunlarımız, mutlaka Roboski katliamının sorumlularını tarih önünde mahkum edecektir" dedi.
Siyasiler, katliamın 8. yılında paylaştıkları mesajlarda faillerin ve sorumluların cezasız kaldıklarını ifade ettiler
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de, "8 yıl önce bugün 19'u çocuk 34 canımızı savaş uçaklarının bombardımanı sonucu yitirdik. Emri verenler ve uygulayanlar cezasız kaldı. Unutmadık; hesabını soracağız, katliamın Ankara'nın dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz #Roboski8YilOldu" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise "90’ların faili meçhulleri gibi 8 yıl önceki Roboski’de Ankara dehlizlerinde kaybolmaya bırakıldı. Roboski bu ülkenin en vicdansız katliamıdır.34 canımızı unutmadık unutturmayacağız. #Roboski8YilOldu" ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Şırnak Uludere'de 34 sivil yurttaşımızın bombalanarak katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Hala etkili bir soruşturma yapılamamış olması ve sorumluların açığa çıkarılmaması kabul edilemez. Gerçekleri açığa çıkarmak hepimizin görevidir. Bu acı olayın peşini bırakmayacağız" dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, "8 yıl oldu, bitmeyen bir yas, dinmeyen bir acı, 34 canımız hunharca katledildi ama katiller hala yargılanmadı ve korunuyorlar. Herkes katliamcıların kim olduğunu çok iyi biliyor, o katiller er yada geç bu halka hesap verecektir" dedi.
Katliamda 11 akrabası ve kardeşi Serhat Encü'yü kaybeden eski HDP Milletvekili Ferhat Encü ise birartibir.org'un haberine katliamın bir anda verilmiş bir kararla veya kazaen gerçekleşmediğini belirterek, "Akrabalarımızın köyden çıkıp sınırın öte tarafına geçişinden geri dönüşlerine kadar geçen 12 saat boyunca, görüntüler üzerinden değerlendirmeler yapıldıktan sonra vur emri verilmiş. Roboski katliamının arkasındaki kişi, darbeci ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk müdür, yoksa başka birileri midir? Hukukun önünü açın, davayı başlatın, kimin parmağı varsa yargılansın. Niye bundan çekiniyorsunuz? Devlet, 2000’li yıllarda askeri baskıların kısmen hafiflemesiyle birlikte köylerin politikleştiğini gördü. Roboski katliamını bütün köylülere yöneltilmiş bir gözdağı olarak da değerlendirebiliriz."Böylesi derin bir acının ancak ciddi bir toplumsal dayanışmayla dinebileceğini bu sene de hatırlatacağız. AİHM kararıyla birlikte Roboski’de hâkim olan umutsuzluğu gidermek, adaletin mümkün olduğuna dair umudu yeşertmek için dayanışmaya ihtiyacımız var" dedi.
Görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk de "Bu topraklar yeterince kana doymuş olsa gerek; anaların gözyaşı dursa, barış içinde özgür bir yaşamı bu coğrafyada hep beraber kursak ve bir daha da Roboskiler yaşanmasa. #RoboskiKatliamınıUnutma" ifadelerini kullandı.
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, "#Roboski8YilOldu Çoğu cocuk 34 kişi öldürüldü ve 8 yıldır hesap veren yok Yargı yolu bitti ama hiçbir vicdan bunu kabul etmiyor, edemez Apaçık bir katliam oldu Roboski'de Apaçık bir üstünü örtme yapıldı Ne anaların gözyaşı bitti ne de hesap sorma isteğimiz" dediç
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, "19'u çocuk 34 can... Hiç kimse hesap vermedi, acıları hala taptaze yüreğimizde. #Roboski8YilOldu" ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
28 Aralık 2011’de Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19'u çocuk 34 kişinin hayatını kaybetti.
Katliama ilişkin başlayan soruşturma kapsamında, 11 Haziran 2013'te Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı" dosya hakkında "görevsizlik" kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi. Genelkurmay Askeri Savcılığı, 7 Ocak 2014'te "takipsizlik" kararı verdi.
Mağdurların ailelerinin avukatlarının karara itirazı reddedildi. Dosya bunun üzerine 18 Temmuz 2014'te Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşındı.
Dilekçe ve eklerinin idari yönden AYM’de yapılan ön incelemede, başvuruda eksiklikler tespit edildi, tamamlanması istendi. Ancak başvuru, "eksikliğin süresinde giderilmemesi" nedeniyle, 24 Şubat 2015 tarihli kararla reddedildi.
İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine yaşamını yitiren 34 kişinin yakını olan 281 kişi adına Ağustos 2016'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bireysel başvuru yapıldı. AİHM başvuruyu 17 Mayıs 2018'de reddetti. |
# Çanakkale'de yasa dışı bahis operasyonu: 4 gözaltı
## Özet
Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE, (DHA)- ÇANAKKALE'de yasa dışı bahis oynatanlara yönelik operasyonda 4 kişi gözaltına alındı
## İçerik
Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, bir hafta önce İstanbul'dan Çanakkale'ye gelen ve yasa dışı bahis siteleri ile kazanç sağlayan müşterilere ATM'den paralarını havale eden S.N., Z.N. A.B. ve E.A'yı takibe aldı. Şüpheliler, il merkezindeki bankalar caddesinde çeşitli bankaların ATM'lerinden hesaplara para havalesi yaptı. Ekiplerin kendilerini takip ettiğinden habersiz olan şüpheliler, ardından kaldıkları Kemalpaşa Mahallesi'ndeki pansiyonda gözaltına alındı. S.N., Z.N. A.B. ve E.A'nın üzerlerinde yapılan aramalarda 6 adet cep telefonu ile 15 bin 100 TL ele geçirildi. Şüphelilerin bankalardaki hesap incelemelerinde son bir hafta içinde 117 bin TL'lik bir giriş çıkış işlemi yapıldığı tespit edildi. Emniyette işlemleri tamamlanan 4 zanlı adliyeye sevk edildi.
FOTOĞRAFLI |
# İzmir’deki FETÖ borsası cinayetinde "derin yapı"nın ipuçları: Tortumlu fırıncının sırrı
## Özet
Eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş cinayetiyle ilgili mahkemenin gerekçeli kararı, şimdiye dek adı gündeme gelmemiş bir kişinin varlığını ortaya koydu. Bu kişi, Erzurum’un Tortum ilçesinden Mafer Keleş adlı fırıncı. Kurtuluş’un öldürülmesi ile ilgili soruşturmada hakkında "yakalama kararı" olan Keleş, arandığı dönemde gerçek kimliğini kullanarak sınır kapılarından giriş-çıkış yaptı!
## İçerik
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Alevi açılımı konusunda iki isme görev verdiği bilgisine ulaştım. Erdoğan’ın görev verdiği bakan, daha önceki hükûmetler için de benzer çalışmalara imza atan ve aynı zamanda siyasi kimliği olan bir uzmanla çalışıyor. Kürt oylarının yitirdiğini ve yeniden toparlayamayacağını öngören iktidar, Alevi oylarını bakalım nasıl alabilecek?
Okuyacağınız savcılık görüşünde, İzmir’de FETÖ borsasının nasıl oluştuğu, ne şekilde çalıştığı, nasıl organize olduğu gayet net biçimde ortaya konuyor. Olaylara adı karışan Emniyet Müdürü Kudret Dikmen, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun onayı ile İzmir’deki görevinin ardından Ankara’ya alındı. Hem de emniyet teşkilatının en gözde ve mühim birimlerinden İstihbarat Dairesi Başkanlığı bünyesine. Ama yaşanan bir gelişme Dikmen’in arkasından esen rüzgârı değiştirdi…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Bataklık adlı soruşturması dosyasında örgüt lideri olarak anılan Çetin Gören’e "silah taşıma ruhsatı" veren dönemin Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım hakkında adli inceleme yapılması talebinde bulundu. Başsavcılık, İstanbul’da örgüt üyeleriyle bir araya gelen Merkez Valisi Süleyman Karaman ile Savcı Onur Ekinci hakkında da yasal mevzuat gereğince HSK'ya bilgi gönderdi. Gelen bilgiler ve belgeler ışığında adı geçenler hakkında inceleme yapılacak. |
# Sosyal medyanın 'UFO' trollemesine porselen devinden yanıt: Telaş yapmayın, bizdik...
28 Kasım 2016 19:21
Türkiye'nin bir çok farklı ilinden paylaşılan 'UFO görüntüleri' iddiası dün akşam Twitter'da gündem oldu. #ufoattacktoturkey etiketi altında paylaşılan görüntüler hızla yayılırken, UFO gerçeği gecenin ilerleyen saatlerinde belli oldu. Paylaşılan görüntülerin çoğunun Photoshop ile yapılan fotomontajlar olduğu anlaşıldı.
Kütahya Porselen de bu tiye almaya katılarak resmi Twitter hesabından bir paylaşım yaptı. UFO şeklindeki bir porselen görselinin paylaşıldığı tweetin altına "Telaş yapmayın, bizdik..." notu düşüldü. Porselen devinin bu paylaşımı şu ana kadar 7 bine yakın retweet aldı.
Kütahya Porselen'in resmi Twitter hesabından yapılan paylaşım şöyle: |
# İzmir Valiliği, Onur Haftası etkinliklerini yasakladı!
## Özet
Valilik: Olası şiddet ve terör olaylarının önüne geçebilmek amacıyla...
## İçerik
14 Haziran 2019 19:52
İzmir Valiliği, "7'nci İzmir LGBTİ+ Onur Haftası" kapsamında yapılacak tüm etkinlikleri ve yürüyüşü yasakladı.
7'nci İzmir LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında, 17-23 Haziran arasında etkinlikler düzenleneceği ve 22 Haziran'da da Onur Yürüyüşü yapılacağı açıklanmıştı. İzmir Valiliği, Onur Haftası etkinliklerini yasaklama kararı aldı.
Valilikten bugün yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/A-C maddeleri gereğince ilimizde yaşayan insanların huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu güvenliği ve esenliğinin sağlanması; milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, olası şiddet ve terör olaylarının önüne geçebilmek amacıyla yapılması planlanan çeşitli etkinlikler Valiliğimizce yasaklanmıştır." |
# Hakkâri'de şehit olan er Sercan Kaya, "Arkadaşlarımı bırakamam" diyerek tayin yeri Foça'ya gitmemiş
02 Kasım 2017 16:19
Hakkâri'nin Şemdinli kırsalında, PKK'lılar ile çıkan çatışmada şehit olan sözleşmeli er Sercan Kara'nın tayin yeri Foça'ya takım arkadaşlarını bırakmamak için gitmediği ortaya çıktı.
Ispartalı Şehit Sercan Kara'nın bekâr olduğu ve balıkçılık yaparak geçimini sağlayan Menderes ve Dilek Kara çiftinin 4 oğlundan ortancası olduğu öğrenildi.
Hürriyet'in haberine göre, yaklaşık 4 yıldan bu yana Hakkâri bölgesinde görev yaptığı öğrenilen şehit piyade sözleşmeli er Sercan Kara'nın, bir süre önce izne ayrılarak Isparta'nın Gelendost ilçesine bağlı Yenice Mahallesi'ne geldiği ve burada görüştüğü arkadaşlarına İzmir Foça'ya tayinin çıktığını söylediği belirtildi.
Tayini çıkmasına rağmen arkadaşlarına Kuzey Irak'a gitme durumu olduğunu söyleyen şehit Sercan Kara'nın, yeniden geçici görevle Hakkâri'ye gittiği öğrenildi.
Şehit Kara'nın, ağabeyi ile babasının balıkçılık yaptığı öğrenildi. Şehit Sercan Kara'nın evine Türk bayrağı asıldı. |
# İstanbul Sözleşmesi: Kaybedilen büyük kazanım
## Özet
Avrupa Konseyi bakanlarının Dublin’de kabul ettiği kadına karşı, aile içi ve cinsel şiddete sıfır tolerans bildirisinde Türkiye yok!..
## İçerik
Azerbaycan’da 7 Şubat’ta yapılan seçimlerde İlham Aliyev beşinci kez Cumhurbaşkanı seçildi. Öte yandan, AKPM Ocak toplantısında, Azerbaycan heyetinin yetki belgeleri onaylanmadı. Azerbaycan’ı AKPM dışında bırakan karar adil mi?
İsrail Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlaması ile yargılanıyor. Başvuruyu yapan G Afrika’nın ve sanık İsrail’in sunuşlarını yaptıkları duruşmalar tamamlandı. Divan kısa sürede ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararını açıklayacak. Sonra esasa ilişkin incelemeye geçecek. Sonuç ne olsa da, İsrail’in soykırım suçlaması ile yargılanmış olması gerçeği değişmeyecek!
İsrail hükümeti Yahudi toplumu için yaşamsal önem taşıyan "Nazi soykırımı" kurbanı olma meşruiyetine ihanet etti. Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım davasında yargılanacak. Soykırım yaptığı belirlenirse, soykırım kurbanı soykırım sorumlusu olacak. İsrail ve Yahudi lobisi soykırım kurbanı olma meşruiyetini eskiden olduğu etkinlikte kullanabilecek mi? |
# Bitcoin'in değeri Kasım'dan bu yana yaklaşık yüzde 50 düştü
## Özet
Bitcoin, gün içinde 32 bin 539 doların altına inerek Temmuz 2021'den beri görülen en düşük seviyelere geldi.
## İçerik
09 Mayıs 2022 19:21
Bitcoin, Pazartesi gün içinde 32 bin 539 doların altına inerek Temmuz 2021'den beri görülen en düşük seviyelere geldi.
Mayıs ayının başından bu yana yüzde 13 düşen Bitcoin, geçen yıl Kasım ayında en üst değerine ulaşarak 69 dolara yükselmişti.
Bitcoin, toplam 640 milyar dolara yakın olan kripto para piyasasının yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Dünyadaki ikinci en büyük kripto para birimi Ethereum da geçtiğimiz hafta yüzde 10'dan fazla düşüş yaşadı.
Dijital varlıkların değerindeki düşüş, son günlerde dünya genelindeki borsaların da düşmesinden etkilendi.
2022 yılı kripto para piyasası için görece sakin geçse de dijital varlıklarda dalgalı ticaret son yıllarda bu kadar olağandışı değildi.
Yıllardır bireysel yatırımcıların egemen olduğu kripto para ticaretine son dönemde, risk fonu ve para yöneticisi gibi profesyonel yatırımcıların etkisi görülüyordu.
Geleneksel yatırımcıların dijital varlık ticaretine dahil olmasıyla kripto para birimleri, küresel borsa harketlerinden daha çok etkilenmeye başladı.
Faiz arttırımlarının olumsuz etkisi
Kripto para birimleri kurumsal yatırımcılar için risk varlıkları olarak değerlendiriliyor.
Piyasalarda belirsizlik olduğu dönemlerde geleneksel yatırımcılar daha riskli olduğunu düşündüğü varlıkları satar ve paralarını daha güvenli yatırımlara yönlendirir.
Geçtiğimiz hafta ABD, İngiltere ve Avustralya dahil tüm dünyada merkez bankaları artan fiyatlarla başa çıkmak için faiz oranlarını artırma yoluna gitti.
ABD Merkez Bankası (FED) politika faizini yarım puan (ki bu 20 yılı aşkın süredir görülen en yüksek oran); İngiltere Merkez Bankası çeyrek puan arttırdı. |
# Kangal köpekleri en çok kışı seviyor
## Özet
Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI SİVAS, (DHA) SİVAS'ta yetişen dünyaca ünlü Kangal köpekleri, kışla birlikte kentte yağan karın keyfini çıkarıyor
## İçerik
Sivas'ta kar yağışının etkili olması en çok bu doğaya uygun kangal köpeklerini sevindirdi. Sivas merkeze 10 kilometre mesafedeki 2003 rakımlı Meraküm tepesinde kurulu olan İç Anadolu Seçkin Irk Kangal Köpeği Eğitim ve Üretim Merkezinde yetiştirilen kangallar, kar yağışının keyfini çıkardı. Çocuklar gibi sevinen kangallar, karla kaplı arazide koşup oynamanın keyfini çıkardı. 1285 rakımlı kent merkezine olanla daha fazla kar yağışı alan ve kış şartlarının çetin geçtiği tepede yetişen kangallar, bu sayede dayanıklılık kazanıyor. Karlı arazide serbest dolaşmayı seven kangallar, bölgesine yaklaşan yabani hayvanlar için de koruma görevi yürütüyor. Bu özellikleriyle de 'Anadolu'nun Aslanı' ve 'Anadolu'nun Kar Leoparı' olarak nitelendiriliyor.
İç Anadolu Seçkin Irk Kangal Köpeği Eğitim ve Üretim Merkezi işletmecisi ve Kangal köpeği uzmanı Hüseyin Yıldız, kar yağışının Kangal köpeklerini bir çocuk gibi mutlu ettiğini belirterek, Kangal köpeklerinizi kaybettiğimiz anda nerede arayacağınızı, nerede bulacağınızı, nerede onları keşfedeceğinizi kar yağdığında ortaya çıkarırsınız. Kangal bir çocuk gibi mutlu oluyor, kar tanelerini havada yakalıyor, mobilize oluyor ve huzur doluyor. Asıl gerçek yapısı, kişiliği ve karakteri tamamen ortaya çıkıyor. Siz sanki onu mekanik olarak kurgulamışsınız ve tekrar ölmüş, yok olmuş bir Kangal'ı tekrar yeniden yaratmış gibi bir hal alıyor. Yani Kangal yazın ölüyor, kışın yeniden doğuyor. Kar, soğuk, iklim yüksekler dediğiniz de mutlaka ilk Kangal'ı buluşturmanız gerekiyor. Kangal bunlar için biçilmiş bir karakter ve bir kar leoparıdır. Anadolu'nun kar leoparlarının en büyük özelliği de zaten soğuğa karşı dayanıklı olmaları ve o soğuk onları öyle mutlu ediyor ki onları biz gördüğümüzde tüyleri, yapıları, karakterleri ve kişilikleri fazlasıyla bizlere geri dönüş yapıyor. Bu bizce Kangal'ın ne kadar doğa içerisinde doğal uyumu içine özümsediğini ve onu hasretle beklediğini, o geldiğinde sanki karı o hasretle kovalayarak tekrar yaşama dönüştüğünü görüyorsunuz dedi.
'KAR ONLAR İÇİN SAĞLIK TERAPİSİ'
Kangalların doğal bir selleksiyon olduğunu belirten Hüseyin Yıldız, Dağdaki kurdun eşdeğeri ve aynısıdır. Dolayısıyla siz onu kapattığınız sürece karakterini asimile edersiniz. Karda koşmaları, karda keyif almaları, kar onlar için ciddi bir mobilizasyondur. Kar onlar için bir sıklık ve hastalığı gidermektir. Zaten karakter ve kişilik psikolojiye bağlıdır ve ona endekslidir. Kar içerisinde koşarken onların içerisinde öyle bir hadise oluşuyor ki, iç güdüsel olarak kar onlar için bir sağlık terapisi oluyor. Orada tam bir komando gibi hazır oluyorlar. Koruma iç güdüleri sağlıklı olduktan sonra daha hakim olmaya başlıyor. Karakterleri daha çok vahşileşiyor. Kangal zaten doğal ve vahşi hayvandır. Kangal kar içerisinde daha sert, daha hareketli, daha hızlı, daha agresif, daha donanımlı hareket ediyorlar. Biz Sivas'ta yüksek bir yerde, 2 bin rakımlardayız. Yazın bile biz burada Kangal'ın asimile olduğunu görüyoruz. Kangalın asıl yerleri kar kış, yüksekler ve bölgesindeki hakimiyetinde olmasıdır. Başka türlü yerlerde kangalı siz kangal olarak göremezsiniz. Kangal doğanın en uyumlu soğuğun en hareketli ve karakterin içerisinde oluşturduğu tek mobilize alanı soğuktur, yüksektir ve geniş alandır ifadelerini kullandı.
'EKSİ 45-50 DERECEYE KADAR DAYANIRLAR'
Kangalların doğası itibariyle kara ve soğuğa karşı dayanıklı olduklarını belirten Yıldız, Bizim Anadolu aslanlarımız, kar leoparlarımız iyi doyar, iyi yer güzel bakım altına girerse eksi 45-50 dereceye kadar rahatlıkla dayanabilirler. Çünkü onlar soğuğa karşı koyabilmek adına dik durmayı biliyorlar. Çünkü onlar da buna hazır ve bunu istiyorlar. Doğa ne ne kadar üzerlerine gelirse, onlar o kadar doğaya karşı mobilize oluyorlar. İnsanın koruma tabakası ile onların ki farklı. Onlar deri altlarındaki yağ oranlarını yükselttikçe bir o kadar da Alaska'daki ayılar gibi kara, buza, soğuğa daha çok ihtiyaç duyuyorlar. Çünkü yalıtımları son derece fazla. Yalıtımları bu soğuk iklime çok uyumlu bir hayvandır. Dolayısıyla Kangal'ın bütün keseleri, bütün yapıları, kulakları, gözleri, kuyruk yapıları, arka bölümleri ve testisleri tamamen bu soğuk iklime duyarlı ve uyarlı bir şekilde yaratılmış. Soğuk, Kangal için inanılmaz bir özveri ve karakter yansımasıdır ifadelerini kullandı. |
# Galatasaray'a Belhanda'dan iyi haber
Florya Metin Oktay Tesisleri'nde Teknik Direktör Fatih Terim gözetiminde gerçekleştirilen antrenmana ısınma hareketleriyle başlandı. Daha sonra gruplar halinde beşe iki pas oyunu oynandı. Antrenmanın ana bölümünde ise taktik çalışma gerçekleştirildi. Antrenman, yenilenme koşusu ve soğuma hareketlerinin ardından sona erdi.
Antrenmanda Younes Belhanda, takımla birlikte çalışmalara katıldı. Emre Taşdemir ise takımdan ayrı özel bir program dahilinde çalıştı.
Galatasaray, Kayserispor karşılaşmasının hazırlıklarını yarın saat 11.00’de Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yapacağı antrenmanla tamamladıktan sonra saat 16.00’de özel bir uçuşla Kayseri’ye giderek karşılaşma öncesi bu kentte kampa girecek. |
# DHA YURT - Otomobilin çarptığı genç kız hayatını kaybetti
## Özet
ADANA'da kardeşiyle birlikte yolun karşısına geçmek isteyen 27 yaşındaki Fatma Durak, otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetti
## İçerik
28 Eylül 2017 06:34
. Otomobil sürücüsü ise kazanın ardından kaçarak izini kaybettirdi.
Kaza, saat 02.00 sıralarında merkez Yüreğir İlçesi Dadaloğlu Mahallesi Mustafa Kemal Paşa Bulvarı'nda meydana geldi. Gece erkek kardeşi ile hava almak için yürüyüşe çıkan Fatma Durak'a yolun karşısına geçmek istediği sırada beyaz renkli plakası alınamayan bir otomobil çarptı. Genç kız, çarpmanın şiddetiyle karşı şeride savrulurken, otomobil ise refüjdeki uyarı levhasını devirip, yaklaşık 50 metre ileride durdu. İddiaya göre, duran otomobilin şoför mahallinde oturan kadın sürücü ile yolcu konumundaki bir erkek yer değiştirdikten sonra Şehit Jandarma Er Gökhan Yılmaz Caddesi yönünde kaçtı. Ağır yaralanan Durak, kardeşinin ihbarı üzerine kaza yerine sevk edilen ambulans ile yakındaki özel bir hastaneye kaldırıldı. Çok kan kaybettiği belirtilen genç kız, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Kazanın ardından kaçan otomobili tespit etmek için çalışma başlatan polis, soruşturmaya devam ediyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
- Kaza yerinden görüntü
- Kaza yerindeki vatandaşlardan görüntü
- Polisin elinde otomobil parçalarından görüntü
- Otomobilin devirdiği uyarı levhasından görüntü
- Kaza yerindeki polislerden görüntü
- Adli Tıp Kurumu'nun dış görüntü
- Cenazenin Adli Tıp'ın morguna taşınması
Süre: 01'50" - Boyut: 112 MB
Haber-Kamera: Gökhan KESKİNCİ / ADANA,(DHA) |
# "Kelebek Konserde" Alman Radyo ödüllerinde en yenilikçi proje seçildi
## Özet
Alman Radyo Ödülü Hamburg’da yapılan törenle Funkhaus Europa Köln Radyosu editörlerinden Tuba Tunçak ve WDR’den Mirjam von Jarzebowski'ye verildi
## İçerik
05 Eylül 2014 16:15
Alman Radyo ödüllerinde en yenilikçi proje ödülü ‘’ Kelebek Konserde’’ projesine gitti. Ödülü Hamburg’da yapılan törenle Funkhaus Europa Köln Radyosu editörlerinden Tuba Tunçak ve WDR’den Mirjam von Jarzebowski aldı. Alman Radyo Ödülleri jürisi, ‘’Kelebek Konserde’’ nin ödüle farklı kültürlerden çocukları biraraya getirip ortak bir deneyim yaşattığı ve klasik müziğe duyulan sevgiyi arttırdığı için ödüle layık görüldüğünü açıkladı. WDR Radyoları Genel Yayın Yönetmeni Walerı Weber, ödülden dolayı mutluluğunu dile getirirken, ‘’Kelebek Konser’’ projesinden sadece çocuklar değil yetişkinlerin de etkilendiğini, yarattığı heyecan ve multimedyal yapısıyla çok kültürlü klasik müziği halka yaklaştırdığını söyledi.
WDR Orkestrası, Funkhaus Europa, Çocuk programı KiRaKa, Planet Schule ve Kuzey Ren Westfalya müzik derneği tarafından ortaklaşa hazırlanan projenin en önemli amaçlarından biri medyanın ve müziğin pedagojik yönünü kullanarak farklı etnik kökenlerden gelen çocukları biraraya getirmek yeni melodiler bulmaktı. 28 Mart;da düzenlenen konserde 1200 ilkokul öğrencisi, WDR Radyo Orkestrası ve beş Türkiye kökenli solist katıldı. Bir Türk bir de Alman gazeteci tarafından sunulan konserin ön çalışması okullarda yapıldı. Konsere destek veren Türkçe Almanca çocuk yayını ‘Kelebek’ de geçen yıl Alman radyo ödüllerine adaydı. |
# Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz: Diğer sınıflar ve üniversitelerin açılması gündeme gelebilir
Okullarda yüz yüze eğitimin başlamasıyla ilgili konuşan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, "Ümit ediyorum ki vaka sayılarında ciddi bir artış yaşanmaz, okullarda da kontrollü bir şekilde eğitimi sürdürebiliriz ve diğer sınıflar, ardından üniversitelerin de açılması gündeme gelebilir" dedi.
Kayıpmaz, okullarda yüz yüze eğitimin başlamasının yeni vaka sayısında herhangi bir katkısının olup olmadığının Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığınca yakından izlendiğini, ona göre de yeni kararlar alındığını söyledi.
Doç. Dr. Kayıpmaz, Bilim Kurulu’nda okulların tamamının kademeli açılmasıyla ilgili birçok değişkenin değerlendirildiğini ifade ederek, "Bu birçok değişkenin durumuna göre de kararlar veriliyor. Her türlü alternatif her türlü istatistiksel durum ve değişiklik masaya yatırılarak kararlar veriliyor" diye konuştu.
Doç. Dr. Kayıpmaz, vaka sayılarının düşmesiyle okulların tamamında kademeli eğitime de geçilebileceğinin gündeme gelebileceğini ifade ederek, "Bu karma eğitim modellerinin sürdürülebilir olması önemli ve yüz yüze eğitiminin de özellikle okul hayatının çocuklarımızın, gençlerimizin gelişimi ve akranlarıyla iletişimi açısında son derece büyük önemi var. Bundan dolayı da tedbirli bir biçimde, kontrollü biçimde seyrelterek ve kademelendirerek eğitim ve öğretim sisteminin devam ettirileceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı. (DHA) |
# İngiliz LDP'den Cem Evi'ne ziyaret
İngiltere'deki Liberal Demokrat Parti'nin "Türkiye'nin Liberal Demokrat Dostları" adı altında faaliyet gösteren lobi grubu, parti lideri Nick Clegg'in himayesinde, Londra'daki Alevi Kültür merkezi ve Cem Evi'ni ziyaret etti.
Parti lideri Clegg'in Avam Kamarası'ndaki önemli gündem nedeniyle katılımını son anda iptal etmek zorunda kaldığı ziyarete, Liberal Demokrat Parti'nin Avrupa Parlamentosu'ndaki temsilcisi Barones Ludford, önümüzdeki seçimde aday göstermeye hazırlandığı gazeteci, akademisyen Jonathan Fryer ve Liberal Demokrat Partili Belediye Meclis üyesi Meral Ece katıldı.
Cemevi Başkanı Hüseyin Çiftçi'nin alevi kültürünü tanıttığı konuşmanın ardından söz alan Meral Ece, Liberal Demokrat Parti Lideri Nick Clegg'in toplantıya gönderdiği mesajı okudu. Toplantıya katılımını son anda iptal etmek zorunda kaldığı için davetlilerden özür dileyen Clegg, Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi'nin topluma katkılarından övgüyle söz ederken, Londra'daki Aleviler'in topluma ekonomik ve kültürel açıdan büyük katkı sağladıklarını belirtti.
İngiltere ve Türkiye'nin asırlardan beri süregelen iyi ilişkilerine de dikkati çeken Clegg, ülkesinin Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyenlerin başında geldiğini hatırlattı.
Nick Clegg kendisinin de sürece gerektiği kadar destek vermeyi sürdüreceğini vurgularken, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin geçen hafta Avrupa'nın Türkiye'yi dışarda bırakan bir sınır çizmesi gerektiği yolundaki sözlerini üzüntüyle karşıladığını belirtti.
Bu yaklaşımın tümüyle yanlış olduğunu kaydeden Clegg, "Tabii ki, Türkiye'nin tam üyelik konusunda alacağı uzun bir mesafe var. Bunun için Kıbrıs'ta bir çözümün bulunması da şart. Ancak doğru olanı Avrupa'nın, kapısını Türkiye'ye tam olarak açık tutmasıdır" diye konuştu.
Türkiye'nin İslam ve ileri bir demokrasinin bir arada var olabileceğinin yaşayan kanıtı olduğunu da belirten Clegg, "Kapıyı Türkiye'nin yüzüne kapatmak bütün dünyadaki İslam ülkeleri ve Müslüman uluslara çok kötü bir mesaj verecektir" ifadesini kullandı.
En doğru yolun Türkiye'deki ekonomik ve sosyal gelişmeleri desteklemek olduğunu da belirten Clegg, "Türkiye'nin geleceğinin Avrupa'da olacağından emin olmalıyız" görüşüne yer verdi.
-FREYER VE LUDFORD-
Toplantıda konuşan Liberal Demokrat Parti Avrupa Parlamentosu adayı Jonathan Fryer da Türkiyesiz bir Avrupa'nın eksik olacağını belirtirken, son dönemde yapılan reformları övdü.
"Türkiye demokrasi ve insan haklarını kucaklıyor" diyen Fryer, reform sürecinin devam ettiğini söyledi.
Avrupa'nın Türkiye'yi bu yolda desteklemesi ve cesaretlendirmeyi sürdürmesi gerektiğini de ifade eden Fryer, Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa'ya da pek çok şey katacağını, bunların en önemlisinin de nüfusunun ezici çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'nin Avrupa'ya getireceği çeşitlilik olduğunu söyledi.
Türkiye'nin bu farkını tehdit olarak göstermek isteyenlere de karşı çıkan Fryer, "Bu, olsa olsa Avrupa'ya yeni bir dinamizm getirir" dedi.
Avrupa Parlamentosu milletvekili Barones Ludford da Alevi toplumunun İngiltere'ye yaptığı ekonomik ve kültürel katkıları yakından izlediğini belirtirken, Liberal Demokrat Parti olarak İngiltere'deki bu çeşitlilikten büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.
Dünyada ve İngiltere'de son dönemde terörle mücadele adı altında bazı özgürlüklere getirilen sınırlamaları eleştiren Ludford, özellikle Müslümanlara karşı önyargıyla yaklaşılmasının kabul edilemeyeceğini belirtti.
Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini, Türkiye'nin birliğe büyük bir dinamizm katacağına inandığını da anlatan Ludford, AB'nin Rumları üye aldığı 2004 yılında Türkçe'yi de AB'nin resmi dilleri arasına almamakla büyük hata yaptığını söyledi. "Bu kaçırılmış bir fırsattır" diyen Ludford, Kıbrıs'taki müzakere sürecinin de anlaşmayla sonuçlanmasını dilediğini ifade etti.
Ludford, Ermeni meselesi konusundaki görünü açıklarken de bu konunun iki ülkenin objektif tarihçileri tarafından ele alınıp sonuca bağlanması gerektiğini söyledi. |
# Beşiktaş'ta Eren Şafak baba oldu
## Özet
İSTANBUL,(DHA) - BEŞİKTAŞ'ın analiz uzmanı Eren Şafak, baba oldu
## İçerik
Beşiktaş'ın analiz uzmanı Eren Şafak'ın eşi Funda Işın Şafak, bir erkek bebek dünyaya getirdi.
Siyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Eren-Funda çifti, 3.150 gram ağırlığında doğan bebeklerine Kaan adını verdi. Şafak çiftine bebekleri Kaan ile birlikte uzun, mutlu ve sağlıklı bir ömür dileriz."
(FOTOĞRAFLI) |
# Davutoğlu, bilim insanlarına seslendi: Fikir özgürlüğünde sorunla karşılaşırsanız bu bizim sorumluluğumuz
25 Aralık 2015 21:54
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde "Türk Bilim İnsanlarıyla Buluşma" etkinliğinde konuşuyor. Davuoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bilimsel gelişmelerin merkezleri, bir sonraki nesilde siyasal hakimiyet alanlarının merkezi oluyorlar.
Fikir özgürlüğü alanında sorunla karşılaşırsanız bu bizim sorumluluğumuzdadır.
Terörle mücadele edeceğiz ama Mardin Savur'da Aziz Sancar olacak o çocukları da bağrımıza basacağız. Eğitimde büyük bir niceliksel değişim gerçekleştirdik.
Bizim görevimiz sizlere ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki bilim adamlarına ulaşmak. Onların yönlerinin buraya dönmesini gerçekleştirmemiz lazım. 28 Şubat'ta kaçanları durdurduk. Sizin bilgi ve tecrübenizi Türkiye'ye aktaracağınız her faaliyette yanınızdayız.
Eğer biz Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokacaksak, eğer biz Türkiye'yi dünyanın yükselen güçleri arasında hak ettiği yere getireceksek, bunun olmazsa olmaz şartı bilim insanlarının buraya doğru yönlerini dönmesidir. Bizim görevimiz sizlere bu imkanı sağlamak. Bizim görevimiz sadece sizlere değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına değil, Avrupalı, Amerikalı, Ortadoğu'da kriz yaşanan bölgelerdeki önemli bilim insanlarının da mesela Ukrayna'dan da yönlerini, 'Ben Türkiye'ye gidersem imkan bulabilirim ve orada bu hedeflere ulaşabilirim' diyerek yönlerinin buraya dönmesini sağlamak. En iyi doktorların, en iyi fizikçilerin, en iyi iletişim teknolojisi, nanoteknoloji uzmanlarının ülkemize doğru yönlerini dönmesini gerçekleştirmemiz lazım." |
# Bariyere saplanan otomobilin sürücüsü yaralandı
## Özet
Bülent DİKTEPE/KARABÜK, (DHA)- KARABÜK'ün Safranbolu ilçesinde bariyere saplanan otomobilin sürücüsü yaralandı
## İçerik
Kaza, öğle saatlerinde Mimar Sinan Caddesi’nde meydana geldi. Safranbolu yönüne giden Mehmet Altıntepe yönetimindeki 78 SM 218 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu kontrolden çıkarak yol kenarındaki bariyerlere çarptı. Bariyerin ön camdan girip arka koltuğa kadar ulaştığı otomobilin sürücüsü Altıntepe, hafif yaralandı. Altıntepe, sağlık ekibi tarafından ambulansla Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
Hurdaya dönen otomobil çekici ile olay yerinden kaldırılırken, kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
FOTOĞRAFLI |
# İstanbul'da sürücüler dolu korkusuyla araçlarını kapalı otoparka çekti
16 Ağustos 2017 13:37
İstanbul'da beklenen dolu yağışında dolayı sürücüler araçlarını kapalı otoparka çektiler. .
Hürriyet'in haberine göre, İstanbul’da beklenen yağış, sabaha karşı etkili olmaya başladı. Gök gürültüsünün de eşlik ettiği yağmur yarın aralıklarla devam edecek. Yağışa bağlı olarak hava sıcaklığının mevsim normallerinin altına inmesi öngörülüyor. İstanbul’da cuma günü ise parçalı bulutlu havanın hakim olması bekleniyor. Hafta sonunda ise kentte hava az bulutlu olacak ve sıcaklık mevsim normallerinde seyredecek.
Öte yandan Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, sağanak yağmur alarmı verince 20 gün önceki dolu felaketini hatırlayan sürücüler, araçlarını kapalı otoparklara bırakmaya başladı. Yoğun talebi fırsata çeviren bazı kapalı otopark işletmecilerinin ise ücretlerine 'dolu zammı' yapması dikkat çekti. |
# AKP'li Mustafa Şentop: Türkiye’de başkanlık sistemi olsaydı 7 Haziran’da bir istikrar sorunu yaşanmazdı
07 Kasım 2015 16:45
AKP’nin Başkanlık sistemi önerisi mimarlarından ve partinin İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, "Türkiye’de başkanlık sistemi olsaydı 7 Haziran’da bir istikrar, hükümet sorunu yaşanmazdı" dedi.
Meclis’te geçmişte oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Mustafa Şentop, AKP’nin Başkanlık Sistemi’ne yönelik önerilerinin "muğlak ve içeriği belirsiz" olmadığını vurgulayarak, "Başkanın nasıl seçileceği, hükümet sistemi, yetkileri, sorumlulukları, başkanla parlamento ve yargı ilişkileri somut olarak düzenlenmiş durumda. Şu anda Meclis’in internet sayfasında yeni Anayasa sayfasında AK Parti’nin önerisi madde madde var" diye konuştu.
Şentop, Başkanlık Sistemi’nin sadece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya attığı bir tez olmadığını söyleyerek, hem başbakanlık, hem de cumhurbaşkanlığı yapmış olmalarından dolayı hükümetler ile cumhurbaşkanları arasında yaşanan sorunları en iyi algılayabilecek olan Süleyman Demirel ve Turgut Özal’ın da Başkanlık Sistemi’ne yönelik taleplerinin olduğunu ileri sürdü. Şentop, "Bu konuyu hem başbakan, hem cumhurbaşkanı olarak her iki açıdan da gören insanlar. Onların bu talepleri dile getirmeleri önemli" dedi.
"Türkiye’de başkanlık sistemi olsaydı 7 Haziran’da bir istikrar, hükümet sorunu yaşanmazdı" diyen Şentop, şunları söyledi: "Çünkü Türkiye seçim yapıyor. Seçimlerin adı ‘milletvekili genel seçimi.’ Yani halk, parlamentoyu seçiyor. Ama ülkeyi parlamento yönetmiyor. Ama hükümeti millet seçmiyor. Hükümet, parlamentonun içinden çıkıyor. Uygun kompozisyon oluşmuşsa hükümet belli oluyor. Yok olmamış ise seçim yapmışsın, parlamento belli, ama Hükümet yok. Sonra hükümet arayışları. Halbuki Başkanlık Sistemi bu sorunu çözüyor. Başkanlık Sistemi’nde vatandaş her ikisini de seçiyor. 7 Haziran’da Başkanlık Sistemi olsaydı halk iki oy kullanacaktı. Bir sandıkta başkan, diğer sandıkta parlamentoyu seçecekti. Dolayısıyla hükümet sorununu, istikrar sorununu kesin olarak çözmüş olacaktı. Birinci turda olmazsa ikinci turda mutlaka çözmüş olacaktı. Hükümet kesin olarak belli. Hükümetin süresi de belli. 4 yıllığına ise 4, 5 yıllığına ise 5 yıl süreyle kimin hükümet yapacağı belli. Partiler arasında anlaşmazlık, milletvekilleri transferleri, partiler anlaşamadı, 5-6 ay sonra hükümet düştü gibi meseleler yok. Çünkü hükümeti millet seçiyor ve bir dahaki seçimde son veriyor."
"Teoride uygulanıyor"
Yerel bazda Türkiye’de bunun uygulandığına dikkati çeken Şentop, şunları kaydetti: "Belediye başkanını ayrı, belediye meclisini ayrı seçiyoruz. Belediye başkanı belediye meclisinin içinden çıkmıyor. Dolayısıyla yerelde de Türkiye’nin yabancı olmadığı bir sistem. Sistemin vadettiği şey, doğrudan hükümetin seçilmesi, bunun getirdiği belirlilik ve istikrar. Anayasa’da gösterilen süre boyunca hükümetin devamlılığını garanti ediyor. Siyasi istikrarı garanti eden bir sistem. Teorik olarak da, gerçek kuvvetler ayrılığı Başkanlık Sistemi’nde var." |
# Erzurum'da kadın cinayeti
Erzurum’un Yakutiye ilçesinde bir kişi birlikte yaşadığı kadını bıçaklayarak katletti.
Olay, Muratpaşa Mahallesi’nde dün akşam saatlerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, F.I. birlikte yaşadığı A.D.C.’nin evine geldi. Evde E.İ.’yi gören F.I. bıçakla her iki şahsa da saldırdı. E.I. saldırıdan yara almazken A.D.C. yaralandı.
A.D.C. isimli kadın kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Polis her iki şahsı da gözaltına alarak sorgularının ardından adliyeye sevk etti. |
# Orhan Veli ölüm yıl dönümünde önce 'şiirli yürüyüşle' ardından mezarı başında anıldı
## Özet
Şairi anmak üzere 1996 yılından beri Taksim'den Aşiyan Mezarlığı'na şiirli yürüyüş gerçekleştiriliyor
## İçerik
14 Kasım 2019 17:00
Şair ve yazar Melih Cevdet Anday ve şair Oktay Rifat'la beraber Türk edebiyatının önemli akımlarından 'Garip'in kurucusu Orhan Veli Kanık, ölümünün 69'uncu yıl dönümünde şiirli yürüyüşle anıldı. Şairi anmak için bir araya gelenler, Taksim Meydanı'ndan yola çıkarak usta ismin Aşiyan Mezarlığı'nda bulunan kabrine kadar yaklaşık 10 kilometre mesafesindeki yolu şiir okuyarak yürüdü.
1996 yılından beri şiir okuyarak yürüyorlar
1950 yılında hayatını kaybeden usta şair Kanık için sevenleri 1996'dan bu yana her ölüm yıl dönümünde Taksim'den şairin kabrinin bulunduğu Aşiyan Mezarlığı'na yürüyor. Şairin sevenleri büyük ustayı anmak için bu sabah Taksim Meydanı'nda toplanarak, saat 11.00'da yürüyüşe başladı. Grup, Orhan Veli'nin çıkardığı 'Yaprak' dergisinin ilk sayısının bulunduğu çerçeveyi en önde taşıdı. Şiir severler 10 kilometrelik yol boyunca otobüs durağında bekleyenlere, esnafa ve yeni evlenecek bir çifte şiirler okudu. İki saat boyunca şiirlerle süren yürüyüş Aşiyan Mezarlığı'nda sona erdi.
Bir zamanlar geçtikleri yollardan geçerek andılar
Şair Akgün Akova, Kanık'ın mezarı başında "Bugün hep beraber bir grup şiir severle, Orhan Veli severle Taksim'den, Rumeli Hisarı'na kadar yürüdük. Martıların şiir seveni var, sevmeyeni var. Biz onların şiir sevenleriyle bu yolculuğu yaptık. Yolun büyük bir kısmını bizimle birlikte giden köpeğe 'Yaprak' adını verdik. Orhan Veli ve arkadaşlarının anısı için bu adı verdik. Bu yürüyüş 24 yıldır devam ediyor. Emek veren arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bu dünyada örneği olan bir şey midir bunu bilmiyorum. Biz onların sayesinde bu yolculuğu yaptık ve Orhan Veli'yi de böyle yad ettik. Şiirimizin çok büyük bir devini, bir zamanlar yürüdüğü yollardan geçerek, martılarla birlikte andıkları için katılan herkese çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Kendini sahnede yetersiz buluyor
Şiir sever Şeref Özsoy, usta şair için "Aslında tiyatrocu olmak isterken, belki kendini sahnede yetersiz bulduğu için tiyatroyu bırakan bir insan. Galiba Orhan Veli daha önce yani çocukken tiyatrocu olmak istiyordu. İlkokul sıralarında Fransız şiirini takip ediyordu. Daha sonra arkadaşlarıyla birlikte Garip akımında şiirler yazmaya başlıyorlar. Günümüze kadar gelmeleri de onların çok büyük bir başarı sağladığının göstergesidir" ifadelerini kullandı. (DHA) |
# Kılıçdaroğlu: Çözüm sürecinin ayrıntılarını hükümetten değil Kandil'den öğreniyoruz
## Özet
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Ahmet Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vesayeti altında bulunduğunu' söyledi
## İçerik
CHP Genel Başkanı **Kemal Kılıçdaroğlu**, dört eski bakana ilişkin Yüce Divan oylaması konusunda, "Ben isterim ki sadece AKP 'li değil, bütün milletvekilleri vicdanlarının sesini dinleyip, ortadaki belgelere, bulgulara, ifadelere, bilirkişi raporlarına bakıp karar versinler. 9 milletvekili, bir başka otoriteden gelen telkinle oy kullanıyorlarsa, o soruşturma komisyonu, soruşturma komisyonu değildir" dedi.
Star Haber 'de Nazlı Çelik'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Çözüm Süreci" konusunda kendilerine herhangi bir şekilde bilgi verilmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, sorunun toplumsal uzlaşmayla parlamentoda çözülmesi gerektiğini, CHP'nin adres olarak da parlamentoyu gösterdiğini ancak bunların hiçbirinin gerçekleşmediğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, müzakere sürecinde ana aktörün "İmralı" olduğunun ifade edildiğini ve onunla pazarlıklar yapıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Varılan sonuçlar Kandil'e götürülüyor. Kandil'de oturulup konuşuluyor, onlar demeç veriyor. Geldiğimiz nokta şu; bakanların, milletvekillerinin, Türkiye'de medyanın, muhalefetin bilgi sahibi olmadığı bir süreç yaşanıyor. Kim biliyor? Kandil, İmralı, hükümetten birkaç kişi biliyor. En ayrıntılı bilgileri Kandil'den alıyoruz. '3 sayfalık metin geldi' diyor. Herhalde bir söz verilmiş ki, nisan ayında Öcalan kongrelerine katılmazsa çatışma başlayacağını söylüyor. Yalçın Akdoğan, 'Neden bunu erken açıkladın?' diyor.
Aralarında bir uzlaşma var. Görülüyor bu uzlaşma. Samimi olmayan, birbirine güvenmeyen iki tarafın kendi aralarında vardıkları ama kamuoyundan ısrarla gizledikleri bir çerçeve var. Bu çerçeve ne kadar sağlıklıdır, ne kadar tutarlıdır, ne kadar uygulamaya konulabilir bilmiyoruz. Hükümet cesaret edip getirebilir mi bunu? Onu da bilmiyoruz. Kandil 'Siz eğer verdiğiniz sözü tutmazsanız, bu açıklamayı kamuoyuyla paylaşacağız' diyor."
CHP Genel Başkan Yardımcısı **Sezgin Tanrıkulu** 'nun 70 maddelik "Toplumsal Barış ve Demokrasi için Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"nin bütün milletvekillerinin ortak imzasıyla gerçekleştiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, daha önce parça parça verilen kanun tekliflerinin tümünün birleştirilerek, tek kanun teklifi olarak verildiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Anadilde eğitime siz destek verir misiniz?" sorusuna, "Kişiler, kendi anadillerini öğrenebilmeliler, anadili öğrenimi konusunda eğitim verilmeli. Burada herhangi bir sorunumuz yok. Ama onun dışında anadilde eğitim, yani tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya gibi derslerin tümüyle Türkçe'nin dışında başka bir dilde verilmesinin doğru olmadığına inanıyoruz" yanıtını verdi.
"Sürecin sonunda Öcalan'a ev hapsi gündeme gelirse, CHP'nin bu noktadaki tavrı ne olur?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, hükümetin bu konuda bir gerekçesi olması gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, sorunun hükümete sorulması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bizim haberimiz yok, bilgimiz de yok. İmralı'da bir pazarlık masası kuruldu, görüşmeler yapılıyor zaten. O görüşmeler yapılmalı mı? O çerçevede de düşüncelerimizi söyledik. Devletin bu tür bir sürecin içine girmemesi, meşru organlar aracılığıyla bu görüşmenin yapılması gerektiğini söyledik. HDP var parlamentoda. HDP pekala görüşme sürecinin içinde ana aktör olarak kullanılabilirdi ama bunları yapmadılar. Birebir kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılıyor. Mutabakat nedir bilmiyoruz. Dolayısıyla bizim yorum yapmamız doğru da olmaz. Bilmediğimiz bir konuda yorum yapmamız, görüş açıklamamız doğru değil."
Parlamentoya gelen yasa tasarısında "faili meçhullere, cinayetlere yol açacak düzenlemeler" olduğu gerekçesiyle bir maddeye karşı çıktıklarını, daha sonra maddenin tasarıdan çıkarıldığını ve değiştirildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, tasarıya destek verdiklerine değindi.
Kılıçdaroğlu, aynı tasarıda "Yapılan bu görüşmeler konusunda kamuoyuna bilgi verilir" denildiğine dikkati çekerek, "Parlamentonun iradesi böyle. Hükümet, Bakanlar Kurula kararıyla bu teklifi getiriyor, parlamentoda görüşülüyor, parlamento da 'Evet' diyor. O zaman siz parlamentonun iradesini çöp sepetine atıyorsunuz, diyorsunuz ki 'Biz bu görüşmeleri gizli götüreceğiz'. Kamuoyuna bilgi verin. 'Hayır, bilgi de vermeyeceğiz". Kandil bilgi veriyor, 'Erken konuşuyorsun sakın ola ki konuşma' diye ayar çekiliyor" ifadelerini kullandı.
"AK Parti ile HDP arasında gizli bir ittifak olduğunu söylediğinin" hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, somut delile gerek olmadığını belirterek, "Her şey meydanda. Pekala görüşüyorlar. 'Gizli tutalım' diyorlar, gizli tutuluyor. Kandil arada bir oyunbozanlık yapıp düşüncelerini açıkladığı zaman ona ayar veriliyor, 'Sen de sus' deniliyor. Dolayısıyla kendi aralarında bir görüşme var. Zaman zaman da belki büyük bir ihtimalle kapalı kapılar ardında 'Siz bizi eleştirin, biz de sizi eleştirelim. Böylece kendi kamuoyumuzu da aldatmış oluruz' diye bir düşünce. Bu, hepimizin üç aşağı beş yukarı bildiği bir gerçek" dedi.
Kılıçdaroğlu, PKK'nın silahsızlandırılmasından memnun olacaklarını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dört eski bakana ilişkin Yüce Divan oylaması konusunda "AK Partili 9 üyenin 'Evet' oyu verebileceğini düşüyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Soruşturma komisyonuna 4 bakanın gidip, 'Biz Yüce Divan'a gidip, aklanmak istiyoruz' demesi lazım. Ahlak bunu gerektirir. Kendilerine güveniyorlarsa, herhangi bir yolsuzluğa bulaşmadılarsa, o anlayış da bunu gerektirir. 'Ben gidip aklanmak istiyorum. Nerede aklanacağım? Soruşturma komisyonu beni aklamayacak, TBMM de beni aklamayacak. Benim aklanacağım yer, bütün dünyada, demokrasilerde hukuktur'. Yani gidersiniz, mahkemede beraat edersiniz, çıkarsınız toplumun önüne dersiniz ki 'Benim hiçbir suçum yok, ben aklandım ve geldim'. Kapalı kapılar ardında görüşmelerin yapıldığını, bazı taktiklerin güdüldüğünü hepimiz biliyoruz. Bütün bunların hepsi kamuoyu önünde oluyor ve bu bizi rahatsız ediyor. Aslında bizden çok suçlanan kişileri rahatsız etmesi lazım. Onların 'Ben gidip aklanmak istiyorum' demesi lazım ama demiyorlar. Neden? Herhalde suçlular da onun için.
İsterim ki sadece AKP'li değil, bütün milletvekilleri vicdanlarının sesini dinleyip, ortadaki belgelere, bulgulara, ifadelere, bilirkişi raporlarına bakıp karar versinler. 9 milletvekili, bir başka otoriteden gelen telkinle oy kullanıyorlarsa, o soruşturma komisyonu, soruşturma komisyonu değildir. Oradaki kişiler de soruşturma komisyonunun bağımsız üyeleri değildir. Özellikle soruşturma komisyonunda görev alan bütün milletvekillerinin dikkat etmesi lazım. Sonuçta onların vereceği karar, tarihe not düşme anlamına geliyor."
Kılıçdaroğlu, 5 Ocak'ta Cumhurbaşkanı **Recep Tayyip Erdoğan** 'ın Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesinin, başkanlık sistemine geçiş için bir viraj olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, Anayasa değişmediği sürece başkanlık sistemi olmayacağını hatırlattı.
Erdoğan'ın Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapmasını doğru bulmadığını, bunun geleneklerde de yer almadığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu şu anlama geliyor, 'Bir başbakan var, bu başbakan vesayetim altında, ben ne dersem onu yapıyor, zaten başkanlık yapıyorum. O da yanımda duracak'. Bu, başbakanın konumuyla alay etmek, konumunu hiçe saymak demektir. Cumhurbaşkanı icra organı değil, farklı bir konumu var. Siz kalkıp da doğrudan doğruya bütçeden, bütçenin uygulanmasından sorumlu olan başbakanın koltuğuna oturup da 'Ben bakanlar kurulunu yöneteceğim' dediğiniz zaman olmaz.
Parlamenter sistemde bu olmaz. Parlamenter sistemin temel özelliği, bütçenin uygulanmasından sorumlu kimse, hesabı da o verecek. Sayın Erdoğan'ın sorumluluğu var mı? Hayır. Hesap veriyor mu? Hayır, hesap da vermiyor. Vatana ihanet hariç, hiçbir sorumluluğu yoktur. Sayın Erdoğan'ın, Davutoğlu'nun konumunu güçlendirmesi lazım. Şu anda Davutoğlu, vesayet altında ve yönetemiyor."
Kılıçdaroğlu, daha önceden, plaket verilmeyeceğinin ve bunun tasarruf nedeniyle ortadan kaldırıldığının Başbakanlık genelgesiyle ortaya konulduğunu ancak Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeniden genelge çıkardığını hatırlatarak, "İkinci genelgeye gerek yok. Başbakanlık bir tane zaten. İkinci genelge çıkarıyorsanız, buna da uyulmayacak, arkadan bir üçüncü genelge mi çıkaracaksınız? Siz eğer o yaptırımı yapamıyorsanız veya devletin nasıl yönetileceğini bilmiyorsanız, orada sorun var. Davutoğlu şu anda devleti nasıl yöneteceğini bilmiyor" diye konuştu.
Konya'da 16 yaşındaki lise öğrencisinin Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla tutuklanmasına ilişkin bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "16 yaşındaki bir çocuk için tutuklama kararı vermek kolay bir olay değildir, biraz vicdan sahibi olmak lazım. O, bir lise öğrencisi. Konuşmayı yapıyor, şu veya bir şekilde belli kişileri, belli makamları incitmiş olabilir bu çocuk, bizim çocuğumuz, bu ülkenin çocuğu. Onu kazanmamız lazım, kaybetmemiz değil" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, çocuğun okuldan alınarak hâkimin karşısına çıkarıldığını ve hapse atıldığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Çağdaş dünyanın yüzüne nasıl bakacağız biz? Yazık günah değil mi bu çocuğa? Ben, şunu içime sindiremiyorum, hırsızların elini kolunu sallayarak gezdiği bir ülkede, 16 yaşındaki bir çocuğun hırsızları eleştirmesi nedeniyle kalkıp hapse atılmasını benim vicdanım kabul etmiyor. Bu ülkede hangi insanın vicdanı kabul eder bunu? O çocuk buna isyan ediyor. Amacını aşmış ifadeler kullanmış olabilir. Buna da itirazım yok, kullanmamalı. Söylenebilir ama bu çocuk eğitilmeli. Bu çocuğu alıp hapse attığınız andan itibaren başka bir sürecin içine sokacaksınız o gencecik çocuğu." |
# Filenin Sultanları galibiyetle başladı
## Özet
Türkiye - Kanada: 3-0
İSTANBUL / DHA
SALON: Hokkaido Prefectural Sports Center
HAKEMLER: Evgeny Makshanov (Rusya), Walter Hugo Vera Mechan (Peru)
TÜRKİYE: Şeyma, Zehra, Cansu, Eda, Meliha, Meryem, Simge (L) (Aylin)
KANADA: Ryk, Bailey, Lea Gray, Cross,
## İçerik
SALON: Hokkaido Prefectural Sports Center
HAKEMLER: Evgeny Makshanov (Rusya), Walter Hugo Vera Mechan (Peru)
TÜRKİYE: Şeyma, Zehra, Cansu, Eda, Meliha, Meryem, Simge (L) (Aylin)
KANADA: Ryk, Bailey, Lea Gray, Cross,
29 Eylül 2018 15:56
Türkiye - Kanada: 3-0
İSTANBUL / DHA
SALON: Hokkaido Prefectural Sports Center
HAKEMLER: Evgeny Makshanov (Rusya), Walter Hugo Vera Mechan (Peru)
TÜRKİYE: Şeyma, Zehra, Cansu, Eda, Meliha, Meryem, Simge (L) (Aylin)
KANADA: Ryk, Bailey, Lea Gray, Cross, Cyr, Maglio, Niles (L) (Beamish, Richey, Joseph, Smith, Belanger)
SETLER: 25-18, 25-13, 25-15
SÜRE: 1 saat 14 dakika
A Milli Kadın Voleybol Takımı, FIVB Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası'na galibiyetle başladı.
Japonya'nın ev sahipliğinde organize edilen 18. FIVB Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası'nda mücadele eden Türkiye, B Grubu'ndaki ilk maçında Kanada ile karşılaştı.
Kanada'yı 25-18, 25-13 ve 25-15'lik setlerle 3-0 mağlup eden Filenin Sultanları, FIVB Bayanlar Dünya Voleybol Şampiyonası'na galibiyetle başladı.
Japonya'nın Sapporo kentindeki Hokkaido Prefectural Sports Center'da oynanan mücadeleye millilerimiz, Cansu, Eda, Zehra, Şeyma, Meliha, Meryem altılısı ve libero Simge ile başladı. Karşılaşmayı TVF Yönetim Kurulu Üyesi, Milli Takımlar Sorumlusu ve Basın Sözcüsü Kurtaran Mumcu da izledi.
A Milli Kadın Voleybol Takımı, grubundaki ikinci maçında yarın TSİ 13.20'de Çin ile karşılaşacak.
Karşılaşmanın ardından galibiyeti değerlendiren TVF Yönetim Kurulu Üyesi, Milli Takımlar Sorumlusu ve Basın Sözcüsü Kurtaran Mumcu, "FIVB Dünya Voleybol Şampiyonası'na galibiyetle başlamak çok önemliydi. Çünkü bu tarz turnuvalarda galibiyet ile başlamak takımlar için belirleyici olabiliyor. İlk karşılaşmanın verdiği heyecan ile mücadeleye biraz gergin başladık ancak diğer iki sette rahat bir oyun sergiledik ve karşılaşmadan 3-0'lık sonuçla galip ayrıldık" dedi.
Yaş ortalaması oldukça genç olan oyuncu grubuyla mücadele ettiklerini vurgulayan Mumcu, "Böyle bir kadroyla mücadele etmek bizlere gurur veriyor. Diğer ülkelere baktığımızda jenerasyon değişikliğine gitmediler. Bu bizim için büyük bir avantaj olacak. Önümüzde yer alan Avrupa Şampiyonası, Olimpiyat Oyunları gibi turnuvalarda bu kadromuz ile önemli başarılara imza atmak istiyoruz. Umarım burada da iyi bir oyun sergileyerek güzel sonuçlar alacağız" şeklinde konuştu.
(FOTOĞRAFLI) |
# DHA YURT BÜLTENİ -19
## Özet
SINIRA MÜHİMMAT SEVKİYATI
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat'ın doğusuna başlatacağı olası operasyonun hazırlıkları sürerken, Hatay'ın Kırıkhan ilçesinden Şanlıurfa'daki sınır birliklerine mühimmat sevkiyatı gerçekleştirildi
## İçerik
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat'ın doğusuna başlatacağı olası operasyonun hazırlıkları sürerken, Hatay'ın Kırıkhan ilçesinden Şanlıurfa'daki sınır birliklerine mühimmat sevkiyatı gerçekleştirildi
07 Ocak 2019 02:50
SINIRA MÜHİMMAT SEVKİYATI
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat'ın doğusuna başlatacağı olası operasyonun hazırlıkları sürerken, Hatay'ın Kırıkhan ilçesinden Şanlıurfa'daki sınır birliklerine mühimmat sevkiyatı gerçekleştirildi.
Akşam saatlerinde Kırıkhan'da mühimmat yüklü askeri konvoy, geniş güvenlik önlemleri altında Şanlıurfa'ya gitmek üzere yola çıktı. Mühimmatların Şanlıurfa'daki sınır birliklerine dağıtılacağı öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------
- Mühimmat yüklü askeri kamyonların geçişi
Süre: 00'42" Boyut: 79,4 MB
Haber - Kamera: Mehmet KOCACIK/KIRIKHAN (Hatay), (DHA)
==============================
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ İÇİN KARACADAĞ'A TIRMANDILAR
ŞANLIURFA’nın Siverek ilçesinde, STK üyeleri Sarıkamış Harekatı sırasında donarak ölen şehitlerini anmak çin Karacadağ'ın zirvesine tırmandılar.
Nida Sanat Topluluğu, Fırat Gezginler Kulübü ve Diyarbakır Doğa Sporları Kulübü üyelerinden oluşan 60 kişi Sarıkamış şehitlerini anmak için bin 919 metre yüksekliğindeki Karacadağ'a tırmandılar. Sarıkamış Harekatı sırasında donarak, şehit düşen Mehmetçikleri anmak için yapılan tırmanış yoğun kar yağışı altında gerçekleştirildi.
Diyarbakır Doğa Sporları Kulübü Başkanı Abdurrahim Ekin, "104 yıl önce vatan savunması için Allahuekber Dağları'nda donarak şehit olan Mehmetçiklerimizi anmak adına böyle bir yürüyüş tırmanış gerçekleştirdik. Tarihimizde önemli bir yeri olan bu hazin olayı bu yıl yoğun bir katılım ile anmış bulunduk. Katılım gösteren arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------
- Karda yürüyen kalabalık
- Dağın zirvesine ulaşmaları
- Kalabalık grup
- Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mehmet SEZGİN-ŞANLIURFA-DHA)
============================
BİTLİS VE TATVAN'DA KAR NEDENİYLE EĞİTİME ARA VERİLDİ
BİTLİS merkez ve Tatvan İlçesi’nde kar yağışı hayatı olumsuz yönde etkilerken, eğitime yarın için ara verildi.
Bitlis ve çevresinde sabah saatlerinde başlayan kar yağışı akşam saatlerine doğru şiddetini artırırken, kent merkezindeki kar kalınlığı 20, yüksek kesimlerde ise yarım metreyi aştı. Kar yağışının sürmesi üzerine Bitlis merkez ve köyleri ile Tatvan İlçesi'nde pazartesi günü için ilk ve orta derecili okullarda eğitime ara verildiği açıklandı. Kar yağışını ise süreceği belirtildi.
Kaza, saat 21.00 sıralarında Gülüç Köprüsü'nde meydana geldi. Ali K. yönetimindeki 67 TN 776 plakalı otomobil, yolun karşısına geçmeye çalışan Elmas Türkoğlu'na çarptı. Kazanın şiddetiyle Türkoğlu otomobilin camına çarparak yere düştü. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan Elmas Türkoğlu, Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Türkoğlu'nun sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Otomobil sürücüsü Ali K., kadının karşıya geçen eşinin arkasından bir anda yola atladığını ileri sürdü. Ali K., ifadesi alınmak üzere Gülüç Polis Merkezi'ne götürüldü.
Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------
-Yaralı Elmas Türkoğlu’nun yakınları
-Yaralı Elmas Türkoğlu’na sağlık ekiplerinin ilk müdahalesi
-Eşi Veli Türkoğlu’nun ambulansa binmesi
-Kaza yerinden detaylar
-Ambulansın gidişi
Haber-Kamera: Sinan KABATEPE/ZONGULDAK,(DHA)
============================= |
# CHP'li Abdüllatif Şener, AKP'lilere seslendi: Hepinizin bana minnet borcu var, ben olmasaydım hiçbiriniz burada olmazdınız
AKP’lilerle sataşmanın dinmediği konuşmada Şener’in kalkınma ajanslarıyla ilgili yasal düzenlemelere dikkat çekerek, "Kalkınma ajanslarıyla ilgili yasal düzenlemeyi hazırlayan benim; Meclis komisyonlarında, Genel Kurulda savunan benim. Yasalaştıran benim ve başta İzmir, Çukurova, Adana, Mersin kalkınma ajanslarını bizzat ben kurup kadrosunu ben atamıştım" sözlerine AKP sıralarından "Sen neymişsin be" sataşmaları ile yüksek sesle "Ooo" dedirtti. Şener, AKP’lilere, "Bakın değerli arkadaşlar, yani sizin hepinizin bana minnet borcu var. Ben olmasaydım hiçbiriniz burada olmazdınız, ben olmasam, hiçbiriniz burada olmazdınız" dedi.
Şener'in konuşmasında 55 kez 'ben' ifadesini kullandığı belirlendi.
Şener’in konuşması şöyle:
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu bütçe bir iflas bütçesidir. Türkiye'yi iflasa sürükleyen Erdoğan hükûmetlerinin Türkiye'yi getirdiği noktayı gösteren bir bütçedir. Hükûmetin görevi sorun çözmektir. Ancak mevcut Hükûmet kendi ürettikleri sorunlarla ülkeyi yormakla meşguldür. Hiçbir Hükûmet son on yıldır Erdoğan hükûmetleri kadar ekonomiyi böylesine kötü yönetmemiştir. Ekonomiye hiçbir rekabet gücü kazandırmadınız. Rantı ekonominin hâkim unsuru hâline getirdiniz. Üretmeden, Hükûmetle iş birliği hâlinde havadan para kazananlar ilgi odağınız oldu. Hazineyi emme basma tulumba gibi eşin, dostun, yandaşın, akraba taallukatın cebine boşalttınız. Üreticileri perişan ettiniz ve ekonomiyi tahrip ettiniz. Hükûmetle dirsek temasındaki rantçılar bire bin kazanırken, üretenler ve küresel rekabet peşinde koşanlar mahvoldular, perişan oldular. Beceriksizliğiniz, iş bilmezliğiniz ve tekâsür hevesiniz yüzünden on yılda iki büyük kriz yaşattınız. 2008'in son çeyreğinde ekonomi 6,2 küçülmüştü, 2009'un yıllık küçülmesi ise 4,7 olmuştu. Bu, birinci 2009 krizi az geldi, ders almadınız; rantı özendirmeye, üreticileri cezalandırmaya, ekonomiyi dolara bağlamaya devam ettiniz ve şimdi, ekonomiyi 2018'de ikinci bir krize soktunuz. Perişan ettiğiniz halkın acısıyla dalga geçmeye devam ediyorsunuz. İnsanlar iş bulamadığı için, çocuğuna pantolon alamadığı için, evine ekmek götüremediği için intihar ederken Hükûmet bu acıları duymuyor, ekonomiyi bayram müjdesi verir gibi anlatmaya devam ediyor. Uçan, uçmayan saraylarda yaşıyor, ejder meyveli "smoothie" içiyor, vatandaşla dalga geçiyorsunuz. Maliye damada teslim edilmiş, Hazine yine ona teslim edilmiş; Türkiye Varlık Fonu kurmuşsunuz, Türk Hava Yollarının, devletin bütün kalan işletmelerini ve kamu bankalarını içine yerleştirmişsiniz, tüm bu kamu işletmelerini de yine aynı şekilde damada vermişsiniz, devletin ne kadar parası varsa hepsi tahtıtasarrufunda. Bu ülke aile şirketi değildir değerli arkadaşlar. Milletin parası ehliyete, liyakate göre görevlendirme yapmak suretiyle yönetilir.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu unvanların hepsi kayıtlı ve ekonomiden sorumlu bakanlar, bürokratlarıyla beraber benim başkanlığımda toplanarak ekonomiye yön veriyorduk. O dönemlerde bakan olan Kemal Unakıtan, Ali Babacan, yine Sayın Başkan Binali Yıldırım bürokratlarıyla birlikte benim başkanlığımda toplanıyor ve düzenli olarak ekonomiyi değerlendiriyor, gözden geçiriyorduk. Ama bunun neticesinde ne oldu, biliyor musunuz? Bu düzenli çalışmanın neticesinde ne oldu; ben siz söyleyeyim: Enflasyon geldiğimizde yüzde 30'du, ben bırakırken yüzde 8'e düştü, siz patlattınız, şimdi yüzde 22 yaptınız. (CHP sıralarından alkışlar) ÜFE yüzde 40'tan yüzde 5'e düştü ama siz yüzde 39'a çıkardınız benden sonra. (CHP sıralarından alkışlar) Hangi beceriksizliği yaptınız da ekonomiyi tahrip ettiniz, iki kere krize soktunuz? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, bakın, hemen ardından, 1 Ocak 2005'te paradan 6 sıfırı attık.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Yani daha önce 1 milyon lira dediğiniz para birden 1 liraya düştü. Hani geçen Mart ayında, sekiz ay önce Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? "Tuvalete 1 milyon lirayla gidiyorduk, 1 liraya düşürdük." demişti değil mi? Bakın, o 1 milyon lirayı 1 liraya düşüren benim. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - CHP genel başkanı yapacağız seni.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Eğer ben olmasaydım Sayın Cumhurbaşkanı 1 milyon liralık tuvaleti 1 liraya düşürdüğüyle övünemezdi, haberiniz olsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, ben bıraktıktan sonra…
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen karşılıklı konuşmayın, hatibi dinleyin.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - …2008-2018 arasında hiçbir başarı öykünüz yoktur.
HASAN TURAN (İstanbul) - Hangi başarı öyküsü?
AHMET HALUK KOÇ (Ankara) - Sayın Başkan…
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Rakamları vereyim, bu yanlış diyorsanız gelin rakamları veriyorum bakın. Enflasyonu söyledim, parayı söyledim. Dolar, ben geldiğimde 1 lira 60 kuruştu. 2007'de bırakırken 1 lira 17 kuruşa düştü. Siz şimdi 5 lira 30 kuruşa çıkardınız, 5 kat artırdınız, 5. (CHP sıralarından alkışlar) Faiz 62'ydi, 18'e bırakarak gittik, şimdiki 22-24 bandında dolaşıyor. Net dış borç stokunun gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 37'ydi, yüzde 19'a düşürerek bıraktım, gittim, şimdi yüzde 30'a çıkardınız. Borç batağına sapladınız Türkiye'yi. (CHP sıralarından alkışlar) Brüt dış borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 54'tü, yüzde 36'ya düşürdüm, siz şimdi yüzde 52'ye çıkardınız.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 11'di, 1,6'ya düştü, şimdi 2'ye getirdiniz. Kamu kesimi borçlanma gereği arkadaşlar, devletin borçlanma ihtiyacı millî gelirin yüzde 9,7'siydi, sıfır noktada bıraktım gittim, sıfır, devletin borçlanma ihtiyacını! Şimdi ne yaptınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen bırakmadın, seni gönderdiler, sen ayrı parti kurdun. Ayrı parti kurduktan sonra ne yaptın? Kendin gittin, CHP'nin kapısına geldin. Kendi başarın mı var ya? Hadi bana söyler misin?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sen parti de kurmuştun, ne yaptın?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Şimdi ne yaptınız, biliyor musunuz, yaptığınız borçlanma gereğini 2,7'ye çıkarmak oldu; işsizliği de patlattınız.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Tayyip Erdoğan'ın sayesinde koltuğa oturdun. Şimdi ne yapıyorsun? Yontuyorsun. Yok öyle bir şey! Başarın var mı, başarın? Başarın yok!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, asıl önemli olan nedir, biliyor musunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sen parti kurmuştun.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Asıl önemli olan büyüme rakamlarıdır, büyüme.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen parti kurdun, partin ne kadar büyüdü, onu söyler misin?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - 2003 ile 2007 arasında Türkiye'nin ortalama büyüme oranı yıllık yüzde 7'dir. Bıraktıktan sonra, 2008-2018 arasında Türkiye'nin yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 3 civarındadır.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İktidarda kim vardı Sayın Şener, 2002-2007 arasında iktidarda hangi parti vardı?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Üstelik 2016 yılında hesaplama biçimini değiştirdiniz ve bu yaptığınız değişiklikle millî geliri yıllık ortalama yüzde 2,72 şişirdiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sayın Şener, o dediğiniz tarihte hangi parti iktidardı? Ya, soru soruyorum! Başbakan kimdi?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bu halk sana ne verdi, onu söyle!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu şişkinliğe rağmen… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, zamanımı alıyorlar, kendi sürelerinde kalkacak konuşacaklar, yanlış bir şey söylüyorsak söylerler.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye…
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bakın değerli arkadaşlar, yani sizin hepinizin bana minnet borcu var. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) Ben olmasaydım hiçbiriniz burada olmazdınız, ben olmasam, hiçbiriniz burada olmazdınız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - CHP mi konuşuyor, Abdüllatif Şener mi konuşuyor?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen hangi partiye girdiysen düşürdün. Kaç aldın? Sıfır! Tayyip Erdoğan'a bak sen ya!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, gayrisafi millî hasıla bırakırken 677 milyar dolardı, 2007'de. Hesaplama yöntemiyle, değişiklikle millî geliri artırdığınız hâlde benim on bir yıl önce devrettiğim toplam gayrisafi yurt içi hasılanın altında bir Türkiye inşa ettiniz. 631 milyar dolar 2018 millî geliri; sadece millî gelir değil, kişi başına millî gelir. Sayın Erdoğan, biliyorsunuz, sürekli olarak "Kişi başına millî geliri 3 katına çıkardık." diyor. Altından benim olduğum dönemi çıkarırsanız çırılçıplak kalırsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, kişi başına millî gelirin niye 3 katına çıktığının üç gerekçesi var. Bunlardan birincisi: Baz yılı olarak 2002 alınıyor, 2001 krizinin arkasından düşük bir millî gelir baz alınıyor. Hâlbuki, 2000 yılında bile kişi başına millî gelir 4.229 dolar, yani 2002 rakamının 1.000 dolar üstünde; üstelik, 2000 yılı da bir önceki deprem yılının hasarını yaşamış bir yıldır. Onun için, bazı yanlış koyarak "Şu kadar artırdık." denmez.
İkincisi: 2 kere hesap değiştirdiniz, eski yıllara yaymadınız o hesapları, o hesap değişikliği şişirdi.
Üçüncüsü ise: 2002 ve 2007 döneminde ulaşılan noktayı çıkarırsanız, son on bir yılda kişi başına millî geliri son üç yıldır bıraktığım noktanın altına indirmiş bir iktidarsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, çok net söylüyorum: 2007'de kişi başına millî gelir -ben bırakırken- 9.656 dolardı; 10 bin dolara gelmiş, dayanmıştı.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Bu kadar başarılıydın, o partiyi niye kapattın? Bu kadar başarılıydın, partiyi niye kapattın, partini?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Yani, on bir yıl önce bıraktığım rakamın 271 dolar altına indirdiniz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Üstelik hesaplama yöntemiyle 2018'i de yüksek gösterdiğiniz hâlde. Ama bir başka bir şey daha var: Türkiye'de 3,5 milyon Suriyeli var, toplam millî gelir hesapları yapılırken Suriyeliler hesaba dâhil ediliyor, kişi başına millî gelir hesap edilirken Suriyeliler hesaba dâhil edilmiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hani Suriyelilere 35 milyar dolar harcamıştınız. Madem millî gelirden o kadar pay verdiniz, Suriyelileri hesaba dâhil edip kişi başına millî geliri yeniden niye hesaplamıyorsunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Geri gidecekler onlar.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Sen yoktun ya!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Şu soruyu sormak lazım değerli arkadaşlar, bu soruyu sormak zorundayım: Benden sonra hangi büyük beceriksizliği yaptınız da ekonomiyi bu hâle getirdiniz, işsizi ağlattınız, tüketiciyi perişan ettiniz, çiftçiyi mahvettiniz…
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Genel Başkan olamadın sen.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - …esnafı kuruttunuz, iş adamlarını intihara sürüklediniz, iş yerlerini kapanır hâle getirdiniz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Açıkça söyleyeyim: Bakın, on altı yıldır 2002-2007 hariç tek bir yapısal reform yapamamış bir Hükûmetsiniz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - On altı yılda bir vergi reformu bile yapamadınız, ne konuşuyorsunuz! (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sivas'ta kaç oy aldın, kaç? Ben sana söyleyeyim: 17 bin oy aldın, Başarı yok.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bakın, 2002-2007 yılları arasında hangi reformları yaptığımızdan söz edeyim.
BDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - …Koordinasyon Kurulu Başkanı olarak bütün işler benden dönüyordu…
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Öyle bir şey yok, öyle bir şey yok.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Sayın Genel Başkan da bu işe karışmıyordu. 2003-2007 arasında ben Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları ulusal otoritesiydim. Her ülkede bu programların bir otoritesi olur, Türkiye otoritesi bendim, benim üzerimde Başbakan da yoktu. (AK PARTİ sıralarından "vay be" sesleri, CHP sıralarından alkışlar) Ulusal Ajansın kuruluşuyla ilgili yasa teklifini getirip Meclis komisyonlarında ve Genel Kurulda savunan benim; ilk Ulusal Ajansı kuran benim, Ulusal Ajansın kurucu yöneticilerini, personelini atayan benim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Seni oraya getiren kimdi?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - İlk başta Erasmus olmak üzere Türkiye'deki öğrencilerimizin Avrupa Birliği üniversitelerine gidip orada bir dönem, bir yıl kendi branşlarındaki fakültelerde eğitimlerine…
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Bunların hepsini AK PARTİ yaptı, AK PARTİ.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - …devam etme hakkını ve uygulamasını başlatan benim.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - AK PARTİ'nin yaptıklarını anlatır mısın?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Seni buraya getiren kim?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu, gerçekten yapısal bir dönüşümdü.
İkincisi, kalkınma ajanslarıyla ilgili yasal düzenlemeyi hazırlayan benim; Meclis komisyonlarında, Genel Kurulda savunan benim. (AK PARTİ sıralarından "Sen neymişsin be!" sesi ve gürültüler)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ Isparta - Ooo!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Yasalaştıran benim ve başta İzmir, Çukurova, Adana, Mersin kalkınma ajanslarını bizzat ben kurup kadrosunu ben atamıştım. (AK PARTİ sıralarından "Ooo sesleri, gürültüler) Diğer bütün illerimizdeki kalkınma ajanslarının planlamasını da yaptık.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Ama bu ajansın önemli bir işlevi vardı; Türkiye'de girişimcilik heyecanı başlatacaktı, sinerji oluşturacaktı. Ben bıraktıktan sonra orayı da dejenere ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Türkiye Partisi ne oldu?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bakın, E-dönüşüm Türkiye İcra Kurulu Başkanı bendim. (AK PARTİ sıralarından "Ooo sesleri, gürültüler) Bu toplantılara Sayın Başkan da katıldığı için bilir; kamu ve özel sektör temsilcileriyle birlikte her ay düzenli çalışma yapardık ve E-Devlet Projesi büyük mesafe almıştır o dönemde ve de ilk elektronik imza bu kurulda benim Başkanlığım zamanında yapılan çalışmalar sonrasında gerçekleşmiştir, sembolik olarak ilk e-imza sertifikası bana verilmiştir. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ayakta alkışlıyorum seni (!) Ayıp ya!
SALİH CORA (Trabzon) - Üçüncüyü köprüyü de sen açtın(!)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Daha önce kriz koşullarında Bankacılık Yasası alelacele çıkarılmıştı. Bankacılık Yasası'yla ilgili altı ay mesai yaptık.
SALİH CORA (Trabzon) - Üçüncü havalimanını sen yaptın(!) Üçüncü havalimanı senin zamanında açıldı(!) Duble yollar senin zamanında yapıldı(!) O tünelleri sen açtın(!)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Neticede BDDK ve Bankalar Birliğiyle birlikte bitip tükenmeyen mesailer sonrasında sağlıklı bir Bankalar Yasası hazırladık. Komisyonlarda, Genel Kurulda savunmasını ben yaptım ve şu anda bu krize rağmen eğer bankalar ayaktaysa bana borçlusunuz, bu Bankacılık Yasası'na borçlusunuz. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]
SALİH CORA (Trabzon) - Kimsesizlerin kimsesi oldun(!)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - TMSF ile BDDK'yı ayırdık. BDDK'nın kendi görevini, düzenleme ve denetim görevini düzgün bir şekilde takip etmesine imkân sağladık.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Beşinci, Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Kurulu Başkanı da bendim, diyeceksiniz ki amma çok göreviniz varmış. Akaryakıtta kaçakçılığı önlemek için ilk marker kullanımını gerçekleştiren…
SALİH CORA (Trabzon) - Sensin(!) Şehirlerimize statları yapan sensin(!) Sen neymişsin be(!)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - …benim.
Altıncısını söyleyeyim "mortgage" kanunu çıkardım. Bakın, "mortgage" kanunu çıkardık, "mortgage"
SALİH CORA (Trabzon) - Marmaray'ı yapan sensin(!) Avrasya Tüneli'ni sen açtın(!) (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - "Mortgage" kanunu çıkardım, bir yıl çalıştık "mortgage" kanunu üzerinde, bak bir yıl. Hem ulusal düzeyde hem de uluslararası düzeyde paneller düzenledik, çalışma grupları oluşturduk. Sonunda gayrimenkule dayalı menkul kıymet ihracıyla ilgili düzenleme getirdik.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bakın, Erdoğan siyasi yasaklıydı, Hükûmette değildi.
Bak, şunu da söyleyeyim: Ben Sayın Erdoğan'la kavga edip falan ayrılmadım da. Yani bana karşı her zaman kibar olmuştur, nazik davranmıştır.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Hayatımda bana karşı en nazik davranan iki üç insandan biridir.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Ayrılırken de kibarca ayrıldı.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bakın, partiden ayrılırken parti genel merkezine MKYK toplantısına gittim, o salonda arkadaşlardan helallik almak suretiyle Genel Başkana istifamı verdim ve öyle ayrıldım.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Benim gibi partisinden ayrılan Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir tek kişi yoktur.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - 28 Şubatta ben Maliye Bakanıydım -28 Şubat AK PARTİ dönemi değil tabii- ve muhtıracılar hedef olarak beni göstermişlerdi, dimdik ayakta kaldım. 27 Nisan e-muhtırasında yine aynı şekilde Hükûmet aleyhine yapılan
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - …bu e-muhtıraya cevap vermek için Başbakanlık konutunda bir araya gelen 7-8 kişiden biri bendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - O cevap metnini hazırlayan heyetteydim ve kamuoyuna o açıklama öylece yapılmıştır.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; aslında Sayın Şener'e cevap vermeyi düşünmüyordum çünkü zor bir iştir. Bir siyasi hareketin içinde olup sonra başka bir siyasi harekete insanlar geçebilir, ideolojilerini, politikalarını, dünya görüşlerini değiştirebilir ama ondan sonra gelip burada eski arkadaşlarına karşı kendini aklama çabası içerisindeki bir konuşmayı cevaplamaya değer görmezdim. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ancak, ben "Sayın Şener Efendi" demeyeceğim, o dil uygun bir dil değil, burada nezaketle konuşmak durumundayız fakat biliyorsunuz tarihte İsa'dan önce ve İsa'dan sonra vardır. Sayın Şener'i dinlerken o kadar "ben", o kadar "ben" yaptım… "Ben olmasaydım siz yoktunuz." dedi ki, anlaşılıyor ki Sayın Şener ekonomin Hazreti İsa'sıdır, öncesi vardır, sonrası vardır. (AK PARTİ sıralarından sıralar)
Şimdi, Sayın Şener buradayken biz her şeydik, Sayın Şener gitti biz hiçbir şey olduk, demek ki Sayın Şener size geldi, ben öyle anlıyorum ki konuşmasından, siz hiçbir şeydiniz, şimdi her şey oldunuz. Hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde benim de tanıdığım, bildiğim çok kıymetli ekonomistler var, bu bütçeyi çok çeşitli biçimlerde eleştirecek arkadaşlar var; siz Sayın Şener'i çıkarttınız. O bakımdan da hakikaten öyle anlıyorum, hiçbir şeydiniz, her şey oldunuz. Hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) |
# Samsung'dan çip yatırımına 356 milyar dolar
## Özet
Samsung 2026 yılına kadar çipe 356 milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı
## İçerik
Merkezi Güney Kore'de bulunan Samsung Electronics, yarı iletkenler, biyofarmasötik, yapay zeka ve yeni nesil teknolojilerdeki büyümeyi hızlandırmak için gelecek 5 yıl içinde 450 trilyon won (356 milyar dolar) yatırım yapacağını duyurdu.
Güney Kore'nin en büyük holdingi Samsung'dan yapılan açıklamada, 2026'ya kadar olan yatırımların, şirketin çip sektörü gibi stratejik alanlarda uzun vadeli büyüme sağlamasına yardımcı olacağı belirtildi.
Açıklamada, biyoteknolojinin Covid-19 salgınından sonra bir ulusal güvenlik endüstrisine dönüştüğü, bu sektörün az sayıda gelişmiş ülke ve büyük ilaç şirketleri tarafından yönetildiği bildirildi.
Yerel çip ve biyoteknoloji tedarik zincirlerinin güvenliğinin stratejik öneme sahip olduğu, bunların Güney Kore'nin ekonomik güvenliği için önemli olacağı vurgulanan açıklamada, "Ekonomik güvenlik açısından Kore'de bir yarı iletken/biyotedarik zincirine sahip olmak, GSYH rakamlarının ötesinde stratejik bir öneme sahiptir." denildi.
Dünyanın en büyük çip üreticisi Samsung Electronics, açıklanan yatırımların yüzde 80'inin Güney Kore'de yapılacağını duyurdu.
1 milyondan fazla istihdam oluşturması beklenen 356 milyar dolarlık yatırımın, Samsung'un 2021'e kadar olan 5 yılda yaptığı 330 trilyon wonluk yatırımdan fazla olması dikkati çekti. |
# Karar yazarı Akif Beki yazdı: Suçu iktidarı mağdur etmekmiş
Karar gazetesi yazarı Akif Beki,"AK Partili Nurettin Canikli, '128 milyar dolar nerede' afişlerinin çok ağır hakaret içerdiğini söyledi. Hem de tamamı. '256 kağadın yarısını nettiniz' yazanı da dahil. Önceki akşam Habertürk’teydi, Kübra Para şöyle yakındı: 'Belki çok masum bir soru gibi gözüküyor. Ama hakaretlerin en büyüğü bu. Bu en temel insan hakları ihlalidir.' Aydın Doğan, uzayan akşam davetlerinden vakitlice ayrılırken latifeye vurur, "Büyükbabaların erken yatma hakkı vardır" diye izin isterdi. Kapı gibi mazeret, kim karşı çıkabilir!" ifadesini kullandı.
"İktidarın da insan haklarının fuzuli sorularla ihlal edilmeme hakkı olamaz mı! Büyükbabaların erken yatma, erken kalkma ve istirahatte rahatsız edilmeme hakkı kadar kutsal bir hak bu da. Canikli anlatıyor işte; 128 milyar dolar yabancıya gitmemiş. 75’i, kişi ve şirketlerce satın alınıp banka hesaplarına yatırılmış. 36’sı da hane halkının elinde, cebinde, yastık altında altın olarak duruyormuş. Merkez Bankası rezervlerinden o paralar çıktı ama bir yere gittiği yok yani. Hala göremeyen vatandaş, koyduğu yere baksın. Ya da nerede düşürdü, nerede unuttuysa oraya. Ha, üstü mü! Kalan 17 milyar dolarlık küçük bakiyenin çoğu ise yabancılarla birlikte dışarı çıkmış. Lafı edilmeyecek bir meblağ zaten.
"MB rezervleri boşaldı" diye ortalığı velveleye vermek, bunun için iktidarın rahatını kaçırıp istirahatini bozmak haliyle büyük hakaret. Hâlâ rezervlerin nereye kaybolduğunu sorup soruşturmak, hakaretin daniskası.
Batsın, yere batsın böyle demokrasi (!)
"Neyse ki Türkiye’de savcılar var... Geçen, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu için de fezleke düzenleyip Meclis’e göndermek zorunda kaldılar. Dokunulmazlığı kaldırılsın istiyorlar. Çünkü CHP, iktidarın FETÖ’yle doğru mücadele etmediğini iddia eden bir kitapçık bastırmış. Yine Cumhurbaşkanı’na hakaret, yine halkı iktidara karşı kin ve düşmanlığa tahrik, yine yalan, yine iftira anlayacağınız (!)
Halkı sandıkta patlasın diye iktidara karşı doldurmak, milletin oyunu seçilmiş partinin aleyhine çevirici propaganda yapmak serbest olabilir mi? Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun haza dik alası! Siyasi propaganda özgürlüğüymüş, iktidarı sandıkta değiştirmek için halkı iknaya çalışmak en temel demokratik hakmış, bu olmazsa siyasi rekabet nasıl olacakmış, seçimin ne manası kalacakmış filan... Batsın böyle özgürlük anlayışı, yere batsın böyle demokrasi (!) Anayasal düzenin ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin altını oymak için özgürlükleri istismar edecekler, demokrasiyi kötüye kullanacaklar. Ve yanlarına kalacak. Hangi demokrasi, kendisini ortadan kaldıracak sahte demokrasi gösterilerine müsaade eder, söyleyin?
Emekli amiralleri tutuklamayan hukuk utansın (!)
Ya savcılar hepsine yetişemese, tehlikenin azametini düşünsenize! Allah’tan savcıların yetişemediği yere İçişleri Bakanlığı yetişiyor, hamdolsun. Misal, TESUD’un başına getirilenler... Hem adınız Türkiye Emekli Subaylar Derneği olacak. Hem de Savunma Bakanlığı, kendisine destek ziyaretine gidip emekli amiraller bildirisini kınadığınızı açıkladığı halde kalkıp yalanlayacaksınız. "Hayır, Bakanlık çağırdı, bildiriyi de kınamadık" diyeceksiniz... Genel Başkan emekli Tuğgeneral Çalışkan’ın evi derhal aranmaz, derneğe fücceten müfettiş salınmaz mı!
Gelin de mahkeme kararını bekleyin! Haftası geçmeden başkan ve yönetim kurulu üyeleri, idari kararla görevden alındı. Yerlerine kayyum atanıp savcılığa da ihbar edilecekler. Suçları, emekli amiralleri kınamamak ve benzer görüşleri paylaştıkları izlenimi uyandırmakmış. "İyi de, bildiriye imza atanlar bile görüşlerinde suç bulunamadığı için mahkemeden adli kontrolle bırakıldı" diyebilir misiniz? Haşa, dağ başı değil herhalde burası. Hukukta açık, boşluk var diye göz mü yumulacaktı?
İstemez, başınıza çalın böyle özgürlüğü (!)
Alın işte, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın da hakları yalan dolanla ihlal edilmiş. Sahibi olduğu şirketten, bakanı olduğu bakanlığa ve bazı kurum ve kuruluşlara dezenfektan alındığı haberini, 5 gün sonra yalanladı.
Haber doğru ama rakam çarpıtılmış, o kadar da değilmiş. Ucuza ve daha kaliteli diye kendi şirketinden alınıp teşkilata dağıtılmış. Amaç, en iyi koruyacak ürünü personele sağlamakmış. Herkesin iyiliği için. Hem şirketinin mal sattığı diğer kurum ve kuruluşlar kendi bakanlığına bağlı olmadığı halde, etik dışı çıkar ilişkisi gibi yansıtılmış. Ne alakası var, hakkını arayacakmış.
Arasın bittabii, yatacak yerleri yok. Rahmetli Ahmet Kaya, "Kod adı Bahtiyar"ı sanki iktidara bir rahat vermeyenler için söylemiş. Sadece suçları saz çalmaktan değişik. O da iktidarı çok mağdur etmek. Gerisi bu kadar mı tutar, cız ediyor insanın içi. "
T24'ün notu: Karar gazetesi yazarı Akif Beki'nin yazısının T24'teki ilk halinde ciddi bir editoryal hata ile Nurettin Canikli'ye ait olan söz kendisine atfedilerek verilmiştir. Düzeltir, Sayın Beki ve okurlarımızdan özür dileriz. |
# Başbakan Yıldırım'dan ABD Başkanı Trump'ın açıklamalarına kınama
## Özet
YILDIRIM: "TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE GÖRE YOK HÜKMÜNDEDİR"
ANKARA,(DHA) - BAŞBAKAN Binali Yıldırım, ABD Başkanı Donalt Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına yönelik açıklamalarını kınadı
## İçerik
ANKARA,(DHA) - BAŞBAKAN Binali Yıldırım, ABD Başkanı Donalt Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına yönelik açıklamalarını kınadı
07 Aralık 2017 06:46
YILDIRIM: "TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE GÖRE YOK HÜKMÜNDEDİR"
ANKARA,(DHA) - BAŞBAKAN Binali Yıldırım, ABD Başkanı Donalt Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına yönelik açıklamalarını kınadı. Başbakanlık'tan yapılan açıklamaya göre, Trump'ın ifadelerini "sorumsuzluk örneği" olarak değerlendiren Başbakan Yıldırım, "ABD Başkanının Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmesi ve buna bağlı adımlar, Türkiye Cumhuriyeti'ne göre yok hükmündedir" dedi.
Başbakan Yıldırım'ın açıklamaları şu şekilde:
"ABD Başkanının Kudüs'ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesi ve buna bağlı adımlar, Türkiye Cumhuriyeti'ne göre yok hükmündedir. Bu karar, Filistin-İsrail barış çabalarına ve Ortadoğu Barış Sürecine indirilmiş ağır bir darbedir. Bu kararla bölgede Pandora'nın kutusu açılmıştır. Filistin ve Ortadoğu Barışını kökten ortadan kaldıracak bu karar, siyasi kaygılarla alınmış tam bir sorumsuzluk örneğidir. Bu kararı alanları şiddetle kınıyorum.
Her zaman olduğu gibi, Mescid-i Aksa başta olmak üzere, Kudüs'ün bütün kutsal mekânlarının statüsüne saygı gösterilmesi, emrivakiler yapılmaması hayati önemi haizdir. Türkiye, Dönem Başkanı olarak İİT Zirvesini 13 Aralık itibarıyla toplamaya karar vermiştir. İslam Dünyasının liderleriyle konu bütün boyutlarıyla istişare edilerek, atılması gereken mukabil adımlar kararlaştırılacaktır." |
# ABD Savunma Bakanı Esper, Trump'ın Suriye'den asker çekme kararına destek verdi: Türkiye ile savaşmayacağız
ABD Savunma Bakanı Mark Esper, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den askerlerini çekme kararını doğru bulduğunu ifade etti.
Cumhuriyetçi Parti'ye yakınlığıyla bilinen Fox News'tan Chris Wallace'ın sorularını yanıtlayan Esper, ABD'nin askerlerini çekse de çekmemese Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine harekât düzenleyeceğini düşündüğünü ifade etti ve "Kararlı görünüyorlardı" dedi. Esper konu ile ilgili olarak, "Türkiye ile savaşmayacağız, biz böyle bir şeyi hiç kabul etmedik" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin son yıllarda çok kötü davranışlar sergilediğini" iddia eden Esper, "bizi endişelendiren şeyler yaptıklarını görüyoruz" dedi.
Aynı gün CBS'in "Face the Nation" programına da konuk olan Esper, ABD'nin Suriye'nin kuzeyinden bin asker daha çekmeye hazırlandığını duyurdu. ABD Savunma Bakanı bölgede kalan askerlerin Türkiye güçleri ve SDG arasında kaldığını söyledi. |
# Son 10 yılda 1 milyon ehliyete alkol nedeniyle el kondu
21 Haziran 2015 22:43
Türkiye genelinde son 10 yılda alkollü araç kullanan bir milyon 149 bin 965 sürücünün ehliyetine el konuldu.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı verilerinden derlenen bilgiye göre, yol kontrolleri ve radar uygulamalarıyla yapılan çalışmalar neticesinde milyonlarca sürücünün ehliyetine işlem yapıldı.
Geçtiğimiz yıl itibarıyla son 10 yıllık dönemde ehliyeti elinden alınan sürücü sayısı bir milyon 297 bin 973 olarak kayıtlara geçti.
En sık neden alkol
Ehliyete el konulma nedenleri arasında alkollü araç kullanımı ilk sırada yer aldı. 10 yıllık dönemde toplamda bir milyon 149 bin 965 sürücünün ehliyetine alkollü olarak direksiyon başına geçtiği için el konuldu.
Alkolden dolayı kaptırılan ehliyet sayısı, toplam alınan ehliyet sayısının yüzde 88'ini oluşturdu.
Son 10 yılda ceza puanını aştığı gerekçesiyle 108 bin 906, beş kez hız limitini aştığı için 8 bin 865, diğer nedenlerden dolayı da 30 bin 237 kişinin sürücü trafikten men edildi. |
# Uyuşturucu kuryelerine idam cezası
## Özet
Endonezya hükümeti, uyuşturucuyla mücadelede sert önlemlere başvuruyor
## İçerik
Endonezya ajansı Antara’nın haberine göre, Riau eyaletinde Bengkalis mahkemesi, 10 kilogram metamfetamin ile yakalanan iki kişiyi idam cezasına çarptırdı.
Polis, geçen yıl aralık ayında Riau’dan Lampung eyaletine götürmek üzere uyuşturucu taşıdıkları belirlenen iki zanlıyı Pekanbaru’da düzenlenen baskınla gözaltına almıştı.
. Üzerinde 5 gramdan fazla uyuşturucuyla yakalananlar idam cezasına çarptırılabiliyor. |
# CHP'li Bakan'dan Erdoğan'a "İzmir'e suyu biz getirdik" yanıtı: Kocaman bir yalan
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün grup toplantısında İzmir ile ilgili, "İzmir'e suyu biz getirdik" ve "Bütçesinin 2,5 katı borçlu belediye olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir" sözlerine yanıt verdi.
"Suyu İzmir’e biz getirdik" söylemi için "Kocaman bir yalan" diyen CHP'li Bakan, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin borçlu olduğuna ilişkin sözlerine de, "Gerçek dışı" diyerek tepki gösterdi. Bakan devamında, "İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılı sonu itibari ile 2031 yılına kadar ödenecek anapara ve faiz borçlarının tutarını 1 yıl içinde ödeyebilecek bütçeye sahip. Merkez Bankası döviz rezervini eksi 45.5 milyar dolara indiren ekonomistin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali yapısını anlamasını beklemiyoruz" diye konuştu.
"Yerli uçak" diyor, polis "3600 ek gösterge" bekliyor.
"Yargıda reform" diyor, vatandaş "adaleti sosyal medyada" arıyor.
"Yeni Anayasa" diyor, gençler "başka ülkede yaşamak" istiyor.
Her yolu deniyor; olmuyor, olmuyor, olmuyor…
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı nevi şahsına münhasır siyasetinin en boş örneklerinden birini daha İzmir üzerinden sergiledi… Bir kez daha gerçeklerden uzak, kibirli siyasetine karşı; hakikati anlatmak istiyoruz.
"AKP’nin su yolu…"
"Suyu İzmir’e biz getirdik" söylemi kocaman bir yalan. Yıl 2006… DSİ ile İZSU arasında bir protokol imzalanıyor. Manisa’da inşa edilen Gördes Barajı’ndan İzmir’e su vermesini kapsayan bu protokole göre; İzmir’e bu barajdan yılda 59 milyon metreküp su verilecek. İZSU ise alacağı suyun karşılığında barajın toplam yapım bedeli olan 270 milyon lirayı 30 yıla bölerek, her yılın güncel su tarifesi bedeliyle çarpılması sonucu belirlenen rakamı ödeyecek.
Peki ne oldu?
İzmir’e ilk kez 2011 yılında barajdan su verilmeye başlandı. Ama sadece 11 milyon 720 bin metreküp verilebildi. Sonraki yıl 14 milyon 763 bin metreküp. 2013, 2014, 2015 yıllarında da 59 milyon taahhüdünün yarısına bile ulaşılamadı.
Barajdaki su seviyesi suyun çekilebileceği güvenli seviye sınırının altına düşünce, üç buçuk yıl boyunca (2015’in ikinci yarısı 2016, 2017, 2018 yıllarında) İzmir’e Gördes Barajı’ndan bir damla bile su gelmedi.
2019’da İzmir’e verilebilen su miktarı 4 milyon 350 bin metreküp, 2020’de ise 38 milyon metreküp.
Neden bunlar yaşandı? Çünkü baraj su tutmuyor.
Düşünün ki geçen hafta barajların dolup tahliye kapaklarının açıldığı rekor bir yağış düşmüş ama Gördes Barajı’nda doluluk oranı yüzde 4,5 seviyesinde kalmış. Barajın DİBİ DELİK DİBİ!
Üstelik durum böyleyken, DSİ, İZSU’dan hiç su vermediği yıllar dahil, tahsilat yaptı. Yani İzmirliler kullanmadığı suyun parasını en yüksek su bedelinden ödedi.
Yıllık 292 milyon metreküp su tüketen İzmir’e DSİ’nin verebildiği ortalama 13 milyon metreküp. Gördes Barajı’na bugüne kadar ödediği miktar ise tam 55 milyon 611 bin TL!
Erdoğan, "Büyükşehirler suyu kendisi temin etmek zorundadır. İzmir’de böyle bir şey söz konusu değil" diyor. Ancak Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun Erdoğan’ı yalanlıyor: "Su kaynağını teşkil eden barajlar, isale hatları ve tasfiye tesisleri Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, depo ve tevzi şebekeleri belediyelerce yapılır."
AKP’nin İzmir’e su yolu böyle… Hatırlarsınız, Erdoğan daha önce de 1987’de yapılan İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nı kendilerinin açtığını iddia etmişti. İzmir hakkında bir türlü doğru bilgilendirilemedi… Yazık.
"Cumhurbaşkanı incinmiş!"
"İstanbul’a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum" itirafıyla hatırladığımız AKP Genel Başkanı’nın, yaşanan bir afet üzerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni hedef alması çöküşün en somut örneği...
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin 2.5 katı borçlu olduğu ve finansmanı da tüm diğer bilgiler gibi gerçek dışı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılı sonu itibari ile 2031 yılına kadar ödenecek anapara ve faiz borçlarının tutarını 1 yıl içinde ödeyebilecek bütçeye sahip. Merkez Bankası döviz rezervini eksi 45.5 milyar dolara indiren ekonomistin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali yapısını anlamasını beklemiyoruz.
AKP Genel Başkanı halkın günden güne yoksullaşmasından rahatsız değil, işsizliğin Cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasında olmasından, vatandaşın gitmediği şehir hastanesinin, geçmediği köprünün, kullanmadığı yolun faturasını ödemesinden, doğanın talanından, kamu kaynaklarının 5 müteahhite akıtılmasından rahatsız değil.
Üstelik bunları kamuoyuna ağzı dolu dolu anlatıyor ama görüyoruz ki bu ülkenin yüz akı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin alt yapı yatırımları için ucuz finansman bulmasından incinmiş. Ne diyelim Allah akıl fikir versin.
Ülkenin kefen parası ile müteahhitlerin hakkedişlerini ödeyen şahsım devletinin kentinin alt yapı yatırımı için uzun vadeli ucuz kredi bulan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni alkışlamasını beklemiyorduk tabii. Ama ülke yönetimindeki becerisizliğinizi, basiretsizliğinizi CHP’li yerel yönetimleri karalayarak örtemezsiniz.
İzmir’in, Ankara’nın, İstanbul’un ve tüm belediyelerimizin ürettiği işler, yaptığı projeler sizi rahatsız ediyor, biliyoruz… Siz ne derseniz deyin biz halka hizmet etmeye ve sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz. |
# Validen okullar için güvence
## Özet
Vali Güler, ‘İstanbul’da depremsellik açısından yıkılma tehlikesi olan tek bir okul yoktur’ dedi
## İçerik
İstanbul Valisi Muammer Güler, "İstanbul’da depremsellik açısından yıkılma tehlikesi olan tek bir okul yoktur. İstanbul’da güçlendirilmesi gereken hiçbir okul bırakılmamıştır. İstanbul’daki okullar evlerden daha sağlamdır. Okullarımız yıkılırken görürseniz bilin ki bu depremsellik yüzünden değil, ya sınıflarımız dar olduğu için ya da arsa yüzündendir" dedi.
Vali Güler, 8 Eylül’de 2008 - 2009 eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, 184 bin 885’i yeni kayıt olmak üzere 2872 okulda 2 milyon 320 bin öğrencinin ders başı yapacağı bildirildi. Pazartesi günü 924 okul önü, 187 anacadde ve bulvarda 3107 polis ve bine yakın zabıtanın görev yapacağını söyleyen Güler, sıkıntı yaşanmaması için İstanbullulardan "Geçiş önceliği servislere verilsin" isteğinde bulundu.
Güler, 1999 depreminden sonra bütün okulların depremsellik etütlerinin yapıldığını, bunların 176’sının yeniden inşa edildiğini, 331 okulda güçlendirme yapıldığını belirtti. 170 okulun güçlendirme çalışmalarının da devam ettiğini anlatan Güler, İstanbul’da depremsellik açısından yıkılma tehlikesi olan okul bulunmadığını kaydetti.
**Kara tahtaya veda **
Kara tahta devrinin sona erdiğini söyleyen Güler, "Artık okullarımızda kara tahta kullanılmayacak. Öğrenciler tebeşir tozu yutmaktan kurtulacak. Silinebilir cam kullanacağız. Öğrenciler kalemle cam üzerine yazacak" dedi. |
# ABD'li senatöre zehirli mektupla suikast girişimi
## Özet
ABD Mississippi Senatörü'ne gönderilen, Tennessee’ye ait damgaya sahip olan ve üzerinde geri dönüş için adres bulunmayan mektupta zehir bulundu
## İçerik
ABD’de Mississippi Senatörü Roger Wicker’e gönderilen mektupta zehir bulundu. Washington’daki hükümet meclisi binasının dışındaki posta bölümünde yapılan kontroller sırasında fark edilen ‘risin’ zehirli mektubun ardından FBI soruşturma başlattı.
Senato yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre, yapılan ilk laboratuvar testlerinde zehrin varlığının doğrulandığı belirtildi. FBI mektubun ileri testler yapılmak üzere inceleneceğini açıklarken, yapılacak testlerin 24 ila 48 saat arasında sonuç vereceği belirtildi.
Hürriyet'te yer alan habere göre, mektubun Tennessee’ye ait damgaya sahip olduğu ve üzerinde geri dönüş için adres bulunmadığı açıklandı.
2008 yılında seçilen ve 2012’de ikinci dönem görevine başlayan Senatör Wicker yaptığı açıklamada olayın detaylı olarak incelendiğini ve kendisi için dua edenlere minnettar olduğunu belirtti. |
# AP Türkiye raporu: Medyaya saldırı önlenmeli; Erdoğan'ın AYM'ye yönelik sözlerini kınıyoruz!
14 Nisan 2016 15:35
Avrupa Parlamentosu Türkiye Rapörtörü Kati Piri tarafından hazırlanan Türkiye raporunda, yargı bağımsızlığı, Ankara yönetiminin, toplanma ve ifade özgürlüğü ile insan hakları konusunda Kopenhag Kriterleri'nden uzaklaştığı ifadelerine yer verildi. Raporda, Türkiye'nin yolsuzlukla etkin mücadele etmesi gerektiği belirtilirken, yargıda, adalet ve özgürlükte reformun şart olduğu, medyaya yönelik saldırıların önlenmesi gerektiği ifade edildi. Raporda Kürt sorununa ilişkin PKK'nın silah bırakması gerektiği vurgulandı. Bugün yapılan oylamada kabul edilen AP raporunda, "AP, düşünce ve ifade özgürlüğü ile bağımsız medyanın Avrupa’nın esas değerleri olduğunu yineler, Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılar ve Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne yönelik açıklamalarını kınar. Tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapan AP, Türk liderliğindeki artan otoriter eğilimleri derin üzüntüyle karşılar" dendi.
Bugün AP Genel Kurulu’nda oylanması beklenen belge, özellikle basın özgürlüğü ile Kürt sorunu bağlamındaki bölümlerindeki eleştirilerle dikkat çekiyor.
Avrupa Parlamentosu’nda oylanacak, bazı kilit alanlarda Kopenhag kriterlerinden uzaklaşıldığı mesajının verildiği bu raporun da geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye tarafından AP’ye iade edilme olasılığı oldukça yüksek. Hürriyet'ten Güven Özalp'ın haberine göre, raporda öne çıkan vurgulardan bazıları şunlar:
Kopenhag kriterlerinden uzaklaşma
AP, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti alanlarındaki gerilemenin ışığında reformlardaki genel hızın son yıllarda yavaşlamasından ve yargının bağımsızlığı, toplanma ve ifade özgürlüğü, insan haklarına ve hukuk devletine saygı gibi bazı ana alanlarda giderek Kopenhag kriterlerinden uzaklaştıran gerileme olmasından endişe duyar.
‘Medyaya saldırı önlenmeli’
Türkiye, gazetecilere yönelik sindirmenin her türüne karşı eyleme geçmeli, gazetecilere yönelik her türlü saldırı ve tehdit soruşturulmalı, medya organlarına saldırılar aktif şekilde önlenmeli. Medya ve internette özgür konuşmayı perdeleyen gergin siyasi hava dağıtılmalı. AP, çok sayıda gazeteye sert ve yasadışı şekilde el konulmasını kınar.
‘PKK silah bırakmalı’
Kürt sorununa şiddete dayalı çözüm yok. AP, terör örgütleri listesinde yer alan PKK’nın şiddete dönüşünü kınar ve haklı bulmaz. PKK silah bırakmalı, terörist taktiklerden vazgeçmeli ve beklentilerini barışçıl ve yasal yollarla dile getirmeli. Terörle mücadelenin Türkiye’nin meşru hakkı olduğu tanınır. Terörle mücadele operasyonları orantılı olmalı ve toplu cezalandırma halini almamalı. AP, PKK’nın güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik saldırılarını güçlü şekilde kınar.
İlerleme raporunun ertelenmesi
AB Komisyonu’nun, 2015 İlerleme Raporu’nun Türk seçimleri sonrasına ertelenmesinin, Türk hükümetinin mülteciler konusundaki işbirliği karşılığında AB’nin temel haklar konusunda sessiz kaldığı izlenimi verdiği için yanlış bir karar olduğuna inanıyoruz.
‘Reform şart’
Yargı, temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik alanlarında acil reformlara ihtiyaç var.
Cumhurbaşkanı’na kınama
AP, düşünce ve ifade özgürlüğü ile bağımsız medyanın Avrupa’nın esas değerleri olduğunu yineler, Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılar ve Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne yönelik açıklamalarını kınar. Tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapan AP, Türk liderliğindeki artan otoriter eğilimleri derin üzüntüyle karşılar.
Yolsuzlukla mücadele: Yolsuzlukla mücadele Türkiye’nin önceliklerinden biri olmalı. Türk hükümeti yolsuzlukla her seviyede mücadele niyetinde olduğuna yönelik açık ve tutarlı sinyaller vermeli.
Seküler yaşam tarzına saygı: AP, Avrupa değerlerine uygun olarak inanç temelliler kadar seküler olanlar için de farklı yaşam tarzlarına tam saygı gösterilmesi ve devlet ile dinin ayrı tutulmasının sürdürülmesi gereğinin altını çizer.
Kadına yönelik şiddet: Kadına karşı şiddetin çok yüksek düzeyde olması endişe verici. İlgili yasanın uygulanmasında eksik var.
Aydınlara kovuşturma: Barış için bildiri imzaladıkları gerekçesiyle binden fazla akademisyenin sindirme ve kovuşturmaya uğraması üzüntü kaynağı.
Raporun büyük bir bölümünde olumsuzluklar ön plana çıkarken Türkiye’nin Suriyeli mülteciler konusunda izlediği yaklaşım, AB açısından önemli bir stratejik ortak oluşu, dış politika ve güvenlik konularında AB ile Türkiye arasındaki diyaloğun yoğunlaştırılması pozitif şekilde not ediliyor. |
# Herkes sussun ben evleniyorum
## Özet
Tuğba Özay, cezaevine girmesine neden olan eski sevgilisi Akın Büyükoğlu'na döndüğü haberlerine isyan etti.
## İçerik
Bu iddianın Takvim gazetesinde yer alması üzerine sessizliğini bozan Özay, İtalyan sevgilisi ile Milano'da çektirdiği fotoğrafları göstererek, "Kimse yeni ilişkimin büyüsünü bozmaya çalışmasın. Ben önümüzdeki yıl evleniyorum" dedi.
Kendisinden ayrılmayı kabul etmeyen Akın Büyükoğlu'nu vurdurttuğu iddiasıyla aylarca cezaevinde kalan Tuğba Özay, yeniden eski aşkına döndüğü iddialarına çok sinirlendi. İtalyan sevgilinin sadece paravan olduğunu, bunu Büyükoğlu ile aşkını gizlemek için kullandığını söyleyenlere çatan manken, Hürriyet gazetesine şu açıklamayı yaptı:
"Bu ilişkinin büyüsünü kimse bozamaz. Mario ile birlikteyiz ve çok mutluyuz. Zaten bayramı da onun yanında geçireceğim. İlk kez açıklıyorum: Biz evlenmeye karar verdik ve bu kararımızı ailelerimize de açıkladık. Zaman zaman birileri mutluluğumu karalamak istiyor, ama bunu kimse başaramayacak. Mario hayatımda olduğu sürece bu çirkinliklere rahatça göğüs gerebilirim."
Sevgilisini babasıyla tanıştırdığını ve ondan da onay aldığını belirten Tuğba Özay, sözlerini şöyle noktaladı: "Yaşadığım sıkıntılardan sonra babam 'Bundan sonra karşıma gelecek insanın evleneceğin insan olması gerekir' dedi. Doğru söylüyordu. Ben de artık ailemi kurmak, çocuk doğurmak istiyorum. Eylül ayında evlenmeyi planlıyoruz. Hem Türkiye hem de İtalya'da düğün yapacağız."
Tuğba Özay, geçtiğimiz hafta Milano'da buluştuğu sevgilisi Mario ile Fransa tatiline çıktı. |
# Acun Medya: Derya Büyükuncu ödülün tamamını 7 ay önce aldı
## Özet
Survivor'da birinci olan Derya Büyükuncu'nun 'Ödül parasının tamamını almadım' iddialarına Acun Medya'dan yanıt geldi
## İçerik
02 Mayıs 2014 15:26
2011'de Survivor yarışmasının birincisi olan Derya Büyükuncu, ‘Survivor’dan kazandığı 500 bin TL’lik ödülün tamamını alamadığı bu nedenle de söz verdiği gibi ödülün yarısını işitme engelli çocuklar yararına çalışan bir vakfa bağışlayamadığını belirtmişti. Büyükuncu’nun bu sözlerine Acun Medya’dan bir açıklama geldi. Yapılan açıklamada, "Derya Büyükuncu vergisini düştükten sonra, ödülün tamamını 7 ay önce Show TV’den almıştır" denildi.
Posta’da yer alan habere göre, Acun Medya'dan yapılan açıklama şöyle:
Show TV, Survivor birincisi Derya Büyükuncu’nun 500,000 TL’lik ödemesini vergi kesintilerini düştükten sonra 450,000 TL olarak ve bundan 7 ay önce,2013 yılının Eylül ayında tamamlamıştır. Ve Derya Büyükuncu’nun 7 Ay öncesi itibariyle Show TV’den hiç bir alacağı kalmamıştır.
Survivor projesinin başladığı ilk günden beri, ünlü yarışmacılarımız, kazanmaları halinde ödüllerinin yarısını engelli minik kardeşlerimize bağışlayacakları koşulunu kabul ederek yarışmaya katılırlar.
Örneğin, bir diğer Survivor birincisi Nihat Altınkaya, bu şekilde verdiği sözü ödülünü alır almaz yerine getirmiş, yarışmadan kazandığı miktarın yarısını engelli çocuklarımıza bağışlamıştır.
Derya Büyükuncu ise, ödülünün tamamını aldığı Eylül 2013’ten itibaren geçen 7 ay içinde, ne bu konuda bir girişimde bulunmuş, ne iletişime geçmiş, ne de kendisinden bir haber alınabilmiştir.
Bugün itibariyle de, Derya Büyükuncu yapması gereken ve üstelik kendisinin de bizzat söz vermiş olduğu bağışı hala yapmamıştır.
Derya Büyükuncu’dan Acun Medya olarak beklentimiz, 7 ay önce aldığı ödül parası ile, aylardır geciktirdiği bu ödemeyi gerçekleştirmesi ve küçük kardeşlerimiz için verdiği bağış sözünü bir an önce yerine getirmesidir. |
# Greenpeace: Afşin’de termik santraller 17 bin erken ölüme neden oldu
Greenpeace aktivistleri, Türkiye’de kömürden en çok etkilenen bölgelerin başında gelen Afşin’deki kömürlü termik santraline projeksiyon yöntemiyle "Bu baca zehir saçıyor" mesajını yansıttı. Greenpeace'in "Afşin'de Kömürlü Termik Santrallerin Bedeli" isimli hava modellemesi raporuna göre, Afşin'de santralden çıkan emisyonar yetişkenlerde akciğer kanseri, solunum hastalıkları, çocuklarda da solunum yolu enfeksiyonu risklerini artırarak bugüne kadar 17 bin erken ölüme neden oldu.
Aktivistler, Elektrik Üretim AŞ’ye (EÜAŞ) ait Afşin B santraline geçtiğimiz çarşamba günü yansıttıkları mesajla Afşin’deki kömürlü termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına verdiği olumsuz etkilere dikkat çekti.
Maraş’a bağlı Afşin/Elbistan bölgesinde 33 yıldır çalışan Afşin A ve 15 yıldır çalışan Afşin B santralleri bölgede geri dönüşü olmayan bir tahribat yarattı. Greenpeace’in 2014 tarihli "Sessiz Katil" raporuna göre, Afşin’deki santraller Avrupa’nın en yüksek kirlilik kaynaklı muhtemel ölüm oranına sahip.
Greenpeace Akdeniz’in Mart 2019’da hazırladığı "Afşin’de Kömürlü Termik Santrallerin Bedeli" isimli hava modellemesi raporuna göre Afşin’deki santrallerden çıkan emisyonlar yetişkinlerde inme, akciğer kanseri, kalp ve solunum yolu hastalıkları ve çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları riskini artırıyor. Bu santraller kum tanesinden bile küçük parçacık madde (PM2,5) ve azot dioksit (NO2) kirliliği nedeniyle bugüne kadar 17 bin erken ölüme neden oldu.
Üstelik Afşin’e 4 tanesi EÜAŞ’a ait olmak üzere toplamda 6 santral daha yapılmak isteniyor. Greenpeace Akdeniz’in modellemesine göre mevcut santraller ve yapılması planlanan santraller ömürlerini tamamladığında toplamda 32 bin erken ölüme neden olacak.
Türkiye’de aktif 28 kömürlü termik santral, planlanan ise 40’tan fazla kömürlü termik santral projesi var. Greenpeace Akdeniz, "Kömürü Bırak" projesi kapsamında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan kömürlü termik santral projelerini iptal etmesini ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasını talep ediyor.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu **Onur Akgül** şöyle konuştu:
"Kömür 33 yıldır Afşin-Elbistan'ı zehirleyerek insan sağlığını ve çevreyi tahrip ediyor. Bu yetmezmiş gibi planlanan 6 yeni santralle bu bölge adeta gözden çıkarılıyor. Afşin'dekiler de dahil Türkiye'de planlanan tüm termik santral projelerinden vazgeçilmeli, yenilenebilir kaynaklara yatırım yapılmalı." |
# Az uyku kısa ömür demektir
## Özet
Rutin olarak gecede beş saat uyuyanların ani ölme riski, yedi ila dokuz saat uyuyanlara oranla yüzde 65 daha fazladır
## İçerik
Kalkınmış ülkelerdeki yetişkinlerin üçte ikisi, sağlıklı yaşam için şart olan sekiz saatlik gece uykusunu alamamaktadır.
Üçte biri ise kronik uykusuzluk çekmektedir.
Yetersiz uyku, kişinin Alzheimer hastalığına yakalanmasına en fazla etki yapan unsurdur.
İnsan beyninde harikulade bir temizlik sistemi bulunmaktadır. Bu sistem insan derin uykuda iken yüksek viteste çalışmaya geçer. Alzheimer’le ilişkisi olan beta amyloid adlı yapışkan, zehirli proteini, beyinden temizler.
Yeterli uyku uyuyamayanlar bu temizlik faaliyetinden mahrum kalırlar.
Yetersiz uyku ile geçen her gece, mürekkep faizle alınan kredi gibi, Alzheimer riskini artırır.
Rutin olarak gecede altı saatten az uyumak, bağışıklık sistemini olumsuz etkiler ve kanser riskini önemli ölçüde artırır.
Yetersiz uyku, bu sadece bir haftada iki üç saat daha az uyumak bile olsa, kan şekeri düzeyini o kadar çok olumsuz etkiler ki, şeker hastalığının eşiğindeki değerlere sahip olur insan.
Kısa uyku, kalp damarlarının tıkanma ve kırılganlaşma olasılığını çoğaltır ve bu da damar hastalıklarına, beyin kanamasına ve kalp krizine giden yoldur.
Uyku bozukluğunun depresyon, anksiyete ve intihar eğilimi gibi ruh durumları ile de sıkı bir bağlantısı vardır.
O kadar ki, son 20 yılda yapılan araştırmalarda, uykunun normal seyrinde olduğu bir psikolojik bozukluk bulunamamıştır.
Özetlemek gerekirse, ne kadar az uyursanız o kadar az yaşarsınız:
Yakın bir zaman önce yapılan araştırmalara göre, rutin olarak gecede beş saat uyuyanların ani ölme riski, yedi ila dokuz saat uyuyanlara oranla yüzde 65 daha fazladır.
Uyku sağlıklı yaşam için o kadar önemlidir ki bazı bilim insanları, doktorların hastalarına (uyku hapı olmaksızın) iyi bir gece uykusu "reçete" etmeleri için kampanya başlattı.
Yukarıdaki bilgileri Matthew P. Walker adlı İngiliz bilim insanının, neredeyse kelimesi kelimesine, bir yazısından aldım.
Walker, Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde, nöroloji ve psikoloji profesörüdür. Araştırmalarının odağı, uykunun insan sağlığı ve hastalıklar üzerindeki etkileridir.
Neden Uyuyoruz* adlı kitabı dünyanın birçok ülkesinde best-seller oldu.
Walker’in dolu dolu uyumak ile spor arasındaki ilişki konusunda da ilginç tespitleri var.
"Yasal en etkin performans artırıcı doping, uykudur ama bundan çok az insan faydalanır" diyor.
Sekiz saatten -özellikle altı saatten- az uyuyanlarda, şu meydana gelir:
Fiziki bitmişlik hâline yüzde 10 ile 30 arasında daha hızlı ulaşılır, aerobik performans da aynı oranda düşer.
Adale gücü azalır.
Gecede dokuz saat yerine, beş ila altı saat uyumak, bir sezon boyunca sakatlanma ihtimalini yüzde 200 artırabilir.
*
İyi uykular!
* Matthew Walker, Why We Sleep: The New Science of Sleep and Dreams,Neden Uyuruz: Uyku ve Rüyaları Yeni Bilimi. Türkçesi yok. |
# Bakan Soylu: Türkiye, Suriye rejimi ve PYD zulmü altında inleyen insanları asla yalnız bırakmaz
Bakan Soylu, Twitter hesabı üzerinden şu açıklamayı yaptı:
*"Hiç söylemediğimiz bir sözü, K.Suriye’de yaymaya çalışıyorlar. *
*Anlaşıldı.*
*Bu projenin arkasında PKK/PYD SDG, rejim ve elbette provokatörler var. *
*Türkiye, Suriye rejimi ve PYD zulmü altında inleyen insanları asla yalnız bırakmadı bırakmaz. *
*İnsaniliğini, dostluğunu, komşuluğunu korur."*
Suriye'nin kuzeyinde, Bakan Soylu'ya yönelik yapılan paylaşım ise şu şekilde:
*"Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Güney'i, Ghouta'yı, Halep'i terk edince, devrimini terk eden Suriye muhalefetidir. *
*Ve biz de, bizden fazlasını yapamayan komşu bir ülkeyiz." * |
# Ayçiçeği, mısır ve soyada gümrük vergisi yıl sonuna kadar sıfırlandı
Karadeniz havzasında yaşanılan gelişmeler dikkate alınarak temel gıdalarda arz güvenliği ve fiyat istikrarının sağlanması amacıyla bazı yağlı tohumlar ile yağların ithalatında düzenlemeye gidildi.
Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı kararıyla yağlık ayçiçeği, aspir ve kanola tohumları ile ham ayçiçeği, kanola, aspir, mısır, soya ve palm yağlarında uygulanan gümrük vergisi oranları geçici olarak 31 Aralık 2022 tarihine kadar yüzde sıfır olarak uygulanacak. |
# Ayağını camdan çıkararak otomobil kullandı!
Aksaray’da otomobil kullanırken sol ayağını camdan dışarı çıkartan sürücü, hem kendi canını hem de diğer sürücülerin canını hiçe saydı. Nevşehir'den Aksaray seyreden otomobilin camından bir şeylerin dışarı çıkarıldığını fark eden bir otomobildeki yolcu, sürücünün sol ayağını camdan dışarıya çıkardığını gördü.Otomobildeki yolcu cep telefonuyla bu anları kaydederken, bu durum otomobilin güvenlik kamerasına da yansıdı.Otomobili bir süre bu şekilde kullanan sürücü, hem kendi hem de diğer sürücülerin canını tehlikeye attı. |
# Ankara’da seçim gerilimi tırmanıyor
## Özet
Türkiye genelinde seçim sonuçlarına itirazlar sürüyor. Ankara’da AKP ile CHP’nin itirazlarının nasıl sonuçlanacağı merakla beklenirken, sokaklar hareketlendi. YSK önündeki protestolara polisin müdahalesi ağır oldu.
## İçerik
30 Mart yerel seçimlerine şaibe karıştığı iddiaları Türkiye’yi yeniden seçim öncesinin gergin atmosferine taşıdı. Hem iktidardaki AKP’den hem de ana muhalefet partisi CHP’den gelen itirazlarla birlikte 10 ilde seçim sonuçları sorgulanır oldu. Türkiye genelinde 6 ilde oyların yeniden sayılması istendi. Ankara, İstanbul, Adana, Hatay ve Ağrı’daki seçim sonuçları en tartışılır sonuçlar olarak kayıtlara geçti.
Ankara’da rakibi AKP’li Melih Gökçek’le kıyasıya yarışan CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş, kesin olmayan seçim sonuçları açıklandıktan sonra "150 sandıkta usulsüzlük yapıldığı, 30 binden fazla oyun da kaydırıldığı" gerekçesiyle ilçe seçim kuruluna itirazda bulundu. Yavaş, "Kirli siyasete rağmen kazandığımıza inanıyorum. Oyumuzu çaldırmayacağız" dedi. Çankaya, Keçiören ve Yenimahalle’de oyların yeniden sayılmasını isteyen Mansur Yavaş, "Sonuna kadar oyların takipçisi olacağız. Gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru da yaparız" açıklaması yaptı. Yavaş, bu açıklamasının ardından Twitter hesabından CHP Genel Merkezi’nde tutanakların taranması işleminin sürdüğüne gönderme yaptı ve "Ankara’da 65 bin oyla farkla öndeyiz" duyurusunda bulundu.
"Sokakları karıştırıyorlar"
Mansur Yavaş’ın açıklamalarının ardından kesin olmayan sonuçlara göre Ankara’da belediye başkanlığı görevini yeniden kazandığını açıklayan AKP’li aday Melih Gökçek basın toplantısı yaptı. CHP’nin seçim kurulları üzerinde baskı kurmaya çalıştığını iddia eden Gökçek'in, Yavaş ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun temel hedefinin ‘sokakları karıştırmak’ olduğunu dile getirmesi dikkat çekti.
YSK önünde toplanan Yavaş yanlısı seçmenlerin protestolarına işaret eden Gökçek, Yavaş ve Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunduğunu anlattı ve "Sokaklar karışırsa sorumlusu CHP’dir" dedi. Gökçek’in bir hedefi de hükümetle büyük çatışma yaşayan Fethullah Gülen cemaati oldu. Gökçek, cemaatin öğrenci yurtlarına talimat verdiğini ve öğrencileri seçimleri protesto için sokağa dökmek istediğini iddia etti.
Polisten ağır müdahale
Gökçek’in açıklamalarının hemen ardından YSK önünde seçim sonuçlarını protesto eden seçmenlere polisin ağır müdahalesi dikkat çekti. "Tutanaklar değiştirildi, oylar yeniden sayılsın" diyen seçmenlerin trafiği aksattığını gerekçe gösteren polis, protestoculara biber gazı, tazyikli sus ve ses bombasıyla müdahale etti. Polisin müdahalesine rağmen YSK önünden ayrılmak istemeyen seçmenlerin dağılması için araya CHP’li Levent Gök de girdi. Gök, polis aracından seçmenlere "Oylarımızın takibindeyiz. Burada yapacak bir şey yok" diye seslendi.
Polis daha sonra YSK önüne bariyer kursa da, protestocular dağıldıkları ara sokaklardan yeniden YSK önüne doğru ilerledi. Protestocular ile polis arasındaki gerilimin sürdüğü YSK önünde, "Oylar yeniden dağılsın. Oylarımız çalınmasın" sloganları atıldı. Ankara’da gergin noktalardan biri de Yenimahalle İlçesi. Bu ilçede de seçim sonucuna itiraz eden Yavaş yanlıları, Nazım Hikmet Kültür Merkezi önünde toplanmış durumda. Polis, kültür merkezinin önüne barikat kursa da, seçmenler buradan ayrılmamakta ısrar ediyor.
Ankara'da kesin olmayan sonuçlara göre AKP’li Gökçek’in oy oranı yüzde 44.9, CHP’nin belediye başkan adayı Mansur Yavaş’ın oy oranı yüzde 43.8 olarak kayıtlara geçti. Gökçek, oylarının eksik olduğunu belirtirken, kesin sonuçlarla birlikte 10 bin oy daha alacaklarını iddia etti. Yavaş ise Ankara’da kazananın kendisi olduğu iddiasını sürdürüyor.
Oylar yeniden sayılacak
Öte yandan, seçimleri 1 oy farkla AK Partili adayın kazandığı Yalova'da, yapılan itirazlar üzerine, 126 sandıktaki oyların yeniden sayılacağı açıklandı. Yalova İl Seçim Kurulu, CHP ve AK Parti'nin seçim sonuçlarına yaptığı itirazları kabul etti. Resmi olmayan sonuçlara göre, AK Parti'li Yakup Koçal'ın, CHP'li aday Vefa Salman'dan bir oy fazla aldığı açıklanmıştı. |
# Memedeki tümörler yok edildi!
## Özet
ABD’li bilim insanları, meme kanserine karşı üretilen aşının ilk denemede "mükemmel" sonuçlar verdiğini, üç yıl içinde kullanıma hazır hale geleceğ
## İçerik
Habertürk'te yer alan ahbere göre; Laboratuvar testlerinde, aşının bağışıklık sistemini güçlendirerek, yüzde 90 oranında tümörleri tahrip ettiği ortaya çıktı. Fareler üzerinde yapılan testlerde meme ve pankreasta meydana gelen tümörlerin önemli bir kısmı yok edildi.
Georgia Üniversitesi’nde bir ekip tarafından geliştirilen aşı, şimdi insanlar üzerinde denenecek. İnsanlar üzerinde klinik deneylerin 2013’te başlaması öngörülüyor. Araştırmanın başkanı Prof. Geert-Jan Boons, "Aşı bağışıklık sistemi üzerinde etkili ve tümörün büyümesini engelliyor" derken, Arizona Mayo Kliniği’nden Prof. Sandra Gendler de "Bu, bağışıklık sistemindeki bozukluğu ayırt eden ilk aşı ve kanser hücrelerini öldürmekte etkili" diye konuştu. Uzmanlar aşının insanlar üzerinde etkili olması durumunda, tıpta büyük bir çığır açacağını dile getirdi. |
# ABD: Nedir bu İngilizleri bu kadar özel kılan?
## Özet
İngiltere parlamentosundan çıkan 'Suriye müdahalesine hayır' kararının Obama hükümetinde derin yaralar bırakacağı ve 'İngilizler neden bu kadar değerli' sorusunun akla gelecebileceğine işaret edildi
## İçerik
Çeviri: Kerem Cihan Uluç
İngiltere'de Avam Kamarası'ndan Suriye müdahalesi için 'hayır' oyu çıkması ABD'ye ve Obama hükümetinde şok etkisi yarattı. Başkan Barack Obama'nın argümanlarına karşı alınan bu tavrın derin yaralar bırakabileceğine işaret edildi.
Oylama öncesinde ABD hükümeti, David Cameron'un çektiği zorluklar nedeniyle İngiltere'nin Suriye müdahalesine katılacağına ümitli bakıyordu.
Ancak, durumun artık farklı olabileceğine dikkat çekiliyor. Artık şuna kesin gözüyle bakılıyor; çok uzun süredir Amerika Birleşik Devletleri'nin(ABD) fino köpeği olarak görülen İngiltere, müdahalede yer almayacak.
İngiliz BBC haber ajansının ABD uzmanı Mark Mardell'in haberine göre, ABD hükümetinin üst düzey görevlilierinden gelen açıklamada ' ABD'nin en yakın mütteffik ve dostlarından biri' olarak nitelendirdikleri İngiltere'yle görüşmelerin sürdürüleceğine işaret edildi.
Ancak açıklamanın devamında 'ABD Başkanı Barack Obama'nın kararının ABD'nin çıkarlarını gözetecek şekilde sonuçlanacağı ve başkanın inancının, uluslararası kararları hiçe sayan ve kimyasal silah kullananlara karşı gereğin yapılmasının öngördüğüne' değinildi.
Başka bir değişle, Amerika yalnız da olsa Suriye'ye müdahale edebilir.
Ancak BBC editörü Mardell, durumun rahatsız edici olduğuna işaret etti. 'ABD'nin saldırı için yeterli askeri güce sahip olduğu aşikâr' diyen Mardell, asıl konunun Başkan Obama'nın bu konuda mümkün olduğunca uluslararası camianın desteğini almaya çalışması olduğunu hatırlattı..
Bu denli önemli bir müttefik tarafından destek görmemenin ABD'yi güçsüz göstereceği belirtilirken, Suriye müdahalesinde Türkiye ve Fransa'nın üstlenmesi gerekebilecek rollere dikkat çekildi. Bu durumun da ABD parlamentosunda müdahaleye karşı çıkanların elini güçlendireceği yönünde değerlendirmeler yapıldı.
Bu arada ABD başkanı Obama'nın halkı bu müdahale konusunda ikna edemediğine de vurgu yapıldı. Son araştırmalar ABD halkının yalnızca yüzde 9'luk bir kesimin müdahaleye destek verdiğini gösterdi.
Bu karar sonrasında Birleşik Krallık'tan görevlilerin ABD'ye gelerek ortamı yumuşatmaya çalışılacağı vurgulandı. Ancak ABD ve Birleşik Krallık arasındaki ilişkinin, tarihî, kültürel ve dil bakımından önemli de olsa askerî ve istihbarat açılarından da bu iki ülkenin müttefik olduğuna dikkat çekiliyor.
Sonuç olarak ortaya şu çıkıyor; Eğer Birleşik Krallık bu yardımı yapamazsa, ABD'de bazı kesimler 'nedir İngiltere'yi bu kadar özel kılan' sorusunu sormaya başlayabilir. |
# Leyla Zana'nın milletvekilliği düşürüldü
## Özet
TBMM’de yapılan oylama ile HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın milletvekilliği devamsızlık gerekçesiyle düşürüldü. HDP'den yapılan açıklamada ise "Leyla Zana'nın milletvekilliğinin düşürülmesi, halklarımız nezdinde yok hükmündedir. Leyla Zana barışın ses
## İçerik
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Leyla Zana'nın milletvekilliği devamsızlıktan düşürüldü.
TBMM Genel Kurulu'ndaki oylamaya 324 milletvekili katıldı.
Oylamada 302 kabul, 22 ret oyu verildi.
Elektronik cihazla yaplan oylamanın ardından TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Zana'nın milletvekilliğinin düşürüldüğünü açıkladı.
Zana'nın 1 Ekim 2016 ile 30 Nisan 2017 tarihleri Genel Kurulun 212 birleşimine katılmadığı tespit edilmişti.
Daha önce HDP'den Figen Yüksekdağ, Nursel Aydoğan, Faysal Sarıyıldız, Tuğba Hezer Öztürk ve Besime Konca'nın milletvekillikleri de düşürülmüştü.
HDP ise Twitter'dan yaptığı açıklama ile Leyla Zana'nın milletvekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi.
Açıklamada, Leyla Zana'nın milletvekilliğinin düşürülmesinin, "yok hükmünde" olduğu belirtildi.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, "Leyla Zana böyle kabul-ret oylarına sığacak bir şahsiyet değil. 24 yıl sonra onun vekilliğini düşürmek AKP iktidarına nasip oldu. Bu Meclis adına utanç vericidir" dedi.
Partinin Mardin milletvekili Mithat Sancar da, "Leyla Zana'nın vekilliğini düşürmek için bu kadar heyecanla oy kullananlara şunu hatırlatalım: Aldığınız karar tarihi bir utancın çok daha fazlası" diye konuştu.
Leyla Zana, 1994 yılında "yasadışı örgüt üyeliği" suçundan yargılandığı davada 15 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Zana 2004 yılında serbest bırakıldı ve 2011'de Diyarbakır'dan bağımsız milletvekili seçilerek yeniden Meclis'e girmişti.
Siyasi yasağının sona ermesinin ardından Zana 2015 yılında HDP'ye katılmıştı. |
# Koramiral Deniz Cora hakkında yakalama kararı çıkarıldı
## Özet
Amirallere suikast iddiası" davasının şüphelisi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Deniz Cora hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
## İçerik
12 Ağustos 2011 03:00
T24 - İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, ikinci "Amirallere suikast girişimi" davasının 2 sanığından biri olan Koramiral Deniz Cora hakkında yakalama emri çıkarttı. Mahkeme heyeti, dosya üzerinde yaptığı tensip incelemesi sonucu, Koramiral Deniz Cora hakkında yakalama emri çıkartılmasını kararlaştırdı. Koramiral Cora hakkında, Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan aramada ele geçirilen belgelerden birinde "Amirallere suikast girişimi" iddiasına ilişkin adı geçtiği gerekçesiyle iddianame hazırlanmış ve bu iddianame mahkemece kabul edilmişti.Aynı davanın diğer sanığı olan Kurmay Albay Ümit Metin ise soruşturma kapsamında 27 Mayıs'ta tutuklanmıştı.
2'NCİ İDDANAMADE ADI VAR
Amirallere suikast iddiasına yönelik soruşturma kapsamında savcı Salim Duran tarafından ikinci iddianame hazırlanmıştı. Hazırlanan iddianame Poyrazköy davası ile birleştirme talepli olarak İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianameyi geçtiğimiz hafta kabul eden mahkeme heyeti, bugün iddianamede yer alan tutuksuz sanık Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Deniz Cora hakkında yakalama kararı çıkartılmasına karar verdi.
KARAR OY BİRLİĞİYLE ALINDI
Oy birliği ile verilen karara gerekçe olarak ise kuvvetli suç ve delil karartma şüphesi gösterildi. Mahkeme Cora’nın mahkeme yargı çevresinde yakalanması halinde en kısa zamanda hazır edilmesinin istenmesine, mahkemenin yargı çevresi dışında yakalanması halinde ise yol tutuklaması yapılarak en kısa sürede mahkeme huzuruna çıkarılmasına hükmetti.
ALBAY METİN’İN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Davanın tutuklu sanığı Tutuklu sanık Albay Ümit Metin’in üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğu ve devam ettiği, atılı eylemin CMK100/3 maddesinde sayılan suçlardan olduğu hususunu dikkate alan mahkeme, Metin’in tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Davanın, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde halen devam eden "Poyrazköy davasıyla" birleştirilmesi talebinin duruşmada değerlendirilmesine hükmeden Mahkeme, duruşma günü gerekli güvenlik önlemlerinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına hükmetti. Mahkeme, ilk duruşmanın 9 Aralık 2011 09.30’da yapılmasını da karara bağladı. |
# FETÖ'den tahliye edilen Bursa eski Valisi Harput'a ev hapsi
## Özet
BURSA, (DHA)- FETHULLAHÇI Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) davasında, 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin Bursa eski Valisi Şahabettin Harput'un da aralarında bulunduğu tutuklu 3 sanığın, ilerleyen yaşları ve sağlık durumları gerekçesiyle 50'
## İçerik
06 Temmuz 2018 21:53
şer bin lira kefaletle tutuksuz yarılanmak üzere tahliye edilmesi kararına, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı itiraz sonuçlandı. İtirazı değerlendiren üst mahkeme, Şahabettin Harput'a ev hapsi verdi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Bursa eski Valisi Şahabettin Harput, 2016 Ağustos'unda çıkartıldığı mahkemece 'terör örgütüne üye olmak' suçundan tutuklandı. Savcılık soruşturmasının ardından, aralarında Harput'un da bulunduğu 27'si tutuklu, 60 sanık hakkında Bursa 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma ve terörizmin finansmanının kanununa muhalefet' suçlarından 10'ar yıldan 20'şer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Şahabettin Harput'un suçlamaları kabul etmediği yargılama sürerken, tutuklu sanıklardan 13'ü tahliye edildi.
Harput'un aralarında bulunduğu 14'ü tutuklu, 60 sanıklı davaya geçen Çarşamba günü devam edildi. Duruşma sonunda, mahkeme savcısının tutukluluk hallerinin devamını talep etmesine karşın, mahkeme heyeti, sağlık problemleri ve ilerleyen yaşlarını gerekçe göstererek Şahabettin Harput ile diğer tutuklu sanıklar Mehmet Ali Yayıkçı ve Ali Kemal Turhan'ın 50'şer bin lira kefalet karşılığı tahliyelerine karar verdi. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, bu karara bir üst mahkeme olan Bursa 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde itiraz ederek, 3 sanığın tekrar tutuklanmasını istedi.
EV HAPSİ VERİLDİ
Şahabettin Harput ve 2 tutuklu sanık dün akşam saatlerinde 50'şer bin TL kefaletin yatırılmasının ardından tahliye edilirken, Bursa 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi ise Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazını değerlendirdi. Mahkeme heyeti, Şahabettin Harput ile Ali Kemal Turhan'a ev hapsi verirken, Mehmet Ali Yayıkçı için yapılan itirazı ise reddetti.
Yargılamaya eylül ayında devam edileceği belirtildi.
FOTOĞRAFLI |
# Siyasi eşitsizlik: Yerel seçimlerde kadınların adı yine yok!
## Özet
"Partiler, farklı söylemlerine rağmen erkek egemen zihniyetten vazgeçmedi"
## İçerik
21 Şubat 2024 09:03
31 Mart yerel seçimleri öncesinde Kadın Adayları Destekleme Derneği (Ka.Der), mevcut 1393 belediye başkanından sadece 23'ünün kadın olduğuna dikkat çekerek siyasette kadınların eşit temsili için bir imza kampanyası başlattı. "Eşit temsil" vurgusuyla Change.org üzerinden de destek arayışına giren Ka.Der, ancak aday listelerinin açıklanmaya başladığı bu günlerde arzulanan değişikliği göremedi. Kadınların yerel seçim aday listelerindeki temsiliyetinin artması için başlatılan kampanyaların sonuç vermediği ve kadın aday sayısında belirgin bir artışın olmadığı gözlemleniyor.
"Aday bulmakta zorlanıyorsanız size bu listeleri teslim edebiliriz"
Milliyet'ten Ceyda Ulukaya'ya konuşan Ka.Der Başkanı Nuray Karaoğlu, bu süreçte siyasi partilere mektup gönderdiklerini ve her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade ediyor. Karaoğlu, "Birçok liderden aralarında söz birliği yapmışçasına kadın aday bulamadıklarını, kadınların öğrenilmiş çaresizlik içinde olduklarını duyduk. Oysa bizim elimizde, eğitimlerle desteklediğimiz, farklı siyasi partilere mensup aday adayı kadınların da listesi var, aday bulmakta zorlanıyorsanız size bu listeleri teslim edebiliriz" diyor.
Karaoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e bir liste sunduklarını ancak durumun değişmediğini belirtiyor. "Bu konunun dikkate alınmadığını ve 'mış gibi' yapılan bir sürecin içinde olduğumuzu görüyoruz" diyen Karaoğlu, partilerin erkek egemen zihniyetten vazgeçmediğini ve liderlerin kadınları önceleyeceklerini söylemesine rağmen son derece az sayıda kadın adayla karşılaşıldığını ifade ediyor. Karaoğlu, kadınların bu tabloyu kabul etmediğini ve siyasi partilerin hatalarını fark etmelerini, bu hatadan dönmelerini istediklerini vurguluyor.
AKP 4, CHP 5 ilde kadın aday çıkarabildi
7 ilde MHP ile ittifak yapan AKP’nin aday listesinde, Gaziantep’ten Fatma Şahin, Çanakkale’den Jülide İskenderoğlu, Edirne’den Belgin İba ve Iğdır’dan Ülkü Öcal olmak üzere 4 kadın aday bulunuyor. CHP ise Tekirdağ’dan Candan Yüceer, Eskişehir’den Ayşe Ünlüce, Bilecik’ten Melek Mızrak Subaşı, Afyon’dan Burcu Köksal, Aydın’dan Özlem Çerçioğlu olmak üzere 5 kadın aday açıkladı.
İstanbul’da durum
AKP’nin açıkladığı İstanbul’daki ilçe belediye başkan adaylarından 37’si erkek, sadece ikisi kadın. Bu isimler, Bayrampaşa Belediye Başkan adayı İlknur Kovaç Bayraktar ile Sancaktepe Belediye Başkan adayı Şeyma Döğücü. CHP’nin İstanbul ilçe belediye başkan adaylarında ise Üsküdar’da Sinem Dedetaş, Bakırköy’den Ayşegül Özdemir Ovalıoğlu, Bahçelievler’de Emine Gülizar Emecan, Maltepe’den Esin Köymen olmak üzere yalnızca 4 kadın aday yer alıyor. |
# Kayseri'de geçen yıl şehit edilen 15 komando anıldı
## Özet
Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ'de, geçen yıl 17 Aralık'ta bombalı terör saldırısı sonucu şehit olan 15 asker, saldırı yapılan durak önünde anıldı
## İçerik
17 Aralık 2017 13:36
.
Kayseri'de geçtiğimiz yıl 17 Aralık'ta çarşı iznine çıkan 1'inci Komando Tugayı askerlerinin bindiği belediye otobüsüne Talas Bulvarı üzerinde bulunan durakta bombalı araçla terör saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda 15 asker şehit oldu, 54 asker de yaralandı. Şehit askerler olayın yıldönümünde yine aynı olayda gazi olan askerler tarafından anıldı. 'Şehit Komandolar' adı verilen duraktaki anma töreninde hain saldırıda yaralanarak, gazi olan Hakan Şimşek, çarşı iznine, sivil kıyafetlerle, silahsız çarşı iznine çıktıklarını belirtirken şöyle dedi:
"Dağda- bayırda karşımıza çıkmaya cesaret edemeyen kalleşler alçakça bir bomba patlatarak 15 askerimizi şehit etti. Kardeşlerimiz peygamberlik mertebesinden sonra olan en kutsal şehitlik mertebesine yükseldi. Bize siper olan şehitlerimizi anmak için buraya geldik. Gaziler olarak yıllar geçse de bu olayın unutulmamasını istiyoruz. Bizi en çok inciten unutulmak olacaktır. Bizler hain saldırı sonucu yaralanan, şehit olan bu vatana malolmuş insanlarız. Kalleşleri sevindirmeyeceğiz. Her zaman dik duracağız, boynumuzu bükmeyeceğiz."
Yapılan konuşmanın ardından olayda şehit olan Mesut Yaşar'ın 11 yaşındaki kız kardeşi Merve Yaşar şiir okudu.
NİZAM-I ALEM GENÇLİK MERKEZİ ÜYELERİ ŞEHİTLERİ ANDI
Erciyes Üniversitesi Nizam-ı Alem Gençlik Merkezi üyesi öğrenciler de 15 şehidi hain saldırının yapıldığı durakta andı. Yaklaşık 100 öğrenci 15 askerin şehit, 54 askerin de gazi olduğu 'Şehit Komandolar Durağı'na geldi. Türk bayrağı açan gençler şehitleri andı. Duaların okunmasının ardından öğrenciler dağıldı.
PARS CHOPPER MOTOSİKLET KULÜBÜ ŞEHİTLERİ ANDI
Kayseri Pars Chopper Motosiklet Kulübü üyeleri 15 şehidin yaşandığı durakta anma programı düzenledi. 15 askerin şehit, 54 askerin de gazi olduğu olayda, Kayseri Pars Chopper Motosiklet Kulübü yıldönümü nedeniyle Şehit Komandolar Durağı'na geldi. Motosikletlerini saldırı yapılan alana alana bırakan kulüp üyeleri dua ettikten sonra ayrıldı.
FOTOĞRAFLI |
# ‘Botoks sonrası ölüm’ soruşturmasında yeni gelişme: 1 kişi tutuklandı
Kübra Boyraz'ın bir güzellik merkezinde yaptırdığı botoks sonrası ölümü iddiasıyla ilgili yürütülen soruşturmada 1 kişi tutuklandı.
Beylikdüzü’nde bir rezidansta bulunan güzellik merkezine giden Kübra Boyraz Solmazgil, botoks yaptırdıktan sonra evine döndü. Evinde fenalaşan Boyraz, hastaneye kaldırıldı. Genç kadın yapılan müdahalelere rağmen ertesi gün hayatını kaybetti.
Kızının ölümünden şüphelenen baba Boyraz, suç duyurusunda bulundu. Babanın şikayeti üzerine polis ekipleri konuyla ilgili geniş kapsamlı bir çalışma başlattı. Olayla ilgisi olduğu tespit edilen ve gözaltına alınan, daha sonra ise serbest bırakılan 5 kişiden biri olan Erdal D., savcılığın itirazı üzerine yeniden gözaltına alındı. Erdal D., tutuklanıp cezaevine gönderildi. |
# Sur Yapı 2018 yılı ciro hedefini açıkladı
## Özet
İstanbul, 27 Aralık, (DHA)- İnşaat, AVM ve enerji sektörlerindeki yatırımlarıyla 2017’de 1
## İçerik
.2 milyar liralık ciro elde eden Sur Şirketler Grubu, 2018 yılı için ise 1.7 milyar lira ciro hedefi koydu.
2017’ye girerken İstanbul’un altı bölgesinde altı yeni proje inşa edeceğini açıklayan Sur Yapı, mevcut projelerine Antalya’daki kentsel dönüşüm hamlesini de ekledi. İstanbul, Antalya ve Bursa’da yer alan 16 farklı projede 23 bin 400 konutluk portföye ulaşan Sur Şirketler Grubu, inşaat, AVM ve enerji sektörlerindeki yatırımlarıyla 2017’de 1.2 milyar liralık ciro elde etti. 2018 yılı için ise 1.7 milyar liralık ciro ve yüzde 40 büyüme hedefi koydu. Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas, "2017 yatırım yılıydı, 2018 üretim ve satış yılı olacak" dedi.
2017 yılında İstanbul, Bursa ve son olarak Antalya’daki 14 satış ofisinde 16 projenin satışını gerçekleştirdiklerini söyleyen Elmas, "Sadece inşaatta 1,800 konut, ofis ve dükkan satışı yaptık. 2017 yılında Excellence Koşuyolu, Tempo City, Topkapı Evleri, YeşilMavi, Muhit ve Semt Bahçekent projelerinin lansmanlarıyla birlikte ‘Aynen Öyle’, ‘Olur Olur Bal Gibi Olur’ ve ‘Mutlu Evler Türkiye’ isimli üç büyük satış kampanyası gerçekleştirdik. Ayrıca Antalya projesinin ön satışlarına başladık.
2017 yılında yatırımlarımızın yanı sıra tamamlanan projelerin de teslimatları gerçekleştirdi. Yılın ilk yarısında Bursa Nilüfer’de 75 bin metrekare kiralanabilir alanda birçok ulusal ve uluslararası markanın yer aldığı Marka Alışveriş Merkezi’ni hizmete açtık. Yılın son iki ayında ise Güneşli’de Mirage Rezidans ve Sultanbeyli’de İlkbahar projelerinin teslimatlarını yaptık" diye konuştu.
"2018 üretim ve satış yılı olacak"
2017’de yatırımlara ağırlık verdiklerini belirten Elmas, "Yeni yılda üretim ağırlıklı ilerleyeceğiz. Satış ve inşası devam eden projelerimize ek olarak İstanbul'da iki yeni projenin satış ve inşasına başlayacağız. Sancaktepe ve Ümraniye’de konut ve ticari alanlardan oluşan iki yeni proje yatırımı gerçekleştireceğiz. Bu projelerin toplam yatırım bedeli 750 milyon lira olacak" dedi.,
"2018 portföyünün değeri 11 milyar lira"
2018 yılında yeni projelerle birlikte 23 bin 400 konut ve ticari alanın yer aldığı bir portföyü yürüteceklerini belirten Elmas, "Bu yöneteceğimiz portföyün değeri yaklaşık 11 milyar lira olacak. 2018 yılında ise Sur Yapı ve grup şirketleri için toplamda bir milyar 700 milyon lira ciro hedefliyoruz. Bu hedeflerimiz doğrultusunda yatırım yapmaya, üretmeye, istihdam sağlamaya ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Ayrıca 2017 yılında lanse ettiğimiz altı proje ve faaliyete aldığımız Bursa Marka AVM projemizle birlikte doğrudan ve dolaylı olarak altı bin kişilik ek istihdam sağladık. 2018 yılında ise mevcut istihdamımıza ek olarak sadece Antalya projemizde beş bin kişilik ek istihdam sağlayacağız" dedi.
"Yeni AVM projeleri gündemimizde"
Haziran ayında Bursa'da yer alan Marka AVM projesini hizmete açtıklarını dile getiren Elmas, "Perakende sektöründe çalışmalar 2018 yılında da devam edecek. Çekmeköy-Sancaktepe ve Ümraniye’nin kesişim noktasında yer alan Metrogarden AVM’yi büyütme projesini hayata geçireceğiz. Ayrıca Antalya ve İzmir’de önümüzdeki yıllarda geliştireceğimiz iki yeni AVM projesi üzerinde de çalışmalarımız sürüyor" dedi.
Antalya’ya 70 bin kişilik yeni bir şehir
2017’de Antalya'da ön satış sürecini başlattıkları proje ile ilgili de bilgi veren Elmas, "Türkiye’nin örnek dönüşüm projesi kapsamında Antalya’nın Kepez-Santral bölgesinde yeni bir şehir inşa ediyoruz. bir milyon 300 bin metrekare alan üzerindeki projenin içerisinde 250 bin metrekare üzerinde kurulacak şehir parkı Antalya’nın en büyük parkı olacak. Proje içerisinde konut, ofis, home ofis, dükkan, AVM, otel, hastane gibi faaliyetlerin yer aldığı yaklaşık 19 bin bağımsız bölüm yer alacak. 2018 Mart ayında lansmana hazırlanıyoruz. Antalya’da tahminlerimizin çok ötesinde büyük bir ilgiyle karşılandık. 40 bin civarında ön talep gelince ön satış sürecine başladık. Bu ilgi bizi çok mutlu ediyor. Sadece Antalya değil Türkiye’nin 81 ilinden ve 39 farklı ülkeden talep aldık. 19 bin bağımsız birimden oluşan proje tamamlandığında yaklaşık 70 bin kişinin yaşadığı yeni bir şehir ortaya çıkacak. Bu şehirde 1.3 kilometrelik alışveriş caddesi bölgenin cazibe merkezi olacak. Ayrıca spor, kültür, eğitim ve sağlık kompleksleri bölgede yaşama değer katacak. Sekiz yılda tamamlanması planlanan projeye toplam sekiz milyar lira yatırım yapılacak. Proje süresince Antalya’da doğrudan ve dolaylı her yıl beş bin kişi istihdam edilecek" diye konuştu.
"Sur Enerji tüm projelerinin ihtiyacına denk elektrik üretiyor"
Sur Şirketler Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Sur Enerji'nin yatırımlar çerçevesinde büyüdüğünü ifade eden Elmas, "2017’de Mersin’de yer alan Elmalı RES santrali devreye alındı. 2018 yılının ilk çeyreğinde ise Kurtini RES santralinin devreye alınması planlanıyor. İnşası devam eden diğer enerji projelerini 2019 yılında hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Sur Enerji’nin yenilenebilir enerji kaynaklı ürettiği elektrik miktarı, Sur Yapı’nın tüm projelerinin ihtiyacı olan enerjiyi karşılayabiliyor" dedi.
200 milyon liralık sertifika yolda
2018 yılında alternatif finans modellerinin gelişeceğine dikkat çeken Elmas, "Özellikle gayrimenkul sertifikalarının daha aktif kullanıldığı bir yıl olacak. Sur Yapı olarak en az üç projemizde 200 milyon liralık sertifika ihracı düşünüyoruz. Antalya’daki 19 bin birimden oluşan dev kentsel dönüşüm projemiz ve İstanbul’daki iki projemizde bu uygulamayı denemeyi düşünüyoruz" dedi.
(Fotoğraflı) |
# Meclis'teki dokunulmazlık görüşmelerinde yine kavga çıktı!
## Özet
Anayasa Komisyonu'nda geçen hafta yapılan görüşmeler kavga çıkması nedeniyle bugüne ertelenmişti
## İçerik
02 Mayıs 2016 20:38
TBMM'de dokunulmazlıkların kaldırılmasının görüşüldüğü Anayasa Komisyonu toplantısında yine kavga çıktı. Milletvekilleri birbirine su fırlatırken, yer yer yumruklaşmalar yaşandı. Kavga sırasında HDP'li İdris Baluken'in kolu çıktı. Kavganın ardından ara verilen komisyonda tekrar toplanılmaya başlandı. Partililer katılmak üzere salonda buluştu. Aradan sonra komisyon gerginlikle başladı. HDP Muş Milletvekili BurcuÇelikÖzkan, toplantı resmi olarak başlamadan "HDP'li FerhatEncü'ye ve kendisine yapılan saldırıyı" gündeme getirdi. HDP'li Özkan, "Karşı karşıya olduğumuz ahlaksızlığın farkındayız" demesinin ardından AKP milletvekilleri topluca tepki gösterdi. AKP'li Mustafa Şentop'un başlanlığında resmen başlayan komisyonda söz alan HDP'li MeralDanışBeştaş, "gerginliğin sürdüğünü ve bu koşullar altında toplantının sürdürülmesinin doğru olmadığını" söyledi. Ardından komisyon başkanı, CHP, MHP ve AKP'ye söz verdi. CHP'li BülentTezcan ertelenemeye destek verirken MHP Sözcüsü "ertelenebilir de, devam da edebilir" ifadelerini kullandı. AKP Grup Başkanvekili BülentTuran, "komisyonun çalışabileceğini" söyledi. Ardından yapılan oylamayla Komisyonda iktidar kanadının çoğunluk oyuyla erteleme reddedildi. Yaklaşık 4 buçuk saat süren görüşmelerinin ardından saat 23:00 gibi HDP milletvekillleri dokunulmazlığın görüşüldüğü komisyonu terk etti.
Kavga nasıl başladı?
Teklifinin tümü üzerinde yapılan görüşmeler yapılırken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, geçtiğimiz hafta yaşanan kavga görüntülerini eleştirdi. Bozdağ, bu görüntülerin vekillere yakışmadığını söyledi ve danışmanların şiddet içerisinde yer aldığını söyledi. Bunun üzerine HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan "İftira atıyorsunuz" dedi. Komisyonda gerilim tekrar arttı.
Bazı vekillerin birbirlerine pet şişe fırlattığı görüldü. Vekiller arasında tekmeler ve yumruklar da atıldı. Kavga uzun süre devam ederken, Komisyon Başkanı Mustafa Şentop saat 18:30'a kadar toplantıya ara verdi. Milletvekilleri salonda beklemeye devam ediyor. Komisyonda geçtiğimiz hafta da kavga çıkmış ve toplantı pazartesi gününe ertelenmişti.
Bugün yapılan toplantıya, milletvekilleri danışmanların alınmamasına karar verilmişti.
Kavganın ardından ara verilen komisyonda tekrar toplanılmaya başlandı. Partililer katılmak üzere salonda buluştu. Yoğun güvenlik önlemlerinin olduğu belirtiliyor. Ayrıca AKP'den yoğun bir katılım olduğu belirtildi.
HDP'li ErtuğrulKürkçü, HDP Grup Başkan Vekili İdrisBaluken'in koluna darp aldığını söyledi. Kavgada HDP'li Baluken'in kolunun çıktığı aktarıldı. AKP'nin toplantının kapalı olması yönünde görüş bildireceği aktarıldı.
Aradan sonra komisyon gerginlikle başladı. HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan, toplantı resmi olarak başlamadan HDP'li Encü'ye ve kendisine yapılan saldırıyı gündeme getirdi. HDP'li Özkan, "Karşı karşıya olduğumuz ahlaksızlığın farkındayız" demesinin ardından AKP milletvekilleri topluca tepki gösterdi.
Aralarında Ferhat Encü, AlişanÖnlü, MüslümDoğan, SırrıSüreyyaÖnder ve Ertuğrul Kürkçü'nün bulunduğu HDP milletvekilleri komisyondaki yerini aldı.
CHP Milletvekili OkanCemalYüksel'in periscope'tan yayın yaptığı bildirildi.
HDP’nin erteleme talebi kabul edilmedi
Muhabir Hülya Karabağlı'nın bildirdiğine göre, AKP’li Şentop’un başkanlığında açılan komisyon toplantısı HDP adına söz alan Komisyon üyesi Meral Danış Beştaş "gerginliğin sürdüğünü ve bu koşullar altında toplantının sürdürülmesinin doğru olmadığını" söyledi ve erteleme talebinde bulundu. Komisyon Başkanı Şentop, CHP kanadına da söz verdi. CHP’li Bülent Tezcan HDP’nin erteleme talebine destek verdi. Ancak MHP Sözcüsü, "komisyonun devam edebileceğini veya ertelenebileceğini" görüşünü iletti. AKP Sözcüsü, komisyonun çalışmasından yana tavır koydu. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, komisyonun çalışabileceğini söyledi. Komisyon Başkanı Şentop, oylamaya geçti. Komisyonda iktidar kanadının çoğunluk oyuyla erteleme reddedildi.
Saat 23:00 gibi HDP milletvekilleri dokunulmazlığın görüşüldüğü komisyonu terk etti. |
# T24 köşelerinde bugün...
## Özet
T24'ten yedi yazarın bugünkü yazıları...
## İçerik
Orhan Alkaya: Meclis erkekliğini kaybeder mi?
Ergun Babahan: Hürriyet ve Ahmet Kaya, 'Vay şerefsiz'ler!
Aydın Engin: Bugün tarihi ise, tarih nedir acaba?
Vedat Özdan: Merkez Bankası Başkanı ne dedi, ne demedi ?
Kerem Altan: Yırt gömleğini CHP
Sibel Yerdeniz: Ama ya ‘insan’ iseler?
Ömer Faruk Gergerlioğlu: Cumhuriyetin 90. yılında CHP
Erdem Yörük: Siz hâlâ HDP’lileştiremediklerimizden misiniz? |
# Aile mantar toplarken kaybolan Poyraz Efe 3 saat sonra bulundu
Sivas'ta ailesiyle gittiği kırsal alanda kaybolan Poyraz Efe Yaşin (4), jandarma ekiplerinin başlattığı arama-kurtarma çalışması sonucu bulundu. Kaybolduktan 3 saat sonra bulunan Poyraz Efe'nin 2 kilometre uzaklaştığı belirlendi.
Olay, Sivas Nuri Demirağ Havalimanı yakınlarındaki Meraküm mevkiinde yaşandı. Hüseyin Yaşin, ailesini de yanına alarak bölgeye madımak ve mantar toplamaya gitti. Aile bireylerinin arazide madımak topladığı sırada çevrede oynayan Poyraz Efe Yaşin, iddiaya göre havalimanına inen bir uçağı görünce takip ederek bölgeden uzaklaştı. Bir süre sonra Hüseyin Yaşin, oğlu Poyraz Efe'nin etrafta olmadığını fark edince aile bireyleriyle birlikte aramaya başladı. Çevrede 1 saat süren aramada Poyraz Efe bulunamadı.
Aramalardan sonuç alamayan aile jandarma ve AFAD ekiplerinden yardım istedi. İhbar üzerine bölgeye gelen ekipler geniş kapsamlı arama çalışması başlattı. Aramalar sürerken Poyraz Efe ailesinden yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki havalimanı radar sistemlerinin yakınında jandarma ekipleri tarafından bulundu. Kaybolduktan 3 saat sonra bulunan ve üşüdüğü gözlenen Poyraz Efe, jandarma ekipleri tarafından araca bindirilerek ailesinin yanına götürüldü. Daha sonra ambulansta sağlık kontrolünden geçirilen Poyraz Efe ailesine teslim edildi.
Poyraz Efe'nin 6 çocuğundan en küçüğü olduğunu söyleyen baba Hüseyin Yaşin, "Madımak ve mantar toplamak için buraya geldik. O sırada Poyraz oyun oynuyordu. Uçağı görünce muhtemelen peşine takılmış olabilir. Jandarma ekipleri sayesinde bulundu" dedi. (DHA) |
# İlhan Mansız’la yüzleşme zamanı
## Özet
Dün TRT Türk’te İlhan Mansız’ı Futbol Her Şeydir programında yorumcu olarak görünce aklıma geldi, yazmayı unuttuğum bir konu.
## İçerik
Geçtiğimiz hafta Önder Açıkbaş’ın Kanaltürk’teki programına katılan Paşhan Yılmazel, İlhan Mansız ile TNT’de diziye başlayacaklarını açıklamıştı ama bunu bile zor söyledi gibi, sanırım bir yasak var şu an.
Bu dizinin ne olduğunu düşünmeye başladım ve aklıma eylül ayında çıkan; Kuzey Güney’e rakip geliyor gibi haberler geldi.
Evet, sanırım bu dizi o dizi. Biri Almanya’da diğeri Türkiye’de yaşayan birbirinden habersiz iki kardeşin hikayesini konu alan Yüzleşme adlı dizi. Dizinin yapımcılığını; İlhan Mansız’ın kendi şirketi MNZ World, yönetmenliğini Şenol Sönmez üstleniyor.
Paşhan Yılmazel’le başrolü paylaşan Mansız, bir sokak dövüşçüsünü canlandıracak. Hatta Kıvanç Tatlıtuğ gibi dövüş dersleri aldığı da konuşulmuştu.
Kanal görüşmeleri devam eden dizinin kanalını da Yılmazel açıklamış oldu, TNT… Kanaldan henüz net bir açıklama yok ancak belirteyim.
Şu an kimliğini arayan bir kanal olan TNT, Dedektif Memoli’yi yayından kaldırılıyor diye haberler çıktı ama kanalın dizi tanıtımlarında, magazin programlarında yer almaya devam ediyor, henüz bu sadece kanalın düşündüğü bir şey de olabilir ya da kanal çekilmiş bölümleri yayınlayacaktır sadece. Gökhan Özen’in Yıldız Masalı dizisi de kalıcı gözükmüyor, parlak değil.
Dizilerde dikişi henüz tutturamayan TNT, Kurtlar Vadisi transferinden sonra, Yüzleşme ile ivme kazanabilir.
Peki İlhan Mansız’ın amacı ne?
En son Acun Ilıcalı’nın Yok Böyle Dans’ında yarışmacı olarak karşımıza çıkan Mansız yarışmadan ani bir kararla ayrılmıştı. Bence Acun Ilıcalı’yı da mağdur etti. Nedeni ise, Soçi’de 2014′te yapılacak 2014 Kış Olimpiyatları’nda artistik buz pateni yarışmasına Türkiye adına katılma isteği ve Almanya’da devam eden yoğun provaları.
Ancak TRT Türk’te futbol yorumculuğuna devam ediyor. Dizi projesi de yatmamış. Sanırım bu Yok Böyle Dans’tan ayrılmak için bahane olmuş gibi biraz.
Peki, daha önce dizilerde rol alan, reklam yıldızı olan, hatta Para Taksi diye bir formatta karşımıza taksi şoförü sunucu olarak karşımıza çıkan, Buzda Dans’ta yarışan, Yok Böyle Dans’ı yarıda bırakan, buz pateni olimpiyatlarına hazırlanıyorum diyen, futbol yorumculuğuna devam eden Mansız’ın gelecek planı tam olarak ne?
Açıkçası ilhan Mansız’ın bu kafa karışıklığı benim de kafam karıştırdı. |
# ABD Büyüme Hızı Piyasalara Göz Kırptı
## Özet
Dün piyasaların kısa vadedeki geleceğine yönelik beklentilerin üç grupta toplandığından bahsetmiştim.
## İçerik
2013 için birçok uluslararası kurum parlak bir yıl tahmini yapmamıştı. Fakat son beş yılda alıştığımız üzere, bu pek de parlak olmayan tahminler, yıl içinde daha kötüleri ile revize edildi
Dünyanın 6, Avrupa’nın 4. en çok yabancı turist çeken ülkesi olduğumuzu eminim çoğunuz biliyorsunuz. |
# Tourism Investment Forum 16 Mayıs’ta düzenlenecek
## Özet
TTYD Başkanı Narin 2022'de turizmden 30 milyar dolar gelir beklediklerini aktardı
## İçerik
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, Tourism Investment Forum (TIF) etkinliği öncesi basınla bir araya gelerek etkinliğe ilişkin bilgi verdi. Narin, TIF'in amacının Türk turizm sektörünün önümüzdeki 20 yılını tasarlamak olduğuna dikkat çekti. TIF etkinliği Mandarin Oriental Bosphorus’ta 16 Mayıs'ta düzenlenecek.
2020 yılında düzenlenen ilk TIF’in önemli konuşmacılar ve katılımcılarla "çok ciddi" ilgi çektiğini vurgulayan Oya Narin, bu yıl ikincisini gerçekleştirecekleri etkinlikte de yine yurtiçi ve yurtdışından konuşmacıların bulunacağını ve Covid-19 salgını sonrası sadece Türkiye değil dünyada değişen dinamiklerin de tartışılacağını dile getirdi.
"2022'de 30 milyar dolar gelir bekliyoruz"
Narin, 2021 yılında 30 milyon turiste karşılık 24,5 milyar doların ülke ekonomisine katkıda bulunduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"Bu yıl itibarıyla 1,8 milyon kapasitesine sahibiz. 331 uluslararası markalı otelin faaliyet gösterdiği sektörümüzde bu otellerin kapasitesinin 150 bin civarında olduğunu söyleyebiliriz. Otellerin yıldız kategorisine baktığımızda ise 5 yıldızlı otellerin yüzde 18’e ulaştığını görüyoruz"
Narin, TTYD olarak, bu yıl 32-35 milyona yakın turist 30 milyar dolar düzeyinde tahminlerini bulunduğunu aktardı.
"TIF, Türkiye’nin potansiyelini anlatmak için en uygun platform"
TTYD Yönetim Kurulu Üyesi Ayla Heyfegil ise TYDD’nin uluslararası çalışmaları hakkında bilgi verdi. Daha önce yatırım toplantıları için çeşitli yurtdışı etkinliklere katıldıklarını belirten Ayla Heyfegil, TIF sayesinde bu toplantıları Türkiye’de düzenlemenin ve yabancı yatırımcıları ülkemize getirmenin önemine vurgu yaptı.
Heyfegil ayrıca uluslararası yatırım ortamında Türkiye’ye ciddi bir ilgili olduğunu ve yatırımların artacağını sözlerine ekledi.
TTYD Yönetim Kurulu Üyesi Ferzan Çelikkanat da 2020’de gerçekleştirdikleri ilk TIF’in başarılı olmasının nedeninin Türkiye’nin sahip olduğu potansiyele bağladı. "Önemli olan bu potansiyeli etkili şekilde anlatmak ve tanıtmak" diyen Çelikkanat, TIF’in bunun için en uygun platform olduğunun altını çizdi. |
# Pendik'te silahlı saldırı
## Özet
Haber-Kamera: Uğur AYAZSIN / İSTANBUL DHA
Pendik Güzelyalı Tren İstasyonu'nda bir kişi, 3 kişiye ateş açarak yaraladı
## İçerik
Haber-Kamera: Uğur AYAZSIN / İSTANBUL DHA
Pendik Güzelyalı Tren İstasyonu'nda bir kişi, 3 kişiye ateş açarak yaraladı
13 Ekim 2017 20:08
Haber-Kamera: Uğur AYAZSIN / İSTANBUL DHA
Pendik Güzelyalı Tren İstasyonu'nda bir kişi, 3 kişiye ateş açarak yaraladı .Saldırgan, polisten kaçarken yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki bir okula girerek saklandı. Burada bileklerini keserek intihar girişiminde bulunan kişi gözaltına alındı. Olayla ilgili inceleme sürüyor. |
# Ethereum'un kurucusundan kripto para uyarısı
## Özet
Ethereum'un kurucusu Vitalik Buterin yatırımcıları kripto paralar konusunda uyardı
## İçerik
Ethereum'un kurucusu Vitalik Buterin kripto paraların her an sıfıra düşebileceğini söyledi. Buterin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada krpto paraların hala aşırı volatil bir varlık sınıfı olduğunu belirterek "Kaybetmeyi göze alacağınızdan fazla para yatırmayın" yorumunu yaptı. Buterin, ayrıca geleneksel varlıkların hala en güvenli yatırım olduğunu da ifade etti. Sert satışlar nedeniyle önceki günlerde kripto paraların piyasa değerinden bir günde yaklaşık 100 milyar dolar silinmişti. |
# Kraliçe'yi bulamayan arılar şehri bastı!
## Özet
Olay, merkez Yıldırım ilçesi Sıracevizler Mahallesi'nde meydana geldi
## İçerik
. Bir kovan arı alan Şükrü Yıldız, arıları 4. kattaki evinin terasına çıkarttı. Burada bir gece kalan arıları ertesi gece komşusunun 5 kovanı ile birlikte Uludağ'a çıkarttı.
Mahalleli evine kaçişti, pencereleri kilitledi
Kestane mevsimi olması sebebiyle Uludağ'a taşınan arıların bir kısmı, teras kattaki yerlerine geri döndü. Burada ana arıyı bulamayan binlerce arı mahalleye dağıldı. İnsanları sokmaya başlayan arılar, vatandaşları evlerine hapsetti. Kapı ve camları kilitleyen vatandaşlar, polisten yardım istedi. Arıları camdan izleyen insanlar ilginç görüntüler oluşturdu. Sokaklardan geçen vatandaşlar da arıların saldırısına uğradı.
Gazeteciler de nasibini aldi
Olay yerine gelen polis ile gazeteciler de arılardan nasibini aldı. Polisler, arıların saldırısı sebebiyle bir süre araçlarından çıkamadı. Polis, anons yaparak sokaktaki vatandaşların evlerine girmelerini istedi. Gazeteciler, araçlarından çıkmadan görüntü almaya çalıştı. Dışarı çıkanlar ise arı saldırısı üzerine kaçıştı. Birkaç gazeteciyi arı soktu.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, mahalleyi uzun süre etkisi altına alan arılar için bölgeye ilaçlama aracı gönderdi. Mahalle arılar için ilaçlandı.
‘Hayvanlar anasini ariyor’
Arıların sahibi Şükrü Yıldız, yaşananları şöyle anlattı: "Arıları komşumunkilerle birlikte akşam dağa götürdüm. Ama herhalde bunlar kaldı ya da bunlar buraya geri döndü. Analarını burada bulamayınca ne yapacaklarını şaşırdılar. Ardından da mahalleye dağıldılar. Anasını arıyor hayvanlar ne yapsın?" |
# Datça'da pansiyon yangını
## Özet
Mehmet ÇİL/DATÇA (Muğla), (DHA)- MUĞLA'nın Datça ilçesindeki bir pansiyonda çıkan yangın, itfaiye ekiplerinin yoğun müdahalesi sonucunda söndürüldü
## İçerik
Dün gece, Eski Datça Mahallesi Atatürk Caddesi'nde, Özge Yenal'a (32) ait pansiyonun giriş kısmında, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangın kısa sürede büyürken, çevredekiler durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine, otelin bulunduğu bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yangın, itfaye ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucunda, kontrol altına alınarak söndürüldü. Tek katlı ve 15 odalı pansiyon kullanılmaz hale gelirken, yangında yaralanan ya da ölen olmadı.
Datça Mahalli Arama Kurtarma Gönüllüleri temsilcisi Barış Muştu, kendilerine ulaşan yangın ihbarı üzerine olay yerine geldiklerini belirterek, "Pansiyonda girişi ve çatıda büyük bir yangın mevcuttu. İtfaiye ekipleri otelin ön ve arka tarafından alevlere müdahale etti. Bizde kendilerine yardımcı olduk. Otelde hasar meydana geldi. İçeride ölen ya da yaralananın olmaması teselli kaynağı oldu" diye konuştu.
Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.
FOTOĞRAFLI |
# Yunanistan bu yıl 3 milyar avro tasarruf yapacak ATİNA
- - 09.02.2012 - Yunanistan'da geçici işbirliği hükümetini destekleyen siyasi parti liderleri, ikinci kredi anlaşması karşılığı AB ve IMF tarafından istenen yeni tasarruf önlemlerini, emeklilik maaşlarında ek kesinti yapılması dışında kabul etti. Başbakan Lukas Papadimos PASOK Lideri Yorgo Papandreu, Yeni Demokrasi Partisi Lideri Andonis Samaras ve Ortodoks Halk partisi lideri Yorgo Karcaferis dün başbakanlıkta 7 saat boyunca 130 milyar avroluk ikinci kredi anlaşması karşılığı Yunanistan'dan istenen yeni önlemleri görüştü. Yunanistan'ın alması gereken ek önlemler ve yapması gereken reformları içeren 50 sayfalık metnin iş koşullarına köklü değişiklikler getirmesinin yanı sıra bu yıl için 3 milyar avroya kadar, 2015 yılına kadar ise 10 milyar avroluk tasarruf öngörüyor. Sadece emeklilik maaşlarında 300 milyon avro tasarruf edilmesini kabul etmeyen liderlerin onayladığı önlemler ise şöyle: -751 avro olan asgari ücretin yüzde 22 oranında düşürülmesi, 25 yaş altındaki gençlerin maaşlarında buna ek olarak yüzde 10 ek kesinti yapılması, -Asgari ücrette artışların üç yıl süreyle dondurulması, -İşsizlik oranı yüzde 19'dan yüzde 10'a düşene kadar bütün maaş artışlarının dondurulması, -Kamu şirketlerinden OTE Telekom ve enerji şirketi PPC çalışanlarının emeklilik ödeneklerinin yüzde 15 oranında, denizcilik sektörü çalışanlarının ise emeklilik ödeneklerinin yüzde 7 oranında düşürülmesi, -Bu yıl 15 bin, 2015 yılı sonuna kadar da 150 bin kamu çalışanının işten çıkarılması, -Sosyal güvenlik Kurumu IKA'ya katkıların önce yüzde 2 oranında, 2013'te de yüzde 3 oranında düşürülmesi, -Temmuz sonunda yargı personeli, doktorlar, diplomatlar, polis ve ordu mensuplarının maaşlarının gözden geçirilmesi, -Temmuz sonuna kadar Devlet Doğalgaz Şirketi DEPA, Gaz Dağıtım Şirketi DESFA, Yunanistan Petrolleri ELPE, bahis şirketi OPAP, Atina-Pire ve Selanik Su ve altyapı şirketleri EYDAP ve EYATH ile Uluslararası Yayın Merkezi'nin özelleştirilmesi, -Askeri harcamalarda GSYİH'nın yüzde 0,15'i oranında kesinti yapılması, -Kamu şirketlerine ve bankalarına eleman alımının durdurulması, -Vergi muafiyetlerinin kısıtlanması, KDV ve emlak vergisi yapısının basitleştirilmesi, -200 vergi dairesinin bu yıl sonuna kadar kapatılması, Nisan sonuna kadar 1000 vergi müfettişinin daha işe alınması -Yunan bankalarının (adi hisse sınırlı oy hakkı ve şarta dönüştürülebilir tahvillerle) yeniden sermayelendirilmeleri. -Yunan halkı için ölüm kontratı- Yeni ekonomik önlemler ve liderlerin verdiği karar Yunan basınında ise geniş yer buldu. Basın Papadimos başkanlığındaki liderler toplantısına çok geniş yer vererek "troyka ve liderler Yunan toplumu için ölüm kontratı imzaladı", "hükümetin maaş ve emeklilik konularında aldığı sert önlemler korku ve dehşet saçıyor" "ülke ve toplum tam iflasa mahkum edildi" gibi değerlendirmelerde bulundu. |
# DTP’li Kaplan: Ersöz ölümle tehdit etti
## Özet
DTP’li Hasip Kaplan, emekli tuğgeneral Ersöz’ün, ailesini ölümle tehdit ettiğini ileri sürdü
## İçerik
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Ergenekon soruşturması kapsamında aranırken, bugün Ankara’da yakalanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün, Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı döneminde ailesini ölümle tehdit ettiğini öne sürdü.
Kaplan, "Ersöz’ün yakalanmasıyla Ergenekon davasında Fırat’ın ötesinde bir adım atılmıştır. Partililerimiz ve yakınım mağdur olmuştur. Bu davanın müdahili ve davacısıyız" dedi. Kaplan’ın yeğeni Faik Kaplan ise Ersöz’ün kendisini, ‘Seni hekipoterden başaşağı atarım. Cesedini kimse bulamaz’ diye tehdit ettiğini iddia etti.
Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün 2001 yılında Şırnak’ta görev yaptığı sırada yeğeni Faik Kaplan’ı çağırarak ölümle tehdit ettiğini ve kalabalık bir şekilde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunarak bir faili meçhul cinayeti önlediklerini ileri süren Hasip Kaplan, "İdil’de başarılı olamayınca, planlarını Silopi’de uygulamaya koydu" dedi.
Kaplan’ın yeğeni Faik Kaplan ise, Şırnak’ın İdil İlçesi’nde 2001 yılında 2 kişinin dükkanına gelerek Levent Ersöz’ün çağırdığını, gelmemesi halinde zor kullanacaklarını söylediklerini belirterek yaşadığını iddia ettiği olayı şöyle anlattı:
"Bu durumu ailem ve yakınlarımı arayarak haber verdim. Jandarmaya gittik, yakınlarım ise dışarıda bekledi. Levent Ersöz, bana ‘HADEP’i kurmaya çalışıyorsun. İdil’de seni ve Resul Sadak’ı, Silopi’de Serdar Danış’ı öldüereciğim. Aklınızı başınıza toplayın. Devletinize sadık olun. Biz istediğimiz herşeyi yaparız, istediğimiz adamı istediğimiz yerden götürürüz. Kimse bizden hesap soramaz. Seni helikopterden başaşağı atarım. Cesedini kimse bulamaz. Buraya gelmeden amcan Hasip Kaplan’a şikayet etmişsin. Kime şikayet edersen et, nereye gidersen git. Ya dediklerimi yaparsın ya da bir hafta içinde İdil’i terkedersin."
‘İdil'i terk etmesem beni de öldürürlerdi
Kaplan, bu tehditin ardından tanımadığı insanların evinin etrafında dolaşması nedeniyle Mersin’e kaçtığını belirterek, "Serdar Danış’ı arayarak dikkat etmeleri için uyarıda bulundum. Onlar ise ‘Bizi her gün tehdit ediyorlar. Biz alışmışız bu tehditlere’ diyerek fazla ciddiye almadı. Beni tehdit ettikten bir hafta sonra Serdar Danış ve Ebubekir Deniz ortadan kayboldu. Ben de kimseye haber vermeseydim ve İdil’i terk etmezseydim beni de öldürürlerdi" dedi. Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün adı, 25 Ocak 2001'de Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde kaybolan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan kapatılan HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Danış ile ilçe sekreteri Ebubekir Deniz olayında geçmişti. Kayıp ailelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açtığı davada, Türkiye etkili soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle 170 bin euro tazminata mahkum edildi.
Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı binasına gittikten sonra kendilerinden bir daha haber alınamadıkları öne sürülen Serdar Danış ile Ebubekir Deniz ile ilgili yürütülen soruşturmada avukat Tahir Elçi, Levent Ersöz hakkında Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu. Şikayet dilekçesinde, 2 HADEP'linin ortadan kaybolduğu tarihte Levent Ersöz'ün Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı olduğu, Danış ve Deniz'in, Ersöz'ün talimatıyla Silopi İlçe Jandarma Komutanı S.C. ile komutanlıkta görevli askerler T.A., S.G., V.A. tarafından kaybedildiği iddia edilmişti. Davayla ilgili Silopi Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda Levent Ersöz ile ilgili şu iddialar yer aldı:
"Serdar Danış bir grup sivil tarafından sivil plakalı araç ile kaçırılmaya çalışılmıştır. Araca binmeyi reddeden Danış, ancak resmi kuruma davet edilmesi halinde gidebileceğini ifade etmiştir. Kısa süre sonra jandarmadan aradığını belirten görevlinin daveti üzerine Ebubekir Deniz ile birlikte gitmiş ve kendilerinden bir daha haber alınamamıştır. Serdar Danış ile babası, siyasi faaliyetlerine son verip anılan partinin ilçede açılmaması için dönemin Şırnak Alay Komutanı Levent Ersöz ve ilçe jandarma komutanı S.C. tarafından tehdit edilmiştir." |
# Güreş Federasyonu'nun 2018 yılı değerlendirme toplantısı yapıldı
## Özet
Musa Aydın: "Bu sene ülkemize 196 madalya kazandırdık"
Yakup Topuz: "Dersimizi aldık"
Salih Bora: "İlk amacımız Tokyo Olimpiyatları"
Yasemin Adar: "Amacımız İstiklal Marşımızı okutmak"
Buse Nur ARSLANOĞLU - Doğanay YAVUZ / İSTANBUL,(DHA)
Türkiye Güre
## İçerik
Yakup Topuz: "Dersimizi aldık"
Salih Bora: "İlk amacımız Tokyo Olimpiyatları"
Yasemin Adar: "Amacımız İstiklal Marşımızı okutmak"
Buse Nur ARSLANOĞLU - Doğanay YAVUZ / İSTANBUL,(DHA)
Türkiye Güreş Federasyonu tarafından düzenlenen 2018 yılı değerlendirme toplantısı yapıldı. Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde düzenlenen toplantıya Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın, Serbest Güreş Milli Takımlar Koordinatörü Yakup Topuz, Grekoromen Güreş Milli Takımı Antrenörü Salih Bora, Kadın Milli Takımı Antrenörü Efraim Kahraman ve Dünya İkincisi Güreşçi Yasemin Adar katıldı.
Federasyon Başkanı Musa Aydın, 2018 yılının başarılı geçtiğini belirterek, 2019 Dünya Şampiyonası'nı iyi değerlendirmek istediklerini söyledi. Aydın, "Amacımız 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda büyük bir başarı elde etmek" şeklinde konuştu.
Güreşte 1923 yılından bu yana Olimpiyatlar'da, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda toplam 1609 madalya alındığını söyleyen Musa Aydın, "Bugüne kadar 454 altın, 476 gümüş ve 679 bronz madalya alındı. Olimpiyat tarihinde ülkemizin kazandığı 94 madalyanın 63'ünü güreş takımları kazandı. Bu madalyaların kazanılmasında emeği geçen federasyon eski başkanlarına, sporcularımıza ve antrenörlerimize şükranlarımızı sunuyorum. Aramızda olmayanlara da Allah'tan rahmet diliyorum. Rio Olimpiyatları'nda ülkemizin aldığı 8 madalyanın 5'ini güreşte kazandık. Büyük bir başarıya imza attık. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum. Darısı 2020 Tokyo Olimpiyatları'na" ifadelerini kullandı.
"BU SENE ÜLKEMİZE 196 MADALYA KAZANDIRDIK"
2018 yılında Türkiye'ye toplam 196 madalya kazandırdıklarını ve uluslararası turnuvalarda 5 kez İstiklal Marşı'nı okuttuklarını vurgulayan Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın, "2017'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda toplam 9 madalya aldık ve 5 kez İstiklal Marşı'nı okuttuk. Marşımızı Avrupa'ya ezberlettik. 68 yıl aradan sonra böyle bir başarı yakalandı. Dünya Şampiyonası'nda da 8 madalya aldık ve 3 şampiyon çıkarttık. 2018'de tüm kategorilerde 90 altın, 48 gümüş ve 58 bronz madalya kazandık. Bu sene ülkemize 196 madalya kazandırdık. Avrupa Şampiyonası çok zor bir şampiyonaydı. Rusya'da güreşçilerimiz büyük bir başarıya imza attı. 13 madalya aldık ve 5 şampiyon çıkarttık. Avrupa'da yine 5 kez marşımızı okuttuk. İstikrarı sürdürdük. Dünya Şampiyonası'nda 9 madalya kazandık, Metehan, Dünya Şampiyonu oldu. 2 şampiyonumuz Rıza Kayaalp ve Taha Akgül'ün yaşadığı talihsizlikler başarımıza gölge düşürdü. Spor ailesi olarak en çok şampiyonluk beklediğimiz sporcularımızın madalya alamaması bizleri çok üzdü. Ancak unutulmasın ki bu arkadaşlarımız robot değil, insan. Bu mağlubiyetlerden biz derslerimizi aldık. Ankara'da teknik ekibimizle uzun uzun değerlendirmeler yaptık ve büyük dersler çıkardık. Bundan sonraki hedefimiz 2019 Dünya Şampiyonası. Burada Olimpiyat kotası var. Dünya Şampiyonası'nda ilk 6'ya giren sporcular vize alacaklar. Sporcularımızın vizelerini almalarını sağlamak ve 2020'de rahat bir programla Tokyo'ya hazırlanmak istiyoruz. Tokyo'da dünyanın en iyi güreş takımıyla Olimpiyatlar'da yer alarak İstiklal Marşımızı okutmak istiyoruz. Sporda en büyük hedef olimpiyattır. Güreş de Türk sporunun lokomotifidir. Güreş ailesi olarak üzerimizde çok büyük bir sorumluluk var. Bunun farkındayız ve hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. İnşallah 80 milyonu Tokyo'da başarıyla temsil edeceğiz. 80 milyon insanımıza da burada görevler düşüyor. Hepimiz üzerimize düşeni yapacağız ve Tokyo'da ülkemizi başarıyla temsil edeceğiz" dedi.
YAKUP TOPUZ: "DERSİMİZİ ALDIK"
Başkan Musa Aydın'ın ardından açıklamalarda bulunan Serbest Güreş Milli Takımlar Koordinatörü Yakup Topuz, başarısız gibi görünen sporcuların olduğunu söyleyerek, "Dışarıdan bakınca başarısız gibi görünen sporcularımız var. Son saniyede kaybeden sporcularımız var. Dağıstan'da çok önemli başarılara imza attık ve burada yeni sporcular devreye girdi. Bazı sporcularımızla ilgili teknik analizimizi yaptık. Hatalar olunca başarısızlık ortaya çıkıyor. Rıza ve Taha'nın altın madalya alamamasına başarısızlık olarak bakılıyor. Bu sporda her zaman iniş çıkış olabilir. Avrupa'da başarılı olduk, Dünya Şampiyonası'nda madalya sayımız az oldu. Biz 2019'a iyi bakıyoruz. Dersimizi aldık. En az 4 sıklette altın madalyayı zorlarız. Taha bana göre dünyanın 1 numarası. İnşallah Olimpiyatlar'da Taha, Soner, Süleyman ve Fatih önemli başarılar alacak. Önümüzde puanlı turnuvalar var. Birlik ve dirlik içinde olduğumuzda başarı gelecektir. Güreş, Türk sporunun lokomotifidir" ifadelerini kullandı.
SALİH BORA: "İLK AMACIMIZ TOKYO OLİMPİYATLARI"
Grekoromen Güreş Milli Takımı Antrenörü Salih Bora, ilk amaçlarının 2020 Tokyo Olimpiyatları olduğunu belirterek, "Grekoromen takım olarak 3 kişilik bir ekiple 1 gümüş ve 1 bronz madalya aldık. Grekoromen olarak 2000 yılında Olimpiyat şampiyonu çıkardık. 20 yıllık bir beklenti içindeyiz grekoromen olarak. Olimpiyatlar'a katılabilmek için yapılacak olan kota müsabakalarını geçmez gerekiyor. Dünya Şampiyonası eylül ayında Kazakistan'da yapılacak. Buradaki derecelere göre Olimpiyat durumu belirlenecek. 1 yıl önceden Olimpiyat'a katılmayı hak etmek büyük bir avantaj çünkü önemli bir hazırlık dönemi geçirebiliyorsunuz. Aşağıdaki gençlerimizin abilerine yetişmesi için elimizden geleni yapacağız. Amacımız Olimpiyatlar'da altın madalya kazanabilmek" diye konuştu.
Kadın Milli Takımı Antrenörü Efraim Kahraman, takımlarının istikrarlı çıkışlarını sürdürdüğünü belirterek, "Asıl hedefimiz, başkanımızın söylediği gibi Tokyo Olimpiyatları. Tokyo'da istikrarlı şekilde devam etmek istiyoruz. Kadınlarda Olimpiyat altın madalyamız yok. Bunu başarmak istiyoruz. Tek hedefimiz İstiklal Marşımızı okutmak" şeklinde konuştu.
YASEMİN ADAR: "AMACIMIZ İSTİKLAL MARŞIMIZI OKUTMAK"
Dünya İkincisi Güreşçi Yasemin Adar ise 2018 yılının kadın güreşinde çok başarılı geçtiğini söyledi. Adar, "2018 yılı kadın güreşi olarak çok iyi geçti. Birçok madalya kazandık. İlk kez Avrupa Şampiyonası'nda takım halinde 3. olduk ve bu unutulmayacak bir başarı. Büyükler kadın kategorisinde ilk kez bir kupa kazanıldı. 5 madalya kazandık. Dünya Şampiyonası'nda da 3 madalya kazandık. Bu da önemli bir başarı oldu. Artık ikinci olmak bizim için başarı olmaktan çıktı. Dünya ve Avrupa Şampiyonu olmaya hazırlandığımız için ikinci olmak bizim için başarısızlık oluyor. Amacımız bayrağımızı dalgalandırıp İstiklal Marşımızı okutmak" ifadelerini kullandı.
AYDIN: "BAZEN HATALARIN ÖNÜNE GEÇEMİYORSUNUZ"
Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın, hakem hatalarıyla ilgili olarak sorulan bir soruyu ise "İnsanın olduğu yerde hata her zaman olur. Hakem konusunda tabii ki hataların olduğunu görüyoruz. Komite başkanıyla yaptığımız konuşmada kendisi bana, 'Başkan, sizin bir şampiyonluğunuzu yediler. Soner'in şampiyon olması gerekirdi' dedi. Ama burada yapacak bir şey yok artık. Ancak bu konuşmadan şunu çıkarabiliriz, dünya bizi izliyor, takip ediyor. Hakem konusunda ise bazen hataların önüne geçemiyorsunuz. İş hakemde bitebiliyor. Aynı puandaki 2 güreşçinin güreşi sırasında hakemler sonucu belirleyebiliyorlar" diye yanıtladı.
Taha Akgül'ün başpehlivanlarla antrenman yapıp yapmayacağı konusunda da konuşan Aydın, "Başpehlivanlarla antrenmanı düşünüyoruz ama şu anda aradaki makas çok açık. Eskiden Ali Gürbüz, Recep Kara, antrenman yapabiliyordu. Ancak şu anda zor gibi. Taha'nın rakiplerini, Rıza'da olduğu gibi çözmemiz gerekiyor. Hakem konusunda tabii ki bizim canımız yandığı için şikayetçiyiz ama bu herkese yapılıyor, birçok federasyon aynı haksızlıklarla karşı karşıya kaldığı için şikayetçi. Enes'in maçı nedeniyle şikayette bulunurken, diğer ülkelerin federasyon başkanları da destek verdi. Birçok hakem, bizim şikayetlerimiz sonrasında görevden uzaklaştırıldı ancak madalyalar geri gelmiyor. Daha sonrası için belki caydırıcı oluyor ama madalya gitmiş oluyor" açıklamasında bulundu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Değerlendirme toplantısından görüntüler
- Musa Aydın'ın açıklamaları
- Yakup Topuz'un açıklamaları
- Salih Bora'nın açıklamaları
- Efraim Kahraman'ın açıklamaları
- Milli güreşçi Yasemin Adar'ın açıklamaları
(FOTOĞRAFLI)
Erdoğan'ın başbakanı Davutoğlu'ndan Erdoğan'a karşı manifesto: Cumhurbaşkanlığı toplumun yarısı ile... |
# Beyaz Saray'dan yeni 'çelik tarifesi' açıklaması
## Türkiye'den ithal edilen çeliğin gümrük tarifesi oranını yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltildi
ABD Başkanı **Donald Trump** 'ın dün (10 Ağustos 2018) sosyal medya hesabından duyurduğu Türkiye'den ithal edilen çeliğin üzerindeki gümrük tarifesi oranını iki katına çıkarılacağına ilişkin çıkışına ilişkin olarak Beyaz Saray'dan yeni bir açıklama geldi. Yapılan açıklamada, uygulamanın 13 Ağustos'ta başlayacağını duyuruldu.
Beyaz Saray tarafından Başkan Donald Trump'ın imzasıyla yayımlanan açıklamada, "Çelik ithalatını daha da azaltmak ve yerli kapasite kullanımını artırmak için 13 Ağustos'tan başlayarak Türkiye'den ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesini yüzde 50 oranında uygulamanın gerekli ve uygun olduğuna karar verdim" ifadesi kullanıldı.
ABD Ticaret Bakanlığından yapılan ve Bakan** Wilbur Ross'**un ifadeleri aktarılan yazılı açıklamada ise, "Başkan Trump, Türkiye Cumhuriyeti'nden ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesi oranını yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltti" bilgisine yer verildi.
Trump, cuma sabahı kendi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ABD'nin Türkiye'den ithal ettiği çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük tarifesi oranlarını iki katına çıkartarak bu ürünlere sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 20 gümrük vergisi uygulamak için talimat verdiğini bildirmişti. |
# Muharrem İnce: Dünyada her şey değişti ama Türkiye'de siyaset yapma biçimi değişmedi
'Memleket Hareketi'ni başlatan eski CHP Yalova Milletvekili ve partisinin geçmiş dönem cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "Her şey değişti dünyada ve Türkiye'de ama Türkiye'de siyaset yapma biçimi değişmiyor. Yine Ankara'da, merkezdeki binalarda yan yana odalarda oturup bir hafta birbirini görmeyen parti yöneticileri var" dedi.
Geçen hafta başlattığı 'Memleket Hareketi'nin sıradaki durağı olan Muş'a giden İnce, çelikten ve betondan yapılan köprüleri televizyonlarda, meydanlarda çok konuştuklarını söylerken, "Biz de bugün bir köprü yapmaya geldik ama gönül köprüsü yapmaya geldik. Türkiye'yi karış karış gezeceğiz demiştik. Bugün Muş'tayız. Şimdi vatandaşları dinleyeceğiz. Buradan Bitlis ve Van'a geçeceğiz" ifadesini kullandı.
"Ankara'da yan odalarda oturup haftalarca birbirini görmeyen parti yöneticileri var"
Türkiye'yi gezerek yeni siyaset yapma biçimini milletle birlikte öğreneceklerini anlatan İnce, "Artık televizyon kanalları izlenmiyor, YouTube var. Merkez Bankası para basmıyor artık, sadece kripto paralar var. Her şey değişti dünyada ve Türkiye'de ama Türkiye'de siyaset yapma biçimi değişmiyor. Yine Ankara'da, merkezdeki binalarda yan yana odalarda oturup bir hafta birbirini görmeyen parti yöneticileri var" şeklinde konuştu.
İnce, Türkiye'yi köy köy, kasaba kasaba dolaşarak dertleri dinleyeceklerini ve çözüm önerilerini anlatacaklarını söyledi.
"Ben okul üzerinden öğrencileri sınıflandırmam"
İnce, Erol Mütercimler'in imam hatip mezunları hakkında sarf ettiği sözleri de şu şekilde değerlendirdi:
"Ben okul üzerinden öğrencileri sınıflandırmam. Ben fizik öğretmeniyim. Bütün öğrencilerin öğretmeniyim. İmam hatiplilerin, anadolu liselerinin, fen liselerinin, güzel sanatlar liselerinin. Hepsi bu memleketin evladıdır. Ama bu memlekette de sapık az yok yani, çok sayıda da var bu. Bu da bir gerçek. Ama okul üzerinden bir tanımlamayı doğru bulmam, şık bulmam. Ayrıca ben imam hatiplerde 3 sene de öğretmenlik yaptım."
İnce, buradaki açıklamasının ardından kent merkezine geçerek esnaf ve vatandaşlarla sohbet ettikten sonra karayolu ile Bitlis'e geçti. |
# Fahrettin Altun'dan Twitter'a tepki: Halk temsilcilerinin böylesine fütursuzca bir sansüre maruz kalması asla kabul edilemez
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun LGBTİ+'lar için "sapkın" ifadesini kullandığı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Boğaziçi protestolarına yönelik attığı bazı paylaşımlarına, "nefret söylemi hakkındaki kurallarını ihlal ettiği" gerekçesiyle kısıtlama getiren Twitter'a tepki gösterdi.
Altun, "Sosyal medya platformlarının her geçen gün siyaset kurumunun ve millet temsilcilerinin sesini kısarak toplumları kuşattığına şahit oluyoruz. Demokrasinin özü olan halk iradesinin ve halk temsilcilerinin böylesine fütursuzca bir sansüre maruz kalması asla kabul edilemez" dedi.
Altun devamında şunları kaydetti:
"Toplumları ifsad etmek, millî ve manevi değerleri yok sayarak her türlü gayriahlaki hareketi meşru göstermek, marjinal grupların eylemlerini toplumların geneline isnat ederek dünyayı 'sanal kaotiklik' illüzyonuna mahkum etmek ne yazık ki bu platformların misyonu haline gelmiştir.
Küresel sömürü düzeninin bir başka faaliyet kolu olan bu platformlar 'zihin ve değerler sömürüsünde' üzerine düşeni çok iyi yapmaktadır. Bu keyfîliğin ve cüretin sonu tüm değerlerin bir bir silindiği ve zihinlerin yalanlarla tutsak edildiği bir dünyadır. Asla izin vermeyeceğiz." |
# Polisin 'dur' ihtarına uymayarak kaçan otomobildekiler, yola 'uyuşturucu' madde attı
## Özet
Murat KÜÇÜK/BOLU, (DHA)- BOLU’da, uygulama noktasından kaçan otomobilden yola atılan uyuşturucu madde, polisin araması sonucu bulunurken, yakalanan 3 şüpheli ise gözaltına alındı
## İçerik
19 Ocak 2019 02:39
.
Bolu Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ve Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, saat 21.30 sıralarında TEM yolunda uygulama yaptı. Uygulama sırasında durdurulmak istenen bir otomobilin sürücüsü 'dur’ ihtarına uymayarak kaçmaya başladı. Polis, Ankara istikametine doğru kaçan otomobilin sürücüsünü yaklaşık 10 kilometre kovaladı. Kaçan otomobildekiler, iddiaya göre camdan yola uyuşturucu maddeyi attıktan sonra durdu. TEM yolunun Bolu Batı mevkiinde duran otomobildeki 3 kişi, polis tarafından kelepçelenerek yol kenarında bekletildi. Bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Trafik polisleri yolda güvenlik önlemi alırken, çok sayıda polis yaklaşık 5 kilometrelik güzergah üzerinde yol kenarına atılan uyuşturucu maddeyi aradı. Yaklaşık 1 saat süren arama sonucu bir miktar skunk adı verilen uyuşturucu madde bulundu. Otomobilde bulunan T.B., M.Ö. ve Ç.T. gözaltına alındı. Şüphelilerin kullandığı otomobil ise detaylı arama yapılması için Bolu Emniyet Müdürlüğü otoparkına götürüldü. Olayla ilgili polisin çalışması sürüyor.
FOTOĞRAFLI |
# 'TRT'nin her kuruş harcamasını bilmeye hakkımız var’
## Özet
'CHP’li Aksünger TRT’ye her ay yayın bedeli ödeyen yurttaşlarımızın, TRT’nin harcadığı her kuruşla ilgili olarak bilgi sahibi olma hakkı vardır'
## İçerik
21 Mayıs 2012 18:41
HÜLYA KARABAĞLI/ Ankara
CHP, TRT’nin dışarıya yaptırdığı yapımları masaya yatırdı. Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, " TRT’nin bütçesinin yüzde 90’ı halktan bandrol ücreti ve elektrik faturaları aracılığı ile alınan yayın bedelinden oluşmaktadır. TRT’ye her ay yayın bedeli ödeyen yurttaşlarımızın, TRT’nin harcadığı her kuruşla ilgili olarak bilgi sahibi olma hakkı vardır" dedi.
CHP’li Erdal Aksünger, "Komedya Bilişim Ve İletişim Teknolojileri Ticaret Limited Şirketi. Productt Prodüksiyon Film Yapım Limited Şirketi ve Siyah Beyaz Medya İletişim Hizmetleri Yayıncılık Yapım Reklamcılık Bilişim Ve Elektronik Ticaret Şirketlerine son 5 yılda hangi programlar yaptırılmıştır" dedi
Aksünger’in soruları şöyle:
-Komedya Bilişim Ve İletişim Teknolojileri Ticaret Limited Şirketi. Productt Prodüksiyon Film Yapım Limited Şirketi ve Siyah Beyaz Medya İletişim Hizmetleri Yayıncılık Yapım Reklamcılık Bilişim Ve Elektronik Ticaret Şirketi 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında (her bir yılı ayrı ayrı belirtmek suretiyle) TRT kanallarında yayınlanan hangi programları yapmıştır?.
-Bu programlar hangi kanallarda, hangi gün ve saatlerde yayınlanmıştır?
-Bu programlar arasında hangileri canlı hangileri banttan yayınlanmıştır?
-Bu programlar kaç bölümdür (her biri ayrı ayrı belirtilmek suretiyle), ilk yayın tarihi ve son yayın tarihi nedir?
‘İktisadiyyat programına bölüm başına kaç para ödeniyor’
-Bu programlara her biri ayrı ayrı belirtilmek suretiyle kaç lira ödenmiştir?
-Bu şirketlerden programların alımı hangi usulle yapılmaktadır?
-TRT-Arapça kanalında yayınlanan İktisadiyyat programı haftada kaç gün yayınlanmaktadır?
-İktisadiyyat programı bu güne kadar kaç bölüm yayınlanmıştır, bölüm başına kaç lira ödenmektedir?
-İktisadiyyat programı hangi prodüksiyon şirketi tarafından yapılmaktadır
'One Haber Ajansı’na üç haber programı için 48 milyon lira ödenmiş midir?'
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ise, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, " One Haber Ajansı’na üç adet haber programı için 48 milyon lira ödendiği doğru mudur" dedi.
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in soruları şöyle:
-2002’den günümüze TRT’nin tüm televizyon kanalları için toplam kaç program, film ve dizi satın alınmıştır? Bu dış yapımlara ödenen para yıllar ve program bazında kaç liradır?
-TRT’nin televizyon kanallarında yayınlanan ve Kurum dışından alınan programlar hangi yapım şirketlerinden alınmaktadır?
-2002’den günümüze TRT’nin televizyon kanallarında yayınlanan dış süresi (her kanal için ayrı ayrı belirtilmek suretiyle) ne kadardır, bu süre toplam yayının yüzde kaçını oluşturmaktadır?
-Basında çıkan haberlere göre One Haber Ajansı’na üç haber programı için 48 milyon lira ödendiği doğru mudur?
-One Haber Ajansı’ndan TRT toplan kaç program almıştır? Bunlar nelerdir? Bu yapımlar için TRT ne kadar ödemiştir?
-One Haber Ajansı’nın ortaklarının sahibi olduğu başka yapım şirketlerinden TRT program alımı yapmış mıdır, bu programlar nedir ve hangi şirketlerden almıştır?
-TRT’nin program yapımı ve yayınında çalışan kaç personeli vardır? TRT’nin iç yapımları TRT yayınlarının yüzde kaçını karşılamaktadır?
-2002’den günümüze TRT’nin iç yapımlarının toplam kanallarda yayınlanma süresi ne ve oranı ne kadardır?
-TRT’nin kendi yaptığı programlarda TRT personeli olmayan ekip ve dışarıdan çalıştırılan konuk, yorumculara 2002’den günümüze program başına, yıllara göre ve toplam ne kadar ücret ödenmiştir? |
# Rusya'da çocukların LBGT'lerle röportaj yapmasına imkan veren YouTube kanalına soruşturma
LGBT haklarına büyük kısıtlamar getiren yasalara sahip olan Rusya'da, çocukların homoseksüel bireylerle konuştuğu videolar yayımlayan bir YouTube kanalına "cinsel şiddet" soruşturması açıldı.
Moscow Times'ın aktardığına göre "Real Talk" adlı kanalda çocuklar LGBT'lerle röportaj yapıyordu. Rusya'da 18 yaşından küçüklere "eşcinsel propaganda" yapılmasını yasaklayan geniş bir yasa bulunuyor.
Soruşturmanın başlatılmasının ardından devlete ait kanallarda bir kızın röportaj yaptığı eşcinsel bireye, "Nasıl olur da bir erkek büyür ve bir kadını sevmez?" diye sorduğu görülüyor.
Eylül ayında Duma Başkan Yardımcısı Pyotr Tolstoy, güvenlik güçlerine bahsi geçen kanalda yayınlanan ve eski bir porno yıldızıyla röportaj yapılan videonun incelenmesi için çağrı yapmıştı. Tolstoy videonun "ahlak dışı" ve "etik olarak kabul edilemez" olduğunu söylemişti.
İnsan Hakları Aktivisti Valentina Dekyarenko'ya göre videolarda yer alan bazı çocukların anne ve babaları da sorgulanmak üzere polis tarafından çağrıldı. Aktivist, en az iki çocuğun ailesinin çocuklarının vekaletinin ellerinden alınmasıyla tehdit edildiğini aktardı.
Rus savcılar videoları üretenleri sorguladıklarını belirttikten sonra, "kurbanların sayısını belirlemeye çalışıyoruz" dedi. Rusya'da, cinsel şiddetten suçlu bulunanlar 12 ila 20 yıl arasında hapis cezasına çarptırılıyor. |
# İçişleri Bakanı Soylu: PKK bir kadın örgütüdür
## Özet
Soylu, AA Editör Masası'nda açıklamalarda bulundu
## İçerik
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "PKK bir kadın örgütüdür, bunun üzerine konuşlanmıştır. PKK'nın tüm eylemlerinde kadınların bulunma oranı yüzde 56" değerlendirmesinde bulundu.
AA Editör Masası'na konuk alan Soylu, burada yaptığı açıklamalarda Elazığ ve Malatya'da yaşanan deprem sonrasında gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Olası İstanbul depremiyle ilgili de konuşan Soylu, "Elazığ ve Malatya'da nisan ayının sonunda hayat normale dönecek" dedi.
Soylu ayrıca, Ceren Damar Şenel cinayeti sanığının avukatı Vahit Bıçak'ın Polis Akademisi'yle ilişkisinin bugün kesileceğini söyledi..
"150 bin kişiye sosyal rehabilitasyon uygulandı"
Soylu, "Depremde yardımları STK'lerin, belediyelerin kendi başına dağıtmasına izin vermedik. Bu, bizim değil Türkiye Afet Müdahale Planı'nın kararı" dedi. Depremin ardından şu ana kadar Elazığ ve Malatya'da yaklaşık 150 bin kişiye sosyal rehabilitasyon uygulandığını belirten Soylu, "Hem Malatya hem Elazığ olsun, bu kadar hızlı hasar tespitinin yapıldığı başka bir ülke olmamıştır." diye konuştu.
İçişleri Bakanı Soylu, Elazığ ve Malatya'daki depremlerin ardından şu ana kadar 460 milyon lira harcandığını bildirdi.
"Olası deprem için büyük İstanbul planı hazırlıyoruz"
Olası büyük İstanbul depremi için büyük İstanbul planı hazırladıklarını dile getiren Bakan Soylu, "Vatandaşlarımızın yıkılan binaları, acil yıkılacak binaları, çok ağır hasarlı olarak tespit edilen binalarının paralarını, kanunun da önüne geçerek ödemeye başladık." ifadelerini kullandı.
"Elazığ ve Malatya'da nisan ayının sonunda hayat normale dönecek"
Soylu, "Elazığ ve Malatya ile ilçelerinde önümüzdeki nisan ayının sonunda genel perspektif olarak hayat normale dönecek." dedi.
Deprem sonrası yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Soylu, şunları kaydetti:
"Muhtarlarla WhatsApp grubu kurduk. Hala WhatsApp grubumuz devam ediyor. Bir taraftan muhtarlarla, bir taraftan sivil toplum örgütleri ile yardım götürdük, bir taraftan gönüllüler yardım götürdü. Yardımı da tek alanda dağıtmadık. Kendi koordinasyonumuzda 4-5 ayrı yapı içerisinde bu yardımı dağıtmaya çalıştık."
"İmralı'daki yangınla ilgili bir risk söz konusu değil"
İçişleri Bakan Soylu, İmralı'daki yangınla ilgili, "İmralı'daki cezaevinin çok ötesinde, çok uzağında köşede bir yer, bir risk söz konusu değil." şeklinde konuştu.
"PKK bir kadın örgütüdür, bunun üzerine konuşlanmıştır"
Terörle mücadele konusuna değinen Bakan Soylu, şunları kaydetti:
"Türkiye özellikle çukur olaylarından sonra terörü kaynağında kurutmaya geçti. Sadece teröristle değil kültürel terörizmle mücadele ediyoruz. PKK bir kadın örgütüdür, bunun üzerine konuşlanmıştır. PKK'nın tüm eylemlerinde kadınların bulunma oranı yüzde 56."
Başlattıkları ikna çalışmalarıyla bu yıl 48 teröristin örgütten ayrıldığını bildiren Soylu, "PKK teröristiyle mücadeleyi tüm kurumlarımız büyük kararlılıkla sürdürüyor ama terörizmle mücadeleyi anaların cesareti bitirecektir." ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Soylu, "Doğu ve Güneydoğu, önümüzdeki 10-15 yılın tekstil üretim merkezi haline geliyor." diye konuştu.
"Gezi olayları büyük bir ihanettir"
Soylu Gezi Parkı eylemleriyle ilgili şunları söyledi:
"Gezi olayları oldu. Gezi olaylarından sonra Türkiye bugün de 10 bin dolar kişi başına gelir seviyesi. 2020'deyiz, 7 yıldır Türkiye gezi olayları münasebetiyle, kim neyi savunursa savunsun, Gezi olayları büyük bir ihanettir. Çocuklarımız bunun hesabını soracaklar. Biz demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye'de seçimler yapılıyor, insanlar kendilerini ifade ediyorlar. Bunu yakarak, yıkarak değiştirmeye çalışmak kabul edilemez. İsteklerini görüyorsunuz. Üçüncü boğaz köprüsünü yapmayacaksınız dediler. Üçüncü havalimanını yapmayacaksınız dediler. Taksim ve Gezi dayanışma platformları geldi, Bülent Arınç'ın önüne bir belge koydular, sivil bir muhtıra verdiler. Ya bizim istediklerimizi yaparsınız, ya Türkiye'de savaşı bitirirsiniz, PKK ile mücadelemizi savaş olarak nitelendirerek, siz büyük yatırımları yapamazsınız dediler. Siz kimsiniz Allahınızı severseniz."
"Masum bir eylem olarak değerlendirmek bize aklımızı peynir ekmekle yedirmek gibi bir şeydi. Anında CNN, 'Can Dündar masumdur' nasıl masumdur! "
AA Genel Müdürü'ne: Ne olursunuz beni bu konularda konuşturmayın ya!
Katıldığı programda, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Gezi eylemleriyle ilgili sözleri hatırlatılmasına tepki gösteren Soylu, AA Genel Müdürü Şenol Kazancı'nın, "Biraz iktidarın dönemin üvenlik güçleriyle..." cümlesini, "Bu ikircikli bakış beni öldürüyor ya. Ne olursunuz beni bu konularda konuşturmayın ya!" diyerek kesti. Soylu devamında, "Gezi'nin başlangıcı dahi aynıdır. Bir masumiyet eylemi olarak nitelendirmek, ben hangi eylemin masumiyet eylemi olduğunu değerlendirebilme fırsatına sahip olabiliyoruz" sözlerini kaydetti.
Davutoğlu'na: 63 koruma ile korunuyorsun; ayıptır!
Soylu, AKP'den ayrılarak Gelecek Partisi'ni kuran Ahmet Davutoğlu'nun Konya’daki evinin önünde bulunan koruma noktasındaki korumanın kaldırılmasına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
"Genel Başkanı Bunu bir konformizm olarak nitelendirenler var. Bundan tiksiniyorum beni bağışlayın ya. Bakıyorum ihtiyaç yok. Devletin bir memuru bu. 63 koruma ile korunuyorsunuz. Getirdikleri nokta şu; ben siyasi olarak başka bir değerlendirme yaptığım için hükûmet beni bundan sarfınazar ediyor. Ayıptır! Biz devlet yönetiyoruz, biz çadır devleti değiliz."
Soylu ayrıca, "Gezi ve 17-25 Türkiye'nin devlet sistematiğinin vidalarını gevşetti. Ardından gelen üt üste seçimler çok doğal olarak konsantrasyonu başka bir noktaya attı. Şimdi sisteme oturmaya başlıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bekçilere ilişkin açıklama
Soylu, bekçilere ilişkin olarak da şunları kaydetti:
"Polislikle bekçilik mesleği usta çırak mesleğidir esas itibariyle. Ama bu dönem bizim bir zafiyetimiz var. Polislerin yönetici kadrosunda bizim çok tasfiye yapmak zorunda kaldığımız bir süreç oldu. En alt var en üst var ortada kimse yok. Bunun zafiyetini görüyoruz. "
"Bekçiler polisin yardımcısıdır. Çok açık bir şekilde polise verilen önleme araması, denetim yapmak, istihbarat yapma, adli arama, olay yeri inceleme yapma bekçilerde yoktur. Halka yardım görevi var. Yol sordunuz tarif etmek zorunda. Önleyici ve koruyucu görev ve yetkileri var. Adli görev ve yetkileri var. Olay olunca müdahale eder polise getirir. Diyelim ki canlı bomba gördü ne yapacak yani. Meclis'te diyorlar ki aman dokunmasın. Süs bebeği mi bu, devlet buna maaş veriyor, silahı var. Bir takım yetkileri var. "
"Vatandaş rahatsızlık yaşamıyor ideolojik gruplar rahatsızlık yaşıyor. " |
# Geleceğin yitimi ve ufuksuzluk çağı
## Özet
Yeni dünya düzeni geleceği planlama yetkimizi elimizden alıyor. Günü kurtarmak zorunda kalınan bir toplumun yerinde sayması şaşırtıcı değil
## İçerik
Kırk beş yıl geçse de dehşet ve acı taptaze. O gün meydandaki herkes hedefti, o kurşunlar herkese atılmıştı
Sözcüklerden başka aracımız yok silahlara karşı. Barış diline kulak tıkayanlara inat koro halinde haykırmamızın elle tutulur gözle görülür sonuçlar doğurmama ihtimaline rağmen başka çaremiz de yok
Cehennem korkusuyla baskı kurularak hayatı cehenneme çevrilen daha kaç genç var? Kendi canlarına kıydıklarında mı haberdar olacağız varlıklarından? |
# Yüksekovalılar: Huzur yoksa, il değil cennet ilan etsen ne fayda; burayı memurla sessizleştirmek istiyorlar
Cumhuriyet gazetesinden **Pınar Öğünç**, Hakkâri'nin ilçe Yüksekova'nın il olmasına dair alınan karara ilişin kentteki halkın düşüncelerini aktarırken "Yüksekova il olmayı caddelere dökülüp kutlamadı. Hem temkinle yaklaştı, hem de anlamaya çalıştı" ifadelerini kullandı. 13 Mart’ta sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından yoğun bir şekilde çatışmaların yaşandığı Yüksekova'da camcılık yapan** İkbal Süre**, yasak kalktıktan sonra bile tüm camların kurşunlandığını, evlerin içinde yorganların tarandığını belirterek "Huzur yoksa, il değil cennet ilan etseniz ne fayda" dedi. Öğretmen Azad Akman, Hakkâri ve Yüksekova'da yeni bir sosyal mühendislik planlandığını ileri sürerek "Panzerler gezdirerek yapılamayan, uzun vadede Yüksekova’yı memurlaştırarak yapılmak isteniyor. Memur susmaya, razı gelmeye mecburdur. Yüksekova’yı sessizleştirmek, böyle dönüştürmek istiyorlar" diye konuştu.
**Pınar Öğünç'ün Yüksekova'dan aktardığı izlenim yazısının tamamı şöyle:**
Bir ilçenin bundan gayri haritalarda başka bir renkle il olarak yer alması, sakinleri için ekseriyetle sevinç vesilesidir. Örneği de çoktur, bu haber meydanlarda coşkuyla kutlanır. Yüksekova il olmayı caddelere dökülüp kutlamadı. Hem temkinle yaklaştı, hem de anlamaya çalıştı. Bu gelişmenin kiminin gündeminde bile olmasının nedeni boş vermişliği değil, daha hayati meselelerle cebelleşmesiydi.
Kadim İpek Yolu boyunca akan caddeden ileri baktığınızda havada saydam bir bulut görünüyor. Asfaltı kızdıran sıcağın dönüştüğü buhar kadar, daimi bir toz bulutu asılı sanki gökte. Askeri araçlar, Akrepler, Kirpiler, panzerler gibi, boy boy kepçeler, inşaat makineleri de olağanlaşmış gündelik trafikte.
Yüksekova’da özyönetim ilanlarıyla başlayan, YPS ile devlet güçlerinin çatışmasıyla devam eden süreçte 13 Mart’ta sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Yasak başlamadan bir gün önce çatışmaların yoğun olduğu üç beş mahalleden büyük bir göç başladı. Kimi Hakkâri’nin köylerine, kimi Van’a, üzerlerindeki kıyafetlerle, çoğu kez yanlarına üç-beş eşya dahi alamadan yollara döküldü. Operasyonun 20 Nisan’da bittiği duyuruldu, fakat yasak, uzun konvoylar halinde ilçeye dönüşün yaşanacağı 30 Mayıs’a kadar sürdü. Yüksekova’nın yarısı dümdüzdü.
Güngör Mahallesi’nde ayakta durur gibi görünen binaların havan topu deliklerinden bir koltuk başı görünüyor mesela, patlamış camlardan tül uçuşup kalmış. Sokaklarda plastik bir huni de görebiliyorsunuz, patlak bir televizyon tüpü de. Yıkım hasarı büyük görünmeyen kimi apartmanların pencerelerinden içerisinin yakıldığını işaret eden is lekeleri fışkırmış. Çok insan çatışmalar, hatta operasyon bittikten sonra dahi güvenlik güçlerinin yıkmaya, yakmaya devam ettiğini söylüyor. Camcı İkbal Süre, 23 Mayıs’a kadar dükkânındaki camların sağlam olduğundan emin; görüp haber eden olmuş. Ama yasak kalktıktan sonra gelip görüyor ki, 700 bin lira maddi hasara mal olacak şekilde içerideki tüm camlar kurşunlanmış. Evlerin içinde yorganların bile tarandığını anlatanlar var. "Huzur yoksa, il değil cennet ilan etseniz ne fayda" diyor Süre. Hemen yanındaki fırının sahibi Tahsin Ekici de dört duvar sağlam diye ocağı yakmış, dükkân hem açık hem değil gibi. Böyle birkaç bakkal da var. "İl olsak da sırtımızdaki yük aynı kalmayacak mı" diye soruyor.
Aralarda kepçelerin çalıştığı sokaklarda yürüyoruz. En hazini de, Güngör, Cumhuriyet ve Orman mahallelerinde bazı apartmanların sağlam görünen alt katlarında yaşamaya çalışan aileler. Başka bir yerde hayat kurmaya gücü olmayanlar, delikleri tıkayıp, kırık camları yaptırıp, hatta yaptırmadan naylon gerip içine girmiş. Beş çocuklu Hülya Özgenç, Yüksekova’nın il olduğundan bile emin değil, bana soruyor. Kocası işsiz, iki günde bir belediyenin dağıttığı suyla yemek yapıyor, bulaşık yıkıyor, elektrik yok.
Sekiz kardeşiyle paylaştıkları hasarlı apartmanın önünde harç karıyordu Ömer. Bildiğiniz inşaat. Bir süre sonra yıkmaya gelmeyecekler mi, diye soruyoruz. Yıkım kararı çıkmayan ev yok gibi. "İlle mille uğraşacak halimiz yok bizim. Gidecek yerimiz yok, evimizi tamir edeceğiz, sonuna kadar da direneceğiz" diyor. Leyla Kurt, bir dolu akrabasıyla en sağlam görünen amcalarının evine dönmüş, cam taktırmışlar. "Belki böyle oturulabildiğini görünce apartmanı da yıkmazlar" diyor aslında sorar gibi.
Yüksekova’nın manzarasını en iyi Şükrü Amca’nın hali anlatıyor. Şükrü Orhan’ın akrabalarıyla yaşadığı iki katlı eve 108 bin Lira değer biçilmiş. Aynısını dikmeleri imkânsız. Şükrü Amca inşaat işçisi ve Yüksekova’nın il olmasıyla artacak inşaat işlerinden medet umuyor, evini tekrar yaptırabilmek için...
Yasak kalkmadan evvel ilçede çalışan hasar tespit komisyonu tek tek evlere bedel biçmiş. Binanın yaşı, büyüklüğü, hasar oranı vs etkenlerle biçilen fiyat çoğunlukla bir apartmanın tek katını çıkmaya yetecek kadar; isyan eden çok. Paranın nasıl alınacağı da meçhul. Yüzde 12’lik eşya bedelinin ilk taksidi yakında yatabilirmiş, tek bilinen o. Bu mahallelere imar izni verilmiyor, yerine ne yapılacağı bilinmiyor. TOKİ’yse tam olarak nereye? İl olmanın bu planları değiştireceğini düşünen yok, çünkü zaten böyle makro bir plan çerçevesinde seçilen mahallelerin yok edildiği düşünülüyor. Kaldı ki, Yüksekova’nın il olma ihtimalinin 2010’a uzanan bir mazisi var.
Yüksekova’nın il olması açılım döneminde ısıtıldıysa da, her şeyden önce MGK toplantılarında, Genelkurmay kaynaklı bir öneri olarak konuşuluyordu. Bu da güvenlik eksenli neden arayışını makul kılıyor. Yüksekova’da çok kişi bunu anlamlı bulmuyor çünkü Hakkâri il, Yüksekova ilçeyken, zaten Yüksekova’da daha fazla güvenlik gücü vardı. "Asker yığmak için devlet il yapmakla mı uğraşacak" diyorlar gülerek. Yeniden bir kent inşası, buradan doğacak rant, ihaleler trafiği elbette neden olabilir ama yeterli mi? Kürt hareketinin en güçlü olduğu yerlerden olan Yüksekova için başka bir niyet mi okumalı?
Öğretmen Azad Akman, isimleri geçen Hakkâri, Yüksekova, Şırnak ve Cizre için yeni bir sosyal mühendislik planlandığını düşünüyor. "Bu, Yüksekova’yı yıktım, şimdi de gönlünü alayım hareketi değil. Hatta hiç oy için yapıldığını düşünmüyorum. Kameralar dikerek, panzerler gezdirerek yapılamayan, uzun vadede Yüksekova’yı memurlaştırarak yapılmak isteniyor. Memur susmaya, razı gelmeye mecburdur. Yüksekova’yı sessizleştirmek, böyle dönüştürmek istiyorlar" diyor. Peki, bu sosyal mühendislik işler mi? Masada halen görevde öğretmenler var, isimlerini veremiyorlar. Yakınlarını kaybetmiş, bedel ödemiş kimsenin siyasi görüşünü değiştirmeyeceğine inanıyorlar. Uzun vadede bir dönüşüm ihtimalini ise kimse es geçmiyor. Gelir dağılımını zaten adil olmadığı, büyük bir yoksulluğun yanında aşırı zenginliğin de bulunduğu ilçede, bu uçurumun daha büyüyeceği de konuşulanlar arasında.
Kürdi-Der’de Kürtçe öğretmeni olan Serdar İke, huzurun önemli olduğunu, gülünç denecek tazminatlarla ve ağır psikolojik travmayla baş etmeye çalışan halkın daha büyük dertleri olduğunu söylüyor: "Bir yandan Hakkâri’yi vasıfsızlaştırarak, Yüksekova’ya çocuk gibi şeker uzatmaktır bu. Yaraların kabuğu tutmamış, ölen 100’den fazla insanın hesabı verilmemişken dalga geçmektir. Kürt hareketi sorumludur bu yıkımdan diyor devlet. Kürt hareketi denilen halktır, biziz, benim. HDP olmasa, PKK silah bıraksa, halk duracak mı? Buraya huzur müzakereyle, barışla gelir, il olmakla değil."
Sokağa çıkma yasakları döneminde çok sayıda evin yatak odalarına kadar girilip cinsiyetçi, ayrımcı, feci yazılamalar bırakılmıştı güvenlik güçleri tarafından. Gezdiğimiz sokaklardan birinde "TC" imzasıyla "Geldik yoktunuz" yazılıp sonuna bir gülücük eklenmiş. İl yapılmanın ardında Yüksekova devletin buraya daha fazla nüfuz etme arzusunu görüyor. Duyduğumuz iki olumlu yan var. Biri resmi işler için Hakkâri’ye taşınmak zorunda kalmamak. İkincisi de doktor sayısının artacağı umudu. Yüksekova’da nöroloji bölümü yokmuş örneğin. Eski ilçe yeni ilin travması çok çünkü. Niye önce nörolojiyi anıyorlar.
Operasyon sonrası Yüksekova’nın neredeyse tamamı yıkılmış, yakılmış mahallelerinde il olmak bir gündem maddesi değil. Buralara ne yapılacağı belirsiz, mağdurlar komisyon tarafından evlerine biçilen ve aslında gerçek bedeli karşılamayan parayı nasıl alacağını dahi bilmiyor.
Yüksekova Ziraat Odası Başkanı Adnan Onay’la il olma gündemini konuşurken cümelelerin arasına tarım politikası da girebiliyor, Yüksekova’nın tarihi de, demir eksikliğine iyi gelen bir ot da...
Arada telefonu çalıyor, Onay’ı kutluyorlar Yüksekova il olduğu için. "2013’te GAP toplantısında il olmak için Erdoğan’a müracaatı yapan benim" diye gururla başlıyor; şu an bu havadisten dolayı çok mutlu. "Vilayet olmak mertebe gibidir" diyor. 2007’den beri ilçenin bugüne hazırlandığını, hem tarihiyle hem de potansiyeliyle Yüksekova’nın bunu hak ettiğini düşünüyor.
Bu şekilde tarım ve hayvancılıkla ilgili sorunlara dikkatin yöneleneceğini, kaynak aktarımının ve uzman eleman sayısının artacağını düşünüyor. Buzullarından, kayak merkezi yapılacak dağlarına, yaylalardan rafting yapılacak nehirlerine yeni il için bir turizm düşü var kafasında.
Bunların her birinin temel tarım, imar ve turizm politikaları kaynaklı berbat örneklerini kendisine hatırlatıyor, mesela en azından tarım alanlarının imara açılmasından çekinip çekinmediğini soruyorum. Tekrar bir çözüm süreci başlamadan rafting merkezleri çok yakın görünmüyor açıkçası. "Bunlar risktir. Elbette ki olmamalı; ben şahsen tarım arazisini korumak için elimden geleni yaparım" diyor.
Kimi hasarlı binaların sağlamca alt katlarına yerleşmiş, kimi de Hülya Özgenç ve ailesi gibi yıkıntının içinde yaşıyor.
Görevlerinden uzaklaştırılan belediye eşbaşkanlıklarından birinin vekilliğini sonbahardan beri belediye meclis üyesi Adile Kozay yürütüyor. Son dönemde çevresinde o kadar fazla arkadaşı görevden uzaklaştırılmış yahut tutuklanmış ki, temkinli konuşmaya gayret ediyordu. "Halkımız için cezaevine de gireriz yanlış anlamayın ama Yüksekova’nın il olması da, Hakkâri’nin ilçe olması da o kadar siyasi konular ki, bana yerelle ilgili istediğinizi sorun. Ötesini milletvekili arkadaşlarımız cevaplasın" dedi. Yüksekovalıların bir kısmı evleri yıkıldığı için ilçe dışındayken, bir kısmı brandaların altında yaşarken bu habere sevinemediğini söylüyordu; "Yüksekova il olacaksak da, bu halde olmasaydı" diye yakındı. Bu yazı baskıya girmeden kendisinin de gözaltına alındığı haberi geldi. |
# "Wigner'ın arkadaşı"
## Özet
"Kedinin canlı olup olmadığına ona bakan karar veriyorsa, kediye bakanın yaşadığına kim karar verecek? O anda o da ölmüş olabilir!"
## İçerik
O, dinsel ve ırksal ayrımcılığın en şiddetlisini yaşadı; cinsiyetçi tavrın en ağırlarına katlandı. Şimdi ona "atom bombasının annesi" diyorlar.
Paul Steinhardt ve Neil Turok gözlemlediğimiz evrenin özellikleri üzerinden giderek döngüsel evren modelinin bir bilgisayar simülasyonunu yaptılar ve model üzerinden giderek günümüz evreninin özelliklerinin oluşturabileceğini gösterdiler
Vücudumuzda var olan hidrojen dışındaki her element yıldızlarda üretildi. Hidrojen ise hepsinin atası; onu üreten evrenin kendisi ve bir anlamda evrenle yaşıt |
# 'Rock'çı İmam'dan İstanbul'da ilk konser
## Özet
'Rock'çı İmam' olarak tanınan Ahmet Muhsin Tüzer, İstanbul'daki ilk konserini verdi
## İçerik
Müzik tarzı dolayısıyla "Rock'çı İmam" olarak tanınan Antalya Pınarbaşı Camii'nin İmamı Ahmet Muhsin Tüzer, Beşiktaş Belediyesi'nin düzenlediği iftar programında konser verdi.
Beşiktaş Meydanı'ndaki konserde, Tüzer, unutulmaya yüz tutmuş ilahileri 'Rock' tarzında söyleyerek, seyircilerin beğenisini kazandı.
Ahmet Muhsin Tüzer, konserde, Türkçenin yanı sıra Arapça ve İngilizce ilahiler seslendirdi.
Konser arasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Rock'çı imam Tüzer, müziğin evrensel olduğunu vurgulayarak, "Sınırlandırmaya gerek yok. Eğer yapmış olduğunuz müzik insanlarda mƒnƒlar uyandırıyorsa, bu aslında ibadet de sayılır. Çünkü insanları siz hakka, hakikate, doğruluğa, kardeşliğe, irfana teşvik etmiş oluyorsunuz. Bu anlamda, unutulmaya yüz tutmuş ilahilerimizi, kendi değerlerimizi, dünya standartlarında birtakım müzik tarzlarıyla, bu yapmış olduğumuz 'Rock' müzikle süsleyerek, cover'layarak tekrardan gençlerimizin sevebileceği bir tarzda seslendiriyoruz. Bunu yaparken de kalpten yapmaya çalışıyoruz" dedi.
'İslam'ın misyoneriyim'
"Böyle bir müzik yapmak nereden aklınıza geldi?" sorusu üzerine de Tüzer, "Benim içimde bir çağlayan vardı. Geçen yıl Kaş'ta bir 'Rock'çı arkadaşla tanıştım. Ondan sonra proje kendiliğinden şekillenmeye başladı. Bunu bir misyon olarak görüyorum. İslam'ın bir misyoneri olarak hareket ettiğimi düşünüyorum. Peygamber efendimizin felsefesinde var olan hakikatleri tekrardan insanlara hatırlatmak, konserlerle bir şekilde insanlara ulaşmak istiyorum. Bu nefsimden açığa çıkan bir talep değildi. Ben bunu bir lütuf olarak görüyorum. Bu işi yapmaktan çok mutluyum. İstanbul'daki ilk konserimiz. Daha önce Amerika'da konser vermiştik. Ekim ayında yine Amerika'da konser vereceğiz. Bir imam olarak Allah'ın bana böyle bir misyon yüklediğini düşünüyorum" dedi.
İftarın ardından konseri izleyen vatandaşlar da rock konserini beğendiklerini dile getirdiler. |
# Pencereden düşen kediyi, kutuya koyup çaldılar
## Özet
Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa), (DHA)- BURSA’nın İnegöl ilçesinde, pencereden düşen ‘Casper’ isimli cins kediyi kutuya koyup çalan iki genç, güvenlik kameralarına yakalandı
## İçerik
02 Eylül 2018 01:01
.
Atatürk Bulvarı üzerindeki 3 katlı binanın ikinci katında oturan Alican Koyun, sabah evden çıkıp çalıştığı mobilya firmasına gitti. Öğleden sonra eve dönen Alican Koyun, kedisinin evde olmadığını ve pencerenin de açık olduğunu fark etti. Çevrede arama yapan Koyun, kedisini bulamayınca durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri, çevredeki kameraları incelemeye aldı. İncelemeler sonucunda ekipler, bir genç kızla bir erkeğin kediyi kutuya koyup uzaklaştığını tespit etti. Ekipler, kediyi götüren iki genci bulmak için çalışma başlattı.
Kedinin sahibi Alican Koyun, "Ev arkadaşımla eve geldiğimiz zamanlarda Casper ismini verdiğim kedimiz bizi kapıda karşılardı. Bugün eve gittiğimde Exotic Shorthair cinsi kedim beni karşılamadı. Evde arama yaptım, bulamadım. Pencerenin de açık olduğunu gördüm. Pencereden düştüğü düşünüp çevrede araştırma yaptım, bulamadım. Sonrasında emniyet ekiplerine haber verdim. Güvenlik kameraları incelendi, iki gencin, kutuya koyup kediyi çaldıkları ortaya çıktı. Şikayetçi oldum" dedi. |
# Ahmet Türk, Mardin Büyükşehir için HDP'den aday adayı
## Özet
Nezir GÜNEŞ/MARDİN, (DHA)- MARDİN Büyükşehir Belediye Başkanıyken 2 yıl önce Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevden alınan Ahmet Türk, HDP'den Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu
## İçerik
05 Aralık 2018 20:24
.
Mardin'de Büyükşehir Belediye Başkanıyken Resmi Gazete'de yayımlanan KHK ile 17 Kasım 2016 tarihinde görevden alınan Ahmet Türk, 31 Mart 2019'da yapılacak yerel seçimlerde, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı için HDP'den aday adayı oldu. HDP'de aday adaylığı başvuru süresinin sona ereceği bugün partinin İl Başkanlığına aday adaylığı başvurusu yapan Türk, "Hayırlı olsun" dedi. |