text
stringlengths
276
301k
# Shakespeare mi bizi yarattı, biz mi onu oynuyoruz ## Özet Yasemin Çongar'ın Ex Libris/Dünya bunları okuyor adlı köşesinde "Shakespeare mi bizi yarattı, biz mi onu oynuyoruz" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle: ## İçerik İnsanlar kabukludur, buna inanıyorum; her şey yalanla başlar. Ya da Nabokov’un ** Pnin** ’de dediği gibi, İkiziyle bir bütün olmak isteyen çocuk Asıl ile taklit, sahte ile sahici arasında seke seke yazan bir adamın romanını okudum dün gece; varoluşçuluğun "ben"inden postmodernizmin "ben"ine küçük sıçrayışlarla ilerleyen bir roman. Yazar aklının dalgakıranı yokmuş, edebiyatta oyunculuğun sonu yokmuş anladım. Arthur Phillips, ** Prague** / Yalansız bir hakikat mümkün mü sanki ** The Tragedy of Arthur** iki bölümden oluşuyor. Üç yüz elli sayfalık kitabın üçte ikisini kaplayan ilk bölümünde, Arthur Phillips’in "Sunuş"unu okuyorsunuz. Devamındaki yüz sayfada ise William Shakespeare imzalı ve kitapla aynı adı taşıyan piyes var:
# Pınar Karşıyaka-Donar Groningen: 64-69 ## Özet Ergin KARATAŞ / İZMİR, (DHA) SALON: Mustafa Kemal Atatürk HAKEMLER: Aleksandar Milojevic (Makedonya) (xx), Haris Bijedic (Bosna Hersek) (xx), Alexander Romanov (Rusya) (xx) PINAR KARŞIYAKA: Walker (xxx) 17, Henry (xxx) 13, Erdi (xx), İlkan (xx) 7, Marei ## İçerik SALON: Mustafa Kemal Atatürk HAKEMLER: Aleksandar Milojevic (Makedonya) (xx), Haris Bijedic (Bosna Hersek) (xx), Alexander Romanov (Rusya) (xx) PINAR KARŞIYAKA: Walker (xxx) 17, Henry (xxx) 13, Erdi (xx), İlkan (xx) 7, Marei 25 Ekim 2018 01:16 Ergin KARATAŞ / İZMİR, (DHA) SALON: Mustafa Kemal Atatürk HAKEMLER: Aleksandar Milojevic (Makedonya) (xx), Haris Bijedic (Bosna Hersek) (xx), Alexander Romanov (Rusya) (xx) PINAR KARŞIYAKA: Walker (xxx) 17, Henry (xxx) 13, Erdi (xx), İlkan (xx) 7, Marei (xxx) 12, Gailius (x), Berk (x) 4, Egemen (x) 6, Chatman (x) 3, Tayfun (xx) 2 DONAR GRONINGEN: Cunningham (xx) 6, Dourisseau (xxx) 10, Gipson (xx) 5, Koenis (xx) 6, Wall (xx) 6, Sitton (xxx) 13, Callahan (x) 2, Hammink (xxx) 10, Pasalic (xxx) 11, Slagter (xx) 1'İNCİ PERİYOT: 15-22 DEVRE: 30-42 3'ÜNCÜ PERİYOT: 55-59 FIBA Europe Cup C Grubu’nda sezona Spirou Basket’i deplasmanda yenerek başlayan Pınar Karşıyaka, evindeki ilk maçta Donar Groningen’e mağlup olmaktan kurtulamadı: 64-69. Groningen bu skorla 2’de 2 yapıp liderliğe yükselirken Karşıyaka 1 galibiyette kaldı. Temsilcimize Walker’ın 17, Henry’nin 13 sayısı galibiyet için yetmedi. Yeşil-kırmızılı ekip, gruptaki 3. maçında 31 Ekim Çarşamba günü İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a konuk olacak. Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’ndaki maça konuk ekip 7-0’lık seriyle başladı. Karşıyaka rakibine İlkan, Walker ve Henry ile karşısık vermeye çalışsa da Hollanda temsilcisi yüksek dış atış yüzdesiyle farkı 10 sayıya kadar çıkardı. İlk periyot Henry’nin üçlüğüyle 15-22 sonuçlandı. İkinci periyotta Kaf-Kaf’ın oyuna ortak olmaya çalıştığı anlarda Groningen dış atışlarla farkın kapanmasına izin vermedi. Periyot sonunda soyunma odasına 30-42 girildi. Üçüncü periyotta parkeye Tayfun’u sürerek sert savunma yapan temsilcimiz, taraftarının müthiş desteğiyle farkı eritmeye çalıştı. Son 10 dakika 55-59 başladı. Son periyotta temsilcimizin galibiyet çabaları sonuç vermeyince maç 64-69 bitti. Bir grup taraftar, maç sonrası Antrenör Özhan Çıvgın’ı istifaya davet etti.
# Esed ateşkesi görüşürken Şam'da bomba batladı ## Özet Suriye'nin başkenti Şam'da meydana gelen patlamada 10 kişinin hayatını kaybetti ## İçerik Suriye devlet televizyonunun haberine göre; Şam'ın şehir merkezindeki Bab Tuma bölgesinde meydana gelen patlamada biri kadın 10 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, patlamanın BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi El-Ahdar el-İbrahimi ile bayramda ateşkes yapılmasını görüştüğü sırada meydana geldiğine dikkati çekti. Suriyeli yetkililer, patlamanın bir polis karakolunu hedef aldığını, ambulans ve polis araçlarının bölgeye gittiğini ifade etti.
# DHA YURT BÜLTENİ 8 ## Özet ZONGULDAK'A ŞEHİT ATEŞİ DÜŞTÜ(2) 1)YARIN İZNE GELECEKTİ Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Recep Turan'ın Zonguldak'ın Alaplı ilçesine bağlı Musabeyli köyünde oturan babası Ercan, annesi Nuray ve Siirt'teki er olarak görev yaptığı askeri birliğinden izne gelen ## İçerik 1)YARIN İZNE GELECEKTİ Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Recep Turan'ın Zonguldak'ın Alaplı ilçesine bağlı Musabeyli köyünde oturan babası Ercan, annesi Nuray ve Siirt'teki er olarak görev yaptığı askeri birliğinden izne gelen ağabeyi Berat Turan taziyeleri kabul etti. Köy kıraathanesinde taziyeleri kabul eden baba Ercan Turan'a, Alaplı İlçe Jandarma Komutanı üsteğmen Fuat Gencer, Alaplı Kaymakamı Saim Eskioğlu, Şehit Aileleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Mustafa Yorulmaz, Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin başsağlığı diledi. Recep Turan için yarın öğle namazı sonrası cenaze töreni düzenleneceği bildirildi. YARIN İZNE GELECEKTİ Baba Ercan Turan, oğlunun askerliğini yaptıktan 1 yıl sonra severek ve çok isteyerek uzman onbaşı olduğunu söyledi. Oğlunun vatan aşkıyla dolu bir genç olduğunu ifade eden Ercan Turan, şöyle dedi: "Vatan sağolsun, cümlemizin başı sağ olsun. En son 1,5 ay önce görüşmüştük. İzne geleceğini söylemişti. Yarın izne gelmeyi düşünüyordu. İzne geleceği gün cenazesi geliyor. Ağabeyi de asker, normal asker. O da izne gelmişti, kardeşini bekliyordu. Nasip olsaydı yarın buluşacaklardı. Kendisi uzman olmayı istedi. Askerliği seviyordu. Arkadaşları da uzmanlığı seçti. O da gitmek istedi. Askerden geldikten bir sene sonra uzmanlık için başvurdu." Görüntü Dökümü ---------------------------- -Babanın taziyeleri kabul etmesi -Baba Ercan Turan ile röp. -Detaylar -Evinden detaylar -Fotoğrafları Süre: (5.01) Boyut: (562 MB) Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ALAPLI(Zonguldak),(DHA) ====================================== KARASU'DA SUYUN RENGİ DEĞİŞTİ, DENİZE GİRMEK YASAKLANDI 2)VALİ BALKANLIOĞLU: HASTALIK KONTROL ALTINA ALINDI SAKARYA Valisi İrfan Balkanlıoğlu, bayram tatilinden bu yana Karasu ilçesinde kusma ve ishal şikayetiyle başvuranların sayısının 7 bin 154 olduğunu, denizden alınan numunelerin ise temiz çıktığını belirterek, "Alınan tedbirlerle hastalık kontrol altına alındı. Birkaç gün içerisinde tamamen ortadan kalkacağının müjdesini verdiler" dedi. Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Kurban Bayramı tatilinde Karasu'da başlayan kusma ve ishal şikayetleri, deniz suyunun renk değiştirmesi ve ilçede ortaya çıkan kaçak su bağlantılarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) ekiplerince yapılan denetimlerde 827 kaçak su bağlantısının bulunması ile ilgili konuşan Vali Balkanlıoğlu, "İlçede uygun altyapı 65 bin ve 1 milyona elbette yetmiyor. Belediyemizin o konuda hummalı çalışmaları var. Altyapıyı yenileme ve iyileştirme çalışması devam ediyor. Şimdi vatandaşlar da kontrolsüz bir şekilde, normalde izinli olması lazım bahçelerine, avlularına kuyular vurmuşlar, havuzlarını dolduruyorlar. Bazen kullanma bazen de içme suyunu kendi imkanları ile temin etmişler. Kimisi foseptiğe yakın yapılınca her türlü hastalığa da davetiye çıkarıyor. Şimdi insanlar içmese bile duş alırken, gargara yaptığında bir kısmı da midesine kaçabiliyor" dedi. 7 BİN 154 BAŞVURU OLDU İlçede ishal vakalarının artması üzerine Sağlık Bakanlığı Erken Uyarı Daire Başkanlığı'nın Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü'nü uyardığını belirten Balkanlıoğlu, "Tüm hastalıklar ve müracaatlar Sağlık Bakanlığı'na da ulaşıyor. Bazı hastalık türleri ihbar kabul ediliyor. İshal vakaları artınca Erken Uyarı Daire Başkanlığı, İl Sağlık Müdürlüğümüzü uyarıyor. Hastalık kontrol altına alındı. Bugüne kadar 7 bin 154 müracaat oldu. Bunlardan bazıları yazları sıklıkla karşılaşılan ishal vakaları. Şimdi Norovirüs enfeksiyonu ortaya çıkınca her türlü ishal vakasını da acaba norovirüs mü? diye müracaat ediyorlar. Alınan tedbirlerle hastalık kontrol altına alındı. Birkaç gün içerisinde tamamen ortadan kalkacağının müjdesini verdiler" diye konuştu. 'YAPILAN TAHLİLLERDE KARASU'NUN DENİZİ TEMİZ ÇIKTI' Karasu'da sudan tedbir amaçlı alınan numune sonuçlarının temiz çıktığını duyuran Balkanlıoğlu, "Norovirüs vakasının ardından denizde de renk değişmesi olunca, denizden de numune alınıp, ayrıca deniz suyundan bulaşacak hastalık olur da yeniden halkımız sıkıntı yaşar diye tedbir anlamında denize girmek yasaklandı. Oradan alınan numuneler çok şükür temiz çıktı. Ancak müşahit numuneler tekrar tekrar teste tabi tutuluyor. Zannedersem denizde bir sıkıntı olmadığı da birkaç gün içerisinde açıklanacak. Bu renk değişikliği denizde çeşitli etkenlerden, doğal tabi olaylardan da denizlerde renk değişimi olabiliyor. Yapılan tahlillerde Karasu'nun denizi temiz çıktı çok şükür ama son tetkikler yapılıyor" şeklinde konuştu. Görüntü Dökümü ------------------------ Karasu'dan görüntüler Vali ile röp. Aziz GÜVENER/ADAPAZARI(Sakarya), (DHA) - ====================================== 3)ALİAĞA VE FOÇA SAHİLLERİNDE HAM PETROL KİRLİLİĞİ İZMİR'in Aliağa ilçesinde, dün (perşembe) gece denizde kaynağı belirlenemeyen bir ham petrol sızıntısı yaşandı. Deniz yüzeyini kaplayan petrol tabakası rüzgarın ve dalgaların etkisiyle Yeni Foça sahillerine kadar ulaştı. Kıyıya da vuran petrol tabakası büyük bir kirliliğe neden oldu. Foça Liman Başkanı Mustafa Çankaya, kirliğin kaynağının araştırıldığını bildirdi. Aliağa Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri de kirliliğin yaşandığı bölgelerden su ile ham petrolden numune aldı. Öte yandan 30 Ağustos gecesi de Aliağa Limanı'ndaki teknik arıza meydana gelen Panama bandıralı bir tankere ham petrol sızıntısı olduğu gerekçesiyle Sahil Güvenlik tarafından para cezası kesildiği öğrenildi. Tankerdeki sızıntıya ise Tüpraş Aliağa Rafinerisi ekipleri tarafından müdahalede bulunulduğu bildirildi. SEYFİ GÜL / FOÇA (İZMİR), (DHA) ================================= 4)TEKİRDAĞ'DA UYUŞTURUCU OPERASYONU TEKİRDAĞ'ın Çorlu ve Ergene ilçelerinde polisin dedektör köpek Kiraz ile yaptığı uyuşturucu aramasında esrar ve uyuşturucu haplar ele geçirilirken, 1 şüpheli gözaltına alındı. Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Çorlu'nun Hıdırağa Mahallesi ile Ergene'de daha önceden uyuşturucu bulunduğunu belirlediği adreslerde arama yaptı. Narkotik dedektör köpek Kiraz ile yapılan aramalarda 114 gram esrar ile 105 uyuşturucu hap ele geçirildi. Uyuşturucularla ilgili Suriye uyruklu bir kişinin arandığı belirtildi. Çorlu'nun Hıdırağa Mahallesi'ndeki kontroller sırasında üzerinde bir miktar bonzai çıkan O.Ö., gözaltına alındı. Şüpheli ile ilgili soruşturma sürüyor. Görüntü Dökümü ----------------------------(Polis Kamerası) -Evlerde yapılan aramalar -Dedektör köpeğin çalışması -Dedektör köpeğinin bir dolaba tepki vermesi -Dolaptan çıkan uyuşturucu maddeler -Detaylar Haber: Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ,(DHA)- ================================= 5)EN HIZLI ÇAY TOPLAMAK İÇİN YARIŞTILAR ARTVİN’in Arhavi ilçesinde bu yıl 46'ncısı düzenlenen ve 4 gün sürecek Uluslararası Arhavi Kültür ve Sanat Festivali başladı. Festivalde, 30 yarışmacının katıldığı 'En hızlı çay toplama' yarışmasında renkli görüntüler yaşandı. Arhavi Belediyesi tarafından düzenlenen 46'ıncı Uluslararası Arhavi Kültür ve Sanat Festivali kapsamında 'En hızlı çay toplama' yarışması düzenlendi. Yarışma öncesi Arhavi Belediye Başkanı Coşkun Hekimoğlu ve davetliler ile yurt dışından gelen halk dansları topluluğu üyeleri de çay bahçesine girerek çay topladı. Çaykur Genel Müdürlüğü’nün desteği ile Yemişlik Mahallesi'nde gerçekleştirilen yarışmaya kadın-erkek 30 yarışmacı katıldı. Yarışmacılar, 5 dakika içerisinde en fazla çay toplamak için yarıştı. İzleyenlerin de eğlenceli dakikalar yaşadığı yarışmada, kadınlarda 18 kilo çay toplayan Ayşe Sarıoğlu, erkeklerde ise 21 kilo 800 gram çay toplayan Aydın Reyhan birinci oldu. Yarışmada dereceye girenlere ödüller verildi. Görüntü Dökümü -------------------------- Çay toplama detayları Tulum çalınması Çay toplayanların yarışı Detaylar Haber-Kamera: Arzu ERBAŞ ARTVİN-DHA =================================
# AK Partili Çalık: İHA ve SİHA’lar sadece teröristleri vuruyor ## Özet Behçet DALMAZ/HAKKARİ, (DHA) - AK Parti'nin Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık, İHA ve SİHA'ların sadece teröre karşı kullanıldığını belirterek, "Vatandaşlarımızın bir tek tırnağına zarar gelmedi" ded ## İçerik 27 Ekim 2017 01:45 i. 'Sosyal Politikalarda Gönül Adımları' projesi'nin startını Hakkari'de veren Öznur Çalık, kentteki şehit korucular ve engelli ailelerini ziyaret etti. Daha sonra şehir stadında antrenman yapan Hakkari Gücü kadın futbol takımı oyuncularıyla bir araya gelip, spor malzemesi dağıtan Çalık, buradan da partisinin il başkanlığına geçti. KAZDIKLARI ÇUKURLARA KENDİLERİ DÜŞTÜ Burada açıkmalalarda bulunan Öznur Çalık, Ak Parti hükümetleri döneminde Hakkari’ye şu ana kadar 7 milyar TL’lik yatırımın yapıldığını belirterek şunları söyledi: "Terörle mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Hiç kimsenin bundan endişesi olmasın. Devletin sert yumruğunu teröre ve teröriste gösterirken, vatandaşımıza, Kürt kardeşimize, burada yaşayan bütün Türk kardeşlerimize devletin şefkatli yüzünü göstereceğiz. HDP’'nin burada geçmiş dönemlerde çukur siyasetine siz cevap verdiniz. Onlara yol yordam vermediniz. Çukur siyasetinin artık bittiğini, hendek siyasetinin artık yerle yeksan olduğunu, bu kazdıkları çukura kendilerinin düştüğünü hepiniz biliyorsunuz." Bölgedeki operasyonların sadece terör örgütlerine yönelik olduğunu vurgulayan Çalık, "İHA ve SİHA'lardan dem vuran insanlara diyoruz ki, biz İHA'larla sadece teröristleri vuruyoruz. Sadece teröre karşı İHA ve SİHA'ları güvenlik güçlerimiz kullandı. Bilin ki vatandaşlarımızın bir tek tırnağına zarar gelmedi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin söylemleriyle, teröristlerin cenazelerine yapmış olduğu ziyaretlerle saflarının ne olduğunu bize çok net gösterdiler. Bizim safımız belli. Biz saflarımızı sık tutacağız" diye konuştu. Çalık, daha sonre Hakkari kent merkezinde esnafı ziyaret ederek, sorunlarını dinledi. FOTOĞRAFLI
# Muharrem Sarıkaya'nın tokat attığı muhabirden açıklama: Çok zoruma gitti bir şey yapamamak ve karşındaki insanın bir şey yapmaması 19 Aralık 2021 18:24 Habertürk Ankara Temsilcisi ve yazarı Muharrem Sarıkaya'nın, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile yayın sırasında tokat attığı İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Ahmet Demir, yayın sırasında yaşananları aktardı. Demir, "Çok zoruma gitti bir şey yapamamak ve karşındaki insanın bir şey yapmaması" dedi. Cumhuriyet'ten Deniz Oğan'ın haberine göre; Demir şunları söyledi: "Ben kameramanlık görevi yapıyordum. Muharrem Bey, kendi kanallarıyla irtibat kurabilmesi için kendi telefonunu kullanmak istedi. Kendi telefonumuzu vermek istedik ama kendisi ısrarla kabul etmedi. Kendi telefonu çekmeyince yayın esnafında sürekli hareket yaptı. Görevim olmasa da durumla ilgilenip telefonumu verdim ve sonrasında bana bu hamleyi yaptı. Çok zoruma gitti bir şey yapamamak ve karşındaki insanın bir şey yapmaması" dedi. Sarıkaya'nın özür dilediğini ifade eden Demir, şöyle devam etti: "Benden özür dilemeye çalıştı. Müdürüm ısrarla kabul etmemi istedi ve ben de yaşına hürmeten kabul ettim ancak avukatımla görüştüm. Rencide olduğum için hukuki süreci başlatacağım. Salı günü dava açacağım. TGRT Haber'e konuşan Demir, "Hasta bir annem var, o bunları gördükten sonra çok büyük sorunlar yaşadım. Görüntülerin yayılmasını istemedim" dedi.
# Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz: Fatih Terim'e virüs nereden bulaşmış, ortada belge yok Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) testi pozitif çıkan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim hakkında, "Fatih Terim'e virüs nereden bulaşmış, ortada belge yok" ifadelerini kullandı. Radyospor'a konuşan Mehmet Ali Yılmaz, gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Radyospor’da Emrah Karalinç’in sorularını yanıtlayan Mehmet Ali Yılmaz'ın açıklamaları şu şekilde: "Koronavirüs salgınını 3.Dünya Savaşı olarak görüyorum" Koronavirüs salgınının ABD’nin planı olduğunu ve salgını 3. Dünya Savaşı olarak gördüğünü anlatan Yılmaz, "Evdeyim. Virüsü kovalıyorum. Yakalarsam anasını ağlatacağım. Her ülke kendi hazırlığını yapıyor. Bundan sonra ne olacak? Bilemiyorum. Ama herkesi sıkıntılı günler beklediği belli. Böyle düşünüyorum. Fenerbahçe ligde kötü durumda. Fenerbahçe’de de virüs çıkmış. Galatasaray’da da vaka var. Ortalık bu kadar karışıkken, EURO 2020 ertelenmişken, şu anda liglerin oynanmaması sorun olarak görülmemeli. Ligle ilgili hesaplar yapılmamalı. "Terim’e virüs nereden bulaşmış? Ortada bir belge yok" Galatasaray, TFF’yi eleştiriyor. Fatih Terim’e virüs nereden bulaşmış? Abdurrahim Albayrak’a nereden bulaşmış? Ortada bir belge yok. Raporları bir okusak… Oradan kaptı, buradan kaptı denilmesi ilginç. Daha virüsü tanıyan yok ki! Domuz gribi ve kuş gribini biliyoruz. Koronavirüsün ilacı, aşısı yok deniyor. Bana bu da çok inandırıcı gelmiyor. Biraz şüpheci yaklaşıyorum olaylara. "Ligin bu şekilde tescil edilmesi doğru olmaz" Ligin bu şekilde tescil edilmesi doğru olmaz. Haksızlıklar olur çünkü kalan maçlar var. Trabzonspor’un tabi işine gelir. Ama doğru olmaz. Trabzonspor da böyle bir şey istemez. Ligler başlamazsa sıkıntı büyür."
# Engelliler camide namaz kılmak istiyor ## Özet Mehmet Kayhan YILDIZ/KONYA, (DHA)- GÖRME Engelliler Federasyonu Genel Sekteri Veli Özağan, camilerin birçoğunun engelliler düşünülmeden yapıldığını, bu yüzden de engellilerin camiye gidemediğini belirtti ## İçerik 13 Kasım 2017 14:21 . Özağan, bedensel ve görme engellilerin camiye girebilmesi için merdiven olan yerlerde rampa veya asansör, cami içinde kabartma halı ile işitme engelliler için de hutbenin işaret diliyle anlatılması gibi düzenlemelerin yapılmasını istedi. Görme Engelliler Federasyonu Genel Sekteri Veli Özağan, Türkiye'de nüfusun yüzde 10'unun engelli olduğuna dikkat çekti. Camilerin birçoğunun engelliler düşünülmeden yapıldığını, bu yüzden de engellilerin camiye gidemediğini ya da gitmekte zorlandığını belirten Özağan, şunları söyledi: "Biz engelliler, Türkiye'nin tüm illerinde bulunan camilere girerken hiç kimseden yardım almadan, kendi irademizle girmek istiyoruz. Bunun için de hem Diyanet İşleri Başkanlığı hem de illerdeki müftülüklerin buna yönelik bir çalışma yapmasını bekliyoruz. Bu hem bizim kanuni hakkımız hem de ibadetimizi engelsiz bir şekilde yapmamız için gereken hususlar." 'SORUNLAR ABDEST ALIRKEN BAŞLIYOR VE DEVAM EDİYOR' Görme engellilerin camiye giderken yaşadıkları zorlukları anlatan Özağan, "Özellikle caminin dışında bulunan şadırvanlarda abdest alırken, engelli gruplara uygun olmamasından dolayı abdest almakta bile zorlanıyoruz. Bunu bir şekilde hallediyoruz ve abdestimizi aldıktan sonra caminin giriş kapısına geliyoruz. Geldiğimiz zaman basamaklar ve yüksek merdivenler gibi engeller karşımıza çıkıyor. Bunu da bir şekilde geçtikten sonra caminin eşiğinden adımımızı atar atmaz bu kez ayakkabımızı koyacak bir yer arıyoruz. Görmediğimiz için ayakkabılığın nerede olduğunu bulamıyoruz. Daha sora cami içerisine girdiğimizde de cemaat yoksa kıblenin hangi yönde olduğunu zor tahmin ediyoruz. Giriş kapısına göre kıbleyi bulabiliyoruz ama bazen de yönümüzü şaşırıp kıbleye doğru durmadan namaz da kılabiliyoruz" diye konuştu. YAPILMASINI İSTEDİKLERİ DÜZENLEMELER Görme engellilerin yanı sıra aynı sorunları tekerlekli sandalye kullanan bedensel ve işitme engellilerin de yaşadığını belirten Özağan, yapılmasını istedikleri düzenlemelerle ilgili ise şöyle dedi: "Bedensel engelli olup da tekerlekli sandalye kullanan arkadaşlarımız da camiye girerken gerekli düzenlemeler olmadığı için büyük sıkıntı yaşıyor. Onlar da camilere giremiyor. Bu şekilde olan arkadaşlarımız için cami girişlerinde gerekli düzenlemeler yapılabilir. Yüksek merdivenli camilere rampa ve tekerlekli sandalye asansörü kurulabilir. Caminin içerisinde ise tekerlekli sandalye ile girip, halı olmayan bir bölüm ayrılarak, cemaatle birlikte namaz kılmaları sağlanabilir. Görme engelli arkadaşlarımız için ise kabartma halılarla safa duracağı yön belirlenebilir. Camilerdeki ayakkabılıkların üzerine Braille alfabesi ile yazı ve rakam yazılarak düzenleme yapılabilir. İşitme engelliler için ise hutbede okunan dualar ve o günkü hutbe konusu işaret diliyle de anlatılabilir." 'CEMAATLA OMUZ OMUZA NAMAZ KILMAK İSTİYORUZ' Engellilerin de cemaatle yan yana omuz omuza namaz kılmak istediğini belirten Görme Engelliler Federasyonu Genel Sekteri Veli Özağan, şunları kaydetti: "Biz engelimizden dolayı farklı alanlarda, farklı ayrılmış yerlerde namaz kılmak istemiyoruz. Dolayısıyla tüm camilerimizin bu şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Diyanet İşleri bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyor ama son derece yetersiz kalıyor. Özellikle camilerin inşaatı esnasında projeleri çizen mimarlar engellilerin de erişebilirliğini düşünerek projelendirmesi lazım. Peygamber Efendimiz de bir görme engellinin camiye gitmesini sağlamak için evinden camiye bir ip çekerek gidip gelmesini sağlamıştır. Modern çağımızda da camilerde mimari yönden bu tür çalışmalar yapmak lazım. Caminin dış görünüşü muhteşem ve ihtişamlı olmasından ziyade biz engellilerin basamaksız bir şekilde rahatça camiye ulaşmaları sağlanmalı. Dolayısıyla tüm insanları camiye çağıran yüce dinin mensupları olarak biz engelliler ibadetimizi camilerde yapmak istiyoruz. Bize camilere getirip götüren veya cami içinde bize yardımcı olan görevliler veya cemaat istemiyoruz. Kendi ihtiyacımızı kendi başımıza giderebilecek yetenek ve kabiliyetteyiz. Dolayısıyla ibadette de engel koymasınlar. Tüm camilerin önündeki, içindeki engeller kaldırılarak biz engellilere rahatça bir ibadet yolunun açılması için gerekli çalışmaların yapılmasını yetkililerden bekliyor ve bu konuda daha hızlı adımlar atılmasını istiyoruz." FOTOĞRAFLI
# Söğüt Kaymakamı Sönmezay FETÖ'den gözaltında ## Özet BİLECİK'in Söğüt İlçesi Kaymakamı Berkan Sönmezay, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı ## İçerik Bilecik Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Şubesi ekipleri, bugün Söğüt İlçesine giderek Kaymakam Berkan Sönmezay'ı gözaltına aldı. FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınan, terör örgütünün haberleşme sistemi olan ByLock programını kullandığı öne sürülen, evli 2 çocuk babası 39 yaşındaki Berkan Sönmezay'ın makamında ve evinde arama yapıldığı öğrenildi. Söğüt'te 30 Temmuz 2015 tarihinden buyana kaymakamlık görevinde bulunan Berkan Sönmezay'ın aynı zamanda Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri Vakfı Başkanlığı ile Söğüt Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini de yürüttüğü belirtildi. Görüntü Dökümü FOTOĞRAFLI Haber: Cafer ELMAS / SÖĞÜT,(Bilecik),(DHA)- ============================================
# Altın ithalatının yüzde 180 artmasının ardından "kota uygulaması" geliyor ## Özet Karar ile altının cari açık üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması ve Türkiye'nin döviz rezervlerinin desteklenmesi hedefleniyor ## İçerik 07 Ağustos 2023 11:10 Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca işlenmemiş altın ithalatına getirilecek "kota uygulaması" ile hem söz konusu ithalatın cari açık üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması hem de altın üretimi ve ticareti konusunda ihracatın teşvik edilmesi hedefleniyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, son dönemde işlenmemiş altın ithalatında yaşanan yükselişin dış ticaret ve ödemeler dengesi üzerindeki olumsuz etkilerini takip eden bakanlık, söz konusu ithalata yönelik çeşitli tedbirlerin alınması için çalışmalarını sürdürdü. Bu etkilerin azaltılması amacıyla ilgili kurumlar ve sektör temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştiren bakanlık yetkilileri, uzun vadeli ve çözüm odaklı bir yaklaşımla konuyu ele aldı. Ayrıca alınan tedbirlerde ihracatçıların korunması kapsamında gerekli hassasiyet gösterildi. Bakanlık, işlenmemiş altın ithalatının cari açık üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak, Türkiye'nin döviz rezervlerini desteklemek için 'kota uygulaması' getirmeye karar verirken, söz konusu karara ilişkin mevzuat çalışmalarının Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı'nca kısa süre içerisinde tamamlanması bekleniyor. Kota, aracı kuruluşların ithalat ve borsa işlemleri göz önünde bulundurularak tahsis edilecek Söz konusu kotalar, Borsa İstanbul A.Ş. üyesi kıymetli madenler aracı kuruluşları tarafından gerçekleştirilen işlenmemiş altın ithalatı için geçerli olacak. Tedbirler çerçevesinde aracı kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen işlenmemiş altın ithalatı için geçen yıllardaki ithalat miktarları dikkate alınarak aylık bir kota miktarı belirlendi. Söz konusu kota kıymetli madenler aracı kuruluşlarının ithalat ve borsa işlemleri göz önünde bulundurularak tahsis edilecek. Kararla, altın üretimi ve ticareti konusunda ihracat da teşvik edilecek Alınan tedbir kararının dış ticaret dengesine olumlu yansıması beklenirken, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştirilen ithalat söz konusu kota uygulamasının dışında tutulacak. Böylelikle hem altın üretimi ve ticareti konusunda ihracatın teşvik edilmesi hem de uzun dönemde cari açık konusunda olumlu ilerlemeler sağlanması öngörülüyor. DİR kapsamında yapılan ithalatın yanında bedelsiz ihracat kapsamında ihracat bedeli olarak gelen ve şirketlerin yurt dışından sermaye olarak getirecekleri altınlar da kota kapsamı dışında tutulacak. Altın ithalatı 7 ayda yüzde 180 arttı Ticaret Bakanlığı verilerine göre, ocak-temmuz döneminde Türkiye'nin altın ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 artışla 217 milyar 52 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde işlenmemiş altın ithalatı yüzde 180 artarak 19,4 milyar dolar oldu. (AA)
# Tecavüz 'iddia'sıyla suçsuz yere 10 ay hapis yattı ## Özet 10 ay hapis yatan, Adli Tıp Kurumu raporuyla suçsuzluğu ispatlanan S.C., hayata tutunmaya çalışıyor... ## İçerik 30 Ekim 2010 03:00 T24 - 8 yaşındaki öğrenciye okulda tecavüz ettiği iddiasıyla 10 ay hapis yatan, Adli Tıp Kurumu raporuyla suçsuzluğu ispatlanan S.C., hayata tutunmaya çalışıyor. Çocuğa ise dedesi, dayısı ve bir arkadaşı tarafından 3 yaşından beri tecavüz edildiği iddia edildi. Tecavüz iddiasıyla cezaevine girmeden önce sigara içmeyen S.C. (55), şimdi günde 2 paket sigara içiyor ve evden dışarı çıkamıyor. Hürriyet gazetesinde yer alan haber şöyle: Sürekli intiharı düşünen babasının evde yalnız bırakılmadığını ve geleceğinden endişe duyduğunu söyleyen oğlu Suat C. (32), "Ömrümüzün en uzun 10 ayı" dediği günleri şöyle anlattı: Kezzap bile attılar "Babam yıllardır kalp ve şeker hastası, gözaltına alındığı gün de zaten hastanedeydi. Babam tutuklanınca ‘Bu utançla yaşayamam’ dedi. O cezaevinde intihar etmeyi düşünürken, biz sokakta rahatça yürüyemiyorduk. Babamın ömründen çalınan 10 ay sanki 10 yıl gibiydi. Tutuklandıktan sonra ilk Metris Cezaevi’ne gönderildi. Orada tutuklularla birlikte televizyon izlerken bir kanalda haberini görmüş. Diğer tutuklular öfkelenerek babamın üzerine tuz ruhu, kezzap gibi maddeler atarak saldırmaya başlamışlar. Kolları ve vücudunun bazı bölümleri yanmış, ‘Öldü’ diye bırakmışlar. Babama yüklenen bu suç orada kalmak için çok ağırdı. Ama 10 ay sonra gelen rapor babamın suçsuzluğunu ortaya çıkardı. Babamın psikolojisi tamamen bozulmuş. Hayata küsmüş gibi. Kan şekeri çok yüksek seviyelerde. Evde hasta yatıyor. Artık tek amacımız onu yaşama döndürmek." KORKUNÇ İHBAR S.C.’NİN oğlu Suat C.’nin anlattıkları yaşananların daha ağır olduğunu ortaya çıkarıyor: "M.E.E.’nin annesi H.G. ağustosta savcılığa, ‘Oğluma dedesi, dayısı ve dayısının arkadaşı, 3 yaşından beri tecavüz ediyordu. Bundan annemin de haberi vardı’ diyerek suç duyurusunda bulunmuş. Zaten raporda farklı kişilerin DNA’sına rastlandığını belirtiyor. Suçlananlar neden hâlâ tutuklanmadılar." M.E.E. şimdi devlet korumasında.
# Koru: AKP, Obama gibi gelip, Bush'a benzedi ## Özet Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru, Erdoğan’ın 2002’deki seçiminin Obama’nın seçilmesiyle eşdeğer olduğunu ancak, Türkiye’nin 2008’deki yönetim anlayı ## İçerik 06 Kasım 2008 02:00 Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Fehmi Koru, Erdoğan’ın 2002’deki seçiminin Obama’nın seçilmesiyle eşdeğer olduğunu ancak Türkiye’nin 2008’deki yönetim anlayışının Bush’u andırdığını söyledi. Fehmi Koru NTV’deki Yazı İşleri programında ABD’de seçim ve hükümetin Güneydoğu’daki olaylarla ilgili yaklaşımını değerlendirdi. Fehmi Koru, Obama gibi değişim sloganını kullanarak iktidara gelen AK Parti’nin Kürt sorunu, insan hakları ve demokrasi noktasında kendi çizgisinden saptığını belirtti. İktidar anlayışı Bush'u andırıyor "Türkiye bugün Amerika’da yaşananı 2002 seçimlerinde aslında yaşadı. Daha sonra kendisi de zenci metaforunu kullandığı için rahatlıkla söyleyebiliriz, Erdoğan Türkiye için Obama’nın Amerika’da başkan olmasına eşdeğerde bir gelişimin sonucu olarak ve büyük bir zaferle başbakanlığı elde etmişti. Siyasi yasaklıydı 2002’de Meclis’e bile girememişti ama önüne konulan engeller kalktı ve sonunda başbakanlığa kadar yükseldi. Aslında yine benzeri bir durum Abdullah Gül içinde söz konusu. Abdullah Gül’ünde cumhurbaşkanlığına engel konuldu hatırlayalım 2007’ni başlarında. 2007 seçimleri Abdullah Gül’ü de cumhurbaşkanı yaptı. Yani Türkiye’de aslında bugün Amerika’da yaşanana benzer bir süreç yaşanıyor. Ancak Türkiye’de 2002 yılında yaşanan Obamacı bir yaklaşımdı ama Türkiye 2008 yılına geldiğinde biraz Bush’u andıran bir yönetim anlayışı içinde sorunlara yaklaşıyormuş gibi görünüyor. Herkesten fazla Obamacı olmak Irak savaşı zamanında bizlere karşı savaşı savunan ve hatta Türkiye’nin de bu savaşta yer alması gerektiğini savunan insanların herkesten daha fazla ‘Obama’cı olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye aslında bu garipliklere en fazla eli kalem tutan, ağzı laf yapan insanlar arasında yaşayan bir ülke. O dönemde Amerika’dan bakıp ya da Türkiye’den Amerika’ya bakıp bir ay içinde Irak’ı dize getireceğini ve bir ay sonrada Türkiye ile hesaplaşmayı 1 Mart teskeresi yüzünden göze almamız gerektiğini söyleyen meslektaşlarımız bugün hala yazıyorlar ve hala Amerika’yı yorumluyorlar. Obamacı olmaları doğal çünkü netice itibariyle Bush ve McCain’in temsil ettiği çizgi artık bütün dünyada desteklenebilecek bir görüntü değil. O sebeple yine onlar hangi dürtülerle 1 Mart 2003 teskeresi sırasında neleri savunuyor idiyseler bugün de aslında aynı şeyleri savunarak Obama’ya sahip çıkıyorlar. Tabii ciddi bir tezat. Hükümetin Güneydoğu ve Kürt politikasını ciddi bir şekilde eleştiriyorsunuz. Kısaca sizi hükümetin politikasında esas olarak ne rahatsız ediyor? İktidar 1990'lardaki gibi hareket ediyor Ben aslında Kürt sorununa yaklaşımdan hareketle genel olarak hükümetin insan hakları, demokrasi noktasında son zamanlarda biraz kendi çizgisinden saptığı kanaatindeyim. Kürt sorununa yaklaşım da bunu en ciddi şekilde dışarı vuran bir olay. Biliyoruz ki bir değişim sloganını kullanarak iktidara geldi AK Parti. Ve o değişim sloganına uygun onun içini dolduracak şekilde de davrandı. Bugün Türkiye’de rahatlıkla Kürt sorunu diyebiliyorsak bunu biraz da AK Parti iktidarına borçluyuz. Eğer demokratik açılımlardan söz edebiliyorsak, Kürtçe dershanelerin açılması TRT’den Kürtçe yayının başlatılması ve buna benzer başka açılımlar aslında bu partinin iktidarda bulunduğu süre içinde gerçekleşti. Ama bunun bir adım ötesi aslında çok basit tedbirlerle bu sorunu geride bırakmamız mümkünken, kalkıp tekrar 1990’ların başlarının şartlarına yani terörle Kürt sorunun birbirine karıştırıldığı ve dolayısıyla sanki bu iş tanklarla silahlarla çözülecekmiş gibi bir anlayışın hakim olduğu dönemde doğru yol aldığımız hissini bana veren bir takım gelişmeler yaşanıyor bu da beni doğrusu rahatsız ediyor. Türkiye şu anda Mart 2009 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerin havasına girmiş durumda. DTP de bölgedeki siyasi üstünlüğünü kaybetmek üzere olduğunu farkında ve buna dönük gerilimi tırmandırıcı çalışmalar yürütüyor. Buna bir cevap olsun ve Türkiye’de iktidarın da bu konularda hassasiyetini dışa vursun diye Başbakan birbiri ardına bölgeye ziyaretlerde bulunuyor. İktidar üstünlüğü elden kaçırıyor Aslında bütün siyasi partilerin DTP’nin de AK Parti’nin de böylesine çıkışlar yapmaya hakkı olması lazım. Ancak bunun bir iktidar partisine dönük sorumluluk içinde yerine getirilip getirilmediğini kendime sorduğumda o konuda kuşkularım doğruyor. DTP çizgidışı, siyasetdışı sistem dışı gerilimler peşinde tamam ama iktidar bu gerilimleri düşürmesi, tansiyonu düşürmesi gerekirken onu daha da yükseltici çıkışlar yaparak 22 Temmuz 2007 seçiminde elde ettiği çok açık olan bölgedeki üstünlüğünü elinden kaçırıyor. Ben bölgede AK Parti’nin yerel seçimlerde başarılı olmasını o partinin Türkiye genelindeki başarısından da bağımsız olarak önemsiyorum. AKP ne yapmalı? Çünkü öyle bir başarının elde edilmesi bölge insanının sistem içi çözümleri AK Parti’ye bıraktığını gösterecektir ve AK Parti’ye daha büyük sorumluluk getirecektir. O bakımdan da o sorumluluk içinde davranacak bir parti haline dönüşecektir AK Parti umudundayım. Ama bunu geriye götürecek yani 22 Temmuz’da elde ettiği bölgedeki siyasi üstünlüğünü DTP’ye yeniden kaptıracak bir AK Parti, içinden çıkılmaz hala getiriyor o sorunu. Ve sorunun içinden çıkılmaz hala gelmesi Türkiye için çok ciddi bir engel haline dönüşüyor. Cumhurbaşkanı çaba sarf ediyor Bu tespitinizden hareketle Cumhurbaşkanı Gül, Kürt meselesinde bu içinden çıkılamaz hali değiştirebilecek çıkışlar yapabilir mi sizce? Yapmaya çalışıyor gördüğüm kadarıyla. Mikrofon uzatıldığı her etkinlikte Cumhurbaşkanı çok açık biçimde bölgede neler yapılması gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Hatta bir yabancı gazeteye verdiği mülakatı hatırlarsak geçmişte yapılan hataları da devletin en tepe noktasında bulunan insan olarak itiraf etmeyi bile gösterebildi. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı sistem içinde yetkileri belirli olan bir konum. Bundan daha öte ne yapabilir ben bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla Cumhurbaşkanı bu sorunun varlığını kabul eden ve o sorunun demokrasi içinde çözümü için elden gelenin yapılmasını isteyen bir noktada."
# 'Yerli otomobil' için prototip üreten SAAB tarih oluyor! ## Özet SAAB'ı satan alan firma, sundan sonra NEVS markasının kullanılacağını açıkladı ## İçerik 21 Haziran 2016 20:27 İsveçli otomobil üreticisi SAAB’ın 2012 yılındaki iflasından sonra varlıklarını satın alan National Electric Vehicle Sweden AB, Nevs bugün yaptığı basın açıklamasında bundan böyle üreteceği otomobillerde SAAB markasını kullanmayacaklarını duyurdu. Nevs şirketinin üreteceği otomobillerde şirket adı NEVS markasının kullanılacağı açıklandı. Türkiye ise SAAB 9-3’ün fikri ve mülkiyet haklarını satın almıştı. Yerli otomobil prototiplerini Türkiye için geliştiren SAAB firması ise artık otomobil üretmeyeceklerini açıkladı. DHA'nın haberine göre; Nevs şirketinin iki yıl öncesine kadar süren yeniden yapılandırılmasına ilişkin süren görüşmelerine SAAB markasının kullanımı tartışmaları damgasını vurmuştu. SAAB markasının kullanım haklarını elinde tutan İsveç’in havacılık ve savunma sanayi şirketi SAAB Group, markasının Nevs’un üreteceği otomobillerde kullanılmasına izin vermemişti. Nevs şirketi, NEVS markası ile üreteceği ilk otomobilin elektrikli 9-3 modelinde olacağını ve 2017 yılında piyasaya çıkacağını duyurdu.
# Balıkesir'de 12 dakika arayla iki deprem Balıkesir'de 12 dakika arayla Bigadiç ilçesinde 3.9, Sındırgı ilçesinde ise 3.4 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremlerde can ve mal kaybı yaşanmadı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı’nın merkez üssünü Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı kırsal Adalı Mahallesi yakınları olarak saptadığı deprem, saat 15.15’te meydana geldi. Deprem, yerin 11.46 kilometre derinliğinde oldu. İlçede de hissedilen depremde can ve mal kaybı yaşanmadı. Bu depremin ardından saat 15.27'de bu, bu kez Sındırgı ilçesi sallandı. Merkez üssü ilçenin kırsal Süller Mahallesi olan depremin büyüklüğü Richter ölçeğine 3.4, derinliği ise 6.39 kilometre olarak ölçüldü. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise 3.9 büyüklüğünde depremin merkez üssünü Sındırgı ilçesine bağlı Taşköy olarak açıkladı. İkinci depremin büyüklüğü ise 3.2 olarak tespit edildi.
# Polis, eşi, kayınvalidesi ve amirini vurdu ## Özet Ankara'da görevli bir polis eşi ve kayınvalidesini ve şoförlüğünü yaptığı emniyet amirini vurdu. ## İçerik Başkentte Altındağ'da görevli polis memuru, önce evinde eşini ve kayınvalidesini, daha sonra görev yaptığı birimdeki amirini tabancayla vurdu. Polis memurunun eşi ve amiri hayatını kaybederken, kayınvalidesi yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Altındağ İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde görevli Veli A, Karapürçek'teki evinde ismi henüz öğrenilemeyen eşi ve kayınvalidesini tabancayla vurdu. Daha sonra görevli olduğu Hasköy'deki Asayiş Büro Amirliğine gelen Veli A, şoförlüğünü yaptığı emniyet amiri Ali Sapan'ı vurdu. Olayın ardından evine dönen Veli A, polis ekiplerince gözaltına alındı. Hasköy'deki Asayiş Büro Amirliğine gelen İl Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya, incelemelerde bulunduktan sonra gazetecilere açıklama yaptı. Elim bir olay yaşadıklarını belirten Çatalkaya, büro amirliğinde görevli Veli A'nın evindeki bir takım sıkıntılarından dolayı eşini ve kayınvalidesini vurduğunu söyledi. Çatalkaya, daha sonra Veli A'nın asayiş büro amirliğinde şoförü olduğu amiri Ali Sapan'ı vurduğunu belirtti. Veli A'nın eşinin öldüğünü, kayınvalidesinin ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını ifade eden Çatalkaya, Sapan'ın ise olay yerinde yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadığını kaydetti. Sapan'ın cenazesi emniyete ait cenaze aracıyla Keçiören Adli Tıp Kurumu'na götürüldü.
# ÇHD'den Başbakana suç duyurusu ## Özet Başbakanın, 'ÇHD'li avukatların 11 kapının arkasında gizli toplantı yaptığı' şeklindeki sözlerine tepki gösteren Çağdaş Hukukçular Derneği, Erdoğan'ın 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' ve 'iftira' suçlarını işlediğini ## İçerik 05 Şubat 2013 18:34 Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi Başkanı Murat Yılmaz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçeyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "iftira" suçlarından kamu davası açılmasını talep etti. Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre, Başbakan Erdoğan'ın 30 Ocak'ta yaptığı şu konuşma ile "suç işlediği" belirtildi: "Bir apartman dairesinde gecenin yarısında avukatlar toplanıp 11 çelik kapı var orada ne iş görür? Bu çelik kapıların arkasında acaba ne iş yapılıyor. Bu çelik kapılar açılamıyor. Bu çelik kapılar açılmaya çalışılıyor. Açıklamayınca ne yapacak güvenlik camdan giriyor. İçerde ne isterseniz var. Yakılmak istenen evraklar, sahte kimlikler. Kim bunlar. İşini iyi bilen avukatlar. Dışarıda da bazı avukatlar o avukatlarla ilgili 'Onlara müdahale edilemez' diyor. Hadi canım sende... Nasıl edilemez. Onlar teröre yandaşlık yapılıyorsa bal gibi de edilir. Avukat hakkı savunacak, terörizmi değil. Hak hukuk neyse o önemli." ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında olduğu dokuz avukat Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyesi oldukları öne sürülerek 21 Ocak'ta tutuklanmıştı. '11 kapılı bir mekan yok' Avukat Murat Çelik imzalı suç duyurusu dilekçesinde, "Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının gerçek dışı olduğu" ifade edildi: "18 Ocak Cuma günü, derneğimize yönelik olarak yapılan operasyon kapsamında, ÇHD Genel Merkezinde, Ankara ve İstanbul Şubeleri ile yönetici ve üyelerimizin ev ve bürolarında aramalar yapıldı. 11 meslektaşımız bu aramalar sırasında, yani kendi ev veya bürolarında, ayrı ayrı gözaltına alındı. Avukatların gece yarısı toplantı halindeyken yakalandıkları iddiası gerçeği yansıtmıyor." Dilekçede, avukatların ev veya bürolarında da 11 kapılı bir yerin olmadığını altı çizildi. Dilekçenin ekinde de arama ve el koyma tutanakları sunuldu. 'Suç unsuruna rastlanmadı' TMK 10. madde ile görevli Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tutanaklarına göre, derneğin Ankara ve İstanbul şubelerinde yapılan aramalarda "herhangi bir silah, mühimmat, patlayıcı madde, patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemeler, örgütsel dokümanlar ve suç olabileceği değerlendirilebilen herhangi bir malzeme bulunamadı, suç unsuruna rastlanmadı." Suç duyurusu dilekçesinde, "11 kapılı bir mekanın bulunmadığının tutanaklarla da kanıtlandığı" belirtilerek, "Başbakan Erdoğan'ın gerçeğe aykırı bilgiler vererek iftira da bulunduğu" ifade edildi. Dilekçede, Anayasanın 138.maddesine göre, devam etmekte olan bir dava veya soruşturmaya ilişkin olarak hiç kimsenin yorum yapamayacağı, yargı organlarına talimat veremeyeceği hatırlatıldı ve Başbakan Erdoğan'ın, "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsü" düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 288. maddesi uyarınca yargılanması istendi.
# Çapkın garsonu imama şikâyet ettiler! ## Özet Sultanahmet imamına, alacakları tazminatın yüzde 25’i ile teklifde bulundular. ## İçerik Biri Alman, biri Romen ve biri Tayvanlı üç kadın, Sultanahmet’te bir otelde garsonluk yapan A.Ö. ile birlikte oldular. Ülkelerine döndüklerinde ise A.Ö.’den şikâyetçi olmaya karar verdiler. Bunun için seçtikleri yol ilginçti: Mahallenin imamına başvurmak. Üstelik imama, alacakları tazminatın yüzde 25’ini de teklif ettiler. Hürriyet'ten Orhan SAAT'in haberine göre, ALMAN B.G., Romen C.B. ve Tayvanlı X.Y., Sultanahmet’te bir otelde garsonluk yapan A.Ö. ile internetteki sosyal paylaşım sitelerinde tanıştılar. Üçü de A.Ö.’nün davetini kabul edip Türkiye’de tatil yaptılar. iddiaya göre üçü de A.Ö. ile birlikte oldu. A.Ö., kadınlara evlenme vaadinde bulundu. Ülkelerine döndükten sonra ise A.Ö., yakınlarının hastalığını öne sürüp para istedi. B.G., ülkesine dönünce, istismar edildiğinden şüphelenip, A.Ö.’nün sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarıyla bağlantı kurdu. X.Y. ve C.B. de aynı kaderi paylaşmışlardı. Romen C.B., A.Ö. ile ilişkisinden hamile kaldığını, aldatılınca depresyona girip bebeğini kaybettiğini öne sürdü. İmama şikâyet Türkiye’de dava açmanın külfetli olacağını düşünen üç kadın, inançları gereği kilise ve rahibin cemaat üzerindeki gücünden esinlenerek, iyi bir Müslüman olduğunu söyleyen garsonu, yaşadığı Bahçelievler Merkez Mahallesi’ndeki caminin imamına şikâyet etmek için bir mektup yazdılar. Mektubu, Türkiye’de bağlantılı oldukları avukata gönderdiler. Avukat da o mektubu, bayramdan önce postaya verdi. İmam problemlerini çözemezse kadınlar mahkemeye gidecek. Bilişim suçu İddiaların asılsız olduğunu öne süren A.Ö., "Asıl ben mağdurum. Sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarıma küfürlü mesajlar gönderdiler. Bilişim suçu işlediler. Benim binlerce kadınla fotoğrafım var. Bu onlarla sevgili olduğumu göstermez. Haklılarsa dava açsınlar, yerim yurdum belli. Onlara 10 bin dolarlık tazminat davası açacağım" dedi. Kocasinan Merkez Camii imamı Mehmet Çoban ise "Konuyu bağlı bulunduğum kuruma bildirdim ve bu kişiyle konuşuruz. Gerekli görürsek vaaz veririz ancak sorunun asıl çözüm yeri mahkemedir" dedi. İmamı Google Earth’ten buldular Kadınların yerini Google Earth’ten belirledikleri Kocasinan Merkez Camii’nin imamına yazdıkları mektuptan bazı bölümler şöyle: "Saygıdeğer İmam Efendi, Biz, Avrupa ve Asya’dan gelen üç bayanız ve size yardımınıza ihtiyacımız olduğu için başvuruyoruz. A.Ö. her birimizi onun gerçek aşkı olduğuna inandırdı ve ileride nikâh sözü verdi (...) Bir tesadüf sonucu gerçekle yüzleştik. Bay Ö.’nün güya çok hasta olan anne ve babasının ameliyatları için para gerektiğini anlattığı ortaya çıktı. Sadece para değil, dizüstü bilgisayar, yeni model fotoğraf makinesi ve tatil mekânlarında tatilleri ödetti. Bu yüzden son umut olarak size yazıyoruz. En azından paramızı geri alabilmemiz için. Bir kadın ona 5.000 dolar diğeri ona 2.300 Euro vermişti. İmam Efendi, size karşı dürüstlüğümüzü göstermek için alacağımız paranın yüzde 25’ini size bağışlamaya da hazırız."
# Üsküdar'daki kazada ölen kadın toprağa verildi ## Özet Nurcan KIRCALI/İSTANBUL, (DHA)- ÜSKÜDAR'da dün yaşanan özel halk otobüsü kazasında hayatını kaybeden Aygün Erdoğan son yolculuğuna uğurlandı ## İçerik 02 Şubat 2018 20:23 . 53 yaşındaki Aygün Erdoğan için bugün Şile'de ikindi vakti cenaze töreni düzenlendi. Törene Erdoğan'ın ailesi, yakınları, Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, İETT Daire Başkanı Hasan İçin ile çok sayıda kişi katıldı. Aygün Erdoğan, burada kılınan cenaze namazının ardından Karacaköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.
# İstanbul Tabip Odası'ndan Ahmet Şık'a ödül: Çıkacak, yine yazacak ## "Gerçeğin takipçisi olmanın cesaret istediği bu dönemde Ahmet Şık, sembol bir isim oldu" İstanbul Tabip Odası’nca düzenlenen ödül töreninde "Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödülü" tutuklu gazeteciler adına Cumhuriyet muhabiri **Ahmet Şık’**a verildi. İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, KESK, DİSK ve TMMOB temsilcilerinden oluşan jüri, bu yılki ödülün tutuklu gazeteciler adına Şık’a verilmesini kararlaştırdı. Odadan yapılan açıklamada, "Gazetecilik ilkelerinin delik deşik edildiği, hakikatin perdelendiği, sansürün olağanlaştırıldığı, gerçeğin takipçisi olmanın cesaret istediği bu dönemde tutuklu bulunan Ahmet Şık sembol bir isim oldu. Biz biliyoruz ki Ahmet çıkacak yine yazacak, yine gerçekleri kovalayacak. Ödül töreninin gerçekleşeceği 23 Mayıs’ta Ahmet Şık’ın özgürlüğüne kavuşup aramızda olacağına, ödülünü kendi elleriyle alacağına inanıyoruz" denildi.
# 355 subaya yeni davamı geliyor? ## Özet Ergenekon davasına bakan mahkeme, 8 ve 9. Kolordu'dan 355 subayın adını istedi. ## İçerik Habertürk gazetesinin haberine göre, İnternet Andıcı ve Ergenekon Davaları’na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kritik bir karara daha imza attı. Karar süreci, emekli Albay Dursun Çiçek’in imzasını taşıdığı ileri sürülen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştirilen İnternet Andıcı Davası’nda kapalı oturumda dinlenen gizli tanık Efe’nin "Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile 8. Kolordu Komutanı Saldıray Berk’in bazı evlere silah yerleştirerek Fetullah Gülen Cemaati üyelerine ait oldukları iddiasıyla kaos çıkaracakları ve cemaat üyelerini tutuklayacakları" iddiası ile başladı. Son olarak dinlenen gizli tanık Ethem’in de iddiaları doğrulaması ve "Bazı askerlerden 8. Kolordu Komutanlığı’nda darbe için toplantılar düzenlendiğini duydum" şeklinde ifade vermesi üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Genelkurmay Başkanlığı’na bir yazı yazarak "2009 yılında 8. ve 9 Kolordu komutanlıklarında plan semineri, iç güvenlik semineri ile vesair adlar altında yapılan toplantılara katılanların ad ve sicil numaralarıyla birlikte bildirilmesi"ni istedi. Mahkemenin bu talebine Genelkurmay Ceza Hukuk İşleri Şube Müdürü Hâkim Albay Şakir Aytaş imzasıyla yanıt verildi. 6 plan seminer ve toplantı Yanıtta 2009 yılı Ocak-Aralık ayları arasında Kolordu İç Güvenlik Semineri (10-11 Ocak katılımcı sayısı 110), Kolordu EMASYA Semineri (26- 27 Şubat katılımcı sayısı 36), Kolordu Plan Semineri (8 Ocak katılımcı sayısı 62), Kolordu İç Güvenlik Çalışması (9 Ocak katılımcı sayısı 45) Kolordu EMASYA Semineri (22 Aralık katılımcı sayısı 64) Kolordu İstihbarat Semineri (24 Kasım katılımcı sayısı 43) yapıldığı bilgisi yer aldı. 6 seminere 32’si general 355’i subayın katıldığı bildirilen yanıtta tek tek isimler ile rütbe ve sicil numaraları sıralandı. Yanıtta 9. Kolordu Komutanlığı tarafından 22 Aralık 2009 tarihinde yapılan ‘Kolordu EMASYA Semineri’ne katılanlara ait listede MİT temsilcisinin adı da açıkça yer aldı. 4 generalin katıldığı seminere ait listede 59 subayın ismi ve sicil numarasının yanı sıra katılımcılar arasında bulunan MİT temsilcisi ile bir kaymakam, bir başsavcı ve iki başkomiserin kimlik bilgileri de yazıldı. Tutuklu paşa sayısı 54 oldu Balyoz davası kapsamında, Kuzey Görev Grup Komutanı Tümamiral Güneş ile Karadeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Ali Sadi Ünsal dün sabaha karşı çıkarıldıklarımahkemece tutuklandı. Böylece cezaevinde tutuklu bulunan general ve amiral sayısı 54’e yükseldi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tutuklu durumdaki muvazzaf personel subay ve astsubaylarının toplamsayısı ise 210. Haklarında tutuklama kararı bulunan 3 general ise henüz cezaevine konulmadı. Orgeneral Nusret Taşdeler ile TümgeneralMustafa Bakıcı sağlık raporu aldı. Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul ise TCG GEMLİK firkateyni ile uluslararası görevde. Firkateyn son olarak üç gün önce Cibuti liman ziyaretini gerçekleştirdi. 32 generalin ismi 2009 yılında yapılan seminer ve toplantılara katılanlar arasında biri orgeneral, üçü korgeneral, 7’si tümgeneral, 21’i tuğgeneral 32 general bulunuyor: İşte mahkemeye ulaşan listede adı bulunan generaller: Orgeneral Saldıray Berk, Korgeneral Korkut Özarslan, Korgeneral Eyüp Kaptan, Korgeneral Tevfik Özkılıç, Tümgeneral Ergüder Toptaş, Tümgeneral Hüsmen Akdeniz,Tümgeneral Ömer Bayraklı, Tümgeneral Tunay Bilgen, Tümgeneral Mehmet Daysal, Tümgeneral A. Tamer Büyükkantarcıoğlu, Tümgeneral Mehmet Çörten,Tuğgeneral Mete Salt, Tuğgeneral Oktay Bingöl, Tuğgeneral İsmail Hakkı Önder, Tuğgeneral Yücel Karauz, Tuğgeneral Nehir Aydın, Tuğgeneral Ferhat Özsoy, Tuğgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Tuğgeneral Taner Düvenci, Tuğgeneral Turgay Bakkal, Tuğgeneral Haluk Cumali Çetinkaya, Tuğgeneral Hamza Koçyiğit, Tuğgeneral Levent Gözkaya, Tuğgeneral Şeref Oğuş, Tuğgeneral İlhan Bölük, Tuğgeneral Osman Ünlü, Tuğgeneral Mustafa Küçükayan, Tuğgeneral Orhan Çınar, Tuğgeneral Muhittin Yenikeçeci, Tuğgeneral Cengiz Demirci, Tuğgeneral Salih Sevil, Tuğgeneral Burhanettin Aktı, Tuğgeneral Halit Günbatar.
# Cephane TSK envanteriyle aynı cinsten ## Özet Ankara Yenikent’te bulunan mühimmatın ağırlıklı olarak, Silahlı Kuvvetler envanterinde bulunan cinsten olması dikkat çekiyor. ## İçerik Ankara Yenikent’te bulunan mühimmatın ardından, gözler, bunların nereden, hangi amaçla ve kimin tarafından toplandığı sorusuna çevrildi. Ele geçirilen mühimmatın ağırlıklı olarak, Silahlı Kuvvetler envanterinde bulunan cinsten olması dikkat çekiyor. Polis, Yenikent’teki kuyudan çıkarılan el bombaları ve mühimmatla ilgili soruşturmaya hemen başladı. İlk aşamada el bombalarıyla mermi paketleri üzerindeki seri ve parti numaralarını tespit ediyor. Bu numaralardan yola çıkılarak, mühimmatın hangi tarihte üretildiği, nereye teslim edildiği ya da hangi birlik tarafından kullanıldığı gibi soruların yanıtları aranacak. Böylece bunların Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinden yasadışı bir şekilde çıkarılıp çıkarılmadığı anlaşılacak. Bu noktada Yarbay Mustafa Dönmez’in soruşturmayı yürüten savcılara vereceği ifade de büyük önem taşıyor. Gözaltına alınmadan önceki süreçte mahkeme kararıyla teknik takibe alındığı belirtilen Dönmez’in kimlerle irtibat içinde olduğu, silahların kullanım amacına dönük de ipucu verecek. Silahların saklanma şekli de uzmanların üzerinde durduğu konulardan biri. Askeri uzmanlar, bu tür mühimmatın dış etkenler nedeniyle yıpranarak özelliklerini kaybetmemesi için özel yöntemlerle saklanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu nedenle mühimmatın sarılı olduğu malzemeden saklama derinliğine kadar tüm etkenlerin, saklayanların profesyonel mi yoksa amatör mü olduğuna ilişkin ipucu verebileceğini belirtiyorlar. Aynı uzmanlar, görüntülere yansıdığı kadarıyla gerek mühimmatın gerekse onları muhafaza eden kutuların hiç yıpranmamış olduğuna dikkat çekerek, uzun süredir orada olmalarının pek de mümkün olmadığını ifade ediyorlar.
# CHP’li belediye başkanı, hurda araçlardan 9.4 milyon lira tasarruf sağladı ## Özet Ceyhan'ın Belediye Başkanı Kadir Aydar, kiralanan araçları iptal ettirip, hurdaya atılan 22 aracı tekrar hizmete kazandırdı ## İçerik 01 Ekim 2019 17:05 Adana’nın Ceyhan ilçesinin CHP’li başkanı Kadir Aydar, hurda araçlardan 9.4 milyon lira tasarruf sağladı. Önceki dönem AKP'li belediye başkanı Alemdar Öztürk döneminde hurdaya atılmış 22 araç Ceyhanlıların hizmetine sunuldu. Belediyenin kiralamış olduğu ihtiyaç fazlası araçlar da iade edildi. Başkan Aydar, "Ceyhan halkının tek kuruşunu dahi heba etmeyeceğiz. Aralarında kepçe, dozer, greyder, çöp kamyonu olan araçlarımız hurdaya çıkmıştı ve biz onları yeniden vatandaşlarımızın hizmetine kazandırdık" diye konuştu. Sözcü'den İsmail Akın'ın haberine göre vatandaşların tamir edip yeniden kazandırdıkları araçları yeni sandıklarını aktaran Aydar, "Araçlarımızın önceki hurda hallerini ve yapılmış yeni halini tüm halkımıza tanıttık. Ceyhan Belediyesi'nin kendi araçları varken kiralama işini engelledik. Belediyenin işi park yapmak, yol yapmak, hizmet yapmak ama aynı zamanda israf ile mücadele ederek tasarruf yapmaktır. Önceki dönemde 16 tane araç kiralanıyordu, bizler bu sayıyı 6’ya düşürdük" ifadelerini kullandı. "Milli serveti hurdalıktan kurtardık" Aydar, belediyeyi büyük bir yükten kurtardıklarını aktararak, "Belediyemiz 8 milyon 400 bin yıllık kira bedelinden kurtuldu.9 milyon 400 bin değerindeki halkın milli servetini hurdalıktan kurtararak vatandaşlarımızın hizmetine kazandırdık. O yüzden tarihi bir gün yaşıyoruz. Ceyhan'ın değişeceği, Ceyhan'ın kaderinin bizlere emanet edildiği bir gün. Gördünüz israf düzenini, gördünüz iş bilmez yöneticileri, gördünüz onca yılımızı heba edenleri, artık Ceyhan da israf olmayacak. Bizim dönemimizde milletimizin tek bir kuruşu heba edilmeyecek, Ceyhan'da Adana da halkını düşünenler var, israfa son verenler var" dedi.
# Cardi B, eşi Offset'e doğum günü hediyesi olarak 2 milyon dolar hediye etti ## Özet "2022'de pek çok iş girişiminin olacağını biliyorum; Dolayısıyla bu hediyeyi seçtim" ## İçerik 23 Aralık 2021 21:30 ABD'li rapçi Cardi B, eşi Offset'e doğum günü hediyesi olarak 2 milyon dolar (yaklaşık 24 milyon TL) hediye etti. Yıldız isim, 14 Aralık'ta doğan ve 30 yaşına giren Offset için iki gün önce parti düzenledi. Partide eşine "Ne seviyorsun? Evet doğru. Biraz gangster parası" diyen Cardi B, "Bebeğim, doğum günü hediyem bu. 2022'de pek çok iş girişiminin olacağını biliyorum. Dolayısıyla bu hediyeyi seçtim. İşte 2 milyon dolar. Seni seviyorum" ifadelerini kullandı. 29 yaşındaki Cardi B, partide 1 dolarlık (yaklaşık 12 TL) banknotlar halinde 100 bin dolar (yaklaşık 1 milyon 200 bin TL) saçtıklarını paylaştı. Cardi B, iki çocuğunun babası Offset'in kendisini aldattığı iddialarının ortaya çıkmasının ardından geçen sene eylülde boşanma davası açmış ancak iki ay sonra fikir değiştirmişti. Serveti 40 milyon dolar Page Six'in aktardığına göre Cardi B'nin serveti 40 milyon dolar (yaklaşık 470 milyon TL). Ünlü rapçi, üç yaşındaki kızı Kulture'a 48 bin dolar (yaklaşık 565 bin TL) değerinde çanta almasıyla ağustosta gündeme gelmişti. Cardi B bu ayın başında medya ve yaşam ürünleriyle tanınan Playboy'un ilk misafir kreatif direktörü olmuştu.
# Uluslararası Basın Enstitüsü’nden Türkiye raporu: Türk hükümeti medyanın yaklaşık yüzde 95’ini etkisi altına aldı 12 Şubat 2019 17:16 BBC Türkçe Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), olağanüstü hal’in (OHAL) Temmuz 2018’de kaldırılmasına rağmen Türkiye’de basın özgürlüğünün olumlu yönde bir ilerleme göstermediğini açıkladı. "Temmuz 2016’daki darbe girişiminde bu yana yürürlüğe giren ve basın özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılan Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) kaldırmak yerine, Türkiye özgür medyayı sindirmek amaçlı daha fazla kanun ve benzeri araçları üretmeye devam etti" ifadelerinin yer aldığı rapor, IPI Yönetim Kurulu Başkanı Markus Spillmann ve IPI Direktörü Barbara Trionfi’nin önderlik ettiği bir IPI heyeti, Ankara ve İstanbul’a giderek gazeteci, yabancı diplomat ve ülke temsilcilikleri, sivil toplum kuruluşları (STK), muhalefet parti ve Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının temsilcileri ile üst düzey resmi görüşmeler yapmasıyla hazırlandı. Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, RTÜK, Anayasa Mahkemesi ve TRT ile görüşmek isteyen IPI temsilcilerinin taleplerinin reddedildiği veya yanıtsız bırakıldığı belirtildi. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan yetkililerle görüşüldü. . Yetkililer medya çalışanlarına ve kuruluşların kapatılmasına yönelik eylemlerin, Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından alınması gereken güvenlik önlemleri kapsamında olduğunu belirtse de IPI "Bu güvenlik önlemlerinin, yalnız darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in sözde ilişkili olduğu kişiler ve kurumlar için değil, aynı zamanda Kürt, solcu ve diğer bağımsız medya kurumlarındaki gazetecileri hedef almak üzere sınırsız bir yetki olarak kullanıldığı görüldü" sonucuna ulaştı. Örgüte göre 15 Temmuz’dan bugüne 170 medya kuruluşu ve basımevinin kapatılmasının yanı sıra basılı yayın pazarındaki gerileme, ekonomik baskılar ve hükümet yanlısı medya patronlarının bileşimiyle Türk hükümeti medyanın yaklaşık yüzde 95’ini etkisi altına aldı. IPI, Türkiye’nin AB uyum süreci için yeniden canlandırdığı Reform Eylem Grubu hakkında ise "Türkiye, yasaların uluslararası standartlarda uygulanması yönünde ciddi ve somut bir adımın sinyalini vermediği ve yargının iktidardan bağımsız işleyebildiğinin göstergeleri bulunmadığı sürece Reform Eylem Grubu’nun varlığının uluslararası makamlara safi göstermelik bir grup olduğu üzerine şüpheler devam edecektir" ifadelerini kullandı. IPI, raporun tavsiyeler bölümünde Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle veya asılsız suçlamalarla tutuklu veya hükümlü olan tüm gazetecilerin serbest bırakılmasını talep etti.
# "Dış güçler, kuşatma ve büyük oyun" söylemi; ne ölçüde gerçek ne ölçüde propaganda? ## Özet AKP, 'dış güçler' söylemi ile yeni mağduriyetler yaratıyor, otoriterleşmeye bahane bulunuyor ## İçerik IDEA raporuna göre, demokrasinin beş boyutunun hepsinde birden düşüş gösteren tek ülke Türkiye Türkiye’de iktidarı elinde tutanların iktidarı kaybetme endişesi arttıkça resmi kurumlar tarafından sağlanan istihbarat yetersiz görülmeye başlandı Türkiye’de yoksulluğun en önemli kaynağı, annenin eğitimsiz olmasıdır
# Bayram için ülkelerine giden 26 bin Suriyeli döndü 10 Ekim 2018 19:23 . Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Gümrük Kapısı’ndan çıkış yaparak Kurban Bayramı’nı ülkesinde geçiren Suriyelilerden bugüne kadar dönenlerin sayısı 26 bine ulaştı. Kurban Bayramı’nda, Pasaport, Geçici Koruma Kimlik Belgesi ile aldıkları randevudan sonra Cilvegözü Gümrük Kapısı’ndan 46 bin Suriyeli ülkesine giderek yakınları ile bayramlaştı. Dönüşleri 31 Aralık 2018 gününe kadar devam edecek dönüşlerde bugüne kadar 26 bin Suriyeli Türkiye’ye geldi. Bu arada bazı Suriyelilerin güvenli bölge olan İdlib’e gidişleri de devam ediyor.
# Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal'ın rehin alındığı o düğünde neler yaşandı? 18 Temmuz 2016 11:37 Başta Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal olmak üzere komuta kademesindeki pek çok havacının bulunduğu Moda Deniz Kulübü’nde darbe girişimi sırasında perde arkasında yaşananlar ortaya çıktı. Hürriyet'ten Gülden Aydın ve Zelal Özalp'in haberine göre, Eskişehir Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver’in kızı Çiçek Şanver ile emekli Hava Pilot Tuğgeneral Levent Taştan’ın oğlu pilot okulu son sınıf öğrencisi Toykan Necdet Taştan’ın düğünü üst bahçedeydi. Otopark ve kapı görevlilerinin anlattığına göre 23.22’de bir helikopter kulübün otoparkına iniş yaptı. İçinden tam teçhizatlı, kamuflajlı üniformalarıyla silahlı askerler indi. Aynı helikopter üç kez gelerek 20 kadar askeri bıraktı. Askerler, otoparkta aralıklarla havaya ateş etti. Camdaki mermiler Sahnedeki Özgün’ün şarkılarıyla dans eden davetlilerin eğlencesi bir anda kesildi. Askerlerle, Korgeneral Şanver ve Orgeneral Ünal’ın da aralarında bulunduğu komutanları alıp götürmek istemesine karşı çıkanlar arasında tartışma yaşandı. Darbeci askerlerin silahlarından çıkan mermilerden ikisi cama, biri de zemine isabet etti. Asker havaya 7 el ateş etti Komutanların götürülmesiyle şarkı söylemeye son veren Özgün, yaşadıklarını anlattı: "Olayın yarım saat öncesinde eşim Nida Karaçar ile 4. evlilik yıldönümümüzü kutlamıştık. Kulisteyken bir anda helikopterler indi. Bir asker havaya 7 el ateş etti. Askerler içeri girdiler, gelinin babasını ve takım elbiseli 10 kişiyi birlikte götürdüler. Deniz kulübü yetkilileri bizi bir alana aldılar. 4-5 saat oradan çıkamadık. Ortalığın sakinleştiği haberini aldıktan sonra asker eşliğinde arabaya bindirildik. Köprü kapalı olduğu için orkestradan bir arkadaşın evine gitmek zorunda kaldık. Ekibimden çok heyecanlı olanlar vardı, onları sakinleştirmek bana düştü. "
# Euro Bölgesi'nin dağılması tartışılıyor! ## Özet Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve İspanya'nın ardından İtalya için de çalan tehlike çanları başta Avrupa olmak üzere dünya piyasalarında dalgalanma ve tedirginlik yarattı. ## İçerik Finans piyasaları uzmanlarına göre euro bölgesinin dağılması hâlâ uzak bir ihtimal ve Avrupalı yetkililer bunu şiddetle reddediyor. Ancak daha önce tabu olan bu konunun artık piyasalarda konuşulmasının krizin derinliğini gösterdiği yorumları yapılıyor. Reuters'ın haberine göre, her ikisi de euro bölgesi dışında olan Credit Suisse ve Japon Mitsubishi UFJ Securities'in müşterilerine gönderdiği notlar arasında Mitsubishi'ninki en sert olanı. Şirket bugün açıkladığı notta, "Euro bölgesinin çevre ülkelerinden başlamak üzere, eurodan çıkışlar görülmesi mümkündür" dedi. Notta, "(Belçika, İtalya, İspanya) gibi orta bölge euro devletlerinin tahvillerini değerlendirirken yatırımcılar (euro bölgesinden) çıkış senaryolarını ve bunun getireceği devalüasyonun boyutlarını dikkate almalıdırlar" ifadesi kullanıldı. Credit Suisse de dün (11 Temmuz 2011) müşterilerine ilettiği notta, "İtalya'nın halen büyük baskı altında olmasının nedeninin, euro bölgesinde bir dağılma senaryosu için bir model olarak kullanılması olduğunu" bildirdi. İtalya'nın 10 yıllık tahvillerinin getirisi bugün (12 Temmuz 2011) 1997 yılından bu yana ilk kez yüzde 6'nın üzerine çıktı. Bu oranın, yatırımcıların euro bölgesi borç krizinin yayılmakta olduğu yolundaki kaygılarını doğrular nitelikte olduğuna işaret ediliyor. Credit Suisse, yatırımcıların genel olarak, tahvillerin geri ödenmemesi riskine karşı sigorta poliçesi olarak bilinen CDS'lere güvenmedikleri görüşünde. Bunun nedeni, euro bölgesi ekonomileri arasında en zayıfı olan Yunanistan'ın devlet tahvillerinin yeniden yapılandırılması çalışmaları. Ancak bu yapılırken, yapılandırmanın CDS ödemelerini tetikleyecek bir işlem olduğu belirtilmiyor. Credit Suisse, bunun sonucu olarak, yatırımcıların İtalyan tahvillerinin getirilerinin Alman tahvillerine kıyasla daha da açılacağı beklentisiyle, kendilerini korudukları görüşünde. Ancak Credit Suisse, yine de krizin, euro bölgesinin büyük merkez ülkelerinin çevre ülkeleri finansal krizden kurtarmalarıyla çözümleneceğine inandığını belirtiyor ve ekliyor: "Bunu yapmamanın maliyeti, yapmanın maliyetinin en az iki katıdır. (0.23 milyar euroluk bir kurtarmanın maliyetine karşılık, 0.5 trilyon euronun doğrudan maliyetini hesap ediyoruz.) Dolaylı maliyet çok daha yüksek olacaktır." ** ** ** İspanya'da altı banka testi geçemedi!** Bu arada İspanyol ABC gazetesi, beşi mevduat bankası, biri de orta büyüklükte bir banka olan altı İspanyol bankasının, Avrupa bankalarına uygulanan stres testlerini geçemediğini bildirdi. Gazete, haberi adını açıklamadığı kaynaklara dayandırdı. Avrupa Bankacılık Kurumu (EBA), bölgenin en önde gelen bankalarından 91'ine uygulanan testlerin sonucunu cuma günü açıklayacak. İspanya Ekonomi Bakanı Elena Salgado dün yaptığı açıklamada, bankaların olası kayıplara karşı rezervde tuttukları nakdin çekirdek sermayeden sayılmaması nedeniyle, bazı bankaların testlerde başarısız göründüğünü söyledi. İspanyol bankalarının elindeki "jenerik provizyon" adı verilen bu meblağlar, Mart ayı sonu itibariyle 27 milyar euro civarındaydı. **IMF: İtalya ve Yunanistan kemer sıkmalı** IMF'nin yeni başkanı **Christine Lagarde**, Yunanistan'ın bütçe açığını azaltma çabalarının hâlâ yeterli olmadığını bildirdi. IMF'nin Washington'daki merkezinde gazetecilerle biraraya gelen Lagarde, Yunanistan'ın bütçe açıklarını azaltmak ve bütçe dengesini sağlamak için önemli adımlar attığını, ancak borç problemleri ile başa çıkmak için daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi. Lagarde, Yunanistan hükümetinin gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 5'i oranında mali konsolidasyon sağlamasının önemli bir başarı olduğunu belirtti. Ancak bu başarının yeterli olmadığına işaret eden Lagarde, yapılması gereken daha çok şey olduğunu ifade etti. Yunanistan'a yapılması planlanan ikinci yardım paketine ilişkin olarak da Lagarde, "Benim görüşüme göre, IMF ve Avrupalı ortakları Yunanistan'a ikinci bir yardım paketinin şartlarını, süresini ve büyüklüğünü müzakere etme aşamasında değil" dedi. Son dönemde piyasalarda var olan Euro Bölgesi'ndeki borç krizinin İtalya'ya sıçrayabileceği endişelerine ilişkin olarak, İtalya'nın esas olarak piyasa tarafından yönlendirilen baskılarla karşı karşıya bulunduğuna işaret eden Lagarde, "İtalya hükümeti ve Avrupalı ortaklarının çok dikkatli olacağından eminim" dedi. Lagarde, İtalya ile ilgili bazı verilerin mükemmel olduğunu vurgulayarak, ülkenin faiz dışı açığı en düşük ülkelerden biri olduğunu ifade etti. İtalya'nın ekonomik durumunu düzeltmek için kemer sıkma çabalarını ikiye katlaması gerektiğine de dikkati çeken Lagarde, "İtalya güçlü büyümeyi başarmalı ve bütçe açığını 2012'ye kadar gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 3'üne indirmeyi amaçlayan mali konsolidasyon politikalarına odaklanmalı" diye konuştu. **Barroso: Euro'suz Portekiz trajedi** Avrupa Komisyonu Başkanı** Jose Manuel Barroso ** da, Portekiz'in euroyu terk etmesinin "trajedi" olabileceğini söyledi. Barroso, Portekiz'de yerel RTP televizyonuyla yaptığı söyleşide, euronun terk edilmesinin "düşünülmemesi gereken bir senaryo" olduğunu ifade etti. Bazı ekonomistlerin, "ülkenin euroyu terk etmesi" önerisinin sorulması üzerine de Barroso, "bunun bir trajedi olabileceğini" belirtti. Portekiz'in Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) aldığı 78 milyar euroluk planın ekonomik koşullarını karşılama kabiliyetine sahip olduğunu, hükümetin kredinin koşullarının tamamen arkasında olduğunu ifade eden Barroso, "Portekiz, içinde bulunduğu zor durumu arkasında bırakmak için gerekli koşullara sahip" dedi. Barroso, Euro Bölgesi borç krizine çözüm bulmanın, zaman zaman tüm Euro Bölgesi ülkeleri arasında anlaşmaya ulaşmanın zorluğu nedeniyle güç olduğunu belirtti. Barosso, ülkelerin özel ekonomik sorunları bulunduğunu ancak ortak yanıt verilecek sorunlar da olduğunu kaydetti. **Portekiz iki yıl küçülecek** Portekiz Merkez Bankası, ülke ekonomisinin bu yıl yüzde 2 daralacağını öngördü. Bankanın açıkladığı tahminlere göre, ülke ekonomisi, bütçe açığını azaltmak amacıyla uygulamaya koyduğu kemer sıkma tedbirlerinin etkisiyle bu yıl yüzde 2, gelecek yıl da yüzde 1,8 oranında daralacak. Portekiz Merkez Bankası daha önce açıkladığı tahminlerinde, ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYH) bu yıl yüzde 1,4 daralacağını, gelecek yıl ise yüzde 0,3 oranında büyüyeceğini belirtmişti. Banka ayrıca, geçen yıl yüzde 8,8 artış kaydeden ihracatın 2011-2012 döneminde azalacağını öngörüyor. Ülkede enflasyonun da bu yıl yüzde 3,4, gelecek yıl yüzde 2,2 olacağını tahmin ediyor. Merkez Bankası yaptığı açıklamada, mali ve ekonomik düzenlemeleri içeren programın sıkı bir şekilde uygulanmasının ekonomideki güveni sağlamak adına temel koşul olduğunu vurguladı. Portekiz, Euro Bölgesi'ndeki borç krizinden etkilenen üçüncü ülke olmuştu. Yunanistan ve İrlanda'nın ardından Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği'nden 78 milyar euro değerinde finansal dış yardım alan Portekiz hükümeti, yardım karşılığında geçen yıl GSYH'nin yüzde 9,1'i düzeyine ulaşan bütçe açığını 2013 yılında yüzde 3 düzeyine indirmeyi taahhüt etti. Hükümet, bu hedefi karşılayabilmek için 3 yıllık bir tasarruf paketi uygulamaya koydu. ** ** ** OECD Belçika'yı uyardı** Bu arada Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Belçika'yı, sürdürülebilir bir bütçe sağlamak ve euro bölgesinin zayıf ülkelerinden gelen bulaşma riskini engellemek için harcamalarını sınırlaması ve yaşlanan nüfusun maliyetini daha iyi denetlemesi için uyardı. OECD Belçika için hazırladığı en son araştırmada, ülkenin euro bölgesi ortalamasından daha hızlı büyüyen ekonomisiyle krizi başarıyla atlattığını ve bütçe açığının düşmeye devam ettiğini belirtti. Raporda, "Buna rağmen Belçika GSYH'sının yüzde 97'sinde olan kamu borçları nedeniyle bir yol ayrımındadır. Yaşlanan nüfusun maliyetinin önceden temini için yeni ve sürekli çabalar gerekmektedir. Bunun için hükümetler arası anlaşmaların yeniden gözden geçirilmesi gerekebilir" denildi. Belçika'nın yüksek kamu borçları ve siyasetçilerin 13 ay önce yapılan parlamento seçimlerinden bu yana bir hükümet kuramamış olmaları, ülkenin borçlanma maliyetlerini yükseltmiş bulunuyor. Belçika'nın 10 yıllık devlet tahvillerinin getirisi pazartesi günü yılbaşındaki düzeye göre yüzde 4 oranında yükselmiş ve benzer Alman tahvillerinin üzerine çıkan primleri, euro döneminin en yükseği olan 1.51 baz puana çıkmıştı. OECD raporunda, "Her ne kadar Belçika pek çok Avrupa ülkesine göre daha düşük bir mali açığa ve daha iyi bir borç tüketme geçmişine sahipse de, bulaşma etkilerinin bu spread'i daha da büyütmesi riski vardır" denildi. OECD yaşlanan işgücünü dikkate alması gereken Belçika'nın, istihdamı artırması ve gençler ile göçmenler için iş olanakları artırması gerektiğini de vurguladı. Öte yandan Belçika'da başbakanlık görevini geçici olarak yürüten Yves Leterme, bugün (12 Temmuz 2011) bir konferansta yaptığı konuşmada, 2011 bütçe açığının daha önce açıklanan tahminin altında yer alacağını söyledi. Leterme bütçe açığının GSYH'ye oranının daha önce yüzde 3.6 olarak belirlenen tahmin yerine yüzde 3.3 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini belirtti.
# 2 fakülte, 1 yüksekokul bitiren çoban: Eğitimli insanlar çobanlık yaparken, diploması olmayanlar ülke yönetiyor ## 25 yıl boyunca eğitim aldığını ancak iş bulamadığı için çobanlık yaptığını dile getiren Hakan Beyaz, *"Ama ülkedeki adaletsizlik yüzünden çobanlık yapıyoruz. Tabii ki de kimseye muhtaç değiliz, yaptığımız işten de gurur duyuyoruz. Ancak çoban olabilmek için bizim bu devlette 25 yıl okumaya ya da emek etmemize gerek yoktu. Buradan şunu söylemek istiyorum, dönem öyle bir dönem olmuş ki akıllı ve zeki insanlar cefa çekerken, cahil insanlar sefa sürüyor. Şunu da söyleyeyim içimde kalmasın, bizim hakkımızı kim nerede yiyorsa haram olsun"* dedi. ## "Benim gibi böyle 250 arkadaşımız var" Açıklamasının devamında ilçedeki hastane için eleman başvurusu alındığını ancak ilçeden kimsenin işe giremediğini belirten Beyaz, sözlerini şöyle sürdürdü: *"Kafkas Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Veteriner Teknikerliği, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi... Benim gibi böyle 250 arkadaşımız var. Bazıları danaya gidiyor, bazıları çobanlık yapıyor. Bizim hakkımızı kim yiyor. Çıldır'dan en az 200 kişi vasıflı olarak hastaneye başvurdu ancak Çıldır'da kimse kazanamadı.* ## "Bir aileden en az 3 kişi aynı kurumda çalışıyor" *Ankara'dan dayısı olanlar kazandı, bu iş böyle yani. Bir aileden en az 3 kişi aynı kurumda çalışıyor, aynı soyadı taşıyor. Çıldır'da herkesin soyadı aynı mı? Bunları denetleyenler niye dikkat etmiyor? Çobanlık yapıyorum ama bunun için okumaya gerek yok. Ben 25 yıl boyunca aç bile okula gittiğim zamanlar oldu. Çok umutsuzuz, daha ne diyeyim."*
# Fenerbahçe Kayseri'de rekor tazeledi ## Özet Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig'de 4. haftanın açılış maçında deplasmanda Kayserispor'u 1-0'lık... ## İçerik Kayseri Kadir Has Stadı'nda oynanan mücadelede Fenerbahçe'ye galibiyeti getiren olü 6. dakikada Caner Erkin kaydetti. Sarı-lacivertli takım bu galibiyetle puanını 10'a yükseltti. Kayserispor ise 3 puanda kaldı. Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig'in 5. haftasında sahasında İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile Kayserispor ise evinde Mersin İdman Yurdu ile karşılaşacak. Fenerbahçe'nin Kayserispor karşısındaki golünü kaydeden Caner Erkin, sarı-lacivertli takımın bu sezon gol atan ilk Türk oyuncusu oldu. TARAFTARLAR İLGİ GÖSTERMEDİ Spor Toto Süper Lig'de oynanan Kayserispor-Fenerbahçe maçına Kayserispor taraftarı ilgi göstermedi. Ligin 4. maçında sahasında Fenerbahçe ile karşılaşan Kayserispor'u yaklaşık 10 bin taraftarı desteklerken, tribünlerin büyük bölümünün boş kaldığı gözlendi. Fenerbahçe'yi ise Kayseri ve çeşitli illerden gelen yaklaşık 2 bin taraftarı destekledi. Fenerbahçeli taraftarlar İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye slogan attı. Maçın güvenliğini 800 polis ile 400 özel güvenlik görevlisi sağlıyor.
# Evinde çakmak olduğu için terör mahkumu oldu ## Özet Emniyetin açıklamalarına göre suç aleti sayılmayan çakmakların sahibi Arif Pelit'in 'yüzde 80 engelli, çalışamaz' raporu bulunuyor ## İçerik Yargıtay, 19 çakmağa 7,5 Yıl hapis cezasını oybirliğiyle onayladı. Emniyet'in mahkemeye verdiği "19 çakmaktan 18'i boş, bunlarla patlayıcı yapılmaz" raporuna rağmen, engelli kahveci Pelit, evindeki çakmaklar delil gösterilerek, 7 yıl 6 ay ceza aldı, savcıların beraat istemine karşın Yargıtay cezayı onadı. Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre, İzmir 'de kahvecilik yapan ve "yüzde 80 engelli, çalışamaz" şeklinde raporu bulunan 52 yaşındaki Arif Pelit'in, evinde bulunan 19 çakmak delil gösterilerek aldığı hapis cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce oybirliğiyle onandı. İzmir Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan İzmir İl Emniyet Müdürlüğü raporunda, "Bulunan 18'i boş, biri az dolu, 19 çakmağın bomba düzeneği haline getirilmesi mümkün değildir" yazılıydı. Duruşma savcısı beraat talep etmişti Duruşma Savcısı Ali Çelik'in "suç işlenmemiştir, suç işleneceğine dair somut kanıt da bulunamadı" diyerek talep ettiği beraat kararına, Yargıtay Savcısı Okan Beğar da "ceza için yeterli gerekçe yok" diyerek katılmış ve Pelit'in beraatini istemişti. Ancak savcının mütalaası dikkate alınmadı. 10 aydır İzmir 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Pelit'in, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi uyarınca, "örgüt üyesi olmaktan" aldığı 7 yıl 6 aylık hapis cezası kesinleşmiş oldu. Emniyet: Çakmak suç unsuru değildir İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde "tedaviyle dahi çalışma olanağı vermeyen yüzde 80 oranında psikotik bozukluk" ve "yüzde 15 oranında ortopedik bozukluk" teşhisi konulmuş olan Pelit, bir kahvede çalışıyordu. 17 Kasım 2007'de Karşıyaka'daki evine polis baskını yapıldı. Evindeki aramada, 19 çakmak "ele geçirildi." Pelit'in "Polisler içeri girer girmez üzerime atlayıp beni yere yatırdılar, kelepçe takıp yumrukladılar" diyerek bulunduğu suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı. Pelit kendisini mahkemede, "Sadece Temel Haklar ve Özgürlükler isimli derneğe üyeyim ama sabah 06:00'dan akşam 22:00'ye kadar kahvede çalışıyorum zaten. Ayda ortalama 450 TL kazanıyorum, kahveden başka bir şeye vakit ayıramıyorum. Evimde çakmak olması normal, günde iki paket sigara içiyorum. Çakmakların bazıları kahvede unutulan çakmaklardan" diyerek kendini savundu. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü, çakmakları inceleyerek mahkemeye sunduğu raporunda, "Çakmaklar suç unsuru oluşturmaz" dedi. Savcı Çelik de mütaalasında, "ortada işlenmiş bir suç yok" diyerek beraat istedi ancak İzmir Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi Pelit'i "suçlu" buldu ve 24 Ekim 2011'de 7 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti. Dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönderildi. 'Adalete uygun bir karar değil' Yargıtay, 16 Mayıs'ta kararını açıkladı ve "Evinde yapılan aramada ele geçirilen ve hayatın olağan akışına uygun düşmeyecek çoklukta çakmak ve maytapların örgütsel amaçla kullanılabilecek nitelikte olmaları gerekçesiyle Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi'ne (DHKP-C) üyelikten 7,5 yıl hapisle cezalandırılmasına" şeklindeki mahkeme kararını oybirliğiyle onadı. Pelit, "suç işlemediği ve suça kastı olduğuna dair somut delil bulunamadığı" gerekçesiyle "örgüt propagandası" suçlamasından beraat etti. Avukatı Dinçer Çalım, yaptığı açıklamada, "üçüncü yargı paketiyle özel yetkili mahkemeler kaldırılırken, kanunun gerekçesinde bu mahkemelerin 'adalete uygun karar vermesi mümkün değildir' şeklinde bir açıklama vardı. Gerekçenin doğruluğunu bu davayla da görmüş olduk" dedi.
# AKP'nin Ankara adayı Özhaseki: Fatih, Sinop'ta doğmuş, Atatürk, Selanik’te; onların doğum yerini de mi suç edelim? 13 Mart 2019 09:46 AKP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, memleketi üzerinden yapılan eleştirilere yanıt verdi. "Sadece doğduğum şehirle ilgili garip bir şey başlattılar. Bir yerde doğmak Allah’ın takdiri" diyen Özhaseki, "Kimse bu dünyaya Cenab-ı Hak ile pazarlık ederek gelmiyor. Allah, nerede dilerse orada yaratıyor. Fatih, Sinop’ta doğmuş, İstanbul’u fethetmiş. Atatürk, Selanik’te doğmuş, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş. Ne yapalım yani, onların doğum yerini de mi suç edelim?" diye sordu. Millet İttifakı'nın adayı Mansur Yavaş'ın seçim tartışmalarını başka bir alana çekmeye çalıştığını belirterek, "Bugün yine izledim. Bir heyecan içinde, uzunca bir yalanlar silsilesi devam ediyor. Gittiği mahallede o yalanlar çok rahat söylendiği için, o da onlardan çabuk etkilenmiş veya fıtratında öyle bir şey var, devam ediyor öyle" dedi. Özhaseki, Yerli Düşünce Derneği tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Söğütözü'ndeki otelde gerçekleştirilen programda Özhaseki'nin yanı sıra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, AKP Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu ve çok sayıda davetli yer aldı. Özhaseki'nin salonda yer alan herkesin 1980 öncesinde verdiği mücadeleyle dikkat çektiği konuşması üzerine, katılımcılardan 'Bozkurt Haseki' sloganı yükseldi. Özhaseki, "Allah hepinizden razı olsun. Bu mücadele 80 öncesinde verilmeseydi halimiz nice olurdu, düşünsenize" diye konuştu. Özhaseki: Ankara birçok kaynaktan istifade edemiyor Özhseki, Ankara'yı üstü tülle örtülmüş gizli hazineye benzettiğini belirterek, "Avantajlarını kullanamıyor. Başkentler arasında rekabette geriye düştüğü için birçok kaynaktan istifade edemiyor. Yaptığımız her bir projeyle Ankara’yı turizmde, sağlıkta, kültürde, inançta, sanatta öne çıkaracak, binlerce yavruma iş imkanı sağlayacak ortamlar var. Bunları biz yapabiliriz, gücümüz yetiyor, tecrübemiz var bununla" dedi. "Yalanlar silsilesi devam ediyor" Rakibi Mansur Yavaş’ın seçim tartışmalarını başka bir alana çekmeye çalıştığını öne süren Özhaseki, "Bugün yine izledim. Bir heyecan içinde, uzunca bir yalanlar silsilesi devam ediyor. Gittiği mahallede o yalanlar çok rahat söylendiği için, o da onlardan çabuk etkilenmiş veya fıtratında öyle bir şey var devam ediyor öyle" diye konuştu. "Fatih, Sinop'ta doğmuş İstanbul'u fethetmiş" Özhaseki, bugüne kadar birçok eleştiri almasına rağmen, "Tembel, iş yapamaz" şeklinde eleştirilmediğine dikkati çekti. Özhaseki, memleketi üzerinden yöneltilen eleştirilere ise şu şekilde cevap verdi: "Sadece doğduğum şehirle ilgili garip bir şey başlattılar. Bir yerde doğmak Allah’ın takdiri. Kimse bu dünyaya Cenab-ı Hak ile pazarlık ederek gelmiyor. Allah, nerede dilerse orada yaratıyor. Fatih, Sinop’ta doğmuş, İstanbul’u fethetmiş. Atatürk, Selanik’te doğmuş, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş. Ne yapalım yani, onların doğum yerini de mi suç edelim? Bunu ilk defa Kılıçdaroğlu şöyle söylemişti; 'Kayserili birinin Ankara’ya büyükşehir adayı olarak konması ayıp.' Ben de onun seviyesine düşerek, 'Tunceli’den kalkmış birinin Atatürk'ün partisinin başına oturmasına kadar büyük ayıp olamaz' dedim. Ankaralı kaç belediye başkanı var diye 1950’ye kadar gittim bir tane çıkmadı. Kimi Sivaslı, Urfalı, Antepli, Rizeli. " "Ankara'da doğanlar da yanınızda, doyanlar da" Programda konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Mehmet Özhaseki'ye memleketi üzerinden getirilen eleştirileri ele alarak, "Ankara’da doğanlar da yanınızda, doyanlar da yanınızda hiçbirine aldırmayın" dedi. Her seçimin 'sarı öküz' meselesine çevrildiğini ifade eden Topçu, "Her seçim bizim şehirlerimizden başka başkalarının şehirlerini daha çok ilgilendiriyor. İkide bir diyorlar ki, 'Bu seçim, şunu bir verin' niye verecekmişiz? Dertleri, davaları sarı öküzü elimizden alıp bir istikrarsızlık oluşturmak. Ben o zaman demiştim ki; 'Biz farklı sokaklarda yetişmiş olabiliriz ama aynı mahallenin çocuklarıyız.' Onun için bunlar bizden her seçim bu sarı öküzü istiyorlar, vermeyeceğiz bunlara, çünkü verince başımıza gelecekleri biliyoruz. Hamdolsun şimdi iki sokakta yetişenler mahallemizi yedi düvele karşı savunuyorlar. Allah’ın izniyle 31 Mart’ta Ankara 25 ilçesiyle, Türkiye bütün sandıklarıyla siyasi istikrarımızı bozdurtmayacak. Kandil’i, Pensilvanya’yı, Kandil’de oturan yılanları, villada oturan çıyanları sevindirmeyeceğiz" dedi. (DHA)
# Striptiz davasında 5 dakikada boşanma ## Özet Hostes Zeynep İstanbullu ile kabin memuru eşi Selami İstanbullu 5 dakikada boşandılar... ## İçerik Bir havayolu şirketinde kabin memuru olan Selami İstanbullu (27), aynı firmada işe başlayan hostes Zeynep İstanbullu (24) ile Nisan 2009’da evlendi. Kavga eden çift ayrı yaşamaya başladı. Boşanma davası açan Selami İstanbullu, eşinin striptiz yaparken çekilmiş fotoğraflarını mahkemeye sundu. Eşinin kendisine Human Papilloma Virüsü (HPV-bazı türleri kadınlarda rahim ağzında kansere neden olan virüs) bulaştırdığını ve genital bölgesinde siğiller çıktığını belirterek karşı dava açan Zeynep İstanbullu da 30 bin lira tazminat ve aylık 500 lira nafaka talep etti. Çift, 5 dakika süren duruşma sonunda boşadı.
# Hasta yakını, burnunu kırdı ## Özet Mustafa KANLI/GAZİANTEP, (DHA)- GAZİANTEP'te gürültü yaptıkları iddiasıyla tartıştığı hasta yakını A ## İçerik 22 Ekim 2017 18:56 .T.'nin, elindeki anahtarla yüzüne yumruk attığı erkek hemşire 28 yaşındaki Abdulaziz Bilik'in burnu kırıldı. Olay, dün akşam saatlerinde Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, yatan hastaların servisinde görevli erkek hemşire Abdulaziz Bilik, yüksek ses geldiği için girdiği odada kendi aralarında tartışan hasta yakınlarını uyardı. Bu sırada Bilik ile hasta yakınları arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında odada yatan çocuk hastanın dayısı olduğu belirtilen A.T., cebindeki anahtarlığı avuçlayıp görevli Abdulaziz Bilik'e yumruk attı. Görevlileri tarafından ayrılan taraflardan erkek hemşier Abdulaziz Bilik'in yapılan muayenesinde burnunun kırıldığı belirlendi. Derisinin de soyulduğu burnuna 8 dikiş açılan Abdulaziz Bilik, iş göremez raporu alarak hasta yakını A.T.'den şikayetçi oldu. Bunun üzerine hasta yakını A.T., polis tarafından gözaltına alındı. Olaydan sonra bir süre bilincini kaybettiğini belirten Abdulaziz Bilik, şunları söyledi: "Seslerden rahatsız olan hasta yakınları şikayet amacıyla bizim yanımıza geldiler. Biz de arkadaşımla odaya giderek uyardık. Tanımadığım biri içeriyi girip hakaret ederek üzerime yürüdü. Beni odadan çıkaran arkadaşımla tartıştıktan sonra ona vuracağını görüp ayırmak için müdahale ettim. Annesinin arkasından elindeki anahtarla yüzüme yumruk attı. Burnum kanamaya başladıktan sonra yere düştüm. Daha sonra çok ağır bir darbe aldığım için ne olduğunu anlayamadım. Biraz kendime geldiğimde hasta yakınının bıçakla üzerime geldiğini gördüm. Daha sonra hasta yakınları beni başka odaya aldılar. Şikayetçi oldum. Böyle insanların elini kolunu sallayıp sağlık çalışanlarına bunların yapılmaması için devletin bana verdiği tüm imkanları kullanacağım. Şu anda burnum çok ağır durumda, konuşmakta bile zorlanıyorum. Burnumda kırık ve 8 tane dikiş var. O an gözüme de gelebilirdi." FOTOĞRAFLI
# Kendisini polis olarak tanıtıp 102 bin liralık dolandırıcılık yaptı, parayı çekmeye gidince yakalandı Düzce'de telefonla kendisini polis olarak tanıtıp bir kişiyi 102 bin lira dolandıran şüpheli, parayı çekmeye gittiği bankada yakalandı. Olay, dün akşam saatlerinde Düzce’nin Bolu Caddesi üzerindeki bir bankanın şubesinde meydana geldi. Düzce’de F.K.'yi arayan O.A. kendisini polis olarak tanıtarak hesabına 102 bin lira yatırılmasını sağladı. Bu sırada F.K dolandırıldığını anlayarak durumu hemen Düzce İl Emniyet Müdürlüğü’ne bildirdi. İhbarı alan polis memurları, F.K’ya ait hesapların bulunduğu bankaları öğrenerek, banka şubelerine girdiler. Bolu Caddesi üzerindeki bir bankanın şubesine giren polis ekipleri sık aralıklarla para çeken ve hareketleri şüpheli olan O.A.’yı takibe aldılar. Para çekerken polis tarafından gözaltına alınan şüpheli suçunu itiraf etti. Bankada bir süre bekletilen ve paraları tutanakla geri alan polis ekipleri, şüpheliyi banka şubesinden çıkararak sorgulamak üzere Düzce İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüler. Olayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı. **(DHA)**
# Kayserispor, teknik direktör Dan Petrescu ile anlaştı ## Özet Sarı-kırmızılılar, Süper Lig'de 10 puanla son sırada yer alıyor ## İçerik 04 Ocak 2021 20:25 Beşiktaş'a mağlup olduktan sonra Samet Aybaba ile yollarını ayıran Kayserispor'da teknik direktörlük görevine Dan Petrescu getirildi. Futbol Arena'da yer alan habere göre Kayserispor, Rumen teknik adam Dan Petrescu ile anlaştı. Daha önce Rusya'da da çalışan ve Kuban'da önemli işler yapan Dan Petrescu, bu sezon Kayserispor'u çalıştıracak. Süper Lig'de 10 puanla son sırada yer alan Kayserispor, Beşiktaş yenilgisinin ardından Samet Aybaba ile yollarını ayırmıştı. Rumen teknik direktör Dan Petrescu son olarak Cluj takımını çalıştırdı. Daha önce Çin ve Arap ülkelerinde de görev yapan Dan Petrescu; Kuban, Dinamo Moskova, Unirea, Wisla Krakow, Rapid Bükreş gibi takımlarda görev yapmıştı.
# Emekli polis cipini çalan hırsızı vurdu ## Özet Düzce'de emekli bir emniyet müdürünün cipini çalan şüpheli, polis ekipleriyle yaşanan kovalamaca sonucunda, TEM otoyolunda ayağından vurularak yakalandı ## İçerik Düzce TEM otoyolunda emekli bir polisin cipini çalan hırsız, polisle yaşanan uzun bir kovalamacanın ardından trafiğe takılınca yakalandı. Aracın kapılarını kitleyen hırsızı etkisiz hale getirmek de jipi çalınan emekli polise düştü. Düzce TEM otoyolunda 13 aracın karıştığı zincirleme kaza ve bir cipi çalan şüphelinin polisle yaşanan kovalamacası nedeniyle uzun araç kuyrukları oluştu. Gümüşova ilçesinde yaşayan emekli emniyet müdürü Yusuf Akın, arkadaşlarıyla sohbet ederken, aniden aracına binen bir kişinin aracını çaldığını fark etti. Akın'ın durumu bildirmesi üzerine polis, yol güzergahlarını tutarak şüpheliyi yakalamaya çalıştı. D-100 karayolunun Hendek mevkisinde yolu tutan ekipleri gören şüpheli, araçla TEM otoyolu Ankara istikametine girerek kaçmaya devam etti. Bayram nedeniyle yoğun olan Ankara şeridinde ilerleyen şüpheli, Düzce sınırında önlem alan ekiplerin "Dur" ihtarına uymayarak kaçmaya devam ederken yoldaki birçok araca çarptı. Kaynaşlı gişeleri girişinde trafiğin tamamen durması nedeniyle ilerleyemeyen sürücü, aracıyla bu kez de geri dönmek isterken bir motosiklet ve polis aracına çarptı. Araçtan çıkamayan hırsız, kapıları kitledi. Cipi çalınan emekli polis ise aracın camını kırarak hırsızı ayağından vurdu. Yaralanan şüpheli, araçtan indirilip kelepçelendikten sonra polis ekiplerinin nezaretinde olay yerine çağrılan ambulansa konularak Düzce Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olay TEM Otoyolunun Ankara istikametinde bir süre aksayan trafik, yaralının ambulansla hastaneye kaldırılmasıyla normale döndü. Kaza trafiği kitledi Öte yandan hızsızlık olayının yaşandığı bölge yakınlarınad 13 aracın karıştığı ve 3 kişinin yaralandığı zincirleme trafik kazasında bayram nedeniyle yoğun olan Ankara istikametinde uzun araç kuyruğu oluştu. TEM otoyolu Gümüşova mevkisinde 13 aracın karıştığı trafik kazasında biri çocuk 3 kişi yaralandı. Yaralılar, olay yerine çağrılan ambulansla Düzce Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaza nedeniyle TEM otoyolu Ankara istikameti uzun süre trafiğe kapanırken, otoyolda uzun araç kuyrukları oluştu. Trafik akışı, kazaya karışan araçların çekici yardımıyla kaldırılmasının ardından tekrar normale döndü.
# KHK gerekçesiyle HDP'li adaya mazbata verilmeyen Bağlar'da, AKP'li Başkan Yardımcısı'nın maaşı 160 TL olarak belirlendi 30 Haziran 2019 22:18 31 Mart yerel seçimlerinde seçimi kazanan HDP adayının KHK’lı olmasını gerekçe göstererek mazbatanın AKP'li adaya verildiği Diyarbakır Bağlar Belediyesi’nde, Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, başkan yardımcılığına belediye meclis üyesi eski AKP Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Akar’ı atamak istedi. Bağlar Belediyesi Meclisi'nin, aylık 160 TL maaş verilmesini kararlaştırdığı Akar için HDP’li Meclis üyesi Zübeyde Zümrüt, "Gönül belediyeciliği yapsınlar" dedi. Artı Gerçek'te yer alan habere göre, 31 Mart yerel seçimlerinde Diyarbakır’ın Bağlar Belediyesi'ni yüzde 71 oy oranıyla kazanan HDP’li aday Zeyyat Ceylan’ın mazbatası YSK tarafından KHK’lı olduğu gerekçesiyle verilmemiş ve mazbata yüzde 25 oy alan AKP'li aday Hüseyin Beyoğlu’na verilmişti. 30’a (HDP) 7 (AKP) ile Belediye Meclisi çoğunluğunun HDP’de olduğu Bağlar Belediyesi’nde Haziran ayı Belediye Meclis toplantısında ilginç bir karar alındı. Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, Belediye Başkan Yardımcılığı’na eski AKP Diyarbakır İl Başkanı ve şimdiki Bağlar Belediyesi Meclis Üyesi olan Muhammed Akar’ı getirmek isteyince HDP’nin Belediye Meclis grubu tepki gösterdi. Geçtiğimiz günlerde yapılan meclis toplantısında Akar’ın Belediye Başkan Yardımcılığı ve alacağı ücretin belirlenmesi gündeme getirilerek meclis onayına sunuldu. HDP grubu, Akar’ın aylık 160 TL almasını kararlaştırdı ve oy çokluğu önerge kabul edildi. Konu toplantı tutanağında şöyle yer aldı: "Meclisimizin Haziran 2019 toplantısının 4. Bileşiminde meclis üyeleri toplantıya katıldıkları tespit edilmiş. Gündemin 8. Maddesini teşkil eden Meclis, üyelerden Veysi Kuzu’nun sözlü önerisiyle ‘Belediye Başkan Yardımcılarının aylık ödeneklerinin belirlenmesinin görüşülmesi’ne ilişkin yazılı önerge görüşüldü. Yapılan incelemede 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. Maddesi uyarınca ödeneğin meclisçe belirlenmesi gerektiği buna göre meclis üyesi olup belediye başkan yarımcısı olarak görev yapanlara ait kararın alındığı tarihten itibaren 31.12.2019 tarihine kadar 160 TL aylık ödeneğin uygulanması hususu, Belediye Meclisi çalışma yönetmeliğinin 13. Maddesinin (b) bendine göre oylamaya sunuldu. Aynı yönetmeliğin 14. Maddesine istinaden mevcudun 6 red, 28 kabul oyu verilmesi sonucu oy çokluğu ile kabulüne karar verildi.",
# Faruk Bildirici: Demirören'in medyası, Milli Piyangosu'na güven sağlayamadı ## Özet "Okurunun, izleyicisinin güvenini kaybeden bir yayın organı bitkisel yaşama girmiş demektir" ## İçerik 31 Aralık 2021 08:46 Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Milli Piyango'nun Demirörenler'in İtalyanlar ile ortaklığı olan Sisal Şans'a devrinden sonra bilet satışlarının büyük oranda düştüğünü, devlete kaynak aktarımlarının sorunlu olduğunu belirterek, "Yılbaşı yaklaşırken, Milli Piyango’ya yönelik bu güven kaybı ve bilet satışlarındaki büyük düşüş, bağımsız ve eleştirel medyanın dikkatini çekiyor; haberler yapılıyor. Ama beklendiği gibi, iktidar medyası Milli Piyango’nun düştüğü bu durumu görmezden geliyor. Demirören Grubundaki medya kuruluşları da Milli Piyango’daki kötü gidişi okur ve izleyicilerine duyurmak yerine şirketin halkla ilişkilerini yürütmeye devam ediyor. Milli Piyango’yu devralan Sisal Şans şirketi hakkında çıkan iddialar yerine şirketten yapılan açıklamaları yayımlıyor. Yılbaşı öncesinde bilet satışlarının azaldığı ortadayken, gerçekleri ters yüz edip Milli Piyango biletlerine yoğun ilgi olduğu haberleri yapıyor. Demirören Haber Ajansı’nın, Hürriyet’te de yayımlanan "Milli Piyango’da son üç gün hareketliliği" haberinde biletlere büyük ilgi olduğundan söz ediliyor." diye yazdı. Demirören Medya Grubu'nun reklam kokan haberleriyle Milli Piyango'ya destek verdiğini, kamunun değil patronlarının çıkarını kolladıklarına işaret eden Bildirici, "Güvenilirlik gazeteciliğin olmazsa olmazlarındandır. Okurunun, izleyicisinin güvenini kaybeden bir yayın organı bitkisel yaşama girmiş demektir. Yaşamı sürüyor gibi görünse de fonksiyonlarını yerine getiremez. Demirörenler’in gazeteciliği, siyaset ve iş dünyasındaki çıkarları için kullanmaları ve editöryal bağımsızlık tanımamalarının o medya kuruluşlarını böyle bir noktaya getirmesi kaçınılmazdı" ifadelerini kullandı.
# Kamp yapmak biyolojik saati düzenliyor ## Özet Araştırmacılar, bir hafta kamp yapmanın, uyku kalıplarımızı denetleyen biyolojik saatimizi yeniden ayarlayıp düzene sokacağını belirtiyor ## İçerik Matt McGrath BBC çevre muhabiri Bilim adamları, modern yaşamın parçası olarak, elektrik ışığına fazla maruz kalmanın ve doğal güneş ışığından yeterince yararlanmamanın uyku düzenini etkilediği görüşünde. Sekiz denek üzerinde araştırma yapan bilim adamları, bir hafta boyunca açık havada zaman geçiren ve kamp yaparak uyuyan bu kişilerin biyolojik saatinin güneşin doğuşuna ve batışına uyum sağladığını belirledi. Yeryüzündeki tüm canlı türleri, evrim sürecinde, güneşin doğuşuna ve batışına bağlı olan bir biyolojik saat geliştirdiler. Current Biology adlı dergide yayımlanan son araştırma raporu, 1930'lardan itibaren, elektrik ışığının, insanların daha geç saatlere kadar uyanık kalmasını sağladığı, bunun da insanın evrim sürecinde gelişen biyolojik saatin doğal işleyişini etkilediği belirtildi. Araştırmacılar, önce bir grup gönüllünün günlük yaşamlarını inceledi ve doğal ışığa ve sunî ışığa ne kadar maruz kaldıklarını kaydetti. Bu deneklerde, geceleri epifiz bezinden salgılanan melatonin hormonunun seviyesine inceleyen araştırmacılar, modern yaşamın parçası olan sunî elektrik ışığına maruz kalmanın, vücudun doğal biyolojik saatini yaklaşık iki saat kadar geciktirdiğini belirlediler. Melatonin, uykudan hemen önce artan ve kişi uyanana kadar gece boyunca seviyesi azalan bir hormon. Araştırmanın bu aşamasında deneklerin, gece yarısından daha sonra uyuyup sabah saat sekiz civarında uyandıkları belirlendi. Ancak uyandıktan sonra birkaç saat boyunca bu kişilerin melatonin seviyeleri hâlâ olması gereken seviyenin üstündeydi. Bu veriler ışığında bilim adamları, deneklerin, biyolojik saatleriyle, uyum içinde olmadıklarını belirledi. Araştırmanın ikinci aşamasında denekler, bir hafta boyunca Colorado'da bir kampa götürüldü. El fenerleri ve diğer suni ışık kaynakları ve elektronik cihazlar yasaklandı. Geceleri tek ışık bir kamp ateşinin pırıltısıydı. Kamp süresi ardından yapılan testlerde, sekiz gönüllünün uyku düzeninin güneşin doğuşuna ve batışına uyum sağladığı belirlendi. Colorado Üniversitesi'nden Profesör Kenneth Wright, "Tüm deneklerin biyolojik saatinde daha erken saatlere doğru bir kayma oldu. Ama en büyük değişimi, 'gece kuşlarında' gözlemledik" dedi. Bilim adamlarını en fazla şaşırtan veriş ise, araştırmaya katılan deneklerin, doğal güneş ışığına maruz kaldıkları süredeki artış oldu. Araştırma süresince, deneklerin maruz kaldıkları güneş ışığı, normal yaşamlarındaki seviyenin yüzde 400'ü oranına çıktı. Araştırmayı yapan akademisyenler, elde ettikleri verinin çok kısıtlı olduğunu ve yanıtlanmamış pek çok soru bulunduğunu kabul ediyorlar ve farklı parametrelerle pek çok deney yapılması gerektiğini belirtiyorlar. Ancak elde ettikleri ilk bulgular çerçevesinde, insanların normal yaşamlarında yapacakları küçük değişikliklerle biyolojik saatleriyle daha uyumlu hale gelebileceklerini belirtiyorlar. Herkesin her zaman kampa gitmesi ve yıldızların altında uyuması mümkün değil elbette. Ancak Profesör Kenneth Wright, güne açık havada kısa bir yürüyüşle başlamanın önemli olduğunu belirtiyor. Wright, "Geceleri evinizdeki ışıkları azaltın. Bilgisayar ekranlarınızı, elektronik cihazlarınızı karartın. Gece saatlerinde cep telefonlarının ekranlarından gelen ışık bile biyolojik saatimizin ileriye itilmesine neden olabilir" uyarısında bulunuyor.
# Hakan Atilla'dan istifa iddialarına açıklama Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla, hakkında çıkan istifa haberlerini yalanlayarak, "Görevde olduğum sürece Borsada pek çok rekor kırdık. Daha da devam etmeye niyetliyim" dedi. Halkbank davası kapsamında ABD'de 28 ay tutuklu kaldıktan sonra Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü'ne getirilen Hakan Atilla'nın istifa ettiği öne sürüldü. Gazeteci Cüneyt Özdemir, Atilla'nın iddialarını yalanladığını söyledi. Twitter hesabından açıklama yapan Özdemir, Atilla'nın, "İstifa mı ettin" sorusuna, "Hayır bu iddiaların aslı astarı yok. İstifa etmedim, görevimin başındayım. Görevde olduğum sürece Borsada pek çok rekor kırdık. Daha da devam etmeye niyetliyim" dediğini aktardı. Habertürk'ten Rahim Ak da, "Borsa İstanbul Başkanı Hakan Atilla’nın istifa ettiği dedikoduları var. Ben kendileri ile görüştüm asla böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söylediler" sözleriyle iddianın doğru olmadığını Twitter hesabından duyurdu. BIST'ten açıklama Borsa İstanbul da Genel Müdür Hakan Atilla'nın istifasına yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Borsa İstanbul Kurumsal İletişim Direktörlüğü'nde yapılan açıklamada da "Borsa İstanbul A.Ş. Genel Müdürümüz Sayın Hakan Atilla ile alakalı Twitter üzerinden istifa ettiğine dair yayılmaya çalışılan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır" ifadeleri kullanıldı. Hazine Maliye Bakanlığı'ndan istifa eden Berat Albayrak, İran'a yönelik yaptırımları delme suçundan ABD'de hapis yatan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'yı, cezasını çekip Türkiye'ye gönderildikten sonra 2019'da havalimanında karşılaşmıştı. Atilla döndükten birkaç ay sonra Borsa İstanbul Genel Müdürü olmuştu.
# 'İstanbul beni heyecanlandırıyor' ## Özet Singin' In The Rain, 3 Kasım'da izleyicilerle buluşuyor. Başrol oyuncusu Tim Flavin; "İstanbul beni heyecanlandırıyor" dedi ## İçerik 01 Kasım 2009 02:00 Singin' In The Rain, 'UK Productions' ve BKM işbirliği ile 3 Kasım'da izleyicilerle buluşuyor. Başrol oyuncusu Tim Flavin; "İstanbul beni heyecanlandırıyor" dedi Dünyanın önde gelen müzikal yapım şirketi 'UK Productions' tarafından hazırlanan Singin' In The Rain müzikali, Türk seyircisiyle buluşmaya hazır. Beşiktaş Kültür Merkezi'nin (BKM) organizasyonuyla Türkiye'ye getirilen Singin' In The Rain, TİM Maslak Show Center'da 3 Kasım'dan itibaren izleyicilerle buluşacak. Bu arada Londra'da başlayan, Broadway'den Tokyo'ya dünyanın tüm önemli şehirlerinde sergilenen müzikalin İstanbul gösterisi, ekipte heyecan yarattı. Başrol oyuncusu ABD'li aktör Tim Flavin de verdiği röportajda; "İstanbul'da dans edeceğim için çok heyecanlıyım" diye konuştu. 'Singing in the rain' tüm dünyada bilinen bir şarkı... Bu şarkıyı seslendirdiğinizde seyircinin tepkisi nasıl oluyor? Sahnede dans eden ve bu şarkıyı söyleyen birini görünce, izleyiciler kendilerini şarkı söylemekten alıkoyamıyor. Bu eserin evrensel bir kitlesi var, izleyiciler en azından şarkının bir kısmına eşlik edecek kadar şarkıyı biliyor. Birlikte söylüyorlar. Peki böyle bir eseri Türk izleyiciyle buluşturmak, İstanbul'da dans etmek nasıl bir duygu? Medeniyetlerin başkenti olarak gördüğüm İstanbul'da bulunmak ve böyle bir eseri sergilemek çok güzel olacak. İstanbul'da dans edeceğim için gerçekten çok mutlu ve heyecanlıyım. Bu rolde yer almanızda film hakkındaki düşünceleriniz etkili oldu mu? Bu filmi henüz çocukken izledim. Rolü kabul etmemde filmi beğenmemin de etkisi olmuştur. Peki filmde sizi en çok etkileyen sahne hangisiydi? Gene Kelly'nin muhteşem performansıydı... Bir dönemi yansıtıyor Filme ve ardından müzikale konu olan hikaye size neler hissettiriyor? Bu müzikal bir dönemi tam olarak ortaya koyuyor. Dramı ve eğlenceli kesitleriyle... Sesli filme geçişte insanların ve kariyerlerinin ne kadar etkilendiğini görüyoruz. Sessiz filmlerin kalkmasıyla çok önemli oyuncular tamamen ortadan kayboldu.
# Kar nedeniyle kapanan Çorum-Kastamonu yolu açıldı ## Özet Mustafa ULUSOY/İSKİLİP (Çorum), (DHA)-ÇORUM’un İskilip ilçesinde yüksek kesimlerde yer yer 15 santimetreyi bulan kar nedeniyle sürücüler zor anlar yaşadı ## İçerik 07 Aralık 2018 14:13 . Yoğun kar yağışı nedeniyle dün akşam kapanan Çorum-Kastamonu yolu, ulaşıma yeniden açıldı. Çorum-Kastamonu karayolu, Elmalı Bel mevkisi Karagöz sapağında gece saatlerinde aniden bastıran ve yer yer 15 santimetreyi bulan yoğun kar yağışı nedeniyle bazı sürücüler araçları ile yolda kaldı. Jandarmaya gelen telefon ihbarı üzerine harekete geçen ekipler, bölgeye sevk edilen iş makineleriyle başlatılan 1 saatlik çalışmayla kapanan yol ulaşıma açıldı, mahsur kalan araçlar kurtarıldı. FOTOĞRAFLI
# Evinin yakınında gördüğü yılan için mahalleyi yakıyordu 22 Mayıs 2018 19:20 .D. adlı kadının kuru otları ateşe vermesiyle çıkan yangın, kısa sürede yayıldı. Yangın evlere sıçramadan söndürülürken, G.D. gözaltına alındı. Olay, saat 11.00 sıralarında Aksu ilçesi Güzelyurt Mahallesi 217 Sokak'ta meydana geldi. Evinin yakınındaki kuru otlar arasında yılan gören G.D., yılanın eve girmesinden korkarak otları ateşe verdi. Rüzgârın etkisiyle bir anda büyüyen yangın kontrolden çıkarak çevredeki evleri tehdit etmeye başladı. Evlerin etrafını saran alevleri söndürmek için seferber olan mahalle sakinleri, durumu itfaiyeye haber verdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını kısa sürede kontrol altına alarak söndürdü. Polis, mahalle sakinlerinin şikâyeti üzerine G.D.'yi gözaltına aldı. FOTOĞRAFLI
# Ankara'da toprak kayması nedeniyle iki apartman tahliye edildi ## Özet Caner ÜNVER- Fatih POYRAZ/ANKARA, (DHA) - ANKARA'DA bir apartmanın zemininde yaşanan toprak kayması sonucu istinat duvarı çöktü ## İçerik 18 Ocak 2019 12:15 . Yaklaşık 10 metre yükseklikten bitişikteki binanın üzerine çöken duvar nedeniyle iki apartman da tahliye edildi. Mamak ilçesine bağlı Fahri Korutürk Mahallesi 877. Sokak üzerinde bulunan apartmanda yaşayanlar, saat 16.00 sıralarında binadaki çatlakları fark etti. Çatlakların derinliğinden şüphelenen vatandaşlar, polis, itfaiye ve belediye ekiplerine ihbarda bulundu. Kısa süre sonra adrese gelen ekipler, binanın zemininde kayma olduğunu tespit etti. Hemen harekete geçen ekipler, kaymanın yaşandığı bina ile bitişiğindeki binadaki vatandaşların tahliye edilmesini sağladı. İki binadaki vatandaşların ve otoparktaki araçların olay yerinden uzaklaştırılmasının ardından, toprak kayması meydana geldi. Toprak kayması sonucu zemini boşalan binanın istinat duvarı yaklaşık 10 metre yükseklikten bitişikteki aparmanın üzerine devrildi. Yan binadaki bir dairenin balkonu ve dış duvarı, üzerine yıkılan istinat duvarı nedeniyle çöktü. İki binanın da girişini kapatan zabıta ekipleri, vatandaşların göçük alanından uzak durmasını sağladı. Göçük nedeniyle evlerinde hasar oluşan iki apartmanın sakinleri, geceyi akraba ve komşularında geçirdi. Öte yandan zabıtalar ve gece bekçileri, tedbir amaçlı apartmanın önünde nöbet tutuyor. BİNALAR BOŞALTILDI Binadaki çatların fark edilmesinin ardından yetkililere haber verdiklerini aktaran Hasan Gündoğar, "Ben çarşıya gitmiştim, baktım arkadaşlar burada bakışıp duruyorlar. Duvarların çatladığını söylediler. Saat 16.00-17.00 aralarıydı. Belediye geldi, muhtarı aradık. Saat 20.00 sıralarında da çöktü. Öncesinde binaları boşatmıştık. İki binada da ortalama 50 daire var. Binalar boşaltıldı, otoparktaki araçlar çekildi, bir saat sonra da duvar çöktü. 2014 yılında yapılmış, üstteki bina, burası da en fazla 10 yıllık bir binadır" diye konuştu. Olayın fark edilmesinin ardından iki binanın da tahliye edildiğini aktaran mahalle sakinlerinden Himmet Kaya, çöken istinat duvarının bitişiğindeki binanın camlarının kırdığını, dış duvarını ve balkon duvarlarının göçtüğünü söyledi. Olay hakkında inceleme sürüyor.
# Haydarpaşa Garı'nda yangın İstanbul Kadıköy'deki Haydarpaşa Garı’nda boş vagonların bulunduğu alanda henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Saat 16.15'te çıkan yangın, olay yerine sevk edilen çok sayıda itfaiye ekibinin müdahalesi sonucu kontrol altına alındı. Yangının çıkış nedeniyle ilgili inceleme sürüyor. 2010’da Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’da Haydarpaşa Garı’nın çatısı, yapılan onarım çalışmasından kaynaklandığı tahmin edilen bir yangında kül olmuştu. (DHA)
# Kadıköy'ün yeni gösteri evi 'Koma' 29 Kasım'da açılıyor ## Özet Mekânda pazartesi akşamları performans ve dans sanatları, çarşambaları ise film gösterimleri gerçekleştirilecek ## İçerik 24 Kasım 2019 16:00 Kadıköy Söğütlüçeşme'de bir grup sanatçı tarafından yüksek tavanlı boş bir dükkânda dört ay içerisinde hazırlanan gösteri evi 'Koma', 29 Kasım'da açılıyor. Tiyatro, sinema ve müzik alanlarında çağdaş iç yapımlar üretmek üzere kurulan mekân, her ay farklı disiplinlerden pek çok etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 29 Kasım akşamı farklı disiplinlerden çok sayıda sanatçının katılımıyla kapısını açmaya hazırlanan 'Koma', bir iç yapım işbirliği olan tiyatro oyunu 'Bahane’nin prömiyeri ile 30 Kasım Cumartesi akşamı etkinliklerine başlayacak. Aralık ayından itibaren ise tiyatro, performans, dans, müzik, sinema, atölye, söyleşi ve seminerlerle seyirciye ulaşmayı hedefleyen gösteri evi 'Koma', tasarım ve teknoloji altyapısıyla içerik üretmeye hazırlanıyor. Haftanın günlerini belli türde etkinliklere ayıran mekân programı, seyircilere pazartesi akşamları modern dans ve performans sanatları etkinlikleri, çarşamba günleri ise Öteki Sinema işbirliğiyle gece sineması vaat ediyor. 'Koma', izleyicilere saat 20.30'da sahnelenecek oyunların ardından konser ve şov içeriği de sunmayı planlıyor. Berika Collective işi Altar, EKİP Tiyatrosu’ndan Dünyanın En Güzel Arabistanı, Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’ndan Şato’nun Altında, Seyyar Sahne’den Trom ve Yılın En İyi Kadın Oyuncusu, Uyumsuz Tiyatro’dan Personas Kuartet, Mek’an’dan Dansöz, Olası İşler’den Altın Elma, Krops’tan Kassandra ve Galata Perform’dan Yüzyılın Evi gibi tiyatro yapımları 'Koma’nın Aralık ayı programında olacak. İlyas Odman ve Dicle Doğan gibi çağdaş dans ve performans alanında etkin isimlerin işleri; Derya Alabora, Mine Çerçi, Özlem Hemiş ve Aylin Alıveren gibi isimlerin ‘çok işe yarayacak’ atölyeleri; Ceren Gündoğdu, Kadirhan Ayter, Yeşim Salkım, Can Ozan gibi müzisyenlerin akustik konserleri de programın öne çıkanları arasında yer alıyor. Aslı Tohumcu ve Deniz Durukan'ın 11 Aralık günü Sezgin Tanrıkulu'nu ağırlayacakları etkinlik programın sürprizi kabul ediliyor. Sanatçı katılımlı ve sohbetli 'Koma' Film kuşaklarında ise 'Küçük Kıyamet' filminden oyuncu Cansel Elçin ile yazar Doğu Yücel, 'Daha' filminden oyuncu Onur Saylak, 'Sarmaşık' filminin yönetmeni Tolga Karaçelik ve oyuncu Hakan Karsak, Masumiyet yapımı ile oyuncu Derya Alabora, Kader filmi ile oyuncu Ufuk Bayraktar konuk olarak etkinliklerde yer alıyor.
# Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adli kontrol ile serbest ## Özet Yüksel KOÇ - Serpil KIRKESER / İSTANBUL DHA - Katıldıkları bir televizyon programında sarf ettiği sözler nedeniyle haklarında soruşturma başlatılan sanatçılar Müjdat Gezen ve Metin Akpınar adli kontrol hükümleri uygulanarak mahkemeden serbest bırakıldı ## İçerik 24 Aralık 2018 17:33 . Kartal'da bulunan İstanbul Anadolu Adliyesi'ne polis eşliğinde gelen Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nda Savcı Bekir Kanyılmaz'a "şüpheli" sıfatıyla ifade verdi .Savcı Kanyılmaz, ifadesini aldığı Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'a adli kontrol hükümleri uygulanması talebiyle Anadolu Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etti. Hakimlik de, Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'a "yurtdışına çıkış yasağı" ve haftada bir gün ikmetgahına en yakın karakola "imza atma" şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkemenin kararını Gezen'in avukatı Celal Ülgen açıkladı. "KADIKÖY'DE OTURDUĞUMDAN DOLAYI ELEŞTİRMEK AMACIYLA BU SÖZLERİ SÖYLEDİM" Bu arada Müjdat Gezen'in savcılık ifadesinde tiyatrocu olduğunu, sözlerinin mizahi bir eleştiri olduğunu belirterek, "Kimseye hakaret etme kastım yoktur. Cumhurbaşkanına da asla hakaret kastım yoktu. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" dediği öğrenildi. Savcılık ifadesinde Gezen'e programda yaptığı konuşma hatırlatıldı. Müjdat Gezen de "Benim Halk Arenası programında yapmış olduğum konuşmam doğrudur. Ben konuşma mizah olsun diye söyledim. Benim herhangi bir Cumhurbaşkanına hakaret etme kastım yoktur. Cumhurbaşkanı grup toplantısında 'Bu Kadıköy'de oturanlar kaymak tabakadır. Türkiye yıkılsa umurlarında değildir' demiştir. Ben de Kadıköy'de oturduğumdan dolayı eleştirmek amacıyla bu sözleri söyledim. Dediğim gibi benim Cumhurbaşkanına hakaret kastım yoktur. Bu söylediğim sözler birebir doğrudur. Fakat hakaret kastıyla söylenmiş sözler değildir" dediği belirtildi. "CUMHURBAŞKANINA DA ASLA HAKARET KASTIM YOKTU" Gezen'in ifadesinde şu sözleri kullandığı öğrenildi: "Ben tiyatrocuyum. Sahne de de bu cümleyi birebir kullanıyorum. Çünkü tiyatrom Kadıköy'dedir. Kadıköy de de tiyatromda komedi oyunun da bu sözleri orada da söylüyorum. Söylememdeki amaç mizahi bir eleştiridir. Kimseye hakaret etme kastım yoktur. Cumhurbaşkanına da asla hakaret kastım yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." (FOTOĞRAF)
# Mahsa'nın annesi: "Sessiz Izdırabımız..." ## Özet Geçen yıl Mahsa Amini ile İran'daki Kadın, Yaşam ve Özgürlük Hareketi'ne veriliyor. Mahse'nin ailesi ödül töreni için Strazburg'a davet ediliyor. İran Rejimi ailenin gitmesine izin vermiyor ## İçerik Her yaz mevsiminde olduğu gibi, bu yıl da ormanlar yine cayır cayır yanıyor. Son üç gündür Çanakkale, Diyarbakır ve Mardin'de orman yangınlarının feci örneklerini yaşıyoruz. Hayatlarını kaybeden insanlar, telef olan yüzlerce hayvan. Yangınların sebebi?.. Dikkatsizlik ya da bile bile!.. Gerilim ve sertlik siyasetinin mimarı Bahçeli'nin yumuşamaya darbesi Erdoğan'ı yolundan çeviriyor... Erdoğan - Bahçeli ittifakı bozulur mu?.. Bunu Erdoğan belirler. Ya Sinan Ateş dosyasında, Ayşe Ateş'e verdiği söz doğrultusunda sonuna kadar gider... Ya da o dosya, bazı zanlıları dışarıda bıraktığı söylenen iddianame ile sınırlı kalır
# İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan ‘Albayrak’ paylaşımı: Değerli hizmetler dolayısıyla en içten dileklerimle şükranlarımı sunuyorum İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Berat Albayrak'ın istifasının 27 saat sonra kabul edilmesi, yerine TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve AKP Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın ilişkin paylaşım yaptı. Altun paylaşımında, "Görev süresi boyunca hem enerji hem ekonomi alanlarında yaptığı çok değerli hizmetler dolayısıyla sayın Dr. Berat Albayrak’a en içten dileklerimle şükranlarımı sunuyor, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine atanan sayın Lütfi Elvan’a yeni görevinde başarılar diliyorum." ifadesini kullandı. Ne olmuştu? Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, damadı Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifasını kabul etti. İstifa, Albayrak'ın açıklamasından 27 saat sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan paylaşılan "Görevden af talebi kabul edilmiştir" ifadesiyle onaylandı. Türk lirasının tarihsel rekorlarla değer kaybetme sürecinin ekonomi yönetiminde yarattığı sarsıntı sürüyor. 16 ay önce göreve getirilen Merkez Bankası Başkanı'nın cuma gece yarsı görevden alınarak yerine Naci Ağbal'ın göreve getirilmesinden yaklaşık 36 saat sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa eden Berat Albayrak'ın 'görevden af talebi', Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi. 27 saat sonra kabul edilen istifanın ardından bakanlığa Lütfü Elvan atandı.
# Sosyal yardıma başvuran vatandaştan kaymakamlıkta darp iddiası: Kürtsün, sana mı kaldı Nişantaşı'nda yaşamak? Mehmet Nuri Deniz, sosyal yardım desteği alabilmek için gittiği Şişli Kaymakamlığı’nda görevlilerce darp edildiğini, Kürt olduğu için ırkçı ve ayrımcı söylemlerle karşılaştığını iddia ederek suç duyurusunda bulundu. Mehmet Nuri Deniz, sosyal yardım desteği alabilmek için gittiği Şişli Kaymakamlığı’nda görevlilerce darp edildiğini, Kürt olduğu için ırkçı ve ayrımcı söylemlerle karşılaştığını iddia etti. Şişli Feriköy'de eşi ile birlikte yaşayan 34 yaşındaki Demir, sorumluların yargı önüne çıkması için mücadele edeceğini söyledi. "1990’lı yıllarda köyümüz yakıldığı için Bitlis’ten İstanbul’a göç ettik. O dönemden beri de çeşitli işlerde çalışıyorum. Şişli Feriköy’de oturuyoruz. Son olarak tekstil fabrikasında çalışıyordum ama salgın nedeniyle benim de aralarında olduğum çok sayıda işçiyi işten çıkardılar. Bu sürede de kiramı ödeyemedim. "Geçen hafta ev sahibi geldi ‘kiranızı ödeyin yoksa evimi boşaltın’ dedi. Ben de önce mahalle muhtarlığına gittim. Muhtarlık, Şişli Kaymakamlığı’ndan sosyal yardım alabileceğimi söyledi. Kaymakamlığa gittim. Bana kaymakam danışmanı olduğunu söyleyen Mehmet isimli birine durumu anlattım. ‘Aylık kiram bin 200 TL. Dört ay birikmiş kiram var. Ödeyebilir misiniz?’ dedim. Bana dört ayın hepsini değil ancak iki aylık yani 2400 TL ödenebileceğini söyledi. Hesap numaralarımı aldılar. 5 Haziran Cuma günü mesaj geldi, ‘paranız yattı’ diye. Bankaya gittim parayı çekmeye hesabıma sadece 400 TL yatırmışlar, dalga geçer gibi. "Asansöre atıp dövdüler" "Durumu sormak için kaymakamlığa gittim. Yine Mehmet isimli danışmanla görüştüm. Bana ‘Biz sana para vermek zorunda mıyız? Nereden geldiysen oraya git. Bitlis’ten Kürt gelmiş Nişantaşı’nda yaşamak istiyor. Köyüne git sana mı kaldı Nişantaşı'nda yaşamak? Biz sana niye para verelim’ gibi söylemleri oldu. Ben de ona cevap verince sözlü tartışma çıktı. Beni itti, darp etmeye çalıştı. "Sonra iki güvenlik görevlisini çağırdı. Onlar da beni asansöre kadar dövdüler. Asansörün içinde bir kişi daha geldi, üç kişi beni dövdü. "Sonra binanın dışına attılar. Hemen Fulya Merkez Karakolu’na gittim Polisler de çok ilgilenmedi. Adını hatırlamıyorum, beni bir hastaneye götürdüler. Hastanede pansuman yapıldı. Darp raporu aldık ama o ben çok kötü durumdaydım raporu görmedim. Ben de yok. Polise ifade verdim, eve geldim. Aradan geçen zamanda kendimi iyi hissedince avukata geldim. " "Yardım istedim dayak yedim" Deniz son olarak şunları vurguluyor: "Devletin üniformasını giyip bana hakaret ettiler, darp ettiler. Ben bunu kabul edemiyorum. Devlet bana destek olması gerekirken ben darp edildim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Maddi manevi olarak çökmüş durumdayım. Hani devlet salgında vatandaşlarına yardım dağıtıyordu ben yardım istedim diye dayak yedim..." Demir, avukatı Eren Keskin ile birlikte Şişli Kaymakamlığı hakkında suç duyurusu yapmak üzere İstanbul Adliyesi’ne başvurdu. Şişli Kaymakamlığı Hukuk Birimi: Konu bize gelmedi Demir'in iddialarını sormak için aranan Şişli Kaymakamlığı Hukuk Birimi'nden bir yetkili, "Konu bize gelmedi. Bu nedenle bir açıklama yapmak doğru olmaz" dedi. Kaymakamlık'tan Hukuk Birimi dışındaki birimler de telefonlara yanıt vermedi.
# Sivil katliamını İsrail askerleri anlattı ## Özet İsrail'in Gazze Şeridi'ne 22 gün süren saldırılarında bazı askerlerin savunmasız sivil Filistinlileri öldürdüğü ortaya çıktı ## İçerik İsrail'in 22 gün süren saldırılarında 1300'den fazla Filistinli ölmüş, 5 bin Filistinli yaralanmıştı. Ölenler arasında 437 çocuk, 110 kadın ve 123 yaşlı bulunuyor. Saldırılarda ayrıca 14 doktorla 4 gazeteci de hayatını kaybetmişti. Haaretz gazetesinde, saldırılara katılan İsrailli askerlerin şahit oldukları olaylara yer verildi. Ayrıca İsrail askeri ve devlet radyolarında da yer verilen olaylardan birinde, İzak Rabin'in adını taşıyan Askeri Akademi'den askerlerin, evinden çıkarken gideceği yolu şaşıran bir Filistinli anneyle iki çocuğunun İsrailli keskin nişancı tarafından öldürüldüğünü anlattığıbelirtildi. Bir başka olayda ise evinin 100 metre yakınında yürüyen yaşlı bir Filistinli kadının öldürüldüğü belirtilirken, vandalizm olayları ve durup dururken evlerin yıkıldığı da anlatıldı. Akademi Müdürü Dany Zamir, devlet radyosundaki açıklamasında, sivillere yönelik haksız saldırılarla ilgili çok kötü şeyler anlatıldığını, askerlerin şahit olduğu bu olayların öğrenilmesinden sonra, soruşturma başlatılması için Genelkurmay Başkanlığının konudan haberdar edildiğini kaydetti. İsrail'in 22 gün süren saldırılarında 1300'den fazla Filistinli ölmüş, 5 bin Filistinli yaralanmıştı. Ölenler arasında 437 çocuk, 110 kadın ve 123 yaşlı bulunuyor. Saldırılarda ayrıca 14 doktorla 4 gazeteci de hayatını kaybetmişti.
# Barzani: Çözüm sürecinin yeniden başlaması için yardıma hazırız 25 Kasım 2016 12:06 Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, BBC Farsça Servisi'nden Nefise Kohnavard'a verdiği röportajda, Türkiye'deki çözüm sürecinin yeniden başlaması için taraflara yardım hazır olduklarını söyledi. Bağımsızlık amaçlarıyla ilgili, "Kürdistan'ın bağımsızlık sürecini hiçbir güç durduramaz" diye konuşan Barzani, PKK'nın Sincar'dan ayrılması gerektiğini de belirtti. "Kürtler merkezi yönetimle diyalog kurmalı" Barzani Türkiye'de çatışma süreciyle ilgili "Türkiye'deki durumla ilgili çok kaygılıyım" dedi ve şu yorumlarda bulundu: "Türkiye'de barış sürecini destekliyoruz ve müzakerelerin yeniden başlaması için iki tarafa da yardım etmek için ne yapabiliyorsak yapmaya hazırız. İran'da da karşılıklı ve barışçıl bir anlaşmaya varmalarını umuyoruz. "Kürtleri inkar etme zamanı geçti ve bu, hiçbir ülkeye fayda sağlamayacak ancak, Kürtlerin de, haklarını elde etmek ve kendi kimliklerini korumak amacıyla merkezi yönetimle barışçıl bir diyalog için bir yol bulmaları gerekiyor". Barzani, bağımsızlık hedeflerinin sürüp sürmediğine dair soruya cevaben ise, "Hiç kimse, hiçbir güç Kürtlerin bağımsızlık sürecinin durduramaz" dedi ve ekledi: "Ancak her zaman bunu savaşla değil müzakereyle yapmak istediğimi söyledim. Bu müzakerenin diğer tarafı Bağdat'tır. Bu hedefe ulaşabileceğimizi düşünüyorum ve herkes bundan faydalanacaktır." "2003'ten sonra müttefiklerimizin yardımıyla, gerçek bir ortaklığımızın olacağını umuyorduk ancak hükümet bütçemizi kesti. Tüm söylediğim şu ki, eğer iyi ortak olamıyorsak o zaman iyi komşular olalım". "Diğer ülkelerdeki Kürtleri müzakerelerle haklarına ulaşmaları için cesaretlendireceğiz" Barzani, olası bir bağımsızlık durumda İran, Türkiye ve Suriye'deki Kürtleri kendilerine katılmaya davet edip etmeyeceklerine dair soruya şu cevabı verdi: "Diğer Kürtlerin merkezi hükümetleriyle iyi ve barışçıl ilişikler kurduklarını görmek istiyoruz. (…) Diğer Kürtlerden bize katılmalarını istemeyeceğiz ancak onları, hükümetleriyle, müzakereler üzerinden, çaba göstermeleri ve haklarına ulaşmaları için cesaretlendireceğiz". Musul operasyonu konusunda Barzani, "Peşmerge'nin katıldığı, operasyonun ilk safhası sona erdi. Ancak bu, Irak Kürdistanı için IŞİD tehdidinin sona erdiği anlamına gelmiyor. Bundan dolayı Peşmerge alanlarımızı korumak için yine hazır durumda bekleyecek" dedi. "Kerkük'ten çekilmeyeceğiz" IŞİD'in denetimindeki alanların tamamen geri alınması ardından Bağdat ve Erbil arasındaki sınırların yeniden tartışmaya açılması bekleniyor. Barzani, 17 Ekim'de başlayan Musul operasyonu öncesindeki alanların kendileri için sınır olduğunu ve geri çekilmeyeceklerini söyledi. Irak Kürt lider buralara Kerkük ve Sincar'ın da dahil olduğunu belirtti: "Bunlar bizim aldığımız alanlar ve buraları bırakmayacağız." Uluslararası İnsan Hakları Örgütü'nde son bir raporunda Peşmerge güçlerini Araplar'ın evlerini yıkmak ve bulundukları yerlerden ayrılmaya zorlamakla suçlamasıyla ilgili Barzani, "Bu rapor adil değil. Sadece Irak'tan değil Suriye'den de olmak üzere 1,5 milyon Arap'ı kucakladık. Ama bu köylerde birçok IŞİD savaçcısı ve onları destekleyen yerel sakinler vardı" dedi. "Türk askerleri Başika'ya Bağdat'ın bilgisi dahilinde gitti" Başika kasabasındaki Türk askerlerinin bulunduğu üs son dönemde Bağdat ve Ankara arasında büyük bir gerilime neden oldu. Barzani bu konuyla ilgili Türk askerlerinin Başika'ya Bağdat'ın bilgisi dahilkinde gittiğini savunmayı sürdürdü. Türk askerlerinin buraya kendisinin izniyle geldiğinin söylendiğinin hatırlatılması üzerine Barzani şunları söyledi: "Başkalarının ne söylediğinin önemi yok. Sahadaki gerçek farklı bir şey. IŞİD Kürdistan bölgesine saldırdığında koalisyon güçleri bizi desteklemeye geldi. Aynı zamanda Türk askeri yetkilileri yardım etmeye ve Musul'dan kaçan polis ve güvenlik güçlerini eğitmeye geldiler. Ayrıca Musul'dan gönüllüler için ayrı bir eğitim kampı açtılar. "Daha sonra Türkiye, askeri yetkililerini ve danışmanlarını korumak için biraz daha yardım gönderdi ve Bağdat da bunu biliyordu. Hepsi Bağdat'ın mutabakatıyla yapıldı. Ancak daha sonra bazı kesimler kendi siyasi çıkarları ve meseleleri için Türkiye'nin varlığını abarttılar. Şimdi Ankara ve Bağdat'ın karşılıklı bir mutabakata varmasını ve hiçbir şeyin ilişkilerini bozmasına izin vermemesini diliyorum". Barzani, Türkiye'nin Şii milislerin Musul ve Telafer'e girmeleriyle ilgili kaygılarının paylaşıp paylaşmadığına dair soruya verdiği cevapta, Musul operasyonunun başlamasından önce yapılan uzun müzakerelerde kimin nerede hareket edeceğinin belirlendiğini söyledi ve ekledi: "Şimdi hangi güçlerin Telafer ve Musul'a girecekleri belli. Şii milisler bu kentlere girmeyecekler. Şimdiye kadar tüm taraflar yapılan anlaşmaya uydu ve bunun aynı şekilde süreceğini umut ediyorum". İran'ın IŞİD'le mücadelede Kürt yönetimine destek vermesiyle ilgili, "IŞİD Kürdistan'a saldırdığında İran bize mühimmat ve silah gönderdi ve bundan dolayı müteşekkiriz" diyen Barzani, bölgelerinde, şu anda hiçbir İran gücünün bulunmadığını söyledi. PKK'nın Sincar'daki varlığına eleştiri İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin (IKDP) İran'daki silahlı saldırılarıyla ilgili olarak ise Barzani şu yorumu yaptı: "Şunu vurgulamak isterim ki hiç kimse savaşarak bir şey elde edemez. Bundan dolayı İran İslam Cumhuriyeti'nin ve bu grupların oturması, müzakere etmesi ve sorunları barışçıl yollarla çözmesinin önemli olduğuna inanıyorum". Barzani bununla birlikte İran'ın, IKDP'nin saldırıları gerekçesiyleKürt Yönetimi alanındaki operasyonlarını eleştirdi: "İran köylerimizi bombalıyor ve bu kabul edilemez. Diyalog yoluyla bir uzlaşmaya varmalarını umuyorum ama eğer hiçbiri bunu istemiyorsa biz bu çatışmalar nedeniyle bedel ödemek istemiyoruz". Barzani röportajda PKK'nın Sincar bölgesindeki varlığını da eleştirdi: "Benim seçimim ve görüşüm, Kürtlerin Kürtlere karşı savaşmaması yönünde. Ama bazı gruplar istismar ediyor ve bizim siyasetimizden faydalanıyor. PKK'nın Sincar'la işi yoktur ve burayı kendisinin fırlatma rampası olarak kullanmamalıdır".
# Kurtulmuş: Turizim sektörü muhteşem bir gelişme içinde ## Özet Nursima KESKİN/ANKARA, (DHA)- KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, "Allah nazardan saklasın ## İçerik 05 Temmuz 2018 20:13 . Turizim sektörü muhteşem bir gelişme içinde. Sektörün tüm bileşenleri, ilgili tüm taraflar tam manasıyla takım oyunu içerisinde bu oyunu oynuyorlar ve başarılı sonuçlar elde ediyorlar. Türkiye'nin geleneksel ekonomik sorunu olan cari açığı tek başına kapatma potansiyeline sahip bir sektörden bahsediyoruz. 2018 yılı çok parlak olacak" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, mazbatasıyla Meclise gelerek kaydını yaptırdı. Numan Kurtulmuş kayıt sonrasında Şeref Holü'ndeki çalışanlara ve basın mensuplarına baklava ikramında bulundu. 24 Haziran seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Numan Kurtulmuş, şunları ifade etti: "Cumhurbaşkanımızın 9 Temmuz Pazartesi günü yemin etmesiyle başlayacak yeni süreçte birçok kurum ve kuruluş fonksiyonlarını zaten yitirmiş oluyor. Bazı kurumlar yeniden yapılandırma süreci içerisine girecek. Bakanlıkların sayısı değişecek, bazı bakanlıklar birleşecek. Başbakanlık ortadan kalkıyor. Yani tam manasıyla devletin yeniden yapılanacağı bir sürecin içerisinde olacağız. Bunun gerektirdiği, parlamentoya yüklediği bazı sorumluluklar var. Parlamentodaki bütün partilerin temel önceliklerinden birisi yeni dönemin gerektirdiği bu düzenlemeleri yapmak, düzgün bir şekilde yapmak, doğru bir şekilde yapmak ve cumhurbaşkanlığı yönetim modelinin eksiksiz bir şekilde uygulanmasını gerektiren yasal altyapıyı hazır hale getirmektir. Siyaset de teamülleri ve alışkanlıkları da dahil olmak üzere yeniden yapılanacağı bir sürece girecek. Yani başkanlık sistemi. İki temel aksın üzerinde, iki temel partinin etrafında şekillenen bir sisteme doğru gidiyoruz. Sadece yasaların değişmesi değil, yıllardır devam eden çok güçlü parti geleneklerine sahip olan Türkiye siyasetinin bazı alışkanlıklarının ve teamüllerinin de önümüzdeki yıllarda değişeceğini göreceğiz. Belki bu biraz daha uzun bir süre alacak. Sonuçta Türkiye yeni bir dönemin eşiğindedir. Önümüzdeki parlamento gerçekten tarihi bir parlamento olacak. Tam manasıyla güçlü bir yasama meclisi ortaya çıktı. Bu yasama meclisinde inşallah Türkiye, yeni dönemin gerektirdiği hızlı karar alma becerisini ortaya koyacak, düzenlemeleri gerçekleştirecektir. Parlamento, çok küçük partilerin bile temsilcilerinin olduğu bir temsil gücüne ulaşmış oldu. Dolayısıyla parlamento çok renkli olacak, farklı görüşler parlamentoda yansıyacak. Bizim temel tercihimiz, eğilimimiz herkes görüşünü parlamento içerisinde demokratik teamüllere uygun bir şekilde söylesin, kendi fikrinin takipçisi olsun." Numan Kurtulmuş, bu yılki turizm faaliyetlerine ilişkin bir soruyu ise şöyle yanıtladı: "Bu yılbaşında hedefimiz 38 milyon turistti. 2018 yılı boyunca 40 milyona yakın turistin Türkiye'ye gelmesini bekliyoruz. İlk 5 ayda muhteşem bir sonuç elde edilmiştir. İlk 5 ay şimdiye kadarki tüm zamanların rekorudur. 11,5 milyon yabancı misafir Türkiye'yi ziyaret etmiş. Geleneksel pazarlarımızın (Avrupa Pazarları) açılmaya başladığını görüyoruz. Türkiye'de alternatif turizm sektörlerinde ciddi bir yukarı doğru hareketliliğin başladığını görüyoruz. Sonuçta bu yıl itibarıyla 40 milyon turist ve 32 milyar dolar turizm hedefimizin gerçekleşeceğini görüyoruz. 2023 hedefi olarak ortaya koyduğumuz 50 milyon turist, 50 milyar dolar gelir hedefinin herhalde 10'arlı şekilde yukarı doğru revize edileceği döneme giriyoruz. Bunun 60 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm gelirine doğru bir değişiklik arz etmesi mümkündür. Allah nazardan saklasın. Turizm sektörü muhteşem bir gelişme içinde. Sektörün tüm bileşenleri, ilgili tüm taraflar tam manasıyla takım oyunu içerisinde bu oyunu oynuyorlar ve başarılı sonuçlar elde ediyorlar. Türkiye'nin geleneksel ekonomik sorunu olan cari açığı tek başına kapatma potansiyeline sahip bir sektörden bahsediyoruz. 2018 yılı çok parlak bir yıl olacak." FOTOĞRAFLI
# Avukatlardan iç güvenlik yasa tasarısına adliyede oturma eylemli protesto Özgürlükçü Hukukçular Derneği ve Özgür Demokrat Avukatlar Grubu üyeleri, Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'nın önünde düzenlenen ortak basın açıklamasıyla yeni iç güvenlik yasa tasarını protesto etti. Adalet Sarayı'nın C Kapısı'nda bir araya gelen avukatlar "Özgürlüklerimiz ve güvenliğimiz için polis devletine dur de #direnözgürlük" yazılı pankartı taşıdı. Daha sonra oturma adliyenin içine giren avukatlar oturma eylemine başladı. Basın açıklamasını okuyan avukat Züleyha Gülüm, "Bu tasarı polis devletine giden yolun son adımıdır. İfade özgürlüğü üzerindeki yasaklar, özel yaşamımız üzerindeki kısıtlamalar ve şimdi de toplantı hakkımızı elimizden alan ve hepimizi potansiyel suçlu ilan ederek Türkiye'yi yarı açık cezaevine dönüştürecek güvenlik yasa tasarısı" dedi. Yeni iç güvenlik yasasını protesto edenler arasında Avukat Ercan Kanar da yer aldı. Avukat Kanar, herkesin hayatının tehlike altında olduğunu ve bu yasa ile sürekli sıkıyönetim getirilmek istendiğini söyledi. Ercan Kanar, Özgürlüklere karşı bir savaş hasasıdır. Bu bir Nazi yasasıdır. Baroların ayağa kalkması ve sendikalarında genel greve gitmesi gerekir diye konuştu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Avukat Meral Danış Beştaş da avukatların eylemine destek verdi. Avukat Beştaş, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın hemen istifa etmesini istedi. Yaklaşık yüz kadar avukat basın açıklamasının ardından Adalet Sarayı C Blok'tan içeri girerek Themis Heykelleri'nin önünde bulunan merdivenlere oturarak "özgürlük ve demokrasi için adalet nöbeti" ne başladı. Avukatların oturma eylemi bu akşam saat 17:00'ye kadar devam edeceği öğrenildi.
# Şişli'de yol çöktü, iki bina boşaltıldı ## Özet Şişli'de, bir inşaatın temel kazısı nedeniyle inşaat alanının yakınındaki yolun 50 metrelik bölümü çöktü. ## İçerik Mecidiyeköy Gülbahar mahallesi Dereiçi sokakta yapımına başlanan bir binanın iş makineleriyle gündüz saatlerinde yapılan temel kazısı sırasında İSKİ'ye ait su borusu patlarken, akşam saatlerinde temel çukuru ile yan tarafındaki apartman arasında bulunan yolun yaklaşık 50 metrelik bölümünde çökme meydana geldi. Olay yerine gelen itfaiye ve Şişli Belediyesi ekipleri, çevrede önlem alarak yolu trafiğe kapattılar. Dereiçi sokakta çöken kısma yakın kimi apartmanlarda oturan yaklaşık 30 kişi de belediye ekiplerince tahliye edildi. Bu sırada kimi vatandaşlarla belediye zabıta görevlileri arasında tartışma yaşandı. (AA)
# TBMM BAŞKANI YILDIRIM: İSTANBUL, SİZİN DİLİNİZDEN DÖKÜLECEK YÜREKLİ SÖZLERE KONU OLSUN İSTİYORUM. VAR MISIN?" ## Özet Haber-Kamera: İlkay DİKİCİ / İSTANBUL(DHA) Sanatçı Esat Kabaklı sanat hayatında geçen 50 yıla özel Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser düzenledi ## İçerik Sanatçı Esat Kabaklı sanat hayatında geçen 50 yıla özel Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser düzenledi 20 Ocak 2019 05:22 . Geceye Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Ak Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Büyükçekmece Belediye Başkan adayı Mevlüt Uysal ve çok sayıda sanatsever katıldı. Esat Kabaklı ve orkestrası salondakilere, "Bil Oğlum, Göllübağ'a Selam" gibi söz ve müziği kendisine ait olan bir çok eser seslendirdi. BİZE SANATIN GÜCÜNÜ GÖSTERDİ Kürsüde konuşma yapan TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Bugün burada usta sanatçının 50. Yılını kutlamak için dostları olarak bir araya geldik. 50 yıl bir ömür. Milletin sesi olan,milletin sesini duyan bir halk ozanına saygımızı ve sevgimizi göstermek için huzurlarınızdayız. Esat Kabaklı bize Malazgirt'te Anadolu'nun şahlanışını, Türk-İslam'ın kanatlanışını anlattı. Coştuk ve ecdadımızla bir kez daha gurur duyduk. Bize Çanakkale de son sözü kimin söylediğini anlattı. Her siperde ayrı destan yazan o neferleri hatırladık, yeni destanlar yazmak için güç bulduk. Esat Kabaklı bize Sarıkamış'ta vatan için serden geçenleri anlattı. Sanatın gücünü bize gösterdi. Doğru sözü gönlümüze değen ezgilerle süsledi" İfadelerini kullandı. "İSTANBUL'U BİR DE SİZİN GÜR SESİNİZDEN DİNLEMEK İSTİYORUM" Yıldırım "Tam elli yıldır doğru olmayı, cesur olmayı, sadece rabbin önünde eğilmeyi anlattı bize. En az bir elli yıl daha bu ülkeye unutulmaz eserler verecek. İstanbul her zaman sanatçılara ilham vermiş, yuva olmuş hem korumuş hem de kollamış bir şehirdir. O nedenle bu mirası arttırarak sürdürmeye devam edeceğiz.Benim bir talebim var Esat Kabaklı'dan, Malazgirt'i, Yemeni,Sarıkamış'ı, Çanakkale'yi anlattınız bize. İstanbul da sizin büyük yeteneğinize dilinizden dökülecek yürekli sözlere konu olsun istiyorum.Var mısın?İstanbul'u birde sizin gür sesinizden, insanın içine işleyen sazınızdan dinlemek istiyorum.Bu şehri herkes sever ama sanatçılar bir başka sever" dedi. Türk Halk Müziği repartuarına derlemeleri ile kaynak sağlayan sanatçılardan birisi olan Esat Kabaklıyı gecede sanatçı dostları yalnız bırakmadı. Esat Kabaklı'nın 50. Sanat yılına özel düzenlenen konsere ilgi yoğun oldu. Fetih Marşı'nı çalan Kabaklı ve orkestrasına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Ak Parti İstanbul Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın tempo tutarak eşlik etti. Ardından Binali Yıldırım,İbrahim Kalın ve Mevlüt Uysal Esat Kabaklıya buket takdim etti. Yıldırım, Kalın ve Uysal, Esat Kabaklı ile birlikte Bil Oğlum'u okudu. Görüntü Dökümü: ---------------------- -protokol detayı -esat kabaklı bil oğlum şarkısı -binali yıldırım konuşması -sanatçıların eserlerini okuması -azerinin konuşması -buket takdimi ve protokolun şarkı okuması
# Bir kaza geçirdi, teknoloji milyonerine dönüştü ## Özet İşte App Empire adlı şirketin kurucusu Chad Mureta'nın şaşırtıcı başarı hikayesi ## İçerik App Empire adlı emoloji uygulamaları tasarlayan ve yılda 3 ila 5 milyon dolar ciro yapan şirketin sahibi Chad Mureta, şirketi için günde 1-2 saatten fazlasını ayırmadığını söyleyerek, "Ben teknoloji insanı değilim" dedi. Bu sözleri bir teknoloji milyonerinden duymak biraz şaşırtıcı olsa da Mureta şirketinin başarılı olmasının nedenlerinden biri olarak kendisinin sadece iyi olduğu işi yapmasını ve gerisini diğerlerine bırakmasını gösteriyor. Geçirdiği trafik kaza sonucu doktorlarının kolunun kesilmesi gerektiğini söylediği Mureta’nın teknoloji milyonerine dönüşme serüveni "Depresyondaydım" dediği ve hastanede 6 ay geçirmek zorunda olduğu o dönemde başlamış. BBC Türkçe’de yayımlanan (6 Ekim 2015) Mureta’nın başarı hikayesinin anlatıldığı yazı şöyle: Mureta servetini akıllı telefon uygulamalarına borçlu. Kullanıcılara mesajlarına daha çeşitli eğlenceli resimler ekleme imkanı veren Emoji ve bir telefon güvenlik uygulaması olan Fingerprint Scanner Pro gibi tasarımları 50 milyon kereden fazla indirildi. Şirketi App Empire, yılda 3 ila 5 milyon dolar ciro yapıyor. Öte yandan Mureta ortalama bir teknoloji girişimcisi değil. Doğru yolu bulması için ölümle burun buruna gelmesi gerekti. 2009'da arabasıyla bir basketbol maçından dönüyordu. İşleri pek iyi değildi. Geçmişte eBay'de satış yapmış, devremülk ve bir gece klubü işletmişti. Şimdi ise emlakçılık yapıyordu. Hayatta ne yapmak istediği hakkında hiçbir fikri yoktu ve mutsuzdu. Otobanda arabasını sürerken önüne bir geyik çıktı. Ona çarpmamak için direksiyonu kırdı. Aracı otobanın ortasındaki bariyerlere çarptı; durana kadar dört takla attı. Mureta'nın sol kolu paramparçaydı. Doktorlar kolunu kesmeyi düşündü. "İntihar eğilimindeydim" Bunu izleyen altı ay boyunca hastanede ömür tüketti, bir altı ay da rehabilitasyonda geçirdi ve sonunda 100 bin dolarlık bir faturayla baş başa kaldı. "Dibe vurmuştum" diyor Mureta. "Depresyondaydım, uyuyamıyordum. Tonlarca ilaç alıyordum ve intihar eğilimindeydim. O kadar çok canım yanıyordu ki daha fazla devam edemeyeceğim sanıyordum". Bundan sonra olanlar, Hollywood senaristlerinin bile inandırıcı kılmakta zorlanacakları bir öykü ama Mureta doğru olduğuna yemin ediyor. Kazadan kurtulan sayılı eşyadan biri, Mureta'nın akıllı telefonuydu. Kaza günü yepyeni olan telefonu, Mureta'nın parçalanmış giysilerinin aksine, nispeten hasar almadan kurtulmuş. Hastane yatağında yatarken, doktorların telefonunu karıştırdıklarını görünce telefonlarda güvenliği arttırmanın iyi olacağını düşünmeye başlamış. Ancak daha sonra ağır ilaçların etkisiyle bu fikir aklından çıkmış. Bir gün onu ziyaret eden bir arkadaşı uygulamalarla ilgili bir makale getirmiş. Uygulama geliştirmenin yeni başladığı, kodcuların tavan arasındaki odalarından tek başlarına dünyayı değiştirdiği günlermiş. "Birden kafamda bir ampul yandı. 'Vay canına, ben de bunu yapacağım' dedim" diye anlatıyor o anı Mureta. "Kolumda serumlarla, morfinli bir halde otururken birden çevreme baktım ve büyük resmi gördüm. Kendime farklı bir yol çizebileceğimi anladım." "O duyguyu asla unutmayacağım. Kelimelerle anlatmak zor. Çok berrak bir andı: Yapacağın iş budur, başka bir şeye bakarsan sersemsin demektir". Tabii söylemesi kolay. O dönem uygulamaları geliştirecek kaynaklar bugünkü kadar kolay bulunmuyordu ve Mureta'nın da kodlama konusunda hiçbir deneyimi yoktu. Ama elinde iyileşirken bol bol bulunan, değerli bir ürün vardı: Zaman. "Oturup bütün uygulamalara bakmaya başladım" diyor Mureta. "Neden? Neden bir müşteri bu uygulamayı beğenmiş diye kafa yordum. Bu da bana rekabet avantajı sağladı." Üstelik doktorlarından biri Hindistan'daki kuzeninin uygulama yazılım işine girdiğinden söz edince Mureta, üvey babasından borç aldığı 1800 dolarla şansını denemiş. Dil ve teknik engelleri aşarak ilk ürününü şekillendirmiş. İki ay sonra Fingerprint Security Pro satışa çıkmış. Uygulama kullanıcılar tarafından çok sevilmiş ve ilk aydaki getirisi 12 bin dolar olmuş. 50’nin üzerinde uygulama geliştirdi Bugün 34 yaşında olan Mureta, kazadan beri üç uygulama şirketi kurup sattı; 50'nin üzerinde uygulama geliştirdi. Bugünkü şirketi App Empire nasıl uygulama geliştirileceği ve satılacağı konusunda verdiği eğitim ve yayınladığı kitaplardan para kazanıyor. Mureta'ya göre şirketin başarılı olmasının nedenlerinden biri kendisinin sadece iyi olduğu işi yapması ve gerisini diğerlerine bırakması. Mureta küçük bir ekiple çalışarak şirketinin hafif ve çevik kalmasını sağlıyor. "Bu şirkete günde 1-2 saatten fazlasını ayırmıyorum" diyor. Bu yüzden de Mureta teknolojiden büyülense de aslında teknoloji adamı olmadığını söylüyor. Kendisi bir uygulama kodlayamıyor ama size nasıl yapıldığını ve nasıl başarıyla piyasaya sürüldüğünü anlatabiliyor. Bugün bütünüyle işlevsel olmasa da Mureta kolunu kestirmemiş: "Dirseğimden yukarısı neredeyse tamamen titanyum. İnanılmaz, çığır açan bir ameliyattı" diyen Mureta, "Hala hissedebildiğim için, kolumu büyük ölçüde kullanıyorum. Zaten şu devasa yaramı görmeyenlerin çoğu farkı anlayamaz!"
# Antalyalı döner ustaları yaz boyunca 10 kilo veriyor ## Özet İsmail ÖRS/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da yazın hava sıcaklığından en çok etkilenen meslek gruplarından biri de döner ustaları ## İçerik 26 Ağustos 2018 13:43 . Döner ocağı başında sıcaklığın iki katına çıktığını belirten deneyimli ustalar, yaz boyunca yaklaşık 10 kilo veriyor. 15 yıllık döner ustası Celal Baran (34), yüksek sıcaklık altında çalıştığı için günde 3 kez elbise değiştirmek zorunda olduğunu ifade etti. Usta Baran, günde yaklaşık 10 saat çalıştığını belirterek, "Terimi silmek için günde 5 paket peçete bitiriyorum. Çok fazla sıvı kaybettiğim için 5-6 litre su içiyorum. Yaz boyunca 8 ila 10 kilo veriyorum. Her şeye rağmen işimi severek yapıyorum. Bu işi sevmeyen yapamaz" diye konuştu. Hava sıcaklığının döner ocağı başında iki katına çıktığını kaydeden 32 yıllık döner ustası Ali Çetin (45), "Sıcaklarda çalışmak çok zor. Hava 40 derece ise döner ocağı başında 80 dereceye ulaşıyor" dedi. Yüksek sıcaklıklardan dolayı vücudunda zaman zaman yanıklar oluştuğunu kaydeden 10 yıllık döner ustası Harun Ağaç (31) ise "Serin ortamda çalışanlara göre yıpranma payımız daha fazla. Yorgunluğum iki katına çıkıyor. Korunmak için ıslak havlu kullanmama rağmen vücudumda yanıklar oluşuyor" dedi. FOTOĞRAFLI
# Davutoğlu: Erken seçim iddiası spekülasyon, böyle bir söylenti yayılması doğru değil "Silahsızlanma olmadan yeni bir çözüm süreci olmaz" 23 Ocak 2016 12:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, erken seçim iddialarına ilişkin olarak, "Bunlar spekülasyon, bu söylentilerin yayılması da doğru değil" dedi. "AK Parti için Cumhurbaşkanı Erdoğan kırmızı çizgidir" diyen Davutoğlu, "Seçimler zamanında yapılacak" diye konuştu. "Suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan akademisyenlere destek veren ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ı eleştiren Başbakan Davutoğlu, "İsterdim ki Biden şehit ailelerini de ziyaret etsin. Onlarla da konuşup öyle değerlendirme yapmasını beklerdik" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu; Londra, Davos ve son olarak Almanya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu'na eşlik eden gazeteciler arasında yer alan CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın aktardığına göre Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle: "Bir süredir konuşulan erken seçim olmayacak. Benim ağzımdan böyle bir açıklama duydunuz mu? Bizden beklenen daha fazla refah ve istirahat. Erken seçim iddialarını spekülasyondur. Seçimler zamanında yapılacak. PYD, bir terör örgütüdür DAEŞ ile mücadele etmesi onları meşru hale getirmez. Joe Biden'a eleştiri İsterdim ki Biden şehit ailelerini de ziyaret etsin. Onlarla da konuşup öyle değerlendirme yapmasını beklerdik. Bu akademisyenlerle fikren mücadele etmeyi tercih ederim.Teröre teşvik her yerde suçtur. Benim mücadele etmek için hukuki bir kalkana ihtiyacım yok. Türkiye sınırları boyunca, Türkiye’yi tehdit eden ne olursa olsun adımları atarız. "Silahsızlanma olmadan yeni bir çözüm süreci olmaz" İnat ettiler, silahlanmayı artırdılar. Silahsızlanma olmadan yeni bir çözüm süreci olmaz. Silahsızlanmayı da müzakere konusu yapmayacağız. Ben diyalogun doğru olduğu kanaatindeyim, Leyla Zana ile görüşmek Cumhurbaşkanımızın kararıdır."
# Minik Hüseyin'in yaşaması karaciğer nakline bağlı ## Özet Mehmet CANDAN/İZMİR, (DHA) - İZMİR'de Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde karaciğer yetmezliği teşhisiyle tedavi gören 7 aylık Hüseyin Can Çetin'in yaşaması için organ nakli yapılması gerektiği bertildi ## İçerik 23 Kasım 2017 22:14 . Hastane önünde bekleyen baba Ünal Çetin (39), "Oğlum son saatlerini yaşıyor. Çok acil şekilde 0 ve B grubu kana sahip donöre ihtiyacımız var" dedi. Manisa'nın Saruhanlı İlçesi'nde çiftçilik yapan Ünal Çetin ve ev kadını eşi Aysun Çetin'in bebekleri Hüseyin Can, doğumdan sonra sarılık geçirdi. Bir süre hastanede kalan minik Hüseyin Can, taburcu edildi. Eve döndükten sonra karnı şişen Hüseyin Can bebek, tekrar hastaneye yatırıldı. Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde muayene edilen Hüseyin Can'a karaciğer yetmezliği teşhisi konuldu. Doktorlar, Hüseyin Can bebeğin yaşaması için çok acil olarak karaciğer nakli yapılması gerektiğini söyledi. Hastane önünde bekleyen baba Ünal Çetin, oğlu için 0 ve B grubu kan taşıyan kişilerden karaciğer nakli yapabileceğini belirterek, "Oğlum, bir aydan fazladır hastanede yatıyor. Bize acilen karaciğer nakli yapılaması gerektiğini, aksi takdirde öleceğini söylediler. Duyarlı vatandaşlarımızdan bize yardımcı olmalarını bekliyoruz. Oğlumun yaşamasını istiyorum. Lütfen bize yardım edin. 0 ve B grubu kan grubuna sahip 18 yaşından küçük olmayan kişilerden nakil yapılabiliyormuş. Hastane önünde bekliyoruz" dedi. FOTOĞRAFLI
# Hürriyet yazarı: Gazeteciler 'darbeci' diye tutuklanırken KPSS soruşturmasını örtbas edenler niye serbest?​ Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Fethullah Gülen cemaati mensuplarının soruları çaldıkları iddia edilen KPSS soruşturmalarını hatırlatarak, "Şimdi yürekli bir savcı arıyorum. Altı yıl önceki soruşturmayı kim örtbas etti?" diye sordu. Yılmaz, "Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mehmet ve Ahmet Altan, Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Lale Kemal, Nuriye Akman, Mümtaz'er Türköne 'darbeci' diye suçlanarak tutuklu yargılanırken bu soruşturmayı örtbas edenler neden serbest" tepkisini gösterdi. Yılmaz'ın Hürriyet'te "KPSS hırsızlarını koruyanlar nerede?" başlığıyla yayımlanan (4 Ekim 2016) yazısından bazı bölümler şöyle: Fetullahçı darbecilerin kendi aralarında şifreli olarak haberleşmek için kullandıkları ByLock isimli programın kullanıcı listesindeki 700 kişinin, KPSS şüphelisi olduğu ortaya çıktı. Hatırlarsınız, daha önce de darbe girişimine katılan subaylardan 102’sinin eşlerinin bu sınavda kopyacılar arasında oldukları belirlenmişti. KPSS sorularının çalınıp belli bir çevreye dağıtıldığı ortaya çıktığında ilk aşamada Isparta’da Baki Saçı adlı bir kişi gözaltına alınmıştı. Bu zanlı, ifadesinde sadece KPSS sorularının değil, ALES ve YGS sorularının da "cemaat" tarafından dağıtıldığını açıklamıştı. O günlerde MİT Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü de Başbakan’dan aldıkları doğrudan bir emir nedeniyle bu konu üzerine yoğunlaşmıştı. Çünkü Başbakan demişti ki: "Soruları çalanları bulun, dosyayı da önce bana getirin". Eğer o soruşturma ciddiyetle yapılmış olsaydı ya da soruşturmanın sonuçları "yetkili kişi" tarafından sümen altına itilmemiş olsaydı, bu darbecileri altı yıl önce ortaya çıkarmak mümkün olacaktı. Bu köşede her pazartesi bunu sordum ama yetkililer tam siper oldular, yanıt vermediler. Şimdi yürekli bir savcı arıyorum. Bu soruşturmayı o tarihte kim örtbas etti? Fetullahçı çeteyi kim koruması altına alıp devlette örgütlenmelerine olanak sağladı? Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mehmet ve Ahmet Altan, Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Lale Kemal, Nuriye Akman, Mümtazer Türköne "darbeci" diye suçlanarak tutuklu yargılanırken bu soruşturmayı örtbas edenler neden serbest? Gazetecileri tutuklayan sayın savcı ve yargıçlar, size soruyorum! Bu soruşturmayı örtbas edenler kimlerse, Fetullahçı çetenin neyin peşinde olduğunu hepimizden önce öğrenmişlerdi. Bunu bile bile bu suç örgütüne göz yumanlar, darbecilik suçunun en büyük ortakları değil midir?
# Bakan açıkladı: Tek kartla Türkiye gezilebilecek ## Özet "İstanbul-İzmir arası 3 saate düşünce, ilave trafik oluşacak" ## İçerik Aslan, PTT’nin 4 bin 600 noktası üzerinden bu kartın alınabileceğini belirterek , "Kredi kartıyla yapabildiğiniz her şeyi yapabileceksiniz. Bununla sınırlı değil, İstanbul başta olmak üzere tüm belediyelerle anlaşmalar yapıyoruz. Otobüsünden, metrosuna her yerde geçecek. İl değiştirdiğinizde ayrı bir kart almanız gerekmeyecek. Milli parklarda, müzelerde, uçaklarda her yerde geçecek" dedi. Amaçlarının tek bir kartla her türlü finansal işlemi yapmak olduğunu vurgulayan Arslan, "Dünyada örnekleri çok az. Birçok ülkeye bunu ihraç da edebiliriz" ifadelerini kullandı. Hürriyet'ten Hacer Boyacıoğlu'na konuşan Bakan Ahmet Aalan'ın açıklamaları şöyle: Ulaştırma projeleri garantilerindeki son durumu da anlatan Arslan, Avrasya projesinde günlük yaklaşık 68 bin geçiş için garanti verildiğini belirtti. Burada 20 bin civarında geçişle başlandığını söyleyen Arslan, yaz sezonunda 65 bine çıkılan günler bulunduğunu ifade etti. Bütün yıl ortalamasının ise 41 bin olduğunu vurguyan Arslan, "Son dönem ortalaması 48 bin. Bunun anlamı şu, artış sürecek ve bir-iki yıl içinde garanti rakamını geçmiş olacağız" dedi. Osmangazi Köprüsü’nde günlük garanti geçiş rakamı daha önce 40 bin olarak açıklanmıştı. Bakan Arslan, burada 12-13 binlerden başladıklarını, şu anda 20 bin civarında geçiş sağlandığını söyledi. 30 binin üzerine çıkıldığı aylar olduğunu da vurgulayan Arslan, Osmangazi’de istenilen seviyelere ulaşabilmesi için Bursa-İzmir otoyolunun açılması gerektiğini söyledi. Bu otoyolu 2018 sonu 2019 ilk yarısında bitirmek istediklerini belirten Arslan, "İstanbul-izmir arası 3 saate düşünce, ilave trafik oluşacak. Oraya birçok yeni yatırım yapılıyor. Yatırım, ticareti, ticaret, trafiği artıracak. Birkaç yıl içinde garanti rakamlarına ulaşacağız, ancak birkaç yıl sabretmek durumundayız" diye konuştu. 2 Ocak Kurulu garanti Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde de 135 bin garanti rakamı bulunduğunu vurgulayan Arslan, 40 binlerden ortalama 110 binlere geldiğini belirtti. Sene ortalamasında ise rakamın biraz daha düşeceğini söyleyen Arslan, şöyle devam etti: "Kurtköy bağlantısı bu yıl bitirildi. O ilave trafik oluşturdu. Odayeri’nden sonra yolun devamı olmadığı için, bütün trafiği Mahmutbey istikametine veriyorduk. Sene sonu itibariyle D20 dediğimiz Çatalca bağlantısını açacağız. Hem mesafe kısalacak, hem süre. Küçük araçlar, 3. köprüyü daha çok tercih edecek. Büyük araçlar Mahmutbey’e girmeden köprüye geçeceği için, Mahmutbey de rahatlayacak. Garanti ödemelerinde 2 Ocak 2018 tarihli kurun kullanılacağını belirten Arslan, "Bir önceki yılın 2 Ocak kuru da dikkate alınarak hesaplama yapılacağını" belirtti. Arslan, Mart veya Nisan ayında garanti ödemelerinin yapılacağını sözlerine ekledi. Kanal İstanbul için 25 güzergah masada BAKAN Arslan, Kanal İstanbul’la ilgili gelişmeler hakkında ise şu açıklamayı yaptı: "Kanal için çıkılan ilan alternatiflerden sadece biri için. Alternatiflerin her biri için de aynı prosedür uygulanacak. Proje kapsamında genişliği 5 kilometrelik bir koridor olacak. Bazı yerlerde zemin uygun olmayacak, bazı yerlerde SİT alanı olacak. Böyle durumlarda koridor esneklik sağlayacak. Finansman modelini de aşağı yukarı kesinleştirdik. Bir kanal olacak. Çıkan kazı malzemesi, tarım arazilerinde, 3 ada yapımında kullanılacak. Ayrıca 3. havalimanı civarındaki kömür ocaklarından kaynaklı çukurları da, bu malzemeyle doldurup yeşillendireceğiz. Kanalın yapımı için bir finansman modeli, sosyal donatılar ve kentsel dönüşümün finansmanı, adaların yapılması ve cazibe merkezi getirilmesi hususları. Bütün bunlar farklı finansman modelleriyle yapılabilecek. Klasik yap-işlet-devretten tutun, farklı kamu-özel ortaklığıyla yapılacaklara kadar alternatifleri değerlendiriyoruz. Hedefimiz 2018’in ilk yarısında ÇED çalışması da dahil, güzergahla ilgili teknik gereklilikleri yapmak." Maliyet değişir Canlı yaşamı, ekoloji, jeolojik etüdler, topografya, su kaynakları gibi tüm unsurları dikkate alarak bir çalışma yaptıklarını söyleyen Arslan, "15 ilyar dolarlık bir proje. İlave sondajlar, zeminin durumunu ortaya koyacak. Zemine göre fiyatlar artacak veya azalacak. Kazıda çıkacak malzeme de, adalardaki maliyet yükseltecek veya düşürecek. Tarım arazisine çıkacak malzeme de değerlidir. Kısaca esneklikler çok, maliyet bunlara göre değişir. 15 milyar dolar büyük bir rakam. Ama istanbul Boğazı’nı tehlikelerden korumanın, özellikle tarihi dokuyu korumanın parasal karşılığı yok. Çıkış noktamız da bu" diye konuştu. Telekom'da çok ciddi taliple var Telekom’daki son durumu da anlatan Bakan Arslan, telekomünikasyon şirketlerindeki hisse devrinin kamunun iznine tabi olduğunu vurguladı. Şirket veya ülke çıkarına aykırı bir devre izin vermeyeceklerini belirten Arslan, "OTAŞ’ın borcu var. Borca karşılık, kendi hisselerini teminat gösterdi. Diyelim ki banka el koydu. Telekom’un hissedarı banka olacak. Şu anda memnuniyetle görüyoruz ki, şirkete çok ciddi talipliler var. Müzakereler devam ediyor.Onlar yürüyor" dedi. PTT, 128 bin aracı sorguladı PTT’nin yakın zamanda araçların muayene ve kilometre bilgilerinin öğrenebildiği bir hizmeti devreye soktuğunu kaydeden Arslan, bir ay içinde 128 bin kişinin bu sorgulamayı yaptığını belirtti. Günde 4 bin kişinin sisteme girdiğini kaydeden Arslan, gelecek yıl ise bu rakamın 10 katına çıkmasını beklediklerini söyledi. Nakit toplamak daha maliyetli ARSLAN, 3. köprüde HGS-OGS ile ödemede sorun yaşandığı ve vatandaşların nakit ödemeye zorlandığı iddialarını da değerlendirdi. Zaman zaman kendilerine bu şikayetin geldiğini belirten Arslan, nakit para toplama, muhafaza etme ve bankaya götürmenin ayrı bir maliyeti olduğunu vurguladı. Arslan, "Kötü niyet görmüyoruz. Sorunun aşılması için,‘HGS yanlış yere yapıştırılmış, yıpranmış olabilir’ dedik. PTT, yapıştırmalar (sticker) için ücretsiz değişim başlattı. Ayrıca kişinin HGS veya OGS’si birkaç kez geçmiyorsa, otomatik olarak uyarı mesajı gönderiyoruz. Bu tedbirler sonrası, şikayetler de ciddi anlamda azaldı" diye konuştu.
# Baykal: Meclis Başkanı olursam... ## Özet 'Parlamento temsiliyet açısından yüksek başarı sergiledi' ## İçerik TBMM'nin 25. Yasama Yılı'nda en yaşlı üye sıfatıyla geçiçi meclis başkanlığı yaparak meclis açılış konuşmasını yapan CHP Milletvekili ve Meclis Başkan Adayı Deniz Baykal, 7 Haziran seçimlerinin tüm toplum kesimlerini parlamentoya yansıttığını vurgulayarak, bu tablonun işler hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Deniz Baykal, 'Meclis başkanı olursam herkesin hakkını hukukunu koruyarak buna katkı yapacağım' dedi. Baykal yaptığı açıklamada, 'Parlamento temsiliyet açısından yüksek başarı sergiledi. Bu seçim Türkiye'de tüm toplum kesimlerini yansıttı.' ifadelerine yer verdi. İşte Baykal'ın açıklamaları: 'Parlamento temsiliyet açısından yüksek başarı sergiledi. Bu seçim Türkiye'de tüm toplum kesimlerini yansıttı. Şimdi bu tablonun işlerliğini sağlamak lazım. Tabloyu işler hale getirmek lazım. Bunu başarabilirsek demokrasiyi iyi bir noktaya taşırız. Bu tabloyu iş görür hale getirmek lazım. Benim gözümde başka bir şey yok. Meclis Başkanı olursam herkesin hakkını hukukunu koruyarak buna katkı yapacağım.'
# DHA ANKARA- Erdoğan: İsrail yönetiminin 2 devletli çözüm ihtimalinin altını oyan bu işgal teşebbüslerine artık bir son vermesi gerekiyor ## Özet "EKİM AYINDAN İTİBAREN FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİ DE ELEKTRONİK VİZE UYGULAMAMIZA DAHİL EDECEĞİZ" "FİLİSTİN HÜKÜMETİNE 10 MİLYON DOLARLIK HİBENİN TRANSFERİNİ İNŞALLAH ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YAPACAĞIZ ## İçerik "FİLİSTİN HÜKÜMETİNE 10 MİLYON DOLARLIK HİBENİN TRANSFERİNİ İNŞALLAH ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YAPACAĞIZ. 10 BİN TONLUK ÜÇÜNCÜ BİR İNSANİ YARDIM SEVKİYATIMIZ GAZZELİ KARDEŞLERİMİZE ULAŞTIRILDI" "BÖLGEDE KALICI BARIŞ VE HUZURUN YOLU 1967 SINIRLARI DAHİLİNDE BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ VE EGEMEN BİR FİLİSTİN DEVLETİNİN VÜCUT BULMASIDIR" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin -İsrail gerilimine ilişkin, "Her platformda tepkimizi güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Hem Filistinli kardeşlerimizin kararlı mücadeleleri hem de İsrail'in aklı selime dönmesi ile kriz atlatılmış oldu. İsrail yönetiminin 2 devletli çözüm ihtimalinin altını oyan bu işgal teşebbüslerine artık bir son vermesi gerekiyor. 4 asır boyunca Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya hizmet etme şerefine nail olmuş bir ülke olarak bu mukaddes şehrin asla çatışma kan ve gözyaşı ile gündeme gelmesini istemiyoruz. Bölgede kalıcı barış ve huzurun yolu bellidir. Bu yol 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin vücut bulmasıdır" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ortak basın toplantısında konuştu. Filistin -İsrail gerilimine ilişkin Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Müslümanların ortak hassasiyetini ve beklentilerini dile getiren bir açıklama yaptık. Her platformda tepkimizi güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Hem Filistinli kardeşlerimizin kararlı mücadeleleri hem de İsrail'in aklı selime dönmesi ile kriz atlatılmış oldu. Başkan Abbas ile bugün ki görüşmemizde Kudüs ve Harem-i Şerif'in kutsiyetinin korunması noktasındaki hassasiyetimizi ele aldık. 1967 SINIRLARI DAHİLİNDE BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ VE EGEMEN BİR FİLİSTİN DEVLETİ Bir kez daha şu noktayı vurgulamakta fayda var; 4 asır boyunca Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya hizmet etme şerefine nail olmuş bir ülke olarak bu mukaddes şehrin asla çatışma kan ve gözyaşı ile gündeme gelmesini istemiyoruz. Bölgede kalıcı barış ve huzurun yolu bellidir. Bu yol 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin vücut bulmasıdır. İki devletli çözü aynı zamanda uluslararası toplumun Filistin halkına karşı tarihi bir hükümlülüğüdür. BARIŞIN ANAHTARININ FİLİSTİNLİLERİN HAK VE HUKUKUNUN KORUNMASINDAN GEÇTİĞİNİN BİLİNMESİ GEREKİYOR Soruna çözüm bulunması İsrail'in de hayrınadır. Son hadiselerde de gördüğümüz gibi, gerilimi tırmandırmanın hiç kimseye bir faydası yoktur. Türkiye olarak her zaman barış sürecini canlandırmaya yönelik çabalara destek verdik vermeye de hazırız. Barışın anahtarının Filistinlilerin hak ve hukukunun korunmasından geçtiğinin bilinmesi gerekiyor. Filistinli kardeşlerimiz, bu sorunun çözümü için daima olağanüstü çaba gösterdiler. Gayretlerinin karşılığını yeterince alamadılar. Filistinli kardeşlerimize ait topraklarda İsrail'in yasa dışı yerleşim faaliyetlerini arttırarak sürdürmesi bunun müşahhas örteneğidir. İSRAİL YÖNETİMİNİN 2 DEVLETLİ ÇÖZÜM İHTİMALİNİN ALTINI OYAN BU İŞGAL TEŞEBBÜSLERİNE SON VERMESİ GEREKİYOR İsrail yönetiminin 2 devletli çözüm ihtimalinin altını oyan bu işgal teşebbüslerine artık bir son vermesi gerekiyor. Filistin bağlamında öne çıkan bir diğer husus, Filistinli kardeşlerimiz arasında vahdet, birlik ve beraberliğin sağlanmasıdır. Tüm Filistinli kardeşlerimize, İslam Zirvesi dönem başkanı olarak da aynı arzumuzu, beklentimizi ifade ediyoruz. Başkan Abbas ile mevcut durumu ve atılabilecek adımları da ele aldık. Türkiye olarak önümüzdeki dönemde de bu husus üzerine eğilmeye ve temaslarımızı yoğunlaştırmaya gayret edeceğiz." "10 BİN TONLUK ÜÇÜNCÜ BİR İNSANİ YARDIM SEVKİYATIMIZ GAZZELİ KARDEŞLERİMİZE ULAŞTIRDI" Türkiye'nin, Filistin'e yaptığı, yapacağı yardımlara değinen Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Kendi evlatlarımız gibi Filistin'deki çocukların da bayram sevincini doyasıya yaşaması, hissetmesidir. Bunun için elimizdeki tüm imkanları seferber ediyoruz. Son olarak 10 bin tonluk üçüncü bir insani yardım sevkiyatımız Gazzeli kardeşlerimize ulaştırdı. FİLİSTİN HÜKÜMETİNE 10 MİLYON DOLARLIK HİBENİN TRANSFERİNİ İNŞALLAH ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YAPACAĞIZ Filistin hükümetine acil ihtiyaçlarında kullanılmak üzere 10 milyon dolarlık hibenin transferini inşallah önümüzdeki günlerde yapacağız." "EKİM AYINDAN İTİBAREN FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİ DE ELEKTRONİK VİZE UYGULAMAMIZA DAHİL EDECEĞİZ" Erdoğan, Filistinlilerin Ekim ayından itibaren elektronik vize uygulamasına dahil edileceğini belirterek, "Ekim ayından itibaren Filistinli kardeşlerimizi de elektronik vize uygulamamıza dahil edeceğiz. Bu şekilde ülkemize gelip gidişlerini biraz daha rahatlatmış olacağız" dedi. Görüntü dökümü -Erdoğan'ın konuşması -Mahmut Abbas'ın konuşması -Detaylar Hakime TORUN / ANKARA (DHA)
# Karar yazarı Çakır: Bakan Koca’nın "Yalan söylemediğimin belgesidir" sözünde iktidara güven duyulmadığının farkındalığı var Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın HaberTürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’ya yaptığı "BionTech aşı" açıklamasındaki "Yalan söylemediğimin belgesidir" sözlerine değindi. Çakır, "Bu sözde AK Parti ile toplum arasına giren güven sorununun kabullenilmesi, iktidara güven duyulmadığının farkındalığı vardır." değerlendirmesini yaptı. Çakır yazısında, "Bakan Koca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen şeffaf davranabilir miydi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen gerçek vaka sayılarını açıklayabilir miydi? Bu sebeple Bakan Koca’nın kişiliğinden kaynaklanmıyor diyorum. Güven zedelenmemesinin sorumlusu halk mı? İktidara güven duymayanlar AK Parti iktidarına haksızlık mı yapıyorlar, bühtan mı ediyorlar? Güven duymayarak haklarına mı giriyorlar! Eğer Fahrettin Koca inisiyatif kullanabilen bir bakan olsaydı bugün salgın ülkemizde bu kadar yayılır mıydı? Salgında bu kadar insanımız hayatını kaybeder miydi? Sayın Koca bakanlık yetkilerini doğru bildiği gibi kullanabilen bir bakan olsaydı Türkiye aşı anlaşmalarını vaktinde yapmış olmaz mıydı? Aşı bu ay geliyor, önümüzdeki ay geliyor tartışmaları böyle aylarca yaşanır mıydı? Yaşanmazdı." düşüncesini dile getirdi. Çakır şu ifadeleri kullandı: "Güven duygusu bir kez kaybolduğunda elde belge gösterilse ne olur? Bakan Koca aşı anlaşmasına dair belgeyi gösteriyor ama aşılamada AK Parti yöneticilerine ve imtiyazlı gruplara öncelik tanınmadı diye bir açıklamada bulunmuyor. Yüksek sesle aşıda kayırmacılık yapmadık, işte yalan söylemediğimizin belgesidir diye bir açıklaması olmadı. AK Parti’nin en önemli sorunu söyledikleriyle yaşattıkları, yaşananlar arasındaki farkın uçurumlar oluşturması. AK Parti ve Erdoğan hakkındaki toplumsal güven duygusu kayboldu."
# Mahfi Eğilmez: Toplum olarak kurallara uymuyoruz çünkü... ## Özet "Kurallarımızın bir bölümü yanlış ya da yaşama ters, bir bölümüne ise yeterince ceza uygulanmıyor" ## İçerik 27 Şubat 2019 12:14 Mahfi Eğilmez* Geçen hafta sonunda Twitter üzerinden yaptığım ve 10.407 kişinin yanıtladığı anketin en çarpıcı bölümü son iki soruya verilen yanıtlardı. 5’inci soruya verilen yanıtlardan anketi yanıtlayanların yüzde 99’unun toplumun çoğunluğunun kurallara uymadığı, uyanların da ilk fırsatta uymama yolunu seçtiği kanısında olduğu ortaya çıkıyor. 6’ncı soruya verilen yanıtlardan da yine anketi yanıtlayanların yüzde 99’unun kural koyma yetkisinde olanların genellikle kurallara kendilerinin ya hiç uymadığı ya da bazen uyduğu bazen de uymadığı kanısında olduğu anlaşılıyor. Söz konusu ankette yer alan bu iki soruya verilen yanıtlar benim düşünceme göre toplumun kurallara niçin uymadığını sergileyen anahtarları içeriyor. Kurallar ve bunlara uyulmamasının nedenleri Bir toplumun çoğunluğu niçin kurallara uymaz ya da başkalarının uymadığını düşünür? Kanımca bu sorunun birkaç anlamlı nedeni olabilir. Her şeyden önce kuralların doğru kurallar olup olmadığına, yaşama uygun olup olmadığına bakmak gerek. Öyle bazı kurallar var ki yaşama uygun olmadığı için insanlar onlara uymuyor. Bunun için basit bir örnek vereceğim. Sarıyer’deki ana caddeye yukarı taraftan arabayla geldiğinizde yol sağa doğru sahile devam eder. Tam o noktada sola da yol vardır ve o yol Sarıyer’in iç kısmına gider. O noktada sola dönüş yasağı tabelası vardı (yıllarca durdu şimdilerde kaldırıldı.) Yukarıdan gelip de Sarıyer’in iç kısmına gitmesi gerekenler bu yasağa uyduğunda sağdan sahile doğru devam edip ileriden U dönüşü yaparak geri gelip o yola girmek zorunda kalıyordu. Bu hem gereksiz zaman kaybı hem de trafik açısından tehlikeli bir durum olduğu için arabalar yasağı dinlemiyor ve sola dönüyordu. Bazen orada trafik polisi de oluyor, yasağa uymayanlara ceza kesmek yerine o da hızlı dönmeleri için sürücülere işaret ediyordu. Şemayı şöyle göstereyim. Bu son derecede yanlış ve gereksiz işaret hem bir işe yaramıyor hem de insanları kuralları çiğnemeye adeta teşvik ediyordu. İnsanların bu işarete uymamaları kurala uymama olarak adlandırılabilir mi? Burası tartışmalı. Kurallar mantıklı olmalı, bir başka ifadeyle kurala uymanın mantıklı bir nedeni olmalı. Böyle bir neden yoksa insanlar mantıklı davranmayı seçiyor ve kurala uymuyorlar. Yanıtlamamız gereken ikinci soru kurallara uymamanın cezasının olup olmadığı ve varsa bu cezanın eşitlik kurallarına uygun olarak uygulanıp uygulanmadığı meselesi. Türkiye, belki de dünyada en çok yasası, kuralı olan ülkelerden birisidir. Sorun kural eksikliği değil. Kurallarımızın bir bölümü yanlış ya da yaşama ters, bir bölümüne ise yeterince ceza uygulanmıyor. Örneğin kitaplar, korsan olarak basılıyor, yazarın, yayınevinin telif hakları ihlal ediliyor, ihbarlar yapılıyor ama sonuç yok. Bunları yapanlar cezalandırılmıyor. Ya da cezalar caydırıcı değil. Yanıtlamamız gereken üçüncü soru kuralları koymak ve uygulamak durumunda olan kamu görevlisi ve siyasetçilerin bu kurallara kendilerinin uyup uymadığı konusu. Toplumun kuralları çiğnemesinin altında yatan en önemli meselelerden birisi olarak bu konu öne çıkıyor. Sıkışık trafikte yoldan geçecek kamu görevlisi veya yöneticisi için yolun kesilmesi, trafik kurallarının çakar lamba ve siren eşliğinde ihlal edilmesi, insanları kural dışılığa özendiriyor. Bunun daha ileri aşaması olarak pek çok arabanın çakar lambası eşliğinde emniyet şeridinden gittiğini gören insanlar kurallara uydukları için kendilerini haksızlığa uğramış hissediyor ve onlar da aynı yola başvuruyor. Oysa gelişmiş ülkelerde bunu yalnızca göreve gitmek kaydıyla itfaiye, polis ve ambulans araçları yapabiliyor. Kuralları koyanlar ve uygulamak durumunda olanlar topluma kötü örnek olduklarında insanlar onlara bakarak aynı tavrı göstermeye yöneliyorlar. Bir başka önemli mesele af yasalarının yarattığı olumsuzluklar. Af yasaları insanları kurallara uymamaya teşvik ediyor. Vergisini zamanında ve tam olarak ödeyen insanlar, vergisini ödemeyenlere ikide bir af getirildiğini gördüklerinde kendilerinin haksızlığa uğradığını düşünüyorlar ve bu tekrarlandıkça onlarda da kural dışına çıkma eğilimi artıyor. Kurallara uymayanları uyarma ve şikâyet etme meselesi de oldukça karışık. Burada iki durum söz konusu: (1) Çoğu insan kural dışılığı bildirme meselesini ispiyonculuk olarak görüyor. Bu bir eğitim sorunu. Birçok Avrupa ülkesinde ve ABD’de insanlar tam tersi görüşe göre eğitiliyor. Bu tür bir kural dışılığa tanık olup da bildirmeyen kişinin kural dışı davranışı desteklemiş olduğu düşünülüyor. O nedenle gelişmiş ülkelerin çoğunda bu şekilde davranan kişiler yetkililere şikâyet ediliyor. (2) Kural dışılığı şikâyet etmeye niyetli olan kişilerin, bu davranışının şikâyet ettiği kişinin saldırısıyla sonuçlanması endişesi taşıdığı için, şikâyetçi olmamayı seçtiği gerçeği de var Türkiye’de. Yazıma yorum yapan ya da tweet ile katkıda bulunan çoğu izleyici bu endişesini dile getirdi. Bazıları şikâyetinden sonuç alamadığını hatta tam tersine şikâyet ettikleri yetkilinin neredeyse kendilerini suçlu çıkardığını, bazıları da kurallara uymayan kişiyi uyardıklarında bu kişi tarafından fiziksel saldırıya uğradığını yazdı. Ki bunların örneklerine çoğumuz kendi yaşamımızda da doğrudan tanık oluyoruz ve yaşıyoruz. Çözüm nerede? Kurallara uyulması için: (1) Kuralları yaşama uygun hale getirmek gerekir. Yaşama ters kurallara uyulmuyor. (2) Kurallara uymayan kim olursa olsun hangi mevki ya da makamda bulunursa bulunsun aynı şekilde cezalandırılması gerekiyor. (3) Kurallara uyma konusunda kimseye ayrıcalık tanınmaması, polis, ambulans ve itfaiye dışında kimseye geçiş üstünlüğü verilmemesi gerekiyor. (4) Af yasası uygulamasının tümüyle terk edilmesi şart görünüyor. Bu söylediklerimin olabilmesi için her şeyden önce hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bir yerde hukukun üstünlüğü, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı söz konusu değilse orada ekonomiden sosyal yaşama, siyasetten yargıya, günlük yaşamdan futbola kadar hiçbir şeyin doğru dürüst işlemesi mümkün görünmüyor.
# Kanal 7: Baykal'ın iddiaları asılsız ## Özet Kanal 7 Yönetim Kurulunca yapılan açıklamada, "kanalın Almanya Deniz Feneri e.V paralarıyla finanse edildiği yönündeki iddiaların insafsız bir yalan olduğu" savunuldu. ## İçerik Kanal 7 Yönetim Kurulu'nun yazılı açıklamasında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, partisinin bugünkü grup toplantısında kurumu ve şahısları hedef alan "çirkin iftiralar ve asılsız iddialarda" bulunduğu iddia edildi. "CHP Genel Başkanı Baykal'ın Deniz Feneri davasını küçük siyasi hesaplarına alet etmeye çalıştığı" ileri sürülen açıklamada, şu hususlara yer verildi: "Baykal'ın bu çirkin tutumunu ısrarla sürdürmesinin altında yatan neden açıktır. CHP Genel Başkanı, Almanya'nın Türkiye'ye yönelik siyasi hedeflerine ve komplosuna gönüllü olarak taşeronluk etmektedir. Bir kez daha vurgulama gereği duyuyoruz ki Kanal 7'nin Almanya Deniz Feneri e.V paralarıyla finanse edildiği hususu insafsız bir yalandır. Baykal'ın 10 yıl içinde toplandığını iddia ettiği 900 milyon Euro'nun kimin tarafından, ne amaçla, nerede toplandığını da ispat etme zorunluluğu vardır. Bu iftiralarla insanları ve kurumları sorumsuzca zan altında bırakamaz." Açıklamada, "Alman komiserin Kanal 7 Kurucusu tarafından Türkiye'ye davet edildiği" iddiasının da yalan olduğu savunularak, CHP Genel Başkanı Baykal'ın grup toplantısında seslendirdiği iddiaları ispat etmesi istendi.
# Bilal Erdoğan: Son yıllarda mutfağa çok zaman ayıramıyorum ama... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu ve Okçular Vakfı Kurucu Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, son yıllarda mutfağa çok zaman ayıramadığını ancak çocukken annesi ve anneannesiyle birlikte yemek yaptıklarını söyledi. TOGEM-DER'in sıfır atık projesine destek sağlamak amacıyla organize edilen "Cemre Çarşısı" etkinliğine eşi Reyyan Erdoğan ile katılan Bilal Erdoğan, stantları gezerek bilgi aldı. Bilal Erdoğan, Okçular Vakfı'nın standında ok attı. Erdoğan daha sonra sıfır atıkla yapılan yemek çeşitleri standına geçerek şef Ömür Akkor yemek yaptı. Bıçak tutma tekniği stantta bulunan şefler tarafından beğenilen Bilal Erdoğan, "Asıl püf noktası yemeği severek yapmak" dedi. "Bu dünyayı kirletiyoruz ve yaşlandırıyoruz" Bilal Erdoğan, "Sıfır atık evde başlıyor, gitgide toplum olarak israfa sürükleyen bir tüketim kültürünü benimsiyoruz, bundan kurtulmamız lazım, bir ürün alırken bile atığı ile ilgili kaygı duymaya başlamamız gerekiyor. Bu dünyayı kirletiyoruz ve yaşlandırıyoruz, halbuki bu dünya 7 milyar insana değil 10 milyar insan da yeter, yeter ki herkesin tüketim alışkanlıkları dünyaya saygılı bir şekilde yerleşsin. İnşallah TOGEM-DER'in bu çalışması da bu bilincin artmasına katkı sağlar" dedi. Bilal Erdoğan yemek yapması ile ilgili olarak da "Değişik malzemeleri deneyerek bir yemek yaptım. Son yıllarda mutfağa çok zaman ayıramıyorum ama çocukken annem ve anneannem ev işlerinde bizleri de yanlarına çağırırlardı. 'Sen de şunu yap' diye bizlere iş verirlerdi. Bu günümüz annelerinin de yapması gereken bir şey. Bugün de eski günlerimi yad ettim. Şef Ömür ile birlikte sıfır atığa dikkat çekmeyi hedefleyen bir yemek planladık. Hiç atık olmadan bir türlü yaptık. Kalan malzemeleri ise domates çorbası yaparak değerlendirdik" diye konuştu.
# Ekonomi yönetimi tansiyonu düşürme peşinde; iki bakanlık konut için düğmeye bastı 17 Ağustos 2018 16:31 Finansal piyasalarda yükselen tansiyonu bir biri ardına atılan önlemlerle sakinleştiren ekonomi yönetiminden bir hamle de inşaat sektörü için geliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın konut sektöründeki stok sorunu için düğmeye bastığı öğrenildi. Sektördeki firmaların şişen stok ve nakit akışı sorununa çözüm bulmak amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düğmeye bastığı öğrenildi. Business HT’nin haberine göre, her iki bakanlıktan dün sektörün çatı kuruluşları KONUTDER (Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği), GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) ve İNDER’e (İstanbul İnşaatçılar Derneği), üyeleriyle ilgili bilgi talebi gittiği ve söz konusu bilgilerin bugün için de bakanlıklara ulaştırılmasının istendiği belirtildi. Her üç çatı kuruluşun da bugün istenilen bilgileri bakanlıklara ulaştırdığı kaydedildi. Projelerin envanteri istendi Edinilen bilgilere, her iki bakanlık, KONUTDER, GYODER ve İNDER üyesi firmalardan ellerindeki stoklar, bütün bitmiş konut, ofis dükkan stokları ve bunların değersel karşıklıları, devam eden projelerin durumu, bu projelerdeki konut, ofis dükkan durumu, bu projelerin ne kadarının tamamlanmış olduğu gibi bilgileri proje ismi, il, ilçe, adet ve toplam miktar bilgilerini acilen talep etti. Her üç çatı örgüt de üyen firmalara bu talebi dün iletti ve bugün itibarıyla talep edilen bu bilgiler Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ulaştırıldı. Ortak varlık havuzu oluşturucak Her iki bakanlığın da gelen bu bilgileri inceleyerek sektörün detaylı bir resmini çekeceği, sektörde herhangi bir balon ya da risk var mı, varsa hangi noktalar var gibi konuları tespit edeceği belirtildi. Ancak bilgilerin sadece bu amaçla toplanmadığı, yapılacak incelemenin ardından önümüzdeki günlerde her firmanın stoklarından bir bölümünün yer aldığı bir varlık havuzu oluşturulacağı ifade ediliyor. Oluşturulacak varlık havuzunun Emlak Bankası çatısı altında olabileceği ve gayrimenkullerin satışına dayalı birtakım yurtdışı ve yurtiçi tahvil ya da menkul enstrümanları ile satılarak, sektör firmalarının stoklarının eritilmesi ve nakit akışı kolaylığının sağlanmasının hedeflendiği gelen bilgiler arasında. Daha önce sektörden gelen talep doğrultusunda, her iki bakanlığın da yapacakları değerlendirme sonrasında Emlak Bankası fonu ya da başka bir formül ile sektörün elinde biriken stokları nakde çevirmeyi ve sektörün üzerinde oluşan baskıyı ortadan kaldırmayı hedefledikleri ifade edildi. Öte yandan Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada konut sektöründe atılacak adımlardan bütçeye herhangi bir yük gelmeyeceğini bildirmişti. İnşaatın ve gayrimenkulun devleri KONUTDER’in internet sitesinde yer alan bilgilere göre, derneğe sektörün önde gelen 21 şirketi üye. 9 Haziran 2011’de kurulan derneğin üyeleri, bugüne kadar 250 binin üzerinde konutun inşaasına imza attı. KONUTDER üyesi firmalar, yaklaşık 50 bin kişiye de doğrudan ve dolaylı olarak istihdam olanağı sağlıyor. 1999 yılında kurulan GYODER çatısı altında ise 33 şirket yer alıyor. 1967 yılında kurulan İNDER üyesi ise 85 şirket var. Bayram sonrası yeni kampanya başlıyor Öte yandan gayrimenkul sektörü temsilcileri, sektörü canlandırmak adına 27-28 Ağustos tarihlerinden birinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un da katılacağı bir basın toplantısıyla yeni bir indirimli ve düşük kampanyayı başlatacak.
# İÇİŞLERİ BAKANI SOYLU YARALI POLİSLERİ ZİYARET ETTİ ## Özet *İstanbul Valisi Şahin, "Sekiz arkadaşımız yaralı hiçbir arkadaşımızın hayati tehlikesi yok" diye konuştu ## İçerik "Sekiz arkadaşımız yaralı hiçbir arkadaşımızın hayati tehlikesi yok" diye konuştu 01 Nisan 2018 14:02 *İstanbul Valisi Şahin, "Sekiz arkadaşımız yaralı hiçbir arkadaşımızın hayati tehlikesi yok" diye konuştu. Haber: Taner YENER- Kamera: Murat SOLAK/İSTANBUL DHA İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Valisi Vasip Şahin ile birlikte, Bağcılar’da bu sabah çevik kuvvet minibüsünün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada yaralanan polisleri tedavi gördükleri hastanede ziyaret etti. Vali Şahin, "Sekiz arkadaşımız yaralı hiçbir arkadaşımızın hayati tehlikesi yok" diye konuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TEM Otoyolu İSTOÇ mevkiinde sabah meydana gelen Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bağlı minibüsün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada yaralanan polisleri tedavi gördükleri İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde ziyaret etti. Bakan Soylu'ya, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da eşlik etti. Soylu, yaklaşık yarım saat süren ziyaretin ardından hastaneden ayrıldı. VALİ ŞAHİN: "CİDDİ BİR KAZA OLABİLİRDİ" Bakan Soylu’nun uğurlanmasının ardından hastanenin acil servis girişinde basın mensuplarına konuşan İstanbul Valisi Vasip Şahin, "Mahmutbey gişelerine varmadan havalimanı yol ayırımında çevik kuvvet ekibimizi göreve götüren otobüsümüz bir başka araca çarpmamak için yaptığı manevra neticesinde devrildi. Sekiz arkadaşımız yaralı, hiçbir arkadaşımızın hayati tehlikesi yok. Tedavileri devam ediyor. Bunların bir kısmı da ayakta tedavileri yapıldıktan sonra taburcu edilecek gibi görülüyor. Ciddi bir kaza olabilirdi ama Allah muhafaza etti arkadaşlarımız şu anda iyi" dedi. -Görüntü Dökümü: -Bakan Soylu, Vali ve Emniyet Müdürünün hastanede çıkışları -İstanbul Valisi Şahin'in açıklaması -Genel detaylar
# Ekrem İmamoğlu'ndan Olay TV açıklaması: Ben ortak olsam muhtemelen kanal kapanmazdı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 26 günlük yayınının ardından kapatılan Olay TV ile ilgili, "Ben ortak olsam muhtemelen kanal kapanmazdı, ben mücadele ediyorum ve mücadeleyi kazanan biriyim" dedi. Haber Global'de Candaş Tolga Işık'ın sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'Olay TV Ekrem İmamoğlu'nun' iddialarına yanıt verdi. "Benim kanalı almamda bir engel var mı?" İmamoğlu, "Benim televizyon almamda bir engel mi var? Sürekli benim ortaklığım dillendiriliyor, madem öyle ortak olayım dedim' sözlerinin arkasından 'Ben ortak olsam muhtemelen kanal kapanmazdı, ben mücadele ediyorum ve mücadeleyi kazanan biriyim" dedi.
# Umberto Eco İstanbul'a geliyor ## Özet Gülün Adı, Foucault Sarkacı, Prag Mezarlığı gibi kitapların usta yazarı Umberto Eco, Orhan Pamuk ile Boğaziçi Üniversitesi'nde konuşma yapacak ## İçerik İtalyan bilim insanı, yazar ve eleştirmen Umberto Eco, İstanbul'a geliyor. İtalyan Kültür Merkezi, İtalyan Büyükelçiliği, İtalyan Başkonsolosluğu, Boğaziçi Üniversitesi ve Şehir Üniversitesi'nin birlikte önümüzdeki ay İstanbul'a getireceği Umberto Eco, iki etkinliğe katılacak. ntvmsnbc.com'da yer alan habere göre yazar Umberto Eco, 9 Nisan'da saat 17:00'de, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall'de gerçekleşecek olan "Orhan Pamuk - Umberto Eco Buluşması"nda konuşma yapacak. "A Dialogue on Facts Fiction History" başlıklı konuşmada, ikiliye Bologna Üniversitesi profesörlerinden Patrizia Violi eşlik edecek. Toplantıda, edebiyat, roman ve romancılık konuları üzerinde durulacak. Gülün Adı, Foucault Sarkacı gibi kitapların usta yazarı Umberto Eco ertesi gün, bir etkinliğe daha katılacak. Tepebaşı'ndaki Casa Del Italia binasında, Cemal Kafadar ve Patrizia Violi'nin de katılımıyla gerçekleşecek bu etkinlik, bir nevi yazar-okur buluşması olacak. Eco, okurlarından gelen soruları yanıtlayacak.
# Sinan Akçıl: Serdar Ortaç'ı iyileştireceğim ## Özet "Son zamanlarda Serdar Ortaç'ın iyileşmesine takmış durumdayım" ## İçerik Sinan Akçıl - Serdar Ortaç (soldan sağa) 07 Ekim 2020 15:35 Şarkıcı Sinan Akçıl, "MS hastalığı için yurt dışında yaşayan bu işin en iyisi bir profesör buldum. Serdar'a gidip onu anlatacağım. Doktorla hemen bir randevu ayarlayıp Serdar'ı iyileştireceğim." dedi. Habertürk'ten Tolga Aslan'ın haberine göre; Akçıl, "Çok heyecanlıyım. Güzel gelişmeler oluyor. Şu anda Serdar Ortaç'ın yanına gidiyorum" diye konuştu. Sinan Akçıl, "MS hastalığı için yurt dışında yaşayan bu işin en iyisi bir profesör buldum. Serdar'a gidip onu anlatacağım. Doktorla hemen bir randevu ayarlayıp Serdar'ı iyileştireceğim. Daha doğrusu vesile olacağım. Son zamanlarda Serdar Ortaç'ın iyileşmesine takmış durumdayım" ifadesini kullandı.
# Bakan Pekcan: Yeni Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu bugün yürürlüğe girdi, geri çağırmayı zorunlu hale getirdik Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Yeni Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu'nun bugün yürürlüğe girdiğini duyurdu. Pekcan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "12 Mart 2020 tarihinde yayımlanan Yeni Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunumuz bir yıllık geçiş sürecinin ardından bugün itibarıyla yürürlüğe girdi. Kanun ile ürünlerin piyasaya arz edilmesine ilişkin pek çok önemli yenilik getirilmiş olduk. İzlenebilirlik ile imalatçıdan satıcıya kadar tüm aktörlere bir ürünü kimden aldığını ve kime sattığını beyan etme zorunluluğu getirdik, uygunsuz ürünün asıl sorumlusunu bulma konusunda önemli bir adım attık. İzlenebilirlik kayıt dışılığın azaltılmasına da katkı sağlayacak." ifadesini kullandı. Pekcan şunları kaydetti: "Geri çağırmayı zorunlu hale getirdik. E-ticareti de piyasa gözetimi ve denetimi kapsamına aldık ve ürün sorumluluğu tazminatını hayata geçirdik. Uygunsuz bir üründen kaynaklı zararlarda firma zarar görene tazminat ödemekle yükümlü kılındı. Kanun ile Türk malı imajını dış pazarlarda daha etkin kılmak üzere de bazı düzenlemeleri hayata geçirdik. Güvensiz veya tağşişe konu ürünün ihracını yasakladık, aykırı davranan firmalara müeyyide getirdik. Yürürlüğe giren yeni kanunumuzun hayırlı olmasını diliyorum."
# Es Es, Gençler'le paunları paylaştı: 0-0 ## Özet Turkcell Süper Lig'de 22. hafta mücadelesinde Eskişehirspor, evinde ağırladığı Gençlerbirliği'yle 0-0 berabere kaldı. ## İçerik Eskişehirspor, evinde oyndaığı maçta Ankara temsilcilerinden Gençlerbirliği ile golsüz berabere kaldı. Maç öncesi seremoniye Eskişehirspor, üzerinde "verginiz varsa adınız var, kazanan Türkiye için ülkemize çarpan her yüreğe ihtiyacımız var" yazan pankartla çıktı. Maçtan dakikalar İlk Yarı 2. dakikada Ümit Karan'ın pasında topa hareketlenen ve kaleci Serdar ile karşı karşıya kalan Okwuwanne, topu kafayla filelere göndermek istedi. Okwuwanne'nin, kafa vuruşunda top az farkla auta çıktı. 10. dakikada Sezgin'in sol kanattan attığı uzun pasta Mehmet Yılmaz, topu kafayla Ümit Karan'a indirdi. Ümit'in şutunda top kalenin üzerinden az farkla auta çıktı. 16. dakikada Gençlerbirliği atağında Mustafa, topu topuk pasıyla Burhan'a attı. Burhan, ceza sahasına ilerlemek istedi. Ancak, Ivesa kalesinden çıkıp topu kontrol ederek tehlikeyi önledi. 24. dakikada Kerem'in orta sahanın solundan attığı uzun topta, Ivesa kalesini terk etmekte gecikti. Topla buluşan Burhan, meşin yuvarlığı hiç bekletmeden kaleye gönderdi. Burhan'ın vurduğu meşin yuvarlak az farkla auta çıktı. 41. dakikada Mustafa, attığı topuk pasıyla Kahe'yi buluşturdu. Ceza sahası çizgisi önünde topla buluşan Kahe'nin şutunda top, kalenin üst direğinden döndü. Dönen topu, Eskişehirspor defansı uzaklaştırdı. İkinci Yarı 56. dakikada Okwuwanne'nın ceza sahası dışına çıkarttığı topla Ümit Karan buluştu. Ümit'in şutunda top az farkla auta çıktı. 72. dakikada Sezer'in kullandığı serbest atışta ceza sahası içindeki Mehmet Yılmaz, topu kafayla kaleye göndermek istedi. Mehmet Yılmaz'ın kafa vuruşunda meşin yuvarlak az farkla auta çıktı. 75. dakikada Gençlerbirliği defansının hatasını değerlendiren Ümit Karan, topla buluştu. Ümit'in şutunda meşin yuvarlak, kalenin solundan dışarıya çıktı. 76. dakika Adem Sarı, çalımlarla ceza sahası içine kadar girdi. Adem'in yaptığı düzgün vuruşta kaleci Serdar, topu iki hamlede kontrol etti. Karşılaşma 0-0 berabere sonuçlandı. ESKİŞEHİRSPOR: 0 - GENÇLERBİRLİĞİ: 0 Stat: Atatürk Hakemler: Halis Özkahya xxx, Serdar Akçer xxx, Uygar Bebek xxx Eskişehirspor: Ivesa xx, Koray xx, Nadareviç xxx, El Saka xx, Sezgin x, Bülent Ertuğrul x, Doğa x (Dk. 57 Ragıp x), Erkan xx (Dk. 57 Sezer x), Mehmet Yılmaz x, Ümit Karan x, Okwuwanne x (Dk. 69 Adem Sarı x) Gençlerbirliği: Serdar xx, Orhan xx, İlhan xx, Aykut x, Radeljic xx, Kerem xx, Harbuzi x (Dk. 77 Serkan Çalık x), Jurica x (Dk. 62 Cem x), Kahe x, Mustafa xx, Burhan xx (Dk. 62 Hurşit x) Sarı kartlar: Dk. 85 El Saka (Eskişehirspor), Dk. 73 İlhan (Gençlerbirliği)
# Paul Le Guen: Kaybetmemize rağmen doğru yoldayız Sonuçtan mutsuz olduklarını belirten Fransız çalıştırıcı, sahada gerçek bir takım gibi oynadıklarını savunarak gelecekte güçlü bir takım olacaklarına vurgu yaptı. Paul Le Guen, maç sonu yayıncı kuruluşa şöyle konuştu: Sonuç tabii ki bizim için üzücü ve korkutucu oldu. Sahada maksimumunu veren oyuncularım vardı. Kaybetmemize rağmen doğru yolda olduğumuz söylemek gerek. Oyuncularıma teşekkür ediyorum. Önümüzdeki günlerde daha iyi sonuçlar elde etmemiz gerekiyor. "Henüz değiliz; gelecekte güçlü bir takım olacağız" Sonuçtan mutsuzuz belki ama sahada gerçek bir takım gibi var olduk. Henüz değiliz, ama gelecekte güçlü bir takım olacağımızın sözünü veriyorum. Oyuncularım iradeye sahip olduklarını, motivasyonlarının yüksek olduklarını gösterdiler. Taraftarlarımız da bunu görecektir. Tatillerinden ya da eski takımlarından kampın ortasına doğru gelenler oldu. Herkesin aynı seviyede olması çok zor. Bu takım hafta hafta daha ileriye, daha iyiye gidecek. Belki bugün daha iyi bir sonuç çıkarabilirdik ama olmadı, önümüze bakacağız. Taraftarla barışmak için daha iyi bir sonuç almayı isterdim. Onlar; daha iyi sonuçlar alan bir takımı hak ediyorlar. Taraftarlar için de üzgünüm. Söz veriyorum; birlikte çok çalışarak gün geçtikçe daha iyiye gideceğiz ve yakın olan güzel günlere geleceğiz.
# Selin vurduğu Bozkurt'ta hasar büyük Batı Karadeniz'deki sel felaketinden en fazla etkilenen Bozkurt'ta ev ve işyerlerinin giriş katları balçık içinde, ilçenin altyapısı çöktü. Selde kaybolanların sayısı ise hâlâ bilinmiyor. Bozkurt'tan izlenimler… Kastamonu'nun Bozkurt ilçesini vuran sel felaketi büyük yıkıma neden oldu. İlçede arama-kurtarma ve temizlik çalışmaları üçüncü gününde de sürerken, ev ve işyerlerinin girişlerinin balçık ve ağaç parçalarıyla dolduğu görüldü. İlçede alt ve üst yapı büyük oranda çöktü. Cumartesi akşamı itibarıyla 40'dan fazla kişinin hayatını kaybettiği Kastamonu'daki sel felaketinde kaybolanların sayısı konusunda yetkililerin bilgi vermemesi soru işaretlerine neden oldu. Binaların giriş katları ağaç parçaları ve balçıkla doldu Ev ve işyerlerinin giriş katları balçık içinde Sel, Bozkurt'un cadde ve sokaklarının büyük bölümünde yıkıma neden oldu. Selin getirdiği balçık, tomruk ve ağaç parçalarını ilçeye bıraktığı selin, ev ve işyerlerinin birinci katlarına kadar ulaştığı görüldü. Özellikle giriş katlardaki ev ve işyerleri, yarıya kadar balçıkla doldu. İşyerlerindeki ürünler ile evlerdeki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Selin sürüklediği tomruklar ve araçlar, binaların içine ve bahçelerine girdi. Ev ve işyerlerinin giriş katları balçıkla doldu Altyapı çöktü Sel felaketinin, Bozkurt'un alt ve üst yapısını tamamen kullanılamaz hale getirdiği görüldü. İlçeye elektrik ve su verilemiyor. Sanayi Sitesi'nin tamamı da selin getirdiği balçıkla doldu. Bozkurtluların araçlarının büyük bölümü de sele kapılarak kullanılamaz hale geldi. Sel nedeniyle ilçedeki ekonomik faaliyetler durdu. Selden belediye, emniyet, müftülük ve okullar başta olmak üzere kamu binaları da zarar gördü. İlçede araçlar kullanılamaz hale geldi Bozkurtlular, başta gıda ve temizlik olmak üzere birçok ihtiyacını ise belediyeler ile çeşitli yardım kuruluşlarının kurduğu stantlar aracılığıyla karşılıyor. Bu stantlarda gıda ürünleri, yemek ve su dağıtılıyor. Bozkurt'ta arama ve kurtarma çalışmaları köpekler eşliğinde Cumartesi günü de sürdü Arama kurtarma sürüyor İlçede arama kurtarma faaliyetleri ile temizlik çalışmaları sürüyor. Çalışmaları, çeşitli illerden gelen Jandarma Komando timleri, belediye ekipleri ile gönüllüleri birlikte yürütüyor. Askerler, işyerlerinin giriş katına dolan balçığı temizlerken, iş makineleri de sokaklardaki hafriyatı kamyonlara yüklüyor. Kurtarma çalışmalarına özel eğitimli köpekler de katıldı. Özellikle balçık altında kalan olup olmadığı araştırılıyor. Dükkanlarda temizlik çalışmaları Cumartesi günü de sürdü Kayıplar bilmecesi AFAD, sel nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısını açıklarken, kayıp olan vatandaşlar konusunda ise bilgi vermedi. AFAD'ın kurduğu kriz merkezindeki görevliler, buna ilişkin sorularımızı yanıtsız bıraktı. Ancak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun dün yakın çevresine kayıp vatandaş sayısını 110 olarak söylediği belirtildi. DW Türkçe'ye bilgi veren bazı itfaiye görevlileri ise sayının 200'ün üzerinde olabileceğini iddia etti. Sel nedeniyle binalar yıkıldı HES mi sele neden oldu? Öte yandan DW Türkçe'ye konuşan görgü tanıkları, sel gelmeden önce polis, jandarma ve itfaiye görevlilerinin nehir kenarındaki vatandaşları uyarırken, Bozkurt ilçesindeki Ebru ve Aybige hidroelektrik santrallerine (HES) işaret ederek "HES patladı, araçlarınızı çekin" dediğini aktardı. Selin yaşandığı 11 Ağustos günü ilçede elektriklerin kesik olması nedeniyle duyuru yapılamadığı bildirildi. Selde kısmen çöken Fatih 1 Apartmanı'nda kaçarak kurtulan Rukiye Karademir, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Mahalledeki komşular ilk sel gelince çayı seyrediyorlardı. Sonra sel geliyor, evden çıkın dendi. Biz üzerimizi değiştiremeden sel evimize kadar geldi, kaçamadık. Dizlerimize kadar balçık oldu. Lojmanın kapısını kırıp üst kata çıktık. Yarım saat sonra binamız yıkıldı. Selin geldiği sırada 13-14 kişi vardı binada. Bu kadarını beklemiyorduk." Ezine Çayı'nın yatağına inşa edilen binalar Ezine Çayı'nın kenarına binalar yapılmış Selin etkisini yitirmesinin ardından Ezine Çayı'nın debisi düştü. Daha önce çay yatağı daraltılan ve düz bir hattan denize dökülen Ezine Çayı, selin ardından ise "S" şeklinde kıvrılarak eski yatağını bulduğu görüldü. Bozkurt'ta yapılan yeni binaların birçoğunun Ezine Çayı'nın kenarına yapılmış olduğu da görüldü. Selin köprüleri yıkmasıyla bu binaların bazılarına ulaşım da kesildi.
# Yolcu rahatsızlanınca İETT otobüsü ile hastaneye götürüldü ## Özet Özgür EREN İSTANBUL,(DHA) ESENLER'DE İETT otobüsünde fenalaşan yolcuya ilk müdahaleyi aynı otobüste yolculuk yapan hemşire yaptı ## İçerik ESENLER'DE İETT otobüsünde fenalaşan yolcuya ilk müdahaleyi aynı otobüste yolculuk yapan hemşire yaptı 13 Nisan 2018 17:31 . Fenalaşan yolcu kendine gelmeyince sürücüsü güzergahından çıkarak en yakın hastaneye gitti. Olay saat 11.30 sıralarında meydana geldi. Hastanede tedavi olduktan sonra Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi-Mecidiyeköy seferini yapan 141-M hat nolu İETT otobüsü ile evine dönen Bilal isimli yolcu, otobüs içinde aniden fenalaştı. Yolcunun fenalaştığını gören diğer yolcular hemen yardıma koştu. Şoför de yol kenarında durdu. Elini yüzünü yıkamalarına rağmen kendisine gelmeyen yolcuya aynı otobüste yolculuk yapan bir hemşire yardımcı oldu. Şoför sağlık ekiplerine haber verdi. EŞİ ARADI TELEFONA DİĞER YOLCULAR BAKTI Bu sırada fenalaşan kişinin telefonu çalınca telefona diğer yolcular baktı. Arayan kişi eşi olduğunu söyleyince yolcular kadına eşinin sağlık durumu hakkında bilgi verdi. OTOBÜSLE HASTANEYE GİTTİ Yolcu bir türlü kendine gelmeyince şoför güzergahdan çıkarak en yakın hastaneye gitti. Otobüsü hastanenin önüne park eden şoför, sedye almak için hastaneye koştu. Bu sırada olay yerine gelen 112 ekipleri fenalaşan yolcuyu sedyeye alarak hastaneye soktu. Fenalaşan kişinin hastanede tedavi altına alınmasının ardından otobüs yolcularıyla birlikte güzergahında yoluna devam etti. O anlar otobüstü yolculuk yapan bir kişi tarafından görüntülendi.
# Direkte mahsur kalan kediyi itfaiye kurtardı ## Özet Mehmet SEZGİN/SİVEREK (Şanlıurfa), (DHA) - ŞANLIURFA’nın Siverek ilçesinde, köpekten kaçan kedi, çıktığı telefon hattı direğinde mahsur kaldı ## İçerik İlçenin Fırat Mahallesi'nde köpeğin kovaladığı kedi, telefon hattı geçen direğe çıktı. Buradan inemeyen kedi, mahsur kaldı. Görenlerin ihbarı üzerine gelen itfaiye ekibi, merdiven uzatarak kediyi kurtarmak istedi. İtfaiye erinin almaya çalıştığı kedi, ürkerek merdivenden kendi indi ve hızla uzaklaştı. FOTOĞRAFLI
# Elde sopa aydınlığa yürümek... Ya da "erken gelen demokrasi..." SARAY'a: Kimsenin "itiraz hakkı"nı elinden alamazsınız! Ne askeri darbe, ne sivil darbe... Ne askeri vesayet, ne sivil vesayet... Demokrasi demokrasi demokrasi... Demokrasi için, laik cumhuriyeti korumak için yürümeyecek miyiz; eyy muhalefet, duyuyor musun?
# Yasemin rekor için dalacak ## Özet Yasemin Dalkılıç, eşi ve antrenörü Rudi Castineyra ile Kaş'a gelerek, Nisan ayında gerçekleştireceği dalış için teknik detayları inceledi. ## İçerik Kaş Belediye Başkan Vekili Birol Engin, Turizm Tanıtma Derneği Başkanı Mustafa Eriş ve sivil toplum örgütleri temsilcileri tarafından çiçeklerle karşılanan Dalkılıç, basın toplantısı düzenledi. Cumhuriyet'in haberine göre, Dalkılıç, Bodrum'da yeterli motivasyonu sağlayamadığı için 27 Aralık'ta gerçekleştirmeyi planladığı rekor denemesini ertelediğini belirterek, "125 metre serbest dalış rekor denemesini, Nisan ayının ilk haftasında Kaş'ta yapacağım" dedi. Dalış için fahri hemşehrisi ve gönüllü tanıtım elçisi olduğu Kaş'ı tercih ettiğini belirten Dalkılıç, şunları söyledi: "Kaş benim için çok önemli. Kaş'ta kendimi evimde gibi hissediyorum. Kaş'ın fahri hemşehrisiyim. Daha önceki belediye başkanının bana vermiş olduğu fahri hemşehrilik beratı ve Kaş'ın anahtarını, uğur olarak saklıyorum. Kaş'ta rekor kıracağıma yürekten inanıyorum. İyi bir organizasyon olacak. Burada iyi karşılanmak bana ayrı bir enerji ve motivasyon verecek. Başbakanlığımızın ve Turkcell'in büyük desteği var." Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Mustafa Eriş de, Yasemin Dalkılıç'ın rekor denemesini Kaş'ın tanıtımı için harika bir fırsat olduğunu dile getirdi.
# Benzin, motorin ve LPG güncel fiyatları ## Özet Brent petrol fiyatları ve dövizdeki değişikliklerle birlikte güncel benzin, motorin ve LPG (akaryakıt) fiyatları merak ediliyor. Akaryakıt fiyatları, kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Güncel benzin ve motorin fiyatları, kamuoyu tarafından araştırılıyor. Peki, güncel benzin ve motorin (akaryakıt) fiyatları ne kadar? Benzin litre fiyatı ve motorin litre fiyatı kaç para, dizel yakıt ne kadar oldu? İşte, İstanbul, İzmir ve Ankara benzin, motorin ve LPG güncel fiyatları (10 Mayıs 2024 akaryakıt fiyatları) ## İçerik 10 Mayıs 2024 08:32 Brent petrol fiyatları ve dövizdeki değişikliklerle birlikte güncel benzin, motorin ve LPG (akaryakıt) fiyatları gündemdeki yerini koruyor. Küresel petrol fiyatları ve Dolar/TL'de yaşanan dalgalanmaların akaryakıt üzerindeki etkileri sürüyor. Akaryakıt fiyatları ise, vatandaşların gündeminden yer alıyor. Araç sahipleri, istasyon duraklarına gitmeden önce akaryakıt fiyatlarını araştırıyor. Peki, güncel benzin ve motorin fiyatları ne kadar? Benzin litre fiyatı ve motorin litre fiyatı kaç para, dizel yakıt ne kadar oldu? İşte, İstanbul, İzmir ve Ankara 10 Mayıs 2024 güncel akaryakıt (benzin ve motorin) fiyatları:
# 'Obezite, gebelikte ölüm riskini artırıyor' ## Özet Sağlık sorunlarını beraberinde getiren obezite, gebelikte de bebek ölümlerine kadar gidebilen riskler içeriyor ## İçerik Obezite pek çok hastalığa neden olması kadar gebelikte oluşturabileceği problemler bakımından büyük bir risk yaratıyor. Obez gebeliklerde emzirme daha geç başlıyor, bebek ölümleri sıklığı ve sezaryenle doğum ihtimali artıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Üstün, gebeliğe obez girilmesi halinde annenin ve bebeğin risk altında olduğunu belirterek, "Obez gebeliklerde emzirmenin başlaması daha geç olmakta, emzirme süresi kısalmakta ve bebek ölümleri sıklığı da artmaktadır" dedi. Radikal’de yer alan habere göre, üstün, obezitede en pratik hesaplama yönteminin "beden kitle indeksi" olduğuna işaret ederek, "Bu indeks, kişinin vücut ağırlığının, boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle elde edilen sayısal bir değerdir. Obezite, gebelik öncesi vücut kitle indeksinin 30 kg/m2 veya üzerinde olması olarak tanımlanmaktadır" ifadesini kullandı. Obez kişilerde gebeliğe bağlı risklerin arttığını vurgulayan Üstün, şöyle konuştu: "İndekste her 1 birimlik artışta gebeliğe bağlı şeker sıklığı yüzde 1 ve sezaryen doğum ihtimali yüzde 7 artar. Suni sancı başlaması, normal kilolu gebelere göre obez gebelerde daha yaygındır ve başarısızlığı konusunda çalışmalar gözlenmektedir. Her 5 birimlik artışta ise gebelik zehirlenmesi riski 2 katına çıkar. Ayrıca idrar yolu enfeksiyonlarının yüzde 40 arttığı rapor edilmiştir. Sezaryende de bebeğin çıkarılmasına kadar geçen süre uzar, bin mililitre üzerinde kanama riski ve cilt enfeksiyonu, pıhtı atması riski artar. Obez gebeliklerde emzirmenin başlaması daha geç olmakta, emzirme süresi kısalmakta ve bebek ölümleri sıklığı da artmaktadır." Üstün, "Gebelik döneminde zayıflama programlarının uygulanması, gerek bebeği gerekse süt salınımını olumsuz yönde etkileyeceğinden sakıncalıdır" dedi.
# Andız’ın evindeki hayalet ## Özet "Bu evde bir hayalet var" dedi bana bakarak, "Biliyor muydun?" ## İçerik Andız’ın evinde öğle yemeğinden sonra kahvelerimizi yudumluyorduk. Andız anılarını yazmaya başlamıştı, ama yavaş gidiyordu. On beş ayda, on beş sayfa yazmıştı. Bu hızla giderse 300 sayfalık bir kitap yazması için 25 yıl çalışması gerekecekti. Hızlanması için öneride bulunmamı istiyordu. Meryem, eşi, kahvelerimizi getirdikten sonra salonun diğer ucundaki bir koltuğa ilişmiş, kitabına dönmüştü. Kalın bir kitaptı. Sağ taraftaki sayfaların inceliğinden sonuna yaklaştığı anlaşılıyordu. Andız en eski arkadaşımdır. İlk karşılaşmamız Lefkoşa’daki Laleli Cami’ndeki anaokulunda oldu. İlkokulu ve liseyi beraber okuduk. Lisede Galfa da bize katıldı ve birbirinden ayrılmaz üç arkadaş olduk. Dura kalka bu günlere kadar geldik. İstediğim zaman Andız’ın Lefkoşa’daki evinde yemek için açık davetiyem var. Meryem kitabını koltuğun üzerine bıraktı ve kalkıp önümdeki koltuğa geçti. "Bu evde bir hayalet var," dedi bana bakarak, "Biliyor muydun?" Konunun değişmesi Andız’ın hoşuna gitmedi. "Nereden çıktı şimdi bu?" diye diklendi. Meryem güldü. Andız’a kitap yazmanın disiplin gerektirdiğini, sabah masaya oturduğunda telefonunu kapatması, internete girmekten vazgeçmesi gerektiğini anlatıyordum. Her gün, en az dört yüz kelime yazmalıydı. Bir süre sonra yazmadan yapamayacaktı. Hayalet konusu daha ilginç geldi. "Nasıl bir hayalet?" diye sordum. "Damla da gördü," dedi Meryem. Damla, Andızların kızıdır. "Geceleri Damla’nın odasının penceresinden içeri girip kapısından dışarı çıkıyordu. Aşağıda çıkardığı tıkırtıları duyuyorduk." Andız yarı alaycı, yarı kızgın bir tonla girişti: "Parkenin çıtırdamalarını hayalet zannediyor bunlar!" Aldırmadık. "Damla evlenip taşınınca duvarı yıktırıp yatak odasını büyüttüm. Aynı pencereden bizim odamıza girmeye başladı." "Nasıl bir şey?" diye sordum. "Asık yüzlü, başı önüne eğik bir adam. Bir Rum. Şimdi bu sitenin olduğu yerde büyük çatışmalar oldu. Önce Rumlar Ortaköy’e kadar geldi. Sonra bizimkiler saldırıp onları geri itti. Burada ölüp burada kalmış olmalı. Ürkütücü biri değil. Damla da ondan korkmuyordu. Ben de korkmuyorum." Andız başını salladı; "Bu evde neler çektiğimi şimdi anlıyor musun?" "Otur, konuşalım, bana derdini anlat demelisin ona bir gece," dedim Meryem’e. "Artık gelmiyor. İçeri girdiği pencerenin önüne bir Kuran koydum. Kuran konunca gelmezmiş." "Parke, parke!" dedi Andız sesini yükselterek. Meryem oralı olmadı. "Hayaletle konuşulabiliyor mu?" diye sordu. "Konuşulabiliyorsa Kuran’ı kaldırırım." "Ben kalkıp romanımı bitireyim," dedi ve koltuğuna geri döndü. Meryem’le Andız ellinci evlilik yıldönümlerini birkaç ay önce kutladılar. Bir başkası hayalet konusunda Andız’ın söylediklerinde bir sertlik görebilirdi belki, ama ben onları iyi tanıdığım için ne olduğunu çok iyi anlıyordum: Elli yıldır evli olan, hâlâ aynı yatakta yatan ve birbirlerini çok seven iki insanın tatlı tatlı didişmesi. Harika bir öğle yemeği yemiştik. Hellimli tarhana çorbası, zeytinyağlı taze börülce ve taze bakla, yoğurt, bol yağda kızartılmış bütün patates, siyah zeytin. Andız yemek bittikten sonra ekmek-zeytin yemezse doymazdı. Beni de alıştırmıştı. Meryem her yıl zeytin toplama mevsiminde yüz kilo zeytin alıp bastırırdı. Masadan kalkmadan önce stokunu biraz azalttık. Şimdi evimdeyim. Mutfak penceresinden dışarı bakıyorum. Gökyüzü kapalı. Ara sıra yağmur serpiştiriyor. Kapalı kapının arkasında kedinin akşam yemeği için sabırsızlandığını hissediyorum. Yağmur yağmadığı ve buzdolabının çalışmadığı anlarda derin bir sessizlik var. Ev soğuk, ama ben sıcağım: Karnımda ve ruhumda öğle yemeğini Andız ve Meryem’le yemiş olmaktan gelen bir sıcaklık var.
# Sabah yazarı Doğaner: 3-5 marketin kazancına kazanç katacaksa boş yere vergi indirimi yapılmasın 16 Şubat 2022 09:11 Sabah gazetesi yazarı Özlem Doğaner, temel gıda ürünlerinde KDV oranının yüzde 8'den 1'e düşürülmesinin ardından, uygulama öncesinde bazı zincir marketlere zam geldiğini öne sürerek söz konusu uygulamaya tepki gösterdi. Doğaner, gıdada KDV indirimiyle devletin 30 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçtiğini hatırlatarak "Eğer böyle 3-5 marketin kazancına kazanç katmasına olanak sağlayacaksa boş yere vergi indirimi yapılmasın. Bu vicdansızlar kazanacağına devlet kazansın" ifadelerini kullandı. Söz konusu KDV indiriminin enflasyona etkisinin yüzde 1'i bulmasının beklendiğini aktaran Doğaner, "Yani bu indirim, marketler daha fazla kâr etsin diye değil. En basit tabiriyle vicdansızlık diyebileceğimiz bu durumun çok ağır cezalandırılması gerekir." görüşünü savundu.
# Prof. Dr. Sunay: Vakıf üniversiteleri arasında bir ilki gerçekleştirdik ## Özet İSTANBUL, (DHA)-ALTINBAŞ Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi, Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü (TÜSKA) Sağlıkta Akreditasyon Standartları Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (SAS ADSM) akreditasyonunda pilot hastane seçildi ## İçerik 30 Nisan 2018 14:38 . Altınbaş Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Sunay, " TÜSKA'nın ilk defa İstanbul'da seçilen bir pilot hastanesi olarak, vakıf üniversiteleri arasında bir ilki gerçekleştirdik" dedi. "AKREDİTASYON HAYATIMIZIN BİR PARÇASI OLMALI" Prof. Dr. Hakkı Sunay, uluslararası akreditasyon standartlarına sahip akreditasyon belgelerinin TÜSKA nezdinde verilmeye başlandığını belirtti ve "Önümüzdeki 6-8 ay içinde akreditasyon belgesine sahip bir hastane olmayı ümit ediyoruz" dedi. Akreditasyonun kurumlar için neden önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Sunay, "Akreditasyon hayatımızın bir parçası olmalı çünkü kendinizi denetleyemezsiniz. Dışarıdan bazı standartlar ve objektif bazı değerlere ihtiyacınız var. Akreditasyonlar da bize bu objektif değerleri veriyor. Bunlara bakarak kendi öz değerlendirmenizi daha objektif ve daha doğru bir şekilde yapabiliyorsunuz. Bu şekilde de mükemmel bir hedefe doğru gidebiliyorsunuz" dedi. TÜM SÜREÇLERİMİZ DENETLENİYOR Altınbaş Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Burçin Akoğlu, Sağlık Bakanlığı'nın 2003 yılından itibaren sağlıkta kalitenin gelişmesi amacıyla standartlar geliştirdiğini belirtti. 51 kalite standardının zaman içinde 200'e çıktığını söyleyen Prof. Dr. Burçin Akoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Biz hastanemizde kaliteyi hem vizyonumuz hem misyonumuz açısından, ulusal ve uluslararası standartlarda bir hizmet vermek istediğimiz için çalışan güvenliğini ve hasta memnuniyetini, hastanın hastaneye ilk girdiği andan itibaren tabucu olduğu ana kadar geçecek olacak süreçte alacağı bütün hizmetlerde kaliteyi ön planda tutarak, hizmet vermeyi amaçlamaktayız. Bu sebeple de Türkiye Sağlık Hizmetleri'nde Kalite Akreditasyon Enstitüsü'yle birlikte bir yol haritasında ilerliyoruz. Şu anda bu gelişim aşamasında pilot hastanelerle birlikte iç ve dış paydaş toplantıları yapılmakta. Bizde iki senelik bir üniversite olmamıza rağmen TÜSKA’nın ilk defa İstanbul'da seçilen bir pilot hastanesi olarak vakıf üniversiteleri arasında bir ilki gerçekleştirdik. TÜSKA'yla birlikte yapmış olduğumuz ilk pilot hastane ön değerlendirme görüşmemizi başarılı bir şekilde geçirdik. Şimdi pilot denetim planlanıyor bu çalışmalar sonucunda da Haziran ayından itibaren TÜSKA gerçek akreditasyon belgelendirme başvurularını almaya başlayacak. Biz de geçen sene hazirandan itibaren bu yönde hizmetlerimizdeki kaliteyi değerlendirme ölçütleri boyutunda başarılı bir şekilde gerçekleştirmek için tüm ekip olarak çalışmaktayız." Akreditasyonların hastanedeki hasta güvenliği, ürün sterilizasyonu gibi unsurları denetlediğini belirten Prof. Dr. Akoğlu, "Hastanın kliniğe başvurduğu andan itibaren kimlik doğrulamasından, taburcu olduğu süre içerisinde almış olduğu bütün hizmetlerde mevcut kliniklerde yapılan konsültasyonun nasıl bir yol izlemesi konusunda, hastanede yapılan sterilizasyon olayları gibi pekçok süreci kontrol ediyor. Ayrıca hastanede meydana gelen atıkların düzgün bir şekilde atılıp,çevreye duyarlı bir şekilde bertaraf edildiğini, tesiste hastalar ve çalışanlar için oluşabilecek riskler minimalize ederek kazaların meydana gelmesini engellemeyi amaçlıyor" dedi. (FOTOĞRAF-GÖRÜNTÜ)
# Bahçeli'den AKP ile koalisyona kritik cevap ## Özet İş dünyasının önde gelen isimleriyle Bahçeli’nin önceki gece Rahmi Koç Müzesi’ndeki yemekli toplantılarının yankıları sürüyor. ## İçerik Aralarında Rahmi Koç, Hamdi Akın, Tuncay Özilhan, Feyyaz Berker’in de bulunduğu işadamlarıyla buluşan Bahçeli partisinin "vurdulu kırdılı imajının yanlış olduğunu" belirtip, "bizi yanlış anlıyorsunuz çok değerli kadrolarımız var" demişti. Bahçeli ve işadamlarının diğer önemli gündem maddesini ise seçimler oluşturdu. Toplantı sırasında konu dönüp dolaşıp seçimlere gelince, işadamları, Devlet Bahçeli’ye seçimlerin yaklaştığını söyleyerek, alınacak seçim sonuçlarına göre AKP ile bir koalisyon düşünüp düşünmeyeceklerini sordu. Bahçeli’nin ise bu soruyu "Zamanı gelince düşünürüz" diyerek yanıtladığı öğrenildi. Yemekli toplantıda bu diyaloğun yaşandığını anlatan bir kaynak, "Bahçeli böyle diyerek olası bir koalisyona kapıyı tamamen kapatmamış oldu" diye yorum yaptı. ‘Yanlış adımlar atıldı’ İşadamları MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Kürt açılımı konusunda da görüşlerini dinledi. Bahçeli’nin "Açılım konusunda ayrışma yaratmadan adım atılmalıydı. Bizim Kürtlerle hiçbir bir problemimiz yok. Ancak yanlış adımlar atıldı ve ayrışma ortaya çıktı. İnsanlar düşman ediliyor" dediği öğrenildi. Bölükbaşı’ndan sunum Bahçeli yemeğe beraberinde Meclis Başkan Vekili Meral Akşener, Başdanışman Doğan Cansızlar, Genel Başkan Yardımcıları Münir Kutluata, Cihan Paçacı ve Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Bölükbaşı ile katıldı. Bölükbaşı Ermenistan, Kıbrıs ve Avrupa Birliği gibi dış politika konularında işadamlarına bir sunum yaptı. ‘Önce ülke sonra parti’ MHP’nin 1999’da kurulan hükümette DSP’den sonra ikinci parti olduğunu hatırlatan Bahçeli’nin, "Fazilet Partisi ve DYP ile koalisyon kurulabilir ve ben Başkaban olabilirdim. ANAP, DSP ve MHP hükümeti kuruldu. Mutabakat hükümeti olarak. DSP’nin başbakanlığında koalisyon kurduk. Halbuki başbakanlık bir siyasetçi için önemlidir. Bu fedekarlık unutulmamalıdır. Bu da önce Türkiye’yi sonra partiyi düşündüğümüzün bir kanıtıdır" şeklinde değerlendirme yaptığı belirtildi. ‘Demokrasi karşıtı değiliz’ MHP lideri Bahçeli’nin 57. hükümet döneminde Kopenhag kriterlerine uyum konusunda birçok adım attıklarını hatırlatarak, işadamlarına "Demokrasi karşıtı değiliz" mesajı verdiği de belirtildi. MHP lideri kendilerinin zaman zaman demokrasi karşıtı olarak gösterilmek istendiğini belirterek, şöyle konuştuğu anlatıldı: "Biz Avrupa Birliği konusunda pek çok şey yaptık. Kopenhag kriterleri ile ilgili birçok düzenlemeye imza attık. Ne gerekiyorsa yaptık. Şimdi Avrupa Birliği, Ermenistan, Kıbrıs gibi konularda her şeyin iyi müzakere edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Kıbrıs gibi Türkiye’nin önemli meselelerinde önce verip sonra müzakere etmeyelim. Önce müzakeremizi yapalım diyoruz." Bahçeli’nin "demokrasi" noktasındaki hassasiyetinin nedeninin ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kısa bir süre önce MHP’yi "faşist" olmakla suçlaması olduğu belirtiliyor. Erdoğan bu konuda şöyle konuşmuştu: "Sivil faşizm diye bir şey varsa bugün temsilcisi bu zihniyettir. Bunlar faşizmi iyi bilirler. Onunla da uyumludurlar."
# Tartıştığı borç verdiği kişiyi ayağından vurup, rehin aldı 20 Aralık 2018 15:39 .S.'yi otomobilde tabancayla ateş ederek ayağından yaralayıp, rehin alan E.İ., polisin ikna çabası sonucu eylemine son verdi. Teslim olan E.İ. gözaltına alınırken, yaralanan M.S. ise hastaneye kaldırıldı. Olay, dün akşam Göletlipark kavşağında meydana geldi. E.İ., alacağı olduğunu iddia ettiği M.S. ile 21 AS 505 plakalı otomobilde buluştu. M.S.'ye ait otomobilde seyahat ederken ikili arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında öfkelenen E.İ., yanındaki tabancayı çekip, M.S.'yi ayağından vurdu, ardından da silahı başına dayadı. Olayı fark eden trafikteki diğer sürücüler, polise haber verdi. İhbar üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Polislerin uzun çabası sonucu sakinleşen E.İ., tabancayı bırakıp teslim oldu. E.İ. gözaltına alınırken, ayağından yaralanan M.S. ise ambulansla Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Otomobil ise polisin incelemesinin ardından çekiciyle otoparka götürüldü. FOTOĞRAFLI
# "2 km'lik yol açılmadı, 25 milyar dolar zarar var" ## Özet "Her yıl ortalama 4 milyar dolar bir parayı taşkömürü ithalatı için ödüyoruz" ## İçerik 20 Ocak 2019 10:44 Zonguldak'ta 90 milyon tonluk kömür rezervi olan bir bölge tespit edildi. Ancak 2 kilometre uzunluğundaki galeri 5 yıldır açılamadığı için bu kömüre ulaşılamıyor. Her yıl 5 milyar dolar ödeyerek, 30 milyon ton da kömür ithal ediliyor. Sözcü'den Emin Özgönül'ün haberine göre, CHP Zonguldak Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Deniz Yavuzyılmaz yaptığı açıklamada şunları söyledi: "90 milyon ton kömürün çıkarılıp üretime hazır hale getirilmesi için, 33 kilometre galeri açılması kararlaştırıldı. Bunun 31 kilometresi yapıldı. Ancak son 5 yıldır 2 kilometre daha gidilemediği için bu kömüre ulaşılamıyor. Müteahhit işi taşerona veriyor, taşeron işi bırakıyor, para ödemiyor, işçi kaçıyor, devlet bütçe ayırmıyor, 90 milyon ton kömür de yatıyor." CHP Zonguldak Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu üyesi Ünal Demirtaş da, ‘'Her yıl ortalama 4 milyar dolar bir parayı taşkömürü ithalatı için ödüyoruz. Bizim cebimizden çıkıp, yabancı kömür üreticilerinin cebine giriyor. İthalata dayalı modeli bırakıp, kömür üretimini artırmamız gerekiyor" diye konuştu.
# Motorine 6 kuruş zam ## Özet Zam gece yarısından (20 Ağustos 2015) itibaren geçerli olacak ## İçerik Motorine bu gece yarısından geçerli olmak üzere 6 kuruş zam geldi. Dünya Gazetesi'nden Selçuk Altun'un haberine göre, zamdan sonra motorinin litresinin İstanbul'da 3,76 TL seviyelerinden 3,82 TL'ye Ankara'da 3,81 TL'den 3,87 TL seviyesine çıkması bekleniyor.
# Ali Şen'in torunu toprağa verildi ## Özet eski Fenerbahçe Başkanı Ali Şen’in torunu Alp Ali Şen, spor, sanat ve iş dünyasından çok sayıda isim katıldığı törenle toprağa verildi ## İçerik Trafik kazasında hayatını kaybeden eski Fenerbahçe Başkanı Ali Şen’in torunu Alp Ali Şen, Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Cenazede gözyaşları sel oldu. Ali Şen torununun son yolculuğunda zor anlar yaşadı. Cenaze namazına spor, sanat ve iş dünyasından çok sayıda isim katıldı. Ali Şen, gözyaşlarına hakim olamazken, tabutun başında gözyaşı döken arkadaşları karanfil bıraktı. Alp Ali Şen, UTV kullanırken bir kamyonun çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Şile’nin İmrendere Köyü’nde meydana gelen kazada Alp Ali Şen’in arkadaşı Burak Efkan da ağır yaralanmıştı. Adli Tıp Kurumu’nda otopsisi yapılan Alp Ali Şen’in cenazesi öğle saatlerinden Teşvikiye Camii’ne getirildi. Cenaze namazı öncesi Ali Şen, oğlu Adnan Şen ve Adnan Şen'in eşi Begüm Şen taziyeleri kabul etti. Ali Şen zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Alp Ali Şen'in annesi Begüm Şen ise ayakta durmakta zorlandı. Acılı anne taziyeleri de oturduğu yerden kabul etti. Okul arkadaşları da son yolculuğunda Alp Ali Şen'i yalnız bırakmadı. Tabutun başında gözyaşı döken arkadaşları, tabuta karanfil bıraktı. Cenaze namazına Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, eski Futbol Ferdarasyonu Başkanı Mahmut Özgener, Ali Koç,Teknik Direktör Mustafa Denizli, Futbolcu Emre Belezoğlu, Galataraylı eski Yönetici Abdürrahim Albayrak; iş dünyasından Koç Holding Yönetim Kurul Başkanı Mustafa Koç, Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Erdem, Yılmaz Ulusoy; sanat dünyasından Hülya Avşar, Orhan Gencebay; siyaset dünyasından Mustafa Sarıgül, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar gibi çok sayıda isim katıldı. Öğle namazının ardından, cenazeye katılanlar namaz için saf tuttu. Ali Şen ve Adnan Şen'in namaz boyunca ağladığı görüldü. Ali Şen'i Yılmaz Ulusoy teselli etmeye çalıştı. Namazın ardından helallik alındı. Omuzlara alınan tabut cenaze aracına kadar taşındı. Alp Ali Şen'in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Bu arada, Alp Ali Şen hakkında konuşan arkadaşı Ali Şen’in çok güvenilir ve iyi bir insan olduğunu belirten arkadaşlarından Berk Kıymet, "Yüreği büyük insandı. Çok iyiydi. Hayatta güvenebileceğim insanlardan biriydi. Şimdi arkadaşımız aramızda yok. Allah rahmet eylesin." dedi. Mustafa Sarıgül ise aileye başsağlığI dileğinde bulunup kazaya dikkat çekti. Kazanın olduğu yere vurgu yapan Sarıgül, "24 saat denetlenmesi gereken bir yer." ifadelerini kullandı.
# Sırbistan'da Nazi toplama kampının kreşe dönüştürülmesine tepki ## Özet İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, kreşe çevrilen bina daha önce restoran olarak kullanılıyordu ## İçerik 14 Ağustos 2019 14:55 Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da Nazi işgali sırasında binlerce kişinin öldüğü toplama kampında hastane olarak kullanılan bir binanın kreşe dönüştürülmesi planları tepki çekti. Sırbistan Yahudi Toplumu Federasyonu Başkanı Robert Sabados, "Burada yaşananlara bakınca kreşin yeri çok uygunsuz. Daha büyük skandal ise, kamptaki bazı binaların yıllar boyunca pub olarak kullanılması. Bir ara gece kulübü bile vardı. Burası insanların unutulmasına izin verilmemesi gereken sefalet ve acılar yaşadığı bir yer" dedi. . 'Toplama kampı olduğunu bilmiyordum' Sava Nehri'nin kıyısında yer alan Staro Sajmiste, kampı 1937'de ticaret fuarı olarak açılmıştı ve toplam 11 binadan oluşuyordu. Fuar, Naziler'in 1941'de Yugoslavya'yı işgalinden sonra toplama kampına dönüştürüldü. 1944'te kent Nazi işgalinden kurtarılıncaya kadar kampa 100 bin kadar Yahudi, Sırp ve Çingene getirildi. 40 bin'den fazla kişi öldürüldü. Kamptakilerin bazıları işkenceden hayatını kaybederken diğerleri gaz odalarına dönüştürülen otobüslerde öldürüldü. Sonrasında bu binaların bazıları taverna, resim atölyesi, canlı müzik çalınan mekanlar ve Sırbistan'daki iktidar partisinin bürolarına dönüştürüldü. Diğer binalar ise kaderine terk edildi. 1990'larda bu binaların Yahudi Soykırımı müzesine dönüştürülmesi fikri ortaya atıldı. Ama bu planlar hayata geçirilemedi. Kreş olarak kullanılacak bina Sırbistan'ın sosyalizmden kapitalizme geçiş sürecinde 1998'de, Miodrag Krsmanoviç adlı bir Sırp iş adamına satıldı. Tarihi önemi olan bir yere saygısızlık yapıldığı eleştirilerini reddeden ve aksine binayı harap olmaktan kurtardığını söyleyen Krsmanoviç burasının daha önce toplama kampının bir parçası olduğunu bilmediğini söyledi. Krsmanoviç, "20 yıldır mücadele ediyorum. Binaya yatırım yapıyorum, bakıyorum. ben aldığımda tamamen harap haldeydi, çatısı bile yoktu. Beni eleştireceklerine kutlamaları gerekiyor" dedi.
# Tayland'da fil saldırısı: Arabalar ve insanlar ezildi Ülkedeki ölümcül fil saldırılarının endişe verici bir şekilde arttığı Tayland'da, fillerin isyan ettiği ve turistik bölgelere saldırdığı belirtildi. Bölgedeki fillerin son yıllarda arabaları ve turistleri ezmek, yerel halkın konutlarına girmeye çalışmak gibi bir dizi şiddet içeren eyleme karıştığı biliniyor. Son olarak meydana gelen olayda, 50'den fazla filin otoyolu tamamen kapatarak polisleri ve yerel halkı bölgede mahsur bıraktığı görüldü. Şubat ayında yayınlanan bir raporda, Tayland'da 2018 yılından bu yana vahşi fil saldırıları nedeniyle en az 150 kişinin öldüğü belirtildi. Tayland Milli Parklar, Yaban Hayatı ve Bitki Koruma Dairesi'ne göre 133'ten fazla kişi de yaralandı. Bunların çoğu ülkenin güney kesimindeki turistlerdi. Ülke genelinde 3 binden fazla dev hayvan evcilleştirildi. Yalnızca 2 bin 200 tanesinin vahşi doğada serbestçe dolaşmasına izin veriliyor. Filler, yeni bakıcıları tarafından normal yaşam alanlarından uzaklaştırılıyor ve zincirlerle kaplı küçük kapalı alanlarda yaşamaya zorlanıyor. Humane Society International'ın yaban hayatı programları direktörü Adam Peyman, "İnsanlar filler tarafından yaralandığında veya öldürüldüğünde, bu elbette bir insanlık trajedisidir, ancak fillerin bu talihsiz olaya yol açan, sıklıkla maruz kaldığı istismarın, sömürünün veya zalimce muamelenin altında yatan nedenleri anlamak önemlidir" diye konuştu. Peyman, esaret altına alınan fillerin ve sürüden koparılan yavruların hayal kırıklığı ve korku nedeniyle saldırganlık gösterebileceğini söyledi. Humane Society International, saldırgan fil vakalarının turistler için gösteri yapmaya zorlanan fillerden kaynaklandığını tespit etti.
# Ankara'da sürpriz buluşma ## Özet DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve Muş Milletvekili Sırrı Sakık, AKP'li Fırat ile dün akşam yemekte bir araya geldi. ## İçerik Ankara dün akşam sürpriz bir buluşmaya sahne oldu. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve Muş Milletvekili Sırrı Sakık, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile yemekte bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre yemekteki sohbette ülkenin gerginlik ve çatışma ortamı içinde bulunduğu belirtilerek, bunun aşılması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği vurgulandı. Demokratikleşme sürecinin hız kazanmasının gerginliği azaltmaya yararlı olacağı belirtilirken "Şiddet üzerinden siyaset yapanlar var. Bunların oyununa gelinmemesi gerekir" değerlendirmesi dile getirildi. İşkence vakaları da yemekli sohbetin gündemindeydi. Engin Çeber’in işkenceyle öldürülmesinin ardından Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in özür dilemesi erdemli bir davranış olarak nitelenirken bunun Türkiye’de alınan mesafenin göstergesi olduğu belirtildi. DTP’liler sorunların aşılması için Başbakan’ın da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söyleyerek "Sorunlar konuşarak çözülmeli , diyalogdan kaçınılmamalı" dedi.
# Antalya'da orman yangını ## Özet OYMAPINAR'DA YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ Manavgat ilçesi Oymapınar bölgesinde çıkan orman yangını kontrol altına alınarak söndürüldü ## İçerik Manavgat ilçesi Oymapınar bölgesinde çıkan orman yangını kontrol altına alınarak söndürüldü. Antalya Orman Bölge Müdürlüğü ile Manavgat Orman İşletme Müdürlüğü ekiplerinin 4 helikopter, 1 amfibik uçak, 25 arazöz ve 2 dozerle müdahale ettiği yangın, yaklaşık 2 saat süren çalışma sonunda kontrol altına alınarak söndürüldü. Ekipler havadan ve karada soğutma çalışmalarını sürdürüyor. Yangının ne kadar bir alana zarar verdiğinin belirlenmesi için inceleme yapılıyor. FOTOĞRAFLI
# Kılıçdaroğlu: Erdoğan'a salı gününe kadar süre veriyorum ## Özet İbrahim MAŞE-Mustafa İNSAN/MERSİN, (DHA)- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a salı gününe kadar süre tanıdığını belirtip, "Salı gününe kadar Erdoğan'a izin veriyorum ## İçerik 02 Aralık 2017 21:35 . Zarrab'a devlet sırlarını kim teslim etti, çık anlat" dedi. Mersin'in Mezitli Belediyesi tarafında düzenlenen toplu açılış törenine katılan CHP Lideri Kemal Kılıçaroğlu, umudunun Türkiye'nin aydın insanları olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "80 milyonun umudu ile yaşıyorum. 80 milyon bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyor. Bunun mücadelesini hep birlikte vereceğiz. Hakkı, hukuku ve adaleti dünya tarihine yazdık. Herkes bunu çok iyi bilmelidir. Hak ve hukuk ve adalet hepimizin hakkıdır. Bunun elde edene kadar da mücadele edeceğiz. İster doğuda, ister batıda, ister güneyde ister kuzeyde Türkiye'nin neresinde olursak olalım, el birliği ile kadın erkek yaşlı genç, hep birlikte hak hukuk ve adalet için mücadele edeceğiz. Biz hak ve hukuk, adalet dedikçe birileri yerinde rahat duramıyor. Emin olun akşamları bile rahat uyuyamıyor, gayet iyi biliyorum. Onu uyutmayacağım" diye konuştu. Geçen salı gündeme getirdiği iddialarla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "İnsanları onurları ile yaşarlar. İnsanlar eğer belli makamlara gelip halka hizmet istiyorsa onurları ile hizmet ederler ve topluma örnek olurlar. Toplumun her kesimine örnek olurlar. Giyimi ile kuşamı ile ailesi ile yaşam tarzı ile her şeyi ile topluma örnek olurlar. Çünkü onlar toplumun görünen yüzleridir. Kalktım kendilerini bir soru sordum. Dünyanın en basit sorusunu sordum. Yahu dünür var, kayınbirader var, oğlan var, damat var, bütün aile var. 1 sterlinlik şirketten 15 milyon dolar var. Bu nedir Allan aşkına? Hiç adını duymadığımız adaları duyduk. Hiç adını duymadığımızı devletleri duyduk. Artık Man Adası mı manda adamı mı, bilmiyorum. Ama bir şeyler var orada. Sahte diyorlardı, hepsi gerçek çıktı. Efendim savcılığa verin diyorlar. Savcılığa vereceğiz. Arkasında da duracağız. Sonuna kadar da takip edeceğiz. Öyle kıvırmak yok, kaçmak yok. Bu işi sonuna kadar götüreceğim. Bankanın dekontuna sahte diyorlar. Banka sahte dekont mu düzenler? Özetli şunu çok iyi bilin; bir şirket var, sermayesi 1 sterlin. Bir ortağı var, 15 milyon dolar. Bu nasıl bir ticaret? Böyle bir ticareti ben bilmiyorum. Bu ticareti ancak üçkağıtçılar bilir. Normal tüccar, vatandaş bunu nereden bilecek? Sanayicimiz var, tüccarımız var, esnafımız var, kahvecimiz var, simitçimiz var, çiftçimiz, emeklimiz var. Herkes şu veya bu şekilde bir ticaret yapıyor. En azından gidip fırından bir ekmek alıyor. Böyle bir hokkabazlığı, sahtekârlığı hiç görmedik. Efendim bu bir ticaretmiş, bu nasıl bir ticarettir? Çık bunu millete bir anlat. Bu ne şirketi, bu şirket kimin şirketi. 15 milyon dolar bir tarafta 1 sterlin bir tarafta. Nereden çıktı bu, bunları bize anlatacak. Bunu sonuna kadar takip edeceğiz. Ben biliyorum, rahat uyuyamıyor." 'SALI GÜNÜNE KADAR İZİN VERİYORUM' AK Parti'ye oy veren vatandaşlara hiçbir sözünün olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Onlar gittiler oylarını kullandılar. Benim sözüm onların temiz oylarının bu kadar kirletilmesinedir. Vatandaş gitti, demokrasiye oy verdi, başımın üstünedir. Herkesin siyasi anlayışına saygı gösteririm ama hiç kimse unutmasın ben hayatta olduğum sürece kul hakkına, tüm yetimlerin hakkına sahip çıkacağım. Şimdi başımıza bir Zarrab belası çıktı. Düne kadar hayırsever bir adam diyorlardı. Ne yapıyorlardı, devletin protokolüne dahil ediyorlardı. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar Rıza Zarrab hep bir aradaydılar. Devletin protokolünde bir de fesli deli Kadir vardı. O da devletin protokolünde yer alıyordu. Ya bunların devlet anlayışı nedir Allah aşkına. Böyle rezalet olabilir mi. Daha 16 Kasım'da ABD'ye 2 kez nota verdiler. Efendim Rıza Zarrab temiz bir adamdır, bunu bize verin. Ne oldu bu adamın hayatı? Rıza Zarrab bülbül gibi ötünce, Zarrab casustur, vatan hainidir. Düne kadar adamındı, kol kolaydın. Paraları alınca iyi, ötünce kötü. Salı gününe kadar Erdoğan'a izin veriyorum Zarrab'a devletin sırlarını kim teslim etti çık anlattı." 'PARLAMENTER REJİMİ GERİ GETİRMEMİZ GEREK' CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2019'a giderken kadınlardan destek istedi. Kadınların sezgisinin güçlü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu şöyle dedi: "Türkiye'yi bekleyen tehlikeyi en iyi siz biliyorsunuz. Birincisi tek adam rejimi, diğeri demokratik parlamenter sistem. Tek adam rejiminin ne olduğunu görüyorsunuz. Türkiye'nin ne hale geldiğini görüyorsunuz. Türkiye'yi bu çıkmaz sokaktan çıkarmamız gerekiyor. Demokratik rejimi geri getirmemiz gerekiyor. Huzuru barışı geri getirmemiz gerekiyor. Bu nedenle 2019'a giderken kadınlarımız her kapıyı tek tek çalacak. Her kadını ikna edeceğiz. Senin çocukların var benim de çocuklarım var. Sen huzur istiyorsun ben de huzur istiyorum. Çocuğunu askere huzurla göndermek istiyorsun ben de çocuğumu askere huzurla göndermek istiyorum. Bunun tek yolu tek adam rejimine karşı çıkmaktır. Hep birlikte tek adam rejimine karşı çıkacağız. Kadınların sezgi gücü yüksektir. Erkekler kahvehaneye gidip öyle bir bakalım diyebilir. Yük sizin sırtınızda. Sizlere güveniyorum. Bu mücadeleyi bu ülkenin kadınlarıyla birlikte götüreceğiz." Kılıçdaroğlu, konuşmasını güvenliği sağlayan polis ve askerlere teşekkür ederek tamamladı. FOTOĞRAFLI
# Atanmayı bekleyen yüzlerce hekim 'güvenlik soruşturması'na takıldı Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra devlet hastanesinde kadro gösterilerek atama bekleyen yüzlerce hekim, "güvenlik soruşturması"na takıldı. Soru önergeleri ve meslek örgütlerinin talebine rağmen atanmayan hekim sayısı açıklanmazken, hekimler mesleklerini neden yapamadıklarının yanıtını da öğrenemiyor. Güvenlik soruşturması sonucu açıklanmayan 332 doktor ise çalışmaya başlamak için hâlâ tebligat bekliyor. Cumhuriyet'ten Şeyma Paşayiğit'in haberine göre Türk Sİlahlı Kuvvetleri içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'd agerçekleştirilen darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte çıkarılan 676 sayılı KHK’de yer alan "Kamu Personeline İlişkin Bazı Düzenlemeler" başlığı altında "Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak" şartı, yüzlerce genç doktoru mağdur etti. Ayrıca güvenlik soruşturması ve arşiv taraması şartının kapsamına ilişkin hiçbir ayrıntı da KHK’de yer almadı. Mülakat sistemleriyle işe başlatılmayan yurttaşların mağduriyeti tartışmalara konu olurken; tıp fakültesinden mezun olduktan sonra Devlet Hizmet Yükümlülüğü Kurası sonucu devlet hastanesine yerleştirilen yüzlerce doktorun, mesleğini yapması engellendi. Gerekli şartları yerine getirdikleri için atama bekleyen sayılarının en az 300’lerde olduğu belirtilen doktorlar, Sağlık Bakanlığı’nın "657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendindeki atama şartlarını taşımadığınız anlaşıldığından, atamanız yapılamamıştır" yazısı ile karşılaştı. "Güvenlik soruşturmasına takılan" hekimlerin büyük çoğunluğu, mesleklerini neden yapamadıklarının yanıtını ise öğrenemedi. Bakanlık, milletvekillerinin verdiği soru önergeleri ve meslek örgütlerinin talebine rağmen güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktor sayısını açıklamadı. Güvenlik soruşturması sonucu açıklanmayan 332 doktor ise çalışmaya başlamak için hâlâ tebligat bekliyor. "18 yıllık emek çöpte" Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Adana’da plastik cerrahi kazanan ancak güvenlik soruşturmasından geçemeyen A.G., "Çocukluğumdan beri doktor olmak istiyordum. Ailenin tek doktoruyum. Herkesin benden beklentisi vardı. Zorunlu hizmetten sonra memleketim Adıyaman’daki insanlara kendi dilimde hizmet vermek istiyordum. TUS’tan sonra aileme yük olmamak için İzmir’de garsonluk yaptım. 18 yıllık emeğimiz vardı. Ben çok umutla bakıyordum, bu ülkeden gitmeyi hiç düşünmüyordum. Bu durumdan sonra Almanya’da mesleğimi yapmak için Almanca öğrenmeye başladım. Bakanlığa gittiğimde kurumların partileşmeye gittiğini de gördüm. Devran onların devranı, 18 yıllık emeği görmezden gelebiliyorlar." "Yurt dışına giden var" Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden geçen yıl mezun olan ve 7 ay beklediği güvenlik soruşturmasından geçemeyen S.Ç: "Toplamda 19 yıllık eğitim hayatım boyunca Fetullah Gülen cemaatinin dershanelerine gitmedim, evlerinde bir gün kalmadım, yurtlarına adımımı atmadım. Hiçbir tarikatla en ufak bir ilişkim olmadı" dedi. Güvenlik soruşturmasının ardından başvurduğu onlarca özel kurumdan tecrübesizlik ve güvenlik soruşturması gerekçesiyle olumsuz yanıt alan S.Ç., "Aramızda ülkeden umudunu kesip yurtdışına göçenler var, geçimini sağlamak için hekimlik dışı işlerde çalışmak zorunda kalanlar var, tüm çevresiyle iletişimini kesip aile evinde umutsuzca bunalıma girenler var. Ülkede bu kadar hekim açığı olduğu söylenirken bu kadar hekimin çalışma hakkının fiili olarak elinden alınmasının mantıklı bir izahını bulamıyoruz." MİT raporuyla suçlandı Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 10 yılı aşkın süre önce mezun olan uzman hekim, zorunlu hizmetiyle birlikte 10 yıl sözleşmeli devlet memuru olarak çalıştıktan sonra branşına ait kadro açılınca ailesinin yanında olmak için görev yerini değiştirmek üzere istifa etti. Uzman hekim, atamasının ardından gelen güvenlik soruşturması şartı dolayısıyla bir buçuk yılını soruşturma sonucu beklemekle geçirdi. Başvurduğu mahkemede davası devam ederken güvenlik soruşturmasından neden olumsuz yanıt geldiğini öğrenen hekimin, MİT raporuyla "örgüt üyesi" olduğu iddia edildi. Olumsuz yanıt, "Üniversitede toplantı, gösteri, yürüyüş düzenlemek", "üniversitede düzenlenen etkinliklere katılmak" olarak gerekçelendirildi. MİT raporunun resmiyeti olmadığını söyleyen uzman hekim, "Birileri sizin arkanızdan yakıştırma yapıyor ve somutlama zorunluluğunda da değil. Sizden hoşlanmıyorlarsa, muhalifseniz bir şeyler ekliyorlar. Örgüt mensubuysam neden tutuklanmıyorum? Hakkımda neden soruşturma yok? Örgüt üyesiysem nasıl 10 yıl devlet memuru olarak çalıştım"sorularını sordu. Dünya görüşü nedeniyle hükümet tarafından dışlandıklarını belirten uzman hekim, "Biz bu süreçlerde Fethullah Gülen örgütü mensubu olanların nasıl atandıklarını da biliyoruz. Atanamayan arkadaşların yüzde 90’ı sol kesimden" dedi.
# Nagehan Alçı'dan eşine: Rasim'in benim adımı kullanarak yazdıklarını asla kabul etmiyorum! ## Özet Nagehan Alçı, eşi Rasim Ozan Kütahyalı'nın Güneş'te yayımlanan 'Hürriyet'e torpil ve paraşütle yazar indirme' yazısından bir gün sonra açıklama yaptı ## İçerik 19 Temmuz 2020 17:33 T24 Haber Merkezi Habertürk yazarı Nagehan Alçı, eşi Rasim Ozan Kütahyalı'nın, Hürriyet gazetesinde Cansu Çamlıbel'in yazar olmasını engellemek için Aydın Doğan'a telkinde bulunarak başka bir yazarı "paraşüt ve torpil ile yazar yaptıklarını" açıkladığı yazısına bir gün sonra tepki gösterdi. Alçı, Kütahyalı'nın dün (18 Temmuz Cumartesi) ocak ayından beri yayınını internette sürdüren Güneş gazetesinde yayımlanan yazısı için bugün (19 Temmuz Pazar) Twitter'daki hesabından açıklama yaptı. Kütahyalı'nın yazısına tepki gösteren Alçı, "Rasim'in benim adımı kullanarak yazdıklarını asla kabul etmiyorum. Haberim olsa engellemek için elimden geleni yapardım..." açıklamasını yaptı. Rasim Ozan Kütahyalı, Güneş'te yayımlanan yazısında, Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Adalet Ağaoğlu'nun ölümünün ardından "en içten ve sahici yazıyı Cansu Çamlıbel'in kaleme aldığını" belirtirken Hürriyet gazetesinde bir kişinin nasıl "torpil" ile yazar yapıldığını açıklamıştı. Kütahyalı, eşi Nagehan Alçı'yla birlikte ziyaret ettiği Hürriyet'in eski patronu Aydın Doğan'a telkinde bulunarak Çamlıbel'in yerine Hürriyet gazetesine başka bir ismi 'paraşütle yazar yaptırdıklarını' itiraf etmişti. Kütahyalı yazısında, "Doğrudan Aydın Doğan ile o kişiyi ben ve Nagehan tanıştırdık. Doğan’a telkinde bulunduk. O süreç içinde Cansu yerine tepeden inme o kişi Hürriyet’e dış politika alanında köşe yazarı yaptırıldı. Yani resmen torpildi bu" ifadesini kullanmıştı. Kütahyalı, yazısının T24'te haber olmasının ardından, "Nagehan Alçı'nın olayda dahli olmadığını, mesuliyetin tamamen kendisinde olduğunu" açıklamıştı.
# Trump: Kuzey Kore'yi nükleerden arındırmalıyız ## Özet Trump, "Kuzey Kore tehdidine karşı Çin de dahil bölge ülkelerinin ortak bir çizgide buluştuğu" görüşünü belirtti ## İçerik ABD Başkanı Donald Trump, "Kuzey Kore'yi nükleerden arındırmalıyız. Ziyaretimin ana amaçlarından biri, dünyayı Kuzey Kore kötülüğüne karşı birleştirmekti" açıklamasını yaptı. Trump, Asya turu dönüşünde Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, "Kuzey Kore tehdidine karşı Çin de dahil bölge ülkelerinin ortak bir çizgide buluştuğu" görüşünü belirtti. NTV'nin haberine göre, Japonya, Güney Kore, Çin, Vietnam ve Filipinler ziyaretlerini değerlendiren Trump, "Kuzey Kore'yi nükleerden arındırmalıyız. Ziyaretimin ana amaçlarından biri, dünyayı Kuzey Kore kötülüğüne karşı birleştirmekti" ifadesini kullandı. Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bu noktada aynı çizgide buluştuklarını ve bundan memnun olduğunu belirtti. Ziyaretlerinde ayrıca "ABD'nin Asya bölgesindeki ekonomik ve ticari çıkarlarını korumak" ve "bölge ülkeleriyle adil ve karşılıklı ticari anlaşmalar imzalamak" için görüşmeler yaptığını da dile getiren Trump, bu süreçte milyarlarca dolarlık yeni anlaşma imzaladığını söyledi.