text
stringlengths 276
301k
|
---|
# Nazilli'de zeytinlik yangını
## Özet
NAZİLLİ (Aydın), (DHA) - AYDIN'ın Nazilli İlçesi'nde çıkan yangında 20 dekarlık zeytinlik ve tarım alanı zarar gördü
## İçerik
İsabeyli Mahallesi Çamlık Mevkii'nde, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yükselen dumanı fark eden çevre sakinlerinin ihbarı üzerine bölgeye sevk edilen 1 yangın söndürme helikopteri havadan, 1 su tankeri, 2 arazöz ve 13 yangın söndürme işçisi de karadan alevlere müdahale etti. Ekiplerin yoğun çabası sonucu yangın, kısa sürede kontrol altına alınarak söndürüldü. Yangında ilk belirlemelere göre 20 dekarlık zeytinlik ve tarım arazisi zarar gördü.
Yangının çıkış nedeninin belirlenmesi için çalışma başlatıldı.
FOTOĞRAFLI |
# Kayseri'de yetenekli sporcular taramadan geçiriliyor
## Özet
İlyas KAPLAN / KAYSERİ,(DHA) - GENÇLİK ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen "Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Projesi" nedeniyle Kayseri'de tarama başlatıldı
## İçerik
.
İlki geçen sene Kayseri’de yapılan proje, Türkiye genelinde kabul edilerek Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ortaklaşa olarak yapılmaya başlandı. Kayseri Türk Spor Salonu’nda yapılan yetenek taramasına İlkokul 3’üncü sınıfa giden öğrenciler katılıyor. Öğrenciler; boy-kilo, esneklik, kulaç uzunluğu, dikey sıçrama, pençe kuvveti, geriye sarmal top atma, çeviklik ve sürat istasyonlarında testten geçiyor. Öğrencilerden yetenekli olanlar kendilerine uygun spor branşına yönlendirecek.
"Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Projesi" çalışmalarını izleyen Kayseri İl Milli Eğitim Müdürü Osman Elmalı ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Murat Eskici taramaya katılan öğrenci ve antrenörlerle bir araya geldiler. Öğrenci ve görevlilerle kısa süre sohbet eden Elmalı, "Burada bir sporcunun bulunması gereken özellikleri ölçen istasyonlar var. Bu sistemle bilinçli olarak sporcular yetiştirilmeye başlanacak. Bu tür taramalar bilinçli şekilde sporcu yetiştirmeye katlı sağlayacaktır" dedi.
ESKİCİ, "BU PROJE SPORCU SAYISINI ARTIRACAK"
Eskici, "Müdürümüz göreve geldiğinde Kayseri nüfusunun büyük olduğunu ancak, sporcu sayımızın yetersiz olduğunu gördük ve neler yapabiliriz" diye düşündük. Pilot okul olarak Hisarcık mahallesinde buna benzer bir tarama yaptık. Olumlu bir geri dönüş oldu. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ortak bir protokol yaparak tüm yapılan gençlik ve sportif faaliyetleri ortak yapma kararı alındı. Bunun ilk aşamasında da bizim projemiz benimsendi. Türkiye’nin her yerinde buna benzer yapılacak olan yetenek taraması ile ihtiyacımız olan sporcuları bulacağımıza inanıyorum" dedi. |
# Tunceli'de, PKK sığınaklarında silah ve mühimmat ele geçti
## Özet
TUNRCELİ, (DHA)- TUNCELİ'de güvenlik güçlerinin Kutuderesi Vadisi'ne düzenlediği operasyonda, PKK'lı teröristlerin kullandığı sığınak ve barınaklarda silah ve mühimmat bulundu
## İçerik
20 Ocak 2018 23:26
.
Tunceli İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı Jandarma Özel Harekat timleri bugün sabah saatlerinde kar yağışının durmasıyla birlikte il merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Kutuderesi Vadisi'ne operasyon düzenledi. Kar kalınlığının 1 metreye ulaştığı, hava sıcaklığının eksi 10 dereceye düştüğü bölgede yapılan arazi arama- tarama faaliyetlerinde PKK'lı teröristlerin kullandığı tespit edilen sığınak ve barınaklar bulundu. Sığınak ve barınaklarda yapılan aramalarda 7 kalaşnikof piyade tüfeği, 3 bin kalaşnikof mermisi, 1 gece görüş dürbünü, 4 dürbün, 2 büyük telsiz, 5 el telsizi, 9 güç kaynağı malzemesi ele geçirildi.
Sığınak ve barınaklar kullanılmaz hale getirilirken, bölgede operasyonların devam ettiği bildirildi.
FOTOĞRAFLI |
# Sevgili Ercan Hocam, sayın Tahsin Tarhan..
## Özet
Bugün Türkiye, kendisi pek de para kazanmadan milyarlarca dolar ihracat yapabilen bir otomotiv sektörüne sahipse o yıllarda bu sektöre baş koymuş bizler gibi idealist bir avuç Türk vatandaşının yüzü suyu hürmetinedir
## İçerik
Geçende çok yakın bir dost kaybettim. Prof. Dr. Ercan Tezer. Onu 80’li yılların sonuna doğru tanımıştım. Meslektaş ve Ankara Üniversitesi’nden okuldaştık. O da teknoloji mühendisi idi. Okuldan sonra akademik kariyeri seçmiş, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı ve Rektör Yardımcılığı’nda da bulunmuştu.
İhtilalden sonra üniversiteden ayrıldı; Tarım Bakanlığı’na geçti, Tarımsal Mekanizasyon Dairesi’nin kurulması, Tarımsal Mekanizasyon Kurulu'nun oluşturulması ve devletin tarım makinaları ile daha çok ilgilenmesi ve bu sahada yerli üretim için çok çalıştı. Ancak daha sonraki görüşmelerimizde bu dönemde başarısız olduğunu söylemişti.
Ülkemiz devlet yöneticilerine özellikle teknolojik bir şeyler anlatılabilmesinin zorluğunu her ikimizde epey yaşamış insanlardık.
HEMA ve MERCEDES şirketlerinde hem üretim hem ticari dalda sorumluluklar aldı; ve çok başarılı oldu.
Daha sonra zannederim 1992’de OSD (Otomobil Sanayi Derneği) Genel Sekreteri oldu; ve bu hizmeti kesintisiz 23 yıl sürdürdü. Bu yıllarda "Hocam seni artık Türk Dışişleri Bakanı yapmaları gerekir!!!" diye takılırdım. Çünkü bu dünyanın en girift sektörünün Türkiye’de çoğunluğu yabancı sermaye olan bir derneğin, devlet, yan sanayi, pazar ve müşteri temsilcilerini aynı anda mutlu etmek her babayiğit in harcı değildi. Hem de 23 yıl.
1970’lerde OSD daha fikir halinde iken çalışmalarına Oyak-Renault’u temsilen katılmıştım. Daha sonra en az bu dernek kadar önemli olan TAYSAD – Taşıt Araçları Yan Sanayi Derneğini kurdurduk.
Doğru söylemek gerekirse, Başta OSD’deki Yabancı marka (1 marka hariç hepsi öyle!) Yabancı Yöneticileri ayak sürdü; ancak biz "Türk Pasaportlular" çeşitli metotlar ile –Devlet’in haberi olmadan devleti de kullanarak!!!- galebe çaldık; TAYSAD –önceleri tamamen OSD kontrolünde- kuruldu. İlk Başkan Reştan Aras Koç gurubunda (Otosan, Tofaş vs.) çalışıyor idi. Ancak, beklenenin aksine, tarafsız; hatta TAYSAD taraflı görev yaptı.
Bir başka "tipik örnek" sevgili dostum Rahmetli Ahmet Arkan’dır. Ahmet bey işe başladığı zaman bir kalıpçı ustası idi; TAYSAD ve Türk yan sanayi ile birlikte büyüdü; sahici bir sanayici oldu. TAYSAD’a başkanlık da yaptı.
Okuyucunun o günleri hayal etmesi biraz zordur:
Bizler; yabancı markalardan maaş alan Türk yöneticiler ve daha "ustalıktan" "sanayiciliğe" yeni geçmiş Bursa ve İstanbul’da bir avuç insan..
O tarihlerde üretim yapan "markalar" devlet ile "yüzde 70 yerli parça kullanacağız!!" diye sözleşme imzalamalarına rağmen, bu oranın yanından bile geçemiyorlardı. Ülkede "yerli ambalaj ve fatura sanayicileri" türemişti.
"Markanız" size "kardeşim bu yan sanayinin gelişmesi ve birleşmesi bizim lehimize değildir!" fikrini söylemeden empoze etmeye gayret ediyor; öte yandan yan sanayiciden aldığı 3 kuruşluk yerli üretimin parasını geç veya az vererek onu açlık sınırında ve kendine muhtaç halde tutmağa çalışıyorlardı.
Kuruluşta benim ve sevgili kardeşim rahmetli Okan Özmutlu’nun çok katkıları oldu. Halen hayatta olanların adını yazmıyorum... Neme lazım!!
Mütevazı olmayacağım; bugün eğer Türkiye, kendisi pek de para kazanmadan milyarlarca dolar ihracat yapabilen -elinden geldiği kadar- son teknolojiyi kullanmaya gayret gösteren otomotiv sektörüne sahipse o yıllarda bu sektöre baş koymuş bizler gibi idealist bir avuç Türk vatandaşının yüzü suyu hürmetinedir.
OSD ve TAYSAD kuruluşu mesleki iftihar vesilelerimden biridir; işte arada bir bu hikâyeleri Rahmetli Ercan hocam ile baş başa Bostancı balıkçı meyhanelerinde anardık…
Nur içinde yat Hocam…
Ercan Tezer ve Tahsin Tarhan
***
Bu yazının ikinci konusu Sayın Tahsin Tarhan. CHP Kocaeli Milletvekili. Düzce’de Bir "otomotiv süspansiyonu" fabrikası var. Çok ciddi bir yıllık kapasitesi ve ihraç kabiliyeti var.
TT ÇELİK YAY A.Ş., bir dünya markası. YILDA 24 MİLYON KİLO ÜRETİM YAPIYOR. Geleneksel makastan, en modern asimetrik helezon, hava yastıklı süspansiyon elemanlarına kadar geniş bir ürün gamı var.
Yani Tahsin Bey "sözel!" bir milletvekili değil; uygulamacı….
Gerek dünya gerekse Türkiye de otomotivi iyi bilenlerden. Kendisi ile Gebze TÜBİTAK Mam da Sn. Fikri Işık’ın satın aldığı Saab Platformunu incelerken tanışmıştık. Son derece bilgili olduğu kadar alçak gönüllü bir zat.
Geçtiğimiz günlerde "Türk Otomotiv Endüstrisi ve Yerli Otomobili" ile ilgili bir basın toplantısı yapmış.
Muhabir arkadaşlardan aldığım bilgiye göre, Son derece politik olmayan, Ülke yararına bir teklif te bulunmuş.
"Ticaret ve Sanayi bakanlıklarını ortak, acil eylem planı hazırlamaya çağırıyorum" demiş.
Türk otomotiv sektörünün ülke ekonomisi üzerinde etkisinin ne olduğunu uzun uzun yazmağa gerek yok. Ülkenin en büyük 5 sanayi kuruluşunun 4’ü otomobil fabrikası.
Bu sektör 2016/2017 yıllarında yılda Bir milyon yerli perakende satışı zorluyordu. (2016 – 984.000, 2017 de 956.000 satış) ancak birden bire 2018 de 621.000 de düştü. Bu yıl (2019 ilk altı ay 213.000) yıl sonuna kadar en çok 400.000 satılabilir tahmini yapılıyor. Bu "fazla" ciddi bir düşüş.
Otomotiv de belirli bir yıllık kapasitenin altına düşerseniz, maliyetleriniz ciddi olarak artar, ve ne ihracat ne yerli piyasa için fiyat oluşturamazsınız. Ucuz Türk lirası da sizi kurtarmaz, çünkü can alıcı maliyetler yabancı para iledir.
Öte yandan Türkiye ekonomisinin taşıyıcı kolonu otomotivdir. O tökezler ise diğer sektörler sağlam kalabilir zannedilmesin.
Bu ciddi durumu en derinlemesine gören bir sanayici olarak CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, "En kısa sürede otomotiv sektörünün geleceği planlanarak uygun politikaların belirlenmesi için iktidar, muhalefet ayrımı yapmadan elimizi taşın altına koymanın zamanı gelmiştir." Demiş.
Özellikle Otomotiv sektörüne yönelik teşviklerin 1 Temmuz'da sona ermesinin "şok etkisi" yarattığını savunan Tarhan, "Çünkü herkes devam edeceği konusunda çok emindi. Pazar bu kadar daralırken desteklerin çekilmeyeceği düşünülüyordu. Bu kararın gerekçesini kimse anlamadı." Demiş.
Honda'nın Kocaeli fabrikasını kapatma kararının ülke ekonomisi açısından üzücü olduğunu dile getirirken, Türkiye'ye yatırım yapmayı düşündüğü bildirilen Volkswagen'in teşvik edilmesi gerektiğini vurgulamış.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tarhan (Benim en çok üzerinde durduğum) "GLOBAL TÜRK OTOMOBİLİ" konusunda da "Beş babayiğidin bu günkü şartlarda, başta kredi faizi olmak üzere üretim yapma şansı yok" diye ilave etmiş.
Kalkınma Planı'nda otomotiv sektöründe, sadece yerli araç üretimine yönelik ifadelerin bulunduğunu söylemiş.
Yerli araç üretiminin yıllardır Türkiye'nin gündeminde bulunduğunu ancak bu konuda somut bir adım görülmediğini öne süren Tarhan, "Bugün yerli aracı değil, mevcut otomotiv sektörünü nasıl ayakta tutarız, onu konuşmamız gerekiyor" demiş. "TBMM Genel Kurulu’nda geçen bir kanun maddesi ile otomotiv sektörüne destek verme yetkisini Cumhurbaşkanı aldı" ifadelerini kullanmış. Ben kişisel olarak Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuyu çok ciddiye aldığını ve muhakkak başarılmasını istediğini biliyorum.
Ancak bir hatırlatma: AB ile aramızda mevcut Gümrük Birliği anlaşmasına göre devletler eğer bir teşvik vereceklerse, bunun yerli yabancı tüm markalar için olabilmesi gerekiyor.
Ben 10 yıldır YERLİ OTOMOBİL konusunda çalışırım; sayın Tarhan baştan sona haklıdır; ve kişisel bilgi ve tecrübesi ülkemizde Sanayi Bakanlığı yapmış ve yapmakta olan sayın siyasetçilerden çok daha geniştir.
Sektör yetkilileri Sayın Tarhan’ın işbirliği çağrısına hükümetten olumlu cevap gelmesini bekliyor; siyasetin gereği kamuoyunun istediğini yapmak değil midir?? |
# Uluç Bayraktar'ın ilk sinema filmi 9,75'in fragmanı yayınlandı
## Özet
"Ezel", "Karadayı" gibi dizilerle adını duyuran Uluç Bayraktar'ın ilk sinema filmi "9,75", İstanbul Film Festivali'nde Türkiye galasını yapacak.
## İçerik
28 Nisan 2021 10:34
Mehmet Eroğlu'nun "9,75 Santimetrekare" adlı romanından uyarlanan ve Uluç Bayraktar'ın yönettiği 9,75 filminin ilk fragmanı yayınlandı. Nejat İşler'in başrolünü üstlendiği yapımın oyuncu kadrosunda Funda Eryiğit, Berkay Ateş, Menderes Samancılar ve Ercan Kesal yer alıyor.
"9,75", 20 - 29 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan ulusal yarışmadaki 13 filmden biri olacak.
Bangladeş'te Dhaka Uluslararası Film Festivali'nde yarışan "9,75"in başrol oyuncusu Nejat İşler 'en iyi erkek oyuncu' ödülüne layık bulunmuştu. |
# Anayasa Uzlaşma Komisyonu haftanın 5 günü çalışacak
## Özet
Komisyon üyesi CHP'li Rıza Türmen, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e, 'Açıklamalarınız komisyon itibarına darbe vurmuştur. Adeta topal atı kamçıladınız' dedi
## İçerik
11 Temmuz 2013 22:24
Hülya karabağlı/ ANKARA
Liderler turunun ardından Anayasa Uzlaşma Komisyonu, TBMM Cemil Çiçek başkanlığından yaptığı ilk toplantıda haftanın beş günü çalışma kararı aldı. Muhalefet, komisyon çalışmalarını yetersiz gösteren açıklamalarda bulunduğu için Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i eleştirdi. CHP’li Atilla Kart, Çiçek'e komisyonu tembelmiş gibi gösteren açıklama yaptığına dikkat çekti ve "Komisyonu arenaya atarcasına, birilerinin önüne atarcasına manipüle etmeniz, 440 gün üzerinden hesap yapmanızın mantıklı bir tarafı yok" dedi. Kart'a destek veren CHP'li Rıza Türmen de, "Açıklamalarınız komisyon itibarına darbe vurmuştur. Adeta topal atı kamçıladınız" dedi. Toplantıda, komisyonun haftanın beş günü çalışması karara bağlandı.
Komisyon yarın 'yargı' bölümünden devam edecek. TBMM başkanı, programı uygun olursa komisyon çalışmalarına katılacak. |
# 7 yılda 80 bin bakkal kepenk kapattı
## Özet
"Ulusal marketler, çevresindeki yerel zincirleri ve bakkalları bitiriyor"
## İçerik
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, bakkalların sayısının son 7 yılda 240 binden 162 bine gerilediğini belirterek, "Kuralsızlık nedeniyle hızla çoğalan ulusal marketler, çevresindeki yerel zincirleri ve bakkalları bitiriyor" dedi.
Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de ulusal zincir market sayısının 30 bine ulaştığını ve 7 yıl içinde bu sayının 44 bine çıkmasının beklendiğini belirterek, bu marketlerin sayısının her geçen gün arttığını, küçük esnafla birlikte yerel zincir marketlerinde yok olmaya başladığını aktardı. Ulusal zincir marketlerin bir tek köylere girmediğine dikkati çeken Palandöken, 2010-2017 yılları arasında şube sayısı en az beş ve üzerinde olan market zincirlerinin toplam mağaza sayısının yüzde 178, ulusal zincirlerin toplam market sayısının da yüzde 285 arttığını ifade etti. Buna göre market sayısı üçe katlandı. Palandöken, bakkalların sayısındaki düşüşle ilgili ise "Esnafın sürekli gelişen teknolojiye ayak uydurması, dört bir yanını saran büyük marketlerle başa çıkması, düşük sermayesi ile mümkün değil. Bu noktada esnafın korunması gerek. Kuralsızca açılan bu marketler, tıpkı AVM’ler gibi esnafa büyük zarar veriyor ve tedbir alınması artık kaçınılmaz" dedi. |
# NSU davasında yeni gelişme
## Özet
NSU terör örgütüne ilişkin davada "Corelli" adlı 2014 yılında hayatını kaybeden muhbirin cep telefonu ortaya çıktı.
## İçerik
"Corelli" isimli muhbir, Almanya iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Dairesi'nin NSU içindeki olası faaliyetlerine ilişkin soruşturmalarda kilit figür konumunda. 2012 yılına kadar Anayasayı Koruma Dairesi için muhbirlik yapan Corelli, 2014 yılında henüz 39 yaşındayken Paderborn'daki evinde ölü bulunmuştu. Bilirkişi uzmanları, Corelli'nin ölüm nedeninin diyabet hastalığına bağlı şeker koması olduğunu açıklamıştı.
Tagesschau.de haber portalının konuya ilişkin haberinde, gerçek adı Thomas Richter olan muhbirin Neonazi olduğu ve iki yıl boyunca üstlerine istihbarat aktardığı öne sürülüyor. Haberde, "Corelli"nin ırkçı NSU terör örgütü ile bağlantıya geçmiş olabileceğine dair iddiaların bugüne kadar açıklığa kavuşturulmadığına dikkat çekiliyor. Anayasayı Koruma Dairesi'nin güvenilir muhbirlerinden olan Corelli'ye istihbarat faaliyetleri için 300 bin euroluk ödeme yapıldığı iddia ediliyor. |
# Şampiyonlar Ligi'nde Bayern Münih rüzgarı esti: Bayern Münih 6 - Porto 1
## Özet
Portekiz'deki maçta 3-1 mağlup olan Bayern Münih, Porto karşısında devleşti
## İçerik
22 Nisan 2015 01:59
Bayern Münih ve Porto arasında gerçekleşen Şampiyonlar Ligi rövanş maçı, 6-1 sona erdi. Portekiz'deki maçta Porto'ya 3-1 mağlup olan Bayern Münih, kendi sahasında devleşti.
Maçta Bayern Münih'in golleri, 86. dakikada Xabi Alonso, 40. dakikada Robert Lewandowski, 36. dakikada Thomas Müller, 27. dakikada Robert Lewandowski, 22. dakikada Jerome Boateng ve 14. dakikada Thiago Alcantara'dan geldi.
Porto'nun tek golünü atan isim ise 73. dakikada Jackson Martinez oldu. |
# Somalı aileler: Madem devlet bizim yanımızda niye sorumluların cezasını çekmesine izin vermiyor
10 Mayıs 2015 21:03
Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği katliamın yıl dönümüne 3 gün kala yürüyüş ve miting düzenlendi. Şehit madencilerin aileleri, Cengiz Topel Meydanı'nda şehit madencilerin isimlerinin yazılı olduğu pankartın arkasında toplandı.
Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve vatandaşların da destek verdiği yürüyüş, yaklaşık 3 bin kişinin katılımıyla başladı. Şehit madencilerin isimlerinin tek tek okunması sırasında şehit madencilerden birinin yakını, sinir krizi geçirdi. Kendisini şehit isimlerinin yazılı olduğu pankartın üzerine atan kadın, "Göremedim, ölüyorum, kurtarın" beni diye bağırdı. Katılımcılar, kadını alarak sakinleştirmek için yol kenarına götürdü. Başka bir şehit annesi de ağlayarak, "Dayanma gücü ver Allahım" dedi.
Şehit madencilerin isimlerinin okunmasının ardından başlayan yürüyüşte, şehit madencilerin çocukları isimlerin yazılı olduğu pankartın ön tarafını, anneleri de arka tarafını taşıdı. Yürüyüş sırasında madencilerin akrabalarının taşıdığı sembollar herkesi duygulandırdı.
'Babamın fotoğrafını taşıyorum. Babamı özledim'
Küçük bir kız çocuğu şehit babasının isminin yazılı olduğu bareti kafasına takarken, bir çocuk ise şehit babasının fotoğrafını taşıdı. Maden kazasında şehit olan Bilal Malkoç'un oğlu Emrem, maden ocağında babasını ve dayısını kaybettiğini belirterek, "Babamın fotoğrafını taşıyorum. Babamı özledim. Babamı ve dayımı kaybettim Soma'da maden kazasında. Onları özlüyorum. Bana onları kim getirecek" dedi.
Annesi Meltem Malkoç ise sebep olanların da aynı acıyı çekmesini istedi. Acılı anne, "Bu dünyada ödemezlerse öbür dünyada inşallah Allah alır bunların hakkını. Nasıl özledim diye yapıyorsa, Allah da onlara böyle evlat acısı, kardeş acısı göstersin. Bu baştakilere göstersin. Kimin ihmali varsa, Allah onlara her şeyi bu dünyada göstersin biz de onların acısını görelim. Bu 301 kişi bunların acısını görsün" şeklinde konuştu.
'Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek'
"Somayı unutmadık unutulmayacağız" pankartı taşıyan grup, yürüyüş boyunca "Hırsız katil AKP", "İş kazası değil bu bir cinayet", "Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek" sloganlarını attı.
Yaklaşık bir saat süren yürüyüşün ardından Soma Hükümet Konağı önünde toplanan grubun arasından, şehit madenci Mustafa Kaya'nın eşi Naciye Kaya konuşma yaptı. Eşinin ekmek parası için gittiği kömür ocağından cenazesinin geldiğini söyleyen Kaya, "Yazıklar olsun diyorum. Madem devlet bizim yanımızda niye sorumluların cezasını çekmesine izin vermiyor. Nerede Enerji Bakanı? Nerede buranın belediye başkanı, nerede? Biz yalnız kalmak istemiyoruz" dedikten sonra bayıldı.
Gerçek sorumlular cezalandırılsın
Mitingte, HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de bir konuşma yaptı. Kürkçü, "Tüm halklarla beraber adalet istiyoruz. Somalı ailelerin çağrısını hep birlikte tekrar ediyoruz. Adalet istiyoruz. Adalet istiyoruz. Hepimiz gördük, hepimiz biliyoruz, bu adaletin, herhangi bir mahkemede, sağlanamayacağını, görüyoruz" dedi.
Kürkçü'nün ardından CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel de bir konuşma yaparak, "Sadece bazıları daha çok para kazansın, birileri daha yüksek katlı gökdelenler yapsın. Birileri cebindeki paraya para, konforuna konfor lüksüne düks katsın diye yerin altında hiç hakketmedikleri sonla karşılaşan 301 kardeşimizi doğuran analara ve onların çocuklarını babasız büyütmeye çalışan analara selam olsun" ifadelerini kullandı.
Soma'da ailelerin ve yakınlarının düzenlediği miting sona erdi. Mitingin sonunda bir kez daha, kürsüden "gerçek sorumluların" cezalandırılması istendi. |
# Başbakan'ın makam odasında yeni 'böcekler' mi bulundu?
## Özet
Başbakan'ın AKP Genel Merkezi'ndeki makam odası ile Meclis'teki makam odasında da iki farklı dinleme cihazı tespit edildiği öne sürüldü
## İçerik
23 Aralık 2012 15:50
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Ankara'daki evinde dinleme cihazı bulunduğunu açıklamasının ardından, bilişim polisi dinleme cihazını inceliyor. Erdoğan'ın evi dışında, Meclis ve AKP Genel Merkezi'ndeki makam odalarında da dinleme böcekleri bulunduğu öne sürüldü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendisinin de dinlendiğini NTV-Star ortak yayınında "Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu" sözleriyle açıkça dile getirdi.
Edinilen bilgilere göre, Başbakan Erdoğan'ın Ankara Keçiören'deki evinde Şubat ayında yapılan aramada, dinleme cihazları bulundu. Bunun üzerine tam bir böcek seferberliği başlatıldı. Milli İstihbarat Teşkilatı Erdoğan'ın bulunduğu yerlerde geniş çaplı inceleme başlattı.
. Ekim ayındaki aramaların ardından Başbakan'ın Meclis'teki odasında geniş çaplı bir tadilat yapıldı.
Başbakanlık koruma ekibinin tepeden tırnağa yenilenmesinin de bulunan böceklerle bağlantısı olduğu iddia edildi.
Bu arada Başbakan Erdoğan'ın makam aracında da arama yapıldığı belirtildi. Aramaların hepsi Erdoğan'ın Ankara dışında programı olduğu günlere denk getirildi.
Soruşturma başlatılmış
Milliyet Gazetesi'nin haberine göre, Ankara Başsavcılığı'nın da konu hakkında kapsamlı bir soruşturmayı çoktan başlattığı ortaya çıktı.
Soruşturmaya son olarak Başbakan'ın evinin alt katındaki ofisinden çıkan cihaz da dahil edildi.
Tespit edilen böçekler şu anda Ankara Emniyeti Bilişim Şubesi'nde teknik inceleniyor. Bunun ardından kapsamlı bir rapor hazırlanacak. |
# Metin Feyzioğlu'ndan yürütmeyi durdurma kararına tepki: Hukuksuz bir karar, itiraz edeceğiz
Türkiye Barolar Birliği Başkanı **Metin Feyzioğlu**, Ankara 5'inci İdare Mahkemesi’nin TBB’ye karşı verdiği yürütmeyi durdurma kararına sert çıktı. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararını "hukuksuz" olarak değerlendiren Feyzioğlu, itiraz edeceklerini açıkladı. Kendisini eleştiren ve olağanüstü genel kurula çağıranlara da "İsmet Paşa'nın dediği gibi, hadi canım sende" şeklinde cevap verdi.
Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’nin verdiği karar sonrası açıklama yapan Yurdagül Gündoğan, TBB’nin karardan sonraki bir ay içerisinde delegeleri olağanüstü genel kurula çağırmasının zorunlu olduğunu söyledi.
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Facebook hesabından yaptığı açıklamada mahkemenin yürütmeyi durdurma kararını "hukuksuz" olarak değerlendirdi ve Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz edeceklerini açıkladı. Açıklamasında kendini eleştirenlere tepki gösteren Feyzioğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Uluslararası Barolar Birliği, Türkiye Cumhuriyeti ordusunu etnik temizlik yapmakla suçlayacak, TBB susacak. Benim kurumunun önünde Türkiye olacak, Paris Barosu Türkiye’yi suçlayacak ve ben gerçekleri dünyaya anlatmayacağım. İsmet Paşa’nın dediği gibi, ‘Hadi canım sende.’ Bundan dolayı olağanüstü genel kurula mı çağrılıyormuşum, umurumda değil. Rakibimin rakibi dostumdur diyenler, ulusalcı gibi görünüp el ele gezenler de, ben çok milliyetçiyim diye geçinip DHKP-C’ye terör örgütü diyemeyenler de bizi olağanüstü genel kurula çağırdılar. Biz de gitmedik."
Baroların genel kurul talebinin kanuna aykırı olduğunu savunan Metin Feyzioğlu, "12 baronun talebi ile olağanüstü genel kurula gitme talebini reddettik. Çünkü anayasa ve kanuna aykırıydı. Bu kararımıza karşı dava açtılar. Hiçbir derdimiz yokmuş gibi, korona virüse karşı uykusuz bir şekilde mücadele etmiyormuşuz gibi, meslektaşlarımızın sorunlarını çözmek, ortak akla ulaşmak, milli birlik içerisinde çözüm odaklı çalışmıyormuşuz gibi bugün bir idare mahkemesi sıfır gerekçe ile ‘olağanüstü genel kurulu kabul etmeliydiniz’ dedi"
Mahkemenin kararını "hukuksuz" olarak nitelendiren Feyzioğlu, "Mahkeme kararları gerekçeli olur ama kararda gerekçe yok. Çünkü mahkemenin verdiği karar hukuka aykırı. Yargının kestiği parmak acımaz. Bizi bunlar yıldıramaz" dedi.
Öte yandan 39 baro, Başkan Metin Feyzioğlu'na destek açıklaması yaptı. Baroların ortak destek açıklaması şu şekilde:
"Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen Coronavirüs Salgın hastalığının sadece ülkemizde değil tüm dünyada yarattığı sağlık, sosyal ve ekonomik etki tüm kamuoyunca bilinmektedir.
Öncelikle, ülke genelinde tanı konduğunu öğrendiğimiz avukat arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, bir an önce iyileşerek aramıza ve görevlerine dönmelerini ve bundan sonraki süreçte tek bir meslektaşımızın dahi hastalanmamasını diliyoruz.
Ayrıca, bu süreçte Coronavirüs tanısı konan ve tedavi sürecinde olan tüm vatandaşlarımıza bir an önce iyileşmeleri yönünde acil şifalar diliyoruz. Hastalık nedeni ile vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Salgın Hastalığın seyrinin bir an önce olumlu yönde yok olma yönünde değişmesini, etkilerinin bir an önce ortadan kalkmasını ve ülkemiz için en az sıkıntı ile atlatılmasını da en güçlü dilek ve temennilerimizle diliyoruz.
Yine, salgın hastalığın başından bu yana her zaman olduğu gibi bu ülkenin vatandaşlarının sağlığı için canlarını hiçe sayarak çaba ve emek gösteren sağlık çalışanlarımıza, güvenlik güçlerimize ve bu doğrultuda çalışan tüm kurum ve kuruluşlara da teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Salgın hastalık nedeni ile, sosyolojik ve ekonomik etkilerin, önümüzdeki süreçte de sürmesi beklenirken, meslek örgütümüzün, avukatların bu süreçten etkilenmemesi mümkün değildir. Tüm beklentimiz ve isteğimiz mesleğimizin, adalet ve yargı sistemimizin bu sancılı süreci en az hasarla atlatmasıdır. Bunu sağlayabilmek adına, ilgili kurumların, olağanüstü koşullar içinde gerekli yasal düzenlemeler için mücadele ettiği ve uygulama birliği sağlamaya çalıştığı da izlenmektedir. Tam bu noktada meslek örgütü olan baroların ve de çatı örgütü olan Türkiye Barolar Birliğinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Birlik ve beraberlik ruhu içerisinde hareket edildiğinde, ayrı ve dağınık taleplerin, farklılık arz eden sorunların tek bir ağızdan, doğru ve akılcı bir dille, diyaloğu önceleyen, yapıcı ve çözümcü bir yaklaşımla, doğru muhataplarına iletildiğinde karşılandığı, hemen sonuç alınamasa bile süreç içerisinde dikkate alındığı anlaşılmıştır.
Bu süreç içerisinde, avukatlar, ekonomik etkilerden mücbir sebep kapsamında etkilenecek sektörler arasına alınmış, mali konularda ülke kapsamında alınan tedbirlerden faydalanmaları sağlanmıştır.
Yargıda sürelerin durdurulmasını içeren 7226 sayılı kanun Geçici Madde 1 nci maddesi ile, halk sağlığı tedbirleri kapsamında, sağlığını haklı olarak önceleyen meslektaşlarımızın ve sorumlu oldukları müvekkillerinin, hak kayıpları yaşamaması noktasında gereken tedbirler alınmıştır.
Aynı kanun maddesi ile yetki tanınan HSK’ın, tüm mahkemeleri, duruşma ve tebligat süreçlerini ilgilendiren bir karar alması beklenmektedir. Stajyer Avukatların, adliye stajları konusunda da gerekli tedbirler ve kararlar alınmıştır.
Bu kapsamda yapılan ve tamamlanan işler olduğu kadar, halen eksik olan, uygulamada karşılaşılan sorunlar ile ilgili olarak gerekli girişimler yapılmaktadır.
Türkiye Barolar Birliği 7 Temmuz 1969 tarihinde yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık Yasası’yla yasal, 9-10 Ağustos 1969 tarihlerinde yapılan ilk genel kuruluyla fiili olarak kurulmuştur.
Kurulduğu günden bu yana Avukatlık Yasası’nın 110.maddesinde işaret edildiği üzere, avukatlık mesleğinin, Baroların, Baro üyesi olan meslektaşlarımızın sorunlarını çözmek, onların mesleki yönden ilerlemelerine ve kendilerini geliştirmelerine destek vermek, ülkemiz hukukuna, evrensel hukuka katkı yapmak, yasaların ülkemizin gereksinimlerine uygun olarak yürürlüğe konulması ve uygulanması yönünde çalışmalarda bulunmak, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak sorumluluğundan kaçmayan örgütümüz bu zorlu süreçte de kanunun kendisine yüklediği ödev ve görevleri yerine getirmektedir.
Barolar, koordineli bir çaba ve üstün gayret ile akılcı bir çözüm yolu bulmaya çalışmakta, sorunları çatı örgütüne ileterek aktarılmasını talep etmekte, bir yandan da, kendi iç işleyişlerinde gereken tedbirleri almaya çalışmaktadır.
Bu nedenle, devam edecek bu süreçte, meslek örgütümüz için olağanüstü gayret gösteren Türkiye Barolar Birliğine, başta başkanı Av. Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU başta olmak üzere, yönetim kurulu ile tüm kurullarına, çalışanlarına teşekkür ediyoruz.
Bizler, bu zorlu süreçte akılcı ve yapıcı yaklaşımlarla, çözümcü yollarla ve iletişimi sürekli açık tutarak çatı örgütümüzle birlikte olmaya devam edeceğimizi ve bu zorlu sürecin üstesinden hep birlikte gelmek üzere meslektaşlarımız için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımızı beyan ederiz. Saygılarımızla."
1-AFYONKARAHİSAR BAROSU BAŞKANI AV. TURGAY ŞAHİN
2-AĞRI BAROSU BAŞKANI Av. MEHMET SALİH AYDIN
3-AKSARAY BAROSU BAŞKANI AV. ERHAN TOPRAK
4-ARDAHAN BAROSU BAŞKANI AV. OSMAN NURİ YILDIZ
5-BARTIN BAROSU BAŞKANI AV. FERHAT PARLATIR,
6-ÇANKIRI BAROSU BAŞKANI AV. ERKAN KÖROĞLU,
7-ÇORUM BAROSU BAŞKANI AV.KENAN YAŞAR,
8-EDİRNE BAROSU BAŞKANI AV. ALPER PINAR
9-ELAZIĞ BAROSU BAŞKANI AV. MUSTAFA YENTÜR
10-ERZURUM BAROSU BAŞKANI AV. TALAT GÖĞEBAKAN
11-ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI AV. MUSTAFA ELAGÖZ
12-GAZİANTEP BAROSU BAŞKANI AV. BEKTAŞ ŞARKLI
13-GİRESUN BAROSU BAŞKANI AV. SONER KARADEMİR
14-GÜMÜŞHANE-BAYBURT BÖLGE BAROSU BAŞKANI AV. SERKAN PEKMEZCİ
15-IĞDIR BAROSU BAŞKANI AV. SERKAN ALAKAN
16-ISPARTA BAROSU BAŞKANI AV. ÜNSAL ÇANKAYA
17-KAHRAMANMARAŞ BAROSU BAŞKANI AV. MUHAMMED BURAK GÜL
18-KARABÜK BAROSU BAŞKANI AV. RIDVAN ERDOĞAN
19-KARAMAN BAROSU BAŞKANI AV. OKTAY YILMAZ
20-KASTAMONU BAROSU BAŞKANI AV. ÖZGÜR DEMİR
21-KIRŞEHİR BAROSU BAŞKANI AV. MEHTAP TUZCU
22-KİLİS BAROSU BAŞKANI AV. MEHMET TAŞÇI
23-KONYA BAROSU BAŞKANI AV. MUSTAFA ALADAĞ
24-KÜTAHYA BAROSU BAŞKANI AV. AHMET ATAM
25-MANİSA BAROSU BAŞKANI AV. ALİ ARSLAN
26-OSMANİYE BAROSU BAŞKANI AV. HALİL YAVUZDOĞAN
27-RİZE BAROSU BAŞKANI AV. ÜMİT PEÇE
28-SAKARYA BAROSU BAŞKANI AV. ABDURRAHİM BURAK
29-SAMSUN BAROSU BAŞKANI AV. KERAMİ GÜRBÜZ
30-SİNOP BAROSU BAŞKANI AV. HİCRAN KANDEMİR
31-SİVAS BAROSU BAŞKANI AV. H.YILMAZ DEMİR
32-UŞAK BAROSU BAŞKANI AV. EMİN COŞKUN
33-YOZGAT BAROSU BAŞKANI AV. MEHMET ŞİMŞEK
34-KARS BAROSU BAŞKANI AV. İBRAHİM BAŞTİMAR
35-ZONGULDAK BAROSU BAŞKANI AV. ÖZEL EROĞLU
36-KAYSERİ BAROSU BAŞKANI AV. CAVİT DURSUN
37-TOKAT BAROSU BAŞKANI AV. MELİH YARDIMCI
38-NEVŞEHİR BAROSU BAŞKANI AV. NECMİ ÖNCÜL
39-NİĞDE BAROSU BAŞKANI AV. OSMAN ÇİMEN |
# İzmir'den Tunceli'ye kitaplarla gelen mutluluk
## Özet
Nevra UÇKAÇ/İZMİR, (DHA) - FARKLI illerde yaşayan bir grup gönüllünün desteğiyle İzmir'den 1400 kilometre uzaklıktaki Tunceli'nin Mazgirt ilçesindeki Darıkent Köyüne ulaşan Gülcan Demirpençe, köyde lösemiden hayatını kaybeden Gülsüm Türkmen'in adına bir k
## İçerik
ütüphane kurulmasını sağladı. Darıkent İlkokulu ve Ortaokulu'nda kısıtlı imkanlarla eğitimini sürdüren 85 öğrenciyi kitaplarla buluşturan gönüllüler adına kütüphanenin açılışına katılan Demirpençe, çocukların mutluluğuna ortak oldu.
Bir inşaat firmasında çalışan ve sosyal sorumluluk projelerine verdiği desteklerle sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta takip edilen 26 yaşındaki Gülcan Demirpençe, İzmir'den yola çıkıp, Tunceli'nin Mazgirt ilçesindeki 85 öğrencinin eğitim gördüğü Darıkent İlkokulu ve Ortaokulu'na kütüphane kurdu. Facebook üzerinden kendisine ulaşan eğitim gönüllülerinin desteğiyle 2 bin 500 kitap, 20 raflı 4 dolap, 1 bilgisayar ve boya temin eden Demirpençe, geçen hafta açılışı yapılan Darıkent köyündeki kütüphaneye lösemiden yaşamını yitiren Gülsüm Türkmen'in adının verildiğini söyledi. Türkmen'in 2014 yılında hayatını kaybettiğini hatırlatan Demirpençe, "Gülsüm, Avustralya'da yaşıyordu. Ege Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gördü ve 2014'de aramızdan ayrıldı. Köy okullarında kurduğumuz kütüphanelere kanser tedavisi nedeniyle okula devam edemeyip, hayatını kaybeden çocukların isimlerini vermek istedik. Ben de aslen Tunceliliyim. Bu okulu Tunceli İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde çalışan bir arkadaşımdan öğrendim. Mazgirt'e 45 dakikalık mesafede. Ben, normal bir köy okulu sanıyordum; ama gidince farklı bir tabloyla karşılaştım" dedi.
'BİZİ DE DÜŞÜNEN BİRİLERİ VARMIŞ'
Darıkent İlkokulu ve Ortaokulu'nun bir dağın tepesinde ve ulaşımı çok güç bir yerde bulunduğunu belirten Demirpençe, oraya bir kütüphane kurulması için İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden gerekli izinler alındıktan sonra sosyal medya üzerinden duyurular yapmaya başladığını söyledi. Bursa, İstanbul ve İzmir'den gönüllülerin kitap desteğiyle 3 ayda hazırlıkları tamamlayan Demirpençe, ardından Darıkent'in yolunu tuttuğunu anlattı. Demirpençe, "İlk başlarda normal bir köy okulu diye düşündüğüm yer, meğer çok ırak bir tepenin üzerine kurulmuş yalnız bir okuldu. Sonra ne kadar güzel bir seçim yapmış olduğumu anladım. Yol uzadıkça değerlendi gözümde. Oraya vardığımda gözlerdeki heyecana, mutluluğa şahit olmak apayrı bir duyguydu benim için. Okul müdürü Ali Kocaoğlu'nun söylediği tek bir söz her şeyi özetledi. 'Bizi de düşünen birileri varmış'. Hayat, öyle bir döngü ki oradaki küçücük köyde yaşayan insanlarla yollarımız kesişti. Elbette bu kütüphaneyi yalnız açmadım. Biz yaptık, biz açtık. Eğitim gönüllüleri sayesinde daha çok kütüphane açacağız. Yanımda olan herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Darıkent ile ilgili bilgi veren Demirpençe, "Arabası olmayan, Tunceli merkeze gidemez. Çocukların kıyafeti yok, olanlarınki yırtık. Gönüllülerin bana ulaştırdığı kitapları inceleyerek, seçtik ve kütüphanemize koyduk. Birçoğu çocukların sınavlara hazırlık sürecinde de fayda sağlayacak. İl Milli Eğitim Müdürlüğü çalışanları ile birlikte açılışta 4 kişiydik. Hep yanımda oldular. O çocuklar için bot ve mont kampanyası da yapacağım" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI |
# İngiltere'de erkekler arasında intiharlar artıyor
## Özet
Ulusal İstatistik Enstitüsü'nce yayımlanan son rakamlara göre, 2011 yılında intihar edenlerin sayısı, 2010'a göre 437 kişi artarak 6045'e çıktı
## İçerik
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, 2011'de intihar eden erkek sayısı, 4552. Bu kadınlara kıyasla iki kattan da fazla ve 2002'den bu yanaki en yüksek rakam.
En yüksek intihar oranı 30-44 yaş arası erkeklerde görüldü. Verilere göre, bu yaş grubunda intihar eden erkek oranı 100 bin kişide 23. Her iki cinsiyet açısından ortalama alındığında, 2011'de her 100 bin kişiden 11,8'i intihar etti. 2010'da bu oran 11,1'di.
45-59 yaş grubundaki erkekler arasında da intihar oranı yüksek çıktı. Bu grupta 2006'da 100 binde 21,7 oran intiharlar, 2011'de 22,2'ye çıktı.
İngiltere'deki erkekler arasında intiharlar 1980'lerde artış kaydetmeye başladı. Tüm yaş gruplarındaki erkeklerde en yüksek intihar oranı 100 bin kişide 21,9 ile 1988'de görüldü.
Kadınlardaysa, tüm yaş gruplarında intiharlar son 31 yıldır düşmeye devam ediyor. 2011'de yaşamına son veren kadınların sayısı yine 1493 oldu.
İntihar etme olasılığı en yüksek kadın grubunun 45-59 yaşlarında olduğu kaydedildi. Son 30 yıldır İngiltere'de kadınlar arasında intiharlar erkeklere kıyasla sürekli düşük çıkıyor. |
# Akmerkez'de kaçak kısımlar yıkılıyor
## Özet
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ünlü alışveriş merkezi Akmerkez’deki, "ruhsatına aykırı" yapılan kaçak kısımları yıkmaya başladı.
## İçerik
Akmerkez’deki kaçak kısımların yıkımıyla ilgili olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi yazılı bir açıklama yaptı ve gazetelere fotoğraf servisi yaptı.
"Akmerkez’deki ruhsatını aykırı yapılar yıkılıyor" başlığıyla yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:
"Beşiktaş ilçesinde bulunan Akmerkez Alışveriş Merkezindeki ruhsata aykırı ilavelerin yıkımına bugün (11.08.2010) başlandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Tedbir Müdürlüğü’nün ekip ve ekipman (kaynak makinesi gibi) yönünden destek sağladığı yıkım çalışmaları kapsamında; projesine aykırı olarak yapılan ve dükkan olarak kullanılan geniş alandaki bölmeler ile ilave olarak yapılan eklentinin yıkımı gerçekleştirilecek.
Yıkımların Cuma gününe kadar (13.08.2010) tamamlanması planlandı". |
# Ensar Vakfı'nın yaz okulu afişleri sosyal medyada tepki topladı
Karaman’da çocuklara yönelik cinsel istismar skandalıyla gündeme gelen Ensar Vakfı'nın yaz kampları yapacağını duyuran afişler asıldı.
Manisa'da, 'Hoş seda bırakılmak amacıyla' şeklinde bir sloganla yayımlanan afişler, sosyal medyada tepki topladı.
Twitter kullanıcılarının paylaştığı #EnsaraYazOkuluYaptırmayacağız hashtag'i kısa sürede Türkiye gündemine girdi.
Afişte etkinliğin 20 Haziran-19 Ağustos tarihleri arasında yapılacağı belirtiliyor. |
# Suriye'den büyük şehirlerde eylem için Mardin'e getirilen 191 kilo patlayıcı ele geçti
## Özet
KIZILMTEPE (Mardin), (DHA)- MARDİN'in Kızıltepe ilçesinde güvenlik güçlerince düzenlenen operasyonda Suriye'den, sınır hattındaki Şenyurt Mahallesi'ne getirilen ve büyük şehirlerdeki 29 yerde bombalı eylem için kullanılacağı belirlenen 191 kilo PETN patla
## İçerik
07 Ocak 2019 22:16
yıcıyla hazırlanan el yapımı bombalar ile çok sayıda mühimmat ve malzeme ele geçirildi. Operasyonda 1 kişi gözaltına alındı.
İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı'nca ortak yürütülen çalışmalar kapsamında, 4- 5 Ocak'ta Suriye sınırına yakın bir bölgede bulunan Kızıltepe ilçesine bağlı Şenyurt mahallesinde terör örgütü PKK mensuplarına yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda, Şenyurt Mahallesi'nde bulunan bir arazide arama yapan güvenlik güçleri, toprağa gömülü 191 kilo el yapımı patlayıcı, 150 metre uzunluğunda infilaklı fitil, 79 elektrikli kapsül, 14 zaman ayarlı anahtar sistemi, 15 uzaktan kumanda anahtarı, 94 pil, 1 avometre, uzak mesafeli telsiz rölesi, 5 kullanma kılavuzu, adaptörlü kapı açma- kapama anahtarı, 6 dış kısımları bantlı pil kutusu, 2 tüfek, 2 tabanca, 10 şarjör, 953 fişek, örgütsel içerikli kitap, 1 Drone, 5 mont ve çok sayıda askeri kamuflaj ve el telsizi ele geçirildi. Güvenlik güçleri ele geçirilen patlayıcıyla ilgili yaptıkları incelemede, Suriye'den getirildiği belirlenen patlayıcılarla, büyük şehirlerde 29 ayrı eylemde kullanılacağını belirledi. Valilikten yapılan açıklamada, patlayıcıların metropollerde eylem amaçlı kullanılacağı belirtilerek, olayla ilgili 1 kişinin gözaltına alındığı ifade edildi. Açıklamada, "PKK/KCK-PYD/YPG silahlı terör örgütü faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve engellenmesine yönelik Mardin Valiliği Koordinasyonunda, Mardin İl Emniyet Müdürlüğü ve Mardin İl Jandarma Komutanlığı'nca yürütülen çalışmalar kapsamında, 4 Ocak 2019 günü Kızıltepe ilçesi Şenyurt mahallesi civarında bulunan tarla içerisinde, PKK/ KCK terör örgütü içerisinde faaliyet yürüten örgüt mensupları veya milis/işbirlikçileri tarafından patlayıcı madde, silah, mühimmat bırakılmış olabileceği yönünde bilgiler elde edilmiş olup, belirtilen arazide aynı gün saat 17.30 sıralarında Mardin İl Emniyet Müdürlüğü ve Mardin İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince arama tarama faaliyetinin gerçekleştirilmesi sonucunda toprağa gömülü vaziyette mavi renkli bidon, jelatin ve bantlarla sarılı vaziyette çok sayıda patlayıcı yapımında kullanılan malzemeler olduğu görülmüştür. Ele geçirilen patlayıcı madde ve bomba düzeneklerinin, 29 ayrı yerde eylem yapmaya müsait olacak şekilde 29 bomba yapmaya elverişli olduğu tespit edilmekte ve metropol illere eylem yapmak amaçlı olarak, Suriye ülkesinden ülkemize getirildiği değerlendirilmektedir. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığ'ınca yürütülen tahkikat devam etmektedir. Olayla ilgili bir kişi gözaltına alındı" denildi. |
# Turkey's election board sets May 9 as deadline to file nominations for presidential vote
## Özet
Istanbul, April 27 (DHA) - Turkey’s Supreme Board of Elections (YSK) announced the calendar for the June 24 presidential and parliamentary elections
## İçerik
27 Nisan 2018 12:25
.
Accordingly, the process for the presidential election will begin on May 1. Political parties are required to submit the names of their candidates by May 5.
The final list of eligible candidates to run for president will be published on the Official Gazette on May 13, which will also mark the beginning of the presidential election campaign period.
Those who are able to collect at least 100,000 signatures may also run for the presidency and the deadline to file such candidates is May 9.
The deadline to submit the list of candidates who will run in the parliamentary election is May 21.
Turkish citizens living abroad can cast their votes between June 7 and June 19.
According to the calendar announced by the YSK, political parties that want to form an election alliance should submit their "alliance protocol" signed by the party leader to the YSK by May 6.
The YSK has said that 11 parties, including the ruling Justice and Development Party (AKP), main opposition Republican People’s Party (CHP), and the Nationalist Movement Party (MHP), will run in the parliamentary and presidential elections.
The other parties that will run are the Peoples’ Democratic Party (HDP), Felicity Party (SP), Grand Unity Party (BBP), Independent Turkey Party (BTP), Democrat Party (DP), Patriotic (Vatan) Party, Free Cause Party (Hüda-Par), and the newly formed İYİ (Good) Party.
Parliament passed a bill on April 20 calling for early elections on June 24, cementing Turkey’s move to a presidential system.
President Recep Tayyip Erdoğan on April 25 signed a harmonization law to bring the country’s election system in line with constitutional reforms approved last year in a referendum.
Resignations from public offices
As the YSK announced the elections calendar, a number of high profile figures have resigned from public offices to run in the upcoming parliamentary election.
According to the laws, those who hold public offices must resign from their posts in order to compete in the elections.
The governor of the southern province of Burdur, the mayor of the Black Sea province of Samsun and the mayor of the Central Anatolian province of Konya and the mayor of Istanbul’s Fatih district have already announced their resignations.
The deputy general manager of the state-run broadcaster TRT and the head of the Social Security Institution (SGK) have also resigned from their posts to run on the AKP ticket in the upcoming vote. |
# Stoke City Wilkinson ve Jones'suz oynayacak ANKARA
- - 29.09.2011 - Stoke Ciy, UEFA Avrupa Ligi'nde bugün Beşiktaş ile yapacağı maça Andy Wilkinson ile Kenwyne Jones'dan yoksun çıkacak. Savunmanın sağında oynayan ve Manchester United ile yapılan lig maçında sakatlanan Andy Wilkinson'ın halen hazır duruma gelmediği ve Beşiktaş maçında forma giymesinin beklenmediği belirtildi. Haberlerde, sakatlığı devam eden Kenwyne Jones'un da bu akşam takım arkadaşlarını yalnız bırakacağı, Marc Wilson ile Matthew Etherington'ın durumunun ise belirsizliğini koruduğu kaydedildi. Teknik direktör Tony Pulis'in, kalede ise Asmir Begoviç'in yerine Thomas Sorensen'e şans verebileceği ifade ediliyor. |
# Merkezi yönetim bütçe dengesi Mart ayında 23,8 milyar fazla verdi
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Mart ayı dönemine ilişkin bütçe verilerini açıkladı. Merkezi yönetim bütçe dengesi Mart ayında 23,8 milyar TL fazla verdi.
Buna göre 2021 yılı Mart ayı merkezi yönetim bütçe giderleri 111,2 milyar TL, bütçe gelirleri 134,9 milyar TL olarak belirlendi. Böylece bütçe Mart ayında 23,8 milyar TL fazla verdi.
Faiz dışı bütçe giderleri ise 96,9 milyar TL olurken, faiz dışı bütçe dengesi 38 milyar TL fazla verdi.
Dünya gazetesinin haberine göre açıklanan verilerin detayları ise şöyle:
Mart ayı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 21,9 arttı. Giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2020 yılında yüzde 8,3 iken 2021 yılında yine 8,3 oldu.
Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 21,4 oranında artarak 96 milyar 935 milyon TL olarak gerçekleşti. Faiz hariç giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2020 yılında yüzde 8,3 iken 2021 yılında aynı kalarak yine yüzde 8,3 oldu.
Merkezi yönetim bütçe gelirleri ise 2021 Mart ayı itibarıyla 134 milyar 927 milyon TL olarak gerçekleşti. Bütçe, vergi gelirlerinden 77 milyar 433 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirlerinden ise 54 milyar 302 milyon TL gelir elde edildi. |
# Cumhurbaşkanı Erdoğan: Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda Putin ile hemfikiriz
## Özet
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir araya geldi
## İçerik
28 Eylül 2017 19:48
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî davetle Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştiren Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi. İkili zirvenin ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda Rusya ile hemfikir olunduğunu ifade etti. Erdoğan, "IKBY'deki referandumun hiçbir meşruiyeti yoktur. Kişisel, kısa vadeli çıkarlar uğruna hiçkimsenin bölgeyi tehlikeye atmaya hakkı yoktur. Referandum sonraki hassas dönemde, IKBY'nin daha vahim hatalar yapmasının önünde geçmeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bu yıl içinde değerli dostum ile beşince kez bir araya geliyoruz. Bakanlarımız Rus mevkidaşları ile görüşüyor. İkili münasebetlerin güçlenmesi önemli. İki ülke olarak konsey toplantılarına önem veriyoruz. Önümüzdeki konsey toplantısında Putin'i tekrar ağırlayacağız."
Daha önce 100 milyar dolar gibi bir hedef belirledik. İkili ilişkilerimizde önemli konulardan biri de enerji. Türk Akımı ve Akkuyu projelerine önem veriyoruz. Bugün bazı aksamaları görüştük. Bugün Irak ve Suriye konularını mütalaa ettik. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünde hemfikiriz.
IKBY'deki referandumun hiçbir meşruiyeti yoktur. Kişisel, kısa vadeli çıkarlar uğruna hiçkimsenin bölgeyi tehlikeye atmaya hakkı yoktur. Referandum sonraki hassas dönemde, IKBY'nin daha vahim hatalar yapmasının önünde geçmeliyiz. Değerli dostum Putin ile Suriye'ye ilişkin güncel görüşmeleri ele aldık. İdlib'e yönelik çalışmalarımızın yoğun bir şekilde sürdürmesi kararı aldık.
Cenevre'deki siyasi süreçten memnuniyet duyuyoruz. Bundan sonraki süreci arkadaşlarımız ile sürdüreceğiz."
Putin: Suriye'de çatışmasızlık için önemli koşullar ortaya çıktı
Ortak basın toplantısında söz alan Putin, "Suriye'de çatışmasızlık ortamının oluşturulması için önemli koşullar ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.
Putin'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Önemli bir başarıya imza atıık. Bu, Sayın Erdoğan'ın girişimi sayesinde oldu. Çatışmasızlık ortamının oluşturulması için önemli koşullar ortaya çıktı. IKBY'de yapılan referandumu değerlendirdik. Rusya Dışişleri Bakanlığı da konuya ilişkin değerlendirmelerini yaptı. İkili ticari ilişkilerimizi değerlendirdik. 7 ay içinde yüzde 30 arttı. Bu sene kaybı telafi ettik. Türkiye'ye turist akımı dikkatimizi çekiyor, 11 kat arttı 2 buçuk milyon oldu.
Bundan sonra Sayın Erdoğan ile enerji alanında Akkuyu ve Türk Akımı projelerini değrlendirdik. Bütün çalışmalar zamanında ve programa uygun olarak ilerlemektedir.
Akkuyu'yu daha kısa sürede tamamlamak için çalışıyoruz. Ticari yatırım ilişkilerimizin önündeki engelleri kaldırmak için çalışmalara devam edeceğiz. Bütün yasaklar kalkmıştır. Sayın Erdoğan ile yaptığımız görüşmeden dolayı teşekkür ediyorum. |
# Cem Uzan 50. yaşını Mermerci'yle kutladı
## Özet
Cem Uzan’ın 50. yaşını geçtiğimiz günlerde ‘Residence La Reserve’deki lüks evinde kutladı.
## İçerik
Ünal Demirkaya'nın HaberTurk gazetesinde yayımlanan haberi şöyle:
Geçtiğimiz günlerde Paris’te yaşayan Cem Uzan’ın 50. yaşını kutladığını ve partiye Türkiye’den de dostlarının katıldığını yazmıştım. Cem Uzan, sevgilisi Derin Mermerci ile ev sahipliği yaptığı kutlamaların ilk gününde, 25 Aralık akşamı Eyfel Kulesi’nin karşısındaki ‘Residence La Reserve’deki lüks dairesinde dostlarına bir yemek vermişti.
Toplam 50 kişilik bir yemeğin ardından ertesi gün de Paris’in küçük kapasiteli ama Champs Elysees’nin ‘in’ olan barlarından Matis’te bir kutlama yapmıştı. İstanbul’dan getirdiği ünlü DJ Suat Ateşdağlı’nın müzikleriyle coşturduğu gecede şampanyalar su gibi akıp gitmiş, gece boyunca şampanyaların yanında minik kanepeler, havyarlar ikram edilmişti. Gecenin en önemli olayı ise Derin Mermerci’nin annesi Ender Mermerci ve sevgilisi Herman Von Alkamade’nin de davetliler arasında olmasıydı.
Davete katılan bir dostum, partiden çok özel fotoğraflar iletti bana. Cem Uzan,mumları üfledikten sonra pastasını konuklarına tek tek elleriyle yedirmiş. Öyle ki, elleri çikolataya bulanan Uzan, bu haliyle dostlarını gülme krizine sokmuş. Sevgilisiyle dans eden Uzan, gece boyunca çok eğlenmiş. Ateşdağlı’nın müzikleriyle eğlenen davetliler, en çok da Tarkan’ın ‘Öp’ şarkısıyla coşmuş. Gecede bu şarkı istek üzerine tam 5 kez çalınmış. |
# Rusya: Türkiye’ye domates yasağı devam edecek
Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, Türkiye'den domates alımına yönelik yasağın yürürlükte kalmaya devam edeceğini söyledi.
Sputnik’in haberine göre, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (KEİ) 25. Kuruluş Yıldönümü Zirvesi için geldiği İstanbul'da temaslarda bulunan Medvedev, Türkiye'den domates alımına yönelik yasağı 'şimdilik koruyacaklarını' söyledi.
Diğer taraftan Türkiye'den bir dizi ürünün alımına yönelik yasakları ve Türkiyeli vatandaşlarının Rusya'da çalışmalarına yönelik kısıtlamaları kaldıracaklarını belirten Medvedev, Türkiye'nin de 'aynı biçimde davranmasını' beklediklerini kaydetti. |
# Konya'nın meşhur etli ekmeğine zam; vatandaş tepkili
## Etli ekmeğin fiyatı 18 liraya çıkarken, diğer çeşidi bıçak arası ise 20 liradan satılmaya başlandı
Türk Lirası dolar karşısında değer kaybetmeye devam ederken , ardı ardına gelen zam haberlerine bir yenisi daha eklendi. **Konya** 'nın meşhur **yöresel etli ekmeği ** de bu zamlardan nasibini aldı. **Etli ekmeğin** fiyatı 18 liraya çıkarken, diğer çeşitleri bıçak arası 20 liraya, Konya böreği de 18 liradan satılmaya başlandı. Vatandaşlar ise fiyatların artmasına, sosyal medya üzerinden tepki gösterdi.
Konya'nın yöresel tadı olan etli ekmek zamlandı. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu'nun yayınladığı tarifeye göre daha önce 12 ila 14 liraya satılan etli ekmeğin fiyatı 18 lira oldu. 14 ila 17 liraya satılan kuşbaşıdan yapılan bıçak arasının 20 liraya, yine 12 ila 14 liraya satılan peynirden yapılan Konya böreğinin fiyatının da 18 liraya yükseldiği açıklandı. Etli ekmek ve pide hamuru da 1,40 liradan, 1,60 liraya çıktı. Lokantacılar ile Fırıncılar Odası, bir yıldır; ete, una, kiralara, işçi ücretlerine gelen zamlar nedeniyle fiyatları yükseltmek zorunda kaldıklarını açıkladı. Vatandaşlar ise fiyatların artmasına, sosyal medya üzerinden tepki gösterdi. Vatandaşlardan bazıları, kıyma ve sebzeden oluşan malzemeyi kişinin kendisini hazırlatıp, fırında pişirilmesiyle etli ekmeğin 5- 6 liraya mal olacağını yazdı.
## Bazı esnaflar zamlı fiyat uygulamıyor
Esnafın bazısı yeni tarifeyi uygulamaya geçirirken, bazıları ise eski fiyatlar üzerinden hizmet vermeye devam ediyor. Etli ekmek salonu sahibi İsmail Küçüker, fiyatları tüketicinin bütçesi ile kendi maliyetlerine göre belirlediklerini söyledi. Daha önce de liste fiyatının altında satış yaptıklarını hatırlatan Küçüker, "Etli ekmek, Konya'nın yöresel yemeklerinden bir tanesidir. Maliyetler yükseldi. Et fiyatları durmadan yükseliyor. Artık dolara mı bağlı, bilmiyorum. Her yıl liste fiyatı değişir, ama biz uygulamıyoruz. Biz vatandaşı ve kendi bütçemizi zorlamayacak şekilde fiyat belirleyip, veriyoruz" diye konuştu.
Etli ekmeğin 18 liraya yükselmesine rağmen 15 liraya sattıklarını ifade eden Küçüker, "Daha önce 14 liraya satıyorduk. Şimdi 18 liraya yükseldi. Biz de 1 lira zam yaparak 15 liraya satmaya başladık. Bıçak arası 20 liraya yükseldi, biz 18 liraya satıyoruz" dedi.
Abdurrahman Andaç isimli vatandaş ise fiyat yükselse de bu lezzetten ödün veremeyeceklerini belirterek, "Biz Konyalıyız, Konyasporluyuz. Kaç para olursa olsun, her zaman yeriz. Et ve unun fiyatı arttı. Esnaf da zam yapmak zorunda. Türkiye'nin her yerden etli ekmek yemeye geliyorlar" şeklinde konuştu.
Etli ekmeğin Konya'nın simgesi olduğunu belirten Mehmet Tankut da, "Etli ekmek fiyatları arttı, ama her şey arttı. Etin kilosu arttı. Boğazın zammı olmaz. Etli ekmek 20 lira da olsa, 30 lira da olsa yiyeceğiz. Konya'nın simgesidir. Bu simge bizi Türkiye'ye tanıtıyor" dedi. |
# FAZ: AKP'ye sadık seçmen beklentisi
## Özet
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriyelilere vatandaşlık açıklaması ile Türkiye ve dünyada artan terör tehdidi, bugünkü Alman basınında öne çıkan yorum konuları...
## İçerik
‘Frankfurter Allgemeine Zeitung' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlığına geçişinin kolaylaştırılmasıyla ilgili açıklamasını şöyle yorumluyor:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mültecilere empati duyduğu için böyle davrandığı tartışılmaz. Ancak, vatandaşlık önerisinde Türk vatandaşlığına geçen Suriyelilerin sadık seçmenler olarak AKP'nin mutlak çoğunluğunun garantisi olmaları yolundaki beklentinin hesabı da yatıyor. Ayrıca Suriyeliler yaşadıkları Güneydoğu Anadolu illerinin nüfus yapısını da değiştirip Kürtlerin oranını düşürüyorlar. Erdoğan Türk vatandaşlığına geçme önerisiyle hem İslam dünyasının cömert lideri olduğunu göstermek, hem de Kürt siyasi hareketine bir darbe daha indirmek istiyor."
‘Frankfurter Rundschau' gazetesinin yorumunda ise Türkiye'nin terör ile mücadelesine değiniliyor:
"Türkiye'nin terör ile mücadele gücü azaldı. Aynı zamanda personel sıkıntısı da çekiyor. Hükümet Türkiye'nin tıpkı Mali, Tunus, Bangladeş ve Irak gibi cihatçıların hedefinde olduğunu anlayamıyor. Terörü tezgâhlayanların amacı ‘dönekleri' cezalandırmak ve ‘kâfir' yabancıları öldürmektir. Türkiye'de her iki hedefe birlikte varıp, rahat hareket edebiliyorlar. Erdoğan yanlış cephelerde mücadele etmekle cihatçıların elini güçlendirmiş oluyor. Bunu görmezden gelmesi işini kolaylaştırmaz. Dış politikada olduğu gibi iç politikada da pragmacı davranması gerekir. Kürtlerle barış yapma zamanı çoktan gelmiştir. Aksi takdirde Türkiye kaosa sürüklenebilir."
‘Schwäbische Zeitung' Bağdat, Dakka ve İstanbul'daki terör saldırılarını konu alan yorumunda şu satırlara yer vermiş:
"Batı toplumlarının kazanımlarından biri de üzüntüsünü açıkça gösterebilmesidir. Ancak vahşet arttıkça acıma yeteneği azalıyor. Terör saldırılarının artması karşısında acıma hissi köreliyor ya da algılama seçicileşiyor. İstanbul Atatürk havalimanının hedef seçildiği terör saldırısından sonra ‘Je suis İstanbul' benzeri dayanışma eylemleri yapılmamasının nedeni bu olabilir mi? Kimse bütün vaktini yas tutarak geçiremez. Ancak İstanbul, Bağdat ve Dakka'dan gelen vahşet haberlerine omuz silkmek de olmaz. Küresel terör hepimizi ilgilendirir."
‘Süddeutsche Zeitung' Bangladeş başkentindeki terör eyleminin düşündürdüklerini şöyle özetlemiş:
"İslamcı terör tahripkâr etkisini sadece tatil beldelerinde göstermiyor. Terör iş seyahatlerini de tehdit ediyor. Korku ortamında yurtdışına eleman göndermek zorlaştığından şirketlerin masrafları artıyor. Birçok ülkede güvenlik makamları kendi vatandaşlarını korumaktan bile aciz kalıyor. Bangladeş bu ülkelere bir örnektir. Terör yabancılar üzerinde yoğunlaşırsa şirketler yurtdışında çalıştıracak eleman bulamaz ve yurtdışı iş seyahatlerinin sorumluluğuna katlanamaz. Kestirilmesi mümkün olmayan şiddet ticaret ve küreselleşmenin motoru olan işletmecilik ruhunu felç edebilir." |
# Sosyal hayattan dışlanan epilepsi hastalarının tanısı zorlaşıyor
## Özet
Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), (DHA) - DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof
## İçerik
08 Aralık 2017 14:24
. Dr. İbrahim Öztura, epilepsi hastalarının sosyal hayatta dışlanması ya da ötekileştirilmesinin verdiği sıkıntılar nedeniyle tanısının zorlaştığını söyledi. Prof. Dr. Öztura, "Toplumda epilepsi hastalığına karşı bir damgalama var. Yani epilepsi hastaları kendilerini çok ifade etmek ve sosyal anlamda tartışılmak istemiyor" dedi.
Antalya'nın Kemer ilçesinde düzenlenen 53'üncü Ulusal Nöroloji Kongresi'ne katılan Prof. Dr. İbrahim Öztura, epilepsi hastalığı ve tanıyı zorlaştıran durumlar ve buna bağlı olarak hastaların sosyal hayatlarında dışlanmaları ve ötekileştirilmeleriyle ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Öztura, "Epilepsi beynin elektriksel bir bozukluğu. Beynin bir bölgesinde ya da tamamını ilgilendiren, anormal bir elektriksel aktivite ortaya çıkıyor ve bunun sonucunda bazı belirtiler ortaya çıkıyor. Bu belirtiler, kişinin bilincinin kaybolması ve vücudun bir tarafında ya da her tarafında kasılma olması, bu sırada dilini ısırması, idrar kaçırması gibi belirtilerin birinin ya da hepsinin olabildiği bir semptomlar ya da belirtiler bütünü. Ama sonuçta temel mekanizma beyinde anormal bir elektriksel aktivite ve bu aktivitenin yayılması temel bulgu" dedi.
ÇOCUK VE YAŞLILARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Epilepsi hastalığının sıklığının bütün toplumlar için yüzde 1 kabul edildiğini ve bunun Türkiye ölçeğinde 750 bin civarında olduğunu aktaran Prof. Dr. Öztura, "Görülme sıklığı çocukluk yaş grubunda ve yaşlı grupta daha yüksek. Aktif çalışma çağı dediğimiz 20- 60 yaş arasındaki grupta en az görünme sıklığı olan hastalık" diye konuştu.
BELİRTİLERİ ÇOK
Hastalıkla ilgili temel sorunun tedavide olduğunu ve epilepsi belirtilerinin çok çeşitli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öztura, şöyle dedi:
"Yani halk arasında 'sara nöbeti' diye bilinen, gözlerin dönmesiyle olan bu tanıda bir sorun yok ama sorun daha az bilinen belirtileri olan hastalarda ortaya çıkıyor. İşte bu az bilinen nedir, migren benzeri o beynin arkasını ilgilendiren, o görsel buluntuların olması. Yine beynin ön kısmını ilgilendiren davranışsal değişikliklerin, hareket buluntularının olması. Uyku bozukluklarıyla karışabilen uykuda anormal hareketlerin ortaya çıkması. Yine psikiyatrik tablolarla karışabilen net ayırt edilemeyen garip hareketlerin, garip davranışların, bağırmaların, çığlık atmaların ortaya çıkması epilepsi tanısının zor olduğu ya da zorlaştığı durumlar."
'TOPLUMDA DAMGALAMA VAR'
Toplumdaki algının epilepsiyi zorlaştırdığına işaret eden Prof. Dr. İbrahim Öztura, şunları kaydetti:
"Toplumda epilepsi hastalığına karşı bir damgalama var. Yani epilepsi hastaları kendilerini çok ifade etmek ve sosyal anlamda tartışılmak istemiyor. Daha çok hastalığını hekimiyle birebir tartışmak ve hekiminin dışında da kimseyle paylaşmak istemiyor. Yani herkes bir yakını kalp krizi geçirdiğinde bunu çevresiyle paylaşırken epilepsi hastası kriz geçirdiği zaman çevresiyle çok da paylaşmak istemiyor. Böyle bir algı var. Bu algının bir kısmı özellikle sosyokültürel anlamda bu hastalık nedeniyle gelecek hayatla ilgili, evlenmeyle ilgili sıkıntıların ortaya çıkması. Yine iş açısından, işverenlerin epileptik hastaları çalıştırmadaki gönülsüzlüğü. Benzer şekilde epileptik hasta profilinden dolayı sosyal hayatta dışlanması ya da ötekileştirilmesinin verdiği sıkıntılar nedeniyle tanısı biraz daha zorlaşıyor. Öncelikle hekime gitmiyorlar. Giderlerse de bunu fark ettirmemeye çalışıyorlar. Bu da doğal olarak hem tanıyı hem tedaviyi geciktiriyor."
FOTOĞRAFLI |
# Casuslukla suçlanan avukat hakkındaki iddianame kabul edilmedi
Elmas Topcu
17 Eylül 2019'da Ankara'da gözaltına alınan, sonrasında tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne konulan avukat Yılmaz S. hakkındaki iddianame tamamlandı ve mahkemeye gönderildi. Ancak yetkili Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi savcılığa iade etti.
Mahkeme iade gerekçesinde ilk olarak Yılmaz S.'ye isnat edilen suçların avukatlık göreviyle bağlantılı olduğunu ve bu nedenle kanun gereği, soruşturma için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması gerektiğini vurguladı. Avukatlık Kanunu'nun 58'inci Maddesi'ne göre, avukatların avukatlık veya barolardaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlara dair soruşturma, Adalet Bakanlığı'nın vereceği izinle, suçu işlediği iddia edilen yerin Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılabiliyor. Avukatın yazıhanesi ve özel konutundaki arama da mahkeme kararıyla, Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile mümkün. Üzeri ise ağır ceza mahkemesinin yetki alanına giren bir olayda suç üstü halinde aranabiliyor. Yılmaz S.'nin avukatı Levent Kanat, müvekili Yılmaz S.'nin olayında bunların yerine getirilmediğini söylüyor.
Büyükelçiliklerden bilgi alınmamış
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin iddianameyi iade kararına gerekçe gösterdiği bir diğer noktaysa, avukatın ifadesinde beyan ettiği bilgilerin doğruluğunun, çalıştığını söylediği büyükelçiliklere sorulmamış olması. Yılmaz S. ifadesinde, casusluk yaptığı iddiasına temel teşkil ettiği söylenen, yurtdışında siyasi sığınma talebinde bulunan kişilere dair verileri kendisinin toplamadığını, çalıştığı büyükelçilikler tarafından doğruluklarının teyidi için kendisine verildiğini beyan etmişti.
Şimdi süreç nasıl ilerleyecek?
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin iddianameyi iadesine karşı savcılığın itiraz hakkı mevcut ve DW Türkçe'nin ulaştığı bilgiye göre savcılık itirazda bulundu. İtiraz haklı bulunursa iddianamenin önünde engel kalmayacak ve dava açılması mümkün hale gelecek.
Savcının iddianamenin iadesine itirazı reddedilirse, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçelerini yerine getirmesi gerekiyor. Buna göre casusluk iddiasına temel gösterdiği, ancak 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin avukatlık mesleği ile bağlantılı gördüğü faaliyetlerine ilişkin soruşturma için Adalet Bakanlığı'ndan izin alması zaruri. İlaveten savcılığın, avukat Yılmaz S.'nin ifadesinin doğruluğuna dair, çalıştığını söylediği büyükelçiliklerden bilgi alması da gerekiyor. Savcılık, "Açıklanması yasaklanan gizli bilgileri casusluk maksadıyla temin etme, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma ile gizliliğin ihlali" suçlamalarını yöneltirken, Yılmaz S. söz konusu bilgileri kendisinin temin etmediğini, çalıştığı büyükelçilikler tarafından teyit edilmeleri üzere kendisine iletildiğini savunuyor.
Avukatı Yılmaz S. için endişeli
Yılmaz S.'nin avukatı Levent Kanat, DW Türkçe'ye verdiği demeçte "Hukuksuzluğun bu kadar yaygın olduğu böylesi bir dönemde, ben mahkemenin iddianameyi iade kararına kıymet biçiyorum" diye konuştu. Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle bilgi alamadıklarını hatırlatan Kanat, müvekkilinin tutukluluk süresinin daha da uzamasından endişeli. Avukat Kanat, yetkili mahkemeninin, savcının itirazlarını doğru bulmaması halinde dosyayı savcıya tekrar göndereceğini, bakanlıktan izin, elçilikliklerden de bilgi alması sürecinin başlayacağını ve bunların uzun süreceğini hatırlatıp, müvekkilinin mağduriyetinin daha da artacağına dikkat çekiyor. Kanat, "Mahkeme savcıyı haksız bulursa normalde savcının tahliye talep etmesi gerekir, çünkü Adalet Bakanlığı'ndan izin almadan topladığı belgeler boşa çıkmış olacak. Büyükelçiliklere sorduğunda da zaten casusluk iddialarına kanıt diye sundukları bilgileri büyükelçiliklerden aldığı ortaya çıkacak. Dolayısıyla savcı müvekkilimi neyle suçlayabilecek ki?" diye soruyor.
Alman makamları bir kez ziyaret etti
Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği için çalışan avukat Yılmaz S.'nin casusluk şüphesiyle Türkiye'de tutuklanması, iki ülke arasında yeni bir gerginliğe neden olmuştu. Tek kişilik hücrede tutulduğu belirtilen avukat Türk vatandaşı olduğu için Alman makamların ziyaretine uzun süre izin verilmemiş, Almanya Dışişleri Bakanlığı, Aralık 2019'da özel bir izin ile Alman yetkililerin tutuklu avukat ile görüşebildiğini açıklamıştı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Alman makamlarının suçlamalara bir an önce açıklık getirilmesi, avukatın tutukluluk halinin kaldırılması ve el konulan dosyaların iade edilmesi için çabaların devam ettiğini bildirdi. Casuslukla suçlanan avukatın aylar süren takipten sonra yakalanmasıyla Almanya'da siyasi sığınma talebinde bulunan, aralarında HDP eski milletvekili Leyla Birlik'in de olduğu çok sayıda Türk vatandaşına ait dosyanın Türk makamlarının eline geçtiği iddia edilmiş, Alman güvenlik birimlerinin söz konusu kişileri uyardığı ortaya çıkmıştı. |
# DHA YURT BÜLTENİ -21
## Özet
KAMYON, YOL KENARINDAKİ 2 POLİS ARACINA ÇARPTI: 1 POLİS ŞEHİT, 2'Sİ POLİS 8 YARALI (2)- YENİDEN
Adnan AÇIKGÖZ/MERSİN, (DHA)- MERSİN'de, narenciye yüklü kamyonun kontrolden çıkarak 2 polis aracına çarpması sonucu 3'ü polis 9 kişi yaralandı
## İçerik
Adnan AÇIKGÖZ/MERSİN, (DHA)- MERSİN'de, narenciye yüklü kamyonun kontrolden çıkarak 2 polis aracına çarpması sonucu 3'ü polis 9 kişi yaralandı. Ağır yaralanan Başpolis Turan Kara, kaldırıldığı hastanede şehit oldu.
Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) yolunda Mersin'den Erdemli istikametine giden 33 EAD 36 plakalı sivil polis aracı, akşam saatlerinde Mezitli Kuyuluk mevkiinde arıza yaptı. Arızalı araca yardım etmesi için bölgeye yakın bir noktada bulunan sivil radar aracı, diğer polislerin yanına gönderildi. İki sivil polis aracının durduğunu gören kişiler de yardım etmek için araçlarından indi. Bu sırada 33 VC 600 plakalı narenciye yüklü kamyon, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu polis araçlarına çarptı. Kamyonun altında kalan radar aracı metrelerce sürüklenirken, 3 polis ile onlara yardım etmek isteyen toplam 9 kişi yaralandı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından 1'i ağır 3 yaralı polis memuru Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne, hafif yaralı 6 kişi ise Mersin Şehir Hastanesi'e kaldırılarak tedaviye alındı. Ağır yaralı Başpolis Turan Kara, kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, şehit oldu. Acı haberin duyulmasının ardından çok sayıda polis hastaneye akın etti. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------
Şehit polisin fotoğrafı
Hastanenin genel görüntüsü
Acil girişinden görüntü
Bir polis aracı ve ambulansın görüntüsü
Hastane önünde bekleyen polislerin görüntüsü
DİYARBAKIR'ın Eğil ilçesindeki Dicle Barajı'nın kapaklarından biri, sağanak yağış nedeniyle kırılıp yerinden söküldü. Görevliler, Dicle Nehri'nde su seviyesinin yükselme ihtimaline karşı bölgede yaşayanları tedbir amaçlı uyardı.
DİYARBAKIR,(DHA)-
============================
BARAJ KAPAĞI KOPTU, 5 İLÇE UYARILDI (2)
DİYARBAKIR'ın Eğil ilçesindeki Dicle Barajı'nda, son günlerde etkili olan yağış nedeniyle fazla suyun Dicle Nehri'ne tahliyesi amacıyla dolusavak 3 radyal kapaktan açılmaya çalışılan biri kazaen koptu. Su seviyesinin yükselme ihtimali bulunan Dicle Nehri kıyısına yakın Eğil, Yenişehir, Sur, Çınar ve Bismil ilçelerinde yaşayanlar uyarıldı.
Bölgede son günlerde etkili olan yağış nedeniyle Dicle Barajı'ndaki fazla suyun Dicle Nehri'ne tahliyesi amacıyla dolusavak 3 radyal kapaktan biri, açılmaya çalışıldığı sırada, saat 18.30 sıralarında kazara yerinden koptu. Devlet Su İşleri Müdürlüğü'nce verilen bilgi üzerine bölgeye tedbir amaçlı itfaiye ve AFAD ekipleri yönlendirildi. Eğil, Yenişehir, Sur, Çınar ve Bismil ilçelerinde de belediye ve cami hoparlörleri aracılığıyla Dicle Nehri kıyısındaki yerleşim yerlerinde bulunan vatandaşlar uyarılarak nehir yatağından uzak durmaları istendi.
VALİLİK: AÇILMAYA ÇALIŞILAN KAPAK KAZAEN KOPTU
Diyarbakır Valiliği'nce yapılan açıklamada ise mevsim normallerinin üzerinde yağan yağış nedeniyle rezervuardaki su seviyesinin hızla yükseldiği ve bunun tahliyesi için açılmaya çalışılan 1 kapağın kazaen yerinden koptuğu belirtilerek, şöyle denildi:
"Dicle Nehri üzerinde sulama, içme suyu ve enerji amaçlı inşa edilen ve 2000 yılından beri işletmede olan Dicle Barajında son günlerde aralıksız ve mevsim normallerinin üzerinde yağan yağışlar nedeniyle rezervuarda su seviyesi hızla yükselmiştir. Seviye yükselmesini kontrol altına almak gayesiyle üç adet olan baraj dolusavak kapaklarından bir adetinin açılması çalışması esnasında 13.12.2018 tarihinde saat 18:30 sularında radyal kapak kazaen yerinden kopmuştur. Bunun neticesinde barajdan yaklaşık 1600 m3/sn su, bu kapaktan doğal Nehir yatağına doğru boşalmaktadır. Bu durum Dicle nehri yatağında mevcut seviyenin üzerinde üç veya dört metre daha fazla su yükselmesine ve Nehir yatağındaki suyun genişleyerek akmasına sebep olacağından ve il merkezine yaklaşık 4 saat içerisinde ulaşması beklendiğinden, nehir yatağı kenarında can, mal ve hayati tehlikeye meydan vermemek için Eğil, Yenişehir, Sur, Çınar ve Bismil ilçelerimizin sınırları içerisinde ve il merkezinde Dicle Nehri yatağına komşu ve yakın olan yerleşim yerlerinde yaşayan ve bu güzergahları kullanan tüm vatandaşlarımızın nehir yatağından uzak durmaları ve daha dikkatli olmaları hususu kamuoyunun bilgilerine saygı ile duyurulur."
GÖRÜNTÜ GEÇİLECEK
Mücahit YOLCU-Ahmet ÜN/DİYARBAKIR, (DHA)-
=====================================
ADİL ÖKSÜZ'ÜN BALDIZINA 'HAPİS' CEZASI
FETÖ terör örgütünün Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz'ün baldızı Belkıs Nur Tetik, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Adil Öksüz'ün baldızı Belkıs Nur Tetik hakkında açılan dava, Sakarya 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanık Belkıs Nur Tetik ile avukatı ve yakınları katıldı. Görüş bildiren Cumhuriyet Savcısı, sanığın 'anayasayı ihlal' suçundan beraat, 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan ise 7 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Tetik'i 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı, 'anayasayı ihlal' suçundan ise beraat kararına hükmetti.
Aziz GÜVENER/ADAPAZARI (Sakarya), (DHA)
=================================== |
# 'Fethullah Gülen belgeleri elimizde'
## Özet
Baki Gül, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ın bahsettiği Fethullah Gülen cemaatine ilişkin belgelerin ellerinde olduğunu söyledi...
## İçerik
Karayılan'ın 'elimizde' dediği belgelere dair Mervan bugün Fırat Haber Ajansı'nda "Kirli bir Network: Gülen Cemaati" başlığıyla özetle şunları kaleme aldı:
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, ikinci kez Fethullah Gülen cemaatine ilişkin ellerinde belge olduğunu açıkladı. Karayılan ilk kez 2011 yılının Kasım ayının ilk haftasında ANF’ye verdiği özel bir demeçte ellerindeki belgelerden söz etmiş ve Türk medyasına şu çağrıda bulunmuştu.
Murat Karayılan'ın çağrısı şöyle: Bizim yanımızda belgeler vardır. Türkiye’de kendine güvenen gazeteci varsa, kamuoyu önünde açıkça köşelerinde yazsın, "PKK’nin vereceği belgeleri harfiyen yayınlayacağız" desin, bunun sözünü versin ve yanımıza gelsin, biz bu belgeleri verelim. ’’
Karayılan’ın bu açıklamasından yaklaşık 6 ay sonra KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık da bir açıklama yaptı. Bayık, 4 Mayıs 2012’de ANF’ye yaptığı açıklamada şöyle diyordu:
"Gülen Cemaati’nin ayrı bir istihbarat örgütü var. Diğer alanlarda olduğu gibi istihbarat alanında da alternatif bir devlet gibi çalışmaktadır. Bunun belgeleri Kürt özgürlük hareketinin elindedir."
Karayılan son kez ve net bir biçimde Fethullah Gülen cemaatine ilişkin ellerinde belge olduğunu Kandil’de kendisiyle söyleşi yapan Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş’a açıkladı. Bu belgeleri yayımlamak için Taraf gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ahmet Altan’ın ilk önce girişimde bulunduğunu ve daha sonra bu girişimden bilinmeyen bir nedenden dolayı vazgeçtiğini söyledi. Türk medyasından cevap çıkmayınca belgeleri Kürt medyası ile paylaştığını belirtti.
Gazeteci arkadaşımız Baki Gül ise, 29 Nisan’da ANF için yazdığı 'Fethullah Gülen belgeleri elimizde' başlıklı haber-analizinde belgeleri Kandil’den aldığını açıkladı:
"KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili belgeleri bize verdi. MİT raporu ile ilgili bir durum değil bu. Boşuna sulandırmasınlar.’’ |
# Hollanda, Erciyes'deki Dünya Snowboard Kupası'na katılmayacak
## Özet
Oktay ENSARİ/KAYSERİ, (DHA)- ERCİYES kayak merkezinde 3 Mart'ta düzenlenecek olan Dünya Snowboard Kayak Kupası'na, Güney Kore ile Hollanda katılmayacaklarını bildirdi
## İçerik
27 Şubat 2018 16:41
. Geçen günlerde sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıyan Hollanda'nın bu kararında, iki ülke arasındaki siyasi gerginliğin etkili olduğu belirtildi.
Uluslararası Kayak Federasyonu (FIS) tarafından düzenlenen dünyanın en prestijli snowboard yarışı FIS Snowboard World Cup, bu yıl 3'üncü kez Erciyes’te düzenlenecek. Türkiye Kayak Federasyonu destekleri ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Erciyes A.Ş. tarafından hayata geçirilen mega organizasyon, Develikapı'da 17 ülkeden 97 sporcunun katılımı ile yapılacak. Şampiyonada geçen yıl kadınlarda Rusya'dan Alena Zavarzına ile erkeklerde Bulgaristan'dan Radosslav Yankov kristal kürenin sahibi oldu. Geçen yıl Erciyes'te dereceye giremeyen Çek kadın kayakçı Ester Ledecka, halen Güney Kore'de devam eden Kış Olimpiyatları'nda hem güney disiplini, hem de snowboart da altın madalya aldı. Ledecka'nın bu moralle kadınlarda birincilik kürsüsüne çıkmak için Erciyes'deki Dünya Kupası'nda rakiplerini hayli zorlayacağı öngörülüyor.
HOLLANDA, SON ANDA KATILMAMA KARARI ALDI
Güney Kore ve Hollanda son anda yarışlara katılmayacaklarını Uluslararası Kayak Federasyonu'na bildirdi. Güney Kore, Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmasını, Hollanda'nın ise yine Güney Kore'deki Olimpiyatları ve Erciyes dağına ulaşımı mazeret gösterdiği belirtildi. Hollanda'nın katılmama kararında iki ülke arasında siyasi gerginliğin ve sözde Ermeni Soykırımı kararını tanımasının etkili olduğu belirtildi.
Erciyes'de yarışacak ülkeler ve kadın-erkek sporcuların sayıları şöyle belirlendi:
" Hollanda (iptal),Güney Kore (iptal), Avusturya (14), Kanada (9), Bulgaristan (2), Çin(4), Çekya (2), Fransa (1), Almanya (11), İtalya (9), Japonya (6), Gürcistan (1), İran (2), Polonya (4), Rusya (15), Slovenya (4), İsviçre (7), Türkiye (2), Amerika (4)"
FOTOĞRAFLI |
# Çete lideri tutuklandı: Hırsızlığa sevgilisinin ailesine kendisini kabul ettirmek için başlamış
18 Temmuz 2019 15:50
İstanbul'da cami avlularında küçük çocukları turistlerin çantalarını çalmaya azmettirdiği iddia edilen 22 yaşındaki Yaren Ç. hakkında Süleymaniye Camii'nin avlusunda meydana gelen 3 ayrı hırsızlık dosyasından işlem yapılarak adliyeye sevk edildi. Şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Şüphelinin Bursa'da yaşarken 16 yaşında sosyal medya üzerinden tanışıp sevdiği bir hırsızın ailesine kendisini kabul ettirmek için hırsızlık yapmaya başladığı, 18 yaşından sonra İstanbul'a gelerek hırsızlık çetesi kurduğu belirtildi.
Kardeşlerinin biri doktor diğeri iş kadını olduğu öğrenilen şüphelinin şizofren ve akli dengesi yerinde olmadığı raporu bulunduğu, defalarca gözaltına alınıp serbest kaldığı belirtildi. Şüphelinin annesinin bir süre önce üzüntüden kanser olup hayatını kaybettiği de kaydedildi.
Polis kamera görüntülerinden yakaladı
Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği tarafından özellikle cami avlularında turistlerin çantalarını çalan bir şebekenin peşine düştü. Güvenlik kamera görüntülerinin incelemesi sonucu bir kadının yaşı küçük çocuklara, çalacakları çantayı gösterdiği ve onlara hırsızlık için yönlendirdiği tespit edildi. Polis görüntülerden şüphelinin kendileri için tanıdık bir şüpheli olduğunu belirledi. Daha önce de bir çok kez gözaltına alınan şüpheli Yaren Ç. Harbiye'de 8 Temmuz'da tekrar gözaltına alındı.
Sevgilisinin ailesine kendisini kabul ettirmek için hırsızlığa başlamış
Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği'ne getirilen Yaren Ç., 3 ayrı hırsızlık dosyasıyla ilgili sorgulandı. Daha önce birçok kez polis ekipleri tarafından gözaltına alınan şüphelinin hayat hikayesi ise film senaryolarını aratmadı. Şüphelinin sosyal medya üzerinde tanıştığı bir hırsıza aşık olup 16 yaşındayken İstanbul'a kaçtığı belirtildi.
Sevdiği gencin ailesine kendisini kabul ettirmek için hırsızlık yapmaya başlayan Yaren Ç.'nin polis ekipleri tarafından yakalandığı ve ailesine teslim edildiği öğrenildi. Ailesi tarafından şüphelinin 18 yaşına kadar Bursa'da tutulduğu daha sonra reşit olmasının ardından tekrar İstanbul'a gelerek hırsızlık yapmaya devam ettiği belirtildi.
Akli dengesi yerinde değil
Bu arada Yaren Ç.'nin şizofren ve akli dengesi yerinde olmadığına dair raporu bulunduğu öğrenildi. Şüphelinin annesinin de bir süre önce kanser olarak hayatını kaybettiği belirtildi.
İstanbul'da çete kurmuş
Şüpheli Yaren Ç.'nin 2017 yılında kendilerine "Şizofren" çetesi olarak adlandıran bir grupla birlikte gözaltına alındığı ve hakkında 27 ayrı suç dosyasından işlem yapıldığı öğrenildi. O tarihte evlerinde yapılan 30 bin lira, 1600 dolar, 60 cep telefonu, 50 kadın çantası, 50 bin lira ziynet eşyası, 2 pompalı tüfek, 2 tabanca ile birlikte ele geçirilen şebeke üyelerinin de ufak yaşta çocuklara hırsızlık yaptırdıkları iddia edilmişti.
Şüphelinin son olarak geçtiğimiz haziran ayı içinde yine açıktan hırsızlık suçundan gözaltına alındığı, çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldığı öğrenildi. |
# Şahan Gökbakar: Recep İvedik ortalama Türk insanının bir mizahı
‘Recep İvedik 6’ dün vizyona girdi. Recep İvedik karakterinin yaratıcısı Şahan Gökbakar Recek İvedik hakkında "Recep İvedik, genelin gördüğü, bildiği, aşina olduğu, ortalama Türk insanının bir mizahı. Bu yüzden çok fazla insanı çekiyor" dedi.
Şahan Gökbakar Posta'dan Işıl Cinmen'e konuştu. "Recep İvedik Güngörenli, eğitimsiz, aşırı, -aşırı kilolu, aşırı kaba, aşırı rahat- normlara uygunsuz hareket eden biri. Toplumun diğer katmanlarıyla ilişkiye geçince de onlarla kendince dalga geçiyor. Mesela bir CEO’nun ensesine vuruyor, yoga sınıfını birbirine katıyor… Yaptıklarının bir sonucu ya da karşılığı da olmuyor. Bu bir rövanş duygusu yaratıyor olabilir" sorusuna Gökbakar şöyle yanıt verdi:
"Bunlar Recep’in bir yanı… Başka özellikleri de var; mesela delikanlı, dürüst, parada pulda gözü yok. Babaannesinden kalan 300 TL’yle yaşayan bir insan. Bir cüzdan bulunca Antalya’ya sahibine götürecek kadar iyi yürekli. Aynı zamanda milliyetçi ve vatansever bir yanı var."
"Zaman zaman iğrençleşiyor"
"İstemeden de olsa milli takımın başına bir şey getirdiğinde 'Gerekirse kendimiz yarışırız' deyip olimpiyatlara katılacak kadar vatanını seviyor. Kazanmak için her türlü legal, illegal oyunu yapıp amacına ulaşmaya çalışan bir yönü de var. Bir çocuk kadar laflarını seçmeden konuşur, kurala ve toplumsal normlara uymadan başına buyruk takılır.
Zaman zaman da iğrençleşiyor. Çok yönlü bir karakter olduğu için toplumdaki birçok karakteri karşılıyor. Recep İvedik, genelin gördüğü, bildiği, aşina olduğu, ortalama Türk insanının bir mizahı. Bu yüzden çok fazla insanı çekiyor." |
# Osmaniye'de köyleri su bastı
## Özet
ÇIKTIKLARI ÇATIDAN 8 SAAT SONRA KURTARILDILAR
Kadirli ilçesi Hardallık Mahallesi'nde tarım arazisi içerisine inşa edilen 2 ev, araziyi su basmasıyla sular altında kaldı
## İçerik
16 Ocak 2019 20:26
. Evlerde bulunan Durdunaz, İmdat, Medet ve Tülay Akyüz, çatıya çıkarak yaklaşık 8 saat kurtarılmayı bekledi. Adana kent merkezinden harekete geçen Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ekipleri, su altında kalan evin olduğu bölgeye botla girdi. Ekipler, ilk olarak Tülay ve Medet Akyüz'ü kurtardı. Yeniden bölgeye giden botla İmdat ve Durdunaz çifti de AFAD ekipleri tarafından çatıdan alındı. Binadaki büyük ve küçükbaş hayvanları ise kurtarma çalışmaları sürerken, Osmaniye Valisi Ömer Faruk Coşkun ve beraberindekiler bölgeye gelerek incelemelerde bulundu.
FOTOĞRAFLI |
# İHA’lar yangınlara müdahale edecek
## Özet
Genellikle askeri amaçlarla kullanılan İnsansız Hava Araçları (İHA) Kaliforniya’da orman yangınlarını tespitte görev alacak
## İçerik
İnsansız Hava Araçları artık sivil kullanımda. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaz aylarında yoğunlaşan orman yangınlarına erken müdahale edebilmek için İHA’lara büyük iş düşecek. Kaliforniya’nın geniş orman alanlarında devriye uçuşu yapmaya başlayan araçlar, eşzamanlı olarak kızılötesi görüntü geçtikleri kontrol merkezlerinden kumanda ediliyorlar.
Tanesi 6 milyon dolara malolan İHA’lar taşıdıkları sensörlerle ısı değişimini tespit edebiliyor. Dumandan etkilenmeyen araçlar uydu aracılığıyla aldıkları görüntüyü kumanda merkezine yollayarak süren veya henüz çıkmış yangınlara hızlı bir biçimde müdahale edilmesini sağlıyorlar.
Yangınların muhtemel yayılma noktalarında alınacak önlemlerle kolayca söndürülmesini sağlamaları beklenen İHA’ların, başı orman yangınlarıyla dertte olan Kaliforniya eyaletinin can kurtaranı olmaları bekleniyor. |
# - Vasip Şahin İstanbul'a veda etti
## Özet
Enver ALAS/ İSTANBUL, (DHA) CUMHURBAŞKANI Kararnamesiyle, Ankara Valiliği'ne atanan Vasip Şahin, 4 yıl görev yaptığı İstanbul'dan Ankara'ya uğurlandı
## İçerik
06 Kasım 2018 14:10
. Vasip Şahin, "Tüm İstanbullulara, görev yaptığım dört yıl boyunca vermiş oldukları destekten dolayı ve katkıdan dolayı çok çok teşekkür ediyorum" dedi.
Vasip Şahin, Ankara'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda basın mensuplarına kısa bir açıklama yaptı. Şahin, "Son yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ankara Valiliği'ne başlamak üzere İstanbul'dan ayrılıyorum. Tüm İstanbullulara, görev yaptığım dört yıl boyunca vermiş oldukları destekten dolayı ve katkıdan dolayı çok çok teşekkür ediyorum. Mesai arkadaşlarıma, sivil toplum kuruluşlarına, belediyelerimize, askeri, mülki ve adli bütün paydaşlarımıza, başsavcılıklarımıza teşekkür ediyorum. Tabii ki bu kararda takdirini Ankara'ya kullanan sayın Cumhurbaşkanımıza, hem İstanbul'da hem Ankara'da görev yapma onuru verdiği için şükranlarımı arz ediyorum" dedi.
ÖĞRENCİLERİN ESPRİLİ YAKLAŞIMI
Ankara'ya atanması kararının ardından sosyal medyada öğrencilerin, 'kar tatili yapsaydınız da gitseydiniz şeklindeki' esprili yaklaşımlarının hatırlatılması üzerine Vali Şahin, "Çocuklarımız, öğrencilerimiz 4 yıl boyunca çok sempatik, çok sıcak, çok zeka ürünü espriler yaptı. Güzel bir iletişimimiz oldu çocuklarımızla, öğrencilerimizle ve dolayısıyla öğretmenlerimizle. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum. Bunlar güzel şeylerdi ama biliyorsunuz biz kar yağdığında öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz, aileler zarar görmesin, mağdur olmasın diye almamız gereken bir karardı. Onu öylece aldık. Ama bu bizim çocuklarla sıcak bir ilişki kurmamızın vesilesi oldu. Ben bütün çocuklarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
İSTANBUL'UN ARDINDAN ANKARA VALİLİĞİ GÖREVİNİ YAPACAK
İstanbul'un ardından başkent Ankara'da görev yapacak olmasıyla ilgili bir soru üzerine Şahin, "İkisi de benim için büyük bir onur; hem İstanbul'da hem Ankara'da çalışıyor olmak. İnşallah milletimize, ülkemize en güzel şekilde hizmet etmeyi Cenabı Hak bize nasip etsin. En verimli hizmetleri üretmeyi konusunda Cenabı Hak bizim önümüzü açsın" değerlendirmesinde bulundu.
KIZLARI VE TORUNU UĞURLAMAYA GELDİ
Vasip Şahin'i Ankara'ya gidişinde uğurlamaya gelenler arasında kızları Fatma Zehra ve Zeynep Şeyda ile torunu Ayşe Sena yer aldı. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ile İstanbul İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu da uğurlayan isimler arasındaydı. VIP Salonundaki personeli ile de vedalaşan Vasip Şahin, basın mensuplarına da teşekkür ederek THY'nin tarifeli uçağıyla İstanbul'dan ayrıldı.
(FOTOĞRAF) |
# Akıllı telefonla rüya kontrolü
## Özet
Uzmanlar rüyamızda ne göreceğimizi kontrol edip edemeyeceğimiz üzerine bir araştırma başlattı
## İçerik
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; . Araştırmada, seslerin rüyayı yönlendirebileceği tezi sınanacak.
Bu deney için geliştirilen bir akıllı telefon uygulaması, uyuyan insanlara ormanlık bir yerde ötüşen kuşların ya da kıyıya vuran dalgaların seslerini çalacak.
Gönüllü başvuru bekleniyor
Edinburgh Bilim Festivali kapsamında deneyi başlatan Profesör Richard, binlerce kişinin araştırmaya katılmasını umuyor. Wiseman, bu kitlesel deney için halkın gönüllü olarak başvurmasını bekliyor.
Deneyde, uyuyan bir kişiye, uyandırılmadan 20 dakika kadar önce kaydedilmiş sesler dinletilecek. ‘Dream:ON’ adlı uygulama, uyuyan kişinin ne zaman rüya görmeye başladığını ve ne zaman rüyanın bittiğini takip edebiliyor. Bu sayede kişi rüya görmeye başlarken sesi başlatacak ve rüya bittiğinde çalar saat işlevi görerek deneği uyandıracak. Deneye katılan kişi daha sonra gördüğü rüyayı "Dream Catcher" adı verilen rüya kayıt veri tabanına bildirecek.
'Tatlı rüyalar üretkenliği artırır'
Profesör Wiseman "İyi bir uyku ve tatlı rüyalar görmek insanın üretkenliğini artırır ve hem de bedensel ve psikolojik sağlık açısından hayati önem taşır" dedi.
Wiseman buna karşılık rüyaların nasıl oluştuğu konusunda çok az fikrimiz olduğunu vurgulayarak, deneyin bunu değiştirmeyi hedeflediğini söylüyor. |
# Berlin: Almanya'da aşırıcılığa yer yok
Alman hükümeti, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde bir Alman'ın aracını yabancıların üzerine sürerek sekiz kişiyi yaraladığı ve Bavyera eyaletinde alkollü dört sığınmacının sokaktan geçenleri darp ettiği saldırıları kınadı.Alman hükümeti, yılbaşı akşamı Bottrop ile Essen kentlerinde yabancıları hedef alan saldırı ile hafta sonunda alkollü dört sığınmacının Amberg kentindeki saldırılarını kınadı.
Alman hükümeti sözcü vekili Martina Fietz, hükümetin her iki saldırıyı da derin endişeyle not ettiğini belirterek Almanya’da aşırıcılık ve hoşgörüsüzlüğe, nereden geldiğine bakılmaksızın yer olmadığını söyledi.
Yılbaşı akşamı 50 yaşındaki bir Alman vatandaşı aracını Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) eyaletindeki Bottrop ve Essen kentlerinde yılbaşını kutlayan kalabalığa sürerek aralarında çocukların da bulunduğu sekiz kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Saldırıda bir Türk kökenli Alman vatandaşı, dört kişilik Suriyeli bir aile, Suriyeli bir kız çocuğu ve Afgan bir anne ile oğlu yaralanmıştı. Soruşturmayı yürüten savcılık ile polis "hedefli bir saldırıdan" bahsederken saldırganın yabancı düşmanlığı güttüğü ve psikolojik sorunlarının olduğu ifade edildi.
KRV eyaletinin İçişleri Bakanı Herbert Reul da soruşturmayı yürüten yetkililerle yaptığı görüşmeler sonucu saldırganın gözaltı ve sorgu süreçlerinde suçu yabancı düşmanı saikle işlediğinin açıkça ortaya çıktığını belirtti. Güvenlik birimleri saldırganın aşırı sağ örgütlerle bir bağlantısının olduğuna dair bir emarenin bulunmadığını açıklarken İçişleri Bakanlığı da saldırının tek kişilik eylem olduğunu bildirdi. Saldırgan hakkında çok sayıda cinayete teşebbüs suçlamasıyla tutuklama kararı çıkartıldı.
Alkollü sığınmacıların saldırısı
Bavyera eyaletindeki Amberg kentinde ise alkollü Afgan, Suriyeli ve İranlı dört sığınmacının hafta sonunda yoldan geçen vatandaşlara saldırması sonucunda 12 kişi yaralanmıştı. Yaşları 17 ile 19 arasında değişen saldırganlar ağır yaralama suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Amberg’de sığınmacıların yaptığı saldırılar, Almanya’da suç işleyen sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmeleri üzerine tartışmalara neden oldu. İçişleri Bakanı Horst Seehofer Amberg’deki saldırıyı kastederek, "Sığınmacılar şiddete başvurursa ülkemizi terk etmek zorunda. Var olan yasalar bunun için yeterli olmazsa, o zaman değiştirilmek zorundalar" dedi. |
# Avrupa Ligi'nde 3'üncü hafta tamamlandı
## Özet
İSTANBUL (DHA) - UEFA Avrupa Ligi'nde 3'üncü hafta maçları tamamlandı
## İçerik
26 Ekim 2018 02:59
.
UEFA Avrupa Ligi D Grubu 3'üncü maçında Belçika temsilcisi Anderlecht ile karşılaşan Fenerbahçe, 2-0 geriye düştüğü mücadeleyi 53'üncü dakikada Michael Frey ile 57'nci dakikada Hasan Ali Kaldırım'ın kaydettiği gollerle 2-2'lik eşitlikle tamamladı. Anderlecht'in gollerini ise 35 ve 50'nci dakikalarda Zakaria Bakkali attı.
Beşiktaş, Avrupa Ligi I Grubu maçında konuk ettiği Belçika temsilcisi Genk'e 4-2 mağlup oldu. Genk'e galbiyeti getiren golleri 23 ve 69'uncu dakikada Samatta, 81'inci dakikada N'Dongala ve 83'üncü dakikada Piotrowski kaydederken, Beşiktaş'ın 2 golü ise 74 ve 86'ncı dakikalarda Vagner Love'dan geldi.
Avrupa Ligi J Grubu 3'üncü hafta mücadelesinde ise Akhisaspor deplasmanda İspanyol ekibi Sevilla'ya 6-0 mağlup oldu.
UEFA Avrupa Ligi'nde günün sonuçları şu şöyle:
-A GRUBU-
AEK Larnaca - Ludogorets Razgrad: 1-1
Zürich - Bayer Leverkusen: 3-2
-B GRUBU-
RB Leipzig - Celtic: 2-0
Salzburg - Rosenborg: 3-0
-C GRUBU-
FC Copenhagen - Slavia Prag: 0-1
Zenit - Bordeaux:2-1
-D GRUBU-
Anderlecht - Fenerbahçe: 2-2
Spartak Trnava - Dinamo Zagreb: 1-2
-E GRUBU-
Qarabağ - Vorskla Poltava: 0-1
Sporting Lisbon - Arsenal: 0-1
-F GRUBU-
Dudelange - Olympiakos: 0-2
Milan - Real Betis: 1-2
-G GRUBU-
Rangers - Spartak Moscow: 0-0
Villarreal - Rapid Wien: 5-0
-H GRUBU-
Eintracht Frankfurt - Apollon Limassol: 2-0
Marsilya - Lazio: 1-3
-I GRUBU-
Beşiktaş - Genk: 2-4
Sarpsborg 08 - Malmö:1-1
-J GRUBU-
Sevilla - Akhisarspor: 6-0
Standard Liege - Krasnodar: 2-1
-K GRUBU-
Jablonec - FC Astana: 1-1
Rennes - Dynamo Kiev: 1-2
-L GRUBU-
Chelsea - BATE Borisov: 3-1
PAOK - Mol Vidi: 0-2 |
# CHP'li Bülent Tezcan: Adalet Bakanı hakkında da fezleke düzenlendi
## Özet
CHP'li Bülent Tezcan, İzmir'deki operasyona müdahale ettiği gerekçesiyle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında fezleke hazırlandığını söyledi
## İçerik
24 Ocak 2014 14:48
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, İzmir’deki Devlet Demiryolları Liman İşletmesi ile ilgili operasyona müdahale ettiği gerekçesiyle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında da fezleke hazırlandığını ve Bakanlığa gönderildiğini açıkladı.
TBMM Genel Kurulunun dünkü birleşiminde AKP İstanbul Milletvekili Oktay Saral’ın yumruklu saldırısına uğrayan Bülent Tezcan, Parlamento’da düzenlediği basın toplantısında, saldırı ile ilgili söylenecek herşeyin söylendiğini, bugün başka bir konuyu açıklayacağını belirtti. Tezcan, 17 Aralık’tan buyana Türkiye’nin bir girdabın içinde sürüklendiğini, ülkenin dört bir yanında yapılan operasyonlar ve bu operasyonlara yönelik müdahalelerin olduğunu ifade etti.
Fezleke ekleri 32 klasörden oluşuyor
Bülent Tezcan, bu kapsamda İzmir’de yapılacak olup da Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın müdahalesiyle deşifre olan operasyona bizzat Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da müdahale ettiğini, bu nedenle Özel Soruşturma Savcılığı tarafından hakkında fezleke düzenlenerek Ankara’ya Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini söyledi ve fezleke üst yazısını medya mensuplarına gösterdi. Tezcan, 14 sayfa ve 32 klasörden oluşan fezleke eklerinde, Bakanlık Müsteşarı Kenan İpek’ten sonra Bakan Bekir Bozdağ’ın da bizzat İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Baş’ı arayarak "soruşturmaya müdahale etmesini istediğinin" kayıt altına alındığını ifade etti. Tezcan "Bakanlığa gönderilen fezlekede, Bakan Bekir Bozdağ’ın müdahalesinin yargıyı etkileme ve soruşturmayı engelleme suçu olduğu açık şekilde yazılmış" diyerek, bazı bölümler aktardı. Tezcan’ın okuduğu fezlekede "Soruşturma dosyasının savcının elinden alınması soruşturmayı engelleme fiilidir ve Türk Ceza Kanununun 277’nci maddesine göre suçtur" ifadesi yer alıyor.
İzmir Valisi de müdahale ediyor
Bülent Tezcan’ın aktardığı fezleke eki tutanaklarda, İzmir Valisi’nin, operasyonu yapacak olan Emniyet Mali Şube Müdürü’nü arayarak "Operasyona adam göndermiyoruz, tamam mı? Savcı sorarsa, ‘talimatınız ulaştı üzerinde çalışıyoruz’ diyeceksiniz. Sadece iki kelime söyleyeceksiniz. Ankara’nın çok net tavrı bu. Anlatabildim mi?" dediği kaydediliyor. Mali Şube Müdürü’nün cep telefonuna kaydettiği konuşmaları daha sonra savcılığa teslim ettiğinin anlaşıldığını ifade eden Bülent Tezcan "Bu Ankara, sadece Bekir Bozdağ ile bitmiyor, Başbakan’a kadar gideceğinden eminim" dedi.
Tezcan fezlekedeki telefon konuşmalarını şöyle aktardı:
"İzmir Emniyet Müdürü, 6 Ocak'ı 7 Ocak'a bağlayan gece saat 00.21'de, söz konusu Şube Müdürü'nü cep telefonundan arıyor. Fezlekede konuşma kayıtlarının dökümü yapılmış.
Emniyet Müdürü, 'Şimdi o şeyi hemen şey yapmıyoruz. O konuyla ilgili bir şey sorarsa savcı, (çalışıyoruz, alacağız) diyeceksiniz ama herhangi bir operasyon yapmıyorsunuz. Operasyona adam çıkartmıyoruz tamam mı?' diyor. Yani 'savcıyı oyalayın' diyor.
Bu arada arka fondan İzmir Valisi'nin sesi geliyor. 'Kesinlikle' diyor. Emniyet Müdürü 'bir dakika' diyor ve telefonu İzmir Valisi'ne veriyor. Vali, 'Bu iş artık ülke meselesi haline geldi. Diyeceksiniz ki (Efendim talimatınız ulaştı, üzerinde çalışıyoruz.)' Yani 'savcıyı oyalayacaksınız' diyor.
Şube Müdürü itiraz ediyor ve 'Savcı birebir kendisi bu konuyu takip edecek' diyor. Vali ise 'Kendisi takip yaparsa yapsın. Gelir çayını içer ve gider kardeşim. Talimatı vereceksin tüm personeline, (üzerinde çalışıyoruz) diyecek. Ankara'nın çok net tavrı bu, anlatabildim mi?' diyor. Emniyet Müdürü tekrar telefonu alıyor ve Vali Bey'in talimatını aldın değil mi?' diyor."
'Bozdağ, kendisiyle ilgili fezlekeyi derhal Meclis’e göndersin'
"Hükümet suçüstü yakalandı" diyen Tezcan "Fezleke ve ekli dosya şu anda Adalet Bakanlığı’nda. Bakan Bekir Bozdağ, dört bakanla ilgili fezlekeleri Meclis’e göndermemek için çare arıyor ama kendisi ile ilgili fezlekeyi derhal Meclis’e göndermek zorundadır" şeklinde konuştu. |
# Prof. Dr. Karatay: Pastırmayı gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz
## Özet
Samed Aydın SUN/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ Kitap Fuarı'na konuşmacı olarak katılan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof
## İçerik
Kayseri'de 2'ncisi düzenlenen Kitap Fuarı'na katılan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, 'sağlıklı beslenme' üzerine söyleşide konuştu. Merkez Kocasinan ilçesi Zümrüt Mahallesi Dünya Ticaret Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen söyleşiye çok sayıda vatandaş katıldı. Slayt eşliğinde sunum yapan Prof. Dr. Karatay, "30 türlü yağ gerekli ve şarttır. 2 türlü yağ tehlikelidir. Bunlardan biri şekere ve una bağlı trigliseridler, diğeri ise endüstrinin ürettiği bozulmuş trans yağlardır. Bütün hastalığın ana maddesi bu yağdır. Trigliseridler damar sertliği yapıyor" dedi.
'HASTALIKAR GENETİK DEĞİLDİR'
Toplumda görülen birçok hastalığa 'genetik' yakıştırması yapıldığını ve bunun yanlış olduğunu da belirten Prof. Dr. Canan Karatay, "Hastalıklar genetik değildir. Önlenebilir. Aile içinde görülebilir. Genetik değil, aileseldir. Son 30 yılda genetik hastalık oluşmaz. En az 100- 200 yıl olması lazım ki genetiktir diyebilesiniz. Genetik hastalık diye bir şey yoktur. Çevresel faktörlerden hastalık olur" ifadelerini kullandı.
'CİPS, KOLA KARACİĞER YAĞLANMASI YAPIYOR'
Karaciğer yağlanması problemine de değinen Prof. Dr. Karatay, "Cipsler, kolalar, zararlı yiyecekler karaciğer yağlanması yapıyor" dedi.
'PASTIRMAYI GÖNÜL RAHATLIĞI İLE YİYEBİLİRSİNİZ'
Kayseri'nin ünü dünyaya yayılan yiyeceği pastırmanın zararlı olmadığını belirten Prof. Dr. Canan Karatay, "Pastırmayı gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. Hiçbir zararı yoktur. Ama doğal olanını yiyeceksiniz. Kayseri'de son zamanlarda fabrikasyonla birlikte pastırmanın bozulduğunu duyuyor ve üzülüyorum. Hakiki Kayseri pastırmasının hiçbir zararı olmaz" diye konuştu.
'VÜCUDUMUZDAKİ SU, TUZLU SUDUR'
İnsan vücudunun yüzde 60'ının su olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Canan Karatay, "Kristal kaya tuzu faydalıdır. Ülkemizde çok güzel kaya tuzu mağaraları var. İşlenmemiş, rafine olmamış kaya tuzu sağlıklıdır. İşlenmemiş tuz 84 mineral taşır. Vücudumuzun yüzde 60'ı sudur. Bu su, tuzlu sudur. Sizin bildiğiniz çeşme suyu değildir. Tuz ömrü uzatır, güç ve kuvvet verir. Hayvanlara da kaya tuzu yalatırlar. Tuzu yiyin dediğimizde kıyameti kopartıyorlar. Dağlarda yetişen çamlar, zeytin ağaçları kaya tuzu ile beslenir. Yurt dışında tuz mağaralarında hastalar tedavi edilir. Tuz oda havasını temizler" dedi.
'TOPRAKLAR ÖLÜ'
Tarım ilaçlarının artması ile birlikte, topraktan yeterli demirin alınamadığına vurgu yapan Prof. Dr. Karatay, "Topraklarımız, artık yeteri kadar demir üretemiyor. Tarımda kullanılan zirai ilaçlar, toprağın dengesini bozdu. Artık topraklar ölü. Mineralsiz topraktan dolayı yediğiniz domatesin faydasını göremiyorsunuz. Bundan dolayı da hastalıklar artıyor. Astım hastalığı son zamanlarda yüzde 4 bin arttı" diye konuştu. |
# Vaka sayısının en çok arttığı kentlerden olan Çanakkale'de yeni kararlar alındı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıkladığı haftalık vaka artışında birinci sırada yer alan Çanakkale'de Koronavirüs'le mücadele kapsamında yeni kararlar alındı. Kentte açık alanda iki kişiden daha fazla kişi bir araya gelemeyecek; pazarlarda ise Türkiye Cumhuriyeti (T.C) kimlik numarasının son rakam grubuna göre katılım sağlanabilecek.
Çanakkale, 10-16 Nisan haftasında 100 bin nüfusta 962,98’e ulaşan Koronavirüs vaka sayısıyla Türkiye’de birinci sırada yer alması üzerine, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu toplanarak yeni tedbirler aldı.
Pazarlara T.C kimlik numarası uygulaması
Alınan tedbirler kapsamında salı ve cuma günü kurulan pazarlara T.C Kimlik No’sunun son rakam grubuna göre katılım sağlanabilecek ve bir kişi aynı hafta iki pazara gidemeyecek. Ayrıca cenaze töreni ve mezarlık ziyaretinde vatandaşlara HES kodu sorgulaması yapılacak, açık alanda 2 kişiden daha fazla kişi bir araya gelemeyecek.
Koronavirüs risk haritasında 'çok yüksek risk' grubu olan 'kırmızı' kategoride yer alan Çanakkale'de, 100 bin kişide görülen vaka sayısı bir haftada 797,34'ten 962,98'e yükseldi. Çanakkale, bu artış ile 10-16 Nisan haftasındaki vaka sayısında Türkiye'de en riskli il olarak kayıtlara geçti. Çanakkale'de vaka sayıları, 8 Şubat'tan günümüze değin 26 kat artış gösterdi. Bu tablo kentte yaşayanları endişelendirirken, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu toplanarak ek terbirler aldı. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu, işyerlerine, verilen hizmet dışında ziyaretleri ve ikramları yasakladı. Yüz yüze eğitim yapmaya devam eden okul öncesi eğitim kurumları ve anasınıflarının uzaktan eğitime devam etmesi kararlaştırıldı.
Mezarlıkta HES kodu uygulaması
Cenaze törenlerinde, genelge ve kararla belirtilen katılım sayı sınırına uyulması ve mezarlık ziyaretlerinde sosyal mesafenin sağlanması gibi tedbirlere ek olarak, bundan böyle cenaze törenlerinde ve mezarlık ziyaretlerinde vatandaşlara, mezarlık görevlileri tarafından HES kodu sorgulaması yapılacak.
Pazarlara kısıtlama
Kentte salı ve cuma günleri kurulan halk pazarlarında daha önce alınan kararlar doğrultusunda sebze ve meyve reyonları ile giyim reyonlarının farklı günlerde kurulması ve tezgahlar arasındaki mesafenin 3 metre olması kararlaştırılmıştı. Alınan yeni tedbirler kapsamında, vatandaşların halk pazarlarına girişlerine de kısıtlama getirildi. Salı günü kurulan pazara T.C Kimlik No’su son hanesi 0,2 ve 4 olanların, Cuma günü kurulan pazara T.C Kimlik No’su son hanesi 6 ve 8 olanların giriş yapmalarına izin verilecek.
Kurul, özel sektörde imkanlar ölçüsünde esnek ve uzaktan mesai yapılması yönünde de karar aldı. Alınan tedbirlere göre, ticari yolcu taşımacılığı yapan otobüs ve minibüslerle, personel ve işçi servisi yapan araçlarda ayakta yolcu alınmayacak, oturma kapasitesi yüzde 50 ile sınırlandırılacak, sürücünün ve yolcuların HES kodu sorgulanacak.
Alışveriş merkezlerinin açık alanları da dahil olmak üzere açık alanlarda çekirdek aileler hariç 2 kişiden daha fazla kişinin bir araya gelmesi de yasaklandı. Kentte artan vaka sayılarının önüne geçebilmek için işletmelerden gel-al şeklinde alınan yiyecek ve içeceklerin açık alanlarda kalabalık oluşturularak tüketilmesi de yasaklar arasında yer aldı. Ayrıca, vatandaşların ev ziyaretleri ve evlerine konaklamalı misafir kabul etmesi de yasaklandı.
İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu, bir süre önce aldığı kararlarla kentteki sahil bantları ile park ve bahçelerin 17 Mayıs tarihine kadar vatandaşların kullanımına kapatılmasına karar vermişti. Bu doğrultuda park ve bahçelerin kapıları kapatıldı, kordon boyuna girişler de konulan demir bariyerlerle önlendi. |
# Yalova açıklarında teknede yangın
Yalova sahiline getirilen 2 kişi için 112 Acil Servisi çağrıldı. Ambulans içerisinde sağlık kontrolünden geçirilen Kılıç ve Kalatuğ'un sağlık durumunun iyi olduğu, olayın şokunu yaşadıkları belirtildi. Sağlık kontrolünden geçirilen 2 kişi, daha sonra ifade vermek için Deniz Polisi Şube Müdürlüğü’ne götürüldü.
Teknedeki yangının çıkış nedeni araştırılıyor.
FOTOĞRAFLI |
# Google, blog servisini kapatıyor
Google, blog yönetim aracı olarak bilinen Blog Compass isimli uygulamasını çok fazla ilgi görmediği için kapatmaya karar verdi.
Google, özellikle blog yazıları yazan ve internet sitesi sahibi olan kullanıcıları için Blog Compass adında bir uygulama geliştirdi. Bu uygulama ile blog ve internet siteleri için trend içeriklerin temini kolaylaşırken, internet sitesi sahiplerinin bu platforma ilgi göstereceği düşünülmüştü.
Ancak beklentilerin aksine kullanıcılar Google'ın söz konusu platformunu kullanmayı tercih etmedi. Bunda en önemli etken ise kullanıcıların halihazırda kullandıkları servislerden memnun olmaları ve Google'dan daha farklı bir çözüm sunmamış olması.
Google, bu durumu daha fazla uzatmak istemeyerek Blog Compass için duyuru yaptı. Şirket, birkaç ay içinde uygulamanın tamamen kapatılacağını kaydetti. Google'ın özellikle büyük talep beklediği Hindistan'dan yana hayal kırıklığı yaşadığı öğrenildi. |
# Alibaba'dan tepki çeken o ifade için açıklama
## Alibaba'da kız çocukları için üretilen mayoların "sevimli seksi çocuk bikinileri", "çocuklar için seksi mayolar" ifadeleriyle satılması tepki toplamıştı
Yurtdışı menşeli e-ticaret sitesi alibaba.com da çocuklar için mayoların 'sevimli seksi çocuk bikinileri', 'çocuklar için seksi mayolar' ismi ile satışa sunulması sosyal medyada çok tepki toplamıştı. Alibaba'dan konuyla ilgili açıklama geldi.
Yurtdışı menşeli e-ticaret yapan internet sitesi alibaba.com, çocuklar için sattığı ürünlerde kullandığı ifadeler ile tepki topladı.
Sitede, çocuklar için mayo gibi deniz ürünleri 'sevimli seksi' ismiyle satışa sunulduğu görüldü. 8-13 yaş arasındaki çocukların mayolarının 'çocuklar için seksi bikiniler' ismiyle satıldığı site tepki çekti.
Alibaba'dan bugün konuyla ilgili açıklama geldi.
Açıklamada şöyle denildi:
"Bugün Alibaba.com Türkiye sayfasında görüntülenen bazı şirket profilleri nedeniyle sosyal mecralarda başlatılan kampanya ile ilgili kamuoyu duyurumuzdur. Görüntülenen şirket ve benzerleri hakkında tüm yasal süreçler başlatılmış olup, sayfalar kapatılmış, konuyla ilgili hukuki ve teknik süreç devam etmektedir.
Alibaba.com'un yürürlükte olan katı ve sıkı ürün listeleme politikaları vardır ve reşit olmayanların dahil olduğu cinsel içerik çağrıştıran veya gösteren veya ima eden her türlü ürünün tanımlanması kesinlikle bu politika dahilinde yasaktır. Listelerimizdeki bu ürünlerin çeşitli üçüncü taraf satıcılarca bildirilmesinin ardından, bunları Alibaba.com genel listeleme politikalarını ihlal ettikleri için listelerimizden çıkarttık ve çıkartmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda, Alibaba.com üzerinde, politikalarımızı benzer şekilde ihlal eden ürünleri tespit etmek için ciddi bir gözden geçirme başlattık. Kullanım şartlarımızı ihlal eden üçüncü taraf satıcılara karşı önlem almaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz." |
# Bakan Özlü: Muharrem bey dersine iyi çalışmıyor
## Özet
Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)- BİLİM Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin yerli otomobil hakkındaki görüşlerine cevap vererek, "Geleceğin teknolojilerine haiz bir ürün ortaya çıkaracağız
## İçerik
26 Mayıs 2018 00:50
. Maliyetinin yarıdan çoğu yazılım olacak olan bir otomobilden, geleceğin teknolojilerini yansıtan bir otomobilden bahsediyoruz. Dersine iyi çalışmıyor" dedi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, AK Parti'den Düzce milletvekili adayı olan ve olamayanlarla iftarda bir araya geldi. Özlü, iftar sonrası yaptığı açıklamada seçim süreci içerisinde her vatandaşa ulaşacaklarını ifade ederek, "Çok çalışacağız. Bütün vatandaşlarımıza ulaşacağız. Dertlerini dinleyeceğiz. Bu süreçte gelecek için dün seçim beyannamemizi açıkladık, gelecek için vaatlerimizi, sözlerimizi kendileri ile paylaşacağız" dedi.
'MUHARREM BEY DERSİNE İYİ ÇALIŞMIYOR'
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin yerli otomobille ilgili açıklamalarına cevap veren Özlü, "Muharrem Bey'in konuşmalarınıza baktığınız zaman dersine iyi çalışmıyor. Geçen defa da TÜBİTAK Başkalığı için bir konuşma yaptı. Veterinerden TÜBİTAK Başkanı yapmayacağım dedi. Oysaki TÜBİTAK Başkanı veteriner hekim değildir. Kaldı ki veteriner hekimde olabilir. Muharrem Bey derslerine iyi çalışmıyor. Muharrem Bey'in yaptığı bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır. Dersine iyi çalışmıyor. Şunu bilmesi gerekir ki Muharrem Bey'in, bizim üreteceğimiz otomobil elektrikli otomobildir. Elon Musk'ın ürettiği Tesla'nın ürettiği gibi bir otomobildir. Bir teknoloji ürünüdür. Geleceğin teknolojilerine haiz bir ürün ortaya çıkaracağız. Maliyetinin yarıdan çoğu yazılım olacak olan bir otomobilden bahsediyoruz. Tamamen geleceğin teknolojilerini yansıtan bir otomobilden bahsediyoruz. Dersine iyi çalışmıyor" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI |
# Karar yazarı Akif Beki: Sahi ne oldu, AK Partili bakanın ağzından kaçırdığı AK Partili başkanın soruşturulsun dediği rüşvet iddiası?
Karar Gazetesi yazarı Akif Beki, eski CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan'ın, Twitter'da CHP'li Kumluca Belediyesi'nin 2 milyon TL rüşvet aldığını yönelik ihbarda bulunmasının ardından, İçişleri Bakanlığı'nın söz konusu tiviti ihbar kabul ederek, soruşturma başlattığını ancak söz konusu tivitte AKP'li belediyenin de rüşvet aldığı iddiası bulunduğunu belirterek, "Sahi, ne oldu AK Partili bakanın ağzından kaçırdığı, AK Partili başkanın soruşturulsun dediği, eski AK Partili başkan dönemiyle ilgili o rüşvet iddiası? Bir kere de ondan bahsedin, dişimi kırarım." ifadelerini kullandı.
Akif Beki, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un Antalya istişare toplantısında Serik Belediyesi'nin bir işyerinden 500 bin TL rüşvet aldığını ağzından kaçırdığını, suçlandığını düşünen belediye başkanı Enver Aputkan'ın tepki göstermesi nedeniyle bakanın rüşveti bir önceki dönem alındığı düzeltmesini yaptığı hatırlatmasında bulunarak, "Bakanlarla milletvekillerinin toplandığı bir kalabalıkta uluorta itiraf edilmesinde sakınca görülmemiş bir rüşvet duyumu.
Bu kadarı, 13 aylık Başkan Aputkan'ın zoruna gitmiş, kanına dokunmuş olmalı. "Bildiğiniz halde sesinizi çıkarmadıysanız yazıklar olsun" diyerek kapıyı yüzlerine çarpmış. Aputkan, tele-toplantıyı terk etmekle kalmadığı gibi olayı kamuoyuna taşıdı. İçişleri Bakanlığından soruşturma istedi.
Kılıçdaroğlu, "500 bin lira rüşveti kim aldı? Bir belediye başkanı, rüşvetin hesabını soruyor. Tık yok bakın. İktidardan tık yok" demişti. CHP Antalya İl Başkanı Bayar da savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.
Eski CHP milletvelili Sapan, Kılıçdaroğlu'na bunu hatırlatıyordu. "AK Partili belediyedeki rüşvet iddiasını diline doluyorsun da CHP'li belediyede olunca niye üstüne gitmiyorsun" demeye... Rüşvet, yargılanması ve cezalandırılması gereken bir suç. O da CHP'nin değil yargıyla İçişleri'nin görevi.
Yine de Kılıçdaroğlu, bu duyumdan sonra ne yaptı? Ben de bilmek isterim. " diye yazdı. |
# Fenerbahçe'den Erman Toroğlu ve Zeki Uzundurukan hakkında suç duyurusu
Fenerbahçe'den yapılan açıklama şöyle:
"Kulübümüz, 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında, Zeki Uzundurukan ve Erman Toroğlu isimli spor yorumcuları hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştur." |
# Caner Erkin'in menajeri Batur Altıparmak, "Caner Milli Takım'da cezalı" iddialarını yalanladı
## Özet
"Caner, yeni atlattığı sakatlığından dolayı sağlığı düşünülerek Kosova maçı kadrosuna dahil edilmemiştir"
## İçerik
Beşiktaş ve Milli Takım oyuncusu Caner Erkin'in dün oynanan Kosova maçında yer almaması, basında "Caner Erkin cezalı" haberleriyle yer almıştı. Futbolcunun menajeri Batur Altıparmak, sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yaparak bu iddiaları yalanladı.
Caner'in sezon içinde aşil tendonundan geçirdiği sakatlığı hatırlatan Altıparmak, "Caner Erkin’e Milli Takımlar Futbol Direktörümüz Fatih Terim tarafından ceza verildiği ve bundan dolayı Kosova maçı kadrosuna alınmadığı şeklinde gerçeği yansıtmayan bir haber yayınlanmıştır" ifadesini kullandı.
Altıparmak'ın sosyal medya üzerinden yayınladığı açıklama şöyle:
"Bugün bazı gazetelerde yer alan "İşte Caner Erkin’in Cezası" başlıklı haberde oyuncumuz Caner Erkin’e Milli Takımlar Futbol Direktörümüz Fatih Terim tarafından ceza verildiği ve bundan dolayı Kosova maçı kadrosuna alınmadığı şeklinde gerçeği yansıtmayan bir haber yayınlanmıştır.
"Herkesin bildiği gibi Caner Erkin, sezon içinde geçirdiği sakatlığın ardından sahalara beklenenden daha hızlı bir şekilde ve kısa süre önce dönmüştür. Sezon öncesi kampının arifesinde Caner Erkin’in sağlığı düşünülerek Kosova maçının kadrosuna dahil edilmemiştir.
"Kamuoyunu yanlış bilgilendiren ve gerçekleri yansıtmayan bu tip haberleri kesin bir dille kınadığımızı belirtmek istiyorum." |
# Toronto Raptors, Warriors'ı deplasmanda devirdi, final serisinde 2-1 öne geçti
## Özet
Stephen Curry'nin 47 sayı, 8 ribaunt ve 7 asistlik üstün performansı, mağlubiyeti engelleyemedi
## İçerik
06 Haziran 2019 10:46
NBA final serisinde Toronto Raptors, deplasmanda Golden State Warriors'ı 123-109 yenerek seride 2-1 öne geçti.
NBA final serisinin üçüncü maçında, tarihinde ilk defa NBA finaline çıkan Raptors, son 4 yılda 3 şampiyonluk elde eden Warriors'a konuk oldu. Mücadeleyi baştan sona üstün götüren Raptors, rakibini 123-109 mağlup ederek seride 2-1 öne geçti ve saha avantajını geri aldı.
Raptors'ta Kawhi Leonard 30 sayı, 7 ribaunt ve 6 asist, Kyle Lowry 23 sayı ve 9 asist, Pascal Siakam 18 sayı, 9 ribaunt ve 6 asist, Danny Green 18 sayı, Marc Gasol 17 sayı ve 7 ribauntla takımına galibiyeti getiren oyuncular oldu.
Sakatlıkları bulunan Kevin Durant, Klay Thompson ve Kevon Looney'den yoksun maça çıkan Warriors'ta . Draymond Green ise 17 sayı ve 7 ribaunt kaydetti.
Dört galibiyete ulaşacak ekibin şampiyon olacağı final serisinin dördüncü maçı, 8 Haziran'da Warriors'ın sahasında oynanacak. |
# Yazar Leyla Zerger Sidal, 'Ölümü Seçmek 1' için imza günü düzenleyecek
## Özet
Sidal, 27 Temmuz cumartesi günü, Ankara Kızılay Büyülü Fener Sinemasında saat 15:00'da imza günü düzenleyecek
## İçerik
24 Temmuz 2013 15:57
Yazar Leyla Zerger Sidal'ın yeni kitabı "Ölümü Seçmek 1 - 23.10" Erik Yayınları'ndan çıktı.
"Hafızayla tehlikeli oyunlar, anılar ve gerçekler arasında kurgulanmış; hatırlamak, yaşamak ve ölmek üzerine bir roman, bir macera, bir bakış" şeklinde tanıtılan kitap, hafızasını kendi rızası ile sildiren Elif'in hikayesini aktarıyor.
. |
# Portland'a federal müdahale, Floyd cinayeti, şaibeli seçim iddiası: 44. ABD Başkanı Obama, John Lewis'in cenazesinde halefini hedef aldı
44. ABD Başkanı Barack Obama, bir kez daha halefi Donald Trump'ı üstü kapalı ancak sert bir biçimde eleştirdi.
ABD'nin Sivil Haklar Hareketi'nin sembol isimlerinden ABD Temsilciler Meclisi üyesi John Lewis'in cenazesinde bir anma konuşması yapan Obama, Trump'ın Portland'a protestoları dağıtmak için federal ajan göndermesini ırkçı Alabama Valisi George Wallace'ın 7 Mart 1965'te siyahların eylemlerini durdurması için kolluk kuvvetlerine yetki vermesiyle kıyasladı.
Obama, "George Wallace ölmüş olabilir ancak hükûmetin barışçıl protestocular üzerinde biber gazı ve cop kullanmak üzere federal ajanlar gönderdiğini görüyoruz" dedi.
Atlanta'daki Ebenezer Kilisesi'nde yapılan anma töreninde konuşurken sivil haklar hareketi aktivistlerini hortumla döven ve üzerlerine polis köpekleri salan komiseri hatırlatarak, "Bull Connor ölmüş olabilir, ancak bugün kendi gözlerimizle polis memurlarının dizleriyle siyah Amerikalıların boğazına bastırdığını görüyoruz" diye konuştu.
Obama, "Biz burada otururken bile gücü elinde bulunduran bazı kişiler insanları oy kullanmaktan vazgeçirmek için elinden geleni yapıyor. Bunu oy kullanma istasyonlarını kapatarak, kısıtlı kimlik yasalarıyla siyahları ve öğrencileri hedef alarak yapıyorlar. Bir cerrah gibi titizlikle seçme hakkımıza saldırıyorlar, hatta posta servisini baltalıyor" ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump, 3 Kasım 2020'de yapılması planlanan genel seçimlere posta yoluyla oy kullanma sistemi nedeniyle şaibe karışacağını savunarak seçimlerin ertelenmesini önerdi.
Dün, 2020 seçimlerinin ABD tarihinin "en kusurlu ve hileli" seçimleri olacağını iddia eden Trump, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, "Seçimleri insanlar düzgün, sağlam ve güvenli şekilde oy kullanana kadar erteleyin???" yazmıştı |
# PKK'ya katılma hazırlığındaki şüphelinin parmak izi alındı
## Özet
Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ, (DHA)- KAYSERİ'de bir eve polis tarafından yapılan baskında, PKK/KCK terör örgütünün kırsal yapılanmasına katılmak üzere hazırlık yaparken yakalanıp gözaltına alınan A
## İçerik
29 Haziran 2018 21:01
.O., sorgusunun ardından parmak izi tespiti için Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi.
İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün (TEM), PKK/KCK terör örgütünün eylem ve faaliyetlerinin engellenmesine yönelik yürüttüğü çalışma kapsamında, 24 Haziran seçimlerinde HDP milletvekili adayı olan Zenun Orta'nın evine, TEM ve Özel Harekât ekiplerince 2 gün önce şafak baskını yapıldı. Baskında, kısa süre önce Kayseri'ye gelerek Orta'nın yanında kalmaya başlayan A.O.'nun, terör örgütünün kırsal yapılanmasına gitmek üzere hazırlık yaptığı belirlendi. Pasaport çıkarttığı ve bugün Kayseri'den otobüsle Ağrı'ya, buradan da İran üzerinden PKK/KCK terör örgütüne katılmayı planladığı tespit edilen A.O., polis tarafından gözaltına alındı.
Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen A.O., sorgusunun ardından parmak izi tespiti için Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Şüphelinin parmak izinin alındığı, soruşturmanın sürdüğü belirtildi.
FOTOĞRAFLI |
# Barış Yarkadaş’tan Büyükada yorumu: İşte bu tablo, "Hukuk devletinin ruhuna El Fatiha" demektir!
## Özet
AKP’nin bu hukuk dışı tutumları hem demokrasimizi katlediyor, hem de yerli ve yabancı sermayenin yatırım yapmasını engelliyor
## İçerik
07 Ekim 2021 08:27
İstanbul Büyükada'daki Şehir Hatları Vapur İskelesi'nde bulunan Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Adalar İlçesi Temsilciliği'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından tahliye edilmek istenmesi üzerine gerginlik yaşandı. Korkusuz yazarı Barış Yarkadaş, mahkemenin tahliye kararı üzerine zabıtanın başlattığı tahliye işlemine engel olan polisi eleştirdiği bugünkü yazısında, "İşte bu tablo, ‘Hukuk devletinin ruhuna El Fatiha’ demektir!" dedi.
Yarkadaş, bugünkü köşesinde konuya ilişkin olarak şunları kaydetti:
Dün herhangi bir ‘’hukuk devleti’’nde yaşanması mümkün olmayan bir görüntüye daha şahit olduk! Yaşanan tablonun neresini anlatsan eksik kalıyor… AKP’nin yönettiği dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP destekçisi TÜGVA’ya Büyükada İskelesi’nin üst katını on yıllığına veriyor. Yönetim değişip Ekrem İmamoğlu koltuğa oturunca, bu saçmalığa son verdirtmek için mahkemeye gidiliyor. Mahkeme, İBB’nin başvurusu üzerine, TÜGVA’nın iskelenin üstündeki ofisini derhal boşaltmasına hükmediyor.
Ancak ne ilginçtir ki; mahkeme kararını uygulamak için binaya giden İBB Zabıta Birimi’ne bağlı memurlar, TÜGVA çalışanlarının direnişiyle karşılaşıyor. Binayı tahliye etmek isteyen zabıtalara direnen TÜGVA’cılara ilk destek polisten geliyor. Polis, İBB memurlarını dışarı çıkarırken, binanın tahliye edilmesini de engelliyor. Oysa ki; polisin tam tersini yapması ve TÜGVA’cıları dışarı çıkarması gerekiyordu.
İşte bu tablo, "Hukuk devletinin ruhuna El Fatiha" demektir!
Şimdi yaşanan tabloyu gözünüzün önüne getirin ve şöyle bir düşünün: Hukuk devletinin artık kırıntısının bile kalmadığı bir ülkeye, yabancı sermaye neden gelsin ve neden yatırım yapsın?
. Çünkü; sermaye ürkek ve korkaktır… Kendini güvencede hissetmediği hiçbir ülkede yatırım yapmaz. AKP’nin bu tutumu işsizliğin de yüksek enflasyonun da sebebidir. Hukuk yoksa işsizlik, açlık, yoksulluk ve enflasyon vardır. Yandaş yaratmak için hukuku ayaklar altına alan AKP tüm bunların sorumlusudur! |
# Imoco Volley Conegliano - Galatasaray maçının ardından
## Özet
Ataman Güneyligil: "Utanç duyulacak bir skor"
Neslihan Demir Güler: "Hayatımda ilk defa önümde ne olduğunu bilmiyorum"
"Üzerimde emeği geçen herkes hakkını helal etsin"
"Final oynamayı hak ettiğimizi düşünüyorum"
Seda Aslanyürek: "Dünkü maçı
## İçerik
Neslihan Demir Güler: "Hayatımda ilk defa önümde ne olduğunu bilmiyorum"
"Üzerimde emeği geçen herkes hakkını helal etsin"
"Final oynamayı hak ettiğimizi düşünüyorum"
Seda Aslanyürek: "Dünkü maçı
06 Mayıs 2018 21:34
Ataman Güneyligil: "Utanç duyulacak bir skor"
Neslihan Demir Güler: "Hayatımda ilk defa önümde ne olduğunu bilmiyorum"
"Üzerimde emeği geçen herkes hakkını helal etsin"
"Final oynamayı hak ettiğimizi düşünüyorum"
Seda Aslanyürek: "Dünkü maçı kazanmayı ve bugün final oynamayı bekliyorduk"
"İnşallah bundan sonra yeni nesiller çıtayı daha da yukarıya taşır"
"Evimize gittiğimizde, kimse bizi aramadığında anlayacağız herhalde"
"Çok güzel işler yaptık"
"Tabii ki sporun içinde kalmak isteriz"
Mustafa AKIN / Bükreş(Romanya),(DHA) -
CEV Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali'nde Imoco Volley Conegliano'ya 3-0 yenilerek organizasyonda dördüncü olan Galatasaray'da başantrenör Ataman Güneyligil, "Utanç duyulacak bir skor açıkçası. Ben de o utancı duyuyorum" dedi.
Oyun olarak çok kötü olduklarını ifade eden Ataman Güneyligil, "Dünkü oyunu bugün oynasaydık bugün de kaybederdik açıkçası. Konsantre olarak diğer 3 takım da bizden iyi durumdaydı. Biz sanki tatile çıkmış gibi, anlayamadığım bir sebepten dolayı kimseyi de suçlamak istemiyorum artık turnuva bittikten sonra. Buraya geldiğimiz zaman herkeste buraya gelmenin başarı olduğu konusunda hem fikir vardı ama ben bir final ve şampiyonluk hedefim olduğunu her zaman her yerde dile getirdim. Fakat yetinmemek lazım bazı şeylerle. Takımım, teknik ekibim, biz herhalde yetindik Final Four'la. Demek ki biz kontağı Novara maçında kapatmışız ki Fenerbahçe serisini ve burayı çok kötü oynadık. Utanç duyulacak bir skor açıkçası. Ben de o utancı duyuyorum. Neslihan ve Seda hakkında konuşmak istiyorum. Bugün onların son maçıydı. Onlara voleybol dışı hayatlarında bundan sonra başarılar diliyorum. İkisi ile de çalışmak benim için çok büyük zevkti" dedi.
NESLİHAN DEMİR GÜLER: "HAYATIMDA İLK DEFA ÖNÜMDE NE OLDUĞUNU BİLMİYORUM"
Voleybol kariyerine son veren Neslihan Demir Güler, gözyaşlarını tutamayarak yaptğı açıklamasında, "Hayatımda ilk defa önümde ne olduğunu bilmiyorum. Çok mutluyum, herkese teşekkür ediyorum. Herkes hakkını helal etsin" dedi
"ÜZERİMDE EMEĞİ GEÇEN HERKES HAKKINI HELAL ETSİN"
Neslihan, kariyerinde geride ne bıraktın sorusuna şöyle yanıt verdi: "Bir omuz, iki diz, iki bilek bıraktım herhalde. Çok da bir şey bıraktığımı düşünmüyorum. Çok keyif aldığım bir şey yaptım. Ama bizim için bunu yapabilmek sınırlı. Elimden geleni yaptım. Benim üzerimde emeği geçen herkes hakkını helal etsin."
"FİNAL OYNAMAYI HAK ETTİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM"
Final Four'da daha iyi olabileceklerini dile getiren Neslihan, "Final oynamayı hak ettiğimizi düşünüyorum ama bazen bazı şeylerin önüne geçemiyorsunuz. Kontrolünüzden çıkıyor her şey ve olmuyor. Ben gelmeden önce bir sakatlık yaşamıştım. İki tane iğne olup çıktım maça ama yine de bir şey yapmadım. Olmayınca olmuyor. 24 senede bunu öğrendim. Hepsiyle oynamak benim için büyük bir şans. Herkese çok teşekkür ediyorum. Benim için çok keyifli bir yıldı. Kariyer planlaması ile ilgili hayatımda ilk defa yarın ne yapacağımı bilmiyorum" diye konuştu.
SEDA ASLANYÜREK: "DÜNKÜ MAÇI KAZANMAYI VE BUGÜN FİNAL OYNAMAYI BEKLİYORDUK"
Seda Aslanyürek ise yaptığı açıklamada, "Açıkçası buraya dördüncü olmaya gelmedik. Dünkü maçı kazanmayı ve bugün final oynamayı bekliyorduk. Ve bu şekilde bırakmayı hedefliyorduk. Ama dünkü maçı kaybedince açıkçası moraller çok bozuldu. Çok kısa bir süre olduğu için toparlayamadık. Mental anlamda sıkıntı yaşadık o yüzden maça başlarken de. Dediğim gibi bu şekilde bittiği için biraz burukluk var" dedi.
"İNŞALLAH BUNDAN SONRA YENİ NESİLLER ÇITAYI DAHA DA YUKARIYA TAŞIR"
Kendini bildi bileli voleybol oynadığını ve bundan sonrasının nasıl olacağı konusunda hiçbir fikri olmadığını dile getiren Seda, "Şu an çok fazla anlamıyoruz. Herhalde gün geçtikçe daha fazla anlayacağız. Kariyerimize birçok şey sığdırdık. Birçok şey kazandık, birçok şey kaybettik. Hepsi çok güzel şeylerdi. İnşallah bundan sonra yeni nesiller çıtayı daha da yukarıya taşır" diye konuştu.
"EVİMİZE GİTTİĞİMİZDE KİMSE BİZİ ARAMADIĞINDA ANLAYACAĞIZ HERHALDE"
Duygularını çok fazla belli edemediğini ve her şeyi içinde yaşadığını ifade eden Seda, "Zor bir sezon oldu. Ondan dolayı biraz sezonun bitmesini bekliyorduk. O yüzden herhalde şu anda çok fazla bir şey anlamıyoruz. Evimize gittiğimizde kimse bizi aramadığında anlayacağız herhalde" şeklinde konuştu.
"ÇOK GÜZEL İŞLER YAPTIK"
Çok şanslı olduğunu aktaran Seda şu ifadeleri kullandı: "Çünkü 80 jenerasyonunun değeri her anlamda daha farklıydı. Çok güzel işler yaptık. İnşallah yeni nesil daha da iyisini yapar. Çok yetenekli arkadaşlarımız var. Performanslarını daimi bir yere getirirlerse daha iyi noktaya geleceklerdir. İnşallah herkes istediği yere güzel performanslarla gelir."
"TABİİ Kİ SPORUN İÇİNDE KALMAK İSTERİZ"
Seda bundan sonraki yaşantısı ile ilgili olarak ise şunları söyledi: "Önce biraz sakin vakit geçirmeye ihtiyacımız var. Sonrasında tabii ki sporun içinde kalmak isteriz. Ne şekilde olur şu an hiçbir fikrim yok. Millilik nedeniyle antrenörlük belgesi hakkımız var mesela. Temmuz'da kursa gidip belgemi alacağım. Sporun içinde bir şekilde bir yerlerinden tutacağız."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Ataman Güneyligil'in açıklamaları
- Neslihan Demir Güler'in açıklamaları
- Seda Aslanyürek'in açıklamaları
(FOTOĞRAFLI) |
# Dalgalar arasında lodos hatırası
## Özet
SAHİLDE DEDEKTÖRLE BOZUK PARA VE DEĞERLİ EŞYA ARADILAR
Antalya'da dün gece etkili olan lodosun ardından Konyaaltı sahili, metal dedektörlü define avcılarını ağırladı
## İçerik
Antalya'da dün gece etkili olan lodosun ardından Konyaaltı sahili, metal dedektörlü define avcılarını ağırladı
04 Ocak 2019 20:38
. Dalgaların gün boyunca dövdüğü plajı adım adım gezen define avcıları, bozuk para ve değerli eşya aradı. Plajın her köşesini gezerek dedektörden gelen sesleri dinleyen kişiler, buldukları değerli eşya ve bozuk paraları topladı. Gün boyunca adım adım dolaşan define avcılarının bazıları hedeflerine ulaşırken, kimileri ise elleri boş döndü.
FOTOĞRAFLI |
# Kom Mayo'nun sahibine oğlundan hakaret davası
## Özet
Mehmet ÇINAR/ ANTALYA, (DHA)- KOM Mayo'nun sahibi Hasan Cansız'ın (92), vesayet altına alınarak, gelini Deniz Cansız'ın vasi atanması talebiyle dava açtığı oğlu Haluk Cansız'ın(70) avukatı Gülen Dokuzoğlu Can, babanın iddialarının hakaret boyutunda olduğu
## İçerik
17 Kasım 2018 19:11
nu öne sürerek, yasal yollara başvuracaklarını söyledi.
İş insanı Hasan Cansız, kendisine vasi altına alınması talebiyle vesayet davası açan oğlu Haluk Cansız'a karşı İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’nde ‘vesayet davası’ açtı. Baba, oğlunun vesayet altına alınıp, kısıtlanması gerektiğini savundu. Baba Cansız, oğlu Haluk Cansız'ın diğer oğlu Atilla Cansız ile birlikte ölmeden mirasına konmayı amaçladığını, bunun için bazı karanlık kişilerden yardım aldıklarını iddia etti. Cansız, oğullarının, kendisine, yakınlarına bakabilme ehliyetine sahip, olmasına rağmen kısıtlamaya çalıştıklarını öne sürdü.
Hasan Cansız'ın avukatları Kezban Hatemi ve Nezihe Hıdıroğlu tarafından mahkemeye sunulan dava dilekçesinde, evlilik dışı ilişkiden olan Haluk Cansız'ı babasının nüfusuna alarak yurt dışında okuttuğu belirtildi. Dilekçede, Haluk Cansız'ın sürekli babasından para talep ettiği, istediği paranın verilmemesi halinde de agresifleştiği, babasını ve şirketlerini rahatsız ettiği, aile fertlerini darp ettiği, psikolojik rahatsızları ve alkol bağımlılığı olduğu, kendisine ve çevresine zararlı bir kişi olduğu iddia edildi. Dilekçede Haluk Cansız'a, eşi Deniz Cansız'ın vasi atanması talep edildi.
HALUK CANSIZ'IN AVUKATI: İDDİALAR HAKARET BOYUTUNDA
Haluk Cansız'ın avukatı Gülen Dokuzoğlu Can, baba Hasan Cansız'ın iddialarının hakaret boyutuna vardığını iddia ederek, yasal yollara başvuracaklarını açıkladı. Avukat Can, misilleme olarak müvekkiline karşı açılan vesayet davasının basına yansımış olmasının müvekkili ve ailesini derinden etkilediğini söyledi. Müvekkilinin bugüne kadar ailenin itibarını zedeleyecek davranışlardan çekindiğini kaydeden Can, şunları ifade etti:
"Bu sebeple de daha evvel kardeşi Atilla Cansız tarafından açılan vesayet davasında gerek kendisi gerekse eşi tanıklıktan çekilme haklarını kullanmışlardır. Ancak kardeşi tarafından açılan davanın üzerinden uzun yıllar geçmiş olması ve baba Hasan Cansız'a vasi, yasal danışman atanmasının zorunlu hale gelmesinin ardından müvekkil tarafından babası hakkında vesayet davası açılmıştır. Açılan davada vasi atanmasını gerektirecek sebepler anlatılırken, babanın ve ailenin itibarını zedeleyecek ifadelerden özenle kaçınılmıştır."
YASAL YOLLARA BAŞVURACAĞIZ
Müvekkiline karşı açılan davada, iddia ve savunma hakkını oldukça aşacak, müvekkili ve ailesinin itibarını zedeleyici, hakaret boyutuna varan asılsız ithamların ileri sürüldüğünü vurgulayan Avukat Can, "Bu ifadelerin kullanılmasına Hasan Cansız'ın talimat ve onayının olması halinde kendisine karşı; talimat ve onayının olmaması halinde ise ifadeleri kullanan vekillerine karşı gerekli yasal yollara başvuracağız" dedi.
Karşı davanın, müvekkilini sindirmeye ve itibarsızlaştırmaya yönelik misilleme amaçlı açılan bir dava olduğunu ileri süren Gülen Dokuzoğlu Can, "Müvekkilimin vesayet altına alınmasını gerektirecek hiçbir sebep bulunmamaktadır. Vasi adayı olarak gösterilen müvekkilin eşi Deniz Cansız da mahkemede eşinin ailesine bağlı, düzenli bir aile hayatı olduğunu, alkol bağımlısı olmadığını, vasi atanmasını gerektirecek husus olmadığını açıkça belirtmiştir" diye konuştu.
'MİRASINA KONMA İDDİASI ASILSIZ'
Haluk Cansız ve kardeşinin evlilik dışı doğmuş olduklarını da belirten Gülen Dokuzoğlu Can, "Müvekkil ve kardeşinin, babaları ölmeden mirasa konmak için vesayet davası açtığı yönündeki ağır ithamlar ne yazık ki basına yansımıştır. Mirasa konmak için vesayet davası açıldığı iddiası hukuken yersiz ve gerçekleşmesi mümkün olmayan iddiadır. Çünkü bir kişinin vasi olarak atanması o kişiye kısıtlının, mal varlığı üzerinde tasarruf yetkisi vermez, bu tasarruflar sadece vasi izin davası sonrasında hakim tarafından verilecek izinle yapılabilir" dedi.
'EVLİLİK DIŞI DOĞMASININ DAVAYLA İLİŞKİSİ YOK'
Haluk Cansız'ın evlilik dışı dünyaya gelmiş olduğuna dair ifadelerin vesayet davasıyla ilgisi olmadığını da belirten Can, "Tamamen müvekkili ve kardeşini itibarsızlaştırmaya yönelik ifadelerdir. Böyle bir durum müvekkilin kusurundan kaynaklanmadığı gibi bilakis babanın yaşam tarzının bir göstergesidir" dedi.
'BABA İLE İLETİŞİMİ ENGELLENDİ' İDDİASI
Haluk Cansız ve kardeşinin çok uzun yıllar Kom Tekstil'de üst düzey yöneticilik yaptıklarını ve şirketin bu günlere gelmesinde büyük emek harcadıklarını ifade eden avukat Gülen Dokuzoğlu Can, şunları kaydetti;
"Ancak daha sonra baba Hasan Cansız 80 yaşında kendisinden 40 yaş küçük bir kadınla evlenmiş, 82 yaşından sonra tekrar çocuk sahibi olmuştur. Müvekkil ise 60 yaşından sonra kardeş sahibi olmuştur. Sonraki süreçte de ne yazık ki müvekkilin ve ailesinin Hasan Cansız ile iletişime geçmesi bir şekilde engellenmiş, gelinen son süreçte de Hasan Cansız'ın gerek şahsi işlerinin gerekse de şirketlerinin yönetiminin fiilen kendisi tarafından yapılmıyor olması, şahsi malvarlığının büyük bir bölümünün bağış ve satış yoluyla elden çıkarılmış olması gerçeği karşısında müvekkil babasına vasi atanması veya yasal danışman tayin edilmesi amacıyla bu davayı açmak zorunda kalmıştır."
FOTOĞRAFLI |
# Uluslararası Golf Mad Pro- Am Turnuvası başladı
## Özet
Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), (DHA)
Antalya'nın Serik ilçesinde düzenlenen 15'inci Uluslararası Golf Mad Pro-Am Turnuvası başladı
## İçerik
Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), (DHA)
Antalya'nın Serik ilçesinde düzenlenen 15'inci Uluslararası Golf Mad Pro-Am Turnuvası başladı
31 Ocak 2018 16:29
Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), (DHA)
Antalya'nın Serik ilçesinde düzenlenen 15'inci Uluslararası Golf Mad Pro-Am Turnuvası başladı.
Serik'e bağlı Belek turizm merkezindeki düzenlenen Uluslararası Golf Mad Pro-Am Turnuvası'na 25 ülkeden 204 golfçü katıldı. 3 amatör ve 1 profesyonel oyuncudan oluşan takımların mücadele ettiği turnuva 3 Şubat'taki gala gecesi ve ödül töreniyle sona erecek. Turnuvada profesyonel oyuncular toplam 80 bin euroluk para ödülü için yarışacak.
Turnuva direktörü ve National Golf Kulübü Müdürü Bekir Kara, "Yurt dışından katılan profesyonel oyunculardan İrlandalı Damien McGrane ve İskoç Raymond Russell daha önce Avrupa şampiyonlukları yaşamış oyuncular olarak favoriler arasında gösteriliyor. Türkiye'den de profesyonel oyuncuların yanı sıra Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu, OPET yönetim kurulu Başkanı Fikret Öztürk, Limak Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Ankara Golf Kulübü Başkanı Mehmet Dora ve Sabri Yiğit gibi iş dünyasının tanınmış isimleri turnuvaya katılıyor" açıklamasını yaptı. |
# Pınar Gültekin cinayeti davasında Mertcan Avcı hakkında verilen tahliye kararına itiraz edildi
## Özet
Avukat Epözdemir, mahkemenin tahliye gerekçesinin hukuka ve somut gerçeğe aykırı olduğunu savundu
## İçerik
15 Mart 2022 19:15
Muğla'da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i vahşice öldüren Cemal Metin Avcı'nın tutuklu yargılanan kardeşi Mertcan Avcı hakkında verilen tahliye kararına itirazda bulunuldu.
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı ile Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, "canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme suçuna iştirak" suçundan Mertcan Avcı hakkında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianamenin iade kararına yapılan itirazı kabul ederek, tahliye kararı vermesine itiraz etti.
Epözdemir, konuyla ilgili verdiği itiraz dilekçesinde, mahkemenin tahliye gerekçesinin hukuka ve somut gerçeğe aykırı olduğunu savundu.
Mertcan Avcı'nın tahliyesinin, üzerine atılı suç yönünden dosyadaki mevcut delil durumu, daha önce aynı delil durumu ile sanığın tutuklanmasına ilişkin talebin reddedilmesi, dosyada toplanması gereken sanığın etki edebileceği delil bulunmaması, adli kontrol tedbirlerine uymuş olması ve kaçma şüphesi olmaması sebeplerine dayandırıldığını hatırlatan Epözdemir, "Mertcan Avcı'nın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik bu denli kuvvetli suç şüphesi varken ve ayrıca aşağıda belirteceğimiz üzere Mertcan Avcı'nın bugüne kadar vermiş olduğu tüm savunmaları çelişkili iken Mertcan Avcı hakkında 'dosyadaki delil durumu' gerekçesiyle ve daha sanığın sorgusu bile yapılmadan tahliye kararı verilmesi hukuka uygun değildir." ifadelerini kullandı.
Epözdemir, hakkında adli kontrol verilen sanığın üzerine atılı suçun 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası olduğuna dikkati çekerek, halihazırda yargılandığı suçun ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiğini, sanığın alması muhtemel cezanın dahi kaçma şüphesi için yeterli olduğunu savundu.
Mahkeme kararının kendi içerisinde çelişkili ve somut gerçeğe uygun olmadığını öne süren Epözdemir, şunları kaydetti:
"Sanık hakkında tesis edilmiş olan tahliye kararı hukuka aykırı olmak bir yana, daha önce pek çok defa dile getirmiş olduğumuz mahkemenizin tarafsız olmadığı yönündeki söylemlerimizi bir daha gündeme getirmektedir. Zira müteaddit defa talep etmemize rağmen suç duyurusu yapılmaması, hazırlanan iddianamenin iade edilmesi, itirazın kabul edilmesinin ardından tensiben Cumhuriyet savcısından bu hususta mütalaa dahi almadan tahliye kararı verilmesi, mahkemenizin tarafsızlığı yönündeki kuşkularımızı artık birer kanaat haline getirmiş durumdadır."
Epözdemir, Pınar Gültekin'in Cemal Metin Avcı tarafından yakılması hadisesinde Mertcan Avcı'nın müşterek fail olduğunu ileri sürdü.
Ne olmuştu?
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin (27), 16 Temmuz 2020'de Akyaka Mahallesi'nde yalnız yaşadığı evinden ayrılmış, aynı gün ablasıyla telefonla görüştükten sonra kendisinden bir daha haber alınamamıştı. Ailesinin Akyaka Jandarma Komutanlığına kayıp ihbarında bulunması üzerine başlatılan çalışmada Gültekin'i tanıyan kişilerin listesi çıkarılmış ve bölgedeki güvenlik kamerası kayıtları incelenerek görgü tanıklarının ifadelerine başvurulmuştu.
Şüphe üzerine gözaltına alınan genç kızın eski erkek arkadaşı Cemal Metin Avcı, ilk ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmese de deliller ortaya konunca bir süre arkadaşlık yapıp ayrıldığı Gültekin'i bağ evinde öldürdüğünü, cesedini yaktıktan sonra varille Gülağzı mevkisindeki ormanlık alana attığını itiraf etmiş ve tutuklanmıştı.
Cemal Metin Avcı'nın kardeşi Mertcan Avcı da soruşturma çerçevesinde telefon sinyallerinin ağabeyiyle aynı zaman diliminde olay yeri ve yakınlarında tespit edilmesi üzerine jandarma ekiplerince gözaltına alınmış, "delil karartmak" suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Dava süreci
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Cemal Metin Avcı'nın "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı'nın da "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti. Yargılama sürerken Mertcan Avcı'nın tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti.
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ek iddianamede ise sanık Avcı'nın anne ve babası ile eski eşinin de aralarında olduğu bazı yakınlarının suç delillerini yok edip gizlediklerine dair haklarında yeterli şüphe bulunduğu kanaatiyle ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edilmişti.
Yargılama sırasında, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca "canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme suçuna iştirak" suçundan Mertcan Avcı hakkında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame 3. Ağır Ceza Mahkemesince savcılığa iade edilmişti.
Başsavcılığın itirazını kabul eden üst mahkeme, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinin "iddianamenin iadesi" kararının kaldırılmasına ve evrakın gereğinin yapılması için Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesine iadesine hükmetmiş, üst mahkeme, verilen karar kesin olduğundan kanun yollarına başvurma olanağının da bulunmadığına oy birliğiyle karar vermişti.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca "canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme suçuna iştirak" suçundan hakkında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianamenin iade kararına yapılan itirazı kabul ederek, dosyayı diğer dosya ile birleştirmiş ve dün tahliye kararı vermişti. |
# DHA ANKARA - Ankara'da lunaparkta gondolun kolu koptu
## Özet
ANKARA'da lunaparkta üzerinde yaklaşık 20 kişinin bulunduğu gondolun kollarından biri koptu
## İçerik
17 Mart 2018 21:35
. Olayda can kaybı ve yalanma olmazken, korku dolu anlar yaşandı.
Olay, saat 16.00 sıralarında Altındağ ilçesinde bulunan Gençlik Parkı içerisindeki lunaparkta meydana geldi. Üzerinde yaklaşık 20 kişinin bulunduğu gondolun demir kollarından biri bağlantı yerinden koptu. Kopma sonrası gondol, dengesi bozularak ana bağlantı demirine çarparak durdu. Olayda can kaybı ve yaralanan olmazken, korku ve panik yaşandı. Olay yerine ambulans ve polis sevk edildi. Polis ekipleri tarafından olay yerine inceleme başlatıldı. Gondol'un arka kısmının çarpma sonrası zarar gördüğü görüldü.
Görüntü dökümü:
-Gondol'dan görüntü
-Polis ekiplerinden görüntü
-Gondol'un kopan kısmı ve zarar gören kısmı
-Detaylar
Muhammet BAYRAM/ANKARA,(DHA)- |
# AİHM, Cumhuriyet davasından sonra Ahmet Şık için de "ihlal" kararı verdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi yazar ve çalışanlarının tutuklanması konusunda verdiği hak ihlali kararının hemen ardından, aynı operasyonda tutuklanan ve Cumhuriyet gazetesinde yaptığı haber ve röportajları nedeniyle hapse mahkum edilen gazeteci Ahmet Şık’ın da haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
Fethullah Gülen cemaatinin yargıya egemen olduğu dönemde Oda TV davasından tutuklu yargılanan Şık’ın ikinci kez tutuklanmasını değerlendiren AİHM, "özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade ve basın özgürlüğü haklarının" ihlal edildiğini kararlaştırdı. Cumhuriyet kararında olduğu gibi, 18. maddeden ihlal bulmayan AİHM’nin kararına Türk yargıç Saadet Yüksel muhalif kaldı. Yüksel, muhalefet şerhinde, Şık'ın bazı röportajlarının basın özgürlüğünün konusu olmadığını, hala Yargıtay önünde derdest olan davada ayrıca 10. madde incelemesi yapılmasının erken ve gereksiz olduğunu savundu. Yüksel, Şık’ın özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine dair 5. Maddeden verilen ihlal kararında ise çoğunlukla aynı yönde oy kullandı ancak farklı gerekçe yazdı. Karşı oya rağmen AİHM, iki maddeden Türkiye’nin hak ihlalinde bulunduğunu karar altına aldı. Karara göre Şık’a, 16 bin euro tazminat ödenecek.
AİHM, Cumhuriyet gazetesinin eski yazar ve çalışanlarına yönelik operasyon kapsamında tutuklanıp tahliye edildikten sonra milletvekili seçilen Ahmet Şık’ın, tutuklanmasına ilişkin başvurusunu karara bağladı. Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesinin tutuklanan diğer yazar ve çalışanlarının başvurusunu karara bağlayan ve "hak ihlali" kararı veren AİHM, Şık’ın başvurusu için de "hak ihlali var" dedi.
AİHM, 1’e karşı 7 oyla aldığı kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, 5 ve 10. maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti.
Makul şüphe yok
AİHM, 5. maddeden verdiği ihlal kararında, gözaltı ve tutuklama kararının "Makul şüphe eksikliğine" rağmen verildiğini belirterek, "Gazetecinin, haber, söyleşi ve sosyal medya paylaşımları üzerinden terör örgütünün propagandasını yaptığını ya da terör örgütüne yardımda bulunduğunu kanıtlayacak makul şüphenin" bulunmadığını vurguladı. Suçlamalara konu haber ve röportajların kamusal tartışmalarla ilgili olduğunu vurgulayan AİHM, bunların terör örgütlerinin yasa dışı amaçlarına katkı sağladığına yönelik herhangi bir istek göstergesinin bulunmadığının altını çizdi.
AİHM, ayrıca, hukuksuz müdahale ve gözaltıyla, Şık’ın ifade özgürlüğü hakkının da ihlal edildiğine hükmetti.
AİHM, bu gerekçelerle Şık’ın, "özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade ve basın özgürlüğü haklarının ihlal edildiğini kararlaştırdı. AİHM, Cumhuriyet davasında olduğu gibi Şık’ın başvurusunda da 18. Madde ihlali bulmadı. Türkiye, bu maddeden Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala başvurularında mahkum olmuştu. 18. Madde, hak ihlallerinin başka amacı gizlemek niyetiyle gerçekleştirildiğini düzenliyor. Demirtaş davasında siyaseti, Kavala davasında ise sivil toplumu etkisizleştirmek niyetiyle Türkiye’nin operasyonları yaptığı karar altına alınmıştı.
Yüksel, muhalif kaldı
İfade özgürlüğü ile ilgili 10. maddeden verilen ihlal kararına muhalif kalan Türk yargıç Yüksel ise Yüksel, muhalefet şerhinde, Şık'ın bazı röportajlarının basın özgürlüğünün konusu olmadığını, hala Yargıtay önünde derdest olan davada ayrıca basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili 10. madde incelemesi yapılmasının erken ve gereksiz olduğunu savundu.
Yüksel, bir savcının "rehin" alındığı bir terör operasyonu sırasında Şık’ın, teröristlerle konuştuğunu, bir başka haberinde ise PKK’nın liderlerinden biriyle röportaj yaptığını belirterek, "Benim görüşümde, bu röportajlar ve başvuranın diğer aktiviteleri ( bazı sosyal medya paylaşımları) basın özgürlüğü meselesi olarak değerlendirilmeyebilir ve özgürlüğün alanında incelenip incelenmeyeceğine dair cezai bir soruşturmanın nedeni olarak nitelendirilebilir. Gazetecilik faaliyetlerinde genişletilmiş basın özgürlüğünün gözetilmesi gerektiğini kabul ediyorum. Ancak bu özgürlük, belli görev ve sorumluluklarla birlikte geliyor. Bunlardan biri de sorumlu gazetecilik faaliyetleri yürütmek" değerlendirmesini yaptı.
Yüksel, özgürlük ve güvenlik hakkı ile ilgili 5. Maddeden verilen ihlal kararında ise çoğunlukla aynı yönde oy kullandı ancak farklı bir gerekçe kaleme aldı. Yüksel, davada, gazeteci olan başvurucunun gözaltına alınması ve gözaltında tutulmasına odaklanıldığını belirterek, "Benim görüşüme göre şu iki olgunun birbirinden ayrıştırılması gerekir: ceza davası bağlamında bir gazetecinin tutuklanması ve ceza davasının açılması. Gazetecinin gözaltına alınmasıyla ilgili olarak yargının sonuçlarına katılıyor ve çok ciddi nedenler olmadığı sürece bu önlemin kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum" dedi. Yüksel, buna karşılık, Şık’ın sonrasında propaganda suçundan cezaevinde yatmaya devam ettiğini anımsatarak, "Suçlamaların sınıflandırılması konusunda endişelerimi dile getirmek zorundayım. Evet, başlangıçta suçlamalar yanlış biçimde sınıflandırılmıştı" yorumunu yaptı. Yüksel, Şık’ın haberlerinin propaganda kapsamında ele alınabileceğine yönelik makul şüphenin bulunduğunu düşündüğünü buna rağmen terör örgütüne yardım suçundan gözaltı ve tutuklama kararı verilmesi konusunda ciddi şüpheleri olduğu için bu maddede çoğunlukla birlikte hareket ettiğini vurguladı. Yargıtay’ın da benzer yorum yaptığına işaret eden Yüksel, mahkemelerin sınıflandırma konusunda hata yaptığına inandığını, terör organizasyonlarına yardım konusunda minimum seviyede gerekli şüphe seviyesine ulaşılmadığını düşündüğü için bu yönde oy kullandığını belirtti.
Dosyasını etkileyebilecek
Yargıtay, Cumhuriyet davasında yargılanan sanıkların beraat etmesi gerektiğini karar altına almıştı. Yargıtay, aynı davanın sanığı olan Ahmet Şık hakkındaki "örgüte yardım" cezasını da bozan daire, buna karşılık, TMK’nin 6. Maddesi uyarınca cezalandırılmasını istemişti. Şık’ın, hedef gösterme ve devleti aşağılama gerekçesiyle cezalandırılması gerektiği belirtilmişti. Mahkeme ise ilk kararında direnmişti. Dosya halen Yargıtay’da bulunuyor. AİHM kararı, Şık’ın ilk tutuklandığı döneme ilişkin olsa da Yargıtay’ın bu kararı da göz önünde bulundurarak dosyayı değerlendirmesi gerekiyor.
Ahmet Şık: Kararların hukuki olması siyasi olduğu gerçeğini örtemez
Ahmet Şık, AİHM'in kararı üzerine Twitter üzerinden yaptığı ilk yorumda şunları yazdı:
"İHAM’ın kararlarının hukuki olması siyasi olduğu gerçeğinin üzerini örtemez. İHAM’dan çıkan göstermelik ihlal kararları, kendilerinden olmayanların/düşman bellediklerinin hukuki güvencesini gasp eden Saray Rejimine verilmiş bir güvencedir..
Koca bir ülkenin yurttaşlarına "hukuki güvenceniz olmadan birer rehine olarak yaşamaya devam edeceksiniz" demektir. İç hukuktan üstün olan İHAM kararlarının ilk derece mahkemeleri tarafından dahi tanınmadığı bir ülkeye yaptırıma gitmemeleri bunun kanıtıdır.
Özetle İHAM’ın itibarı, devlete çöreklenmiş bir mafyanın tetikçisi olan Türkiye yargısınınki kadardır." |
# Kaza yaptı, bir suçtan arandığı ortaya çıktı
## Özet
Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa), (DHA)- BURSA'nın İnegöl ilçesinde, otomobil ile çarpışan motosikletin sürücüsü Farız K
## İçerik
29 Eylül 2018 00:57
. (39), yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yapılan GBT sorgulamasında bir suçtan arandığı ortaya çıktı.
Karalar Mahallesi'nden Akhisar Mahallesi'ne seyir halinde olan Farız K. yönetimindeki 18 AF 920 plakalı motosiklet, sollama yaptığı sırada sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu önünde seyir halinde olan Emin K. (25) yönetimindeki 16 KFG 97 plakalı otomobile arkadan çarptı. Çarpmanın şiddetiyle yerde sürüklenerek yoldan çıkan motosikletten düşen sürücü Farız K., yaralandı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından İnegöl Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Farız K., tedaviye alındı.
Farız K.'nın GBT sorgulamasında bir suçtan aramasının olduğu ortaya çıktı. Yaralı, Farız K., yapılan tedavisinin ardından gözaltına alındı. Soruşturma sürüyor.
FOTOĞRAFLI |
# Bursa'da otomobil takla attı: 2 ölü
## Özet
Hurşit TOPAL/GEMLİK (Bursa), (DHA)- BURSA'da, kontrolden çıkarak takla atan otomobilde bulunan 2 kişi hayatını kaybetti
## İçerik
12 Mayıs 2018 12:42
.
Kaza akşam saatlerinde, Bursa-İstanbul otobanı Gemlik serbest bölge girişinde meydana geldi. Mehmet Yılmaz (40) yönetimindeki 34 J 7303 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu yol kenarındaki bariyerlere çarptı. Çarpmanın etkisiyle defalarca takla atan otomobil hurdaya dönerken, sürücü Mehmet Yılmaz ve yanında bulunan Murat Yıldız (40) araçta sıkışarak hayatını kaybetti. Kaza yerine kısa sürede gelen itfaiye ve polis ekiplerinin uzun süren çabaları sonucu hayatını kaybeden iki kişinin cansız bedeni, otomobilden çıkartılarak morga kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı |
# İslahiye'den 660 sığınmacı daha ayrıldı
## Özet
Kadir ÇELİK/İSLAHİYE (Gaziantep), (DHA)- GAZİANTEP'in İslahiye ilçesinde, 5 bin 900 sığınmacının barındığı kamptan 660 kişi daha ayrıldı
## İçerik
31 Ağustos 2018 17:35
.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün talimatı üzerine kapatılacak olan 5 kamptan biri olan İslahiye'deki geçici barınma merkezinde bulunan 5 bin 900 Suriyeli sığınmacının tahliyesi sürüyor. Daha önce 915 kişiden oluşan 163 ailenin ayrıldığı kampta bugün de 660 kişinin oluşturduğu 110 aile daha özel güvenlik tarafından yapılan kontrollerinin ardından araçlarla çevre il ve ilçelere gitmek üzere ayrıldı.
İslahiye'deki geçici barınma merkezine 6 yıl önce 6 kişilik ailesiyle geldiğini belirten Hasan Muhammed, "Biz 6 yıldır buradaydık ve şimdi Kahramanmaraş'a gidiyoruz. Buradan ayrıldığımız için üzülüyoruz" dedi.
Suriyeli sığınmacıların tamamının birkaç gün içerisinde kamptan ayrılmaları bekleniyor.
FOTOĞRAFLI |
# Son 5 sezonda 4'üncü kez Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıran Kovacic, bu final maçlarında yalnızca 17 dakika oynadı
Premier Lig ekiplerinden Chelsea'nin orta saha oyuncusu Mateo Kovacic, son 5 sezonda 4'üncü kez Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdı. Hırvat futbolcu, bu final maçlarında yalnızca 17 dakika süre aldı.
Chelsea, Manchester City ile oynadığı final karşılaşmanın ardından sezonu Şampiyonlar Ligi şampiyonu olarak taçlandırılırken, Mateo Kovacic, Devler Ligi şampiyonluk madalyasını takmayı başardı.
Bu şampiyonlukla beraber Kovacic, son 5 sezonda 4. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu kazanırken, bu final maçlarında sadece 17 dakika sahada kaldı.
İlk şampiyonluğuna 2015-2016 sezonunda Real Madrid'le ulaşan Kovacic, o sezon Şampiyonlar Ligi'nde 8 maçta görev aldı ve 1 gol kaydetti. Toplamda 339 dakika sahada kalan Hırvat oyuncu, final maçında kadroda yer almadı.
2016-2017- ve 2017-2018 sezonlarında yine Real Madrid'le şampiyonluğa ulaşan Kovacic, bu finallerde kadroda yer alsa da forma şansı bulamadı.
Son olarak 2020-2021 sezonunda Chelsea ile Devler Ligi kupasını kaldıran futbolcu, 80. dakikada oyuna dahil oldu ve 17 dakika süre aldı. |
# Erdoğan: Trump’ın açıklaması uluslararası hukukun açıkça ayaklar altına alınmasıdır
## Özet
Özge Düzgün, Atina, 7 Aralık, (DHA)- Yunanistan’ın Başkenti Atina’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile ortak basın toplantısı düzenledi Erdoğan ABD’nin Kudüs açıklamasına ilişkin şunları kaydetti: "Dün ABD
## İçerik
07 Aralık 2017 21:10
başkanı Trump tarafından yapılan Kudüs’e dair açıklamaya değinmek istiyorum. Bu karar maalesef bölgemizin ve dünyanın barışı adına son derece talihsiz bir açıklamadır. Kudüs semavi 3 dinin kutsal bir mekanıdır. Müslümanların Hristiyanların ve Yahudilerin. Yapılan açıklamalar uluslararası hukukun açıkça ayaklar altına alınmasıdır. 1980 BM’nin bu konuda kararı var. Sadece Amerika ve İsrail’den başka o kararı reddeden yok. Tüm dünya o kararı sahiplendi. Şimdi farklı bir yöntemle ‘ben yaptım oldu’ demek suretiyle bir açıklama ve bu talihsiz adımla bölgeyi ciddi manada sıkıntıya sokacaklarına inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atina’da Yunanistan Başbakanı Çipras ile görüşmesinin ardındna ortak basın açıklaması düzenleyerek açıklamalarda bulundu. "Sizlerle 65 yıl aradan sonra resmi olarak Cumhurbaşkanı olarak ziyaret gerçekleştirmenin memnuniyeti içerisindeyim. Merhum Bayar’dan 65 yıl sonra " diyerek konuşmasına başlayan Erdoğan, "Bugün tarihi bir gün yaşıyoruz. Bu ziyareti iki ülke diyaloğunda önemli bir adım olarak görüyorum. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi’nin 5 toplantısını önümüzdeki dönemde Selanik’te düzenleyeceğiz." dedi.
İki ülke arasındaki ticaret hacmine değinen Erdoğan, "2016 yılında ikili ticaret hacmimiz 2.6 milyar dolar. Bu rakam aslında aramızdaki hedefimiz 10 milyar dolardı. 2014’ten sonra bir geri gidiş oldu. Temennim o dur ki bunu yeniden toparlarız"
"İstanbul- Selanik hızlı tren hattı, İzmir Selanik feribot hattı, İpsala sınır kapısında 2. Köprü inşası ulaştırma projelerine önem vermeyi hedefliyoruz. Karşılıklı turist sayısında ülkemizden Yunanistan’a 800 bin, Yunanistan’da 600 bin turist ülkemize gelmiş bulunuyor. Bu da bu konuda ciddi bir alt yapının olduğunu gösteriyor."
"Türkiye uzun yıllardır PKK DHKPC, DEAŞ ve FETÖ gibi eli kanlı çetelele mücadele ediyor: 17 kasım terör örgütü gibi bir terör örgütünün buralarda neler yaptığını biliyoruz. Bu açıdan bizimle en rahat empati kuracak ülkelerin başında Yunanistan geliyor"
"FETÖ’cülerin iadesiyle ilgili Sayın Çipras ile olaydan hemen sonra başlattığım görüşmede,bugün de bu basın toplantısı vesilesiyle Yunan yargısına benim bir çağrım var. Gecikmiş adalet, adalet değildir. Lütfen bu konu ile ilgili kararı gerekirse adalet bakanlarımızla devreye girmek suretiyle görüşerek, Türkiye’de biliyorsunuz işkence, idam böyle bir şey söz konusu değil, bunların Türkiye’ye iadesi mümkündür. Bunlar bir darbe gerçekleştiren kişilerdir."
Batı Trakya Türk azınlığının, Müslüman azınlığının durumunda uluslararsı hukukun gerektirdiği iyileştirmelerin yapılmasını talep ettim. Son zamanlarda Yunanistan’da gündeme gelen Lozanla ilgili tanım ve Lozan’ı tanımlama şekli bu işi iyi anlamak gerekiyor. Lozan denince Türkiye ile Yunanistan arasında bir anlaşma değildir. Lozan 11 ülkenin katılımını kapsayan bir anlaşmadır. Lozan’da Japonya İngiltere, Bulgaristan, Fransa var. Bu ülkeler bu nalaşmanın içinde yer almışlardır. Lozan sadece egeyi mi kapsıyor. Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu? Buradaki azınlıkların haklarını bu anlaşmayla biz nasıl teminat altına alacağız? Batı Trakya’da 150 bin Müslüman, Türk, Pomak azınlık var. Bunların hukukunu araştırmak korumak özellikle Yunanistan hükümetinin görevi olsa gerek. Şu anda 15 bin Euro kişi başına milli geliri var Yunanistan’ın ama Batı Trakya’da 2000 2200 Euro bu fark korkunç bir fark."
"Hala bir baş müftü meselesi çözülememiştir. Seçimle değil atamayla geldiğini görüyoruz Lozan ne diyor seçim diyor. Türkiye’de patrik seçimle gelir Sen Sinot meclisi seçer."
"Ben 15 yıldır buradaki arkadaşlarıma hep bunu söyledik bugüne kadar hiçbir netice alamadık, Lozan’ı Egeye hapsedip edip işini bitirmeyelim."
"Bizim toprak bütünlüğü ile ilgili bir sıkıntımız yok. İnanç hürriyeti deniyor. Burada bir Fethiye camii sorunumuz var ama Türkiye de bugüne kadar Hristiyanların klişeleriyle ilgili bir sıkıntı yaşamadık. Şu an mesela biz Sümena Manastrını yapıyoruz. Patrik yurt dışına çıkmak istese Lozan'a göre Eyüp Kaymakamlığı'nın izni ile çıkabilirdi, biz bunu bir tarafa koyduk, önünü açtık. Batı Trakya'da atanmış bir baş müftü var. Biz seçilmiş ile yapıyoruz. Ben 15 yıldırı bütün buradaki arkadaşlarımıza hep bunu söyledik. Ama bugüne kadar hiçbir netice alamadık. Lozan'ı hemen Ege'ye hasredip işi bitirmeyelim. Bizim toprak bütünlüğü ile ilgili sıkıntımız yok.
Ocak ayının 7'sinde, Balat'ta patrikhanenin kısa bir mesafede demir kilise namı ile maruf bir kilisesi var. Bitiyor, 7 Ocak'ta Boyko ile birlikte oranın açılışını yapacağız. Biz inanç hürriyetinden korkmuyoruz ki. İnancına güvenen inanç hürriyetinden korkmaz."
"Anavatan ve garantör Türkiye olarak Kıbrıs meselesi bir diğer konu. Kofi Annan benden rica etmiştir, ben size soruyorum, işi beraber eli alalım dedi. Dedi ki ben 3 kere teşebbüs ettim başarısız oldum. Beni bir hafta sonra aradı ben görüşmelerimi yaptım başlayabiliriz dedi. Yunanistan, Türkiye, İngiltere garantör ülke. Çalışmalarımıza başladık, final çalışmasını da İsviçre'de yaptık. Kofi Annan ve Başbakanlar bir araya geldik. O zaman Karamanlis Başbakan'dı. Görüşmeler bittikten sonra son ana geldiğimizde, hatta Güney Kıbrıs tarafı masadan çekilmek istedi. Kofi Annan ben söz verdim, işi bitireceğiz dedi. Referandum safhasına geldi. Türkler evet dedi ama güney bir o kadar tam ters hayır dedi. Oradan AB'ye Güney Kıbrıs girdi. Bize de orada söz verdiler. O süreci de ben yaşadım. Yine en son Cenevre'de bir araya geldiler. Sonunda masadan kim çekildi. Güney Kıbrıs çekildi. Biz istiyoruz ki adil bir çözüme kavuşturalım ama Güney Kıbrıs'ın böyle bir derdi yok. En kısa yoldan hep kaçamak bazı yollara başvurup yine olmadı diyorlar. Aynı şekilde Ege'deki meselelerde biz bunlardan kaçmıyoruz gene varız. Genelkurmay Başkanım burada biz bu görüşmeleri yürütürüz. Adil olalım. İşin üzerine gidelim. Çözüme odaklanalım. Bardağın boş tarafı ile uğraşmayalım. Dolu tarafı ile uğraşmazsak zaman kaybı diye bir şey olmaz. Yeni bir dönem diyorsak yeni dönemi de bizim bu şekilde, adanın gerçekleri ile ilgili olarak adımları atmamız lazım.
3 milyonu aşkın mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz. 30 milyar dolar harcama var. AB ise bize şu ana kadar verdiği destek bizim milli bütçemize değil, Kızılayımıza. Verdikleri söz 6 milyar avro, ve bu gelmedi. Sözü veren AB, yerine getirmeyen AB. "
Görüntü Dökümü:
Erdoğan ve Çipras’ın ortak açıklaması |
# Sulukule'de kentsel dönüşüm kararı 12 yıl sonra iptal edildi
## Özet
Yenileme projesi için ilk iptal kararı projenin başlamasından 6 yıl sonra verilmişti
## İçerik
13 Eylül 2019 12:36
İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Sulukule ile ilgili kentsel dönüşüm kararına onay veren Koruma Kurulu ve Fatih Belediyesi Meclis kararını iptal etti. İstanbul’da yüzlerce yıllık bir tarihe sahip olan ve dünyanın en eski Roman yerleşimlerinden biri sayılan Sulukule, 2006 yılında başlayan kentsel dönüşüm sürecinde tamamen yıkıldı. Bu yıkım sürecinde açılan onlarca davadan biri Ağustos 2019’da sonuçlandı ve yenileme projesine ikinci kez iptal kararı verildi.
Artı Gerçek'ten Rıfat Doğan'ın haberine göre Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği ile uzun yıllardır mahallede yaşayan ve tapuları atalarından miras kalmış olan üç Roman vatandaşın açtığı dava sonucu İstanbul 9. İdare mahkemesi, Koruma Kurulu kararını, aynı zamanda bu kararın uygulanmasına onay veren Fatih Belediyesi meclis kararını iptal etti.
Sulukule Platformu'nun kararla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
Mahkeme gerekçesinde, projenin 5366 sayılı yasaya, kamu yararına uygun olmamasını ve ortada bir ‘koruma’ bulunmamasını gösterdi.
Neler olmuştu?
Bin yıllık Roman Mahallesi ve UNESCO koruması altında olan Sulukule, Fatih Belediyesi’nin 5366 sayılı Yenileme Yasasının "en iyi ve ilk örneği olacağı" iddiasıyla, 2006 yılında yıkılmaya başlanmıştı. Yenileme Kurulunun 02.11.2007 tarih 20 sayılı kararı ile onaylanan bu projede sonucunda mahalle sakinlerinin bir kısmı evlerinden zorla tahliye edilmişti.
Proje, UNESCO karar ve koruma kararları dikkate alınmadan hazırlandı ve uygulandı. Mahalle sakinleri, gönüllü uzmanlar ve sivil toplum desteğiyle hazırlanan alternatif proje de görmezden gelindi.
Yenileme projesi ilk kez, 26 Nisan 2012 tarihinde İstanbul 4. İdare Mahkemesi tarafından kamu yararı olmadığı gerekçesiyle iptal edildi. Geç gelen bu ilk karar çıkana kadar Sulukule yerle bir edilmişti.
Sulukule'nin hukuk mücadelesi
Fatih Belediyesi bu kararı aşmak ve inşaata devam edebilmek için ilkinden hiçbir farkı olmayan yeni bir proje hazırladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul II No' lu Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 25.07.2012 tarih 51 sayılı kararı ile bu proje de hızla onaylandı.
Mahallenin hukuk mücadelesi devam etti ve ikinci projenin de iptali için dava açıldı. Son karar, ilkinden de geç bir şekilde, tam 12 yıl sonra, geçtiğimiz günlerde geldi. Geç geldiği kadar eksik gelen bu son karara karşı, hak aramak için "ehliyet"siz sayılan sakinler temyiz yoluna gittiler. Sulukule’nin uzun ve zorlu hukuk mücadelesi devam ediyor. |
# DHA YURT BÜLTENİ 16
## Özet
HASTANEDE 11 CEP TELEFONU HIRSIZLIĞINA TUTUKLAMA
GAZİANTEP'te, hastaların odalarından 11 cep telefonu çalan ve güvenlik kameralarının kayıtlarından kimlikleri belirlenerek, yakalanan 2 kişi, mahkemece tutuklandı
## İçerik
GAZİANTEP'te, hastaların odalarından 11 cep telefonu çalan ve güvenlik kameralarının kayıtlarından kimlikleri belirlenerek, yakalanan 2 kişi, mahkemece tutuklandı.
Gaziantep'teki hastanenin polikliniklerinde kalan hastalar ile yakınları, cep telefonlarının çalındığını polise ihbar etti. Polis ekipleri, temmuz ve ekim ayları arasında meydana gelen 11 hırsızlık olayına ilişkin soruşturma başlattı. Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekiplerince hastanenin güvenlik kamerası kayıtlarının incelenmesi sonucu 11 hırsızlığın S.A. ve V.T. tarafından gerçekleştirildiği belirlendi. Adreslerinin tespit edilmesinin ardından operasyonla yakalanan 2 kişi, gözaltına alındı. Emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen S.A. ile V.T., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine konuldu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------
- Hırsızlık anlarına ilişkin güvenlik kamerası görüntüleri
- Genel ve detay görüntüler
Haber: Hasan KIRMIZITAŞ - Kamera: GAZİANTEP-DHA)
===============================
AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HAMZA DAĞ, ŞEHİR HASTANESİ İNŞAATINDA İNCELEME YAPTI
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Hamza Dağ, Bayraklı'da yapımı devam eden şehir hastanesinin inşaatında incelemelerde bulundu, yetkililerden bilgi aldı. Dağ, "Hastane inşaatı hızla devam ediyor. Bu inşaat çalışması birçok şeyi gösteriyor. Ağustos ayında yapılan ekonomik operasyonun bir şey ifade etmediğini gösteriyor" dedi.
Kemalpaşa Belediye Başkan Yardımcısı AK Parti'li Mehmet Türkmen'in oğlu olan Hasan Türkmen'in cenaze törenine katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, daha sonra Bayraklı'da yapımı devam eden şehir hastanesinin inşaatını inceledi. İlk olarak hastanenin maketi üzerinden bilgi alan Hamza Dağ, ardından inşaat sahasının seyir bölümünde incelemelerde bulundu.Basın mensuplarına açıklama yapan Hamza Dağ, "İnşaat alanında hızla çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalar birçok şeyi gösteriyor. Ağustos ayında yapılan ekonomik operasyonun bir şey ifade etmediğini gösteriyor. İnşaat başta olmak üzere bir çok alanda ciddi çalışma yapılıyor. 2016 yılında inşaatı başlayan hastane, Mayıs 2020 yılında bitirilmiş olacak, 2 bin 60 yataklı hastane, Bayraklı başta olmak üzere İzmirlilere hizmet sunacak. 2016 kardeşimiz da burada harıl harıl çalışıyor. Mühendisinden işçisine kadar. Burada 5 tane hastane var. Devasa ciddi bir hastane. Şu anda da yüzde 30'u tamamlanmış durumda. Bizler de aylık olarak bunların takibini yapıyoruz. Bugün de burada brifingini almış olduk" dedi.
6 BİN KİŞİYE İSTİHTAM SAĞLAYACAK
Yapımı devam eden Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü'nde 5 hastane olacak. Sağlık kampüsünde 414 poliklinik, 51 ameliyathane, 378 yoğun bakım ünitesi olacak. 618 bin 896 metrekarelik alanda yapımı devam eden kampüsteki hastaneler tamamlandığında 6 bin kişiye istihdam sağlayacak.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- İnşaat alanından görüntü.
- Hamza Dağ'ın açıklamasından görüntü.
Haber: Taylan YILDIRIM, kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR (DHA)
==============================
Samandağ'da 28 kaçak yakalandı
HATAY’ın Samandağ ilçesinden, Güney Kıbrıs'a tekneyle gitmeye hazırlanan Suriyeli 28 kaçak yakalandı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı ve jandarma ekiplerinin dün gece gerçekleştirdiği operasyonda, Suriye uyruklu 28 kaçak yakalandı. Kaçakların Konacık mevkiinden Güney Kıbrıs'a tekneyle gitmek için hazırlık yaptığı belirlendi. Kaçaklar, sağlık kontrolünün ardından İl Göç İdaresi'ne teslim edildi.
Görüntü Dökümü
---------------------------
- Teknedeki Suriyeli kaçak göçmenlerden görüntü
- Sahil Güvenlik ekibinin kaçak göçmenleri gemiye alması
- Kaçak göçmenlerin limana çıkarılması
- Sahil güvenlik karakol komutanlığının görüntüsü
SÜRE:02'12" BOYUT:244 mb
Haber:Ali ARSLAN-Kamera:SAMANDAĞ (Hatay), (DHA)
==============================
EVDE SAHTE ALKOLLÜ İÇKİ ÜRETEN ZANLI TUTUKLANDI
** Gerçeğini kendi içip, sahtesini satıyormuş
DENİZLİ'nin Pamukkale ilçesinde, imalathaneye çevrilen bir evde çeşitli boyda 1400 şişe sahte rakı, viski ve votka ile 1500 litre alkol ele geçirildi. Kendisinin piyasadan satın aldığı gerçek alkollü içkilerden içtiği, ürettiklerini ise sattığı belirlenan zanlı tutuklandı.
Denizli Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, sahte alkollü içki ihbarı üzerine dün (perşembe) Pamukkale ilçesine bağlı Bağbaşı Mahallesi'ndeki bir eve operasyon düzenledi. Eve yapılan baskında, sahte alkollü içki üreten A.R. gözaltına alındı. A.R'nin, eğlence mekanlarından boş şişeleri toplayıp, temizledikten sonra, ürettiği sahte alkollü içkileri doldurup, üzerine renkli fotokopiyle çoğaltılan barkodları yapıştırdığı ortaya çıktı. İçki imalathanesine çevrilen evde arama yapan polis ekipleri, satışa hazırlanmış şekilde 1400 şişe 35'lik, 70'lik ve 1 litrelik rakı, viski ve votka, ayrıca bidonlar içinde 1500 litre alkol, 1600 boş içki şişesi, 16 bin sahte bandrol, 22 bin şişe kapağı ve sahte içkilerin yapımında kullanılan malzemeler ele geçirdi.
Evde yapılan aramada, sahte olmayan alkollü içkiler de bulundu. Zanlının kendisinin bunlardan içtiği, üretiklerini ise piyasaya sürdüğü anlaşıldı. Evde yapılan incelemede, duvarların ses yalıtım malzemesi ile kaplandığı, polis baskınına karşı güvenlik kameraları takıldığı da belirlendi. Gözaltına alınan A.R., sevk edildiği adliyede tutuklandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Polislerden evde görüntü
- Sahte içki şişelerinden görüntüler
- Boş şişelerden görüntüler
- Kameradan görüntü
- İçki şişelerinin taşınmasından görüntüler
Haber- Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, (DHA)
===================================
CHP'Lİ KARACA, CERATTEPE SAHASINDA İNCELEMELERDE BULUNDU
ARTVİN’de Cerattepe bölgesindeki maden sahasında incelemelerde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Doğa Halklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, "Cerattepe’de hukuki anlamda kazanılmış bir mücadelenin, hem de eylemsel anlamda kazılan bir mücadelenin bir genelge ile yaşam alanlarının yok edilerek hukukun yok sayılmasını bizler kabul etmiyoruz"
CHP Doğa Halklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Artvin’e gelerek Cerattepe bölgesindeki maden sahasında incelemelerde bulundu. Karacaya, Yeşil Artvin Dernek Başkanı Nur Neşe Karahan, CHP İl Başkan Yardımcısı Bedrettin Kalın ve partililer eşlik etti.
İncelemenin ardından değerlendirmede bulunan Karaca, CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan yardımcısı olarak 3 günden beri Karadeniz Bölgesi’nde, çevre örgütleriyle bir araya geldiğini söyledi. Karaca, "Bölgemizdeki doğa hakları ihlallerinin yerinde tespit etmek, inceleyerek yerinde raporlar hazırlamak aynı zamanda da bundan sonraki mücadelemizde hem hukuki anlamda hem de eylemsel anlamada hem de halkın direnişinin güçleneceği yaşam alanına sahip çıkma mücadelesine güç verecek olan doğa hakları izleme birimlerimizi oluşturmak üzere buradaydık" dedi.
Alanda kendilerine gösterilenlerin doğa hakları mücadelesi anlamında buz dağının görünen yüzü olduğunu belirten Karaca, "Buz dağının görünen yüzüne bakarak burada doğal yaşam alanlarımıza endemik bitki türlerimize, yer altı sularımıza, Artvin ve Artvinlinin geleceğine dönük kurulan tuzağı görmemekte mümkün değil. Altın madeninin kapalı galerilerle, Artvin’in yaşam alanlarının altının oyularak çıkarılması, siyanürün orada yeraltı sularıyla buluşması demektir. Artvin’in yer altı sularının yön değiştirmesi demektir. Yeraltı sularının zehirlenmesi demektir. Bitki ve canlı türlerinin yok olması demektir. Heyelan riskinin önümüzde ki süreçte daha güçlü olacağını görmemek mümkün değil. Oradaki yetkililerde bu sorularımıza çok net bir şekilde bir riskin olmayacağını, tehlikenin olmayacağını ifade edemediler. Buz dağının görünen yüzünü görerek burada bir zarar yok demek asla mümkün değil. Artvin geleceğine sahip çıkmak zorundadır" diye konuştu.
Danıştay’ın kararına rağmen madencilik faaliyetinin yapıldığını ileri süren Karaca, "Cerattepe’de hukuki anlamda kazanılmış bir mücadelenin, hem de eylemsel anlamda kazılan bir mücadelenin bir genelge ile bir firmanın çıkarı, bir kişinin geleceği ve rantı için bu yaşam alanlarının yok edilerek hukukun yok sayılmasını bizler kabul etmiyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Yapılan incelemeler
Karaca'nın konuşması
Detaylar
HABER KAMERA: Adem GÜNGÖR /ARTVİN (DHA)-
==================================
BIÇAKLA TEHDİT VE GASBA 3 TUTUKLAMA
GAZİANTEP'te, evine zorla girdikleri kişiyi dövdükten sonra bıçak ve şişle tehdit edip, aracını, parasını, telefonunu ve cüzdanını gasbeden 4 kişiden 3'ü, mahkemece tutuklandı.
Aydıntepe Mahallesi'nde oturan ve ismi açıklanmayan kişi, geçen pazartesi günü, evine zorla giren 2 kadın ve 2 erkek tarafından alıkoyuldu. Şüpheliler, döverek, bıçak ve şişle tehdit ettikleri kişinin aracını, telefonunu, parasını ve cüzdanını gasbettikten sonra kaçtı. Gasbedilen kişinin şikayeti üzerine çalışma başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, olaya karışan Y.D., V.K., N.İ. ve P.K.'yi suç aletleriyle yakalayıp, gözaltına aldı. Emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Y.D., V.K. ve P.K., 'nitelikli yağma', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' ve 'kasten yaralama' suçlarından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine konuldu. Şüphelilerden N.İ. ise mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------
- Gözaltına alınan şüpheliler
- Şüphelilerin sağlık kontrolünden geçirilmesi
- Genel ve detay görüntüler
Haber: Hasan KIRMIZITAŞ - Kamera: GAZİANTEP-DHA)
====================================
ÖZEL EĞİTİM GÖREN ÇOCUKLAR BUZ PİSTİNDE
BİLECİK'te, Özel Eğitim ve İş Okulu'nda eğitim gören çocuklar buz pisti ile tanıştırıldı.
Bilecik Belediyesi tarafından gerçekleştirilen etkinlikte özel eğitim gören öğrenciler Vadi Park Eğlence Merkezi'ne götürüldü. Belediye Başkanı Nihat Can'ın da katıldığı etkinlikte çocuklara buz pistinde kaydırıldı. Belediye Başkanı Nihat Can yaptığı konuşmada, "öğrencilerimizi İki haftada bir buz pistinde ağırlayacağız. Onların mutluluğu bizi daha çok mutlu ediyor. Belediye olarak bu kardeşlerimizin her zaman yanında olacağız' dedi.
Buz pistine ilk kez ayak basan öğrenciler, renkli görüntülere sahne oldu. Ayakta durmakta zaman zaman güçlük çeken öğrencilere öğretmenleri yardım etti.
Görüntü dökümü:
-Buz pistindeki çocukların görüntüsü bulunuyor.)
Haber-Kamera: Cafer ELMAS/ BİLECİK,(DHA)-
Boyut: 142.47 MB |
# Murat Yetkin: Trump, Erdoğan’ı YPG/PKK konusunda geri çevirebilir, işte nedeni…
Gazeteci-yazar Murat Yetkin, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 13 Kasım’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmede ülkesinin Suriye'de YPG ile iş birliği bırakmasını isteyeceğini, ancak ABD liderinin bu talebi kabul etmeyebileceğini" ifade etti.
Yetkin, ABD Savunma Bakanlığı'nın YPG üzerinden yeni bir "vekalet savaşı modeli" uygulamaya başladığını, o yüzden Washington'ın da YPG ile bağlarını kesmeye sıcak bakmayabileceğini yazdı.
Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 13 Kasım’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmedeki taleplerinden birisi de Suriye’de PKK’nın uzantısı YPG ile işbirliğini sonlandırması olacak.
Oysa yeni ortaya çıkan bilgiler, Trump’ın bu talebi geri çevirebileceğini, en azından yeni bir oyalama sürecine girip YPG’ye desteği sürdürebileceğini gösteriyor. Çünkü ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da geliştirilen yeni bir askeri harekat modelinin ilk uygulaması Suriye’de ve YPG üzerinden yapılıyor. Birazdan ayrıntısıyla bahsedeceğiz ama zaten 16 Ekim’de Erdoğan’ın ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile YPG’nin sınırın 120 km’lik bölümünde 32 km geri çekileceği anlaşmasına varması ardından Trump’ın petrol bölgelerini tutmak için Suriye’deki birlikleri çekmekten vaz geçmesi bunu gösteriyor. Görünüşte bunun amacı petrol bölgelerinin IŞİD’in ve Suriye hükümetinin eline geçmesini önlemek. Oysa Haseki-Kamışlı hattında yoğunlaşan petrol yatakları aynı zamanda Kürt nüfusun ve ABD destekli PKK kontrolünün bulunduğu yerler.
Neden PKK?
YPG ile işbirliğinin şu sıra kendi koltuğunu Kongre saldırısından koruma derdinde olan Trump’ın fazla umurunda olduğu söylenemez, ama Pentagon’un umurunda. Çünkü 2018 başından itibaren ABD Merkezi Komutanlık (CENTCOM) birliklerinin Afghanistan, Irak ve Suriye’de yeni bir "vekaletler savaşı" modelini uygulamaya koyduğu anlaşılıyor. Afghanistan ve Irak’ta bu model resmî ordu birlikleriyle yürütülüyor, zaten hükümetler IŞİD ve El Kaide ile mücadele için ABD’nin desteğini talep ediyor. Ancak Suriye’de durum farklı. Rusya ve İran’ın desteğini talep eden Esad -tıpkı Türkiye gibi- ABD’yi de "işgalci güç" sayıyor. Dolayısıyla ABD, Suriye’de bu yeni modeli, ilk defa bir "non-state actor " yani "hükümet olmayan oyuncu" eliyle yürütüyor; o da YPG/PKK oluyor. Bu noktada Türkiye’nin PKK’nın ABD tarafından da kabul edilmiş bir terör örgütü olduğu, YPG’nin onun Suriye kolu olduğu, Trump’ın "General Mazlum" olarak "görüşmeye sabırsızlandığı" Ferhat Abdi Şahin’in Türkiye’de kanlı terör eylemlerinin sorumlusu olarak arandığı gibi itirazlarının da maalesef kale alınması ihtimali zayıf. Pentagon da CIA de bunları zaten biliyor, ama Suriye’de Amerikan çıkarlarını korumak için PKK’ya ihtiyaçları var. Amaç mutlaka orada bir Kürdistan kurdurmak olmayabilir, ama bunun sonunda kurulursa, Amerikan çıkarlarına halel gelmediği müddetçe itirazları da olmaz."
Yetkin'in yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz |
# Maske takmayan kadından polise: Artistliğiniz kime, hepinizle görüşeceğim!
Kahramanmaraş'ta maske takmayan bir kadın, kendisini uyaran polise, "Artistliğiniz kime ya" diyerek, tepki gösterdi. Maske takmadığı için 900 lira ceza yazılan kadın hakkında "polise mukavemet" suçundan işlem yapıldı.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında denetim yapan polis ekipleri, maske takmayan bir kadını uyardı. Adı açıklanmayan kadın, maske takmamakta ısrar edince polis kimlik istedi. Sinirlenen kadın, "Vermiyorum kardeşim gel de al" dedi. Yaşananlar, cep telefonu kamerasıyla görüntülenirken, caddeden geçen bir başka kadın ise "Biz de çıkaralım atalım o zaman, bizimkisi can değil mi?" diyerek, polise direnen kadına tepki gösterdi.
Kadın gözaltına alınarak karakola götürüldü. Burada da maske takmamakta direnen kadın, "Maske takmayacağım ne yapıyorsanız yapın. Buradan çıkıp savcılığa gideceğim, hepinizle görüşeceğim. Siz neyinize güveniyorsunuz, siz kimsiniz?" şeklinde tehditler savurdu.
Maske takmadığı için 900 lira para cezası uygulanan kadın hakkında polise mukavemet suçundan işlem yapıldı. (DHA) |
# Gazeteci: İyi yüzer misiniz?; Erdoğan: Sadece sırt üstü yüzerim
## Özet
Hürriyet'ten Enis Berberoğlu ile Zaman'dan Mustafa Ünal köşelerinde Başbakan Erdoğan'la yaptıkları sohbeti anlattı
## İçerik
09 Kasım 2012 17:27
Başbakan Tayyip Erdoğan'la Endonezya seyahati sırasında sohbet eden basın mensupları ilginç anektodlar anlattı.
Hürriyet'ten Enis Berberoğlu ile Zaman'dan Mustafa Ünal köşelerinde bu sohbetlerin bir bölümünü şöyle aktardı:
"Deniz kenarında Erdoğan’la sohbet ediyoruz. Başbakan'a, 'İyi yüzer misiniz?' diye soruldu. 'Hayır. Ben sadece sırt üstü yüzerim' dedi."
"Sohbet yabancı dil üzerine kaydı, mesajları İngilizce vermek daha etkili olabilir. 'Sonunda bana İngilizce öğreteceksiniz... Bu konuşmaları İngilizce yapacağım' dedi. Yanında oturan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın Türkçe konuşmasını istediğini söyledi. Hasan Karakaya’nın esprisiyle noktalandı sohbet: 'İngilizce öğrenmeyin. İki kelimeyle (one minute) dünyayı yerinden oynattınız. Bir de İngilizce bilseydiniz ne olacaktı kim bilir...' |
# 70 yaşında gemi kaptanı oldular
## Özet
İSTANBUL, (DHA) - YAŞLILAR Haftası nedeniyle yaşları 55 ile 70 arasında değişen 17 çift, Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği program kapsamında Piri Reis Üniversitesi’nde gemi simülatörü kullandı
## İçerik
Bağcılar Belediyesi tarafından "Yaşlılar Haftası" dolayısıyla düzenlenen etkinlik kapsamında 17 yaşlı çift, Türkiye’nin en teknolojik simülasyonunun bulunduğu Tuzla’daki Piri Reis Üniversitesi’nde ağırlandı.
Yaşlıları karşılayan Simülatör Merkezi Koordinatörü Celalettin Güllapoğlu, bilgilendirmenin ardından çiftlere kampüs içinde kısa bir gezi yaptırdı. Yaşları 55 ile 70 arasında değişen çiftler sınıflarda eğitim gören üniversite öğrencileriyle de bir süre sohbet etti.
Yaşlılar daha sonra radarından telsizine kadar gerçek gemide bulunan sistemle donanmış simülatörün olduğu alana geçti. Çiftler sırayla 50 değişik tipte gemi, 50 deniz coğrafya alanı, 3 bin değişik tipte destekleyici gemi ve obje kullanılarak gerçekleştirilen simülatörü kullandı.
Simülatör sayesinde yaşlılar, tıpkı gerçek gemideymiş gibi açık denizlerde yol aldı. Kaptan Köşkü’nde dümen başına geçen yaşlılar, yanlarında seyir halindeki diğer gemilerle beraber İstanbul Boğazı’na giriş yaptı. Kaptan adayları, simülatördeki yaşlıları hayran gözlerle izledi.
"BU YAŞTA KAPTAN OLDUĞUMUZU DA GÖRDÜK"
Gemi deneyimi yaşayan 70 yaşındaki Fikret Koca, "İlk defa bir gemi kullandım. Kaptan köşkünde büyük heyecan yaşadık. Gemiyle İstanbul Boğazı’na girdik. Hiç aklımıza gelmezdi ama bu yaşta kaptan olduğumuzu da gördük" dedi.
Güzel bir gün geçirdiklerini söyleyen davetliler, kendilerine yaptığı bu jestten dolayı Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’ya teşekkür etti. Çiftler, yemek yiyerek günü tamamladı.
(FOTOĞRAFLI) |
# D-100 Karayolu Bostancı mevkiinde çökme
## Özet
D-100 Karayolu Bostancı mevkisinde asfaltta çökme meydana gelmesi nedeniyle yol kısmen trafiğe kapatıldı.
## İçerik
Cnntürk'te yer alan habere göre, Kadıköy-Kartal metro inşaatının yakınındaki Bostancı Köprüsü altındaki asfaltta çökme meydana geldi.
Oluşan derin çukur dolayısıyla karayolu kısmen trafiğe kapatılırken trafik akışı yan yollara verildi.
Boğaziçi Köprüsü yönünde çöken asfaltın onarılmasının ardından trafiğin normale döneceği bildirildi. |
# 16 pestisit etken maddesinin yasaklanmasını sağlayan 'Zehirsiz Sofralar' kampanyası sürüyor
12 Ağustos 2020 11:27
Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı'nın, tarımda kullanılan ve insan sağlığını olumsuz etkilediği belirtilen pestisit kullanımının yasaklanması yönünde yürüttüğü "Tüm Canlılar için Zehirsiz Sofralar: Tarım zehirleri yasaklansın" kampanyası sürüyor.
16 pestisit etken maddesi, Meclis ve Bakanlık gündemine gelmesinin ardından Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yasaklanmıştı.
İmza kampanyası aracılığıyla bu sefer .
Kampanyada Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından aşağıdaki taleplerin dikkate alınması istendi:
"1. Dünya Sağlık Örgütü tarafından "son derece tehlikeli", "yüksek seviyede tehlikeli" ve "muhtemel kanserojen" olarak belirlenen ve tarımda kullanılan 9 etken madde (ethoprophos, beta-cyfluthrin, zeta-cypermethrin, fenamiphos, formetanate X formetanate hydrochloride, tefluthrin, zinc phosphide, glyphosate, malathion) öncelikle ve acilen yasaklansın.
2. Pestisitlerin tamamının 2030 yılına kadar yasaklanması, doğa dostu, zehirsiz yöntemlerle tarımsal üretim yapılması için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gerekli adımlar atılsın; doğa dostu tarım yöntemleri ve bu yöntemlerle tarım yapan küçük üreticiler desteklensin; üreticileri doğa dostu, zehirsiz yöntemler kullanmaya teşvik edecek politikalar uygulansın.
3. Türkiye'de tarım ve gıda ürünlerinde kullanılan pestisitlerle ilgili denetimler artırılsın, elde edilen denetim sonuçlarıyla ilgili şeffaflık sağlansın."
Pestisit, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlardır. Pestisit, kimyasal bir madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik bir ajan, antimikrobik, dezenfektan ya da herhangi bir araç olabilir. Her ne kadar pestisitlerin kullanılmasının bazı yararları olsa da insanlar ve diğer hayvanlar için potansiyel toksisiteleri nedeniyle bazı sorunlar da yaratabilir. |
# Hakan Şükür'e diplomatik pasaport yolu mu açıldı?
## TBMM Genel Kurulu'nda vergi kanunlarıyla ilgili tasarının görüşmeleri sürüyor
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen 'Torba Tasarı' kapsamında değerlendirilen eski milletvekillerini de kapsayacak diplomatik pasaport düzenlemesinden, 'FETÖ' soruşturması kapsamında firari durumda olan eski AKP milletvekili ve milli futbolcu **Hakan Şükür** 'ün de yararlanabileceği belirtildi.
Kamuoyunda 'Torba Tasarı' olarak bilinen Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'na dair AKP’lilerin sunduğu önergeyle birlikte Pasaport Kanunu'nda yapılan değişiklikte, eski bakanlara ve TBMM'nin eski üyelerine görevde bulundukları sırada verilen diplomatik pasaportların, geçerliliğinin görevlerinin sona ermesinden sonra da devam etmesi sağlandı. Önergede, eski vekillere ilişkin düzenlemede herhangi bir kriter yer almadı.
## Hakan Şükür, milletvekili haklarından yararlanıyor mu?
CHP Eskişehir Milletvekili **Cemal Okan Yüksel**, Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde TBMM Milletvekili Hizmetleri Başkanlığı'na eski milletvekili Hakan Şükür’ün emekli milletvekili maaşı alıp almadığını sormuştu. Gelen yanıtta Hakan Şükür’ün, emeklilik için gerekli yaş haddi ve prim gün sayısı koşullarını henüz yerine getirmediği için aylık almaya hak kazanamadığı belirtilmiş, ancak eski milletvekillerine sağlanan diğer haklara onun da sahip olduğu ifade edilmişti.
AKP Grup Başkanvekili **Mustafa Elitaş** ve çok sayıda vekilin imzasıyla verilen önerge şöyle.
**"MADDE 1-** 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "dışişleri eski bakanlarına," ibaresi "eski bakanlara, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyelerine," şeklinde değiştirilmiş, 14 üncü maddesinin (A) fıkrasının birinci paragrafında yer alan "Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyeleri, eski bakanlar ile" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
**Gerekçe: **Eski bakanlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyelerine görevde bulundukları sırada verilen diplomatik pasaportların görevlerinin sona ermesi hâlinde de geçerliliğinin devam ettirilmesi sağlanmaktadır. |
# Genelkurmay: PKK ile çatışmada 2 asker şehit oldu, 6 PKK'lı öldürüldü
22 Temmuz 2014 15:58
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde çıkan çatışmada 2 askerin hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, "Sınırın Suriye tarafından Türkiye istikametine yasa dışı geçiş teşebbüsünde bulunan 10-15 kişilik gruba "Dur" ikazında bulunulmuş, ikaza uymayan şahıslar tarafından, nöbetçilere ateş açılmıştır" denildi.
Açıklamada, "Saldırı olayını müteakip; olay yerine, Karadağ ve Aksoy Hudut Karakollarından süratle birer Ani Müdahale Mangası sevk edilmiş olup, açılan ateşe ateşle karşılık verilmiştir. Çatışmada, en az altı PYD/PKK mensubu teröristin öldüğü değerlendirilmektedir" ifadelerine yer verildi.
Genelkurmay Başkanlığı, Ceylanpınar’da çıkan sınır çatışmasında iki askerin hayatını kaybetmesiyle ilgili bir açıklama yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle:
3'üncü Hudut Alayı 1'inci Hudut Taburu 1'inci Hudut Bölük Komutanlığı (Ceylanpınar/ Şanlıurfa) Karadağ Hudut Karakolu sorumluluğunda bulunan Yedi Numaralı Çelik Kule bölgesindeki nöbetçiler tarafından, sınırın Suriye tarafından Türkiye istikametine yasa dışı geçiş teşebbüsünde bulunan 10-15 kişilik gruba "Dur" ikazında bulunulmuş, ikaza uymayan şahıslar tarafından, nöbetçilere ateş açılmıştır.
Anılan silahlı grup tarafından açılan ateş sonucu;
- P. Er Adem DÖĞÜŞĞEN,
- P. Er Berat SAĞIRKAYA ve
- Shh.Onb. Yiğit ŞAHAN ağır yaralanmıştır.
Yaralı personelden; P. Er Adem DÖĞÜŞĞEN Ceylanpınar Devlet Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak saat 22.10'da şehit olmuştur. P. Er Berat SAĞIRKAYA ise, Gaziantep Üniversite Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, 22 Temmuz 2014 günü saat 02.45'te şehit olmuştur.
Shh.Onb. Yiğit ŞAHAN'ın tedavisine, Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesinde devam edilmektedir.
Saldırı olayını müteakip; olay yerine, Karadağ ve Aksoy Hudut Karakollarından süratle birer Ani Müdahale Mangası sevk edilmiş olup, açılan ateşe ateşle karşılık verilmiştir. Çatışmada, en az altı PYD/PKK mensubu teröristin öldüğü değerlendirilmektedir. |
# İşte kulislerdeki "iktidarın seçim oyunu" senaryosu
## Özet
"Seçim kurullarında görev almaması istenen hâkimler için bir oyun planı mı var?"
## İçerik
25 Mayıs 2022 07:33
Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, kulislerde, 17 Haziran Cuma günü, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) açıklayacağı "Yaz Kararnamesi’ ile seçim kurullarına müdahale edilebileceği iddiasının konuşulduğunu yazdı.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) çok kapsamlı bir Yaz Kararnamesi açıklayacağı ve beş bine yakın yargı mensubunun yerinin değiştirileceğinin ileri sürülsüğünü not eden Pehlivan, "İşte bu kararname, adalet komisyonlarında yapılacak seçim kurulu kuralarını da yakından ilgilendiriyor" dedi.
Bir hâkimin seçim kuruluna girmeye hak kazanması için o il ya da ilçede görevini yapıyor olması gerektiğini* hatırlatan Pehlivan, şunları kaydetti:
"Kulislerde konuşulan senaryo tam da burada devreye giriyor. Soruluyor ki, ya seçim kurulları kararnameden sonra belirlenirse ne olacak? Öyle ya, bir hâkimin başka yere atanmasıyla, orada görevine başlaması arasında süre geçiyor. ‘Mehil müddet’ denilen bu süreç bazen 15 günü buluyor. O sırada hâkim ne mevcut bulunduğu ne de yeni atandığı ilin veya ilçenin yargı mensubu oluyor. Arafta kalıyor.
Demem o ki... Şu sorular tartışılıyor: Seçim kurullarında görev almaması istenen hâkimler için bir oyun planı mı var? Yaz Kararnamesi’yle yerleri değiştirilip yapılacak kuraya girmeleri mi engellenecek?
Ya da önce seçim kurulları belirlenip kuradan çıkan "istenilmeyen" hâkimler Yaz Kararnamesi’yle uzaklaştırılacak mı? Böylece o hâkim hak kazandığı il veya ilçedeki seçim kurulunda görev yapamaz hale mi gelecek?"
*YSK’nin seçim yasası değiştikten sonra 13 Nisan’da aldığı karar:
"Bir hâkimin, o yer hâkimi sıfatını kazanabilmesi için atanması yeterli olmayıp görev yerine gelerek işe başlamış olması gerekir. Bu nedenle, önceden ataması yapıldığı halde çeşitli nedenlerle atandığı il veya ilçedeki görevlerine başlamamış hâkimlerin, kurullar oluşturulduktan sonra gelerek görevlerine başlamış olmaları seçim kurullarında değişiklik yapılmasını gerektirmez." |
# Çanakkale'de lastik botta 31 kaçak yakalandı
## Özet
Dilara ERDİNÇ/KÜÇÜKKUYU (Çanakkale), (DHA)- ÇANAKKALE’nin Ayvacık ilçesinden Yunanistan’ın Midilli Adası'na lastik bot ile gitmek isteyen 31 kaçak göçmen yakalandı
## İçerik
Ayvacık ilçesi Müsellim Boğazında, devriye görevindeki Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı ekipler, Kadırga Burnu'nun 1 mil açıklarında lastik bot ile Midilli istikametine gitmeye çalışan kaçaklar olduğunu tespit etti. Sahil Güvenlik Komutanlığına ait 'KB-4301' Bot Komutanlığınca düzenlenen operasyonda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Afganistan ve İran uyruklu 31 kaçak yakalandı. 'TCSG-905' botu ile Küçükkuyu'daki Sahil Güvenlik Karakolu'na getirilen kaçaklara burada giyecek ve yiyecek verildi. 8 aylık hamile olduğu öğrenilen Afganistan uyruklu bir kadın ise rahatsızlandı. 112 Acil Servis ekipleri tarafından ambulans içinde ilk müdahalesi yapılan kadın durumunun iyiye gitmesinin ardından işlemleri tamamlandıktan sonra diğer kaçak göçmenler ile Ayvacık Yabancılar Geri Gönderme Merkezi'ne teslim edildi.
FOTOĞRAFLI |
# Erdoğan: SADAT’ın yöneticileriyle yakından, uzaktan hiçbir alakam yok
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı** Recep Tayyip Erdoğan, ** CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ** "**SADAT terörist yetiştiren bir kuruluştur, seçimin güvenliğini sarsacak bir şey olursa sorumlusu SADAT'tır ve Saray'dır" diyerek kapısına gittiği SADAT'a ilişkin olarak, "*SADAT’ın yöneticileri, kendileriyle yakından, uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız darbeci kuruluş olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor." *açıklamasını yaptı.
Erdoğan, yıkımına başlanan Atatürk Havalimanı'na ilişkin olarak, "Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir" görüşünü savundu. Erdoğan, "29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür orada engeller kurmaya çalış. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız. " diye konuştu.
2023 seçimlerine değinen Erdoğan partisinin grup toplantısında , "*Bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır*" ifadesini kullandı.
Erdoğan şunları kaydetti:
*"Yarın 103. Yıl dönümüne ulaşacağımız 19 Mayıs 1919 tarihi milletimizin istiklal ve istikbal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak tarihimizdeki yerini alan 19 Mayıs, milletimizin şartların en zor olduğu dönemlerde bile dayatmalara teslim olmayıp kendi yolunu çizme iradesinin sembolüdür. Samsun’dan başlayıp Ankara’da devam eden İzmir’de nihai hedefine ulaşan, ardından cumhuriyetin ilanıyla taçlanan bu sürecin şanı da şerefi de gururu da milletimize aittir. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere milli mücadelenin yürütülmesinde ve zafere ulaştırılmasında emeği olan herkesi, şehitlerimizi, gazilerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum. Cumhuriyet bizim ilk değil son devletimizdir.*
*Hatta milletçe daha sonra Kıbrıs başta olmak üzere çeşitli coğrafyalarda başka devletler de kurduk. Böylece ecdadımızın binlerce yıl boyunca Asya’dan Avrupa’ya ve Afrika’ya kadar bütün buralarda uzanan kadim dünyanın dört bir yanında hüküm süren devlet kurma geleneğini devam ettiriyoruz.*
*Coğrafyamızdaki son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıl dönümünü ülkemizi muassır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefimize adadık. Tarih büyük olunca, hayaller büyük olunca mücadele büyük olunca bunu yönetecek siyasi iradenin de ona göre teşekkül etmesi gerekiyor*.
*Türkiye’nin böyle programa, projeye sahip tek partisi AK Parti, tek siyasi birliği Cumhur İttifakı’dır. İnşallah AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak önümüzdeki dönemde de eser ve hizmet siyasetimizde yolumuza kararlılıkla devam edecek, ülkemizi hedefleriyle buluşturmayı sürdüreceğiz. Geçtiğimiz hafta hizmete açtığımız Rize- Artvin Havalimanı, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi bu yıl hayata geçirdiğimiz dev projelerden biridir. Dünyada deniz üzerinde 5 tane havalimanı var, 2’si bizim ülkemizde. Ordu- Giresun, Rize-Artvin. Her ne kadar bazı gafiller bu havalimanına bile kulp taktıysa da biz açılış töreninde milletimizin heyecanını, mutluluğunu, şükran duygularını bizzat gördük. Resmi rakam olarak o gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış bizler için ayrıca gurur verici oldu. Ülkemizin Karadeniz kıyısındaki son şehirleri olan Rize ve Artvin’in ekonomik ve sosyal potansiyelini en üst seviyede kullanabilmesine imkân sağlayacak bu havalimanının milletimize hayırlı olmasını diliyorum.*
*Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma adımlarının gayesi 2023’ü cumhuriyetin zirvesi değil daha büyük atılımlar için yeni bir başlangıç haline dönüştürmektir. Ülkemiz, milletimiz, bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır.*
*Esasen AK Parti’nin kazandığı seçim böyle bir başlangıçtır. İktidara geldiğimiz 2002 Kasım seçimleri, istikrar ve güven arayan Türkiye’nin ilk ayak sesiydi. Vesayete meydan okuyarak girdiğimiz 2007 seçimleri bir demokrasi ve özgürlük haykırışıydı. Eser ve hizmetler siyasetimizin heyecanıyla girdiğimiz 2011 Haziran seçimleri ülkemize çağ atlatma müjdemizin ete, kemiğe bürünmüş haliydi. Türkiye’yi yeniden istikrarsızlık batağına sürükleme çabalarını 2015 Kasım seçimleriyle sandığa gömdük. Darbecilere ve onları maşa olarak kullananlara cevabımızı 2018 Haziran seçimleriyle verdik.*
*2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır. Tabii bu tablo bizim kadar bölgemiz ve ülkemiz üzerine hesapları da olanların dikkatini çekmektedir. Her dönem olduğu gibi bugün de bu güçler içeride kendi senaryolarına uygun rollere talipli siyasetçi, STK temsilcisi, iş insanı, medya mensubu kılıklı aktörler bulabilmektedir.*
*Hatırlarsınız bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletlerden birinin başkanı Türkiye’de iktidarı değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Tabii bunlar özellikle eskiden ülkemizde başka çevrelerle de çalışıyorlardı. Biz bunların çalıştığı vesayet güçlerinin, darbecilerin, terör örgütlerinin, beşinci kol faaliyeti yürüten sinsi tiplerin tepesine binip hareket alanlarını sınırladıkça alternatifleri azaldı. Kala kala hırsları boylarını aşan bir avuç kifayetsize, ancak ilkokul müsameresi seviyesinde iş çıkartan oyuncuya kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını herkese duymak istediklerini söyleyen, yalanı, iftirayı, tehdidi, yüzsüzlüğü siyaset diye pazarlayan, ülkenin ve milletin hayrına söyledikleri tek söz, yaptıkları tek iş olmayan karikatür tiplerin cesaret ve cüretlerinin giderek arttığını görüyoruz.*
*Bunlar milletin irfanını, ferasetini, inancını kimin zaman tek parti zulmüyle, kimi zaman dipçik zoruyla, kimi zaman algı operasyonuyla yenebileceklerini sanan zavallılardır. Milletimiz demokrat partiden beri bunlara şamar üstüne şamar indirmesine rağmen bu habis zihniyetin tarihten ders çıkarmadan hâlâ aynı şımarıkla yoluna devam etmesini ibretle izliyoruz. İnşallah 2023’te bunların yüzlerindeki maskeleri düşürerek defterlerini dürecek ve hepsini de siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz.*
*Teşkilatlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza her fırsatta, sürekli sahada olmalarını, milletimizin gönlünü kazanmak için daha çok çalışmalarını tavsiye etmemin sebebi budur. Bizim kalbimiz Rabbimizden, gözümüz milletten başka yere dönük olmamıştır, olmayacaktır.*
*Eser ve hizmet siyasetimizden, istiklal ve istikbal davamızdan, demokrasi ve kalkınma programlarımızdan taviz vermeden, samimiyetle çalışacağız, çabalayacağız.*
*Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında, bu duruşumuzu bozmayacağız. Bunları yaptığımız müddetçe milletimizin desteği hep yanımızda olmayı sürdürecektir. CHP ve şürekası öyle konularla, öyle zırva iddialarla, öyle yalanlarla karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zül addediyoruz. Buna rağmen milletimize olan saygımız sebebiyle bazı hususları açıklamamız gerekiyor. Önce CHP İstanbul İl Başkanı’nın mahkumiyet kararlarının bazılarının Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik bir saldırı, hakaret ve iftira dalgası başlattılar.*
*Yargı kararları elbette layüsel değildir, eleştirilebilir ama bu eleştirinin yargı mensuplarının ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldırı derecesine varması siyasetin değil, hukukun konusudur.*
*Nitekim bu süreçte ettikleri her kem sözün, attıkları her iftiranın hesabını hukuk önünde vereceklerdir.*
*Hadi diyelim ki burada bir kuyruk acıları var, onun için sağa sola saldırıyorlar. Ardından hakikatle, akılla, mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkardılar.*
*SADAT, TSK’dan emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyeti üzerine kurdukları bir şirkettir. Bu şirket özellikle de uzun yıllar sömürge altında kalmış İslam ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor. Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayalı olarak medyada yalan haberler çıkmıştı. Mesela 2018 yılında halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kamplarının kurulduğu iddiasını bir gazete dile getirmişti. Cumhuriyet başsavcılığı bu haber üzerine soruşturma açmış, bu iddianın yalan, bühtandan ibaret olduğunu belgeleriyle ortaya koymuştu. Şimdi de CHP’nin başındaki zat ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken SADAT şirketinin önüne baskın yapar gibi gidip benzer zırvaları tekrarlamıştır.*
*Biz bu hareketin masum bir gündem oluşturma çabası değil, Türkiye’nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü kapsamlı operasyonlarına karşı verilmiş bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, niçin yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Başaramayacaksınız. SADAT’ın yöneticileri, kendileriyle yakından, uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız darbeci kuruluş olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor.*
*Bay Kemal, ne dersen de sabahtan akşama yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık.*
*Darbecilere yaptıramadığını sinsi çelmelerle başarıya ulaştıramadığınız işi Bay Kemal gibi karikatür tiple hiç elde edemezsiniz. Biz insanlığımızı, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler. *
*SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz Millet Bahçesi'e binbir yalanla saldırmaya başladılar. Bu tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı idi. 28 Şubat'a kadar darbecilerin ihaneti, gizlemek için kullandıkları araç hep Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Atatürk ismi üzerinden fırtına koparanların hiçbiri bu hakikati dile getirmez. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı havalimanı tabelasından önce kendilerine "Mustafa Kemal’in itleri" diyenlerden hesap sorarlardı. Samimiyetleri olsaydı PKK güdümlerindeki partiyi siyasi ortakları yapıp belediye birimlerini terör örgütü yandaşlarına teslim edenlerden hesap sorarlardı.*
*Kendi ülkesini yabancılara şikâyet eden genel başkanlarından, belediye başkanlarından hesap sorarlardı. Meselenin Atatürk değil, ülkenin ve milletin kazanımları olduğu izahı ihtiyaç duymayacak kadar açıktır. Türkiye’nin havayolu ulaşımındaki ve ticaretindeki hedeflerini karşılamada yetersiz kalan Atatürk Havalimanı’nın faaliyetlerine devamı, şehrin en kalabalık nüfusuna sahip bölgelerdeki etkileriyle de sürdürülemez bir hale gelmişti.*
*Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi yeni havalimanı inşa ettik. Bundan bile rahatsız oldular. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı ülkemizin kazanımlarında yer etmiştir. Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi. Atatürk Havalimanı'nın bir pisti oradaki hastaneye hizmet etmek, ihtiyaç halinde kullanmak üzere tutulmaktadır.*
*Kılıçdaroğlu’nun halktan götürülen paralarla yapıldığı bühtanıyla tarif ettiği yeni havalimanı milletin cebinden tek kuruş para çıkmadan inşa edilmiş, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir.*
*Dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları tam bir garabettir. *
*İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un şeritlerine, orta şeritlerine bir milyon 250 bin ağaç diktik. Ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Kalkıyorsun bizimle yeşilde yarışmaya çalışıyorsun.Bay Kemal, ne sen, ne de buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakın çevreciliğini insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat daha eskiden millet bahçesini o kadar sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia edecek kadar ileriye gitmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. 132 bin ağacı ile, yürüyüş yolları ile ülkemizin gururu olan bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir de burada konutlar yapılacakmış. Yalana bak.*
*Aliya İzzetbegoviç'in karargahını mağara diyerek kendi aklınca değersizleştirmeye çalışan bu zata en güzel cevabı Boşnak kardeşlerimizin sandıkta vereceğine inanıyorum.*
*Bay Kemal, sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam ediyorsun. Ortaklığını sürdürdüğün mağaradakilerin hali ortada. Gel bir an önce onlardan kurtul, yoksa halin iyi değil.*
*Sermaye sahiplerinden devletin memuruna kadar herkesi tehdit edip ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil ihanettir. Bunlar sadece dışarda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevi yaparlar. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Dikili tek bir ağaçları, hiçbir hizmetleri olmayanların sadece yıkmakla, nefret dili ile kendilerini göstermelerini devraldıları faşist mirasa bağlıyoruz. Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye musluk açmaya devam etsinler.*
*29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür orada engeller kurmaya çalış. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız. *
*Son günlerde yaşanan Suriyeli sığınmacılar tartışması da kirli planın parçasıdır.*
*Hadi istihbaratçı artığı siyasetçilerin bu konudaki çırpınışlarının sebebini anlıyoruz, onların görev emri bu. Bizi asıl endişelendiren CHP’nin başındaki zatın aynı küçük siyaseti ülkede kin ve nefret tohumları atma pahasına sürdürmesidir. Halbuki parti daha birkaç yıl önce yayınladığı raporda ülkemizin açık kapı politikasının yetersizliğinden, bu insanların sağlık, meslek gibi konularda yeterli hizmetin verilememesinden şikâyet ediyor. *
*Enflasyonun en bariz tecellisi olduğu ekonomik sıkıntılar gelişmiş ülkeler başta olmak üzere herkesi kara kara düşündürüyor.*
*İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Ukrayna - Rusya arasında cereyan eden savaş güvenlik dengelerini tekrar ön plana çıkardı. NATO, doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içindedir. Ukrayna krizinin ardından bölgede sergilenen dayanışmanın seferber edilen kaynakları, biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyor dersek yeridir. Biz yıllardır terörle mücadele eden bir NATO müttefiki olarak bu tablo ile hiç karşılaşmadık. Müttefiklerimizden hassasiyetimizi anlamalarını, saygı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Teröre karşı sınırlarımızı korumak gibi hassasiyetimiz vardır. Bu hassasiyetimize hiçbir müttefikimiz beklediğimiz ölçüde saygı göstermediler.*
*PKK ve DEAŞ’ın sınırlarımıza dayandığı bir dönemde ülkemizdeki hava savunma sistemlerinin sökülüp götürüldüğü dönemlerini unutmadık.*
*Sığınmacılar Batı ülkelerine yönelmediği sürece derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Bunlar kusura bakmasınlar NATO'daki müttefiklerimizdir. NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bu hassasiyetimizi paylaşmadıkları ortadadır. Önümüze getirilen her teklife sorgusuz sualsiz evet diyeceğimiz anlamına gelmiyor.*
*Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır. İsveç'ten 30 terörist istedik, vermeyiz dediler. Siz teröristleri vermeyeceksiniz ama bizden NATO üyeliğini isteyeceksiniz. Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı Yunanistan'la. Yunanistan ve Fransa NATO'dan çıkmışlardı, sonradan girmelerine maalesef biz 'evet' dedilk. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Pazartesi gelmek istiyorlarmış. Boşuna yorulmasınlar, gerek yok. Tavır ortada. İsveç'te hala yürüyorlar. Bu yürüyüşler hala devam ediyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir. Yüzbinlerce Euro’yu bunlara veriyorlar terör örgütü daha çok palazlansın diye. Binlerce TIR, terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi. Bunlar NATO'dan ortağımızdı.*
*Sınırlarımız boyuna oluşturmayı planladığımız güvenlik bölgesinin önemli kısmını tamamladık. Özellikle bölgedeki muhataplarımızla gereken mutabakatları sağlayıp arada kalan bölgeleri güvenli hale getirmeye çalışıyoruz. Gelin Türkiye'nin meşru, haklı harekatlarına destek verin, ayağımıza çelme takmaya çalışmayın. Biz operasyonlarımızı hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden yapıyoruz. 500 bin Suriyeli'nin kendi topraklarına dönüşünü sağladık. 13 ayrı yerleşim bölgesinde toplam 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz. Kalıcı konutların sayısını daha da arttıracağız. Onlar kin tohumu atmanın peşinde biz ise eser siyaseti yapmanın peşindeyiz. "* |
# Yalnız yaşadığı evinde ölü bulundu
## Özet
Mehmet GÜNEY/İZMİR, (DHA)- İZMİR'in Bayraklı İlçesi'nde Mürüvvet Gülgün (74), yalnız yaşadığı evinde ölü bulundu
## İçerik
20 Ocak 2018 02:46
.
Olay, bugün saat 18.30 sıralarında Çiçek Mahallesi Ord.Prof. Ekrem Akurgal Caddesi numara 62'deki bir apartman dairesinde meydana geldi. Yalnız yaşadığı öğrenilen Mürüvvet Gülgün'ün evinden gelen kötü kokular üzerine, komşuları polise haber verdi. İhbar üzerine gelen polis, kapıyı açan olmayınca, itfaiyeden yardım istedi. Gelen itfaiye ekipleri, yoğun kötü koku nedeniyle gaz maskesi takarak kapıyı açtı, Gülgün'ün cansız bedeni ile karşılaştı.
Yaklaşık 15 gün önce öldüğü tahmin edilen Mürüvvet Gülgün'ün cesedi, olay yerinde yapılan incelemenin ardından otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
FOTOĞRAFLI |
# Malatya'da 11 astsubay FETÖ'den tutuklandı
## Özet
Taha AYHAN/MALATYA, (DHA)- MALATYA merkezli 13 ilde, FETÖ/PDY'ye yönelik düzenlenen operasyonda, örgütün askeri yapılanması içerisinde yer aldıkları şüphesiyle gözaltına alınan 24 kişiden 11 astsubay tutuklandı
## İçerik
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü FETÖ/ PDY soruşturması kapsamında, Terörle Mücadele Şube ekipleri tarafından Malatya, Ankara, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa, Edirne, Konya, Sivas, Kahramanmaraş, İzmir, Tokat, Elazığ ve Bingöl'de belirlenen adreslere operasyon düzenledi. Yapılan baskınlarda, örgütün 'askeri yapılanması' içerisinde yer alan eski askerlerin de aralarında olduğu 24 kişi gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden astsubay rütbelerindeki I.B., I.K., F.Y., H.E., A.G., F.Z., K.C., Ö.A., Ş.S., O.S ve S.A tutuklanırken, 13 kişi ise yurtdışı yasağı ve adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. |
# Uzayda Suşi ve Twitter
## Özet
Baykonur uzay üssünden bir Soyuz füzesiyle yola çıkacak Rus, Amerikalı ve Japon 3 astronot, uzayda hazırlanmış suşi yiyecek.
## İçerik
Rus Oleg Kotov, Amerikalı Timothy Creamer ve Japon Soichi Noguchi'den oluşan mürettebat, Kazak steplerinde Aral Denizi'nin 200 km doğusundaki Rus Baykonur üssünden TSİ gece yarısı uzaya gönderilecek.
Görevleri UUİ'deki yüksek teknoloji çalışmalarını devam ettirmek olan astronotlar, uzayda Japon astronot Noguchi tarafından hazırlanacak suşiyi yeme fikrinden heyecan duyduklarını belirtiyor.
Düzenlenen basın toplantısında Noguchi, arkadaşlarıyla "uzay suşisi" yiyeceği için mutluluk duyduğunu belirterek, "Bu yaz Japonya'daki eğitimde, bu yemeği hazırlamayı öğrenmekte epey zorluk çektim. Ama şimdi arkadaşlarım suşiye bayılıyor ve ben onlara birkaç farklı suşi hazırlayacağım" dedi.
Amerikalı astronot Creamer da uzaydaki izlenimlerini internetteki mikro-blog sitesi Twitter'da aktarma fikrinden sevinç duyduğunu belirterek, "Twitter'ı uzaydan kullanmak istiyorum. Yapacaklarımız, yapmayı umduklarımız ve görmeyi beklediklerimizle ilgili sizleri bilgilendirmeyi düşünüyorum" diye konuştu.
Mürettebatın 3. üyesi Oleg Kotov ise uzaya çocuklarının kendisine verdiği bir oyuncak olan kara kediyi götüreceğini, bunun kendilerine uğur getireceğini kaydetti. Rus astronot, ilk uzay yolculuğun da bu oyuncağı götürmüştü.
Amerikalı Creamer, ayrıca UUİ'nin ileride uzayın uzun yolculuklarla keşfinde astronotların hazırlığı açısından önemine işaret ederek, uzun vadeli operasyonlar için UUİ'yi hazırlayacaklarını, bunun Ay, Mars ve ötesine gitmekte önemli bir adım olacağını söyledi.
Yeni mürettebat, istasyonda 6 ay geçiren ve 1 Aralıkta dünyaya dönen Belçikalı Frank De Winne, Kanadalı Robert Thirsk ve Rus Roman Romanenko'nun yerine gidiyor. |
# Travesti polis Fettan Ceyda ortadan kayboldu!
## Özet
İstanbul Emniyeti’nde görev alan 28 yaşındaki polis memuru F.B.’nin transeksüel olduğu ortaya çıkmıştı
## İçerik
Gündüz Güngören İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde koruma memuru olarak görev yapan gece ise internet üzerinden tanıştığı erkeklerle para karşılığı birlikte olan ‘Fettan Ceyda’ lakaplı polis memuru F.B. kayıplarda.
Vatan'ın haberine göre, polis tarafından gözaltına alındıktan sonra meslekten ihraç edilen ve hakkında "fuhuşa yer temin etmek" suçlamasıyla dava açılan "‘Fettan Ceyda’nın, haberin yayınlanmasının ardından kayıplara karıştığı ortaya çıktı. Eskort hizmeti veren bazı internet sitelerine de üye olan F.B.’nin, buradan bulduğu müşterilerle kendi evinde birlikte olduğu ve 1 saatlik ilişki karşılığı 250 TL aldığı öğrenildi. F.B. haberin yayınlanmasının ardından kullandığı tüm cep telefonlarını iptal ettiği belirlendi.
Zeytinburnu’nda oturduğu adreste polisin yaptığı operasyon sonrası yaklanan travestinin, daha sonra Avcılar’a taşınarak burada fuhuş yapmaya devam ettiği belirlendi. F.B.’nin Zeytinburnu’nda kiracı olarak oturduğu evin sahibinin de, F.B.’nin yakalanmasının ardından büyük şaşkınlık yaşadığı öğrenildi. Ev sahibi, "Ben onu polis sanıyordum. Her zaman buradan resmi kıyafetle çıkıp göreve gidiyordu. Travesti olacağı aklıma bile gelmedi. Hareketleri normaldi. Hepimizi kandırmış. Evimde fuhuş yaptığını bilsem onu hemen kovardım" dedi.
Davadan beraat
Öte yandan F.B. hakkında 4 yıl hapis istemiyle Bakırköy 16’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan "fuhuşa yer temin etmek" davasında jet hızıyla karar verildiği ve F.B.’nin bu davadan beraat ettiği öğrenildi, ancak F.B., "Gayri ahlaki davranışlar" nedeniyle polislikten ihraç edilmekten kurtulamadı. |
# Gizem Canbulut'u öldüren Eren Yıldız'ın ifadesi ortaya çıktı
Burdur'un Bucak ilçesinde, 17 yaşındaki Gizem Canbulut'u parkta bıçaklayarak öldüren Eren Yıldız (19) ifadesinde, "Ailesinin zoruyla ayrıldık. Daha sonra Instagram'dan adımla yaklaşık 100 sahte hesap açıldı. Bu hesaplardan çıplak kadın ve erkek resimleri paylaşılıyordu. Bunları Gizem’in açtığından şüpheleniyordum. Bir gün önce telefonla konuştuk. 'Buluşalım yüz yüze konuşalım' dedim. Sürekli cebinde bıçak olan montumu giydim. Parka gittiğimizde tartıştık, sonrasını hatırlamıyorum" dedi.
Bucak Necati Topay Ticaret Meslek Lisesi'nde, aynı dönem farklı sınıflarda öğrenim gören Gizem Canbulut ile Eren Yıldız, saat 13.30 sıralarında, Yunus Emre Parkı'nda buluştu.
Eski sevgili oldukları öne sürülen Canbulut ile Yıldız arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Eren Yıldız, Gizem Canbulut'u boğazından bıçakladı. Genç kadın olay yerinde hayatını kaybederken, kaçtıktan sonra evine gidip, cinayeti ihbar eden Eren Yıldız polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Eren Yıldız, çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
Sahte hesapları neden olarak gösterdi
Eren Yıldız’ın poliste ve savcılıkta verdiği ifadesinde, Gizem’i 2 yıldır tanıdığını, 4 ay sevgili olduklarını, genç kadının ailesi istemediği için ayrıldıklarını belirten Yıldız, şunları anlattı:
"Ayrıldıktan kısa süre sonra Instagram hesabından benim adıma yaklaşık 100 sahte hesap açıldı. Bu hesaplardan da çıplak kadın ve erkek resimleri paylaşılıyor, hatta resimdeki kafa kısımları kesilip benmişim gibi sahte hesaplardan paylaşılıyordu. Kimin yaptığını bilmiyordum. 8- 9 ay bu şekilde devam etti. Gizem’in yaptığını düşünerek, kendisine sordum. Bana sadece bir hesap açtığını söyledi. Bana, ‘Sen ekran fotoğraflarını alıp bana at, ben silmeyi biliyorum’ dedi. Ben de kendisine atmaya başladım. O da fotoğraflarımı attığım hesabı kapatıyordu. Bu tür kapatmaları sadece hesap sahibi yapabilir. Gizem’in açtığına inandım. Olaydan bir gün önce, akşam saatlerinde cep telefonundan Gizem’i aradım. 'Konuyu nasıl çözeceğiz?' diye sordum.
'Buluşalım yüz yüze konuşalım' dedim. Kabul etti. Olay günü Gizem’e mesaj attım. ‘Neredesin’ dedim. 'Okul civarındayım' deyince, Yunus Emre Parkı'na geçeceğimi söyleyip, orada buluşalım dedim. Ben evden çıkarken sürekli yanımda taşıdığım, bıçağın içinde bulunduğu montumu giydim. Öğlen 12.00 gibi buluştuk. ‘Bu işler senin başının altından çıkıyor. Bu hesapları sen açıyorsun’ dediğimde bağırmaya başladı. Sinirlendi ve ‘Ben yapmadım’ dedi. Israr edince kendisinin yaptığını söyledi. 'Niye yaptın?' diye sorunca da aramızda itiş-kakış oldu. Bana, ‘Senin hayatını karartacağım. Benim olacaksın. Yoksa seni rezil ederim’ dedi. ‘Polise şikayet edeceğim’ dedim. ‘İstediğin kadar polis araştırsın, bir şey bulamaz’ dedi. O sırada çok sinirlenmiştim. Bıçakladığımı hatırlamıyorum. En son Gizem’i kanlar içerisinde yerde gördüm. Çok korktum. Bıçağı atarak olay yerinden uzaklaştım."
Eve gittikten sonra anne babasına olanları anlattığını kaydeden Yıldız, "'Beni polise teslim edin' dedim. Ellerimi yıkadım. Tişörtümü çıkardım. Sonra ailem polisi aradı. Gizem’in bütün amacı ve böyle davranmasının sebebi benle muhabbet etmeyi sürdürmek, başka kızlarla konuşmamı, arkadaşlık yapmamamı istemesidir" dedi. |
# Judo Federasyonu'nun yeni hizmet binası açıldı
## Özet
Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu: "Ülkemizin her noktasında çok güzel tesislerimiz var"
"Kulüp sayısı arttıkça başarıda artacaktır"
"Tüm yaştan bireylerimizi sporla buluşturma için çok güzel projelerimiz var"
ERCAN ATA / ANKARA,(DHA)
Türkiye Judo Fede
## İçerik
"Kulüp sayısı arttıkça başarıda artacaktır"
"Tüm yaştan bireylerimizi sporla buluşturma için çok güzel projelerimiz var"
ERCAN ATA / ANKARA,(DHA)
Türkiye Judo Fede
26 Ekim 2018 23:09
Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu: "Ülkemizin her noktasında çok güzel tesislerimiz var"
"Kulüp sayısı arttıkça başarıda artacaktır"
"Tüm yaştan bireylerimizi sporla buluşturma için çok güzel projelerimiz var"
ERCAN ATA / ANKARA,(DHA)
Türkiye Judo Federasyonu'nun Ankara'daki yeni hizmet binası yapılan törenle açıldı. Törene Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya, Spor Genel Müdür Yardımcısı Ömer Altunsoy, Japonya Ankara Büyükelçisi Akio Miyajima, Judo Federasyonu Başkanı Sezer Huysuz, antrenörler, sporcular ve çok sayıda davetli katıldı.
Açılış töreninde konuşan Bakan Kasapoğlu, son yıllarda Türkiye'ye birçok tesis kazandırdıklarını ve bu tesislerin herkes tarafından kullanılmasını istediklerini belirterek, "Judo federasyonumuza ait güzel tesisimizin açılışı vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan dolayı mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Son 17 yıldır saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ülkemizi bir uçtan bir uca spor tesisleri ile donattık. Dünyanın en yeni ve en güzel spor tesislerinin ülkemizde olduğunu gururla ifade ediyorum. Bu tesislerden bazıları judomuzla ilgili bazıları diğer branşlarla ilgili ama şunu ifade edeyim ki; 60'a yakın branşta ülkemizin her noktasında çok güzel tesislerimiz var. Bu tesislerimiz siz değerli sporcularımızın her daim hizmetinde. Değerli halkımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın hizmetinde. Bu tesisleri kullanmanızı istiyoruz özellikle. Çünkü bu tesislerimizin gece gündüz halkımızın hizmetinde olmasını istiyoruz. Bu tesisleri lütfen kullanın. Bu tesisler sizlerin kullanmanız için var. Eğer kullanmazsanız bu durum, ülkemizin kaynaklarının iyi kullanılmadığı anlamına gelir. O yüzden sizlerden bu tesisleri kullanmanızı istiyoruz. Bu tesis Ankara'mızın önemli bir bölgesinde, yanı başında okullar, evler var. Halkın erişimine açık güzel bir noktada. Yeni, pırıl pırıl bir tesis. Hem judo branşındaki sporcularımız için hem de spora ilgi duyan tüm halkımız için hayırlı uğurlu olsun diyorum" diye konuştu.
"ÜLKE OLARAK CİDDİ ANLAMDA SPORTİF ALTYAPIMIZ VAR"
Judo branşında son yıllarda başarıların arttığına dikkati çeken Kasapoğlu, "Judo önemli bir branş. Özellikle son yıllarda ciddi anlamda başarıların arttığı bir branş. Bu anlamda Judo Federasyon Başkanımız Sezer Huysuz'a teşekkürlerimiz iletiyorum. Bu başarılarda önceki federasyonu başkanımızın da katkıları oldu. Ona da teşekkürlerimi iletiyorum. Ülke olarak ciddi anlamda sportif altyapımız var. İnşallah bunu önümüzdeki yıllarda başarılarla süsleyecek bir motivasyona da sahip olduğumuzu, bu kararlılıkla ve azimle yürüdüğümüzü ifade etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız spora çok önem veren lider. Bu anlamda çok şanslıyız. Yeni hükümet sistemi ile işleri daha hızlı gerçekleştireceğiz. Malumunuz Bakan Yardımcımız Hamza Bey de dünya şampiyonu. Bu da judo için önemli bir kazanım. Çünkü, Judo ile güreşin kardeş branş olduğunu idrak ediyorum" ifadelerini kullandı.
"KULÜP SAYISI ARTTIKÇA BAŞARIDA ARTACAKTIR"
Judo da kulüp sayısı arttıkça başarının da geleceğini belirten Kasapoğlu, "Judo da 4 tane kulüp var. Ama bunun yeterli olmadığını düşünüyorum. Kulüp sayısı arttıkça başarıda artacaktır. Yetenekli arkadaşlarımızın Judo ile alakalı olarak Kulüpleşmeyi tavsiye ediyoruz. Kulüpleşme noktasında da Bakanlık olarak inşallah teşviklerde bulanacağız. Bizim amacımız sizlere destek vermek. İnşallah bu destek ve teşviklerle hem judo da hem diğer branşlarda gerek uluslararası anlamda sportif başarı gerekse de sporun tabana yayılması noktasında çok güzel yerlere geleceğimize inanıyorum. Japon Büyükelçimiz de aramızda. Japonya kıymet verdiğimiz bir dost ülkemiz. Gerek büyükelçimizin sıcak, dostane yaklaşımı hem judo hem spor noktasındaki işbirliği hem de ülkemizin Japonya ile geliştireceği diğer konulardaki işbirliği noktasında çok ümit verici. Gelecek adına heyecanlıyız. Bu anlamda Judo Federasyonumuzun Kilis'te yaptığı çalışmayı gerçekten çok önemsiyoruz. Bu çalışmanın diğer branşlara da örnek olacağını ümit ediyoruz. Bu anlamda hem judo hem olimpiyatlar öncesi hazırlıklar noktasındaki işbirliği nedeniyle Japon Büyükelçimize ve Japon halkına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Hem Japon Hükümetinin judo noktasındaki katkıları hem de diğer konulardaki işbirliğimizin daha da artacağına olan inancımı da ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.
"TÜM YAŞTAN BİREYLERİMİZİ SPORLA BULUŞTURMA İÇİN ÇOK GÜZEL PROJELERİMİZ VAR"
Bakanlık olarak birçok plan ve projelerinin olduğunun altını çizen Kasapoğlu, "Önümüzdeki günlerde çocuklarımız, gençlerimizi tüm yaştan bireylerimizi sporla buluşturma noktasında çok güzel planlarımız, projelerimiz var. Bazı federasyonlarımızın sistemsel noktada sıkıntıları var. İnşallah bunu daha da geliştirmeye yönelik çalışmalarımız var. Bunları sizlerin işbirliği ile destekleriyle gönül beraberliği ile gerçekleştireceğiz. Bu güzel tesisin başta judo camiası olmak üzere gençlerimize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.
FOTOĞRAFLI
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
- Mehmet Kasapoğlu'nun açıklamaları
- Detaylar |
# Bilal Erdoğan'ın yönetimindeki TÜGVA, SİT alanı Fener'e talip oldu; halk eylem kararı aldı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan'ın yönetiminde bulunduğu Türkiye Gençlik Vakfı’nın Zonguladak'taki SİT alanı kapsamındaki Fener Mahallesi’ndeki bir araziye talip olmasına karşı eylem kararı çıktı.
Cumhriyet'ten Aykut Küçükkaya'nın haberine göre, Fener Mahallesi sakinleri bugün #TürkiyeZonguldakınFenerineSahipÇık sloganıyla kampanya başlatma kararı aldı. Önümüzdeki günlerde sivil toplum kuruluşlarının ve siyasilerin desteğiyle Fener Mahallesi’nde büyük bir halk buluşması gerçekleştirilecek. Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu TÜGVA Zonguldak’ın SİT alanı kapsamındaki Fener Mahallesi’ne göz dikmişti. TÜGVA’nın Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) yaptığı başvurunun karara bağlanması seçimlerden önce kamuoyunun tepkisini çekmemek için 24 Haziran sonrasına ertelenmişti. Bilal Erdoğan, 17 Aralık’la birlikte gündemden düşmeyen hem TÜRGEV’in hem de kardeş kuruluşu TÜGVA’nın yönetiminde bulunuyor. Vakıf kentin en merkezi bölgesine sosyal tesisler yapmayı planlıyor.
Eylem kararı
Cumhuriyet’in haberinin ardından Fener Mahallesi sakinleri Maden Mühendisleri Lokali’nde basına kapalı bir toplantı yaptı. Siyasilerin, STK temsilcilerinin de katıldığı toplantıda mahalle sakinleri "eylem kararı" aldı. Bir komite oluşturulması kararlaştırılırken bugün #TürkiyeZonguldakınFenerineSahipÇık sloganıyla kampanya başlatılacak.
24 Haziran seçimlerinin ardından CHP’den Zonguldak milletvekili seçilen ve aynı zamanda Fener Mahallesi’nde yaşayan Deniz Yavuzyılmaz TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ile telefonda görüştüğünü, "TÜGVA’nın başvurusunu doğruladığını ancak talebin değerlendirildiğini henüz karar alınmadığını" söylediğini aktardı. "Bizde kesinlikle bir derneğe, vakfa verilecekse Sakatlar Derneği, Şehit Maden Aileleri Derneği gibi kamu yararını gözeten ve Zonguldak’ta faaliyet gösteren derneklere tahsis edilmesini istedik" diyen CHP’li Yavuzyılmaz, eylem süreciyle ilgili gelişmeleri ise şöyle anlattı: "Ortak yaşam alanlarının siyasallaştırılmaması gerekiyor. Fener Mahallesi sakinleri Zonguldaklının hayallerinde, çocukluk anılarında yeri olan gözbebeği mahallenin talan edilmesine izin vermemekte kararlı gözüküyor. Önümüzdeki günlerde Fener Mahallesi’nde bir halk buluşması gerçekleştirilecek. Baromuzu, STK’lerimizi ve halkımızı davet edeceğiz. Zonguldak dışında yaşayan Zonguldaklıları da davet ediyoruz.Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir de talep olması halinde belediye olarak işletmeye talip olabileceklerini bize iletti." |
# Sözcü yazarı: Selvi'nin, Kılıçdaroğlu'na dediklerinin Türkçesi şu; "Kontrollü darbe deme, başın derde girecek"
"Böyle oldu bizde gazetecilik artık"
07 Haziran 2017 13:28
Sözcü yazarı Can Ataklı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Kontrollü darbe' ifadesini kullanmakta özel bir ısrarım yok" açıklamasını köşesinde paylaşan Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'yi eleştirdi. Selvi'nin, Kılıçdaroğlu'nun beyanlarını aktardıktan sonra. "CHP liderinin kontrollü darbe konusunda profili biraz düşüreceği izlenimi edindim" dediğini hatırlatan Ataklı, "Bakın bunun Türkçesi şudur: 'Kemal Kemal, kendine gel, bak uyarıyoruz, şu kontrollü darbe lafını ikide bir kullanma, yoksa başın fena derde girecek." diye yazdı.
Can Ataklı'nın "Kemal ikide bir kontrollü darbe deme yoksa başına iş açılacak" başlığıyla yayımlanan (7 Haziran 2017) yazısının ilgili bölümüş şöyle:
Dikkatimi çeken şeyler
Hürriyet'in saray ve hükümetten aldığı bilgileri servis eden yazarı önceki gün "FETÖ'cülerin 15 Haziran'da yeni bir darbeyi konuştuklarını" yazdıktan ve CHP Genel Başkanı'na adeta parmak sallayarak "Kontrollü darbe demeyin, bu FETÖ'cülerle ve yabancı istihbarat teşkilatlarıyla aynı dili kullanmak oluyor" dedikten sonra aynı tavrını dün de sürdürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisini aramasını fırsat bilen Hürriyet yazarı, "tarafsız" bir tavır takınarak CHP liderinin söylediklerini aynen yazdıktan sonra bir gün önceki parmak sallamasını sürdürerek yine "kontrollü darbe" sözünü etmemesini istedi.
Kemal Kılıçdaroğlu Hürriyet yazarının yazısından sonra nezaket göstererek kendisini aramış ve bazı bilgiler vermiş. Hürriyet yazarı da bunları köşesinde paylaşmış.
Kılıçdaroğlu 15 Temmuz ile ilgili zihinlerde kuşku yaratan konuları madde madde özetlemiş.
Bu maddeler şöyle:
1‐ 15 Temmuz'u araştırmak üzere Meclis'te kurulan komisyona neden görev yaptırılmadı?
2‐ O.K. diye bir kişi MİT'e gidiyor, darbe yapılacak diyor. Oysa sadece MİT müsteşarı kaçırılacak diye ihbarda bulunduğu söylenmişti. Darbe ihbarında bulunduğu neden gizlendi?
3‐ MİT, O.K.'yı dinledikten sonra hangi önlemleri alıyor? Biz bunu hiç sormuyoruz.
4‐ O gece Cumhurbaşkanı'na bilgi veriliyor. Ama neden Başbakan'a bilgi verilmiyor?
5‐ Cumhurbaşkanı A Haber‐ATV ortak yayınında 3 ayrı uçak beni bekliyordu diyor. Demek ki siz darbe bilgisine sahipsiniz. O uçaklar bu talimat üzerine bekliyordu.
6‐ Darbeyle ilgili en ciddi soruşturmayı yapan savcı neden görevden alındı? 7‐ Darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılmaması için bir çaba var. Bu da bizde bilinçli olarak darbe kapatılmaya çalışılıyor kanaatinin oluşmasına neden oldu. 8‐ 15 Temmuz gerekçe gösterilerek bütün muhalifler susturuluyor. Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri FETÖ'cü mü?
Kılıçdaroğlu, bu soruları sıraladıktan sonra, "Bu soruları neden soruyorum" diye sormuş. Hürriyet yazarının "neden" demesini bile beklemeden cevabını vermiş. Demiş ki; "Bütün bunları 15 Temmuz'daki 249 şehidimiz için soruyorum. Hep diyoruz ya şehitlerimiz, şehitlerimiz diye. Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın istiyorum. Şehitlerimizin kanının yerde kalmaması için bu soruların cevaplandırılması gerekiyor."
Daha ne desin?
Ama Hürriyet yazarını bunlar pek ilgilendirmiyor. Ondan istenen "kontrollü darbe" sözünü tedavülden kaldırtmak. Belli ki ne söylenirse söylensin etki yaratmayacağını ama "kontrollü darbe" sözünün bir karşılık bulduğuna inanıyorlar. Bu nedenle asıl hedef bu tanımı kullandırmamak.
Hürriyet yazarı "tarafsız" biçimde Kılıçdaroğlu'nun sözlerini aynen yayınladıktan sonra tekrar şunu yazmış: "Kılıçdaroğlu'na, ‘kontrollü darbe' konusundaki çağrımı hatırlatıp, kullanmaya devam edip etmeyeceğini sordum. ‘Özel bir ısrarım yok. Bütün arzum darbenin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarılıp aydınlatılması' dedi. CHP liderinin kontrollü darbe konusunda profili biraz düşüreceği izlenimi edindim."
Bakın bunun Türkçesi şudur: "Kemal Kemal, kendine gel, bak uyarıyoruz, şu kontrollü darbe lafını ikide bir kullanma, yoksa başın fena derde girecek."
Böyle oldu bizde gazetecilik artık. |
# Çin bilgisayarda ABD'yi geçti
## Özet
IDC (International Data Corporation) adlı pazar araştırmaları şirketinin verilerine göre bu kez en çok bilgisayar ABD’ye değil, Çin’e satıldı.
## İçerik
İkinci çeyrek PC satışlarına ilişkin IDC tarafından yapılan pazar araştırmasına göre, bilgisayar üreticileri Çin’e 18,5 milyon, ABD.’ye ise 17,7 milyon tane bilgisayar sattıklarını duyurdu.
ABD’nin tüm yıl bazında yine pazarın lider ülkesi konumunu koruması bekleniyor ancak 2012'de tüm yılda beklenen satış rakamlarına göre Çin 85,2 milyon adetlik satış ile Amerika’nın 76 milyonluk satışını tamamen sollayacak gibi duruyor.
IDC, araştırmanın sonuçlarını yorumlarken gelişmekte olan pazarların ‘aç’lığından dolayı hızla büyüyerek zamanla hareketsizleşen gelişmiş bölgeleri geride bıraktığı görüşünü paylaştı. Çin’in son çeyrekteki patlamasının en önemli sebeplerinden biri ise Amerikan ekonomisinde yaşanan sıkıntılar. Ancak bu sıkıntılar Çin’in ekmeğine yağ sürerek satış trendlerinde bir düşüşün aksine artış olduğu gözlendi.
ABD ve Avrupa’nın sözleşmeler ve anlaşmalar ile idare ettiği günlerde bilgisayar pazarının gelişim sürecinde akıllı cep telefonları ve tablet gibi ürünlerin rekabetinde Çin’in önde olması kaçınılmaz oldu. Çin 2008'den bu yana internet kullanımında da ABD’yi sollayarak dünyanın en büyük internet kullanıcı sayısına sahip ülke konumunda.
Tabii bu araştırmada kullanılan rakamlar gerçek satılan bilgisayar sayısını değil üreticilerden çıkıp dağıtıcı firmalara ulaştırılan bilgisayarların sayısını yansıtıyor. Ancak yine de gerçeğe yakın sonuçlar olduğu söylenebilir. |
# Adil Öksüz'ü saklayan 5 sanık 9 ocak'ta hâkim karşısına çıkacak
FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanmasının en üst düzey sorumlusu olduğu iddia edilen firari Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasının ardından İstanbul'da saklanmasına yardım ettikleri iddiasıyla 1'i firari 4'ü tutuklu 5 sanık hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanıklar, 9 Ocak'ta hâkim karşısına çıkacaklar.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin koordinesini sağladığı belirtilen sözde TSK yapılanmasının en üst düzey sivil sorumlusu olduğu iddia edilen firari Adil Öksüz'ün Ankara'da 18 Temmuz 2016 tarihinde serbest bırakılarak İstanbul'a gelmesi ve saklanmasına ilişkin soruşturma, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı tarafından tamamlandı.
44 sayfalık iddianamede, firari Adil Öksüz'ün kayınbiraderi sanık Ali Sami Yıldırım ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı içerisinde bulunduğu tespit edilen Zafer Çay, Alper Karabulut ile firari Cihat Yıldız, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Marmara Bölgesi'ndeki astsubay ve uzman çavuş rütbesindeki örgütlü askerlerden sorumlu sanık Rüştü Karakaya'nın "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamenin gönderildiği İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederek 9 Ocak tarihine duruşma günü verdi. |
# Van'ın ardından Muş'ta da polis ekipleri Bakan Soylu'ya destek verdi; uyuşturucu paketleriyle 'ohh' yazıldı
21 Aralık 2020 13:44
Muş’ta düzenlenen ve iki kişinin tutuklandığı operasyonda polis ekipleri, ele geçirilen uyuşturucuyla "Ohhh" yazdı.
Muş Valiliği'nden yapılan açıklamada, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapan şahıs ve organizasyonlara yönelik 17 Aralık 2020 tarihinde operasyon yapıldığı belirtildi.
Açıklamada, "Yapılan operasyonda 506 gram metamfetamin maddesi ele geçirilmiştir. 18 Aralık 2020 tarihinde çıkarıldıkları adli makamlarca 2 şahıs adli kontrol tedbir kararı ile serbest kalmış, 2 şahıs ise tutuklanmıştır. İlimizde her türlü suç ve suç oluşumlarına karşı kesintisiz mücadelemiz sürdürülecektir" denildi.
Ekipler, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bütçe görüşmeleri sırasında TBMM'de yaptığı konuşmaya atıfla ele geçirilen uyuşturucuyla "Ohhh" yazdı.
. |
# AGİT'ten Büyükelçi Paçacı'ya yeni görev
## Özet
SelenYALAZ/ANKARA, (DHA)- AVRUPA Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 2019 yılı Dönem Başkanlığı’nı üstlenen Slovakya, Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilciliği görevine Büyükelçi Mehmet Paçacı’yı atadı
## İçerik
. Büyükelçi Paçacı, bu görevi üç dönem sürdüren Doç. Dr. Bülent Şenay’dan devralacak.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"57 katılımcı devlet ile dünyanın en büyük bölgesel güvenlik kuruluşu olan AGİT’in, siyasi-askeri, ekonomi-çevre ve insani boyutlarındaki faaliyetlerine ülkemiz etkin biçimde katkı sağlıyor. Bölgesel istikrarsızlık, düzensiz göç akımları ve artan terör tehditleri gibi günümüz sınamaları bağlamında artış gösteren hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığı gibi eğilimlerin önlenmesi bakımından AGİT dahil tüm uluslararası kuruluşların çalışmalarının desteklenmesi Türkiye bakımından önem teşkil ediyor. Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlük ve ayrımcılıkla mücadele alanındaki çabalarımız çerçevesinde AGİT Dönem Başkanlığı’nın sözkonusu ataması tarafımızdan memnuniyetle karşılanmıştır." |
# Yosun havuzu şifa dağıtıyor
Emet Termal Resort & Spa Tesisleri'nin Müdürü Ramazan Sezer, 350 yataklı tesislerinde yer alan yosun havuzunun Türkiye'de başka bir örneği olmadığını söyledi. 38 derece sıcaklıktaki yosun havuzunun bir çok hastalığa iyi geldiğini, insanları fazla kilolarından kurtardığını anlatan Ramazan Sezer şöyle konuştu:
"Sosyal Güvenlik Kurumu'nun kaplıca tedavi hizmetlerini desteklemek amacıyla çıkarttığı kanun kapsamında biz de yer almaktayız. Yosun havuzumuz Türkiye'de tek. 38 derece sıcaklığı var. Omuz, eklem ve bel ağrıları gibi birçok hastalığa iyi geliyor. Buraya koltuk değnekleri ile gelip koltuk değneksiz gidenlerle karşılaştık. Yosun havuzumuzun farklı özellikleri var. Bunlardan en önemlisi; cilt, deri, saç ve tırnak hastalıklarına faydalı olması. İçerisinde bulunan sodyum aljinat maddesi ve minerali ile beraber vücuttaki toksinlerin atımını sağlayarak hızlı bir şekilde kilo verilmesini de sağlıyor. Ayrıca yosun havuzumuz sedef, akne ve mantar gibi birçok hastalığa da iyi gelmekte. Yosun havuzumuzu düzenli olarak belirli kürlerde kullanıldığında eklem romatizma ve birçok hastalıkta faydası olduğu düşünülüyor."
Refleksoloji uzmanı Maide Tuğlu da, tesislerinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı, refleksoloji, Acil Tıp Teknisyeni ve fizyoterapistlerle sağlık hizmeti verdiklerini söyledi. Tuğlu, şöyle konuştu:
"Tesisimizde çeşitli sularımız mevcuttur. Bunlardan en önemlisi yosun havuzundakidir. Türkiye'de sadece burada olan bir sudur. 24 saatte yosun üretme özelliğine sahiptir. Kaplıca tedavisinin yan ısıra kuru iğneleme, akupunktur, ozon tedavisi, refleksoloji uzman ekibimizle uygulanmaktadır. Hastalarımız ortopedi ve fizik tedavi uzmanı tarafından kaplıca tedavisi uygundur sevki ile geldiklerinde burada gerekli tüm tedavi hizmetlerini alabilecekler."
FOTOĞRAFLI |
# Prof. Başer: Türkiye'de salgın tsunami gibi, artık 14 günlük bir kapanma da yetmeyebilir
Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer, Türkiye'nin yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınında geldiği durumuna ilişkin olarak "Şehirlerarası iletişimi minimuma indirebilmek ve ciddi bir kapanmayla ama şu an 14 gün de artık yetmeyecekmiş gibi. Şu aşamada belki 1 ay kapanmak daha doğru olur" dedi
Başer, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası'na konuk oldu. Salgında Türkiye genelinde ve İstanbul'da görülen hızlı artışları değerlendiren Prof. Bengi Başer, "Şehirlerarası iletişimi minimuma indirebilmek ve ciddi bir kapanmayla ama şu an 14 gün de artık yetmeyecekmiş gibi. Şu aşamada belki 1 ay kapanmak daha doğru olur ama işin ekonomik yönü var. Kapanamamanın da en büyük nedeni bu" dedi.
"Son bir aylık artışlara baktığımızda ölüm oranlarında yüzde 55'lik artış, Kasımın ilk iki haftasında ise ağır hasta artışlarına baktığımızda neredeyse yüzde 50'lerde yükseliş görüyoruz" ifadelerini kullanan Başer şöyle devam etti:
"Bu çok ciddi bir yükseliş. Tsunami gibi. Başından beri 65 yaş üstünü günah keçisi gibi yaptık. Risk grubundalar ve onları korumamız çok güzel ama 65 yaş üstü evlerinde izole değiller, birçok yaş grubuyla temas halindeler. Sanki insanlar, ailelerinden hastalık kapmayacak gibi yaşıyoruz. Önemsememe duygusu içerisindeyiz. Restoran ve cafeler açık ama gitme diyeceksiniz, aile görüşmelerine sınırlama getirmeyeceksiniz, düğünleri serbest bırakacaksınız ama yapma diyeceksiniz, bu olmaz. Bir şeyin önlemini almak istiyorsanız yaptırım ve uygulamalarla birlikte yapılmalı."
"Okulların açılmasıyla birlikte en azından iki hafta içinde sayıların yükselmeye başladığını görüyoruz" diyen Başer sigara yasağı hakkında "İçmenin yasaklanmasını ben destekliyorum. Sigara içmek, maske çıkarmaya sebep oluyor. Yasaklamalar biraz daha planlı, anlamlı olarak uygulanırsa işe yarayacaktır. Bazı şeyler anlamını yitiriyor" dedi.
"1 ay kapanmak daha doğru olur ama işin ekonomik yönü var"
Başer şunları kaydetti:
"Avrupa aç-kapa yaparak gitmeye çalışıyor. İsrail, kapandı ve salgını seyrini kırdı, Avusturalya'nın Victoria eyaleti bir kapandı ve 10 gün boyunca vaka sayısını sıfırlara indirdi. Şu an için ekonomi izin vermiyorsa da İstanbul gibi büyük bir şehirde bunu yapmaya çalışmak lazım. Şehirlerarası iletişimi minimuma indirebilmek ve ciddi bir kapanmayla ama şu an 14 gün de artık yetmeyecekmiş gibi. Şu aşamada belki 1 ay kapanmak daha doğru olur ama işin ekonomik yönü var. Kapanamamanın da en büyük nedeni bu. Biz ancak sağlık açısından bakabiliyoruz ama ekonomik yönü devlet büyüklerinin sorumluluğunda, bu iş kolay bir değil ancak kapanmadan bu işi şu aşamada yürütmek çok zor."
Türkiye'de güncel verilere göre, son 24 saatte 3 bin 45 kişiye hastalık tanısı konuldu. 93 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 10 kişinin Covid-19 tedavisinin tamamlanmasıyla iyileşenlerin sayısı 348 bin 804'e yükseldi. |
# Eyfel 10 Ekim’e kadar kararacak
## Özet
İçinde kafe ve restoranları da barındıran kuleyi yılda yaklaşık 7 milyon kişi ziyaret ediyor
## İçerik
Eyfel Kulesi İşletme Şirketi’nden yapılan açıklamada, kulenin bakıma ve çok sayıda tamire ihtiyacı olduğu belirtilerek 2000 yılından itibaren Paris semalarını aydınlatan ışıklandırma sisteminin 10 Ekim’e kadar durdurulacağı bildirildi.
Açıklamada, 31 Aralık 1999’da 2000 yılına giriş dolayısıyla hizmete sokulan kule ışıklandırmasının şimdiye kadar devam ettiği ve ilk kez bakıma alınacağı aktarıldı.
Deniz tipi 4 motorize projektörden oluşan ışıklandırma sistemi, iki hüzme halinde 80 kilometre mesafeye ulaşabiliyor. Ortalama bin 200 saat ömürlü ve 6 bin vatlık xenon ampullerin kullanıldığı ışıklandırma sistemi, özel tasarlanmış bir program sayesinde yönlendiriliyor.
Eyfel Kulesi’ndeki ışıklandırma sistemi, son dönemde terör saldırıları sonrası dayanışma mesajlarının yansıtılması amacıyla da kullanıldı.
Yılda 7 milyon kişi ziyaret ediyor
Gustave Eiffel tarafından 1889’da Fransa Devrimi’nin 100’üncü yılı anısına ve aynı yıl Paris’te düzenlenen Dünya Sergisi için 20 yıllığına inşa edilen kule, muhafaza edilerek 1980’li yıllara kadar radyo, telsiz ve televizyon kulesi olarak kullanıldı. . |
# Deutsche Bank hisse senedi piyasasından çıkıyor
## Özet
Deutsche Bank tarafından yapılan açıklamada bankanın hisse senedi piyasasından çıkacağı belirtildi
## İçerik
Deutsche Bank tarafından Pazar günü yapılan açıklamada Almanya merkezli bankanın hisse senedi işinden çıkacağı ve yılın ikinci çeyreğinde 2.8 milyar Euro (3.1 milyar dolar) net zarar yazacağı belirtildi.
Kapsamlı yeniden yapılandırma planıyla birlikte hafta başında 20 bin kişiyi işten çıkarabileceği belirtilen bankanın CEO'su Christina Sewing, Deutsche'nin yatırım bankacılığı birimini daraltmayı ve karlılığı artırmayı hedefliyor.
Bankanın 7.4 milyar Euro'luk cezanın 2022 yılına kadar yeniden yapılandırılmasını beklediği belirtilen açıklamada, 2019 ve 2020'de temettü ödemesi yapılmayacağı kaydedildi.
Sewing'in açıklamasında "Bugün Deutsche Bank'ın on yıllardan bu yana görülen en temel dönüşümünü açıkladık. Gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmak için gerekeni yapmaya çalışıyoruz." ifadesi yer aldı.
Deutsche Bank hakkında son dönemde çıkan haberler, önceki yöneticiler ve Sewing'in karşı karşıya olduğu yüksek maliyet ve düşük gelir sorununu iyice belirgin hale getiriyor.
Sewing'in, bankanın Commerzbank AG ile birleşme görüşmelerinin sonuç vermemesinin ardından Pazar günü yönetim kurulu tarafından onaylanan yeni planına göre 2022 yılı için çalışan sayısı 74 bin olarak hedefleniyor. |
# Somali'de ABD hava üssü ve Avrupa konvoyuna saldırı
## Özet
Saldırıların arkasında El Kaide destekli örgüt El Şebab'ın olduğu belirtildi
## İçerik
30 Eylül 2019 13:02
Somali'de ABD ve Avrupa güçlerinin hava üssü ve askeri konvoyuna saldırı düzenlendi. İlk saldırı ABD hava üssünde bir araç patlaması oldu. İkinci saldırı da Mogadishu'da Avrupa askeri konvoyuna düzenlendi.
BBC Somali'nin aktardığına göre ABD hava üssüne yapılan saldırının ardından silah ve patlama sesleri devam etti.
Somali hükümetinin aktardığına göre saldırılar El Kaide destekli El Şebab örgütü tarafından gerçekleştirildi. |
# Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: CİMER'e başvuranların kişisel bilgileri paylaşılmıyor
## Özet
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: CİMER'e başvuranların kişisel bilgileri paylaşılmıyor
CUMHARBAŞKANI Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'in soru önergesine verdiği yanıtta, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) başvu
## İçerik
CUMHARBAŞKANI Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'in soru önergesine verdiği yanıtta, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) başvu
22 Aralık 2018 16:06
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: CİMER'e başvuranların kişisel bilgileri paylaşılmıyor
CUMHARBAŞKANI Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'in soru önergesine verdiği yanıtta, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) başvuranların kişisel bilgilerinin hiçbir makam ve kurumla paylaşılmadığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın, soru önergesine verdiği yanıtta, 24 Haziran-30 Kasım 2018 tarihleri arasında CİMER'e 100 bin 164 bilgi edinme başvurusu yapıldığı, bunlardan yüzde 91'inin yasal sürede yanıtlandığı açıklandı. CİMER’e yapılan başvuruların, vatandaşların fişlenmesi ve arşiv araştırmaları ile güvenlik soruşturmalarında kullanıldığına yönelik iddialara ilişkin soruya verilen yanıtta ise, "CİMER’e iletilen başvuruların içerikleri, başvuru hareketleri veya başvuru sahibinin kişisel bilgileri, ilgili mevzuattaki ilke ve prensipler gözetilerek konunun muhatabı dışında hiçbir makam veya kurumla paylaşılamamaktadır" denildi.
CHP'li Adıgüzel’in 24 Haziran sonrasında Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun (BEDK) internet sitesine erişilememesine ilişkin sorduğu soruya verilen yanıtta ise; 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunun 14'üncü maddesinde değişikliğe gidildiği, BEDK’nın sekretarya hizmetlerinin Adalet Bakanlığınca yerine getirileceğinin hükme bağlandığı belirtildi. Yanıtta, "Kurulun teşekkülüne, yeniden yapılandırılmasına ilişkin süreçler adı geçen Bakanlığın uhdesinde devam etmektedir" denildi.
ADIGÜZEL: KURUMLARIN YENİ SİSTEME HAZIRLIKSIZ YAKALANDIĞININ KANITI
Cevabı değerlendiren Adıgüzel, "BEDK’nın internet sitesinin aylardır erişime kapalı olması, buna karşın gelen yanıtta da ifade edildiği üzere yeni sisteme geçişle birlikte yapılandırma sürecinin halen tamamlanmamış olması, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin yaratacağı sorunların öngörülemediğinin ve devlet kurumlarının bu sürece hazırlıksız yakalandığının kanıtıdır" dedi.
Vatandaşların bilgi edinme haklarının herhangi bir aksamaya mahal vermeksizin korunmasının demokratik ve şeffaf bir yönetimin temel koşullarından olduğuna vurgu yapan Adıgüzel, şöyle dedi:
"Türkiye Uluslararası Şeffaflık Derneği’ne göre, Türkiye Küresel Bilgi Edinme Hakkı Endeksi’nde 111 ülke arasında 81'inci sırada yer almaktadır. Bu sıralama gelişmiş ülkeler arasında yer alma hedefinde olan ülkemiz için olumsuz bir sıralamadır. Önergeye konu olan aksama ve mağduriyet yurttaşların bilgi edinme haklarını zedelemiştir. Bir daha olası aksamaların olmaması için tedbirlerin alınması şarttır. Ayrıca yapılan tüm başvuruların nitelikli şekilde değerlendirmeye alınıp yasal süresi içerisinde cevaplandırılması için gereken çalışmalar yapılmalıdır."
Haber: Kaan ULU/ANKARA, (DHA) |
# Dardanel Yunanistan'dan şirket satın alıyor
Dardanel Önentaş, Yunanistan'ın dondurulmuş deniz ürünleri alanında önde gelen şirketlerinden G. Kallimanis SA'yı satın almaya karar verdi.
Dardanel’in Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yaptığı açıklamaya göre, G. Kallimanis'in bankalara olan 62,3 milyon euro tutarındaki borcunu 6 milyon euroya ödenerek satın almayı, ardından şirketin kendisine devri için Yunan mahkemelerine başvurmayı planlıyor. |
# Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, ama mücadele etmeyen zaten yenilmiştir!
Yeni yıla yeni kitapla girecektim.
Olmadı.
Kitabım basılmayacak.
"Bu kitap yalnız seni değil, bizi de hapse atar" dediler.
İlk kez başıma geliyor.
Yaşarken ölmek gibi bir duygu...
Sanki dünyam parçalandı.
Abartıyor olabilirim ama öyle.
Yazıdan koptuğum, yazı yazmadığım zamanlardaki o kaybolmuşluk -ya da unutulmuşluk- hali yine içimde kımıldadı.
Yazmak beni ayakta tutuyor.
Özgürleştiriyor.
İnandığım değerleri savunurken, kavga ederken dinç kalıyorum, ihtiyarlamıyorum -ya da öyle hissediyorum.
Peki ama yazıdan kopsam, siyaset yazılarını kessem n'olacak ki?
Çok mu fark edilecek?
Kimin umurunda...
Özgürlük alanları teker teker kapatılıyor.
Gazeteler, televizyonlar derken sıra, anlaşılan, yayınevlerine geldi, radyolara geliyor.
Dağıtım ağları yok edilirken, ağır tazminat ve hapis cezalarıyla yayıncılar sindiriliyor, korkutuluyor.
Duydum ki Baskın Oran'ın, Aslı Erdoğan'ın, Nedim Gürsel'in kitapları da basılmamış...
Bakalım, 1930'lar Almanyası'ndaki gibi meydanlarda çığlık çığlığa kitapların yakılmasına kadar gelecek mi sıra?..
Evet, yeni yıla kötü girdim. 6 Aralık 2018 günü aklımda.
Avukatım Fikret İlkiz'le Çağlayan Adliyesi'ne gittik. T24'te, 24 Haziran seçimleri sonrasında çıkan Dikta, Diktatör başlıklı yazımdan dolayı soruşturma açılmış.
Suç duyurusu Saray'dan gelmiş.
Savcı, "Diktatör derken Erdoğan'ı mı kastettiniz?" diye sordu, göz göze geldik, "Yazıda neyse o" demekle yetindim.
Genç bir savcıydı. Ne kadar dikkat etse, duygularını belli ediyordu. Beni "Fetö'yle iltisaklı" kıldı.
İfademi kısa tuttum:
Bu yazı, ifade özgürlüğümü kullanmaktır.
Bu yazı ifade özgürlüğümü savunmaktır.
Bu yazı, eğer bir ülkede suç unsuru haline getiriliyorsa, o ülkede ifade özgürlüğü yok demektir. O ülkede hukukun üstünlüğü yok demektir. Ve, o ülkede demokrasi yok demektir. Ben bu yazımı bugün de özgürlük ve hukuk adına savunuyorum. Şimdi bu konuda bir karar vermek durumunda olan sizsiniz Sayın Savcı. Siz ne diyorsunuz? İfadem bundan ibaret, teşekkür ederim.
Savcı Bey'in havasından, söylediklerinden anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı'na hakaretten ve "FETÖ’cülük"ten yargılanacağım.
Savcının odasından daha çıkar çıkmaz cep telefonum çaldı:
Akit'in manşetindesin!
Hem de ne manşet!
Fetöcülük...Düşmanla iş birlikçilik...Teröristlik...Kirli paralar, satılık kalemlik...
Yok yok, yalanın, iftiranın, alçaklığın dipsiz kuyusu... Aşağıdaki tweet'i attım.
Akit’e: Hakkımdaki alçakça iftira ve korkunç yalanların hesabını yargıda vereceksiniz. Firari değilim, Çağlayan’dan, savcıya verdiğim bir ifadeden şimdi çıktım. Yazılarıma bir ay ara verdiğimi de dün Twitter’dan duyurmuştum. Özgürlük ve hukuk mücadelemde beni korkutamazsınız!
Basılmayan kitabımın adı Hüzün'dü. İki kızıma, Defne'yle Elif'e ithaf etmiştim. Şöyle başlıyordu:
İstanbul, 18 Ocak 2018 Öyle bir yaşa geldim ki, hatırlamak kolay değil, acı veriyor çünkü. İçim sık sık hüzünle doluyor. Eskiden daha seyrek olurdu. Acaba zamanı geriye doğru akıtabilsem, hüzünden kurtulabilir miyim? 74 yıllık bir ömür beni getirip bu hüzün durağına bıraktı. Hüsran da olabilir bu durağın adı. Bazen kendimden kaçmak istiyorum ama olmuyor. Yoksa hayat boyu akıntıya karşı mı kürek çektim? Bilemiyorum. Farkındayım. Melankoli gölüm gitgide derinleşiyor. "Işıklar ölüyor, yalnızım!" Hitler’den kaçarak sürgünde yaşamayı seçen bir Alman romancı 1930’larda böyle demiş. Benim memleketimde iyi zamanlar bitti, kötü zamanlar başladı. Belki hiç iyi zamanlarda yaşamadık. Bugün de hayatın bizden yana olmayan zamanlarından geçiyoruz. İnsanı kör edici bir karanlık içindeyiz sanki. Hayat ne kadar şaşırtıcı, ne kadar çabuk geçiyor.
Hayat bir düştür, diye fısıldadı. Acaba böyle bir cümleyi ne zaman duymuş ya da okumuştu? Ve neden aklına düşmüştü? (Giorgio Bassani, Kuru Otların Kokusu, YKY)
Basılmayan bir kitabın hüznünü yaşıyorum. Abartıyor olabilirim.
Hapisteki dostlar aklıma takılıyor.
Kaç zamandır demir parmaklık arkasında yatan gazetecileri, yazarları, siyasetçileri düşünüyorum.
Avrupa'da, Hitler'le Stalin arasında o korkunç cehennemi yaşayan, kitapları basılmayan, kitapları yakılan, hapislere atılan, gaz odalarına gönderilen, yıllarını memleketlerinden uzak sürgünde yaşayan, hatta çareyi intiharda bulanların hikayeleri gözümün önünden geçiyor.
Böylesine acıları bizler yaşamadık.
Ama yine de acılar mukayese etmek ne kadar doğru, bilemiyorum.
Yeni yıla kalbim kırık giriyorum.
Yazıdan kopmak mı?..
Kendi kendime ihanet gibi geliyor.
Daha yazacak hikayelerim var.
21 Aralık günü bir grup yazar çizer Edirne'ye gittik, Selahattin Demirtaş'la dayanışma için.
Polis cezaevine yaklaştırmadı.
Mesajlarımızı okumak için bir kahvenin bahçesini uygun gördü. Fotoğraflar çekilirken, kahve çalışanları uyardı:
Aman abiler, kahvenin adı görülmesin fotoğraflarda, patron çok kızar!
Korku her yerde!
Herkes siniyor.
The Economist dergisinde, Reuters Enstitüsü'nün Türkiye'yle ilgili bir kamuoyu araştırması var:
Türklerin yüzde 65'i siyasal görüşlerini, başları belaya girebilir korkusuyla internette bile açıklamaktan korkuyor.
Yeni yıla yeni davayla başladım. 3 Ocak günü Çağlayan Adliyesi'nden çıkarken bir tweet attım:
YARGILANDIM!
4 Aralık 2015 tarihli T24’te çıkan "Silvan’dan: Bizi acılara ve ölümlere o kadar alıştırdılar ki" başlıklı yazımdan bu sabah 36. Ağır Ceza’da yargılandım; avukatım Fikret İlkiz derhal beraatimi istedi; duruşma 16 Nisan’a bırakıldı.
Kısa savunmamda dedim ki:
Kürt sorunuyla ilgili olarak bugüne kadar dört kitap binlerce yazı yazdım. Hep barışı savundum. Bu yazı da öyledir, acıları ve ölümleri kınayan bir yazıdır. Bu yazı da ifade özgürlüğü ve gazetecilik faaliyeti içinde yer alan bir yazıdır, suç değildir.
Bir aylık bir aradan sonra 2019'un bu ilk yazısını Selahattin Demirtaş'ın hapisten attığı şu tweetle noktalıyorum:
Ne demişti Bertolt Brecht?
"Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, ancak mücadele etmeyen, zaten yenilmiştir." O halde ben de diyorum ki yılmak yok, direnmeye devam. |
# Mahsun Kırmızıgül'ün yılbaşı ücreti dudak uçuklattı: Tarkan'dan sonra geliyor!
Sahnelere geri dönen Mahsun Kırmızıgül, yılbaşında Kıbrıs’ta sahne alacak. Usta sanatçı, bir gece için 12 milyon TL alarak megastar Tarkan’ın 25 milyon TL’lik rekoruna ortak oldu.
Hürriyet yazarı Mehmet Üstündağ, ünlülerin yılbaşı programlarıyla ilgili kaleme aldığı bugünkü yazısında şunları kaydetti:
"Çok sayıda mekânın peşinde olduğu Mahsun Kırmızıgül, yılbaşında Kıbrıs’ta sahneye çıkacak. Savoy Hotel’in yılbaşı galasında sahneye çıkacak olan sanatçının aldığı ücreti de öğrendim! Tam tamına 12 milyon TL!
Biliyorsunuz günlerdir sanatçıların yılbaşı konserleri için aldıkları ücretler konuşuluyor. Tarkan, 25 milyon TL ile zirvede. Mahsun Kırmızıgül de 12 milyon TL ile zirveye yerleşti ve ikinciliği kaptı! Üçüncü sırada 10 milyon TL ile Kenan Doğulu var... Bu arada Mahsun Kırmızıgül’ü yılbaşında izlemenin bedeli ise 16 bin TL’den başlıyor!" |
# 2017'de 23 bin aile, aşıyı reddetti, birbirlerine hacamatı önerdi!
## Sosyal medyada bir araya gelen aileler aşıyı tavsiye etmeyen doktor isimlerini birbirleriyle paylaşıyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tüm ülkelere önerdiği aşı, Türkiye’deki 23 bin aile tarafından reddediliyor. Sosyal medya üzerinden bir araya gelen aileler, hastalıkları kontrol altına alıp, bağışıklık kazandıran aşıyı tavsiye etmeyen doktor isimlerini birbirleriyle paylaşarak hacamat uygulamasını savunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın rakamlarına göre; aşıyı reddeden aile sayısı 2011 yılında 183 iken 2017 yılında katlanarak 23 bine çıktı.
Cumhuriyet'ten Şeyma Paşayiğit'in haberine göre, aşıyı reddeden ailelerin sayısının gün geçtikçe artmasının yanı sıra "aşının tıbbi ve hukuki zorunluluk" olmadığını öne sürenler, sosyal medya üzerinden bir araya gelerek örgütleniyor. Üye sayısının 45 bini geçtiği aşının zorunluluk olmadığını ifade eden grubun çoğunluğunu çocuk sahipleri oluşturuyor. Aşıyı reddetmenin hukuki zemininin tartışıldığı grupta, hastaneye gidilmemesi konusunda öneriler sunuluyor. En çok önerilen konuların başını ise "hacamat" çekiyor.
Grup üyeleri, "Aşıları tavsiye etmeyen, onaylamayan ya da çocuklarına aşı yaptırmayan, ebeveynlere saygı duyan" diye nitelendirdikleri doktorların isimlerini birbirleriyle paylaşıyor. Aşısız çocukların aşılı çocukları hasta etmeyeceği öne sürülen grupta, "aşılanmamış çocukların sıfır risk taşıdığı, salgına sebep olmayacakları ve kolay hasta olmayacağı, hasta olsa bile çok daha hafif atlatacakları, bağışıklık sistemlerinin çok daha güçlü olacağı" bilgileri paylaşılarak ısrarla tekrarlanıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından bu hafta yapılacak "Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi" de "umut veren, güzel gelişme" ifadeleriyle övgü alıyor. |